Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

şiilik ve sufilik (temel ilişkileri ve tarihi münasebetler)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: siilik ve sufilik (temel iliskileri ve tarihi münasebetler)

    Mogol istilasindan sonra, siilik ve sufilik, pekcok sekillerde yeniden birlestiler.

    gücleri mogollar tarafindan kirilmis olan bazi ismaililer, yer altina cekildiler ve cok sonralari, sufi tarikatlerin icinde veya, önceden var olanlarin yeni kollari olarak tekrar ortaya ciktilar.

    isna aseriyye siiliginde de, VII/XIII. yy.'dan X/XVI. yy'a kadar, sufilik, resmi sii cevrelerde gelismeye basladi. bu dönem esnasindadir ki iste, ilk defa olmak üzere sii ulema ve hukukcular, sufi, arif veya müteellih gibi ünvanlar aldilar ve onlardan bazilari, eserleirnin pekcok sayfasini sufi ögretilere ayirdilar.

    VII/XIII.yy'da kemalu'd-Din Meysem el-bahrani, nehcul belaga üzerine, icinde irfani ve mistik anlamini acikladigi bir serh yazmistir.

    sii ulemasindan meshur bir ailenin üyesi olan ve bizzat kendisi de büyük bir sii alim olan Radiyyu'd Din 'Ali ibnut-taus, sufi özel anlamlariyla birlikte bazi dualar yazmistir. nasirud din et-tusinin etkisi altinda ögrenimini yapmis olan ve siiligin iranda yayilmasinda önemli bir rol oynamis bulunan Allame el-Hilli, irfani nitelikli pekcok eserin müellifidir. hilliden az sonra, caginin en meshur sii kelamcilarindan seyyid haydar Amuli de bir sufiydi ve ibn Arabi ekolüne bagliydi.

    Camiul esrar adli eseri, irfani siiligin bir zirvesi olup burada, siilikle sufilik arasindaki metafizik münasebet, tamamiyle baska bir eserdekinden, muhtemelen daha fazla incelenmistir. iste bu amuli, gercek her sufinin bir sii, gercek her siinin de bir sufi olduguna inanmaktaydi.

    sufilikle, sii bilgisi ve dindarliginin resmi kurumlari arsindaki yakinlastirma egilimi, IX/XV. asirda, (mesarikul envar adli irfani incelemenin yazari) Hafiz Receb Bursi, (kitabul mucli adli eseri,sii ifrani edebiyaninin bu yeni yapisinin bir köse tasi olan) ibni ebi cumhur ve (va'iz kasifi olarak adlandirilan) kemalu'd din huseyn ibn Ali gibi kimselerdede görünmektedir.

    bu sonuncusu, (fikri, teorik) sufiye karsin, (uygulamanin icinde olan), naksibendi bir sufi ve büyük bir yayilma basarisi gösermis olan zühd ve sofulukla ilgili sufi eserlerin, özellikle de adini, hz.huseyn ile peygamber hanesinin diger üyelerinin (ehlul beyt) sehid edilmelerinin anildigi 'ravdanin tipik olarak sii uygulamasina vermis olan Ravdatu's-suheda'nin müellifidir. bütün bu sahsiyetler, hem siilige hemde sufilige dayanan safevi rönesansinin entellektüel temelini hazirlamaya katki saglamislardir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #17
      Ynt: siilik ve sufilik (temel iliskileri ve tarihi münasebetler)

      Bizzat bu dönem esnasinda özellikle ilginc olani, ibn Arabinin eserlerinin iranda, bilhassa sii cevrelerde yayilmis olmasidir.

      cok iyi bilinen bir keyfiyettir ki ibn Arabi, mezhebi bakimindan, zahiri ekolden bir sünni idi. ama yine bilinmektedir ki o, sii oniki imam hakkinda, siiler nezdinde cok degerli olan bir eser yazmistir.

      ibn arabinin yazilari ile siilik arasinda, onun ögretilerinin sii irfaniyla bütünlesmesini dolaysiz ve mükemmel hale getirmis olan bir tamamlayicilik ve icsel bir cazibe var idi.

