Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

    Namaz; en kamil bir ibadet, en güzel bir kulluk merasimi ve alemlerin Rabbine karşı huşu ve tevazu izharında bulunmaktır.
    Kur'ân ayetleri ve rivayetler de namaz hususunda çok önemli gerçekleri söz konusu etmiştir ki bu gerçeklerden bazılarına başlıklar halinde kısa olarak değinmek istiyorum:

    Namaz; insanı fuhuş ve kötülüklerden korur.
    Namaz kılmak mümin topluluğun nişanelerindendir.
    Bütün peygamberler, namaz kılan kimselerdi. Peygamberler, ailelerini de namaz kılmaya davet etmişlerdir.

    Bütün namazlara dikkat göstermek, farz olan görevlerdendir.
    Namaz kılmayan kimse, Allah'ın rahmetinden mahrumdur ve şefaatçilerin şefaati onu kapsamaz.
    Namaz dinin kanunlarındandır. Allah'ın hoşnutluğunun cilve mekanıdır ve Peygamberlerin aydınlık yoludur.

    Namaz, dini ikrar ettikten sonra İslam'ın başında yer almaktadır. Her şeyin bir şerafet ve yüceliği vardır; dinin şerafet ve yüceliği ise namazdır.
    Namaz, şeytanın saldırıları karşısında sağlam bir kaledir.
    Namaz, rahmetin iniş sebebidir.

    Allah nezdinde en sevimli amel namazdır.
    Namaz peygamberlerin en son vasiyetidir.
    Namaz Allah Resulü'nün göz nurudur.
    Namaz her takvalı insanı Allah'a yaklaştırandır.
    Namaz, marifetten sonra en yüce ameldir.

    Namaz ilmin sütunudur.
    Namazın şartlarına riayet ederek kılmak, bağışlanma sebebidir.
    Kıyamette insanların sorguya çekildiği ilk şey namazdır.
    Allah'ın kulların amellerinden aldığı ilk şey namazdır.
    Kıyamette hesaba çekilen ilk amel namazdır.

    Namaz, insanı kibirden temizleme sebebidir.
    Namazın kabul olması, takvanın, istekli olmanın, sakınmanın ve haramlardan uzak durmanın ipoteğindedir.
    Vaktinde kılınan namazın üstünlüğü, ahiretin dünyaya üstünlüğü gibidir.

    Namaz kılmayan kimse kafirdir (amel açısından küfre saplanmıştır).
    Namaz kılmayan kimse, ölümden sonra Yahudilerin veya Hıristiyanların veya Mecusilerin safına katılır.
    Namazı önemsememek, Allah Resulü tarafından reddedilmeye sebep olur.

    Namazı terk etmek, namazı zayi etmek, namazı hafife almak, namazı ertelemek, namazı ilk vaktinden tehir etmek şüphesiz duanın icabetine engel olan etkenlerdir.
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #32
      Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

      İbadetler arasında kapsamlı bir ibadet diyebileceğimiz tek ibadet namazdır. Namaz kılan kimse namaz vesilesiyle Hak Teala'nın huzurunda tümüyle huzu, tevazu ve küçüklük izharında bulunmaktadır.

      Namaz vesilesiyle, Allah'ın birliğini ikrar etmektedir ve namaz vesilesiyle, Allah'ın dergahına şükrünü belirtmektedir. Araştırma ve marifete dayalı olarak Allah'ın varlığını itiraf etmektedir. Bu organlar insanların iradesiyle birleşerek zevk ve iştiyakla mescide, Kabe'ye, Peygamber ve İmamların haremine koşmaktadırlar.
      Bu bölümde kapsamlı bir ibadet olan namaz hakkındaki nakledilen rivayetleri aktarmak istiyoruz.

      Allah-u Teala'dan acizane bir şekilde, bütün şartlarına, özellikle de ihlas ve hulus özelliğine riayet ederek insanın ferdi azaba duçar olmasına engel olan ve en büyük ibadet sayılan namaz hakkında başarılı kılmasını diliyoruz.

      Allah Resulü (s.a.a) namaz hakkında bir rivayette şöyle buyurmuştur: "Namaz dinin kanunlarındandır. Namazda aziz ve celil olan Rabbin rızayeti vardır ve namaz peygamberlerin yoludur."[1]

      Yine Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Övgüsü yüce olan Allah benim göz nurumu namazda karar kılmıştır. Aç kimseye yemeyi ve susuz kimseye suyu sevdirdiği gibi bana da namazı sevdirmiştir. Aç kimse yediğinde doyar, susuz kimse de su içtiğinde suya kanar ama ben asla namaza doymuyorum"[2]

      Yine Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Namaz için ayağa kalkıp kıbleye yöneldiğinde, Fatiha suresini ve Kur'ân surelerinden mümkün olan bir sureyi okuyup rükuya gittiğinde, rüku, secde, teşehhüd ve selamını tamamladığında, önceki namazla son namaz arasındaki bütün günahların bağışlanmış olur."[3]

      Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) namazla ilgili birkaç rivayette şöyle buyurmuştur:
      "Namaz rahmet indirir."[4]

      "Namaz her takvalı kimse için Allah'a yakınlaştırıcıdır."[5]

      "Sizlere namazı ve namazı korumayı tavsiye ediyorum. Şüphesiz ki namaz en hayırlı ameldir ve namaz dininizin direğidir."[6]

      "Şüphesiz insan namazda olduğu müddetçe bedeni ve elbisesi ve etrafındaki her şey tesbih eder."[7]

      "Ey Kumeyl! Namaz kılman, oruç tutman ve sadaka vermen iş değildir. Şüphesiz iş, temiz bir kalple namaz kılmak, Allah katında hoşnutluk kazanan bir amel etmek ve düzgün bir huşu içerisinde olmaktır."[8]

