Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

hulus ve ihlas alemi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    hulus ve ihlas alemi

    Bilinmelidir ki Hak icin ihlas olmadan bu makamlara ve derecelere ulasmak mümkün degildir. salik, halis kilinmislar menziline varmadan hakikati gerektigi gibi kesfedemez.

    Bil ki ihlas iki kisimdir. birincisi Allahu teala icin dinin ve itaatin halis/saf kilinmasi, ikincisi ise Alah icin kendinin halis kilinmasi. birincisine su ayet-i kerime delalet etmektedir: "onlar dini yalniz O'na halis kilanlar olarak kulluk etmelerinden baska bir seyle emrolunmadilar" (beyyine 5).

    ikincisine ise, "...Allahin halis kilinmis kullari" (saffat 40) ayet-i kerimesi ve "her kim kirk sabah Allah icin (kendini) halis kilarsa, hikmet pinarlari kalbinden diline akar" hadis-i serifi delalet etmektedir. yani Allah teala icin halis/sa olan kimse bu merhaleye ulasir.

    bu icmalin aciklamasi söyledir: Allahu teala, salih kelimesini kurani kerimde bazi yerlerde amel icin kullanmis; mesela "salih is yapan..." (nahl 97), "salih amel isleyen" (furkan 70), "iman eden ve salih is yapanlar..." (rad 29). bazi yerlerde ise insanin zati icin kullanmistir. mesela, "muhakkak ki o salihlerdendi" (enbiya 75), "müminlerin salihi..." (tahrim 4)

    ayni sekilde ihlas da bazen amel icin bazende insanin zat icin kullanilmistir. aciktir ki ihlasin zatta tahakkuk bulmasi ameldeki ihlasa baglidir. insan amellerinin, fiillerinin, sözlerinin, sükun ve hareketlerin her birini ihlasla yeirne etirmedigi sürece zati ihlasa varmasi mümkün degildir. Allah azze ve celle buyuruyor ki: "güzel söz O'na yükselir ve salih amel onu yükseltir" (fatir 10= burada ki "yükselir" kelimesinin zamiri salih amele dönmektedir.

    bilinmelidir ki, zati ihlas makamina ulasan, bu büyük feyze nail olan kimse digerlerinin sahip olmadigi birtakim özelliklere sahip olacaktir. bu özellikler sunlardir:


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: hulus ve ihlas alemi

    1. Kuran-i kerimin nassina göre hicbir surette seytanin onlara bir tasallutu yoktur:

    "izzetine andolsun ki onlarin hepsini saptiracagim, fakat onlardan halis kilinmislar haric" (sad 83)

    aciktir ki buradaki istisna tesrii degildir. halis kilinmislarin tevhit makamindaki zati iktidarlari sayesinde artik seytanin onlara gücü yetmez. seytan bu merhaledeki zayifligindan dolayi onlara galebe calamaz.

    evet, halis kilinmislarin zatlari halis oldugundan neye baksalar Allahi görürler. seytan ne yaparsa yapsin, onlara nasil görünürse görünsün yine ona ilahi göz ile bakarlar ve ilahi istifade alirlar.

    dolayisiyla seytan bastan itibaren bu taifenin karsisinda aczini itiraf etmis, siperi terketmistir. yoksa seytan ademoglunun saptirmak icin vardir. kimseye aciyip saptirmaktan vazgececek bir mahluk degildir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: hulus ve ihlas alemi

      2. Bu grup afaki mahserde hesaba cekilmekten ve orada hazir edilmekten muaftirlar.

      Kuran-i kerimde söyle buyruluyor: "sura üflenir, Allahin diledikleri müstesna göklerde ve yerde olan herkes ölür" (zümer 68). Bu ayetten kesin olarak bir kisim canlilarin kiyametin saikasindan emanda olacaklari anlasiliyor. "onlar huzura cikarilacaklardir, Allahin halis kilinmis kullari disinda!" (saffat 127-128) ayeti serifesiyle birlikte inceledigimizde, kiyametin saikasindan emanda olacak grubun Allahin salih kullari oldugunu anliyoruz.

      zira halis kilinmis kullar kiyamet sahnesinde hesaba cekilmelerini gerektirecek amellere asla sahip degildirler. onlar murakabe ve ser'i riyazetler sayesinde enfusi cihanda öldürülmüsler ve ebedi hayata baglanmislardir. nefsin büyük kiyametinden gecmislerdir.

