Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Son gun orucu

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #46
    Ynt: Son gun orucu

    habire sunni sunni tutturmusunuz sizde ama. diyorum ki varsa getir delil.
    net sekilde soruyorum kardes. muctehitlerin verdigi hukumlerin imam mehdiye dayanagi varsa getir, yoksa dedigimi kabul et. asiriciliga gerek yok. gormedigin duymadiginiz seyi nasil savunuyorsunuz anlamiyorum. ima, mehdiyi seviyorum uyuyorum diye tutupta hicbir bilgi birikimim olmadan "muctehitlerin fetvalarinin ucu imam mehdiye dayaniyor" diyemem kusura bakmayin. dusunen insan da bunu kabul etmez. degil sia, sunni, musluman olmayan birine bile komik gelir.

    ilk basta 61 gun orucunu sordum nereden geliyor diye ayet hadis vb. siz ve birkac arkadas fetvayi gonderdiniz. sonra sordum ki muctehide uymak farz midir. muctehidin hukumleri onemi vurgulamak icin cikarilmis olamaz mi. sonra dediniz ki imam mehdi olmadan muctehitler kafalarina gore hukum veremez. ben de diyorum ki buyur delil alayim.

    hayir muctehitlerin sayilarinin uzerine felsefe yaptiniz hikmeti var dediniz de atiyorum sistani ile horasani arasinda asura gunu matem tutarken birisi vurun kanatin derken otekisi bunu desteklememistir. o zaman bu iki muctehitten biri muctehit degil. zira imam mehdi kontrol etmemis. imam mehdi dikkat etmemis hobaa yukleyelim hasa imam mehdinin sucu. boyle basit varsayimlarla yurumez bu. delil lazim ispat lazim. imam mehdi ile birinin munasebeti olsa o kisiye tabii olmaktan kimse geri durmaz. ayaginin altindaki toz olurlar. ben bile olurum suphe yok. ama bu delilsiz tahminle olacak sey degildir.
    İnsanlar, sanırlar mı ki inandık derler de öylece bırakılıverirler ve sınanmaz onlar?

    Yorum


      #47
      Ynt: Son gun orucu

      zina eden kadınları evlerinde hapsedin, (Mekki ayet) zina eden evli kadınlar recmedilir bekarlara 100 sopa atılır (medeni hüküm) Alın size Peygamberimizden iki zıt hüküm. bunu size nesih diyerek açıkladım ama dikkatinizi çekmedi sanırım. Ayetullah Sistani ile diğer müctehidin değil bir müctehidin bile farklı hükümleri olabilir. bu o hükümlerin çelişki ve gayri ilahi olduğu anlamına gelmez. Allah'ın varlığına nasıl inandınız? kesin delil var mı? varsa neden ateistler inkar etti de siz inandınız? biz delil yok demedik ama sizi ikna zorunda değiliz dedik. sünniliğe benzetiyorsunuz dediniz soruyu savuşturdunuz. Masumla bağlantı kurmadan müctehidin ictihadları nasıl hüccet olacak? ilahi hükümlere nasıl KATİ (KESİN) olarak ulaşılabilecek? Allah'ın varlığına dair de net kanıt yok. elle tutulur gözle görülür kanıt mı var? hayır! siz içinizde varlığına dair delilleri kabul etme içgüdüsüne teslim oldunuz o sayede delilleri delil sayıp inandınız. ateist de aynı şekilde içine zıt davrandı ve kanıtları kanıt görmedi. siz çevrenizde mükemmel bir varlık sistemi ve düzenini gördünüz dediniz bunları yaratan sonsuz bilge ve kudret sahibi bir yaratıcıdan başkası değildir. yani çevrenizden yola çıkarak Allah inancına ulaştınız. ben de şia gibi mükemmel bir işleyiş var dünyada ondan yola çıkarak bunu bir masum kontrol etmesi şart yoksa bu kadar vahdet olamazdı. baş olmayınca parçalar dağılır gider. 12 İmamın baş olduğu bir zaman içinde birbirine zıt ekoller şia adı altında çıkmıyor 12 imamla ilgili deliller yok olmuyorsa bu şia gibi mükemmel bir düzenin canlı olarak korunduğunun ve bidatlarının temizlendiğinin kanıtı değil de nedir? bir baş olmasa şiiler bu gün nasıl birlik olacaklardı? müctehidlerin sayısı neden fazla değil. müctehidlikte iyi para var humus sistemi nedeniyle. bir risale yazmak da zor değil. sünnilikte olduğu gibi bir kaç şakşakçı bulup cemaat kurmak zor mu şiada? neden bu tür oluşumlar olmamış olmuyor? bunlar bu işin bir canlı başı olduğunun kanıtı değil midir? tarihte İmam Zaman a.f'in görüldüğüyle ilgili rivayetler de yok değil. canlı İmam eğer bu işlerler uğraşmayacaksa ne iş yapacak? siz nasıl bir canlı imama inanıyorsunuz. canlı İmam'ın ne iş yapacağı bile müctehidlerle görüşeceğine kesin kanıttır. şiiler bir topluluk, başları İmam Zaman a.f. ama çeşitkli sebeplerle gaybette. bu demek değil ki irtibat sağlamayacak? böyle bir kayıt var mı? imamın cemaatiyle irtabatına mı delil istenir irtibatsızlığına mı? doğal olan İmamın cemaatinin başında oluşudur. bu konuda çok sayıda akli ve nakli delil vardır. ama dediğim gibi inanç meselesi...

      Yorum


        #48
        Ynt: Son gun orucu

        bir gün öncesinde şahın askerleri yüzlerce göstericiyi katletti. diğer gün için paristen İmam Humeyni (r.a) genel gösteri için tüm irana emir gönderir. Rafsancani der ey İmam ama şahın şakası yok hepsini öldürecek. ne yapıyorsunuz. İmam der bu emir benden değil. buna inanıyor musunuz?