      ___________________
      [1] - el-Hisal, c. 2, s. 522, 11. hadis ve Mizan'ul-Hikmet, c. 7, s. 3092, es-Salat, 10528. hadis
      [2] - Mekarim'ul-Ahlak, s. 461, el-Fesl'ul-Hamis ve Mizan'ul-Hikmet, c. 7, s. 3092, es-Salat, 10535. hadis
      [3] - Emali'yi Saduk, s. 549, 22. hadis; Mizan'ul-Hikmet, c. 7, s. 3096; Salat, 10556. hadis
      [4] - Gurer'ul-Hikem, s. 175, 3341. hadis ve Mizan'ul- Hikmet, c. 7, s. 3092, es-Selat, 10532. hadis
      [5] - el-Hisal, c. 2, s. 620 ve Mizan'ul-Hikmet, c. 7, s. 3094, es-Selat, 10537. hadis
      [6] - Emali-yi-Tusi, s. 522, 1157. hadis ve Mizan'ul- Hikmet, c. 7, s. 3094, es-Selat, 10543. hadis
      [7] - İlel'uş-Şerayi', c. 2, s. 336, 33. Bab, 2. hadis ve Mizan'ul-Hikmet, c. 7, s. 3104, es-Selat, 10585. hadis
      [8] - Tuhaf'ul-Ukul, s.174, Vasiyet'un li Kumeyl b. Ziyad ve Mizan'ul-Hikmet, c.7, s.3106, es-Selat, 10592. hadis
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #33
        Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

        Resûlullah (s.a.a)'ın "İslam dininin direği" dediği namaz; çok kıymetli ve mühim olmasıyla beraber ucuz ve az bir masraf ile kazanılabilen ve bütün ibâdetlerin fihristi hükmünde küllî bir ibâdettir.
        Allah Teala, şu kâinatı kendisini tanıttırmak için inşâ etmiştir. Namaz, O'nu tanımaktır.

        Allah Teala, âlemi kendisini sevdirmek için nihâyetsiz zînetler ile süslemiştir. Namaz, O'nu sevmektir.
        Allah Teala, gördüğümüz hârika ihsanlarıyla bize olan muhabbetini gösterir. Namaz, O'na muhabbet ve itaattir.
        Allah Teala, görünen nîmet ve ikramlarıyla bize olan şefkatini ilân eder. Nihâyetsiz bir şefkat ise elbette nihâyetsiz bir hürmete layıktır. Namaz, O'na hürmettir.

        Allah Teala, yaptığı mükemmel sanatlarla bize gizli güzelliğini gösterir. Namaz, O güzele iştiyaktır.
        Allah Teala, benzersiz sanatlarıyla her şeyin kendisine has oluşunu ve kendi kudret eseri olduğunu ilan eder. Namaz, O'nu tek, benzersiz ve ortağının olmayışını kabul etmektir.
        Namaz, yaratılışın asıl vazifesi ve kulluğun esasıdır.

        Namaz, insanı yokluk karanlıklarından varlık âlemlerine getiren ve onu câmit bir taş, ruhsuz bir ot veya şuursuz bir hayvan değil de eşref-i mahlûkat ve halîfe-i zemin olarak yaratan Allah'a, şükür ve O'nu en üstün bir şekilde övmektir.
        Namaz, bütün mahlûkatın ibâdetlerine işâret eden kudsî bir haritadır.
        Namaz, yaratılmış olmayı, kul oluşu, âciz, fakir, kusurlu ve fâni oluşu ve elbette ki yaratana muhtaç oluşu kabul ve izhardır. Yani namaz, kulluğun ilânıdır.

        Namaz, haddini bilmektir.
        Namaz, ibâdetlerin her çeşidini içeren nûrânî bir fihristdir.
        Namaz, Allah'ın belirli vakitlerde manevî huzuruna yapılan davettir.
        Namaz, mi'raçtır. Her Allahu Ekber bir basamağıdır.
        Namaz, Allah'ın kullarına hediyesidir.

        Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir bağlılık ve yakınlık, ulvî bir münâsebettir.
        Namaz sevgiliyle yapılan kudsî bir sohbettir.
        Namaz, her bir ruh ve vicdanın lakayt kalamayıp iştiyak ile yapmak istediği ulvî ve nezih bir hizmettir.
        Namaz, fânilere tenezzül ve minnet zilletinden kurtulup Bâki'ye müteveccih olmaktır.

        Namaz, bizi unutan ve elimize geçmeyen dünyayı, "Allâhu Ekber" diyerek elimizle arkamıza atıp vefasız dünyaya onu unutmakla ceza vermek ve dertlerimizi kalbin ağlamasıyla rahmet dergâhına döküp, Allah'ın Rahmet kucağına sığınmaktır.
        Namaz, Kalp, ruh ve duyguların gıdasıdır.

        Namaz, kabrin arkasında devam etmekte olan beşer yolculuğunda bir bilettir.
        Namaz, dünyada manevî kuvvet, kabirde gıda ve ziya, mahşerde kurtuluş senedi, sırat köprüsünde Burak'tır.
        Namaz, îmanı ışıklandırıp inkişaf ettirendir.

        Namaz, Allah'ın büyüklüğünü kalplere yerleştirendir.
        Namaz, akılları Allah'a yönelten ve ilahî adalet kanunlarına itaat ettirendir.
        Namaz, kâinattaki Allah'a âit nizamı i'landır.
        Namaz, kâinat ile ahenktir.
        Namazsızlık ise; ilahî düzenden çıkmak, ahengi bozmak ve Allah'ın va'dini ve rahmetini suçlamaktır.

