Arınmış Ahlak
Bismihi Teâlâ
Selamun Aleykum,
Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. Salât ve selâm varlıkların en üstünü Peygamberimiz Muhammed Mustafa'ya (s.a.a) ve O'nun tertemiz Ehlibeyti ‘ne olsun.
Bizler Ehlibeyt Mektebine mensup kişiler olarak Asrımızın İmamı İmam Mehdi accellallahu fereceh zuhurunu istiyoruz. Şunu unutmayalım ki bizim ahlakımız güzel olmazsa amellerimiz güzel olmasa İmam-i Zaman bizi istemez ki daha doğrusu kötü ahlaklı olup günahlar işleyip İmam-i Zamanı beklemenin bir mantığı var mıdır? Zaten biz İmam-i Zamanı yeryüzünü adaletle doldursun günah ortamlarını kaldır diye beklemekteyiz.
Güzel ahlak olabilmek için öncelikle yaptığımız amellere bakmalıyız. Eğer iyi amel yapmışsak bunları unutmalıyız. Yoksa şeytanın bizleri kandırma yollarından birisi de ucub dur. Yani yaptığımız amelleri beğenmektir. Bunun sonunda da Kibir olanaksızdır. Bu sebeptendir ki iyi amelleri unutmalıyız. Kötü amellerimizi de tövbe ederek yok edebiliriz. Tövbe yani geçmişte yapılan günahlar için Allaha bir nevi özür dilemek denilebilir. Bu konuda Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır:
’’Ancak içinde tövbe edenler, hallerini düzeltenler ve doğru söyleyenler müstesna. Onlarının tövbesini kabul ederim. Ben tövbeleri kabul eden rahimim.’’[1]
’’Allah şüphesiz daima tövbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.’’[2]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: ’Günahtan tövbe eden kimse, günah işlememiş gibidir.’’[3]
Resulullah (s.a.v), Ali (a.s)’a şöyle buyurmuştur: “Ya Ali, Allah’tan başka hiç kimsenin haberinin olmadığı bir günahına ağlarken Allah’ın kendisine nazar ettiği kimseye ne mutlu!” (Rivayetlerde de yer aldığı üzere insan günahını hiç kimseye söylememeli, herkesten gizlemeli, yalnızca Allah’ın huzurunda itiraf ve tövbe etmelidir.)’’[4]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahların kapısını, kovulmuş şeytandan Allah’a sığınarak kapatın ve itaatin kapısını ise bismillah ile açın.”[5]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Tövbe, geçmişi örter.”[6]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tövbe rahmet indirir.”[7]
Yukarıda görüldüğü gibi tövbe etmek hem insanı kemale ulaştırır hem de Allah’a yakınlaştırır. Tövbe etmek içinde öncelikle günahı tanımalıyız. Tanıdıktan sonra her günahın tövbesi farklıdır. Bu yaptığımıza göre uygulamalıyız. Kendimize ceza verme örneğin bir daha yaparsam 3 gün oruç tutacağım, 1 gün boyunca gerekmedikçe konuşmayacağım vb. ceza vermeliyiz.
Şeytanın bizleri kandırmasının bir yolu da tövbeyi geciktirmektir. Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Cehennem ehlinin feryat ve inlemesi daha çok tövbeyi erteledikleri içindir.”[8]
Emirel Mü ‘minin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: ’Nice insan (tövbe ve Salih) amel etmeyi bugün ve yarın erteler de, ansızın ölüm kendilerini yakalar.’’[9] Tövbeyi erteleme gibi bir tuzağa düşmeyelim. Bizler bilmiyoruz ki Allah'u Teâlâ bizlere ne kadar ömür vermiş. Böyle yaparsak Salih amel etmeye zaman bulamayız. En azından tövbe edersek önümüzde ki yaşamımızda bunları telafi edebiliriz. Şeytanın bir yolu da Allah'u Teâlâ’ya ümitsizlik beslemektir. Kendi kendimize ’’ya benim günahım çoktur Allah benim gibi bir günahkârı neden bağışlasın ki’’ gibi düşüncelere kapılmaktayız. Unutulmamalıdır ki Allah rahman ve rahimdir. Bir annenin çocuğuna besleyebileceği sevgiden daha çoktur. Bizler tövbe edelimde gerisi Allah'u Teâlâ’nın adaletine kalmıştır. En azından hesap gününde ’’Allah’ım ben tövbe ettim ve kendimi düzeltmeye çalıştım.’’ Şüphesiz ki Allah’u Teâlâ’nın adaleti en doğru adalettir.