        Yorum


          #49
          Ynt: Son gun orucu

          Seqhaleinekardeşim cevap vermediniz?

          Yorum


            #50
            Ynt: Son gun orucu

            "zina eden kadınları evlerinde hapsedin, (Mekki ayet) zina eden evli kadınlar recmedilir bekarlara 100 sopa atılır (medeni hüküm) Alın size Peygamberimizden iki zıt hüküm."

            Peygamberin zıt hüküm vermesi ne kadar mantıklı geliyor size ?
            "Kim Ramazan ayından bir günün orucunu (özürlü olmaksızın) yerse, imanın ruhu (hakikati) ondan ayrılır."
            Mizan’ul-Hikmet, c. 5, s. 471.
            --------
            'Kalem doğru yazmıyorsa, silgi ol. Söz uyuşturuyorsa, sağır ol.
            Zalim zulmediyorsa, ideolojilerini bırak akıllı ol.
            Devrim, akıl işidir, çocuk işi değil.'

            Yorum


              #51
              Ynt: Son gun orucu

              netimde sıkıntı var o yuzden yazamadım. 1. Verdiğiniz örnekte biri kuranda olan hüküm, öteki de hadiste olan hüküm. kuran ile hadisi bir tutup bunlar zıttır diyemezsiniz zira ortada degisen durumlarda verilen hüküm de farklılaşır. dolayısıyla burada zıt bir hukum yok tam aksine bir hukmun belirli duruma gçre değişebildiğini göstermiş. Hadi ben haksız olsam bile peygamber de zıt hüküm vermiş gibi bir düşünce sizi küfre götürür zira "peygamber heva ve hevesinden konuşmaz" ayetini biliyorsunuzdur. 2. Müçtehitlerin zıt hukumleri onların gayri ilahi oldugunu göstermez hatta bu iki müçtehitin aynı hüküm vermesi dahi bu hükümlerin ilahi oldugu anlamına gelmez. Siz önce peygamberimiz, ehlibeyt imamlarımız da zıt hüküm verirdi diyorsunuz sonra mçtehitlerin fetvalarındaki zıtlıklara ortam hazırlıyorsunuz ne yazık. 3. Allahın varlığına nasıl inandınız delil var mı demişsiniz. Allahın varlığı öyle doğaya bakıp ne güzel yaratılmış kesin bir yaratıcı var demekle olmaz. zira o zaman zerdüştler, hristiyanlar, yahudiler, ateistler, gnostik ve agnostikler, putoerest ve hindular kendilerince haklı. cogu bir ilaha inanıyo ya da inanmıyo. neye dayanarak? kendi düsüncelerine göre. Ama bizim dinimizde hak olan dinde delilsizdir diye bişey yok. siz Allahın varlığına bakarak gözlemleyerek ınanmıssınız, bense Allahın dünyadaki delili olan kur'an ve hadis ve bunlara binaen ehlibeyt sayesinde inandım. benden Allaha iman ve varlığı hususunda delil istemişsiniz buyrun size delil: Kuran. 4. Mü.tehitlerin hüccetü tamamlaması gibi bir durumları yok. Hüccet peygambere ve onun masum vasilerine haktır. masum olmayanların hücceti tamamlamaları da nereden çıktı şimdi? müctehitlere hücceti tamamlama bir emir midir? nereden çıkarıyosunuz anlamıyorum. 5. "Delilimiz yok demedik, ikna zorunluluğumuz yok dedik" demişsiniz. iki cümle ikisi de birbirinden zit. Deliliniz var da benden mi saklıyorsunuz? eger öyleyse siz Allahın emrini benden mi saklıyorsunuz günlerdir? yoksa bir ego savası mı var? ıkna zorunluluğumuz yok demişsiniz. ben bu konuyu da açıkladım. eger bir düşünceyi şialığa ithaf ediyorsanız ispat edeceksiniz kardeş öyle her isteyen delilsiz birşey dese delil getirmese şialık da kalmaz ortada. bu savunduğunuz düşünce şialıkta yok araştırın isterseniz. Sitenin kurallarında da vardır delilsiz bir konu savunulmaz diye. ama siz kaç mesajdır delilsiz zanlarda ve reyinize göre hareket ediyorsunuz, 6. "canlı imam bu işlerle uğraşmayacaksa ne işlerle uğrasacak?" şimdi de imam mehdiye meslek mi buluyorsunuz? kafanıza göre nasıl imam mehdi bunu yapmalı imam mehdi bunu yapar diyorsunuz bu cesareti nereden alıyorsunuz? cok merak ediyorum deliliniz mi var çok mu sağlam da böyle rahat konusuyorsunuz? 7. canlı imam demek ölmemiş imam demektir. imam mehdiye kim ölmüş dedi ki? zira imam mehdi gaybet döneminde. eğer gaybet döneminde değilse niye gaybwt dönemi ya da müçtehitlere gaybet değil görülebilir ama bizlere mi gaybet görünemez? bunlara deliliniz nedir? 8. irtibat sağlanıyosa delil gerek. irtibat yoksa ne delili olur ki? burada şu yoktur desem olmayan şeyin olmadığını mı ispatlayacağım? imam mehdi hususunda gulata düşüyürsunuz ben de delil istiyorum ortada delil yok birşey yok sonra da diyorsunuz ki buna mı delil istiyorsunuz? 9." ispat imamın cemaatin başında oluşudur" hmm nerde? siz gördünüz mü? hayır müctehitler iyi şeyler yapıyorsa bu dinin emridir diye. her iyiliği imam mehdiye mi bağlayacaksınız ki? yani imam humeynı fetva verd arkasında imam mehdi mi var diyecegiz? e herkes bunu derse nerede gaybet dönemi? 10. aynen öyle inanc meselesi, siz delilsiz sylere inanıyosanız buyrun saygım sonsuz karışmam karışamam. ama işi imam mehdiye ve şialığa yüklerseniz karşı cıkarım suan da çıktığım gibi. isterseniz sonraki cevabınızda " kardeş bu benim şahsi inancım, beni ilgilendirir şialıkla ilgisi yok" deyin de bu tartışma bitsin. o kadar sorular soruyorum o sorulara delil getirmek yerine daha da baska seyler söylüyorsunuz. ama ben sizin delilsiz sorularınızı bile cevaplıyorum. 11. imam o emri verdi diye direk imam mehdi anlamamız için delil isticem diyeceksiniz ki inanç meselesi. ben de diyeceğim ki ya rüyasında gördüyse? ya ilhamsa? ya da başka acıdan bakalım. eğer bir kişiye recm hükmü verdiyse bu Allahın emridir diye uygulanır. o zaman da bu emir benim değil Allahındır der o kişi ki doğrudur. Eğer imam humeynı halkı fitneden uzak tutmak ya da iyiliğe yönlendirmek istediyse bu da Allahın emridir. Emri maruf ve emir neyhi münker. bu bakıs acısıdır dediğim gibi. ama siz delil yok imam onu dedi o zaman hobaa arkasında imam mehdi var "DİYEMEZSİNİZ" dinde işler böyle yürümez inanc meselesi o kadar hassastır ki öyle tahminlere gözlemlere göre olmaz. 12 ve son. Bu konu uzar gider, ben suana kadar sizin delilsiz düşünce ve reylerinize cevap verdim, ne ben birşey kazandım ne siz birşey kaybettiniz bu ana kadar. Elinizde delil olsaydı siz yazsaydınız ve onun üzerinden konussaydık ilmimiz artardı en azından. Siz müctehitleri cok abartıyorsunuz. onlara masumluk bile veriyorsunuz "dolaylı" olarak. ben de bunlara gerek yok diyorum. onlar bizim gibi insan, su farkla ki onların ilimleri ve yasayısları bizden daha iyi konumda. bu demek değildir imam mehdi ile alakalı. Onlar Allah rızası için ellerinden ve ilimlerinden geleni yapıp müslümanları bir arada ve başıboş bırakmamaya calısıyolar. Fetvaları ve hükümleri de bu birlik içindir zaten. Kimse bunun aksini de söylemez, delilleri ya kuran ve hadislerden alırlar ya da kendileri verirler, zıtlık ve farklılıklar da bu dediğimi destekler, ama diyemem ki kafalarından değil de imam mehdi kaynaklıdır. bu hayalciliktir. zira delil olmayan herşeyin olduğu gibi, Eğer delil varsa buyrun bu mesajdan sonra sunun, eğer yoksa bu böyle uzar selmancan kardeş, ben başta söylediğim hiçbir sözden caymadım hala aynı seyleri savunuyorum hatta imkanım oldukca size cevap da veririrm ama okuyanlara yazık, konusmanın sonunda delil görmemelerinden çekiniyorum, bu yuzden Allah rızası için varsa deliliniz yazın onlar üzerinden konusalım. aksi takdirde kimseyi bu inanma meselesi bu şialık bu sünnilik demeyelim bunlar vahdeti bozar ki böyle bir hüküm ve ölcü sistemi de size verilmemiştir ki kimseye verilmemiştir. lütfen bu kişisel isteklerimi göz önünde bulundurun.. Selametle...
              İnsanlar, sanırlar mı ki inandık derler de öylece bırakılıverirler ve sınanmaz onlar?