      Sa'du'd-Din hamuyah, abdur-rezzak kasani, ibn turkah, seyyid haydar amuli ve ibn ebi cumhur gibi bazi sii sufiler ile, yine bu cagin diger pek cok sii arifi, -sii felsefe ve hikmetinden söz etmeksizin- düsünce sistemi zirve noktasina molla sadra ve onun ekolüyle ulasmis bulunan ibn arabinin ögretilerinden derinligine müteessir olmuslardi.

      VII/XII yy'dan X/XVI. yy'a kadar, ayni zamanda hem sufilik hem de siilik irtibatli olan dini ve sufi hareketler de olmustur. fanatik hurufi ve sa'saa mezhepleri, dogrudan dogruya, hem sufi hem de sii bir temelden yayilmislardir.

      uzun vadeli ve daha önemli olani ise, bu mezheplerin, o dönemd iranda yayilmis ve sii safevi hareketi icin alan hazirlamaya katkida bulunmus fufi tarikatler olmus olmalaridir.

      Bu tarikatlerden ikisi, siilikle sufilik arasindaki iliskileri ilgilendirmesi bakimindan hususi bir önem kazanmislardir: nimetullahi tarikati ve nurbahsi tarikati. sah nimetillah, haleb menseliydi: hz.peygamberin soyundan geldigi halde, mezhebi bakimindan muhtemelen sünni idi.

      ama silsilesindeki, sah nimetullahtan önceki saziliyyeye cok benzeyen tarikat, özellikle sii sufi oldu ve hala günümüzde de sii dünyada en yaygin sufi tarikat olarak varligini sürdürür.

      safeviler döneminde bir gerilemeye ugrar, ama kacar döneminin basinda mühim bir yenilenmeyle tanisir. sünni dünyadaki sufi tarikatlerinkine cok benzeyen düzenli bi silsile ve yöntem düzenine sahip olan bu tarikatin ögreti ve metodlarinin incelenmesi, cok ilham vericidir., cünkü bu, gercekten de, tamamiyle sii olan ve sünni bir ortamda islev gören hala diri bir sufi tarikat örnegidir.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #18
        Ynt: siilik ve sufilik (temel iliskileri ve tarihi münasebetler)

        Nurbahs diye de cagrilan, Kuhistan'li bir iranli olan Muhammed ibn abdullah tarafindan kurulmus olan nurbahsi tarikati, kurucusunun bizzat sahsi girisimiyle sunnilikle siilik arasina bir köprü kurmak isteyip, bu hareketine mehdici bir renk vermis olmasi bakimindan özellikle ilgi cekicidir.

        Tarikati tarafindan saglanan bu gelisme ile kisiliginin gücü, pekcok kimsede, hz.Ali ile ali mensuplarina karsi hususi bir sayi yaratilmasina katkida bulunmuslardir.

        bizzat kendisi acikca, hareketinin sünnilikle siiligi kendinde topladigini ilan ediyordu. düsüncelerinin yayilmasi, irana safevilerin egemen olmasiyla son bulan sii ve sufi hareketlerin bu birlestirmesinin temelindeki sebeplerden birisi olmustur.

        Osmanli imparatorlugunda da, bektasi tarikatinda, siilikle sufilik arasinda bir birlesme hali görülebilir. bu tarikat, tatarlar kactiktan sonra, iranlilar ve anadolu türklerinden pekcok ögrenci bulmus olan bir horasanli, yani haci bektas tarafindan kurulmustur, onun kurmus oldugu tarikat, osmanli döpnemi boyunca büyük bir tesir icra etmistir.

        safevi hakimiyeti altinda sii bir iran devletinin kurulmasiyla siiler osmanli imparatorlugunda agir bir baskiya maruz kalmalarina ragmen, bektasi tarikati güclü sii egilimler izhar etmeyi sürdürmüstür; gercekten de bu tarikat, sii dünyada bazi sufi tarikatlerde olabilecek olana cok benzeyen manevi bir atmosfere de sahipti.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #19
          Ynt: siilik ve sufilik (temel iliskileri ve tarihi münasebetler)

