bu başlık altında baya ilerleme olarak görülebilecek sünni dünyadan bir kitabı paylaşacağım inşaAllah. Kitab bi zaruret üzere yazılmış, ilginç görünüyor:
İslam’da Mezhep
Muhammed Sultan el-Mâsumî
Tahkik
Selim el-Hilâli
Terceme
Ali Ebu Muhammed
İÇİNDEKİLER
Müellifin Önsözü.
İslâm ve İmanın Hakikatı.
Belli bir mezhebi taklid etmek ne vaciptir ne de mendup.
İslâm'ın esası Allah'ın kitabı ve Resûlüllah'ın sünnetiyle amel etmektir.
Müteahhirun herşeyi değiştirip, tek bir kişiyi taklid etmeyi gerekli kılmakla tefrikaya
düştüler.
İnsan öldüğünde kabirde mezhep veya tarikattan sorguya çekilirmi?
Belirli bir mezhebe bağlanmanın gerekli olduğu sözü siyasetle alakalıdır.
Ed-Dehlevî'nin el-İnsaf risalesindeki "Mezheb Bid'attir" konulu araştırması.
Rasûlullah'tan başka birisine uymada taassup gösteren sapık ve cahildir.
Kemal b. Humâm'ın belirli bir mezhebe bağlanmanın gereksiz olduğunu belirtmesi.
Uyulması gereken imam Rasûlullah'tır.
İhtilaf ve tefrikalar mezheplere tabi olma yüzündendir.
İmam Ebû Hanife'nin mezhebi Kur'ân ve sünnetle amel etmektir.
Müçtehid içtihadında hata da yapabilir, doğruyu da bulabilir. Teşrîde hata yapmayan
sadece peygamberdir.
Hak, kesinlikle Rasûlullahı'ın dışında hiçbir kimsenin görüşüyle sınırlandırılamaz.
Önemli bîr ikaz.
Bu ümmetin hali evvelkilerin islah olunduğuyla İslah olunur.
Ulemanın, dinin hükümlerini değiştirdiğine dair Fahreddin er-Razî'nîn görüşü.
(En büyük imam) Rasûlullah'tır.
Allah bize sırat-ı müstakim'e girmemizi emrediyor.
Gazaba uğrayanlar, hakkı sadece kendi mezhebinden kabul ederler.
Rasûlullah belli bir mezhebin insanlar için gerekli olduğunu söylememiştir.
Fasıl.
Kaynaklar.
3
MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ
Bizi islâm ve imanla hidayete erdiren, Kur'ân-ı Kerîm'in manasını öğrenmeye ve
Rasûlulları'ın hadislerini anlamaya muvaffak kılan Allah'a hamdü senalar olsun.
Salat ve selam, insanlık devam ettiği sürece ashabın ve tabiînin takip ettiği yolu
bize ihsanla tam ve kamil olarak gösteren tüm insanlığın ve cinlerin peygamberi Hz.
Muhamed'e (s.a.v.) olsun.
Kudret sahibi Mevlâsının iyilik ve lütuflarına muhtaç olan kulu Ebû
Abdurrahman Muhammed b. Sultan b. Ebî Abdullah Muhammed el-Masumî el-Mekkî.
Allah kendisini, Kur'ân ile amel etmeye, Rasûlullah'ın sünnetine sarılmaya ve güzel bir
sonuca (son nefesinde imanlı olarak ölmeye) muvaffak kılsın der ki: "Bana, Uzakdoğu
ülkelerinden olan Japonya'nın Tokyo ve Oseka şehirlerinde oturan müslümanlar
tarafından bir mektup gönderildi. Mektup özetle şu konudan bahsediyor: "islâm nedir?