              Yorum


                #52
                Ynt: Son gun orucu

                bu zitliga nesh diyoruz yani bir hükmün iptal edilip başka bir hükmün getirilmesi. Bu mekkede islam islamî cezalar uygulanamıyor zina zina edene hapis hapis cezası veriliyordu ama medine'de islâm devleti kurulunca bu ceza iptal edildi onun yerine had cezaları getirildi

                Yorum


                  #53
                  Ynt: Son gun orucu

                  kardeşlerim, yazışmalarınızı ilgiyle takip ediyorum ve müdahil olmak istemiyorum. bunu bir araya kaynak yapmak olarak düşünün nesih-mensuh meselesi ile ilgili birkaç ayet paylaşmak istiyorum. konu sürekli yön değiştiriyor, bir oruçtan girildi, müçtehidliğe çıktı, Allah'a imana yöneldi vesaire. inşaAllah Mektebimizin şanına layık bir şekilde saygıyla devam eder münazaranız.

                  “Biz herhangi bir ayeti nesheder veya onu unutturursak, ondan daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki; gerçekten Allah her şeye Kadir’dir.” (Bakara 106)
                  “Biz bir ayet yerine başka bir ayeti değiştirdiğimizde, o kişiler: ‘Sen ancak bir uydurucusun!’ derler. Oysa Allah neyi indireceğini pek iyi bilmektedir. Doğrusu onların pek çoğu bilmezler.” (Nahl 101)

                  بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

                  Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Hizbullah galiplerin ta kendileridir.

                  Selam Olsun Korkmadan Ben De Varım Diyebilenlere!!