          Safevilerin, seyh safiyyud-din erdebilinin sufi tarikatinin ta cekirdeginden baslarayar yükselmesi, burada yeniden dönülmesi gerekli olmayacak kadar bilinmektedir.

          sadece sunu söylemek yeterli olacaktir ki, yeni iran devletini kurmus olan bu siyasi hareket, sufi kaynakli olup inanclariyla sii idi. iste bu sebepledir ki o, siiligi, en azindan egemenliinin ilk döneminde, sufi fikirlerin elismesine ve yayilmasina yardim ederek, iranin resmi dini haline getirmistir.

          öyleyse, sii irfaninin cok önemli bir rol oynadigi sii ilim anlayisinda bu dönem boyunca, bir rönesansin görülmesi sasirtici degildir. Mir Damad, Mir Findiriski, sadruddin sirazi, molla muhsin feyd, Abdurrezzak lahici, kadi said kummi, molla na'ima taligani ve bu cagin diger pekcok arifinin isimleri, sufilikten cok, safevi hikmet ve felsefesi alanina aittirler muhtemelen

          Ama, bütün bu insanlar ayni zamanda sii ve sufi irfani düsüncelerden müteessir olduklarindan, ayni zamanda, sufilikle siilik arasinda münasebetin bir baska yönünü de temsil etmektedirler. bu dönem boyunca, bahaud din amili ve muhammed taki meclisi gibi, fiilen sufi olan meshur sii alimleri oldugu gibi, ayni zamanda zehebiler, nimetullahiler ve safeviler gibi, sufi yasal tarikat üstadlari da olmustur.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #20
            Ynt: siilik ve sufilik (temel iliskileri ve tarihi münasebetler)

            Ama yinede tuhaf olani, sufi mense'li olan bu ayni hanedanligin egemenligi esnasinda, sufi tarikatlere karsi ciddi bir tepkinin olmus olmasidir.

            Bu ise kismen, sufilerin asiri himaye edilmeleri sebebiyle, dünyevi pratik nedenlerden ötürü yabanci pekcok unsurun buraya sokulmus olmasi ve yine, bazi tarikatlerin, Din (seriat)in uygulanmasinda gevsetici faktörler haline gelmis bulunmasiyla izah edilebilir.

            Mutaassib (religieux) bazi alimler de, molla Muhammed Tahir KU(m)mi'nin el-fevaidu'd-diniyye fi'r-reddi ala'l-hukema ve's-sufiyye'si gibi, sufilere karsi eserler yazmislardir.

            Molla Muhammed Bakir Meclisi gibi -zadu'l-me'ad adli eserinin de gösterdigi üzere, sufilige tamamiyle karsi olmayan- meshur ve ünlü bir bilgin bile, bu sartlar icinde, kendi öz babasinin sufiligini yadsimaya ve sufilige acikca muhalif olmaya kendini mecbur hissetmistir.

            Böyle bir ortamda sufilik, safevi döneminin son periyodu esnasinda, cok ciddi güclüklerle karsilasmistir. bu dönemde, molla sadra ekolünün hakimleri bile, ulema tarafindan siddetli bir muhalefetin hadefi/konusu olmuslardir.

            Bu durumun bir sonucu olaraktir ki dini mahfillerde, sufilik, ismini irfan ile degistirmistir. bu güne kadar, resmi sii dini cevrelerde ve medreselerde irfan acikca incelenebilir, ögretilebilir ve tartisilabilir, ama, seriatin buyruklarini ihmal eden ve iranda genellikle kalender me'ab olarak isimlendirilen, gevseklikten yana ve söz dinlemez dervislerle birlesmis olan tasavvuf asla!


