Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

örnek kadinlar- Hz. Hatice (r.a)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: örnek kadinlar- Hz. Hatice (r.a)

    EVLENMESİNE DÂİR



    Resulullah'ın, üvey kızı Rukayye'yi Osman ile neden evlendirdiği hakkında bazı Ehl-i Sünnet kaynaklarında şu ipuçlarına rastlamaktayız.

    "Rukayye fevkalde bir güzelliğe sahipti."[72]

    "Bir kâhin Osman'a Resulullah'ın peygamberliğini haber vermesinin ardından, o Ebubebekir'e "Eğer (Peygamber) beni Rukayye ile evlendirirse Müslüman olurum" diye söz verdi."[73]

    Demek oluyor ki Resulullah'ın Osman'ı Rukayye ile evlendirmesi, onu İslam'a ısındırma amacını taşıyordu.

    Öte yandan bazı rivâyetler de şöyle diyor: "Sâ'd b. Muâz, Hz. Ali'ye (Resulullah'tan) Hz. Fâtıma'yı istemesini önerince Hz. Ali şu cevabı verdi: "Ben ne dünya metaından bir şeye sahibim..; ne altınım var ne de gümüşüm; ne de İslam'a ısındırılacak bir kâfirim ben; zira ilk Müslüman olan benim."[74]

    Yine Esmâ bint-i Umeys aynı öneriyi Hz.Ali'ye götürdüğünde ona da benzer bir cevapla şöyle dedi: "Benim ne altınım var, ne de gümüşüm; dini sahih olmayan, İslam'ı şüpheli birisi de değilim (ki evlilik vasıtasıyla İslam'a ısındırılmam söz konusu olsun!!)[75]

    Hz.Ali'nin bu sözünde, belki de evlilikleri benzer gerekçelere dayanan kimselere bir tariz söz konusudur.

    Yine Hz.Ali'nin Hz. Fâtıma'yla evlenmesini anlatan bazı rivâyetlerde Resulullah'ın Hz.Ali'ye şöyle buyurduğu kaydedilmiştir: "O (Fâtıma) senindir ey Ali; sen Deccâl değilsin."[76]

    Bu hadiste de Hz. Fâtıma'yı önce isteyip de Resulullah'tan red cevabı alanlara açık bir tariz olduğu için bazıları (İbn-i Sa'd ve Bezzâr gibi), hadiste bulunan "Leste" (değilsin) kelimesindeki zamirin şeklini "Lestu" (değilim) şeklinde değiştirerek, "Sen deccâl değilsin" yerine, "Ben deccâl değilim" manası çıkarmış ve Allah Resulü'nün bu cümleyle önceden Hz. Ali'ye verdiği vaade sâdık kalıp kızını ona vereceğini vurgulamak istediğini iddia etmiş ve böylece birilerine yönelik olan tarizi halletmeğe çalışmışlardır. Oysa bu çabaları da nafiledir; zira:

    a)-Aynı rivâyeti Akilî söz konusu iddiaya yer bırakmayacak şekilde, şöyle nakletmiştir: Resulullah (s.a.a) Fâtıma'yı Hz. Ali'yle evlendirdiğinde Hz. Fâtıma'ya hitaben şöyle buyurdu: "Ben seni Deccâl olmayan birisiyle evlendirdim."[77]

    Bu hadisin kelimelerindeki harekeleri değiştirmek mümkün olmadığı için, yukarıda verdiğimiz manadan başka bir mana çıkarmak mümkün değildir.

    b)-Resulullah'ın önceden Hz. Ali'ye bu konuda vaadde bulunduğu iddiası da doğru değildir; zira eğer bu doğru olsaydı, Ömer ve Ebu Bekir Hz. Fâtıma'ya tâlip olduklarında, Allah Resulü onlara "Fatıma henüz küçüktür" cevabını vermez ve Hz. Ali'yle sözlü olduklarını söylerdi.

    c)-Konuyla ilgili kaynakların bir çoğu, kendisine Hz. Fâtıma'yı istemesi bir çokları tarafından önerilmeden önce, Hz. Ali'nin (kendi tabiriyle) aklının ucundan bile böyle bir şeyin geçmediğini nakletmektedir. Durum böyle iken Resulullah'ın önceden Hz. Ali'ye söz verdiği iddiası doğru olabilir mi?!