                  Yorum


                    #54
                    Ynt: Son gun orucu

                    "İmam; iyi bir dost, şefkatli bir baba, can yoldaşı, küçük ve büyük çocuklara karşı iyi bir anne, büyük musibetlerde insanlar için bir sığınaktır. İmam günahlardan ve ayıplardan uzak olan kimsedir. Onun özel bir ilmi, sabrı ve hilmi gibi kendine has nişaneleri vardır... İmam kendi zamanının tek (eşsiz) kimsesidir. Hiçbir kimse onun (makamına) yaklaşamaz ve hiçbir bilgin de onun ile boy ölçüşemez. Hiç bir kimse onun yerini alamaz. Onun bir benzeri ve örneği yoktur... Öyleyse imamı tanıyabilecek olan kimdir? Veya imamı seçmesi mümkün olan şahıs kimdir? (Yani; kim seçim ile imamı atayabilir?) Heyhat! Heyhat! İşte burada idrakler yollarını kaybetmişler ve akıllar hayretler içinde şaşırıp kalmışlardır. (Bu konuda) Gözler ışıksız, büyükler küçük, hekimler şaşkın... konuşup sohbet edenler onun şan ve faziletlerinden yalnızca birisini beyan etmekten aciz kalmışlardır. Onların hepsi, güçsüz ve aciz olduklarını itiraf ederler...![10]" [10]- Usul-u Kafi, bab.15, h.1, s.255 Hz.Mehdialeyhi’s-selâm ile ilgili olarak Şia’ya yöneltilen sorulardan biri de “Gaib İmam’ın faydası nedir?” şeklindedir. Sorunun izahı şöyledir: “İmam, insanların rehberidir. Dini yayma, toplumsal sorunları çözme, İslam düşmanlarıyla mücadele etme, iyiliği emretme, kötülükten sakındırma, mazlumları savunma, İlahi hüküm ve hudutları uygulama, kısacası toplumsal adaleti pratiğe geçirme gibi rehberliğin vazgeçilmez birtakım görevleri vardır. O halde gaib olan bir İmam, bu görevleri nasıl üstlenebilir? Başka bir tabirle, gaib olan İmam için gaybet döneminde toplumsal yönü olmayan bir hayat düşünülebilir. Acaba ilahi bir rehber için toplumsal boyutlardan soyutlanmış özel bir hayat düşünmek doğru olur mu? Böylesi bir İmam karanlık bir bölgede akan ve varılması çok güç olan saf suya benzer. Nitekim öğretmenini tanımayan bir öğrenciye, öğretmenin varlığının bir faydası olmaz keza, hastalığını tedavi edecek bir doktorun var olduğunu ve yerini bilmeyen bir hastaya doktorun varlığı bir yarar sağlamaz. Bu sorunun cevabının açıklık kazanması için şu noktaya dikkat etmek gerekmektedir: insanlar, gaybet döneminde masum bir önderin aşikar olmaması yüzünden birçok feyizden mahrum olmalarına rağmen, birçok yönden de İmam’ın varlığından faydalanmaktadırlar. Çünkü masum bir İmam’ın varlığının faydası, sadece aşikar olarak yol göstermek, toplumsal sorunları çözmek gibi yukarıda sözü edilen işlerden ibaret değildir. İmamın varlığının başka önemli faydaları da vardır. Biz bu konuyla ilgili olarak, Peygamber sallâ’llâhu aleyhi ve alih ve Ehl-i Beyt İmamlarından nakledilen bir takım hadislere işaretle, bu faydalardan bazılarını açıklayacağız. A) İmam, Maddi ve Rububi Alem Arasında Bir Rabıtadır “Gaib İmam’ın ne faydası vardır?” gibi sözler daha çok imamet ve velayetin manasını bilmeyen, İmam’ın sadece hüküm bildiren ve hadleri uygulayan bir şahıs olduğunu düşünenlerin sözüdür. Oysa İmamet ve Velayet makamı bu zahiri makamlardan yüce bir makamdır. Hz.Mehdialeyhi’s-selâm ile ilgili olarak elimize ulaşan çeşitli hadisler içerisinde, yukarıdaki soruya cevap olabilecek, doyurucu ve derin anlamlı kısa bir tabir görülmektedir. Dikkat edilir ve üzerinde durulursa bu tabir konuyla ilgili şüpheleri kökten silecek niteliktedir. Hz. Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih ’e “Gaybet döneminde Hz.Mehdi’nin varlığının ne gibi bir faydası olacaktır?” şeklinde yöneltilen bir soruya şöyle cevap verdiler: “ Beni peygamber olarak gönderen Allah’a andolsun ki, insanlar gaybet döneminde, bulutların arkasında kalan güneşten faydalandıkları gibi ondan faydalanırlar. ”[1] Ve yine “ Yenabiu’l-Mevedde ” kitabında Süleyman A’meş b. Mehran yoluyla İmam Sadık’tan aleyhi’s-selâm nakleder ki, İmam Zeyn-ul Abidin aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “ Biz, Müslümanların İmamı, dünya ehlinin hüccetiyiz. Yıldızların gök ehline güvence ve kurtuluş vesilesi olduğu gibi, bizler de yer ehlinin güvence kaynağı ve kurtuluş vesile-siyiz. Bizim hürmetimize, Allah istemedikçe gökten bir şey yere düşmez. Bizim vasıtamızla Hakk’ın rahmet yağmuru yağmakta ve yeryüzü bereketlerini çıkarmaktadır; eğer biz yeryüzünde olmasaydık, yeryüzü üzerindekileri yutardı. Allah Teala, Adem aleyhi’s-selâm’ı yarattığı gün-den beri yeryüzü