HASTA KALPLERİMİZİN ŞİFASI
Bismillahirrahmanırrahim
Yüreklerde kopan kasırga gittikçe şiddetleniyor. İzhar ettiğimiz zikirlerin büyüttüğü ağaçları dal, budak demeden kırıp dökerek, uzaklara sürüklüyor.Ve bu kasırga amellerimizin temeli üzerine inşa ettiğimiz sağlam binalarda sarsıntılar başlatıyor.
“Artık kalp hastalığımız başlıyor.”
Kalbimizi ele geçirmek isteyen şeytan bize savaş açıyor.Şeytanın uyguladığı taktik; nefsimizle arkadaş olmayı başararak, kalbimizde ibadetlerle oluşturduğumuz sağlam kaleleri ele geçirmektir.Şeytanın hileleri ile kalbimizde nefisler arası çatışma başlıyor.Nitekim Hz .Ali (a.s)bir hadisinde şöyle buyuruyor; “Nefse güvenmek,şeytanın en sağlam fırsatlarındandır.”
Bu yüzden bu çatışmada bizim destekleyeceğimiz taraf insani, nurani nefsimiz olmalıdır. Eğer kalbimizdeki hayvani duygularla örülmüş nefsimizi güçlendirirsek;vücudumuzun yönetici organı olan kalbimizle birlikte diğer uzuvlarımızı da öldürmüş oluruz.Böylece bencilliğin kazandığı bir savaşta hüsran çanları çalmaya başlar.
Yüce Allah bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor; “Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık.Kalpleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar,gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler .Bunlar hayvanlar gibidir,hatta daha aşağılıktırlar.İşte onlar gafil olanlardır.”Araf/179
Issız bir ormanda yalnız kaldığımızda ilk önce vahşi hayvanların saldırısında korkarız.Eğer günah mağarasında, saldırgan hayvani bir şekil alırsak inanın ki bu defa vahşi hayvanlar bizden korkup kaçarlar.Çünkü katılaşan kalp gözünü kırpmadan vahşice önüne gelen her suçu işler.Gaddarlaşan kalbimiz ruhumuzda derin yaralar açar.Yaptığımız her yeni bir günah kanayan o yaraya tuz üstüne tuz eker.Ayrıca kalbimizi zorlayan damar hastalıkları; kibir, inat, adaletsizlik ve fitne vs…gibi sebeplerden dolayı ortaya çıkar.Başarılı bir anjiyo operasyonunun formülü gerçek kemale ermekte saklıdır.
Kalp hanemizde büyüttüğümüz salih amellerimizin gücüyle kalbimize basiretin kapısı açılır.Kalbimizdeki nurun ışıltısıyla aralanan kapıdan gözlerimizin göremediği en uzak yerleri bile kalp gözümüzle görebiliriz. Ayrıca kalbimizi derin bir okyanus gibi düşünürsek;içerisinde saklı olan hazineleri bulabilmemiz için, okyanusun derinliklerine dalarak karşılaşabileceğimiz tehlikelere karşı önlem alabiliriz. Hasta kalbimizin tedavisi, uhrevi mutlulukla olur. Uhrevi mutluluğa ulaşmanın manevi reçetesi Allah’a teslim olmaktır.Bizler biliyoruz ki kalbimiz Allah’ın haremidir. Eğer bu kalp yaradan tarafından bize hediye edilmişse kalbimizin, yani evinin anahtarını Rabbimize teslim etmeliyiz.
Biz insanlar hatalara meyilli canlılarız ama yine de hatalardan uzaklaşarak amellerimizle şeytanın belini kırabiliriz.Rabbimiz hayır mayası ile kalbimizi yoğurmuştur, içine şer tohumları eken, büyüten kendimizden başkası değildir. Karanlık yollara ışık tutan, bizleri gaflet uykusundan uyandıran peygamberimiz ve masum imamlarımız kalp hastalığımızın tedavisinde bizlere yardım eden hekimlerdir.
Sertleşmiş, nasır tutmuş kalbimizin şifası için yürekten edilen istiğfarlarımızla Allah’a tamamen teslim olmak dileğiyle…
Hasret Rızaoğlu/ANKARA
Yorum