      cihat zamaninda onlar hesaba cekilmislerdir. simdi Allah yolunda öldürülmelerinden dolayi Rablerinin katinda ebedi hayati giymislerdir ve O'nun hazinesinin has riziklariyla nimetlenmektedirler. Allah buyuruyor ki "Allah yolunda öldürülenleri ölüler saymayin; bilakis onlar diridirler, Rablerinin yaninda riziklanmaktadirlar" (Al-i imran 169)

      buna ilaveten ihzar birinin huzurda bulunmamasi durumunda vuku bulur. oysa onlar kiyamet kopmadan önce her yerde hazir idiler, her ahvalden haberdar idiler. cünkü Allah buyuruyor: "Rablerinin yaninda (katinda) riziklanmaktadirlar"


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: hulus ve ihlas alemi

        3. kiyamet günü herkes aldigi mükafatta yaptigi amellerin karsiligini bulacaktir. fakat onlarin karsilastiklari cömertlik amellerinin karsiligindan daha ötede bir seydir.

        "yapmis oldugunuz amellerden baskasiyla karsilik bulamazsiniz, halis kilinmis kullar disinda!" (saffat 39-40)

        burada söyle denebilir: bu ayete göre, azap görenler amellerine göre karsilik göreceklerdir. fakat bundan Allahin iyi kullari müstesnadir. cok iyilikte bulunan Allah onlara fazli ve cömertligiyle karsilik verir. bu görüse karsilik sunu deriz: ayette mutlak bir ifade kullaniliyor. muhatabi azap görenlerle sinirlandirilmamistir. buna ilaveten fazl ve cömertlikle kullara karsilik vermek amel karsiliginda mükafat vermekle celismez.

        cünkü fazlin manas kücük bir amel karsiliginda, cok iyilikte bulunan Allahin cok karsilik vermesidir. hakikatte de kücük ameli büyük saymaktadir. fakat bununla birlikte amelin karsiligi vuku bulmustur.

        oysa ayet-i kerimeden bundan baska bir mana istifade ediliyor. ayetten anlasilan Allahin halis kilinmis kullarinin amellerinin karsiliginda mükafat verilmeyecegidir. ayrica baska bir ayette buyuruyor ki, "orada onlar icin diledikleri her sey vardir. bizim katimizda daha fazlasi vardir" (kaf 35)

        bu grup icin ne isterlerse olacak, bizim yanimizda onlarin istediklerinden daha fazla kendileri icin olacaktir. buradan anlasiliyor ki hayal edilebilenden daha fazla, düsünülebilenden ve istenilebilenden daha yücelikte Allahin cömertlikleri olacaktir. bu nokta dikkate sayandir. teveccühe kabildir.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #5
          Ynt: hulus ve ihlas alemi

          4. Onlar, bir olan zati layik oldugu sekilde hamd edebilecek, övebilecek yüksek bir makama, yüce bir mertebeye sahiptirler. Allah azze ve celle söyle buyuruyor: "Allah pak ve münezzehtir onlarin vasfetmesinden; ama Allahin halis kilinmis kullari müstesna!" (saffat 159-160). bu mahlukun kemalinin son noktasidir. mümkünün cikabilecegi son zirvedir.

          yukarida anlatilanlardan elde edilen sudur: sülûkun son merhalesi halis kilinmislar (muhlisler) makamidir. onlara ne büyük feyizler, ne büyük nimetler verilecektir.

          Fakat bilinmelidir ki, bu kemallere ulasmasi, bu hakikatlere varmasi icin salikin, Allah yolunca cihad meydaninda öldürülmesi gerekmektedir. bu ilahi feyizlerle o zaman sarhos olur ki sehadet kadehini sere cekmis olsun.

