Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

NEFSİ TEZKİYE ETMEK

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    NEFSİ TEZKİYE ETMEK

    NEFSİ TEZKİYE ETMEK
    İnsan kendi iç dünyasına yönelmeli ve “ Ey nefsim demeli” dir.
    Bu evrenin bir idarecisi ve düzenleyicisi vardır.Alemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun.varlık aleminin eğiticisi ve idarecisi Allah’tır.Varlığın hangi aşamasında,hangi derecesinde olursa olsun her kesin işi tüm Allah’ın elindedir.
    Hayat ve ölüm Onun izni iledir.Yaşatma ve öldürme Onun elindedir.
    Allah’ın izni olmadan ruh o bedenden çıkmaz.Allah her şeye nüfuz eden hikmeti ile kulların iyiliğini taktir eder.Meydana gelen her şey onun insana taktir ettiği şeylerdi.
    Eğer insan dünyaya,kadına,çocuğa,mal ve haysiyete,riyasete ve benzeri şeylere fazla bir muhabbet beslerse bu sevgiden ortaya çıkması muhtemel bir çok acı ve üzücü olaylar insanın başına bu nefsaniyetten dolayı gelecektir.
    İnsan kendi nefsine düşkün olduğundan istediği her şeyi yalnız kendisi için istemekte-dir.Nefs insanda çok şiddetli biçimde vardı.Bu özellik insanı bir çok şeyden gafil bırakmakta-dır.İnsan nefsi arzusu ile kendisini özgür kıldığını hisseder.Ama aslında esaret altında olduğu-nu anlamamaktadır.
    Hz.emr-ül Müminin (a.s ) “Nefsinin istek ve arzularıyla hareket eden bir kimse helak o-lur.”buyurmuşlardı. (Sefin et ül bihar s.30)
    Nefsi kontrol etmek, onun istek ve arzularını önlemek bir müminin taşıması gereken ilk anlayıştır.ancak bu şekilde şer’i kanunlara uyumlu olmakla adam olma özelliğimizi koruya biliriz.Yani insanın mücadele edeceği ilk unsur,nefsini temize çıkarması ve ayıplardan temiz-lenmesi için şer’i kanunları katiyetle göz ardı etmemeliyiz.
    İnsan mutlak kemale aşık olduğunda mutlak kudret ede aşıktır.Bu bilinen bir gerçektir ki bütün alemi,bütün gezegen ve yıldızları sadece bir insana verseler yinede doymaz. Zira bunların hiç birisi mutlak kemal değildir. Mutlak kemal deryasına ulaşmayan ve bu deryaya fani olmayıncaya kadar kendisi için itminan söz konusu değildir. Allah’u Teala Kur’an da şöyle buyuruyor: “Bilin ki kalpler ancak Allah’ın zikri ile yatışır. Bilin ki ancak Allah’ın zikri ile kalpler imtina kazanır.”(Rad. S. A.18 )
    Başka bir ayette de şöyle buyuruyor: “Ey itminan kazanmış nefs dön rabbine,ondan razı olarak ve rızanı kazanmış bulunarak.artık katıl kullarımın arasına ve gir cennetime” (Fecir. S.A. 26/30).
    İnsan nefsinin itminan ve huzura kavuşması artık arayış ve ızdırapın sona ermesi bu dünyevi makamlara ulaşmakla olmaz.Dünya ile ilgili tüm maddi şeyler eğer nefs tezkiye edilmeden istenirse o maddi şeyler insanın eline geçtiği oranda tuğyan olacak-tır.Mal,mülk,makam,mevki,hem bu dünyada hem de ahrette bedbahtlığını artırır. Hz. Ali (A.S) şöyle buyuruyor: “Saadetli bir kimse her şeyden öğüt alır.Bedbaht ise nefsinin istek ve arzularına uyan,kendisini aldatmış olan kimselerdir.” (Nehcül Belega S. 149)
    Bütün insanlığın tezkiye olması gereklidir. Fakat idarecilerin, sultanların, devlet baş-kanlarının, devletlerin ve mesul lerin tezkiye olması hepimizden daha fazla gereklidir. Eğer insan bütün övgülerin sadece Allah’a ait olduğuna kanaat getirirse kalbinde hiçbir zaman şirk vaki olmayacaktır. Eğer insan bütün güzelliklerin Allah’ın malı olduğuna kanaat getirirse kendisini işin içinden kenara çıkaracaktır.
    Görüyorsunuz ki ,insanlardan çoğu “Bu mülkün bizden başka sahibimi var” Davulunu çalı-yorlar.Yer yüzünde gururla geziniyorlar,onların bu davranışları insanın kendini tanımamış olmasındandır.
    Hz. Resulullah (s.a.s ) şöyle buyurmuştur: “Kendisini tanıyan Rabbini de tanır” Onlar kendilerinin bir hiç olduklarının farkında değiller.Eğer kendi kendilerinin bir hiç olduklarına inanıyorlarsa,o zaman kendilerini tanıya bildikleri gibi,Allah’ı da tanıyacaklardır.Asıl mese-lemiz şudur ki, bizler ne kendimizi nede Allah’ımızı tanımışız. Bizim kendi kendimize bile imanımız yoktur.Nerde kaldı ki Allah’a imanımız! Ne kendi nefsimizin bir hiç olduğuna,nede Allah’ın her şey olduğuna inanmışız.
    Bizim başımıza gelen bütün belalar bu nefs sevgisinden kaynaklanmaktadır. “ Senin en büyük düşmanın kendi nefsindir.” Yani bütün düşmanların en kötüsü bütün putların anası bizim nefsimizdir.Bütün putlardan en çok insan bu puta ibadet etmektedir her şeyden daha çok ona teveccüh edilmektedir. Bu putu kırmadığımız müddetçe rabbani olacak durumda de-ğiliz.insan hem put ile hem de Allah ile beraber olamaz. Bizler bu evden,bu putlardan ve bu putlardan çıkıp uzaklaşmadıkça bu putlara sırt çevirip Allah’a teveccüh etmedikçe ibadet etsek bile gerçekte putperestiz.
    Adam olmak oldukça zordur.insanlığa kendi yolunu gösteren nice zalim ve cahil kim-seler mevcuttur. Bizleri Allah’a ulaştıra bilecek yegane yol Enbiya ve Evliyaların yoludur. “Gerçekten benim rabbim, sıratı müstakim üzerine dir;Dünyanın ötesi ise mutlak nurdur.” Bütün enbiyalar bizleri bu nura ulaştırmak için geldiler.Allah müminlerin velisidir. Onları karanlıklardan nura çıkarır. Kafir olanların velileri de tağut tur. Oda onları nurdan çıkarıp ka-ranlıklara götürür.
    Bizler,ancak kendi nefsimize hakim olursak,dünya ve ahret saadetine ulaşabiliriz.
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X