    Hadisin manasını bu tür soğuk te'villerle değiştiremeyeceğini anlayan İbn-i Hacer Askalânî, aynı sened ve aynı râviyle naklettiği hadisin son bölümünü ("Sen Deccâl değilsin" cümlesini) maalesef makaslayarak nakletmiştir.[78] Bu da onun ne kadar emânet ve insaf sahibi olduğunu yeterince gösteriyor!!

    Bunu sadece o değil, daha niceleri ve nice yerlerde gerçekleştirmişlerdir ki yeri olmadığı için geçiyoruz.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #32
      Ynt: örnek kadinlar- Hz. Hatice (r.a)

      BİR KAÇ NÜKTE



      Son olarak birkaç nükteye değinip bu bahsi kapatmak istiyoruz:

      1-Zikrettiğimiz bunca delile ve rivayetler arasındaki bunca çelişkiye rağmen bazılarının Zeynep Rukayye ve Ümm-ü Külsüm'ü Resulullah'ın gerçek kızları olarak göstermekte ısrarlı davrananların niyetinde belki de Hz. Ali'nin faziletlerine karşılık başkalarına fazilet üretmek yatmaktadır. İşte bu yüzden görüyoruz ki 3. Halife Osman'a " Zun-nureyn" (iki nur sahibi) lakabını vermişlerdir. Oysa dünya kadınlarının efendisi olan ve Resulullah'ın gerçek kızı ve mübarek neslinin menbaı, olduğunda zerre kadar şüphe bulunmayan Hz. Fâtıma'nın kocası Hz. Ali'den benzer bir lakabı esirgemişlerdir nedense!!

      2-Osman'ın Rukayye ve Ümm-ü Külsüm ile hiç de mutlu bir hayat yaşamadıklarını ve Osman'ın onlara karşı çeşitli eziyetlerde bulunduğunu kaynaklarda okuyoruz.[79]

      3- Bütün bunlara rağmen, ikinci kız (Ümm-ü Külsüm) de vefat ettiğinde güyâ Allah Resulü'nün "Eğer on kızım olsaydı yine hepsini Osmân ile evlendirirdim"[80] buyurduğunu nakleden kaynaklar, söz konusu Hz. Ali (a.s) olunca şu utanç verici uydurma hadisi nakletmekte bir beis görmüyorlar:

      Güyâ Hz. Ali (a.s), (Hz. Fatıma'yla evli olduğu halde) Ebu Cehl'in kızıyla evlenmeğe tâlip olmuş; bunu duyan Resulullah öfkeli bir şekilde minbere çıkarak bütün ashabın arasında Hz. Ali'nin bu fiilini teşhir ederek onu kınamış ve "Ebu Tâlib oğlu eğer bunu yapmak istiyorsa benim kızımı boşamalıdır; zira Allah'ın düşmanının kızıyla, Allah'ın Resulü'nün kızı bir araya toplanmaz" buyurmuş; ardından da o sıralarda henüz müşrik olan Ebul'âs b. Rabi'nin (Zeyneb'in kocası) damatlığını övmüştü?![81]

      Bu kıssayı uyduranlar bir çok yerin aksine burada Osman'ı neden unutmuş ve Peygamber'in methine onun yerine Ebul'âs'ı mezhar kılmışlardır acaba?! Belki de Hz. Ali'ye karşı müşrik birisinin övülmesi ona olan ta'riz ve hicvi daha da galizleştirir de ondan!! Allah hepimizi nefsimizin ve Şeytan'ın şerrinden korusun.

      4-Önceden de değindiğimiz gibi bu kızlardan bahseden Ehl-i Sünnet rivâyetleri, Rukayye ve Ümm-ü Külsüm'ün Ebu Leheb'in oğlanlarıyla evlendiği üzerinde te'kid ederken, ısrarla bu oğlanların kızlarla cinsel ilişkiye girmeden bakire olarak onları boşadıklarını ileri sürmektedirler. Halbuki kaynaklar buna engel olabilecek herhangi bir engelden bahsetmemiştir. Fakat sıra Osman'a gelince durum değişiyor. O evlenir evlenmez cinsel ilişki gerçekleşiyor; hatta hanımı Habeşe'ye giderken gemide çocuk düşürüyor. Evet böyle olmalıdır; aksi taktirde Osman'a bir fazilet daha nasıl üretilsin?!