        Pir Sultan Abdal'ım, ölürüm deme,
        Kıl beş vakit namazın kazâya koma.
        Sakın bu dünyâda kalırım deme,
        Tenim teneşirde özüm sağdadır.
        Din gemisi namâz ile yol alır.
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #34
          Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

          Müslüman, Ehl-i Beyt muhibbi ve Alevî olmakla gurur duyan kimse; her şeyin namazla bitmediğini bilmeli, aksine namazın her ibâdetin anahtarı olduğunun şuuruna ermelidir. Nitekim birçok rivâyetlerde nice namaz kılanların, namazın hedeflediği güzel ahlak, insanlarla insanca ilişkiler ve dürüstlükten uzak olmasından ötürü, istenen güzel sonuca ulaşamadıkları belirtilmektedir.

          Namazı zayi etmek, namazı hafife almak ve bu büyük ibadeti terk etmek, insanın peygamberin şefaatinden mahrum kalmasına, kıyamette utanmasına, Hak Teala'nın rahmetinden kovulmasına ve cennete girmesine engel olunmasına sebep olur.

          Kendimizin, eşimizin ve çocuklarımızın namazından gaflet etmeyelim. Kıyamet günü kadın ve çocuklarımızın Hak Teala nezdinde şikayette bulunmasına maruz kalmayalım. Onlar Hak Teala'nın huzurunda şöyle diyebilirler: "Eğer bizi namaza davet etmiş olsaydılar icabet ederdik."
          Amel defterimizde namazın olmayışı ilk aşamada kocanın ve babanın suçudur, ikinci aşamada ise bizim suçumuzdur.

          Çocuklar büyüklerinin bütün davranış, amel, ahlak, halet ve hareketlerini taklit ederler. Eğer namaz kılar, oruç tutar, Kur'an okur, güler yüzlü olur, muhabbet gösterir, vakar ve edep içinde bulunurlarsa, bütün bunları taklit ederler, bir müddet sonra da bu hakikatler onların vücut iklimine işlemiş olur.
          İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Çocuklarınıza namazı öğretiniz ve buluğ çağına eriştiklerinde de namaz meselesini ciddiye almalarını sağlayın."
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #35
            Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

            Kur'an'ı açıklamakla görevli olan Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamları (Allah'ın selamı üzerlerine olsun) hadislerinde, namazla ilgili ayetlerin yorumunda çok ince bazı gerçeklere vurgu yapmışlardır. Örnek olması ve düşünce ufkumuza ışık tutması amacıyla namazın hedef, önem, netice ve özelliği hususunda, sözü Kur'an'a ve hadislere bırakıyoruz:

            1- Namaz, Allah'ı anma vesilesidir. Nitekim yüce Allah bu hususla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
            "Hiç kuşkulanma ki ben Allah'ım. İlah yoktur beden başka. O hâlde bana kulluk-ibadet et ve namazını, beni hatırlayıp anmak için yerine getir."[1]

            Yine bir başka ayette şöyle buyurmuştur:
            "Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, Allah'ı anmaya koşun."[2]

            Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
            "Namazda olduğun sürece kuşkusuz her şeyin sahibi olan sultanın (Melik) ve istediği her şeyi yaptırabilenin (Cebbar) kapısını çalmaktasın. Her kim Melik'in kapısını çok çalarsa,kapı onun yüzüne açılır."[3]

            Ali (a.s) da şöyle buyurmuştur:
            "İnsan namazda olduğu sürece onun bedeni, elbisesi ve etrafındaki her şey Allah'ı tesbih eder."[4]

            Anma, kalbe mahsus bir fiildir. Namaz kılan insan diliyle bir takım sözcükleri peş peşe sıralıyor ve kalbi, dilinin söyledikleriyle birliktelik içinde değil ise, bu durumda anma fiili gerçekleşmiş olmaz. Hâliyle de namaz, asıl hedefinden sapmış olur.

            Resulullah(s.a.a) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:
            "Her kim iki rekat namaz kılar ve kıldığı iki rekat boyunca düşüncesini hiçbir dünya işiyle meşgul etmezse, Allah onun günahlarını bağışlar."[5]
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #36
              Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

              Kısacası namaz Allah'ı anmak içindir ve Allah'ı anmak da kalplere huzur verir. Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
              "Böyleleri, inanan ve gönülleri Allah'ın zikriyle yatışan kişilerdir. Gözünüzü açın! Gönüller yalnız Allah'ın zikriyle yatışır-tatmin bulur."[6]

              Zikir, gönüllerin manevi gücünün kötülük ve günahlara karşı seferber oluş makamıdır. Tam anlamıyla gerçekleşmesiyle de galip gelecek ve geçici lezzetleri terk etmenin hazzını ruh ve gönüllere tattırarak, fıtri olarak aranan huzur ve mutluluğu bahşedecektir.

              2-İbadetlerden amaç takva edinmektir. Yüce Allah bu hususla ilgili olarak şöyle olduğunu buyurur:
              "Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb'inize kulluk (ibadet) edin ki, takva edinesiniz."[7]

              Kur'an-ı Kerim'de (Namaz, oruç, hac gibi ibadetlerin farz kılınışında değinen ayetlerde bunların hemen sonra da takva edinme ve kurtuluşa erme amacıyla felsefesine yasalaştırıldığına bizzat vurgu yapılmıştır.

