ZEKAT
Kurân ve sünnette sadaka vermek, defalarca tavsiye edilerek çok fazla bir sevapla müjdelenmiştir. İnsanın sahip olduğu her şeyin Allah’a ait olmasına rağmen, Kurân-ı Kerim Allah yolunda infak etmek ve sadaka vermeyi Allah’a borç olarak tabir etmektedir.
“Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı da vardır.”[56]
Müstehap sadakalara ilave olarak, bazı farz infak ve sadakalar da vardır; örnek olarak malın bir çeşit vergisi olan zekâtın verilmesi farzdır. İlginç olan, Kurân-ı Kerim’de zekâtın fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine verilmesi, bir hediye olarak değil de onların zenginlerin üzerinde ki hakları olarak açıklanmasıdır. Kurân-ı Kerim şöyle buyuruyor:
“Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.”[57]
İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Münezzeh olan Allah, yoksulların rızkını zenginlerin mallarında karar kılmıştır. Zengin, malı kendi zevkine göre harcadığından dolayı, fakir aç kalmıştır. Ant olsun ki yüce Allah onları bu işlerinden dolayı sorguya çekecektir.”[58]
Buğday, arpa, hurma, kuru üzüm, altın, gümüş, deve, inek ve koyun cinslerinden belirlenmiş miktar ve sayılara sahip olan herkesin fıkıh kitaplarında açıklanmış olan hüküm ve şartlara göre, o malların bir miktarını, (Yaklaşık kırkta birini) yakınlarından ihtiyaç sahiplerine, yetimlere, fakirlere, yolda kalmışlara vermekle veya okul ve yol yapımı gibi toplumun yararına olan işlerde kullanmakla görevlidir.
Kurân-ı Kerim’de ki birçok ayette zekâtın, namazın yanında ve Allah’a olan imanın nişanesi olarak zikredilmesi; üzerinde durulması gereken bir konudur. Bundan önce de açıklandığı gibi zekât vermek ibadettir ve bundan dolayı da mutlaka Allah’a yaklaşma kastı ve halis bir niyet olmalıdır. Buna göre zekât fakirlere yardım etmeyi, toplumsal adaletin korunmasını ve yayılmasını sağladığı gibi, zekât verenler için de önemli faydaları vardır; onları cimrilikten ve dünyaya bağlanmaktan kurtarmaktadır.
Kurân-ı Kerim şöyle buyuruyor:
“Onların mallarından, sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir. (Onları yatıştırır). Allah işitendir, bilendir.”[59]
Kurân ve sünnette sadaka vermek, defalarca tavsiye edilerek çok fazla bir sevapla müjdelenmiştir. İnsanın sahip olduğu her şeyin Allah’a ait olmasına rağmen, Kurân-ı Kerim Allah yolunda infak etmek ve sadaka vermeyi Allah’a borç olarak tabir etmektedir.
“Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı da vardır.”[56]
Müstehap sadakalara ilave olarak, bazı farz infak ve sadakalar da vardır; örnek olarak malın bir çeşit vergisi olan zekâtın verilmesi farzdır. İlginç olan, Kurân-ı Kerim’de zekâtın fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine verilmesi, bir hediye olarak değil de onların zenginlerin üzerinde ki hakları olarak açıklanmasıdır. Kurân-ı Kerim şöyle buyuruyor:
“Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır.”[57]
İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Münezzeh olan Allah, yoksulların rızkını zenginlerin mallarında karar kılmıştır. Zengin, malı kendi zevkine göre harcadığından dolayı, fakir aç kalmıştır. Ant olsun ki yüce Allah onları bu işlerinden dolayı sorguya çekecektir.”[58]
Buğday, arpa, hurma, kuru üzüm, altın, gümüş, deve, inek ve koyun cinslerinden belirlenmiş miktar ve sayılara sahip olan herkesin fıkıh kitaplarında açıklanmış olan hüküm ve şartlara göre, o malların bir miktarını, (Yaklaşık kırkta birini) yakınlarından ihtiyaç sahiplerine, yetimlere, fakirlere, yolda kalmışlara vermekle veya okul ve yol yapımı gibi toplumun yararına olan işlerde kullanmakla görevlidir.
Kurân-ı Kerim’de ki birçok ayette zekâtın, namazın yanında ve Allah’a olan imanın nişanesi olarak zikredilmesi; üzerinde durulması gereken bir konudur. Bundan önce de açıklandığı gibi zekât vermek ibadettir ve bundan dolayı da mutlaka Allah’a yaklaşma kastı ve halis bir niyet olmalıdır. Buna göre zekât fakirlere yardım etmeyi, toplumsal adaletin korunmasını ve yayılmasını sağladığı gibi, zekât verenler için de önemli faydaları vardır; onları cimrilikten ve dünyaya bağlanmaktan kurtarmaktadır.
Kurân-ı Kerim şöyle buyuruyor:
“Onların mallarından, sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir. (Onları yatıştırır). Allah işitendir, bilendir.”[59]