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #33
        Ynt: örnek kadinlar- Hz. Hatice (r.a)

        [1]-Bu rivâyetler ve aralarındaki ihtilaflar için şu kaynaklara bakılabilir: El-Evâil, C.1, S.159, El-İsâbe, C3, S.611-612, Üsd-ül Gâbe, C1, S.12-13-17, Es-Siret-ül Halebiyye, C.1, S.140, Niseb-u Kureyş (Mus'ab Zübeyri), S.22, Kâmus-ür Ricâl, C.10, S.431.
        [2]-Menâkıb-u Âl-i Ebî Tâlib, C.1, S.159, Bihâr-ül Envâr, Ricâl-ül Mâmeqânî ve Kâmûs-ur Ricâl kitaplarında da aynı şey nakledilmiştir.
        [3]-El-İstiğâse, C.1, S.70.
        [4]-El-Evâil, C.1, S.311, El-İsâbe, C.1, S.293.
        [5]-Sıffîn (Minqarî), S.325.
        [6]-El-İsâbe, C.4, S.335, Tabaqât (İbn-i Sa'd), C.8, S.193.
        [7]-El-İstîâb, (El-İsâbe'nin hamişinde), C.4, S.331, El-Evâil, C.1, S.312.
        [8]-El-İstiğâse, C.1, S.68-69.
        [9]-El-İsâbe, C.4, S.304-490, El-Bed'u Vet-Târih, C.5, S.17, Tehzib-u Târih-i Dimaşk, C.1, S.298, Nihâyet-ül İrb, C.18, S.212-214.
        [10]- El-Bed'u Vet-Târih, C.5, S.16, C.4, S.139.
        [11]-El-Mevâhib-ül Ledünniyye, C.1, S.196, Târih-ül Hamis, C.1, S.272.
        [12]-Neseb-u Kurayş, S.21, Mecme-üz Zevâid, C.9, S.217, El-Bidâyet-u Ven-Nihâye, C.2, S.294, Zehâir-ul Ukbâ, S.152.
        [13]-Es-Siret-ül Halebiyye, C.3, S.308, Er-Ravz-ül Enf, C.1, S.214.
        [14]- El-İsâbe, C.4, S.304, (Cürcâni'den naklen), Neseb-u Kurayş, S.21.
        [15]- Kaynaklarından bazısını önceden verdik.
        [16]- Ed-Dürr-ül Mensur (Suyutî), C.6, S.408
        [17]- El-İtqân (Suyutî), C.1, S.37.
        [18]- Tarih-u Ehl-il Beyt, S.92.
        [19]-Ed-Dürr-ül Mensûr. C.6, S.404.
        [20]-El-Vefâ, S.655, Ed-Dürr-ül Mensur, C.6, s.404, Tabakât (İbn-i Sa'd), C.1, S.133, Feth-ul Kadir, C.5, S.504, Nihâyet-ül İrb, C.18, S.208, Muhtasar-u Tarih-i Dimaşk, C.2, S.262.
        [21]-Delâil-ün Nübüvve (Beyhakî), C.2, S.69-70.
        [22]-Ed-Dürr-ül Mensûr, C.6, S.403-404, Lübâb-üt Te'vil, C.4, S.417, El-Câmiu Li-Ahkâm-il Kur'ân, C.20, S.222, Et-Tefsir-ül Kebir, C.32, S.132. Son iki kaynakta bu çocuğun Abdullah olduğu da kaydedilmiştir.
        [23]-Ed-Dürr-ül Mensur, C.6, S.404, Feth-ül Kadir, C.5, S.503, Behr-ül Muhit, C.8, S.520, Tefsir-ül Kebir, C.32, S.133, El-Câmi-u Li-Ahkâm-il Kur'ân, C.20, S.223.
        [24]-Siret-ül Halebiyye, C.3, S.308, Tefsir-ül Kebir, C.32, S.133, Tefsir-ül Kur'ân-il Azim, C.4, S.559.
        [25]-Es-Siqât, C.2, S.142, Et-Tibyân, C.10, S.418, Feth-ul Kadir, C.5, S.504, Lübâb-üt Te'vil, C.4, S.417, Tefsir-ül Kebir, C.32, S.132, Tefsir-ül Kur'ân-il Azim, C.4, S.559, EL-Câmi-u Li-Ahkâm-il Kur'ân, C.20, S.222.
