BİSMİ TEALA
HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SALAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLLSUN
Selamun aleykum Değerli din yoldaşlarıma ve yaratılışda eşit KARDEŞLERİME.. Hayırlı cumalar...
RABB'İM ECİRLERİNİZİ YÜCE KILMASINI DUA EDERİM...
Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm) buyurdu ki: «Kimin aklı varsa dini vardır, kimin dini varsa cennete girer.»
Hz. İmam Ali (a.s) : Gönüller bir olmadıkça cokluğun bir anlamı olmaz.
Allah Teala buyuruyor: "Benim yolumdan giden kişinin gören gözü ve işiten kulağı Ben kendim olurum."
1- ...Muhammed b. Müslim,[1] Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini bildirdi:
«Allah, aklı yaratınca onu konuşturdu, ardından ona: "Beri gel." dedi, akıl beri geldi. Sonra: "Geri git." dedi, akıl geri gitti. Sonra şöyle buyurdu: İzzetim ve celâlim hakkı için senden daha sevimli bir şey yaratmış değilim. Senin eksiksiz, olgun halini ancak sevdiğim kimselere bahşederim. Sadece sana emreder, yalnız sana yasaklarımı yöneltir, sırf seni cezalandırır ve yalnızca seni ödüllendiririm.»
2- ...Esbağ b. Nubate, Ali b. Ebu Tâlib (aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: «Cebrail, Âdem (aleyhisselâm)’ın yanına indi ve dedi ki: "Ey Âdem! Üç şeyden birini seçmeni önermekle emrolundum. Birini seç, diğer ikisini bırak."
Âdem ona: "Ey Cebrail! Bu üç şey nedir?" diye sordu.
Cebrail: "Akıl, hayâ ve dindir." dedi.
Âdem: "Ben aklı seçtim." dedi.
Bunun üzerine Cebrail hayâ ve dine: "Haydin dönelim, onu bırakın." dedi.
Hayâ ve din dedi ki: "Ey Cebrail! Bize, akıl neredeyse siz de orada olun." diye emredildi. Bunun üzerine Cebrail: "Öyleyse size emredildiği gibi hareket edin." dedi ve geldiği yere doğru yükseldi.»
HZ.RESULULLAH (S.A.A) İLİM, AKIL VE bİlİnçsİzlİk HAKKINDAkİ sözlerİ
İlim öğrenin; çünkü ilim öğrenmek, hasene (mükâfatı olan bir amel)dir ve onu okuyup okutmak zikirdir. İlmi aramak cihâd, bilmeyene öğretmek sadaka ve ehline yaymak ise Allah’a yakınlıktır. Çünkü ilim, helâl ve harâmı bilme yoludur; talibini cennet yollarına sevkeder; yalnızlıkta arkadaş ve gurbette dosttur; zorluklarda kılavuz, düşmanlara karşı silah ve dostların gözünde ise ziynettir. Allah, ilim ile bazı insanları yüceltir ve onları hayırlı işlerde uyulması gereken önderler kılar. Öyle ki, amelleri başkalarının ilgisini çeker ve eserleri iktibas edilir. Melekler onlarla dost olmayı ister. Çünkü ilim, kalplerin hayatı, gözlerin körlüğünü önleyen nur ve bedenlerin zaafını gideren güçtür. Allah-u Teâla, ilim sahibine, dostlarının safında yer verir; dünya ve ahirette iyilerle oturup kalkmayı ona nasib eder. İlim ile Allah’a itaat ve ibadet edilir. İlim ile Allah tanınır ve tevhidine inanılır. İlim ile akrabalık bağı korunur, helâl ile haram tanınır ve ilim aklın öncüsüdür.
Allah-u Teâla aklı, bahtiyar kimselere ilham eder; bedbaht kimseleri ise ondan mahrum bırakır. Akıllı kimsenin özellikleri şunlardır: Kendisine cahillik yapana yumuşak davranır. Kendisine haksızlık yapanı affeder. Kendisinden aşağıda olanlara alçak gönüllü olur. İyilikte, kendisinden üstün olanlarla yarışır. Konuşmak istediğinde önce düşünür; konuşacağı iyi bir şey ise, söyler ve faydalanır; kötü ise susar ve kurtulur. Bir fitneyle karşılaştığında, Allah’a sığınır. Elini ve dilini fitneden korur. Bir fazilet gördüğünde, ganimet bilip elde etmeye çalışır. Hayâdan ayrılmaz. Onda ihtiras görülmez. Akıllı kimse, işte bu
on özellikle tanınır.
