Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmam Humeyni (ra) ve aile

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    İmam Humeyni (ra) ve aile

    İmam Humeyni'nin (ra) muhtereme eşi bayan Sagafi, imamın şahsiyeti ile ilgili önemli bir noktaya temas ederek şöyle diyor: Ortak yaşamımızın ilk günlerinde imam bana dedi ki: ben senin kişisel işlerine karışmam, istediğin gibi elbise alır, giyinirsin, lakin senden tek istediğim vecibeleri yerine getirmen ve günahtan sakınman olacaktır. Avusturyalı Profesör Lanser İran İslam Cumhuriyeti kurucusu imam Humeyni (ra) hakkında şöyle diyor: O insanların Allah katına yaklaşma babında yeri bir dönem başlattı ve halkın desteği ile 20. yüzyılın tarihinde bir dönüm noktası olan İslam inkılabını zafere ulaştırdı. Evet, imam Humeyni ve semavi inkılabının bereketi sayesinde çağdaş dünyanın kurumuş zemininde bir kez daha Allah taleplik ve dincilik tohumları yeşerdi ve dünyada bir kez daha Allah diyen nağmeler yükselmeye başladı. İmamın çabalarının sonucu İran İslam Cumhuriyeti nizamı oldu. Bu nizamın yasaları ise İslam dinine göre belirlendi. İmam Humeyni dünyanın siyasi denklemlerini alt üst ettiği için kendisinin de daha çok siyasi kişiliği ilgi odağında oldu ve bu yüzden çağımızda yaşayan bir çok insan imamın yaşamı ve ilginç kişiliği ve özellikleri hakkında pek bir şey bilmemektedir. Belki sizler de imam Humeyni'nin yaşamından bir tek kendisinin sade bir yaşam sürdüren bir lider olduğunu ve geliri toplumun orta kesimi ve hatta daha düşük kesimlerin geliri kadar olduğunu bilmekte ve kendisinin eşi ve evlatları ile nasıl ilgilendiğini ve ne denli duygusal bağlarla ailesine bağlı biri olduğunu hiç duymamışsınızdır. Bu yüzden biz de bugünkü sohbetimizde bu ilahi liderlerin yaşamından güzel ve kah şaşırtacak düzeyde ilginç köşelerini aktarmaya ve sizleri bu büyük insanla biraz daha yakından tanıştırmaya karar verdik. İmam Humeyni'nin aile içinde davranışı samimiyet ve saygı ilkelerine dayalıydı. Kendisi aile fertlerine ve özellikle eşine büyük ilgi gösteriyor ve yaşamları ile ilgili konularda eşinin görüşüne saygı duyuyordu. Sözleri dünyanın çeşitli ülkelerinde basılan gazetelerin manşetinde yer alan bu büyük lider evde oldukça narin ve ince ruhlu bir insandı, öyle ki eşine ve evlatlarına olan sevgisini hiç çekinmeden dile getirir ve beyan ederdi. İmam eşine o kadar saygı duyar ve değer verirdi ki kendisini sürekli "hanım" diye hitap ederdi. İmam eşini dünyanın eşsiz eşi olarak biliyordu ve çocuklarına da eşsiz bir annenin sahibi olduklarını anlatıyordu. İmam Humeyni'nin torunlarından biri bu ilginin sebebini şöyle beyan etmeye çalışıyor: imamın eşine olan derin sevgisinin sebebi, eşinin fedakarlığıydı. Çünkü imamın eşi zengin bir ailede büyümüştü ve henüz 15 yaşındayken imamla evlenmişti. O günlerde imamın eşi Kum kentinde yaşamak istemiyordu, lakin bu konuyu hiç bir zaman imama açmadı ve imamla birlikte Kum kentine giderek sade bir yaşama başladı. İmamın eşi türlü acılar çekti, lakin hepsine sabırla katlandı ve hiç şikâyet etmeden inkılabın lideri için güzel ve sakin bir yaşam hazırladı. Bir gün imamdan