        [26]-Bahr-ül Muhit , C.8, S.520, Feth-ul Kadir, C.5, S.503-504, Ed-Dürr-ül Mensûr, C.6, S.404. Fakat bu görüşün doğru olmadığı açıktır; zira hicretin ikinci yılında Bedir savaşında ölen Ebu Cehil, henüz İbrâhim dünyaya gelmeden kaç yıl önce vefat etmiştir. Bu da söz konusu şahsın Âs b. Vâil olduğunu ileri süren rivâyeti güçlendirmektedir.
        [27]-Ed-Dürr-ül Mensûr, C.6, S.404, Delâil-ün Nübüvve, C.2, S.70, Tabakat, C.1, S.133, Es-Siqât, C.2, S.142, Tâaih-ül Hamis, C.1, S.273, Nihâyet-ül İrb, C.18, S.208, El-Vefa, S.655, Murûc-üz Zeheb, C.2, S.291, El-Mevâhib-ül Ledünniyye, c.1, S.196, Üsd-ül Gâbe, C.5, S.467, Nur-ul Ebsâr, S.43, Zehâir-ül Ukbâ, S.152 , Siret-ül Halebiyye, C.3, S.308, Mecme-üz Zevâid, C.9, S.112-217, Muhtasar-u Târih-i Dimaşk, C.2, S.262.
        [28]-Tabakât (İbn-i Sa'd), C.1, S.133, Siret-u Mağlatay, S.15, Târih-ul Hamis, C.1 S.273, El-Vefâ , S.655, El-Mevâhib-ül Ledünniyye, C.1, S.196, Siret-ul Halebiyye, C.3, S.308, Nur-ul Ebsâr, S.43, Zehâir-ul Ukbâ, S.153.
        [29]-E-Bed-u Vet-Târih, C.5, S.16, El-Mevâhib-ül Ledünniyye, C.1, C.196, Târih-ul Hamis, C.1, S.273, Siret-ul Halebiyye, C.3, S.308, Et-Tebyin Fi Ensâb-il Kureşiyyin, S.87, Zehâir-ül Ukbâ, S.152.
        [30]-Ensâb-ül Eşrâf (Es-Siret-uh Nebeviyye), S.396.
        [31]-Tarih-ül İslâm (ES-Siret-uh Nebeviyye), S.66, Târih-ul Hamis, C.1, S.282, Zehâir-ül Ukbâ, S.152, Behcet-ül Mahâfil, C.2, S.137, Es-Siret-ul Halebiyye, C.3, S.308.
        [32]-Cemhere-tu Ensâb-il Arab, S.16
        [33]-Siret-u Mağlatay, s.15, Menakıb-ı Âl-i Ebî Tâlib, c.1, s.133, Târih-ul Hamis, c.1, s.273, El-Mevâhib-ül Ledünniyye, C.1, S.196, Es-Siret-ul Halebiyye, C.3, S.308, El-Bed-u Vet-Târih , c.5, S.16, Zehâir-ül Ukbâ, S.152.
        [34]-Siret-u Mağlatay, S.15, El-Mevâhib-ül Ledünniyye, c.1 , s.196, Es-Siret-ul Halebiyye, C.3, S.308.
        [35]-Er-Ravz-ul Enf, C.1, S.214.
        [36]-Menâkıb-ı Âl-i Ebitâlib, C.1, S.162.
        [37]-El-Mevâhib-ül Ledünniye, C.1, S.196, Behcet-ül Mehâfil, C.2, S.137, Târih-ül Hamis, C.1, S.273, Delâil Nübüvve, C.2, S.69, Ed-Dürr-ül Mensûr, C.6, S.404, Siret-ül Halabiyye, C.3, S.308, Zehâir-ül Ukbâ, S.152, Zâd-ül Meâd (İbn-i Kayyim el-Cevzi), C.1, S.25, Siret-u Mağlatay, s.16.
        [38]-Tarih-i Yakubi, C.2, S.32.
        [39]- Tarih-i Yakubi, C.2, S.32.
        [40]-Er-Ravz-ül Enf, C.1, S.214.
        [41]-Er-Ravz-ül Enf, C.1, S.214
        [42]-El-Evâil, C.1, S.166.
        [43]-El-İsâbe, C.4, S.304, El-İstiab, C.4, S.299, Delâil-ün Nübüvve, C.2, S.70, Tarih-ül Hamis, C.1, S.273, El-Vefa, S.656, Muhtasar-uTarih-i Dimaşk, S.2, S.262.
        [44]-Zâd-ül Meâd,(İbn-i Kayyim), C.1, S.25, Tabakât-ül Kübrâ, C.1, S.133, El-Vefa, S.655, Siret-ül Halebiyye, C.3, S.308, Cemheret-u Ensâb-il Arab, S.16, Nur-ül Ebsâr, S.43, İs'âf-ür Râğibin (Nur-ül Ebsâr'ın hamişinde), S.82 Muhâzarat-ül Evâil, S.88.