              Bu yüzden Kur'an-ı Kerim'de namaz, inanan ve Allah'tan korkan kimselerin özelliklerinden biri olarak sayılmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
              "İşte o Kitap; kendisinde hiç şüphe yoktur; takva sahipleri için yol göstericidir. Onlar ki gaybe inanır ve namazlarını dosdoğru kılarlar..."[8]

              Bir diğer ayette de şöyle buyurmuştur: "Sabır ve namazla yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, huşû duyanların dışındakilere çok ağır gelir."[9]

              Peygamberimize huşû (saygıyla tazim) hakkında soruldu:
              "Namazda tevazu etmek ve kulun bütün kalbiyle Rabb'ine yönelmesidir." buyurdu.[10]

              3- Namaz kötülüklerden ve fenalıklardan alıkoyar. Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
              "Kitap'tan sana vahiy edileni oku. Namazı da kıl. Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri daha büyüktür. Allah neler yaptığınızı biliyor."[11]
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #37
                Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

                Resulullah'a (s.a.a) denildi ki: "Filan şahıs gündüz namaz kılar, gece ise hırsızlık yapar!" Resulullah (s.a.a) buyurdu: "Şüphesiz namazı buna engel olacaktır."[12]

                Ensar'dan bir gencin Resulullah (s.a.a) ile birlikte namaz kıldığı, ancak günah işlediği rivayet edilmiştir. Bu durum Resulullah'a anlatılır. Peygamber buyurur: "Şüphesiz namazı buna engel olacak ve çok geçmeden tövbe edecektir."[13]

                4- Namaz, işlenmiş kötülükleri yok eden bir iyiliktir: Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
                "Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın saatlerde namaz kıl. Güzellikler kötülükleri silip süpürür. İşte bu, Allah'ı ananlara bir öğüttür."[14]

                Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "Namaza durup kıbleye yöneldiğinde, Fatiha ve ardından herhangi bir sureyi okuyup rüku yaptığında, namazın rüku ve secdelerini yapıp teşehhüt ve selamını okuduğunda, namaz kılıncaya kadar işlemiş olduğun günahlar bağışlanmış olur."[15]

                Selman-i Farisi'den şöyle rivayet edilmiştir:
                Resulullah (s.a.a) ile birlikte bir ağacın gölgesinde idik. Allah'ın elçisi ağaçtan bir dal tutup salladı ve dalın yaprakları döküldü. Peygamber buyurdu: "Yaptığımın sebebini sormayacak mısınız?" Dedik: Sebebini bize bildir ey Allah'ın elçisi. Buyurdu: "Şüphesiz Müslüman kul namaza durduğunda bu ağacın yapraklarının döküldüğü gibi, bütün günahları dökülür."[16]

                Hz. Ali, Peygamber efendimizin kendisine şöyle buyurduğunu rivayet eder:
                "Ya Ali, beni hak üzere müjdeci ve uyarıcı olarak seçene (Allah'a) andolsun ki, sizden biri abdest almaya durduğunda, bütün azalarından günahlar dökülür. Allah'a (kıbleye) yüzü ve kalbiyle yöneldiğinde, namazını bitirdikten sonra bütün günahları bağışlanmış olur."[17]

                5- Namaz insanı eğitir ve yaşamı yönlendirir. Şöyle ki, her ibadet Allah'ın rızasına uygun olarak yerine getirildiği takdirde, hem ibadet eden şahsın kulluk bilincini güçlendirir ve huzura varma hazzını yaşattırır, hem de ibadetleri her türlü maddi ve manevi çıkar pisliğinden arındırır. Ancak bu rızayı cennet kazanmakla özdeşleştirmek ve ahiret yurduna endeksli tutmak büyük bir hata olur. Böylesi bir sınırlamaya gidildiği takdirde, ibadetlerin eğiticilik ve dünya yaşamını yönlendiricilik boyutu maalesef ki gizlilik perdesi ardında kalacaktır. İbadetlerin içeriğinin telkinsel bir yapıda oluşu, ruhu arındırmaya elverişli en güzel atmosferdir. Birkaç somut örnekle konuya açıklık getirmek mümkündür:
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #38
                  Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

                  Namaz:

                  a- Genel anlamıyla iyilikler karşısında teşekkür etme alışkanlığını kazandırır.

                  b- Allah'ın (günlük farz namazlarda her biri otuz defa tekrarlanan) Rahman ve Rahim sıfatlarından etkilenerek Allah'tan rahmet dilendiği gibi, insanlara da şefkat ve merhamet üzere muamele yapmayı gerektirir.

                  c- Dünya ötesinde bir alemin varlığını, işlenen amellerin tümünün hesabı olduğunu hatırlatır.

                  d- İnsanın, kulluk etmesi gerekiyorsa (ki fıtri bir gerekliliktir) bunu, her açıdan mükemmel olana sunmayı öğretir.

                  e- Allah katında değer kazanmış insanların yaşam çizgisinde yürümeği gaye edindirir.

                  f- İnsanlık bünyesinde kanser uru konumunda olduklarından ötürü Yaradan'ın gazabına uğramış ve hayat yolunu kaybetmişlerden uzak durmayı ilke edindirir.

                  g- Rüku ve secdeleriyle, yücelik karşısında tazimi ve alçak gönüllülüğü... öğütler.

                  6- Namaz, malî yükümlülükler yerine getirilince mükemmelleşir ve beklenilen vasıfları taşır. Yüce Allah, kullarını namaz kılmaya emrettiği ayetlerin hemen hepsinde bu hususu da vurgulamıştır. Örneğin bir ayette şöyle buyurmuştur:
                  "İnanan kullarıma söyle: Namazı kılsınlar, ne alışverişin, ne de dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızktan gizli ve açık infak etsinler."[18]

                  Bir başka ayette de şöyle buyurmuştur: "Onlar ki gaybe inanıp namazlarını dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızktan Allah yolunda harcarlar."[19]

                  7- Kıyamette ilk olarak hakkında sorulan şey, namazdır. Resulullah (Allah'ın rahmeti onun ve Ehlibeyti'nin üzerine olsun) şöyle buyurmuştur:
                  "Kıyamette kulun ilk hesap vereceği şey namazdır. Eğer namazı kabul olursa, diğer amelleri de kabul olur; eğer namazı kabul olmazsa, diğer amelleri de kabul olmaz."

