Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Siffin'in güzel konusan kadini Ümmü'l-Hayr

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Siffin'in güzel konusan kadini Ümmü'l-Hayr

    Ayni minvalde baska bir örnek, hureys b. sürakanin kizi ümmül hayrdir.

    o, sadr-i islamda nam salmis kadinlardandir. yüksek bir konusma gücüne sahip olan ümmül hayr, belig bir hatip sayiliyordu. arab adindaki kadinlardandi; kufede yasiyordu. o, medinede yetismis bir kadin degildi. bir kadin medineden ciksaydi, onun, Allah resulunun okulunu, fatima zehra, Ali b. ebi talib, imam hasan, imam huseyn, imam seccad ve diger imamlarin mektebini görüp ders aldigini söyleme imkanina sahip olunabilirdi.

    fakat bu kadin, kufeden cikmistir. o, sadece ali b. ebi talibi idrak etmistir, kufe onun zamaninda dinin besigi idi. yoksa daha önce pek bir temeli ve gecmisi yoktu.

    Muaviye kufedeki valisine bir mektup yazmisti. Mektubunda validen, ümmülhayrin yolculuk imkan ve araclarini hazirlayarak onu donandirmasini ve onu kufeden sam'a göndermesini istemisti. Muaviye, ima yoluyla valiye, kendisinin vali hakkindaki kararinin, bu kadinin verecegi rapora dayandigini vurgulamisti.

    "sunu bil ki; o'nun (kadinin), senin hakkindaki sözüne göre ya iyi, ya da kötü bir karsilik öreceksin"

    yani eger bu kadin senden sikayetci ise ben senin hakkinda kötü bir ceza belirlerim, yok eger senden hosnut ise ve rapor istenilen bir rapor ise senin icin iyi bir ödül düsünecegim. kufe valisi kadinin huzuruna gelrerek mektubu ona okumus ve söyle demistir: "muaviye sizi davet etmis, huzuruna cagirmistir."
    hanim, cevaben "ben muaviye ile görüsmeye ragbet etmiyor degilim. ona itaatte bir sapmanda söz konusu degildir. ayrica yalan söylemek icin bahane aramak amacini da tasimiyorum" demistir.

    kufe valisi bu haimin kufeden samin sefer aracini hazirlamis ve onu ugurlarken sunlari söylemistir:
    "ey ümmülhayr! muaviye, benim hakkimda mükafat veya cezayi belirlemede senin yorumunu esas alarak karar verecek"

    Bu aciklamayla kadinin, muaviyenin sarayinda kendi menfaatine bir tavsiyede bulunmasini ummustu. fakat hanim, cevap olarak söyle demistir:

    "beni muhabbet ederek sakin benim gidip yanlis/batil rapor vermemi ve böylece seni sevindirecek yorumlar yapmami bekleme. seni tanidigim kadariyla ümitsiz olmamani ve senin hakkinda haktan baska birsey söyleyecegimi sanmamalisin. ben senin hakkinda bildigim seyleri söyleyecegim"



    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: Siffin'in güzel konusan kadini Ümmü'l-Hayr

    Bir kadin, o günkü Kufe'nin resmi valisinden sonra muhabbet elde ettigi halde, valinin, ima yoluyla da olsa kendisi icin tavsiye ve referans vermesini istediginde "bana muhabbetinden dolayi, yersiz tamaha kapilma. seni tanidigim kadariyla umutsuz da olmamalisin. ben ne biliyorsam, onu söylerim" diye cevap vermektedir.

    (Bu rüsvet, araci vb. seyleri kabul etmeme, o kadinin takvasini göstermektedir.) sonra kufe ile sam arasini tam bir kolaylik icerisinde kat ederek sam'a girmistir. Muaviye, O'nu mükemmel bir sekilde tebcil etmis ve ona kendi hareminin yaninda yer vermistir. "onu haremiyle birlikte kkonuklandirmis ve dördüncü gün Sam'a sokmustur".

    yani yol yorgunlugunu attiktan sonra Sam'a almistir. Bu hanim, Muaviyenin sarayina girdigi zaman, saray mensuplari oturmuslardi. hanim, o günün resmi merasiminden dolayi onlara selam vermis ve bu selamina karsilik almistir. daha sonra muaviye söyle demistir: siz bana hayir ve iyilik adiyla seslendiniz ve "emirul müminin" adiyla hitap ettiniz!