hiç bir zaman hüccetsiz kalmamıştır. Ama bu hüccet bazen zahirdir ve tanınır, bazen de gaib ve gizlidir. Kıyamete kadar da yeryüzü hüccetsiz kalmayacaktır. Eğer İmam olmazsa, Allah’a (hakkıyla) ibadet edilmez. ” Süleyman A’meş diyor ki: “İnsanlar gaib İmam’ın varlığından nasıl faydalanabilirler?” diye sorduğumda, İmam aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “ Bulutların arkasında kalan güneşten faydalandıkları gibi ”[2] Bu ve benzeri birkaç hadiste, insanların Hz.Mehdialeyhi’s-selâm ’dan yararlanmaları, bulutların arkasında kalan güneşten yararlanmalarına benzetilmiştir. Bu iki olgunun arasında şu benzerlik vardır: Güneş, kendi sisteminin merkezidir. Bu husus astronomi ve doğal bilimlerde ispat edilmiştir. Güneş çekim gücüyle yeryüzünün parçalanıp yok olmasını önler. Güneş, dünyanın kendi etrafında dönmesini sağlayarak gece, gündüz ve mevsimleri oluşturur. Güneşin ısısı, insanlar, bitkiler ve hayvanların hayatlarını sürdürmelerini sağlar. Güneşin ışığı yeryüzünü aydınlatır. Sözü edilen hususların gerçekleşmesinde, Güneş’in bulutların arkasında olup olmamasının hiç bir etkisi yoktur. Güneş her iki durumda da çekim gücüne, ışığa ve ısıya sahiptir. Sadece azalıp çoğalma söz konusudur. Elbette ki güneşin bulutların arkasında olmadığı durumda ışık ve ısısı daha fazla yere ulaşabilir ve herkes de bunu görebilir, ama güneşten umulan önemli ve hayati faydalar bulutların arkasında kaldığı durumda da mevcuttur. Nitekim bazı bölgelerde yılın birkaç ayı boyunca güneş bulutların arkasında kalmasına rağmen, hayat olduğu gibi devam etmektedir. Güneş bulutların arkasında kalınca veya gece olunca varlıkların onun varlığından ve ısısından faydalanmadıklarını söylemek cahilce bir iddia ve büyük bir yanılgıdır. Çünkü güneş, sadece birkaç gün ışık ve ısısını bu sisteme göndermezse her şey donup helak olur. İmam da insanlık aleminin güneşi, kalbi ve tekvini kılavuzudur. İmam olmazsa, yeryüzünün manevi feyiz alma yolları kapanır ve yaratılış alemi, özellikle insan, yaratılış felsefe ve hikmetini kaybeder. Allame Meclisi, “ Bihar-ul Envar ” kitabında insanların gaybet döneminde İmam’dan faydalanmalarının, bulutların arkasında kalan güneşten yararlanmalarına benzetilmesini ve bu iki hususun ortak yönlerini geniş bir şekilde ele almış ve şu hususlara değinmiştir: 1- İlim ve hidayet nuru İmam’ın aracılığı ile insanlara ulaşmaktadır. Birçok hadisten de anlaşıldığına göre, varlık alemi İmamların hürmetine yaratılmıştır. Eğer onlar olmasaydı, varlık nuru başkalarına ulaşmazdı. Onların bereketiyle, onları şefaatçiliğiyle, onları Allah ile kendi aralarında aracı kılmakla, ilim ve öğretiler insanlara ulaşır. Belalar onların vasıtasıyla defedilir. Yoksa insanlar, yapmış oldukları kötülüklere karşılık çeşitli azaplara yakalanırlardı. Nitekim Allah Teala, Peygamber-i Ekrem sallâ’llâhu aleyhi ve alih ’le ilgili olarak şöyle buyuruyor: “Sen onların içinde bulundukça Allah, onlara azap edecek değildir....[3] İşler zorlaştığında, Allah’tan uzaklaşıldığında ve feyiz kapıları kapatıldığında o zatları kendimizle Allah arasında aracı kılmış, o nurlara yönelmişiz. Sonuçta, onlarla kurulan manevi bağ sonucu ve onların yüzü suyu hürmetine zor işler kolaylaşmış ve Allah’ın feyiz kapıları yüzümüze açılmıştır. Bu, defalarca denenmiş ve tecrübe edilmiş bir husustur. Allah’ın, kalbini iman nuru ile aydınlattığı kimseler için bu, gözle görülür ve apaçık bir hakikattir. 2- İnsanlar bulutların arkasında kalan güneşten faydalanmalarıyla birlikte sürekli olarak güneşin önünde engel olan bulutların çekilmesini ve güneşin tamamen ortaya çıkarak, gözler ile görülmesini ve daha fazla faydalanılmasını beklerler. Gaybet döneminde de ihlaslı Şiiler, her an Hz.Mehdialeyhi’s-selâm ’ın zuhur etmesini bekler ve hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmazlar. 3- Hz.Mehdialeyhi’s-selâm ’ı bu kadar alamet ve faydalarının olmasına rağmen inkar etmeye kalkışan kimsenin durumu, bulutların arkasında olan güneşin varlığını inkar eden kimseye benzer. 4- Bazen güneşin bulutların arkasında kalması insanlar için daha faydalı olabilir. Bugün de Hz.Mehdialeyhi’s-selâm ’ın gaybette olmasının insanlar için birtakım faydaları olabilir. 5- Bulutların arkasından çıkan güneşe, ancak bazı kimseler bakmaya muvaffak olurlar Hz.Mehdialeyhi’s-selâm ’da gaybet döneminde bazıları tarafından görülebilir ve ziyaretine erişilebilir. 