İMAMLAR (A.S)'IN HAYATINDA EMANETİ KORUMA
İslam ahlakının ilke ve temennilerinden biri emaneti korumaktır. Şia imamları bu konuya çok fazla önem vermişler, birçok değişik tabir ve tekitlerle onun hakkında tavsiyede bulunmuşlardır. Bundan dolayı bu konuyu köklü ve kapsamlı bir şekilde incelemek için üç açıdan tahlil ve analiz ederek ele almalıyız:
1. Emaneti korumanın anlamı ve niteliği
2. Kuran'a ve İmamların görüşüne göre emaneti korumak
3. Toplumda güven ve itimadı korumanın ve geniş bir kapsamda emaneti korumanın büyük felsefesi.
1- Emaneti Korumanın Geniş Manası
Emaneti korumanın İslam kültüründe geniş kapsamlı bir manası olup; para, elbise ve halı ile sınırlı değildir.
Kuran ilahî bir emanettir. Peygamberler ve İmamlar ilahî emanetlerdir. Görev ve makam emanettir. Beytülmal, görevlilerin elinde bir emanettir. Öğrenciler ve onların imtihan evrakları öğretmenlerin yanında emanettir ve…
Nitekim emanet için bu geniş kapsamlı mana, Kuran ayetlerinde ve Peygamber (s.a.a) sözlerinde açıkça görülmektedir. Örnek olarak, Ahzap süresinin 72. ayetine dikkat edelim:
"Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındılar, sorumluluğundan korktular. Pek zalim ve cahil olan insan onu yüklendi."
Bu ayette emanet; Allah'ın tümel velayeti, mükellefiyet ve mesuliyet olarak işlenmiştir. Eğer bazı rivayetlerde bu ayetteki velayet ve İmamların imameti gelmişse, o da Allah'ın tümel velayeti ve mesuliyet içindir.
Hz. Ali b. Musa Er-Rıza (a.s)'a, bu ayetteki emanetin ne olduğu sorulunca O Hazret şöyle cevap verdi:
"Emanet aynen velayettir. Onun hak olmadığını iddia eden kimse küfre girmiştir."[1]
Enfal süresinin 27. ayetinde de şunu okuyoruz:
"Ey müminler! Allah'a, Peygamber (s.a.a)'e hıyanet etmeyiniz. Yoksa üstlendiğiniz emanetlere bile bile hıyanet etmiş olursunuz"
Emanet bu ayette Ebu Lübabe'nin hakkında nazil oluşu esasınca[2] düşmana İslamî nizamın sırlarını ifşa etmek olarak işlenmiştir. O, Beni Kurayza Yahudilerinin idamı hakkındaki sırları Yahudilerin yanında ifşa etti.
Nehc'ul Belağa'da emanet, birçok söz ve konuşmanın içinde işlenmiş, genellikle görev ve siyasi makamlar anlamında ele alınmıştır. Örneğin Hz. Ali (a.s)'in kendi komutanlarından birine yazmış olduğu Nehc'ul Belağa'nın 40. mektubunda şöyle buyurmuştur:
"Senin hakkında; eğer onu yapmışsan, Allah'ını gazaba getirmiş, kendi imamına itaatsizlik yapmış ve kendi emanetini (komutanlık-valilik) rezalete çekmiş olduğun bir haber işittim."
Bu sözde emanet, yöneticiliğin makam ve mesuliyeti anlamında gelmiştir.
Ve Nehc'ul Belağa'nın 42. mektubunda Hz. Ali (a.s) Amr b. Ebi Seleme adlı Bahreyn valisine şöyle yazmıştır:
"İdareyi iyi yaptın ve emanetin hakkını eda ettin."
Ve Nehc'ul Belağa'nın 41. mektubunda da O Hazret kendi yöneticilerinden birine şöyle yazmıştır:
"Ben seni kendi emanetimde (hükümet ve idarede) ortak yaptım."
Peygamber (s.a.a)'in vasfı hakkında da şöyle buyurmuştur:
"Peygamber (s.a.a) Allah'ın vahyinin emanetçisidir (vahyin emini)."[3]
Ve aynı şekilde meleklerin hakkında şöyle buyurmuştur:
"Melekler Allah'ın vahyinin emanetçileridir."[4]
Ve Nehc'ul Belağa'da geçen 5. mektubunda Eşâs b. Kays adlı yöneticisine şöyle yazmıştır:
"Şüphesiz senin işin (yöneticiliğin) senin için ekmek ve su vesilesi değildir, tersine boynunda bulunan bir emanettir."
Başka bir yerde, Rufae adlı ashabına şöyle buyurmuştur:
"Bil ki ey Rufae! Şüphesiz yöneticilik makamı (ve onun sorumluluğu) emanettir. Öyleyse her kim ona hıyanet ederse, kıyamete dek Allah'ın laneti onun üzerindedir."[5]
Bu rivayetler, bu işin kişisel bir hak olmadığı için insanın istediği şekilde ona davranmaması gerektiğinin beyanatlarıdır. Bilakis, onun elinde bir emanettir ve ona karşı davranış ve tutumlarında bütün şer'i ölçülere riayet etmesi gerekir. Yoksa, hıyanete bulaşmış demektir.
Diğer İmamların sözlerinde de emanet, geniş kapsamlı olarak ele alınmıştır. Bu cümleden şöyle rivayet edilmiştir:
Emir'ul Müminin Ali (a.s), namaz vakti geldiğinde şöyle buyurmuştur:
"Namaz vakti, yani Allah'ın arz ettiği bir emanetin vakti geldi (demektir)."[6]
Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
"Özel/yasak meseleler, mecliste emanettir ve kardeşinin sırrını ifşa etmek hıyanettir."[7]
Yorum