    Hanim, muaviyenin bu sözüne "herkesin yazili bir süresi" vardir diyerek cevap vermistir.

    Muaviye, "dogru söylüyorsun...nasilsin iyimisin teyze?" dediginde, hanim söyle devam etmistir sözüne: ben tam bir dostluk ve rifkla bu yolu kat ettim. hem yolda, hemde konakta iyiydim.
    "ey müminlerin emiri! sana gelinceye kadar üstümden afiyet ve iyilik eksik olmadi. simdi dost bir kralin yainda düzenli tertipli bir meclisteyim"

    Bunun ardindan muaviye, kendine özgü düsüncesi oldugundan ve her firsattan siyasal bazda sui istifade ettiginden hanima söyle demistir: ben iyi niyete sahiptim: siffin savasinda ve diger savaslarda size galip geldim. sam, kufeyi sultasi altina almayi basardi...

    Bunun üzerine hanim, söyle demistir: Allah seni batil söz söylemekten ve sonucu tehlikeli seyler söylemekten kkorusun. dolayisiyla ben iyi niyetle galip geldim demen dogru degildir. senin galip gelmen, siyaset oyunlarindan ve elele vererek seni zafere götüren halkin varliginin zaafiyetinden kaynaklanmaktadir.

    Muaviye cevap olarak:
    "biz bu zeminde konusmak istemiyoruz. sen bize siffin meydaninda Ammar b. Yasirin öldürülmesi esnasinda ne söylediini anlat" dediginde hanim, söyle karsilik vermistir: ben daha önce o sözleri söylememistim. onlari daha sonra baskalari icn naklettim. önceki suikastta söylemedim yani. aksine dilimin cikardigi kelimeler. ammarin yaralanmasi esnasinda cikan kelimelerdi. eger sen istersen, baska bir zeminde sizinle konusurum. o sözleri kurada gündeme getirmeyin"

    Muaviye, oturumdaki saraylilara dönerek "hanginiz, bu kadinin sözlerini hatirliyor?" demis (o dönemde arabin hifzi meselesi meshurdu. savas meydaninda özellikle resmi bir sahsiyetten duyduklari sözleri, hafiza yönünde güclü olan kimseler yazarlardi) iclerinden biri, bazi sözlerini hatirladigini söyleyerek, o sözleri söyle nakletmistir: ben onu, saglam dokunmus iki hirkayi üzerine giyinmis bir vaziyette deve üzerinde gördüm. elinde kenarlari dagilmis bir kirbac var. heyecan verici ve komuta halet-i ruhiyesi icinde konusuyor. tipki bir fahl (güclü erkek aslan) gibi hediri vardir. (erkek hayvan anlaminda fahl kelimesi, kadin zayif, erkek güclü oldugu icin kullanilmiyor; tersine fühulet, arastirmacilar arasinda seckinligin alametidir. tahkik ehli ulemadan bahsetmek istedikleri zaman, bunlar ulemanin fühuludur, demektedirler. bu, edebi benzetmedir) söz konusu sahis demisir ki, ben onu bu manzara icinde gördüm. yani bir kadin, meydanda nihai cesaretle deveye binmis, elinde kirbac var ve ayni zamanda konusuyor. daha sonra bu hanimin siffin savasinda söyledigi sözlerden bir kismini aktariyor., söyle diyordu, diyor:

    "ey insanlar, Rabbinizden korkup sakinin, cünkü kiyamet saatinin sarsintisi büyük bir seydir" (hac 1)

    sözünün baslangicinda bir ayet okuyarak, kiyamet saatinin siddetini ve meadi hatirlatiyor, insanlara.

    Kuran-i kerim, kiyametten alemersa bir olay olarak bahsetmektedir:
    "o, göklerde ve yerde agirlasmistir" (araf 187)

    yani kiyamet, göklerin ve yerin tahammül edebildikleri, bir olay degil, aksine bütün düzenin yok oldugu bir olaydir.