Mezhep ne demektir? islâm diniyle şereflenen birisinin dört mezhepten birisine veya
başka bir mezhebe girmesi, yani Malikî, Hanefî, Şafiî veya Hanbeli olması gerekir mi,
gerekmez mi? Çünkü burada büyük bir ihtilaf ve vahim bir münakaşa başladı. Japon
fikir adamlarından birkaç aydın islâm dinine girmek ve imanla müşerref olmak
isteklerini Tokyo'da bulunan müslüman cemiyetine açtılar. Hindistanlı müslüman bir
grup; "Kendilerinin, ümmetin kandili olan Ebu Hanife'nin1 mezhebini seçmelerini".
Endonezyalı bir grup ise; "Şafiî mezhebinden olmaları gerektiğini" söylediler. Japonlar
bu sözleri işitince çok şaşırdılar. Onların bu tutumlarına çok hayret ettiler. Mezhep
sorunu onların müslüman olma yolunu tıkadı.
Muhterem Hocam, değerli bilgilerinizden öğreneceklerimiz inşallah bu
müşkilatın çözümüne sebep olacaktır. Kalplerimizin mutmain olması ve düşünce
ufkumuzun genişlemesi için bu konuyu açıklamanızı sizden arzu ediyoruz. Size
1 Mezheb taassubluğu hadis uydurma ve yayılmasında büyük bir rol oynamıştır. Muteassıp Hanefiler. Ebu
Hanife (r.a.)'ın menkıbeleri konusunda bir çok hadis uydurmuşlardır. Bunlardan birkaçı; "Benden sonra
bir adam gelecek, ona Numan bin Sabit denir, künyesi de Ebu Hanefe'dir. Allah'ın dini ve benim sünnetim
onun eliyle ihya olunacaktır." Tenzihu'ş-Şeria, İbni Arrak. 2/30: Hatibu'l-Bağdadi. Tarihi Bağdat. 2/289.
Yukarıda işaret edilen sıfat bu rivayetlerin bazısında gelmiştir. Me'mun bin Ahmed el-Herevî'ye, "Şafii'yi
ve Horasanda ona tabi olanları görmüyor musun?" denildi. O da cevaben; bize Ahmed bin Abdillah haber
verdi ona Abdullah bin Ma'dan o da Enes bin Malikten merfu olarak şunu haber verdi: "Ümmetimden
Muhammed bin İdris [Şafii] adında bir adam çıkacaktır, o ümmetime iblisten daha zararlıdır. Yine
ümmetimde bir adam bulunacaktır ona Ebu Hanife denilir, ümmetimin kandili odur." İbni Hacer, Lisanü'l
Mizan. 5/7-8; Suyuti Tedribu'r-Ravî. 1/277-278. İbni Arrak. Tenzihu'ş-Şeri'a. 2/30 Hatibu'l Bağdadi.
Tarihi Bağdat (5/309) adlı eserinde, bu rivayeti uydurmakla ittiham edilenin Muhammed bin Said el-Burkî
olduğunu Ebi Abdillah el-Hakim'den nakleder Bu uydurma hadis. Kur'ân'ın açıklığına muhaliftir. Çünkü
Allah'ın, kitabında nitelendirdiği gibi; ümmetin kandili Muhammed (s.a.v.)'dir; "Ey Peygamber! Biz seni
gerçekten şahit, mujdeleyici ve uyarıcı. Allah'ın izniyle O'nun yoluna çağırıcı ve aydınlatıcı bir kandil
olarak gönderdik" (Ahzab, 45-48). Mukallidlerin kendi imamlarına masum Peygamberin sıfatını nasıl
giydirdiklerini iyice düşün. Bunun içindir ki muayyen bir mezhebe bağlanmamak asıl olmuştur. Böylelikle
masuma (peygambere) ittiba ile masum olmayana ittiba ayrılabilinir.
Çünkü muayyen bir mezhebi taklit eden kimse, aslında peygambere tabi olma ile hata ve isabet eden
fakiha tabi olmayı müsavi kılmıştır.
4
Allah'tan bol bol mükafatlar, Rus muhacirleri bizden de size ve doğru yola tabi olan
herkese selam ve saygılar."
Esselamü Aleyküm.