          Allah yolunda öldürülmekten maksat, ruhun bedenden ve onun ilintilerinden alakasini kesmektir. tipki sehidin zahiri cihat meydaninda ruhunun baglantisini bedenden kestigi gibi, salik de Allah yolunda nefs-i emmareye karsi savas meydaninda batin kiliciyla rahmani güclerin yardimi sayesinde ruhunu bedenden ve onun ilintilerinden ayirmistir.

          seyr u sülukun baslarinda Allaha giden yolcu, dünyadan zühdü secerek, dünyanin degersizligi ve ona baglanmanin faydasizligi üzerinde tefekkür ederek cokluklar alemiyle olan alakasinin kökünü kazimalidir.

          edindigi zühdün neticesi, kendisinde dünya olaylarina ilgisizligin ortaya cikmasidir. maddi ve yüzeysel faydalar saglayan olaylar karsisinda sevinmez. maddi zararlari ulasan olaylar karsisinda da müteessir olmaz, üzülmez. "elinizden cikana üzülmeyesiniz ve O'nun size verdiklerinden feraha kapilmayasiniz" (hadid 23). bu ragbetsizlik ve ilgisizlik Allahta hüzün ve sevincle celismez. zira bu sevinc mala, makama sevgiden kaynaklanmamaktadir. bilakis kendini Allahin ihsan ve cömertlik deryasinda gark olmus görmekten kaynaklanmaktadir.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #6
            Ynt: hulus ve ihlas alemi

            Salik bu merhaleyi katettikten sonra, kendi zatina asiri bir alakasinin oldugunun ve kendi nefsini ask derecesinde sevdiginin farkina daha yeni varacaktir.

            yaptigi her sey, ugrastigi her caba kendine olan asiri sevgisinden kaynaklandigini anlayacaktir. zira insanin özelliklerinden biri, fitri olarak kendini sevmesi, kendini istemesi, her seyi kendi zatina feda etmesi, kendi varliginin bekasi icin herhangi bir seyin yok edilmesinden cekinmemesidir.

            bu icgüdünün ortadan kaldirilmasi oldukca zordur. bu bencillik duygusuyla savasmak en müskül islerden biridir. fakat bu his ortadan kaldirilmadikca, bu icgüdü öldürülmedikce Allahin nuru kapte tecelli etmez. baska bir ifadeyle salik kendinden gecmedikce Allaha baglanamaz.

            Salik Allahin lutfuyla ve Rahmanin sürekli yardimiyla kendi zatina duydugu sevginin kökünü önce gevsetip, giderek zayiflatip sonunda tamamen kazimalidir. bagi tamamen koparlmalidir. bütün kötülüklerin kaynagi olan bu deruni puta kafir olmali ve onu tamamen unutmalidir.

            öyleki tefekkür ve tahkik ile bütün islerini Allahin mukaddes zati icin yapmalidir. kendi zatina duydugu sevgiyi Rabbe duyulan sevgiye dönüstürmelidir. bu ise mücahede, caba ve gayret ile mümkün olacaktir.

            Bu merhaleyi katettikten sonra salikin artik kendi bedeniyle, bedenin eserleriyle, hatta kendi ruhuyla bir bagi kalmaz. yaptigi her sey Allah icindir. acligini gideriyorsa, yasaminin araclarini kafi ve zorunlu miktarda sagliyorsa; bu, ezeli sevgilisinin kendisinin hayatta kalmasi istedigindendir. yoksa bu boyuttaki hayatini devam ettirmek icin bir adim bile atmaz.

            elbette bu istek Allahin istegiyle ayni dogrultuda olacaktir. bu esas üzerine artik salikin, keramet ve kesfin talibi olmaya, bu dogrultuda herhangi bir is yapmaya hakki yoktur. veya tayy-i mekan yapmak, gaybi haberlere muttali olabilmek, sirlari ve gizlilikleri ögrenmek, kainatin maddeleri üzerinde tasarruf edebilmek icin herhangi bir zikri söylemeye veya bir riyazet cekmeye hakki yoktur.

            nefsani kuvvetleri aciga cikarmak icin ne surette ve ne sekilde olursa olsun bir amel yapamaz. zira böyle bir kimse Mahbubun rizasi dogrultusunda adim atmaz. Allaha ibadet etmis olmaz. ihlasi yoktur. bilakis kendi nefsini mabudu yapmis onun ihtiyaclarini yerine getirmek ve onun kabiliyetlerini tahakkuk ettirmek icin ugrasmaktadir. gerci dilde bunu itiraf etmez ve zahiren ibadetini Allah icin yapar.

            Böyle bir kimse, "heva ve hevesini ilah edineni gördünmü" (casiye 23) ayet-i kerimesinin nassiyla, hevasini ilah edinip, onu kendine mabud yapmis, nefsani isteklerine tapmaktadir.

            salik muhakkak bu merhaleden gecp benlikten/enaniyetten em vuran nefsini terk etmelidir.