    (devamla söyle demistir). bu hanim, hac suresinin ilk ayetini okuyarak, dinleyenlere meadi hatirlatmis ve sonra söyle demisti:

    "hic süphesiz Allah, size hakki aciklamis ve delili apacik kilmisir" dolayisiyla mazeret sahibi degilsiniz.

    "yolu beyin kilmis ve ilmi sunmustur. Allah, sizi karanlik ve körlükler icinde birakmamistir"

    Yani Allah sizi, karanlik bir perde icinde asili birakmaz. size akil, vahiy, seriat, risalet ve imamet vermistir. hidayetin bütün rükunlarini size gösermistir. "o halde nereye gitmek istiyorsunuz? Allah size rahmet ylesin. müminlerin emirindenmi kaciyorsunuz? yoksa savas meydanindanmi kaciyorsunuz? bunlari yapmak büyük günahtir; ister imamdan kacmak, isterse savastan firar etmek olsun farketmez.

    Düsmanlar, orman agaclari gibi bitecek ve meydani dolduracak kadar güclü olsalar bile alani terketmek yoktur.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: Siffin'in güzel konusan kadini Ümmü'l-Hayr

      "yoksa islamdan yüz cevirmek veya haktan irtidat etmek mi istiyorsunuz?" Mazallah Haktan bikmak, nefret etmek veya haktan dönmek ya küfr, ya nifak veya büyük günahtir. fakat Allahi duymadinizmi? O, söyle diyor:
      "andolsun, biz sizden mücahid olanlarla sabredenleri bilinceye kada, sizi deneyecegiz ve haberlerinizi de sinayacagiz" (Muhammed 31)

      Siz kuranda sunu okumadinizmi? Alla söyle buyurmaktadir: sizi bollukta ve darlikta deneriz, imtihan ederiz ki mücahidin kim, oturanin kim, sabredenin ve tahammülsüzün kim oldugu anlasilsin. sizin raporlarinizi bu imtihanlarla incelemekteyiz.

      bu sözleri o hanim, Alinin askerlerine söylemis ve sonra basini göge, kaldirarak "Allahim! sabir tükendi, yakin zayifladi ve ragbet yayildi (güdüler farklilasti)." sabir tükendi aylule düzeyine geldi. terminolojik olarak gecimini idare etmekten aciz olan muhtac insana "ayile" derler. ayile, aile sahibi, yani yardima muhtac demektir. "Ya Rabbi! kalblerin dizgini senin elindedir. Allahm onlarin kalplerini takva üzere kelimeyle birlestir. kalpleri hidayet üzere telif et ve hakki ehline döndür"

      "ve onlarin kalplerini uzlastirdi" (enfal 63)

      Hanim daha sonra askerlere yönelerek söyle demistir: "Allah size merhamet etsin! Adil, hosnut olunan, takva sahibi ve en büyük sadakat sahibi imama gelin. Ali ve askerlerine karsi saf baglamis olanlardaki, bedir ve huneyn kinleri, cahiliye kinleridir.yani küfür, islama karsi savas seklinde emeviler eliyle ortaya cikmistir. bunlar, ic savas degildir. gercekte islam ile küfrü savasidirlar. onlar böyle yaparak cahili yenilgileri telafi etmek istiyorlar. emevilerin ölülerinin öcünü almak istegindeler. bu cümlelerden sonra sunlari vurguladi:

      "küfrün önderleriyle carpisin. cünkü onlar, yeminleri olmayan kimselerdir; belki cayarlar" (tevbe 13)

      böylece sizin askeri gücünüzü görsün ve neyh anil münker karsisinda durmasin, bitsinler. "sabredin ey muhacir ve ensar toplulugu! Rabbinizden bir basiret ve dininizden bir sebat üzere savasin. sanki ben yakin gelecekte sizin galip geleceginizi, sam halkinin (zalim ve tagut emevilerin liderliginde hareket eden sam halkinin) aslandan korkup kacan ürkk yaban esekleri gibi nereye gideceklerini sasirmis olacagini görüyorum. onlar ahireti dünya karsiliginda sattilar ve hidayete karsilik delaleti satin aldilar. ama kisa bir süre sonra pisman olacaklar. pismanlik onlari saracak ve pismanligimizi kabul edin diyecekler, fakat artik pismanligin bir yarari yoktur. vallahi haktan sapan, kesinlikle batila mübtela olur. halktan öte dalaletten baska ne varki! ancak Allahin velileri, dünya ömrünü kücük görmüs ahireti ise güzel telakki etmis ve ahiret iicn calismislardir. Allah Allah!