                  8- Namazı önemsemeyen kimseye şefaat edilmeyecektir. Resulullah (Allah'ın rahmeti onun ve Ehlibeyti'nin üzerine olsun) şöyle buyurmuştur: "Namazı hafife alan benden değildir."[20]

                  Yine nakledildiğine göre, İmam Cafer Sadık (a.s) ölüm döşeğindeyken bütün yakınlarının toplanmasını istemiştir. Yakınları başına toplanınca şöyle buyurmuştur: "Biz Ehlibeyt'in şefaati namazı hafife alanlara ulaşmayacaktır."

                  9- Namaz kılmamak insanı cehenneme sürükler. O hâlde namaz kılmadan cennete girmeyi arzulayanlar boşa kürek sallıyorlar. Konuyla ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
                  "Onlar cennetler içinde suçluların durumunu sorarlar. Sizi şu yakıcı ateşe ne sürükledi? Derler ki , biz namaz kılanlardan olmadık..."[21]
                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    #39
                    Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

                    Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Namaz dinin direğidir; kasıtlı olarak namazını terk eden, şüphesiz dinini yıkmıştır."[22]

                    10- Namazın hakikatini idrak edenler onu terk etmezler. Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
                    "Öyle erlerdir ki onlar, ne bir ticaret, ne bir alış-veriş onları Allah'ın zikrinden, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoymaz."[23]

                    11- Geçim derdi namaza ve namaz kılmak da, geçim sağlamaya engel olmamalıdır. Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
                    "Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ı zikretmeğe koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınıp (bitince) hemen yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfünden nasibinizi arayın. Allah'ı çok anın ki, kurtuluşa erebilesiniz."[24]

                    12- Namaz kılanlar cennette ağırlanacaklardır. Meâric suresinde "namaz kılanlar" şöyle vasfedilmiştir:

                    "Gerçekten insan, bencil ve hırslı yaratılmıştır. Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır, kendisine hayır dokundu mu yardım etmez. Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.
                    Onlar ki, namazlarını sürekli kılarlar. Onların mallarında belli bir hisse vardır yoksul ve yoksun olan(lar) için. Onlar, ceza ve mükâfat gününü tasdik ederler.
                    Rablerinin azabından korkarlar... Ve onlar, ırzlarını korurlar; ancak kendi eşleri ya da cariyeleri başka; çünkü onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar..
                    (Bir de) onlar, kendilerine verilen emaneti ve verdikleri ahdi gözetirler. Şahitliklerinde dosdoğru davranırlar. Namazlarını korurlar.
                    İşte onlar, cennetlerde ağırlanırlar."[25]


                    İmam Bâkır (a.s) bir hadisinde namaz kılanın üç özelliği olduğunu buyurur:
                    "Ayaklarını bastığı yerden göklere kadar melekler tarafından korumaya alınır. Namazı bitene kadar gökten, başına hayırlar yağar. (Allah tarafından) görevlendirilen melek, 'Namaz kılan, kiminle münacat ettiğini bilse namaz kılmaktan ayrılmaz' diye seslenir."[26]

                    13- Aile reisinin çok önemli yükümlülüklerinden biri, ailesini namaz kılmaya emretmek ve bunu uygun bir yöntemle gerçekleştirmektir. Kur'an-ı Kerim'de konuyla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır: "Ailene namazı emret ve (bu hususta) dayanıklı ol. Biz senden rızk istemiyoruz. Biz sana rızk veriyoruz. Sonuç takvanındır."[27]
                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      #40
                      Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

                      Resulullah (s.a.a) konuyla ilgili olarak şöyle buyurur: "Çocuklarınız yedi yaşına girdiklerinde, onlara namazı öğretin. On yaşını doldurduklarındaysa... onların yataklarını ayırın."[28]

                      İmam Ali (a.s) şöyle buyurur: "Çocuklarınıza namazı öğretin. Teklif çağına erdiklerindeyse, onları namaz kılmakla sorumlu tutun."[29]

                      Namazın ne kadar önem taşıdığını Resulullah (s.a.a) ve Ehlibeyti'nin hayatlarında da gözlemleyebiliriz. Hz. Ali (a.s) hakkında şöyle rivayet edilir: Namaz vakti girdiğinde Ali'nin (a.s) rengi değişir ve titremeğe başlardı. "Neyiniz var?" dendiğinde, şöyle buyururdu: "Yüce Allah'ın göklere, yere ve dağlara sunup da onların yüklenmekten kaçındıkları ve zayıflığıyla birlikte insanın yüklendiği emaneti eda etme zamanı geldi. Bu yüklendiğimi layıkıyla yerine getirip getiremeyeceğimi bilemiyorum."[30]