            Salik bu merhaleye varinca yavas yavas kendini, hatta allah cin sevdigi kendini unutur. artik kendinde bir benlik görmez. artik ezeli ve ebedi güzellikten baska bir cehre görmez. giderek bu sonsuz denizde gark olup kendinden bir eser kalmaz.

            Salik nefisle savasta tam olarak seytanin ordularinin üstesinden gelmelidir. nefsinin eserlerini tamamen kesmelidir. kalp evinin duvarlarinda ve zemininde gizlenen kisimlarida tamamen temizlemelidir. eger mal ve makam sevgisi, kibir, bencillik, kendini sevme gibi hastaliklardan bir zerre dahi bu duvarlarda kalmis olursa kesinlikle kemale ulasamayacaktir.


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #7
              Ynt: hulus ve ihlas alemi

              Bu sebepten dolayi cok görülmüstür ki bircok insan yillarca riyazet ve mücadeleden sonra kemale ulasmamis, nefisle cihatta yenik düsmüstür.

              bunun nedeni bazi sifatlarin kökünün henüz kalp evinde gizli kalmis olmasindan kaynaklanmaktadir. onlar bu sifatlarin tamamen ortadan kalktigi yanilgisina kapilmislar, ilahi imtihan ve nefsin ve eserlerinin ortaya cikmaya müsait oldugu zaman bu kökler birdenbire büyümeye ve su yüzüne cikmaya baslarlar. salikin bütün isini alt üst ederler. nese ve onun ordularina galip gelmek hazret-i Rabbin yardimi ve özel inayetine baglidir.

              Derler ki merhum Bahru'l-ulum'u ögrencileri bir gün sevincli gördüler. sebebini sordular, cevabinda söyle buyurdu: "yirmi bes yil mücadeleden sonra simdi kendime baktim artik amelleirm riyakar olmadigini, riyayi ortadan kaldirmaya muvaffak oldugumu gördüm" öyleyse iyi düsün!

              salik, seyr u sülukun basindan son merhalesine kadar bütün islerinde nurlu seriata uymalidir. bir igne ucu kadar dahi olsa seriatin zahirini terk etmemelidir. öyleyse eger süluk iddiasina bulunup takva esaslarina uymayan ve ilahi seriat ahkaminin tümüne tabi olmayan, hatta bir igne ucu kadar bile olsa hak seriatin dosdogru yolundan sapmis birini görürsen bil ki o münafiktir.

              fakat mazereti olan veya hatayla ya da unutmayla ondan böyle bir davranis sadir olmussa bu müstesnadir. bazilarinin yüksek makamlara ulasinca tekalifin sakit oldugunu söyledikleri duyuluyor. bu yalan bir sözdür. büyük bir iftiradir. zira resul-i ekrem varliklarin en üstünü, yaratilmislarin en kamili olmasina ragmen hayatinin sonuna kadar ilahi ahkama tabi idi. bu baglamda ibadetlerin ve görevlerin düstüg iddiasi yalan ve iftiradir.

              evet bunun icin baska bir mana vermek mümkündür. belki onlar baska bir manayi kastetmis olabilirler. bu mana sudur: ibadi amelleri yerine getirmek beserin nefislerinin kemale ulasmasi icindir. insanin istidat asamalari ibadi sünnetlere uymak vasitasiyla kuvveden fiiliyata gecmis olur.

              Bundan dolayi tüm yönlerden tam fiiliyat merhalesine varamamis olanlarin ibadeti kemale varmak icindir. fakat tam fiiliyata varmis olanlar icin artik ibadet kemali elde etmek ve yakinlk makamini kazanmak diye bir anlam tasimaz. onlar icin ibadetler kemalin gerektirdigi baska bir manadir.

              bu yüzden Aise hazreti REsulullaha "Allah senin hakkinda, 'Allah senin gecmis ve gelecek günahini bagislasin' diye buyurduktan sonra neden ibadette kendine bu kadar eziyet ediyorsun?" diye sorunca söyle buyurdu: "Acaba sen benim Allahin sükreden bir kulu olmami istemiyormusun?" buradan anlasiliyor ki beserden bazi nefisler icin ibadi ammelleri yapmak nefsin tekamülü icin degil, sadece azim olan Allaha sükretmek icindir.