Cahilin nişaneleri ise şunlardır: İlişkisi olduğu kimseye haksızlık yapar. Kendisinden aşağıda bulunanlara haksızlıkta bulunur. Üst seviyede olan kimselere karşı gelir. Düşünmeden konuşur. Konuştuğunda günaha düşer; sustuğunda gaflete dalar. Bir fitneyle karşılaştığında, ona doğru koşup helak olur. Bir fazilet gördüğünde, yüz çevirir ve ağır davranır. Geçmiş günahlarından korkmaz. Kalan ömründe de günah işlemekten vazgeçmez. Hayır işlerde gevşeklik yapar. Elinden çıkan ve zayi ettiği hayırları da önemsemez. İşte bu on haslet, akıl nimetinden mahrum kalan cahilin özelliklerindendir.
AHİRET YOLCULUĞU İÇİN AZIK OMUZA!
Zühri şöyle diyor:
Karanlık ve soğuk bir gecede, Ali bin Hüseyin’i bir miktar yiyecek omzuna alıp giderken gördüm. "Ey Resulullah’ın torunu! Bu nedir? Nereye götürüyorsun?"diye sordum.
İmam (a.s),“Ey Zühri! Ben yolcuyum, bu da yol azığıdır; (yolculuk anında eli boş ve azıksız kalmamam için) götürüp emniyetli bir yere bırakmak istiyorum!”dedi.
Zohri, "Ey Resulullah’ın torunu! Bu, benim kölemdir, müsaade edin bu yükü o götürsün ve istediğiniz yere ulaştırsın."dedi.
İmam (a.s), “Allah aşkına, bırak kendim kendi yükümü götüreyim, sen kendi yoluna devam et, benimle işin olmasın!”dedi.
Zohri bir kaç gün sonra İmam (a.s)’ı görüp şöyle dedi:
“Ey Resulullah’ın torunu! Ben o gece hakkında konuştuğunuz yolculuktan bir eser görmedim.”
İmam (a.s),“Ahret yolculuğunu diyordum, ölüm yolculuğunu kastetmiştim, onun için hazırlanıyordum!” dedi.
Daha sonra İmam (a.s), o gece muhtaçların evine o azığı götürmekten hedefinin ne olduğunu izah edip şöyle buyurdu:
“Ölüm için hazırlanmak; haramlardan uzak durmak ve hayır işler yapmakla gerçekleşir.”
Allah' emanet olun....
HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SALAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLLSUN
Selamun aleykum Değerli din yoldaşlarıma ve yaratılışda eşit KARDEŞLERİME.. Hayırlı cumalar...
RABB'İM ECİRLERİNİZİ YÜCE KILMASINI DUA EDERİM...
Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm) buyurdu ki: «Kimin aklı varsa dini vardır, kimin dini varsa cennete girer.»
Hz. İmam Ali (a.s) : Gönüller bir olmadıkça cokluğun bir anlamı olmaz.
Allah Teala buyuruyor: "Benim yolumdan giden kişinin gören gözü ve işiten kulağı Ben kendim olurum."
1- ...Muhammed b. Müslim,[1] Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini bildirdi:
«Allah, aklı yaratınca onu konuşturdu, ardından ona: "Beri gel." dedi, akıl beri geldi. Sonra: "Geri git." dedi, akıl geri gitti. Sonra şöyle buyurdu: İzzetim ve celâlim hakkı için senden daha sevimli bir şey yaratmış değilim. Senin eksiksiz, olgun halini ancak sevdiğim kimselere bahşederim. Sadece sana emreder, yalnız sana yasaklarımı yöneltir, sırf seni cezalandırır ve yalnızca seni ödüllendiririm.»
2- ...Esbağ b. Nubate, Ali b. Ebu Tâlib (aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: «Cebrail, Âdem (aleyhisselâm)’ın yanına indi ve dedi ki: "Ey Âdem! Üç şeyden birini seçmeni önermekle emrolundum. Birini seç, diğer ikisini bırak."
Âdem ona: "Ey Cebrail! Bu üç şey nedir?" diye sordu.
Cebrail: "Akıl, hayâ ve dindir." dedi.
Âdem: "Ben aklı seçtim." dedi.
Bunun üzerine Cebrail hayâ ve dine: "Haydin dönelim, onu bırakın." dedi.
Hayâ ve din dedi ki: "Ey Cebrail! Bize, akıl neredeyse siz de orada olun." diye emredildi. Bunun üzerine Cebrail: "Öyleyse size emredildiği gibi hareket edin." dedi ve geldiği yere doğru yükseldi.»