        [45]-Nihâyet-ül İrb, C.18, S.213, El-İstiâb (El-İsâbe'nin hamişinde), C.4, S.373-374.
        [46]-Siret-ül Halebiyye, C.3, S.308, El-İstiâb, C.4, S.373.
        [47]- Tarih-ül Hamis, C.1, S.272, Behcet-ül Mehâfil, C.2, S.137, El-Vefâ, S.656, El-Evâil, C.1, S.166, Er-Ravz-ül Enf, C.1, S.215, Siret-ül Halebiyye, C.3, S.308, Zehâir-ül Ukba, S.1.
        [48]-
        [49]-Târih-ül Hulefâ, S.75, Tehzib-üt Tehzib, Bihâr-ül Envâr, C.43, S.8, Hedâik-ür Rıyâz ve İkbâl-ül A'mâl'den naklen.
        [50]-Müstedrek-ül Hâkim, C.3, S.163, Nihâyet-ül İrb. C.18, S.213, Siret-u Mağlatây, S.17, Delâil-ün Nübüvve, C.2, S.71, Bihâr-ül Envar, C.43, S.8, El-Besâir-u vez-Zehâir, C.1, S.193, Tarih-i Yakubî, C.2, S.20, El-Mevâhib, C.1, S.198, Et-Tebyin-u Fi Ensab-il Kureşiyyin, S.91.
        [51]-Bihâr-ül Envâr, C.43, S.S9, Nihâyet-ül İrb, C.18, S213.
        [52]-Bihâr-ül Envâr, C.43, S.1-10, El Kâfi, Misbâh-ül Kebir, Delâil-ül İmâme, Misbah-ül Kef'emî, Er-Ravza, Menakıb-ı Şehraşub'dan naklen. Murûc-üz Zeheb, C.2, S.289, Keşf-ül Gumme, C.2, S.74, Zehâir-ül Ukbâ, S.52, Târih-ül Hamis, C.1, S.278.
        [53]-Mus'ab-üz Zübeyri, Süheyli, Makdisî, Kastalanî gibi.
        [54]-Miraç konusu ve hangi tarihte gerçekleştiğine dair bilgiler için bak, Es-Sahih-u Min Siret-in Nebiyy-il A'zam.
        [55]-Bu hadisler için Şia kaynaklarından şu kitaplara bakılabilir.; İlel-üş Şerâyi, S.72, Bihâr-ül Envâr, C.18, S.315-350-364, C.43, S.4-5-6, El-Envâr-ün Numâniyye, C.1, S.80 ve... Müstedrek-üs Sahihayn,C.3, S.165, Nüzül-ül Ebrâr, S.88, Ed-Dürr-ül Mensûr, C.4, S.153, Târih-i Bağdâd, C.5, S.87, Menâkıb-u İmâm Ali (Meğâzili), S.357, Târih-ül Hamis, C.1, S.277, Nazm-u Dürer-üs Simtayn, S.176, Zehâir-ül Ukbâ, S.36, Muhâzırât-ül Evâil, El-Mevâhib, C.2, S.29, Maktel-ül Hûseyn (Hârezmi), S.63-64, Mizân-ül İ'tidal, C.2, S.297, Mecme-üz Zevâid, C.9, S.202, Yenâbi-ül Meveddet, S.97, Nüzhet-ül Mecâlis, C.2, S.179, Erceh-ül Metâlib, S.239, Vesilet-ül Meâl, S.78-79, Ahbar-üd Düvel, S.87 ve....
        [56]-Bihâr-ül Envâr, C.43, S.2.
        [57]-Hasâis-u Emir-il Mu'minin Ali (Neseî), S.114, Menâkıb-u Âl-i Ebi Tûlib, C.3, S.345, Tezkiret-ül Havâs, S.306-307, Müstedrek-us Sahihayn, C.2, S.167-168, Sünen-ün Nesei, C.6, S.62.
        [58]-Bihar-ül Envâr, C.43, S.92 ve...
        [59]-Tarih-ül Hamis, C.1, S.264, Mecme-üz Zevâid, C.9, S.219, Muhtasar-u Târih-i Dimaşk, C.2, S.275, Siret-u Mağlatay, S.12, El-Mevâhib-ül Ledünniyye, C.1, S.38-202, Er-Ravz-ül Enf, C.1, S.216.
