Bismillah…
Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah’a Mahsustur…Gençler her zaman geleceğin kurucusu, neslin devamı, hayal edilen herşeyin uygulayıcı adayı ve bunun gibi sayılabilecek daha birçok beklentinin umut ışığı konumunda yer almış ve tarih boyunca olgun insanların bakışı hep bu yönde olmuştur gençlere karşı…Evet gençler bu saydığımız beklentilerin tamamına aday olabilecek konumdadır. Fakat gençlerin bu beklentileri yerine getirmesi için bizler ne kadar çaba sarf etmekteyiz? Onlara ne verebildik ki ne beklemekteyiz? Kuşak çatışmaları arasında bocalayarak yaşanan ömürlerin sonucunda hayal kırıklığını sadece gençlere yüklemek ne kadar doğrudur?Burada yazmak istediğimiz şey gençleri koruma kalkanına alıp onların pasif hallerine kılıf uydurmak değil, karşılıklı fikir anlaşmazlıklarına kendi nazariyemizden kısa bir bakış atmaktır.Toplumumuzda insanlar gençlerin “toy” oluşlarını öne sürerek “ o daha çocuk” fikrini her daim zihinlerde yaşatırken… ve gençler büyüklerinin kendilerini anlamadıklarını ileri sürerek “geri kalmış zihniyet” fikrini göğüslerinde taşırken toplumların gelecekten beklentileri “pembe hayaller” tabirinden öteye bir adım dahi geçememeye mahkum durumdadır. Büyüğün lafının kanun sayıldığı toplumlarda gonca halindeki gençlerin gül halini almalarını beklemek bir hayaldir…Buradan büyüklerin yaşanmışlıklarını hiçe saymak fikrinde olduğumuzu sanmasın kimse… fakat tecrübeler yeni fikirlerle harmanlandığında heyecan verici bir hal alır toplumlar nezlinde…Toplumsal uyanışların yaşandığı yeni dünya sisteminde gençlerin itici gücünü görmemek mümkün mü? Ünlü düşünür Snellman’ın şu sözleri ne kadar da manidardır; “Gençlik ruhunu, işlenmeyen bir tarla gibi kendi haline bırakırsanız, orada ısırganlar, dikenler yetişir biter.”Evet, bizim toplum bu işlenmemiş arazileri kullanmaktan yoksun bir yapıya sahiptir. Unutmayalım ki gençleri toplumsal sorumluluktan uzak bir şekilde yetiştirmek bundan öncekilere fayda sağlamadığı gibi bundan sonrakilere de fayda sağlamayacaktır. Geçmiş ve gelecek kuşak fikirlerinin harmanlanmadığı toplumların başarıya ulaşma çabaları boşuna kürek çekmekten başka bir tabirle ifade edilemez sanırım.Bu toplumsal uyumsuzluk sürecinde gençlerin hatalarını görmezden gelmek te bizi çözümsüzlüğe götüren bir diğer sebeptir.Gençlerin hızlı teknolojik gelişmeler ışığında büyümeleri kendinden büyükler hakkındaki “geri kalmış” gibi yanlış bir zihniyetin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu uyumsuzluk sürecini zararsız şekilde atlatmak yine sağlam fikri alışverişleriyle mümkün olacağı kanaatindeyim. Oluşturulacak çözüm başlıkları konusunda herkesin söyleceği birşeyler olduğunu biliyorum. Fakat bunları söylemek yerine icraat olarak ta ortaya koymanın vakti geldiğine inanmaktayım. Çünkü değişen dünya düzeninde sorumluluk sahibi, üretken, fikir sahibi, girişken gençlerin çizeceği profillerin etkisini görmekte ve bu değişime bizde toplum olarak dahil olmak durumundayız. Artık tekelcilik sisteminin son bulduğu fikirsel hayatta geri kalmışlığımızın içinde boğulmadan çözümler üretmeli ve bunları tez zamanda uygulamaya sokmalıyız Allah’ın Selam ve Bereketi Tüm İnanların Üzerine Olsun İnşallah…
Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah’a Mahsustur…Gençler her zaman geleceğin kurucusu, neslin devamı, hayal edilen herşeyin uygulayıcı adayı ve bunun gibi sayılabilecek daha birçok beklentinin umut ışığı konumunda yer almış ve tarih boyunca olgun insanların bakışı hep bu yönde olmuştur gençlere karşı…Evet gençler bu saydığımız beklentilerin tamamına aday olabilecek konumdadır. Fakat gençlerin bu beklentileri yerine getirmesi için bizler ne kadar çaba sarf etmekteyiz? Onlara ne verebildik ki ne beklemekteyiz? Kuşak çatışmaları arasında bocalayarak yaşanan ömürlerin sonucunda hayal kırıklığını sadece gençlere yüklemek ne kadar doğrudur?Burada yazmak istediğimiz şey gençleri koruma kalkanına alıp onların pasif hallerine kılıf uydurmak değil, karşılıklı fikir anlaşmazlıklarına kendi nazariyemizden kısa bir bakış atmaktır.Toplumumuzda insanlar gençlerin “toy” oluşlarını öne sürerek “ o daha çocuk” fikrini her daim zihinlerde yaşatırken… ve gençler büyüklerinin kendilerini anlamadıklarını ileri sürerek “geri kalmış zihniyet” fikrini göğüslerinde taşırken toplumların gelecekten beklentileri “pembe hayaller” tabirinden öteye bir adım dahi geçememeye mahkum durumdadır. Büyüğün lafının kanun sayıldığı toplumlarda gonca halindeki gençlerin gül halini almalarını beklemek bir hayaldir…Buradan büyüklerin yaşanmışlıklarını hiçe saymak fikrinde olduğumuzu sanmasın kimse… fakat tecrübeler yeni fikirlerle harmanlandığında heyecan verici bir hal alır toplumlar nezlinde…Toplumsal uyanışların yaşandığı yeni dünya sisteminde gençlerin itici gücünü görmemek mümkün mü? Ünlü düşünür Snellman’ın şu sözleri ne kadar da manidardır; “Gençlik ruhunu, işlenmeyen bir tarla gibi kendi haline bırakırsanız, orada ısırganlar, dikenler yetişir biter.”Evet, bizim toplum bu işlenmemiş arazileri kullanmaktan yoksun bir yapıya sahiptir. Unutmayalım ki gençleri toplumsal sorumluluktan uzak bir şekilde yetiştirmek bundan öncekilere fayda sağlamadığı gibi bundan sonrakilere de fayda sağlamayacaktır. Geçmiş ve gelecek kuşak fikirlerinin harmanlanmadığı toplumların başarıya ulaşma çabaları boşuna kürek çekmekten başka bir tabirle ifade edilemez sanırım.Bu toplumsal uyumsuzluk sürecinde gençlerin hatalarını görmezden gelmek te bizi çözümsüzlüğe götüren bir diğer sebeptir.Gençlerin hızlı teknolojik gelişmeler ışığında büyümeleri kendinden büyükler hakkındaki “geri kalmış” gibi yanlış bir zihniyetin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu uyumsuzluk sürecini zararsız şekilde atlatmak yine sağlam fikri alışverişleriyle mümkün olacağı kanaatindeyim. Oluşturulacak çözüm başlıkları konusunda herkesin söyleceği birşeyler olduğunu biliyorum. Fakat bunları söylemek yerine icraat olarak ta ortaya koymanın vakti geldiğine inanmaktayım. Çünkü değişen dünya düzeninde sorumluluk sahibi, üretken, fikir sahibi, girişken gençlerin çizeceği profillerin etkisini görmekte ve bu değişime bizde toplum olarak dahil olmak durumundayız. Artık tekelcilik sisteminin son bulduğu fikirsel hayatta geri kalmışlığımızın içinde boğulmadan çözümler üretmeli ve bunları tez zamanda uygulamaya sokmalıyız Allah’ın Selam ve Bereketi Tüm İnanların Üzerine Olsun İnşallah…
Yorum