sorduk: bizler ne yapalım ki kocalarımız bizi sizin eşininiz sevdiğiniz kadar sevsin? İmam şöyle karşılık verdi: eğer sizler de onun kadar, yani eşi kadar, fedakarlık ederseniz, kocalarınız sizi benim onu sevdiğim kadar sevecektir. İmam Humeyni ortak yaşamında İslam'ın saadet getiren öğretilerini izliyordu. Nitekim İslam peygamberi (sav) de kim bizim dostumuz ise, eşine daha çok sevgi gösterir, diye buyurmuştu. İşte imam Humeyni de yaşamında bu modeli uyguluyordu. Gerçekte imamın eşi ve çocuklarının haklarına riayet etmesi ve aile ocağının kutsiyetini koruması takdire şayan bir örnektir. Bu konuda imamın eşi şöyle anlatır: İmam bana çok saygı gösterirdi ve bana çok değer verirdi. İmam hatta öfkenin doruğunda hiç kimseye saygısızlık etmezdi. İmam Humeyni'nin kızı bayan Mustafavi de babasını şöyle anlatıyor: Babam anneme karşı o kadar saygılı ve sevgili davranıyordu ki biz çocukları da bu davranışın etkisi altında kalmıştık ve her zaman annemize özel ilgi ve saygı duyardık. Örneğin annemiz sofranın başına gelmeden imam asla yemeğe başlamaz ve eşini beklerdi. Çocuklar da babamızın bu saygısından ders almıştı, öyle ki hiç kimse annemiz sofranın başına gelmeden yemeğine dokunmazdı. İslam dininde kadınlar için yemek yapmak, pişirmek, düşürmek, yıkamak gibi işler farz kılınmadığından, imam ev işleri konusunda eşinden hiç bir beklentisi yoktu. İmam her zaman eşine teşekkür ederdi. Örneğin imam eşinin yaptığı yemeklerden övgü ile söz ederdi, hatta yemek iyi yapılmamış olsa bile. İmam hep şöyle derdi: Kadın eğer canı isterse evde çalışır, lakin erkek şunu yap bunu yap, ya da örneğin yemek yap, demeye hakkı yoktur. İmamın eşi bayan Sagafi imamın her zaman mütevazi oluşuna işaret ederken şöyle anlatıyor: imam hayatı boyunca hatta bir kez olsun benden bir bardak su istemedi ve su içmek için kendisi mutfağa kadar giderdi. Oysa imam bizzat bana ve çocuklarımıza su getirirdi. Odada her zaman en iyi yere benim geçmemi isterdi. Benim evde çalışmamı sevmezdi ve sürekli kızlara ev işlerini yapmalarını söylerdi. İmam Humeyni'nin (ra) muhtereme eşi bayan Sagafi, imamın şahsiyeti ile ilgili önemli bir noktaya temas ederek şöyle diyor: Ortak yaşamımızın ilk günlerinde imam bana dedi ki: ben senin kişisel işlerine karışmam, istediğin gibi elbise alır, giyinirsin, lakin senden tek istediğim vecibeleri yerine getirmen ve günahtan sakınman olacaktır. İmam Humeyni evlatlarına özel sevgi beslemesine karşın itikadi ve terbiyevi konularında oldukça hassastı ve hep söyle derdi: çocukların terbiyesine çocukluk çağında başlamak gerekir. İmama göre tüm insanlar ilahi fıtratla doğar ve ebeveynin doğru eğitimi ile her insanın kişiliği şekillenir. İmam ayrıca çocukların 7 yaşına kadar özgür olmaları gerektiğine ve istedikleri gibi oynamaları ve hareket etmeleri gerektiğine inanırdı. Ancak 7 yaşından sonra çocuklar ebeveynlerince denetim altına alınmalı ve gerektiğinde gereken kısıtlamalar uygulanmalı ve çocuklar İslam dininin başta namaz olmak üzere vecibeleri ile tanışmaları gerekirdi. İmam Humeyni çocuklara dini vecibeleri öğretme konusunda sıkı tutuma karşıydı ve kendisi de evlatlarını