6- Güneş, herkesin faydalanması içindir. Ama kör olan kimse güneş-in ışığından faydalanamaz. Hz.Mehdialeyhi’s-selâm ’ın varlığından, kalbi kör olan kimseler dışında herkes faydalanır. 7- Güneşin ışığı evlere kabiliyetleri, pencerelerinin büyüklüğü ve küçüklüğü oranında yansır. İnsanlar da, İmamaleyhi’s-selâm ’ın hidayet nurundan kendi kabiliyetleri oranında yararlanabilirler. Açık havada olup da vücudunu dört bir yandan güneşin ışığına sunan kimse ile güneşin ışığıyla kendisi arasında engeller bulunan kimsenin ışıktan yararlanmaları elbette ki aynı oranda olamaz. İnsan, bütün engelleri kaldırmalıdır ki, hidayet nuru onu dört bir yandan kuşatsın .... Şu ana kadar yaptığımız açıklamalardan şu sonuç ortaya çıktı: İmam’ın gerekliliği hüküm bildirmek, devlet kurmak ve hadleri uygulamak gibi görevlerle sınırlı değildir. Çeşitli muteber hadislerden anlaşıldığına göre ve irfan ehlinin değişmez bir ilke olarak ortaklaşa ortaya koydukları üzere kesin ilahi irade gereği gayb alemiyle insanlar arasında aracı olması ve ilahi feyizlerin mecrası olması için, sürekli olarak bir masum İmam’ın (ariflerin tabirince İnsan-ı Kamil’in) varolması bir zarurettir. Nitekim “ Yenabiu’l-Mevedde ” kitabından nakledilen hadiste bu gerçek vurgulanmış ve İmam Zeyn-ul Abidin aleyhi’s-selâm şöyle buyurmuştu: “ Eğer biz yeryüzünde olmasaydık, yeryüzü üzerindekileri yutardı. ” Bir başka hadiste ise: “ Yeryüzü İmamsız kalmaz, aksi takdirde yeryüzü altüst olur. ” şeklinde bir tabir yer almıştır.[4] Bir başka rivayette ise Peygamber efendimiz sallâ’llâhu aleyhi ve alih şöyle buyurmuştur: “ Yıldızlar gök ehli için kurtuluş vesilesidir. Eğer onlar yok olursa gök ehli de yok olur. Benim Ehl-i Beyt’im de yeryüzündekiler için aman ve kurtuluş vesilesidir. Eğer Ehl-i Beyt’im olmazsa, yeryüzündekiler helak olur. ”[5] Ayrıca, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinde meleklerin indikleri kimse, yeryüzündeki masum İmamdır. Gelecek yıla kadar olacak bütün işler İmam’a sunulur ve böylece geçerlilik kazanır. Allah Teala Kadir suresinde şöyle buyuruyor: Gerçek şu ki, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh, onda Rablerinin izniyle her bir işten (dolayı) inerler...” Bu ayette geçen “tenezzelu”, “İner” fiili sürekliliği ve her Kadir gecesinde meleklerin yeryüzüne indiğini ifade eder. Rivayetlerde de açıklandığına göre melekler, kâmil ve örnek olan insana, yani Allah’ın velisi ve hücceti olan İmama inerler. Meleklerin inişinin sebebi ise, o gecede bütün işlerin hikmeti uyarınca açıklanması, yazılması ve belirlenmesidir. Bu gecede milletlerin, devletlerin, halkların ve kalplerin kaderleri belirlenir. Hayat, ölüm, rızık, mutluluk, esenlik, bedbahtlık ve diğer işler de bu gecede yazılır ve takdir edilir. Nitekim “Her hikmetli iş o (mübarek) gecede ayırt edilir; katımızdan bir buyrukla verilen her emir.[6]ayet-i kerimesi de bu anlamı pekiştirir niteliktedir. Bilindiği gibi hikmetli işin ayırt edilmesi, onun bütün niteliklerinin belirlenmesi, ölçülerinin konulması ve takdir edilmesinden başka bir şey değildir. Bu ayet-i kerimenin aslında geçen “yufreku”, “ayırt edilir” kelimesi de sürekliliği ve ayırt etme olgusunun her yıl bu gecede tekrarlandığını ifade eder. Demek ki dünyada vuku bulan hadiselerde bilmediğimiz ve tanımadığımız gaybi ellerin etkisi de söz konudur. Allah’ın tanınmayan velileri, görevlerini yapmakta ve insanlara hizmet etmekteler. Nitekim böylesi velilerin varlığı ve insanlara hizmette bulundukları Kur’an-ı Kerim’de vurgulanmış ve buna örnekler sergilenmiştir. Kısa bir süre Hz. Musa aleyhi’s-selâm ’a arkadaşlık eden ve ona bilmediği şeylerin sırrını öğreten ve dillerde Hz. Hızır olduğu maruf olan Allah’ın velisi, bunun bir örneğidir. Böylece bir veli kısa bir sürede hem Hz. Musa’ya faydası olmuş ve bir takım şeylerin hikmetini bildirmiş, hem de topluma yararı olmuştur. Bu veli, denizde çalışan yoksulların gemisini, zorbalıkla her gemiyi ele geçiren kralın eline düşmemesi için delmiş ve böylece gemiyi kurtarmıştır. Yine mümin anne-babasını azgınlık ve küfre zorlayacak olan çocuğu öldürerek, hem çocuğu bu kötülükten kurtarmış hem de anne-babasının imanını korumuştur. Ve yine babanın iki öksüz çocuğu için altında define sakladığı ve yıkılmaya yüz tutan duvarı inşa etmiş ve böylece defineyi, çocukların ergenlik çağına kadar korumuş ve diğerlinin eline geçmesini engellemiştir.