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #8
                Ynt: hulus ve ihlas alemi

                Murakabe ve caba neticesinde salikte olusan hallerin ve ara sira kendisine görünen nurlarin hepsi melekte tahsil etmek icin birer mukaddimedir. zira sadece birtakim eserlerin ortaya cikmasi ve hain degismesi yeterli degildir.

                Salik büyük bir cabayla zatindaki alcak elemin gizlenmis ve pusu kurmus kalintilarini özünden tamamen temizlemeli yok etmelidir. Alemin paklariyla benzerlik edinmeden onlarin mertebelerine varmak onun icin kolay olmayacaktir. bilakis bu kalintilar süluk ve cihadindaki kücük bir kaymayla tekrar alcak aleme düsmesine yol acacaktir.

                "Muhammed bir elciden baskasi degildir. ondan önce de elciler geldi. o eger ölürse veya öldürülürse ardiniza gerimi döneceksiniz?" (al-i imran 144) ayet-i kerimesi bu ince noktaya isaret etmektedir. öyleyse salik zahirini ve batinini tekrar tekrar temizlemelidir. kalbinin bütün kenarlarini tamamen temizlemelidir. ancak böylelikle temiz ruhlarla arkadaslik etmeye, yüceler aleminin paklariyla hemsohbet olmaya muvaffak olabilir.

                "günahin zahirini ve batinini terk et!" (enam 120). salik hulus aleminden önceki bütün alemleri tamamen gecmelidir. bu konunun icmalini Allah tebareke ve teala su ayet-i kerimede buyuruyor: "iman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallariyla, canlariyla ihat edenler Allah katinda daha üstündürler. kurtulusa erenler de iste onlardir. Rableri onlara, tarafindan bir rahmet ve hosnutluk ile, kendileri icin icinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler. onlar orada ebedi kalacaklardir. süphesiz ki Allah katinda büyük mükafat vardir. (tevbe 20-22)


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #9
                  Ynt: hulus ve ihlas alemi

                  Bundan dolayi hulus aleminden önce dört alem vardir. bunlarin birincisi, islam; ikincisi, iman; ücüncüsü, hicret; dördüncüsü ise Allah yolunda cihattir. bu yolcunun cihadi büyük cihat oldugundan -kücük cihattan büyük cihada dönenler- Resulullahin buyrugu üzere bu yolculuktaki islam ve iman da büyük olmalidir.

                  ondan sonra azmini kusanarak batin peygamberiyle zahir peygamberinin veya onun halifesinin yardimiyla hicret etmelidir. daha sonra cihat meydanina cikip Allah yolunda öldürülme feyzine ulasmalidir.

                  fakat salik su noktaya vakif olmalidir ki, sülukun baslangicindan cihadin bu merhalesine kadar insi ve seytani engeller coktur, ama bu sehadete nail olursa ve büyük islam ve iman alemlerinden gecerek savasta galip gelip öldürülürse, bu islam-i azam (en büyük islam), iman-i azam (en büyük iman), hicret-i uzma ( en büyük hicret) ve cihad-i azam (en büyük cihad)in baslangicidir.

                  onun engelleri de küfr-ü azam ve nifak-i azamdir. burada artik seytanin ordulari icin galibiyet yoktur. ulasamazlar. burada iblislerin reisi olan seytanin bizzat kendisi salikin yolunu kesecektir. bu yüzden salik kesinlikle bu alemleri gecince telikeden tamamen kurtuldugunu, maksada ulastigini sanmamalidir. önceki alemleri gectikten sonra bu büyük alemleri gecmedigi müddetce iblise yolunun acik oldugunu bilmelidir.

                  seytanin, onun asli hedefe ulasmasina engel olmaya calisacagina dikkat etmelidir. lakin salik azmini güclü tutmali, iblisin kendisini küfr-ü azama veya nifak-i azama sürüklemesine izin vermemelidir.

                  en büyk islam ve en büyk imandan sonra, en büyük hicrete koyulmali ve en büyük cihat ile nefsin en büyük kiyametinden gecmelidir. böylece halis olmuslarin safina katilmalidir.

                  Allah bizlere bunu nasip etsin!

                  -özün özü, allame tabatabai-


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum

                  YUKARI ÇIK
                  Çalışıyor...
                  X