                      Aşura günü Kerbela'da İmam Hüseyin'in (a.s) yarenlerinden birinin öğle namazının vaktinin girdiğini hatırlatması üzerine İmam (a.s), "Allah seni namazı ayakta tutanlardan yazsın; biz zaten namaz için savaşıyoruz." buyurdu ve savaşın kızıştığı o esnada hemen cemaatla öğle namazı kıldı ve yine Sıffin savaşında Hz. Ali (a.s) savaşı bırakıp namaza koyuldu ve bu işini eleştirenlere, "Biz bu kavimle namaz için savaşıyoruz." buyurdu.
                      ________________________
                      [1]- Tâhâ suresi, 14. ayet.
                      [2]- Cum'a suresi, 9. ayet.
                      [3]- Bihar-ul Envar,c.77, s.78.
                      [4]- Bihar-ul Envar, c.82,s.207.
                      [5]- Bihar-ul Envar, c.84, s.249.
                      [6]- Ra'd suresi, 28. ayet.
                      [7]- Bakara suresi, 21. ayet.
                      [8]- Bakara suresi, 3. ayet.
                      [9]- Bakara suresi, 45. ayet.
                      [10]- Bihar-ul Envar, c.84, s.264.
                      [11]- Ankebut suresi, 45. ayet.
                      [12]- Bihar-ul Envar,c.82,s.198.
                      [13]- Bihar-ul Envar, c.82, s.198.
                      [14]- Hûd suresi, 114. ayet.
                      [15]- Bihar-ul Envar, c.82, s.205.
                      [14]- Bihar-ul Envar, c.82, s.205.
                      [17]- Bihar-ul Envar, c.82, s.220.
                      [18]- İbrahim suresi, 31. ayet.
                      [19]- Bakara suresi, 3. ayet.
                      [20]- Bihar-ul Envar, c.79, s.136.
                      [21]- Müddessir, 40-44. ayetler.
                      [22]- Bihar-ul Envar,c.82,s.202.
                      [23]- Nur suresi, 37. ayet.
                      [24]- Cum'a suresi, 9-10. ayetler.
                      [25]- Meâric suresi, 19-35. ayet.
                      [26]- Men La Yahzuruh-ul Fakih, c.1, 30. Bab, 15. hadis.
                      [27]- Enbiya suresi, 132. ayet.
                      [28]- Mizan-ul Hikme, c.10, s,722.
                      [29]- Mizan-ul Hikme,c.10, s.722.
                      [30]- Bihar-ul Envar,c.41, s.17.
                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        #41
                        Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

                        Namazda Huzur-u Kalp


                        Hiçbir ibadet huzur-u kalp ile yapılmaksızın Allah dergâhında kabul görmez.
                        Yapılan ibadetler özelliklede kılınan günlük namazlar kalben ve bedenen tam
                        bir teslimiyet ve yöneliş ile yapılmalıdır, aksi takdirde rahmet konusu
                        olmayacağı, kabullük derecesinden düşeceği ve namaz kılanın Allah'ın lütfüne
                        mazhar olmayacağı ehlibeyt hadisleri vasıtasıyla bizlere bildirilmiştir.

                        İbadetlerin iki temeli, iki esası bulunmaktadır, birincisi ihlâs ve ikincisi de huzur-u kalptir. Bunlar ne kadar mükemmel olursa ondaki üfürülmüş ruh o kadar temiz, saadet o kadar çok, rabbe doğru ilerleyiş o kadar hızlı ve melekuti sureti de o kadar nurani olacaktır. Nitekim amellerin mükemmelliği niyet, ihlâs ve kalbe bağlıdır, dış görünüm o kadar da önemli değildir.

                        Dıştan güzel namaz kılan fakat ruhen yaratana yönelmeyene yüce Allah nazar
                        etmez ve namazı da semaları aşarak yükselmez. Örneğin insan suresinde Hz.
                        Ali (a.s) ve temiz ehlibeytin övülmesiyle ilgili ayetlerin nazil olmasının
                        nedeni bir lokma ekmek verdikleri için değildir, amelin batını, onların
                        samimiyeti ve nurani ciheti nedeniyledir.

                        Öyleyse ey aziz! Sende nasıl bir namaz kıldığını düşün, birde ehlibeytin
                        nasıl namaz kıldıklarını öğren, bu husustaki hadisleri oku, konu üzerinde
                        biraz düşün ve şu sonuca var ki ibadetler, özelliklede namaz ebedi
                        yaşantımızda mutlu olmamız için en önemli faktördür. Mükemmelin mayası,
                        yeniden doğuşun hayat sermayesidir.

                        Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
                        "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar, namazlarında yanılgıdadırlar.
                        Onlar gösteriş yapanlardır."
                        (Maun süresi.)
                        Yine şöyle buyurmuştur:
                        "Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler." (Muminun-1/2)

                        Namazda huşu içinde olmayan kişi iman ve kurtuluş ehli değildir, yüce
                        Allah'ın hakkında "yazıklar olsun" dediği kimseye gerçekten yazıklar olsun.
                        Allah Resulü'nden (s.a.a) şöyle bir rivayet nakledilmektedir: "Allah'a Onu
                        görüyormuşçasına ibadet edin, siz onu görmeseniz de o sizi görmektedir."
                        Bu hadis kalbin hazır hale gelmesinin iki aşamasına işaret etmektedir: biri
                        zatın veya isimlerin tecellisinde kalbin hazır olması, diğeri de ibadet
                        edenin kendisini rububiyet makamında kalbinin hazır olması.

                        Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "Namaz vardır yarısı kabul
                        edilir, namaz vardır üçte biri kabul edilir veya dörtte biri yahut onda biri
                        kabul edilir. Namaz vardır paçavraya dönmüş elbise gibidir, bu namaz
                        sahibinin suratına fırlatılır. Senin namazından, kalbinin hazır bulunduğu ve
                        kabul ettiği miktardan başka bir neticesi yoktur."

                        Hz. Ali'den (a.s) şöyle nakledilmektedir: "İbadet ve duasını Allah'a halis
                        kılan, kalbi gözünün gördüğü ile meşgul olmayan, kulaklarının işittikleri
                        sebebiyle Allah'ın zikrini unutmayan ve başkasına verilenden gönlü hüzünlü
                        olmayan kişiye ne mutlu!"

