Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Soyunabilmek...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Soyunabilmek...

    Çıplaklık ve giyinik olmak, iki zıt yaşam anlayışıdır.
    Hangisinin diğerine üstünlük kurduğunu söylemeye gerek bile yok. Mistik âlemde ise kime ‘Çıplak uyarıcı’ niteliği yakıştırılmış, herhalde farkındasınız. Varsayım olarak söylüyorum, terazinin bir kefesine giyinikliği, diğer kefesine ise soyunabilmeyi koysanız, alışılanın aksine, hafif olan taraf yani soyunukluk daha ağır basar.
    Çıplak olabilmek, benimseyene kolay, ama giyinik olana nispetle oldukça zor bir durumdur.
    Nasıl ki varın karşıtı yok ise, giyinik olmanın zıttı da soyunuk olmaktır. Ancak bazı soyunuk olanlar da giyinik gibi görünebilir, bu sizi yanıltmasın. Aslında, bu hali, ehlinden başkası bilemez.
    Çıplaklık, kişilik sendromunu yaşatmaz. Aksine, kimlik zaafını önler; hatta ortadan kaldırır diyebilirim. Giyiniklikle arasında ince bir ayrım varmış gibi düşünenler, bayağı aldanır.
    Çıplaklığın kuramlarında, kimlik yakarışları, fark arayışları olamaz. Kimlik arayışı, kişilik hastalığına dönüşebilir; ancak tedavisi soyunabilmekle mümkün olur. Irk, cins, şartlanma, değer yargıları vs. her ne olursa olsun, onun yanında yer alamaz. Bu vasıf egoyu bilmez, tanımaz.
    Durmadan üretmek/paylaşabilmek, çıplaklığın; biriktirme, güçlenme, doğaya egemen olma derdi ise giyinik olanın işidir.
    İnsanlar sürüler halinde akın akın soyunmaya/çıplak olabilmeye koşar. Ne var ki, yarı yoldan geri dönenler çoğunluktadır. İştahı olanlarda, bırakın sonunda mahcup olmayı, eski hallerinden bile eser kalmadığı gözlemlenir.
    Giyinik olan, tarafsız gibi davranan, bir gözlemci değildir. Nesnellik ( objectivity ), soyunanların işidir.
    Bu bir denge meselesidir. Yanlışlığı, hatayı kabullenemez. Söz konusu boyutta sapmaya yer yoktur .Onunla, ortaya karışık bir ‘portre’ çıkamaz. Karmaşık sistemler onu tarif edemez.
    Yücelttiğiniz, yere göğe sığdıramadığınız nice insanları bir gün gerçek haliyle -yani giyinik durumlarıyla- görürseniz hiç şaşırmayın. Onlar, sadece sizin gözünüzde bir ilah haline gelmiş olanlardır. Orijinleri, beşeri elbiseler içindedir.
    Soyunanın ise beşeri amacı yoktur. Yeme içme, makam/mertebe derdinde değildir. Sadece seyretmeyi ister; gayesi budur. Ego ne kadar taşarsa, giyiniklik o denli fazla olur.
    Çıplaklık, ne övgüyü kabul, ne de sövgüyü reddeder. Soyunmanın anlamını kavrayan mahaller, kuşkusuz tüm hareketlerin ve değişimin ’bütünlük kavramından’ yola çıktığını fark eder. Soyunanı kimse pek tanımaz. Kendini Mutlak Ben noktasında görmeyen, onunla eşitleyemeyen, maalesef soyunamamıştır.
    Soyunabilenler, ses vermeseler de gerekenden daha fazla bir etkinin varlığını ortaya koyabilirler. Onlar; korkmadan, bıkmadan, taviz vermeden, sabır ve metanetle yürüdükleri yolda ilerler.
    Derinlemesine incelendiğinde; Ruhları saflaştıran, insanın içini yakan ateş, soyunmaktan geçiyor.
    Şayet size;
    "Hangi gizemli güç, insanları soyunmaya teşvik etmektedir ?" şeklinde bir soru yöneltilecek olursa, kaçamak yanıtlar vermek yerine, cevabını kendinizde arayın!...



    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Soyunabilmek...

    bu noktada Mevlana celaleddin Ruminin bir siiri gayet manidar degilmi:

    Kusuruma bakmayın benimdostlar, bağışlayın beni.

    Ben davullara, bayraklara aldırmayan bir padişahın yoluna düşmüşüm.

    Deli divane olmuşum, çok uzaklardan yürüyen bir adam gibiyim ben,

    Çok uzaklardan geçen bir hayal gibi.

    Ama yok ta sayılmam hani, var olan bir şeyim ben.

    Hadi ben bensiz geleyim, sen sensiz gel.

    Ne varsa şu ırmağın içinde var.

    Soyunalım, iki can dalalım şu ırmağa hadi.

    Bu kupkuru yerde sitemden gayri ne gördük.

    Bu kupkuru yerde ne gördük zulümden gayri.

    Bu ırmakta ne ölmek var bize

    Bu ırmakta ne gam var, ne keder, ne dert.

    Bu ırmak alabildiğine yaşamaktan,

    Bu ırmak iyilikten cömertlikten ibaret.

    Durma çabuk gel, gelmem deme,

    Ne evet demek yaraşır sana , ne hayır.

    Senin şanına sadece gelmek yaraşır dostum,

    Senin şanına sadece gelmek yaraşır.



    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      : Soyunabilmek...

      S.A
      Yazinizi cok begendim.Allah razi olsun.Umulurki insanlar dislarini ve iclerini tesettüre bürünürler.Ic alemini tesettürlemeyenin,dis tesettürüde pek fazlaise yaramaz,bence...
      ‎'Kırk kapıdan geçirip,
      '' işte sevdan '' diye, seni oturttular içime…
      ŞAHADET parmağım şahit olsun ŞEHADETİME…

      Yorum


        #4
        : Soyunabilmek...

        ve aleykum selam kardesim
        Allah sizden de razi olsun

        evet, bu tür yazilar alisilmis düsünce tarzimizi ilk etapta zorlasa da (baslik itibariyle)
        kavramlari, deruni düsünen insanlar icin anlamlar basitlikten uzaklasir
        ögrenilmis düsünce tarzimizi asmanin metotlarindan biridir terimlerin farkli manalarina yogunlasmak

        bu yüzden begendiginiz icin ayrica sevindim


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X