Bu konuda İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: ’Günahların kapısını, kovulmuş şeytandan Allah’a sığınarak kapatın ve itaatin kapısını ise bismillah ile açın.’’(Bihar’ul-Envar, c.92, s.216)Bizler bu konuda işlerimizi Allah’u Teâlâ’ya dayanarak yaparsak inşallah başarılı oluruz. Bu konuda değerli âlimlerimizden Şehit Murtaza Mutahharininhttp://www.alulbeyt.com.tr/haber_det...?haber_id=1186 makalesine bakabilirsiniz.
Diğer bir konumuz ahlaktır. Geçtiğimiz konu hakkında ahlakın yararını anlatan bir hadis var. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuşlardır: ’Güneşin kırağı erittiği gibi güzel ahlakta günahları eritir. ’günahlarımızın yok olmasının diğer bir yolu da güzel ahlak. Sadece ahlakımızı İslami meclislerde İslami oturmalarda değil her yerde uygulamalıyız. Evimizde aile fertlerine, okulda arkadaşlarımıza ve öğretmenlerimize ve sokakta ki kişilere karşı ahlakımızı sergilemeliyiz. Sakın bunu gösteriş diye algılamayın. Allah'u Teâlâ severse kullarına da sevdirir. Şimdide ahlak hakkında ki ayet ve hadislere göz atalım.
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İslam, güzel ahlaktır.”
İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz en güzel güzellik, ahlak güzelliğidir.”
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, dinin yarısıdır.”
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, dünya ve ahiret hayrını elde etmiştir.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak gibi bir arkadaş yoktur.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Övülmüş ahlak aklın ve kınanmış ahlak cahilliğin meyvesidir.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, iki ihsandan biridir.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, tüm iyiliklerin başıdır.”
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlaktan daha tatlı bir hayat yoktur.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hoşnudu, ahlakından hoşnut olunan kimsedir.”
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki kul güzel ahlakı ile gündüzleri oruç tutan ve geceleri ibadet eden kimsenin makamına erişir.”[10]
Emir’el-Müminin Ali (a.s) oğlu Hasan (a.s)’a şöyle buyurmuştur: Ey oğlum! Zenginlik akıldan daha üstün değildir, fakirlik cehalet gibi değildir. Hiçbir vahşet kendini beğenmekten daha şiddetli değildir. Hiçbir hayat güzel ahlaktan daha lezzetli değildir.”[11]
Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak şu üç şeydedir: Haramlardan sakınmak, helal rızık talep etmek ve ailesini darlığa sokmamak.”[12]
Ebu Hamza Somali, Ali b. Hüseyin (a.s)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Güzel söz malı çoğaltır, rızkı arttırır, ölümü erteler, insanı ailesi nezdinde sevimli kılar ve cennete koyar.”[13]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şu üç şeyden birini Allah nezdine götüren kimseye Allah da cenneti farz kılar: Darlıkta olduğu halde infak etmek, bütün insanlar için güler yüzlü davranmak ve nefsi hususunda insaflı olmak. (Yani kendi zararına da olsa hakkı söylemek.)”[14]
‘’Nehye dildikleri şeyleri yapmakta ısrar edince onlara aşağılık maymun olun dedik.’’[15]
‘’ De ki: Herkes huylandığı huya göre hareket eder. Gerçekten de Rabbiniz, en doğru yolu kim bulmuştur, pekiyi bilir onu.’’[16]
Tefekkür edersek bu kadar yeterlidir bence.
Vesselam un Aleykum
[1] Bakara Suresi 160. ayet
[2] Bakara Suresi 222. ayet
[3] Vesail’uş-Şia, c.16, s.74
[4] Bihar’ul-Envar, c.77, s.63
[5] Bihar’ul-Envar, c.92, s.216
[6] Mustedrek’ul Vesail, 12/129/13706
[7] a. g. e. 13707
[8] El-Müheccet’ül Beyza
[9] Gurer’ul- Hikem, s.40
[10] Bihar’ul-Envar, c. 71, s. 373
[11] Bihar’ul-Envar, c. 78, s.111
[12] Bihar’ul-Envar, c. 71, s. 394
[13] El-Hisal, s. 317
[14] El-Kâfi, c. 2, s. 103
[15] Araf suresi 166. ayet
[16] Isra suresi 84. ayet
EBUZER AKYOL
Bismihi Teâlâ
Selamun Aleykum,
Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. Salât ve selâm varlıkların en üstünü Peygamberimiz Muhammed Mustafa'ya (s.a.a) ve O'nun tertemiz Ehlibeyti ‘ne olsun.