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #21
              Ynt: siilik ve sufilik (temel iliskileri ve tarihi münasebetler)

              Pesinden gelen afgan istilasi suresince ve nadir sahin sert yönetiminin yeniden tesisi sirasinda, hindistanda sii ortamlarda sufilik gelismekte iken, iranda sii cevrelerde ise sufilikten pek söz edlmedi.

              iste, dekkandan irana gönderildiler; XII/XVIII. yy'da Ni'metullahi tarikatindan masum Ali Sah ve Sah Tahir, sufiligi orada yeniden canlandirmak icin.

              Nur ali sah ve muzaffer ali sah gibi bazi örencileri sehid oldular. bununla birlikte, sufilik yine gelisip boy atmaya basladi, bilhassa kacar krali feth Ali sahin hükümranligi altinda; muhammed sah ile onun basbakani haci mirza agasinin bizzat kendileri sufiligin cazibesine kapildilar. o zamandan beri, cesitli sufi tarikatler, özellikle de nimetullahilerin, hatta zehebiler ile haksarilerin muhtelif kollari sii iranda gelisip boy attilar ve halen bugünde gelismektedirler.

              Ayni sekilde kacarlar döneminde de ibn arabi ve sadrud din sirazinin irfani ögretileri de, haci molla hadi sebzivari ve aga muhammed rida kumsai gibi kimseler tarafindan yeniden saygin konumlarini kazandilar. onlarin ekolleri bugünde önemini sürdürmektedir.


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #22
                Ynt: siilik ve sufilik (temel iliskileri ve tarihi münasebetler)

                Günümüzde sii dünyada ve özelikle de sii iranda üc grup arif ve mistik ayirdedilebilmektedir:
                1) Ni'metullahiler veya Zehebiler ve sünni dünyada bulunan sufilerinkine cok benzeyen bir yol izleyenler gibi düzenli sufi tarikatlere mensup olanlar;

                2) yine hususi manevi bir üstada bagli olup, düzenli bir intisaplari bulunan,a ma üstadlari ve ondan önce gelenlerin, acikca duyurulari silsile ve sabit merkezi veya hângâh'i ile organize olmus ve "kurumsallastirilmis" bir sufi tarikati kurmamis olanlar;

                3) nihayet, gercekten de irfani ve mistik bir ilhama mazhar olan, hakiki vizyonlar (müsahede) ile manevi hallerin (ahval) tecrübesini yasamis bulunan, ama beseri bir üstadi olmayan kimseler..bu son grupta üveysiler vardir, digerleriyse, Hadir (khadir)'in (farsca hidir, hizir) manevi nesebine mensupturlar.

                cogu, ayni zamanda icsel manevi rehber de olan imam ile manevi bir iliski halinede ulasirlar. siilike icselligin, dinin en dis görünüslerine akdar bile yayilmasi, bu ücüncü tür imkani burada, sunni islamda görülemeyecek kadar daha genel/herkesce paylasilabilir hale getirdi.

                gercekten de, mistik görüs haline acikca ulasmis bulunan ve yazilari tarafindan da bu durum dile getirilen bazi büyük hükema ve urefa, bu son sinifa, belki de ikincisine mensupturlar. cünkü bu durumda da, manevi mensubiyet halini distan ayirdetmek mümkün degildir.

                siilik ve sufilik o halde, her ikisinin de islamin icsel boyutuna bagli olmalari ve tarihlerinin baslangicinda ilhamlarini ayni kaynaktan almis bulunmalari anlaminda, ortak bir mirasa sahiptirler.

                daha sonra, iki arasinda karsilikli pekcok etki ve tepkimeler meydana geldi ve birbirlerinden karsilikli olarak sayisiz bicimde etkilendiler.

                Ama bu tarihsel görüntüler, bizzat islamin ebedi ve bütüncül gercekliginin mali olan ve islami icselligi karakterize eden irfan bicimi altinda, müslüman tooplumun iki parcasinda, yani sünnilik ve siilikte tezahür eden cok önemli ve temel bir degerin farkli caglarda tatbik edilmelerinden baska birsey olmamislardir.

                -Tasavvufi makaleler, Seyyid Hüseyin Nasr-


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum

                YUKARI ÇIK
                Çalışıyor...
                X