Muhammed Abdülhay Kurbanoglu
Muhsin Çabanoğlu
Tokyo. H. 1357
İslam’da Mezhep
Muhammed Sultan el-Mâsumî
Tahkik
Selim el-Hilâli
Terceme
Ali Ebu Muhammed
İÇİNDEKİLER
Müellifin Önsözü.
İslâm ve İmanın Hakikatı.
Belli bir mezhebi taklid etmek ne vaciptir ne de mendup.
İslâm'ın esası Allah'ın kitabı ve Resûlüllah'ın sünnetiyle amel etmektir.
Müteahhirun herşeyi değiştirip, tek bir kişiyi taklid etmeyi gerekli kılmakla tefrikaya
düştüler.
İnsan öldüğünde kabirde mezhep veya tarikattan sorguya çekilirmi?
Belirli bir mezhebe bağlanmanın gerekli olduğu sözü siyasetle alakalıdır.
Ed-Dehlevî'nin el-İnsaf risalesindeki "Mezheb Bid'attir" konulu araştırması.
Rasûlullah'tan başka birisine uymada taassup gösteren sapık ve cahildir.
Kemal b. Humâm'ın belirli bir mezhebe bağlanmanın gereksiz olduğunu belirtmesi.
Uyulması gereken imam Rasûlullah'tır.
İhtilaf ve tefrikalar mezheplere tabi olma yüzündendir.
İmam Ebû Hanife'nin mezhebi Kur'ân ve sünnetle amel etmektir.
Müçtehid içtihadında hata da yapabilir, doğruyu da bulabilir. Teşrîde hata yapmayan
sadece peygamberdir.
Hak, kesinlikle Rasûlullahı'ın dışında hiçbir kimsenin görüşüyle sınırlandırılamaz.
Önemli bîr ikaz.
Bu ümmetin hali evvelkilerin islah olunduğuyla İslah olunur.
Ulemanın, dinin hükümlerini değiştirdiğine dair Fahreddin er-Razî'nîn görüşü.
(En büyük imam) Rasûlullah'tır.
Allah bize sırat-ı müstakim'e girmemizi emrediyor.
Gazaba uğrayanlar, hakkı sadece kendi mezhebinden kabul ederler.
Rasûlullah belli bir mezhebin insanlar için gerekli olduğunu söylememiştir.
Fasıl.
Kaynaklar.
3
MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ
Bizi islâm ve imanla hidayete erdiren, Kur'ân-ı Kerîm'in manasını öğrenmeye ve
Rasûlulları'ın hadislerini anlamaya muvaffak kılan Allah'a hamdü senalar olsun.
Salat ve selam, insanlık devam ettiği sürece ashabın ve tabiînin takip ettiği yolu
bize ihsanla tam ve kamil olarak gösteren tüm insanlığın ve cinlerin peygamberi Hz.
Muhamed'e (s.a.v.) olsun.
Kudret sahibi Mevlâsının iyilik ve lütuflarına muhtaç olan kulu Ebû
Abdurrahman Muhammed b. Sultan b. Ebî Abdullah Muhammed el-Masumî el-Mekkî.
Allah kendisini, Kur'ân ile amel etmeye, Rasûlullah'ın sünnetine sarılmaya ve güzel bir
sonuca (son nefesinde imanlı olarak ölmeye) muvaffak kılsın der ki: "Bana, Uzakdoğu
ülkelerinden olan Japonya'nın Tokyo ve Oseka şehirlerinde oturan müslümanlar
tarafından bir mektup gönderildi. Mektup özetle şu konudan bahsediyor: "islâm nedir?
Mezhep ne demektir? islâm diniyle şereflenen birisinin dört mezhepten birisine veya
başka bir mezhebe girmesi, yani Malikî, Hanefî, Şafiî veya Hanbeli olması gerekir mi,
gerekmez mi? Çünkü burada büyük bir ihtilaf ve vahim bir münakaşa başladı. Japon
fikir adamlarından birkaç aydın islâm dinine girmek ve imanla müşerref olmak
isteklerini Tokyo'da bulunan müslüman cemiyetine açtılar. Hindistanlı müslüman bir
grup; "Kendilerinin, ümmetin kandili olan Ebu Hanife'nin1 mezhebini seçmelerini".