Bizler Ehlibeyt Mektebine mensup kişiler olarak Asrımızın İmamı İmam Mehdi accellallahu fereceh zuhurunu istiyoruz. Şunu unutmayalım ki bizim ahlakımız güzel olmazsa amellerimiz güzel olmasa İmam-i Zaman bizi istemez ki daha doğrusu kötü ahlaklı olup günahlar işleyip İmam-i Zamanı beklemenin bir mantığı var mıdır? Zaten biz İmam-i Zamanı yeryüzünü adaletle doldursun günah ortamlarını kaldır diye beklemekteyiz.
Güzel ahlak olabilmek için öncelikle yaptığımız amellere bakmalıyız. Eğer iyi amel yapmışsak bunları unutmalıyız. Yoksa şeytanın bizleri kandırma yollarından birisi de ucub dur. Yani yaptığımız amelleri beğenmektir. Bunun sonunda da Kibir olanaksızdır. Bu sebeptendir ki iyi amelleri unutmalıyız. Kötü amellerimizi de tövbe ederek yok edebiliriz. Tövbe yani geçmişte yapılan günahlar için Allaha bir nevi özür dilemek denilebilir. Bu konuda Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır:
’’Ancak içinde tövbe edenler, hallerini düzeltenler ve doğru söyleyenler müstesna. Onlarının tövbesini kabul ederim. Ben tövbeleri kabul eden rahimim.’’[1]
’’Allah şüphesiz daima tövbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.’’[2]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: ’Günahtan tövbe eden kimse, günah işlememiş gibidir.’’[3]
Resulullah (s.a.v), Ali (a.s)’a şöyle buyurmuştur: “Ya Ali, Allah’tan başka hiç kimsenin haberinin olmadığı bir günahına ağlarken Allah’ın kendisine nazar ettiği kimseye ne mutlu!” (Rivayetlerde de yer aldığı üzere insan günahını hiç kimseye söylememeli, herkesten gizlemeli, yalnızca Allah’ın huzurunda itiraf ve tövbe etmelidir.)’’[4]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahların kapısını, kovulmuş şeytandan Allah’a sığınarak kapatın ve itaatin kapısını ise bismillah ile açın.”[5]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Tövbe, geçmişi örter.”[6]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tövbe rahmet indirir.”[7]
Yukarıda görüldüğü gibi tövbe etmek hem insanı kemale ulaştırır hem de Allah’a yakınlaştırır. Tövbe etmek içinde öncelikle günahı tanımalıyız. Tanıdıktan sonra her günahın tövbesi farklıdır. Bu yaptığımıza göre uygulamalıyız. Kendimize ceza verme örneğin bir daha yaparsam 3 gün oruç tutacağım, 1 gün boyunca gerekmedikçe konuşmayacağım vb. ceza vermeliyiz.
Şeytanın bizleri kandırmasının bir yolu da tövbeyi geciktirmektir. Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Cehennem ehlinin feryat ve inlemesi daha çok tövbeyi erteledikleri içindir.”[8]
Emirel Mü ‘minin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: ’Nice insan (tövbe ve Salih) amel etmeyi bugün ve yarın erteler de, ansızın ölüm kendilerini yakalar.’’[9] Tövbeyi erteleme gibi bir tuzağa düşmeyelim. Bizler bilmiyoruz ki Allah'u Teâlâ bizlere ne kadar ömür vermiş. Böyle yaparsak Salih amel etmeye zaman bulamayız. En azından tövbe edersek önümüzde ki yaşamımızda bunları telafi edebiliriz. Şeytanın bir yolu da Allah'u Teâlâ’ya ümitsizlik beslemektir. Kendi kendimize ’’ya benim günahım çoktur Allah benim gibi bir günahkârı neden bağışlasın ki’’ gibi düşüncelere kapılmaktayız. Unutulmamalıdır ki Allah rahman ve rahimdir. Bir annenin çocuğuna besleyebileceği sevgiden daha çoktur. Bizler tövbe edelimde gerisi Allah'u Teâlâ’nın adaletine kalmıştır. En azından hesap gününde ’’Allah’ım ben tövbe ettim ve kendimi düzeltmeye çalıştım.’’ Şüphesiz ki Allah’u Teâlâ’nın adaleti en doğru adalettir.