        [60]-Er-Ravz-ül Enf, C.1, S.216, El-Mevâhib-ül Lüdünniyye, C.1, S.38-202, Siret-u Mağlatay, S.12, Muhtasar-u Târih-i Dimaşk, C.2, S.275.
        [61]-El-Evâil, C.1, S.16.
        [62]-Siret-u Mağlatay, S.12, Mecme-üz Zevâid, C.9, S.219, El-Evâil, C.1, S.161.
        [63]-Delâil-ül Nübüvve, C.1, S.71.
        [64]-Târih-ül Hamis, C.1, S.275-406, El-Mevâhib, C.1, S.197, Zehâir-ül Ukbâ, S.162, İs'âf-ür Rağibin (Nur-ul Ebsar'ın Hamişnde), S.83.
        [65]-Siret-u Mağlatay, S.12, Nihâyet-ül İrb, C.18, S.171.
        [66]-Menâkıb-u Âl-i Ebî Tâlib, C.1, S.159.
        [67]-Menâkıb-u Âl-i Ebî Tâlib, C.1, S.162.
        [68]-Nazm-u Dürer-üs Sımtayn (Zerendi Hanefî), S.113-114, Maktel-ül Hârezmi, C.1, S.109, Menâkıb-ül Kâşî ( el yazma nüshası), S.72, Menâkıb (Abdullah Şâfiî ) (el yazma nüshası), S.50.
        [69]-Yenâbi-ül Meveddet (Kunduzi-i Hanefî), S.255.
        [70]-Bu cümlede Uhut savaşına işaret edilmektedir. Bilindiği gibi Uhut savaşında malum olayların ardından, ashabtan birkaç kişi hariç hemen hepsi, Resulullah'ı meydanda yalnız bırakarak kaçmış, sonradan Resulullah'ın hayatta olduğunu öğrenince bir çoğu geri dönmüştü. Fakat Allah-u Teâlâ yinede onları affetmişti. Osman ise savaştan üç gün sonra Medine'ye geri dönmüş ve Resulullah ona "Amma da uzun gittin!" diyerek târizde bulunmuştu.
        [71]-Sahih-i Buhari (Arapça metin), C.3, S.68.
        [72]-Zehâir-ül Ukbâ, S.162, El-Mevâhib-ül Ledünniyye, C.1, S.197, Et-Tebyin-u Fî Ensâb-il Kureşiyyin, S.89, Nur-ul Ebsâr, S.44.
        [73]-Menâkıb-u Âl-i Ebî Tâlib, C.1, S.22.
        [74]-Mecme-üz Zevâid, C.9, S.207, El-Musannaf (Abdurrazzâk), C.5, S.486, Menâkıb-ül Hârezmî, S.243.
        [75]-Es-Siret-ul Halebiyye, C.1, S.207, El-Musannaf (San'ânî), C.5, S.486, En-Nihâye, C.1, S.14.
        [76]-Tabakât (İbn-i Sa'd), C.8, S.12, Mecme-üz Zevâid, C.9, S.204, El-Lialî-l Masnua, C.1, S.365.
        [77]-El-Liâli-l Masnua, C.1, S.365.
        [78]-El-İsâbe, C.1, S.374.
        [79]-Bu konuda geniş ve kaynaklara dayanan bilgiler edinmek isteyenler, Allame Seyyid Cafer Murtaza Amili'nin "Es-Sahih-u Min Siret-in Nebiyy-il A'zam" kitabına (C.4, S.12 ila 18) müracaat edebilirler.
        [80]-Tabakât (İbn-i Sa'd), C.8, S.38, Siyer-u A'lâm-in Nübelâ, C.2, S.253.
        [81]-Bu konuda iki büyük âlim (Allame Seyyid Cafer Murtaza Amili ve Allame Seyyid Ali Hüseynî-i Milânî) çok geniş bir araştırma yaparak, söz konusu rivayeti, hem senet, hem de muhteva açısından güçlü ve sağlam delillerle (özellikle Sünnî kaynaklara dayanarak) çürütmüşlerdir. Bu konuda Şu kaynaklara bakılabilir: Es-Sahih-u Min Siret-in Nebiyy-il A'zam, C.4, S.53 ila 61 ve Er-Resâil-ül Aşr (On Risâle), 6. Risâle.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X