Endonezyalı bir grup ise; "Şafiî mezhebinden olmaları gerektiğini" söylediler. Japonlar
bu sözleri işitince çok şaşırdılar. Onların bu tutumlarına çok hayret ettiler. Mezhep
sorunu onların müslüman olma yolunu tıkadı.
Muhterem Hocam, değerli bilgilerinizden öğreneceklerimiz inşallah bu
müşkilatın çözümüne sebep olacaktır. Kalplerimizin mutmain olması ve düşünce
ufkumuzun genişlemesi için bu konuyu açıklamanızı sizden arzu ediyoruz. Size
1 Mezheb taassubluğu hadis uydurma ve yayılmasında büyük bir rol oynamıştır. Muteassıp Hanefiler. Ebu
Hanife (r.a.)'ın menkıbeleri konusunda bir çok hadis uydurmuşlardır. Bunlardan birkaçı; "Benden sonra
bir adam gelecek, ona Numan bin Sabit denir, künyesi de Ebu Hanefe'dir. Allah'ın dini ve benim sünnetim
onun eliyle ihya olunacaktır." Tenzihu'ş-Şeria, İbni Arrak. 2/30: Hatibu'l-Bağdadi. Tarihi Bağdat. 2/289.
Yukarıda işaret edilen sıfat bu rivayetlerin bazısında gelmiştir. Me'mun bin Ahmed el-Herevî'ye, "Şafii'yi
ve Horasanda ona tabi olanları görmüyor musun?" denildi. O da cevaben; bize Ahmed bin Abdillah haber
verdi ona Abdullah bin Ma'dan o da Enes bin Malikten merfu olarak şunu haber verdi: "Ümmetimden
Muhammed bin İdris [Şafii] adında bir adam çıkacaktır, o ümmetime iblisten daha zararlıdır. Yine
ümmetimde bir adam bulunacaktır ona Ebu Hanife denilir, ümmetimin kandili odur." İbni Hacer, Lisanü'l
Mizan. 5/7-8; Suyuti Tedribu'r-Ravî. 1/277-278. İbni Arrak. Tenzihu'ş-Şeri'a. 2/30 Hatibu'l Bağdadi.
Tarihi Bağdat (5/309) adlı eserinde, bu rivayeti uydurmakla ittiham edilenin Muhammed bin Said el-Burkî
olduğunu Ebi Abdillah el-Hakim'den nakleder Bu uydurma hadis. Kur'ân'ın açıklığına muhaliftir. Çünkü
Allah'ın, kitabında nitelendirdiği gibi; ümmetin kandili Muhammed (s.a.v.)'dir; "Ey Peygamber! Biz seni
gerçekten şahit, mujdeleyici ve uyarıcı. Allah'ın izniyle O'nun yoluna çağırıcı ve aydınlatıcı bir kandil
olarak gönderdik" (Ahzab, 45-48). Mukallidlerin kendi imamlarına masum Peygamberin sıfatını nasıl
giydirdiklerini iyice düşün. Bunun içindir ki muayyen bir mezhebe bağlanmamak asıl olmuştur. Böylelikle
masuma (peygambere) ittiba ile masum olmayana ittiba ayrılabilinir.
Çünkü muayyen bir mezhebi taklit eden kimse, aslında peygambere tabi olma ile hata ve isabet eden
fakiha tabi olmayı müsavi kılmıştır.
4
Allah'tan bol bol mükafatlar, Rus muhacirleri bizden de size ve doğru yola tabi olan
herkese selam ve saygılar."
Esselamü Aleyküm.
Muhammed Abdülhay Kurbanoglu
Muhsin Çabanoğlu
Tokyo. H. 1357
Yorum