Bu konuda İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: ’Günahların kapısını, kovulmuş şeytandan Allah’a sığınarak kapatın ve itaatin kapısını ise bismillah ile açın.’’(Bihar’ul-Envar, c.92, s.216)Bizler bu konuda işlerimizi Allah’u Teâlâ’ya dayanarak yaparsak inşallah başarılı oluruz. Bu konuda değerli âlimlerimizden Şehit Murtaza Mutahharininhttp://www.alulbeyt.com.tr/haber_det...?haber_id=1186 makalesine bakabilirsiniz.
Diğer bir konumuz ahlaktır. Geçtiğimiz konu hakkında ahlakın yararını anlatan bir hadis var. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuşlardır: ’Güneşin kırağı erittiği gibi güzel ahlakta günahları eritir. ’günahlarımızın yok olmasının diğer bir yolu da güzel ahlak. Sadece ahlakımızı İslami meclislerde İslami oturmalarda değil her yerde uygulamalıyız. Evimizde aile fertlerine, okulda arkadaşlarımıza ve öğretmenlerimize ve sokakta ki kişilere karşı ahlakımızı sergilemeliyiz. Sakın bunu gösteriş diye algılamayın. Allah'u Teâlâ severse kullarına da sevdirir. Şimdide ahlak hakkında ki ayet ve hadislere göz atalım.
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İslam, güzel ahlaktır.”
İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz en güzel güzellik, ahlak güzelliğidir.”
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, dinin yarısıdır.”
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, dünya ve ahiret hayrını elde etmiştir.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak gibi bir arkadaş yoktur.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Övülmüş ahlak aklın ve kınanmış ahlak cahilliğin meyvesidir.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, iki ihsandan biridir.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, tüm iyiliklerin başıdır.”
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlaktan daha tatlı bir hayat yoktur.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hoşnudu, ahlakından hoşnut olunan kimsedir.”
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki kul güzel ahlakı ile gündüzleri oruç tutan ve geceleri ibadet eden kimsenin makamına erişir.”[10]
Emir’el-Müminin Ali (a.s) oğlu Hasan (a.s)’a şöyle buyurmuştur: Ey oğlum! Zenginlik akıldan daha üstün değildir, fakirlik cehalet gibi değildir. Hiçbir vahşet kendini beğenmekten daha şiddetli değildir. Hiçbir hayat güzel ahlaktan daha lezzetli değildir.”[11]
Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak şu üç şeydedir: Haramlardan sakınmak, helal rızık talep etmek ve ailesini darlığa sokmamak.”[12]
Ebu Hamza Somali, Ali b. Hüseyin (a.s)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Güzel söz malı çoğaltır, rızkı arttırır, ölümü erteler, insanı ailesi nezdinde sevimli kılar ve cennete koyar.”[13]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şu üç şeyden birini Allah nezdine götüren kimseye Allah da cenneti farz kılar: Darlıkta olduğu halde infak etmek, bütün insanlar için güler yüzlü davranmak ve nefsi hususunda insaflı olmak. (Yani kendi zararına da olsa hakkı söylemek.)”[14]
‘’Nehye dildikleri şeyleri yapmakta ısrar edince onlara aşağılık maymun olun dedik.’’[15]
‘’ De ki: Herkes huylandığı huya göre hareket eder. Gerçekten de Rabbiniz, en doğru yolu kim bulmuştur, pekiyi bilir onu.’’[16]
Tefekkür edersek bu kadar yeterlidir bence.
Vesselam un Aleykum
[1] Bakara Suresi 160. ayet
[2] Bakara Suresi 222. ayet
[3] Vesail’uş-Şia, c.16, s.74
[4] Bihar’ul-Envar, c.77, s.63
[5] Bihar’ul-Envar, c.92, s.216
[6] Mustedrek’ul Vesail, 12/129/13706
[7] a. g. e. 13707
[8] El-Müheccet’ül Beyza
[9] Gurer’ul- Hikem, s.40
[10] Bihar’ul-Envar, c. 71, s. 373
[11] Bihar’ul-Envar, c. 78, s.111
[12] Bihar’ul-Envar, c. 71, s. 394
[13] El-Hisal, s. 317
[14] El-Kâfi, c. 2, s. 103
[15] Araf suresi 166. ayet
[16] Isra suresi 84. ayet
EBUZER AKYOL