Hak Teâlâ sevgi, muhabbet, ilgi ve aşkı kadın ve erkeğin kalbinde birbirine karşı karar kılmış ve onu kendi varlığının nişanesi saymıştır. Bu hakikat, kadın ve erkeğin birbirine özellikle de erkeğin kadına duyduğu aşk ve ilgi meselesinin büyüklük ve azametini göstermektedir.
“İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen topluluk için dersler vardır.”- Rûm, 21
Bu muhabbet, aşk ve ilgi evliliğin başlangıcında hatta nikâh okunmadan önce tomurcuklanmakta ve nihayete erişmektedir. Kadın ve erkeğin bu batıni nimeti ve hayatın güzelliğine, sefasına ve temizliğine sebep olan bu kalbi yüce haleti birbirini savunma, affetme, bağışlama, güzel ahlâk, yardımlaşma, birbirinden fazla bir beklenti içinde olmama, iki tarafın şahsiyet ve makamının korunması, değersiz tartışmalardan sakınmak suretiyle korumaları gerekir. Kadın ve erkek bu aşk ve muhabbetin darbe yemesine sebep olan her türlü nedenlerden kaçınmalıdırlar. Şüphesiz aşk binasını korumak ibadet, muhabbet evini yıkmak ise günah ve isyandır. Kıyamet günü ilâhi azaba sebep olmaktadır. Dünyevi hayatta da birçok sıkıntılara neden olmaktadır. İmam Sadık (a.s) başkalarının sevgisini elde etme sanatına sahip olan kimselere dua ederek şöyle buyurmuştur: “İnsanların sevgisini elde edebilen kimseye Allah rahmet etsin.”-Mizan’ul-Hikmet, c. 2, s. 205
Muhabbet, aşk ve ilginin, nefret, öfke ve düşmanlığa çevrilmesi, işin içinde akli ve şer’i bir ölçü olmadığı takdirde Hakk’ın nimetini nankörlüğe çevirmektir. Sevgiyi korumak ve sevgiyi birbirine aşılamak dünya ve ahirette insanın mutluluğuna ve hoşnutluğuna sebep olmaktadır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın nimetini küfre çeviren kimseye eyvahlar olsun; birbirini Allah için seven kimseye de ne mutlu.”-Vesail, Alu’l-Beyt baskısı, c. 16, a. 171
Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların ihsan açısından en üstünü, sevgiyi başlatandır.”- Mizan’ul-Hikmet, c. 2, s. 210
İnsan, bırakın kendi yakınları olan eşi ve çocuklarını, hatta aşk, dostluk ve ilgiye layık olan kimselere bile muhabbet göstermekle emrolunmuştur.
Kutsi bir hadiste şöyle yer almıştır: “Yaratıklar benim ailemdir. Benim nezdim de en sevimli olanlar, onlara en şefkatli davrananlar ve ihtiyaçlarını gidermede en çok çalışanlardır.”-Kafi, c. 2, s. 199
Geçen konular esasınca kadının erkeğe karşı kalbindeki sevgisi ve erkeğin de kadına karşı kalbinde hissettiği sevgi Allah’ın varlığının nişanelerindendir. Ve Hak Teâlâ’nın özel nimetlerinden biridir. Bu sevgi sağlam bir hayat kurmanın, hayatı sürdürmenin ve hayat sahnesinde sefa ve samimiyetin ortaya çıkmasının en iyi nedenidir. Bu hesap üzere bu sevgiyi korumak, çoğaltmak gerekir. Bu sevgiyi yok eden sebeplerden kaçınmak farzdır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kadınları sevmek peygamberlerin ahlâkındandır.”-Vesail, Alu’l-Beyt baskısı, c. 20, s. 22- 23
Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Göz nurum namazda karar kılınmıştır. Dünyada lezzetim kadınlardır, Hasan ve Hüseyin ise güzel kokan iki gülümdür.”
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar dünya ve ahirette kadından daha lezzetli bir lezzet almamaktadırlar. Nitekim Allah-u Teâlâ’nın şu sözü de buna işaret etmektedir: “Kadınlara, oğullara… kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve dört ayaklı hayvanlara, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir.”-Âl-i İmrân, 14
İmam Sadık (a.s) daha sonra şöyle buyurdular: “Cennet ehli ise cennette nikâhtan daha lezzetli bir lezzet almamaktadırlar; ne bir yiyecekten ve ne de bir içecekten.”-Vesail, c. 20, s. 23- 24
İslâm Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Erkeğin kadına: “Seni seviyorum” demesi asla kadının kalbinden gitmez.”
İmam Sadık (a.s) ise şöyle buyurmuştur: “Erkeğin kadına sevgisi çoğaldıkça imanı da artar.”
Elbette şu gerçeğe de dikkat etmek gerekir ki kadına duyulan bu muhabbet ve aşk hususunda aşırıya kaçmamak gerekir. Zira aşırı derecede sevgi insanı hak yolunu kat etmekten, salih ameller yapmaktan, hayır ve iyiliklerden alıkoymaktadır. Özellikle kadın erkeğin kendisine karşı duyduğu aşk yoluyla erkeğe hükmetmek ister ve fazladan isteklerini erkeğe yüklemeye çalışırsa daha vahim bir durum ortaya çıkmaktadır.
Kadın veya her hangi bir şeye muhabbet ve ilgi duymak, insanın Allah-u Teâlâ’ya ve kıyamet gününe olan imanına tabi olmalıdır. İnsanı kemallere doğru hareket etmekten ve salih ameller yapmaktan alıkoymamalıdır. Eğer kadın sevgisi günah, masiyet, israf, savurganlık veya cimrilik veya Hak Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmekten kaçınmak için bir ortam oluşturmamalıdır. Bir ortam oluşturacak olursa hemen düzeltilmelidir; zira bu tür muhabbet şeytani halet ile iç içedir ve Hak Teâlâ’nın rızayetinden uzaktır.
“İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen topluluk için dersler vardır.”- Rûm, 21
Bu muhabbet, aşk ve ilgi evliliğin başlangıcında hatta nikâh okunmadan önce tomurcuklanmakta ve nihayete erişmektedir. Kadın ve erkeğin bu batıni nimeti ve hayatın güzelliğine, sefasına ve temizliğine sebep olan bu kalbi yüce haleti birbirini savunma, affetme, bağışlama, güzel ahlâk, yardımlaşma, birbirinden fazla bir beklenti içinde olmama, iki tarafın şahsiyet ve makamının korunması, değersiz tartışmalardan sakınmak suretiyle korumaları gerekir. Kadın ve erkek bu aşk ve muhabbetin darbe yemesine sebep olan her türlü nedenlerden kaçınmalıdırlar. Şüphesiz aşk binasını korumak ibadet, muhabbet evini yıkmak ise günah ve isyandır. Kıyamet günü ilâhi azaba sebep olmaktadır. Dünyevi hayatta da birçok sıkıntılara neden olmaktadır. İmam Sadık (a.s) başkalarının sevgisini elde etme sanatına sahip olan kimselere dua ederek şöyle buyurmuştur: “İnsanların sevgisini elde edebilen kimseye Allah rahmet etsin.”-Mizan’ul-Hikmet, c. 2, s. 205
Muhabbet, aşk ve ilginin, nefret, öfke ve düşmanlığa çevrilmesi, işin içinde akli ve şer’i bir ölçü olmadığı takdirde Hakk’ın nimetini nankörlüğe çevirmektir. Sevgiyi korumak ve sevgiyi birbirine aşılamak dünya ve ahirette insanın mutluluğuna ve hoşnutluğuna sebep olmaktadır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın nimetini küfre çeviren kimseye eyvahlar olsun; birbirini Allah için seven kimseye de ne mutlu.”-Vesail, Alu’l-Beyt baskısı, c. 16, a. 171
Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların ihsan açısından en üstünü, sevgiyi başlatandır.”- Mizan’ul-Hikmet, c. 2, s. 210
İnsan, bırakın kendi yakınları olan eşi ve çocuklarını, hatta aşk, dostluk ve ilgiye layık olan kimselere bile muhabbet göstermekle emrolunmuştur.
Kutsi bir hadiste şöyle yer almıştır: “Yaratıklar benim ailemdir. Benim nezdim de en sevimli olanlar, onlara en şefkatli davrananlar ve ihtiyaçlarını gidermede en çok çalışanlardır.”-Kafi, c. 2, s. 199
Geçen konular esasınca kadının erkeğe karşı kalbindeki sevgisi ve erkeğin de kadına karşı kalbinde hissettiği sevgi Allah’ın varlığının nişanelerindendir. Ve Hak Teâlâ’nın özel nimetlerinden biridir. Bu sevgi sağlam bir hayat kurmanın, hayatı sürdürmenin ve hayat sahnesinde sefa ve samimiyetin ortaya çıkmasının en iyi nedenidir. Bu hesap üzere bu sevgiyi korumak, çoğaltmak gerekir. Bu sevgiyi yok eden sebeplerden kaçınmak farzdır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kadınları sevmek peygamberlerin ahlâkındandır.”-Vesail, Alu’l-Beyt baskısı, c. 20, s. 22- 23
Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Göz nurum namazda karar kılınmıştır. Dünyada lezzetim kadınlardır, Hasan ve Hüseyin ise güzel kokan iki gülümdür.”
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar dünya ve ahirette kadından daha lezzetli bir lezzet almamaktadırlar. Nitekim Allah-u Teâlâ’nın şu sözü de buna işaret etmektedir: “Kadınlara, oğullara… kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve dört ayaklı hayvanlara, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir.”-Âl-i İmrân, 14
İmam Sadık (a.s) daha sonra şöyle buyurdular: “Cennet ehli ise cennette nikâhtan daha lezzetli bir lezzet almamaktadırlar; ne bir yiyecekten ve ne de bir içecekten.”-Vesail, c. 20, s. 23- 24
İslâm Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Erkeğin kadına: “Seni seviyorum” demesi asla kadının kalbinden gitmez.”
İmam Sadık (a.s) ise şöyle buyurmuştur: “Erkeğin kadına sevgisi çoğaldıkça imanı da artar.”
Elbette şu gerçeğe de dikkat etmek gerekir ki kadına duyulan bu muhabbet ve aşk hususunda aşırıya kaçmamak gerekir. Zira aşırı derecede sevgi insanı hak yolunu kat etmekten, salih ameller yapmaktan, hayır ve iyiliklerden alıkoymaktadır. Özellikle kadın erkeğin kendisine karşı duyduğu aşk yoluyla erkeğe hükmetmek ister ve fazladan isteklerini erkeğe yüklemeye çalışırsa daha vahim bir durum ortaya çıkmaktadır.
Kadın veya her hangi bir şeye muhabbet ve ilgi duymak, insanın Allah-u Teâlâ’ya ve kıyamet gününe olan imanına tabi olmalıdır. İnsanı kemallere doğru hareket etmekten ve salih ameller yapmaktan alıkoymamalıdır. Eğer kadın sevgisi günah, masiyet, israf, savurganlık veya cimrilik veya Hak Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmekten kaçınmak için bir ortam oluşturmamalıdır. Bir ortam oluşturacak olursa hemen düzeltilmelidir; zira bu tür muhabbet şeytani halet ile iç içedir ve Hak Teâlâ’nın rızayetinden uzaktır.
Yorum