                        İmam Bakır (a.s) buyuruyor: "Hz. Ali b. Hüseyin (a.s) namaza durduğu vakit
                        rengi değişirdi, secde ettiğinde ter boşalıncaya kadar başını kaldırmazdı"
                        yine " O hazret namaz kıldığında, bir yaprak gibi, rüzgârın hareket
                        ettirdiği dışında hiçbir yeri hareket etmezdi."

                        Demek ki namaz kılarken tamamen Allah'a yönelmeliyiz, ne vücudumuz ve ne de
                        ruhumuz başka şeylerle meşgul olmamalı. Eğer kalp tamamen Allah'a
                        yönelmiyorsa bunun nedeni insanın dünyaya çok bağlanmasından
                        kaynaklanmaktadır, kalbi uğraşılar; dünya sevgisi ve kaygısının köklü
                        olmasındandır. Eğer insan dünyayı kazanma kaygısı ve onun değersiz süsüne
                        ulaşma arzusu içinde olursa bu ister istemez kalbi dünyaya yönlendirir,
                        dünya onunla meşgul olanın meşguliyeti haline gelir ve dünyevilerin
                        birinden yüz cevirse bir başkasına yönelir.

                        Kalp sürekli olarak bir daldan diğer bir dala uçan kuş misalidir. Dünya
                        ağacı kalbe dikilirse, kalp kuşu da onun dalları üzerinde gezinecektir. Eğer
                        büyük bir cihad ile kalbinde bulunan dünya ağacını kökünden söküp atarsan,
                        ancak o zaman kalp kuşun sükûna ulaşacaktır, mutmain olacaktır ve ruhun
                        kemale doğru ilerleyecektir. Bunun için ilk olarak ibadet zamanlarında kalbi
                        uğraşıları ve akla gelen şeyleri azaltmalı ve ibadetine, meşguliyetinin en
                        az olduğu zamanları ayırmalıdır.

                        Kalbi uğraşılar azaltıldıktan sonra bedensel uğraşılarda azaltılmalıdır.
                        Mesela namaz esnasında etrafa bakmamalı, sakalıyla oynamamalı, parmaklarını
                        çıtlatmamalı, uyku bastırmasından, başkalarının sözlerine kulak kabartmaktan
                        ve halı yahut seccadenin desenlerine dikkat etmekten kendisini kollamalıdır.

                        (Esrar-ı Salât, Mirza Cevad Meliki Tebrizi)
                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          #42
                          Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

                          [font=Arial][color=green][color=red]Beş Vakit Namazı Kuranın Hangi Suresinde Yazıyor?


                          İmâm Muhammed Bâkır'a; "Onlar ki salâtlarını muhafaza ederler" [Müminûn (23): 9] âyetindeki salâtlar hangileridir? diye sorulduğunda, buyurdular ki: "Buradaki salât farz olan namazlardır."
                          "Onlar ki salâta devam ederler" [Meâric (70): 23] âyetindeki salât hangisidir? denildiğinde ise, "Nâfile namazlardır" buyurdular.161

                          İmâm Muhammed Bâkır'a soruldu: "Allâh kaç vakit namaz farz kılmıştır?"
                          Buyurdular: "Gece ve gündüzde toplam beş vakit namaz farz kılmıştır."

                          Soruldu ki: "Yüce Allâh bu beş vakit namazı isimlendirerek kitâbında (Kur'ân'da) açıklamış mıdır?
                          Buyurdular: "Evet. Açıklamıştır." Yüce Allâh Nebîsine emreder ki: "(Ey Resûlüm!) Güneşin dulûkundan, gecenin ğasakına kadar namaz kıl.." [İsrâ (17): 78]

                          "Dulûk; güneşin zevâli, öğle vaktidir. Bu dulûk ile ğasak arasında dört vakit namaz vardır ki Allâh onları isimlendirmiş ve vakitlerini belirtmiştir. Gecenin "ğasakı" ise, gece yarısıdır.

                          Yine Yüce Allâh buyurdu ki: "...Fecrin Kur'ân'ını da (unutma)!, Muhakkak ki Fecrin Kur'ân'ına (Sabah namazında okunan Kur'ân'a)(hem gece hem de gündüzün melekleri ) şâhit olurlar" [İsrâ (17): 78]

                          İşte bu da beşinci farz namazdır. Yine Allâh buyurur ki: "Gündüzün iki tarafında (tarafeyi'n nehâr) namaz kıl." [Hûd(11):114]

                          "Tarafeyi'n nehâr: akşam ve sabahtır. "...ve gecenin yakın saatlerinde (zülefen minelleyli) de namaz kıl" [Hûd (11): 114]

                          Bu da yatsı namazıdır. Yine Allâh buyuruyor: "Namazları ve orta namazı koruyunuz. Gönülden ve saygı ile Allâh'ın huzuruna durunuz." [Bakara (2): 238]
                          Orta namazdan kastedilen de öğle namazıdır."
                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            #43
                            Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

                            Hamd Suresi


                            Şeyh Saduk (r.a) "Emalî" adli eserinde ve Feyz-i Kaşanî (r.a) "es-Safi" adli tefsirinde İmam Cafer Sadik'tan (a.s), değerli babalari vasitasiyla Peygamber Efendimizden (s.a.a) naklen Allah Teala'nin şöyle buyuruğunu rivayet etmişlerdir:

                            "Ben, Fatihatu'l-Kitab'ı kendimle kulum arasinda taksim ettim; onun yarısı beni ve diğer yarısı ise kulumundur. Kulum için olan yarısı onun taleplerinin bir bölümüdür. Kul, ‘Rahman ve Rahim olan Allah'in adıyla' dediği zaman, Allah buyurur ki: "Kulum benim adimla başladi. O halde bana onun işlerini tamamlamak ve durumunu mübarek etmek düşer."