      Ey insanlar, haklar bosa cikmadan, sinirlar atil kalmadan vee seytanin kelimesi güclenmeden önce (aklinizi basiniza alin), (düsmani layik oldugu yere oturtun). Allah rasulunun amcasinin oglundan, Allah resulunun damadindan, iki torununun babasindan nereye kacmak istiyorsunuz?!

      O (Ali), peygamberin siretinden yaratilmis ve onun risaletinin hareket kaynagindan yükselip gelmistir. Allah rasulü onu, dininin kapisi kilmistir"

      "ben ilmin sehriyim Ali de kapisi"


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: Siffin'in güzel konusan kadini Ümmü'l-Hayr

        Allah resulünün Aliye verdigi özellik su idi: sen mizansin, senin tevellan hak ve batilin ölcüsüdür. seni seven mümin, sana düsman olan, münafiktir. o, putperestlerin baslarini kiran, putlari paramparca eden bir kimsedir.

        "insanlar müsrik iken o namaz kiliyordu; insanlar isyanda iken o itaat ediyordu. hz.Ali bütün ömrü boyunca böyleydi: kendine karsi savascilari öldürmüs, uhud ehlini yok etmis, ahzab ehlini hezimete ugratmistir. Allah, onun vesilesiyle hayber ehlini öldürmüs ve onun vesilesiyle onlarin arzu ve emellerini dagitmistir"

        Muaviyenin huzurunda o hanim sözlerini aktaran sarayli sahis sunlari ilave etmistir:

        "bu hanim o kadar gayret göstermisti ki müminlerde iman, kafilerin kalplerinde ise nifak, irtad ve ayrilik (sikak) meydana getirmisti. cok söz söylemis ve cok nasihat etmisti"

        bunlar, bu güzel konusan/hatib hanimin sözlerinden bir kisimdir. bu sözleri acikladigimiz zaman, onda mantik disi ve kuran disi bir söz olmadigini, sözlerinin ya kurana uygun, ya akla uygun oldugunu, onda asla zaafiyet hissi, dünya meseleleri, icgüdüsel islere tesvik veya kuru slogan olmadigini görürsünüz.

        böyle kadinlarin karsit cephesinde ise ilk dönem islam savaslarinda muaviye ve ebu süfyanin yaninda yer alan, onlara hizmet eden kadinlar vardi. bu kadinlar, söyle bir takim sloganlar atiyorlardi:

        "in takbülü nüanik
        in tedbürü nüfarik"

        "devam ederseniz, sevgiyle kucaklar
        döner giderseniz ayriliriz"

        onlarin bu sirf heyecan verici slogani, sadece icgüdüssel düzeydeydi. fakat sözünü ettigimiiz, hanimin, asil islami terbiyelere asina olmus hanimin slogani, cennete, Ali b. ebi talibin velayetine davetten olusmus; kuran ayetleri, nebevi hadisler ve Alinin fazilet beyanindan alinmistir.

        bu kadinin sözlerini, ebuzerin sözleriyle yanyana koydugunuz zaman, kadinlar erkek arasinda bir fark olmadigini görürsünüz. eger bu sözler, kitap haline gelse, bu zeminde mükerrer sözler beyan edilseydi, minberlerde, gazetelerde nakledilse, yazilsaydi, o zaman o da ebu zer gibi olurdu.

        bazen bir kadin, sizlanmayla askerleri heyecanlandirabilir. fakat bu sanat degildir. tersine bazen br kadin da irfanin zirve noktasindan istidlalde bulunarak askerleri tesvik eder ve söyle der:

        "dikkat edin! Allahin velileri dünya ömrünü kücük addeder ve onu terkederler. ahireti ise sever, güzel sayar ve ona kosar, onun icin cabalarlar"

        bu aciklama derinligi örnegini, özümseyebilmemiz icin büykleirn pek cok sözlerinde aramamiiz gerek. bunda sasilacak bir sey yoktur. bunlari Ali b. ebitalib, kufede egitmistir. sadr-i islamda kadin sloganinin göstergleri, emevilerle ilgili hatiriniza getirilen, kadinin askeri ve siyasi sahnelerdeki basarisinin nisanesi ise su anda aciklanan seydir.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #5
          Ynt: Siffin'in güzel konusan kadini Ümmü'l-Hayr

          Saraylinin sözleri bittikten sonra Muaviye, hanima dönerek söyle der:

          "ümmül hayr! bu sözlerle sen benim öldürülmemden baska bir sey istememissindir" siffin savasinda bu sözleri, insanlari, beni öldürmek icin heyecanlandirmak icin söylemissindir. "sayet seni öldürsem, benim icin zorluk yoktur bunda"

          ümmülhayr söyle cevap verir:
          "Allaha yemin ederim ki Allahin, mutsuzlugu sayesinde beni mutlu kilacagi kimse tarafindan öldürülmem, beni ümitsizlige ve endiseye düsürmez"

          O, bu sözleri, siilerin zayif oldugu bir zamanda emevilerin iktidar olanlarinda ve de Ali b. ebi talibin ölümünün ardindan bütün siilerin esir ve ya sehid olduklari, gizlenip kactiklari bir zamanda söylüyordu.

          Muaviye "yaziklar olsun sana, ey bos konusmada ileri giden kadin! osman hakkinda ne diyorsun?" diyerek osman olayini öne cikarmak, zübeyr olayini ortaya getirmek istediginde, ümmül hayr, söyle der: ben senden Allahin hakkini soruyorum muaviye! sen ise kendi diledigin baska seyleri benden soruyorsun. sen halim bir insansin. bu meselelerden vazgec, varsa baska meseleleri sor.

          Bunlari ayrintili olarak aktarmaktan maksat, ilk olarak bu hanimin, askeri ise ek olarak teblig isi de yaptigini; ikinci olarak O'nun sözlerinin kurandan, masumlarin temiz itretin sünnetinden neset ettigini; ücüncü olarak imam ve rehberi icin sehadet sinirina kadar hazir oldugunu, dördüncü olarak sloganinin, duygu düzeyinde degil, akil ve vahiy sinirlari icerisinde oldugunu ve besinci olarak konusmalarinin, masum velinin gelmesiyle olusacak heyecan gibi heyecan veren konsumalar oldugunu ortaya koymaktir.

          Ali b. ebi talibin izni olmaksizin savasta kimse konusamazdi. izinsiz konusmak cihad degildir. bütün cihatcilar ön safta silahli olarak savasmiyorlarmi? derseniz; bazilarinin teblig isleri varken, bazilarinin tedarik isleri, bir kisminin silahlari tasima ve nakletme isleri vardir. bir kismi ise savas yapar, savaslarda isleri taksim eder, is bölümü yaparlar. silahlarla ve kilicla direkt iliskisi olmayan isler, askeri isler degildir. fakat propaganda, teblig, bildiri ve tedarik islerinde kadin icin bir engel yoktur.

          böylesi örnekleri incelerseniz, kuran ve itret-i tahirinin ebuzer gibi erkekleri yetistirmede basarili oldugu gibi hakki söyleyen ve düsmanla mücadele eden kadinlarin egitim-öretiminde de basarili olmustur. dolayisiyla hic bir kadin peygamberlik makamina erisemedigi icin erkek kadindan daha üstündür sözü, sacma bir sözdür ve kadinin daha asagi olduguna delalet etmez. kaldi ki konunun peygamberlik makamiyla bir ilgisi bulunmamaktadir bu noktada. öyleyse erkeklerin övünmesinde önemli bir fayda yoktur. ayrica bunun, kadinlarin ayiflik duygusu ve inleyisine de bir etkisi yoktur.

          süphe yok ki ikisinin terbiye ve tekamülü icin de yol aciktir. elbette pek cok görev ortak, bazilari da tabiatlari geregi özeldir

          -celal ve cemal aynasinda kadin, cevadi amuli-


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum

          YUKARI ÇIK
          Çalışıyor...
          X