[7]Bu hadisende anlaşıldığı üzere, insanları hidayet etmeyi vb. Hizmetleri velinin, İmam’ın, peygamberin aşikar ve tanınır olmasıyla sınırlı kılmak yanlış bir düşüncedir. http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/Gaip%20Imamin%20Faydalari/Gaip%20Imamin%20Faydalari.html Hz. Mehdi (a.s)’ın Şeyh Müfid’e Mektubu Bu mektup, Hz. Bakıyyetullah (Mehdi) tarafından, -Allah onun hafızı ve koruyucusu olsun- H. 410. yılın Sefer ayının sonlarında, Şeyh Müfid Ebu Abdullah Muhammed bin Muhammed bin Nu’man’a -Allah onun ruhunu mukaddes kılsın, kabrini nurla doldursun- yazılmıştır. Bu mektubu ulaştıran, onu, Hicaz’daki bir bölgeden getirdiğini söylemiştir. Mektubun metni[11]şöyledir: “Değerli ve reşid Şeyh Müfid Ebu Abdullah Muhammed bin Muhammed bin Nu’man’a; Allah izzetini daimi kılsın.[12] Bismillahirrahmanirrahim Ey dinde ihlaslı ve bizim hakkımızda yakine ermiş dost! Selam olsun sana. Kendisinden başka İlah olmayan Allah’a hamd ediyor ve O’ndan, efendimiz, mevlamız ve Peygamberimiz olan Muhammed’e ve onun pâk Ehl-i Beyt’ine salat ve rahmet diliyoruz. Sana bildiriyoruz ki -Allah, hakka yardım etmekte başarını sürekli kılsın ve bizden taraf sadakatle söylediğin sözden dolayı mükafatını çoğaltsın- seni mektuplaşmak şerefine eriştirmek ve sana yazdığımızı, yanında olan dostlarımıza ulaştırmakla -Allah onları, kendisine itaat etmeleriyle aziz kılsın, kendi inayet ve himayesiyle onların sıkıntılarını gidersin- seni görevlendirmek hususunda bize izin verilmiştir. Öyleyse Allah’ın izniyle, sana bildirdiğim şeyin üzerinde dur ve onu güvendiğin kimseye ulaştırmada gayret et; Allah dinden çıkan düşmanlar karşısında yardımıyla seni te’yit etsin. Biz gerçi, dünya hükümeti zalimlerin elinde olduğu müddetçe, kendimizin ve imanlı Şiilerimizin bazı maslahatlarından dolayı zalimlerin yerleşim bölgelerinden uzak bir yerde ikamet ediyoruz, ama sizin durumunuzdan haberdarız, durumunuz bize gizli değildir. ...Biz, sizi gözetmekte ihmalkârlık etmiyoruz, sizi unutmamışız da. Eğer böyle olmasaydı, musibetler belinizi büker ve düşmanlar kökünüzü kazırdı. Öyleyse, Allah’tan çekinin. Size yönelen fitnelerden sizi kurtarmamız için, bize destek olun. Öyle bir fitne ki, eceli yaklaşan onda helak olur, arzusuna yetişen ondan korunur. O fitne, hareketimizin yakınlaşmasının nişanesi, ve emrimizle onun haberini yaymanızdır. Müşrikler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. Emevîlerin tutuşturduğu ve hidayet üzere olan fırkayı kendisiyle korkuttuğu cahiliye ateşini tutuşturmaktan takiyyeye sarılın (o fitneden uzak durun). Ben, bu fitnede kendisine bir makam aramayan ve ondan uzak durarak güzel bir yola koyulan kimseyi kurtarmaya kefilim. Bu yılın Cemadiyel-evvel ayının yetişmesiyle vuku bulacak hadiseden ibret alın, sonraki hadiseler için sizi basan uykudan uyanın. Yakında, gökten açık bir nişane, yerden de onun benzeri açık bir alamet sizin için aşikâr olacaktır. Yeryüzünün doğusunda üzücü ve sarsıcı bir olay vuku bulacaktır, ondan sonra İslam’dan çıkan gruplar Irak’a musallat olacaklar. Onların kötü amellerinden dolayı, Irak halkı geçim sıkıntısına duçar olacaktır. Bir müddet sonra tağut önderin helak olmasıyla, gam ve rahatsızlıklar yok olacak, takvalı ve iyi insanlar sevineceklerdir. Dünyanın köşe bucağından hacca gidenler arzularına kavuşacak, istediklerine erişeceklerdir. Onların haclarını kolaylaştırmakta bizim, için nizam ve düzen üzere zahir olacak bir mevki vardır. Öyleyse her biriniz, sevgimizi kazanacak işleri yapmaya, sevmediğimiz işlerden ise uzak durmaya çalışsın. Çünkü bizim işimiz (zuhur etmemiz) ansızın, birden bire olacaktır, artık o zaman tövbenin ona faydası olmayacak, günahtan onu kurtarmayacaktır. Allah, doğru yolu size ilham etsin ve kendi rahmetiyle size başarılar bağışlasın.” Şu da mübarek elle yazılan tevkinin nüshasıdır; onu yazana selam olsun.[13] “Bu sana olan mektubumuzdur, ey samimi kardeş, muhlis ve vefalı dost, Allah seni inayet gözüyle korusun. Bu mektubu koru, ve onu kimseye gösterme. Onun içeriğinden kimsenin haberi olmasın. Ancak güvendiğin kimseye onun içeriğini söyle ve onların toplumuna (Şiilerimize), ona göre amel etme hususunda tavsiyede bulun, inşaallah. Allah’ın salatı Muhammed’e ve O’nun pâk Ehl-i Beytine olsun.” http://www.velayet.com/index.php?action=post;topic=25686.50;last_msg=1749 22