                            Kul, "Hamd alemlerin rabbi Allah'a mahsustur' dediği zaman Allah buyurur ki: "Kulum bana hamdetti ve sahip olduğu nimetlerin tümünün benim olduğunu ve kendi lütfümle ondan belaları benim defettiğimi anladı. Şahid olun ki, dünya nimetlerine ilaveten ona ahiret nimetlerini de verdim. Ondan dünya belalarini defettiğim gibi ahiret belalarini da defedeceğim."

                            Kul, ‘Rahman ve Rahimdir' dediği zaman, Allah Teala, "Kulum benim Rahman ve Rahim olduğuma tanıklık etti. Şahid olun ki rahmetimden onun payını artıracağım ve kendi bağışımdan onun nasibini çoğaltacağım" buyurur.

                            Kul, ‘Kıyamet gününün sahibidir' dediği zaman, Allah Teala şöyle buyurur: "Şahid olun ki, kulum benim kıyamet gününün sahibi olduğumu itiraf ettiği gibi, hesap günü onun hesabını kolaylaştıracağım. İyiliklerini kabul edip kötülüklerinden geçeceğim."

                            Kul, ‘Yalnız sana ibadet ederiz' dediği zaman, Allah Teala, "Kulum doğru söylüyor; o, bana tapıyor; şahid olun ki, ibadetine karşılık ona öyle bir mükafat vereceğim ki, onun bana ibadet etmesine muhalefet eden herkes gıbta edecek."

                            Kul, ‘Yalniz senden yardim diliyoruz' dediği zaman, Allah Teala, "O benden yardım istedi ve bana sığındı; şahid olun ki ona işlerinde yardım edeceğim, zorluklarda imdadına koşacağım, zor günlerinde elinden tutacağım" buyurur.

                            Kul, ‘Bizi sırat-ı müstakime hidayet et' deyip surenin sonuna kadar okuduğu zaman, Allah Teala şöyle buyurur: "Bu kulum içindir. Kulumun istediği her şeyi ona vereceğim. Kulumun isteğini icabet edecek ve ona ümit ettiği her şeyi vereceğim ve onu korktuğu her şeyden güvende kılacağım."
                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              #44
                              Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

                              Hz. Ali (a.s)'ın İbadeti


                              Çok ibadet ettiğinden Zeyn'ul- Abidin lakabı kendisine verilen Ali bin Hüseyin (a.s)'a; "Senin ibadetin ceddin Hz. Ali'nin ibadetine oranla nasıldır? dediklerinde şöyle buyurdular: "Benim ibadetim, ceddim Hz. Ali'nin ibadeti yanında, onun ibadetinin Resulullah (s.a.a)'in ibadeti yanında olduğu gibidir." (Yani benim ibadetim nere onun ibadeti nere!)(1)
                              Hz. Ali (a.s)'ın cariyesi Ümmü Said'e; "Hz. Ali Ramazan ayında mı daha çok ibadet ederdi yoksa başka aylarda mı?" diye sorduklarında; "Hz. Ali (a.s) her gece dua ve ibadetle meşguldü, Ramazan ve diğer aylar O'nun için eşitti" dedi.(2)
                              Hz. Ali (a.s) farz namazlara ilaveten müstahapları da kılıyordu; kesinlikle gece namazını terk etmezdi; hatta savaş zamanlarında bile ondan gaflet etmiyordu. Leylet'ul- Herir gecesinde sabaha yakın ufuğa bakıyordu, İbn-i Abbas; O taraftan endişede misin, düşman o yönde mi saklanmıştır? dediğinde; "Hayır, namaz vaktinin ulaşıp ulaşmadığına bakıyorum" buyurdular.(3)
                              ________________
                              1 - Şerh-i Nehc'ul- Belağa-i İbn-i Ebi'l- Hadid,c.1, s.27.
                              2 - Hz. Ali Kimdir?, s.231.
                              3 - a.g.e. s.230.
                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                #45
                                Ynt: AYET VE HADİSLERDE NAMAZ

                                En Güzel Arzu


                                Ka'b oğlu Rabia şöyle diyor:
                                Bir gün Resulullah (s.a.a) bana şöyle buyurdu:
                                "Rabia! Yedi yıl bana hizmet ettin, benden mükafat istemiyor musun?"
                                Arz ettim ki: "Ya Resulellah! Müsaade edin bu konu hakkında biraz düşüneyim."
                                Ertesi günü Resulullah (s.a.a)'in huzuruna gittiğimde Hazret şöyle buyurdu:
                                "Rabia! Hacetini (dileğini) iste."
                                Arz ettim ki: "Allah'tan iste ki, beni de sizinle beraber cennette götürsün."
                                Buyurdu ki: "Böyle bir şey istemeyi kim sana öğretti?"
                                Arz ettim ki: "Kimse bana öğretmedi. Ama ben biraz düşünerek şu kanatta vardım ki, eğer dünya malını istemiş olursam, yok olucudur; eğer uzun ömür ve evlat isteyecek olursam, onun sonu da ölümdür."
                                Bu sırada peygamber (s.a.a) başını öne eğip biraz düşündükten sonra şöyle buyurdular: "Bunu Allah'tan isteyeceğim. Ama sen de uzun secdelerle bana yardım et ve çok namaz kıl."

                                (Bihar, c. 69, s. 407)
                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X