HZ.RESULULLAH (S.A.A) İLİM, AKIL VE bİlİnçsİzlİk HAKKINDAkİ sözlerİ
İlim öğrenin; çünkü ilim öğrenmek, hasene (mükâfatı olan bir amel)dir ve onu okuyup okutmak zikirdir. İlmi aramak cihâd, bilmeyene öğretmek sadaka ve ehline yaymak ise Allah’a yakınlıktır. Çünkü ilim, helâl ve harâmı bilme yoludur; talibini cennet yollarına sevkeder; yalnızlıkta arkadaş ve gurbette dosttur; zorluklarda kılavuz, düşmanlara karşı silah ve dostların gözünde ise ziynettir. Allah, ilim ile bazı insanları yüceltir ve onları hayırlı işlerde uyulması gereken önderler kılar. Öyle ki, amelleri başkalarının ilgisini çeker ve eserleri iktibas edilir. Melekler onlarla dost olmayı ister. Çünkü ilim, kalplerin hayatı, gözlerin körlüğünü önleyen nur ve bedenlerin zaafını gideren güçtür. Allah-u Teâla, ilim sahibine, dostlarının safında yer verir; dünya ve ahirette iyilerle oturup kalkmayı ona nasib eder. İlim ile Allah’a itaat ve ibadet edilir. İlim ile Allah tanınır ve tevhidine inanılır. İlim ile akrabalık bağı korunur, helâl ile haram tanınır ve ilim aklın öncüsüdür.
Allah-u Teâla aklı, bahtiyar kimselere ilham eder; bedbaht kimseleri ise ondan mahrum bırakır. Akıllı kimsenin özellikleri şunlardır: Kendisine cahillik yapana yumuşak davranır. Kendisine haksızlık yapanı affeder. Kendisinden aşağıda olanlara alçak gönüllü olur. İyilikte, kendisinden üstün olanlarla yarışır. Konuşmak istediğinde önce düşünür; konuşacağı iyi bir şey ise, söyler ve faydalanır; kötü ise susar ve kurtulur. Bir fitneyle karşılaştığında, Allah’a sığınır. Elini ve dilini fitneden korur. Bir fazilet gördüğünde, ganimet bilip elde etmeye çalışır. Hayâdan ayrılmaz. Onda ihtiras görülmez. Akıllı kimse, işte bu
on özellikle tanınır.
Cahilin nişaneleri ise şunlardır: İlişkisi olduğu kimseye haksızlık yapar. Kendisinden aşağıda bulunanlara haksızlıkta bulunur. Üst seviyede olan kimselere karşı gelir. Düşünmeden konuşur. Konuştuğunda günaha düşer; sustuğunda gaflete dalar. Bir fitneyle karşılaştığında, ona doğru koşup helak olur. Bir fazilet gördüğünde, yüz çevirir ve ağır davranır. Geçmiş günahlarından korkmaz. Kalan ömründe de günah işlemekten vazgeçmez. Hayır işlerde gevşeklik yapar. Elinden çıkan ve zayi ettiği hayırları da önemsemez. İşte bu on haslet, akıl nimetinden mahrum kalan cahilin özelliklerindendir.
AHİRET YOLCULUĞU İÇİN AZIK OMUZA!
Zühri şöyle diyor:
Karanlık ve soğuk bir gecede, Ali bin Hüseyin’i bir miktar yiyecek omzuna alıp giderken gördüm. "Ey Resulullah’ın torunu! Bu nedir? Nereye götürüyorsun?"diye sordum.
İmam (a.s),“Ey Zühri! Ben yolcuyum, bu da yol azığıdır; (yolculuk anında eli boş ve azıksız kalmamam için) götürüp emniyetli bir yere bırakmak istiyorum!”dedi.
Zohri, "Ey Resulullah’ın torunu! Bu, benim kölemdir, müsaade edin bu yükü o götürsün ve istediğiniz yere ulaştırsın."dedi.
İmam (a.s), “Allah aşkına, bırak kendim kendi yükümü götüreyim, sen kendi yoluna devam et, benimle işin olmasın!”dedi.
Zohri bir kaç gün sonra İmam (a.s)’ı görüp şöyle dedi:
“Ey Resulullah’ın torunu! Ben o gece hakkında konuştuğunuz yolculuktan bir eser görmedim.”
İmam (a.s),“Ahret yolculuğunu diyordum, ölüm yolculuğunu kastetmiştim, onun için hazırlanıyordum!” dedi.
Daha sonra İmam (a.s), o gece muhtaçların evine o azığı götürmekten hedefinin ne olduğunu izah edip şöyle buyurdu:
“Ölüm için hazırlanmak; haramlardan uzak durmak ve hayır işler yapmakla gerçekleşir.”
Allah' emanet olun....
Yorum