                    Yorum


                      #55
                      Ynt: Son gun orucu

                      "Bu saklanmaktan (gaybete çekilmekten) sonra hareketimizin (kıyamımızın) nişanesi, Mekke-i Muazzamdaki, münafık ve kan dökmeyi helal bilen kimse tarafından vuku bulacak hadisedir. Kendi hilesiyle mü’minlerin canına kastetmektedir. Ama bununla, hedefi olan zulüm ve tecavüzde bulunmaya ulaşamayacaktır. Çünkü biz müminlerin arkasındayız, yer ve göğün padişahından gizli kalmayacak duayla onları koruyacağız. Öyleyse dostlarımızın kalpleri mutmain olsun, tehlikeden güvende kalacaklarına emin olsunlar. Gerçi durumların karanlıkları onları korkutacaktır. Ama sonuç, günahlardan sakındıkları müddetçe -Allah’ın güzel lütfüyle- onlar için güzel olacaktır. Ey muhlis dost ve bizim uğrumuzda zalimlere karşı cihad eden, -Allah seni, bizim önceki salih dostlarımızı te’yit ettiği gibi teyit etsin- biz sana söz veriyoruz ki, dini kardeşlerinden kim, din hususunda Rab-binden çekinir ve üzerinde (humus, zekat vb.) olan borcunu hak sahiplerine ulaştırırsa, bozucu fitnelerde ve karartıcı sıkıntılarda güvende olacaktır. Kim de, Allah’ın verdiği nimetleri, verilmesini emrettiği kimseye vermekte cimrilik ederse, dünya ve ahirette zarara uğrayanlardan olacaktır. Eğer Şiilerimiz -Allah onları kendi itaatine muvaffak kılsın- üzerlerine farz olan ahde vefa etmede kalpleri bir olursa, bizimle görüşmek saadeti onlardan te’hir edilmeyecektir. Bize nispet, sahip oldukları gerçek marifet üzere bizimle görüşmek mutluluğu, en yakın bir zamanda onlara nasip olacaktır. Bizi onlardan uzaklaştıran şey, sevmediğimiz şeyleri yapıyor olmaları haberinin bize ulaşmasıdır. Allah en iyi yardım dilenendir, O bize yeter ve O ne güzel vekildir. Allah’ın salat ve selamı, korkutucu ve müjdeleyici olan efendimiz Muhammed’e ve O’nun pâk Ehl-i Beyt’ine olsun.” (Bu mektup, H. 412. yılın Şevval ayının evvelinde yazıldı) Şu da, Mübarek elle yazılan -Allah’ın salatı onun sahibine olsun- tevkinin nüshasıdır: “ Ey kendisine yüce hak ilham olan dost! Bu, sana olan mektubumuzdur, bizim imlamız ve güvendiğimiz birisinin hattıyla yazılmıştır. Öyleyse onu herkesten gizle, onu dür ve hiç kimseye gösterme. Onun üzerinden bir nüsha hazırla, dostlarımızdan emin bildiğin kimseleri ondan haberdar et, Allah onları bizim bereketimize meşmul kılsın, inşaallah. Hamd Allah’a, salat ve selam efendimiz Muhammed ve onun pâk Ehl-i Beyt’ine olsun.” Sunulan bu iki mektuptan da anlaşıldığı gibi İmam aleyhi’s-selâm gaybet döneminde insanların durumunu izlemekte, gerekli uyarılarda ve yol göstermelerde bulunmaktadır. Bu da ona gönül verenlerin daha fazla çaba göstermelerini, ona layık asker olmaları yolunda fedakarcasına ve ümitle çalışmalarını sağlamaktadır." aynı yerde 2. mektuptan

                      Yorum


                        #56
                        Ynt: Son gun orucu

                        "gaybet döneminde İmam (a.s) bulut ardındaki güneş misali insanlara fayda verecektir" hadisinden ne anlıyorsunuz kardeşim?

                        Yorum


                          #57
                          Ynt: Son gun orucu

                          selmancan kardes sag ol o kadar uzun seyi bulup paylasmissin ama bu yazdiklarinin icinde imam mehdinin mictehitlerle konustuguna dair bir bulgu goremedim, atladiysam siz bulur musunuz?
                          ote yandan kimse imam mehdi gaybet doneminde dunyadan elini etegini cekmistir demedi demez de zaten, bu hususta tartismiyoruz. nasih hususunda daAllahin hukmunun sonradan daha iyi degismesi ile ya da imamin takiyye yapmasi ile suanki mucehitlerin farkli dusuncede olmalarinin hicbir benzer yonu ve benzetebilme bahanesi de yoktur. zira muctehitlere ne hukmu degisme yetkisi verilir ki eski hukmun ustune baska hukum getirirler, ne de takiyye yapip farkli fetva veya hukum verirler. dolayisiyla zit hukum orneginiz uyusmamaktadir bu hususta.

                          "gunes misali insanlara fayda verecektir" hadisinden cok anlam cikaririm. siz de cikarir dersiniz ki oradaki "insanlar"dan kasit muctehitlerdir, boylece muctehitler de insanlara yardim edip tum insanliga yardim etmis olur dersiniz. dedigim gibi kim je isterse ona ceker, atiyorum bugun de secim var ornek vereyim guncel akpli biri de cikip der ki erdogan basbakan olursa imam mehdi sayesinde olmustur sonra bu hadisi gosterir sonra cik isin icinden cikabilirsen.

                          demek istedigim ucu acik ve apacik net kisi verilmeden su su kisiler icindir diyemeyiz.
                          İnsanlar, sanırlar mı ki inandık derler de öylece bırakılıverirler ve sınanmaz onlar?

                          Yorum


                            #58
                            Ynt: Son gun orucu

                            Eğer Şiilerimiz -Allah onları kendi itaatine muvaffak kılsın-üzerlerine farz olan ahde vefa etmede kalpleri bir olursa, bizimle görüşmek saadeti onlardan te’hir edilmeyecektir.

                            Yorum


                              #59
                              Ynt: Son gun orucu

                              1. yazdiginizi kim soylemis belirtmemissiniz.
                              2. yazdiginiz hadis mi kaynak belirtmemissiniz.
                              3. yazdiginizdaki gostermek istediginiz anlam nedir?

                              sayet eger imam mehdinin gorulebilecegi ise nereden anladiniz? zira cumlede "biz" diyor. imam biz diyor ise bu ehlibeyti genel olarak kapsar. oyleyse bu ahiretteki gorulmedir diyebiliriz zira ahde vefa, Allahin ahdine uymaktir kuranda buyurdugu gibi " vefa edin ahdime, vefa edeyim ahdinize"
                              ote yandan zaten Allahin kurallarina uymadan cennet ve dolayisiyla ehlibeyti gormek, onlarla birlikte olmak mumkunn olmayacaktir
                              İnsanlar, sanırlar mı ki inandık derler de öylece bırakılıverirler ve sınanmaz onlar?

                              Yorum


                                #60
                                Ynt: Son gun orucu

                                [quote author=Seqhaleine date=1407679454 link=topic=25686.msg174942#msg174942] selmancan kardes sag ol o kadar uzun seyi bulup paylasmissin ama bu yazdiklarinin icinde imam mehdinin mictehitlerle konustuguna dair bir bulgu goremedim, atladiysam siz bulur musunuz?[/quote] buna karşılık o uzun yazının içinden görmediğiniz o cümleyi tekrar alıntıladım...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X