İslam'ın namaz gibi vecibelerini öğretti, lakin hiç bir zaman onları bu bağlamda zorlamadı. Örneğin imam ancak çocuklar isteklerini bildirdikleri zaman onları sabah namazı için uyandırırdı. Ebeveynin çocuklara karşı dürüst davranmaları gerektiğine inanan imam Humeyni şöyle derdi: Çocuklar ebeveynlerini örnek alır. Ağır çocuklara dürüst davranırsanız onlar da dürüst insanlar olarak yetişir. Çocuklara söylediğiniz her sözü öncelikle kendiniz yerine getirin. İmamın kızı Feride Mustafavi şöyle anlatıyor: imam her zaman bize dürüst davrandı ve asla bize yalan söyledim. Babamız onca samimiyetin doruğunda o kadar asaletliydi ki biz de her zaman onun huzurunda en iyi evlatlar olmaya ve onun sevmediği şeyleri yapmamaya özen gösteriyorduk. Ailevi ilişki ve aile fertleri ile samimi diyaloglar, İslam inkılabının büyük önderi imam Humeyni'nin günlük programları arasında yer alıyordu. Akşam saatlerinde imamın eşi, çocukları, torunları, gelinleri ve diğer aile fertleri imamın etrafında toplanırdı. İmamın ailesi kendisi ile o kadar sıcak ve samimiydi ki belki onca haşmeti olan siyasi bir lider için onca uğraşın arasında ailesine bu kadar güzel anlar yaşatmayı düşünmek bile zordu. İmam çok disiplinli ve programlı bir insandı ve günün tüm saatleri için düzenli bir programı söz konusuydu, ancak buna karşı ailevi iletişim ve duygular için de zaman ayırmıştı. İmamın en güzel davranışlarından biri de, çocukları ve torunları ile oynamaktı. İmam günün belli saatlerini bu iş için ayırmıştı, çünkü imam gerçekten çocukları seviyordu. İmamın gelini Fatıma Tebatebai şöyle anlatıyor: Sonuncu oğlum Ali çok küçüktü. Bazen imamın şanına uygun olmayan işler yapıyordu, hatta imamı rahatsız ediyordu, lakin imam hep gülerek önemli değil, çocuğu rahat bırakın, diye buyuruyordu. Bayan Tebatebai imamla küçük torunu arasındaki bir anıyı da şöyle anlatıyor: Bir keresinde imamın yayına gittik, baktım, torunu Ali imamdan saatini istedi. İmam da saatin zinciri gözüne çarpar, rahatsız olursun diye geçiştirdi. Bu kez Ali o zaman gözlüğünüzü verin dedi. İmam yine gözlük de gözüne takınca seni rahatsız eder, senin gözlerin çok zarif, çiçek gibi, dedi. Ancak Ali ısrar etti ve imam gözlüğünü vermesini söyledi. İmam da hayır, çocuklar bu tür şeylere dokunmamalı diye karşılık verdi. Bayan Tebatebai maceranın devamını şöyle anlatıyor: Bir kaç dakika sonra Ali yine imamın yanına gitti ve bu kez imama yer değiştirmelerini önerdi, şöyle ki Ali, imam olacaktı ve imam da torun Ali.. imam öneriyi kabul etti. Ali hemen imama: Kalk oradan, çocuklar imamın yerinde oturmaz, dedi. İmam hemen yerinden kalktı ve bir kenara çekildi. Ardından Ali, şimdi gözlüğü ver, saati de ver, çocuklar bu tür şeylere dokunmamalı, dedi.. imam gülümsedi ve torununa tamam, sen kazandın dedi ve ardından gözlüğü ve saati Ali'ye verdi. İşte bu davranış, bir milleti batılı zorba devletlerin sultasından kurtaran ve dünyada özgürlük ve adalet nidasını yayan bir liderin ailesine davranış biçimidir. Gerçekte onca iktidar, salabet ve azamet, imamın ailesi olan duygusal bağları asla koparamadı.
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X