Kem gözlerin sadece basit bir parça gibi gördükleri, iffetten zerresini almamışların ezip geçtikleri belki de, belki de bana acıyarak bakan aslında acınacak halde olanların tarif ettikleri o izzetli parça hicabımdır, ziynetimdir benim…
“And olsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık. Kalpleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar, işte bunlar gafil olanlardır ” ( Araf- 179) Hani Kuran-ı Mecid böyle tasvir etmiştir onları. Onlar ilahi Teâlâ’nın bizlere sunduğu eşsiz inciden harbesizdirler. Kalplerine mühür binmiş onların anlayamazlar… Kalkmadıkça bu mühür ne kulak duyar ne de gözler görür. Onlar kendilerini haklı göstermek için nice senaryolar yazmışlardır. Ve nicelerini de buna alet etmişlerdir. Aslında bilmezler bu senaryo bir gün bitecek ve bu senaryoda oynayanlar bu sefer ateşler içinde kavrulacak… Etleri her seferinde yenilenecek ve her defasında ilk sefer ki gibi acıyla yanacaklar. “onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir” ( Hac- 19) “ gömlekleri katrandan olacak; yüzlerini ateş bürüyecektir” ( İbrahim-50)
Benim hediye diye Allah-u Tela’dan aldığım ve bu hediyeyle ömür boyu övündüğüm örtüme dil uzatanlar var ya; işte onlardır Allah’ın ayetlerini yalanlayanlar, Resulün can tanesi kızı olan Fatıma-Tuz Zehra (sa) şahadetini gizleyenleridr.
Evet, sen; asılsız hikâyelere kulak asıp, hak olanı kenara koyan ey kadın… Örtünün içinde gizli bir incisin aslında bunun farkında değilsin. Etrafındaki leş kokan, ağızlarından salyalar akarak sana bakan bu erkeklere karşı sen, Allah tarafından korunuyorsun aslında. Ey rabbim bu ne güzel bir emirdir böyle… Benim hicabım ziynetimdir aslında… Gururla övündüğüm onurla taşıdığım zeynebimdir benim.
Bilesiniz; Bir Allah’a kulluk etmek vardır ki en güzel özgürlüktür bu, bir de Allah’ın yarattığı bir kula kulluk etmek vardır ki işte bu en büyük zelilliktir… İmam Huseyin (sa) buyurmuyor mu “ izzetle ölmek zilletle yaşamaktan daha hayırlıdır” o masum çehre o günahlardan uzak şahsiyet İslam uğruna canını veren şehidlerin efendisi bilmiyor muydu zilletle yaşamayı, bilmiyor muydu yezide baş eğerek huzurla oturmayı… Hayır! O zilleti bir alçaklık bilmiş ve boyun eğmekten Allah’a sığınmıştı… Rahman’ın bir pis sudan yarattığı hatta ölüm zamanı bir leş olacağı kulunun emrini hüküm veriyorsun bugün devletinde. Aslında bu devlet bu hükümette senin değildir farkında değil misin sen ey gaflet uykusunda uyuyan!
Ben inci misali saklıyorum kendimi, değerli bir taş gibi koruyorum iffetimi. Resulün hak davası sayesinde. Ben kendimi eşim için, sadece eşime saklıyorum… İğrenç gözlerin sapık bakışların arasından kurtuluyorum bir nebze de olsa… Bir bakış olsun istiyorum hayatımın uzunluğu boyunca, mahremim olan eşimin gözleri olsun o da…
Sen alet ediyorsun kendini bu sonu gelecek dünyevi işlere heva ve hevesin uğruna ey kadın…
Uyan ve gör artık… Seni alaya alıyorlar, vücudunu pazarlıyorlar reklamlarda filmlerde, saklaman gereken bu emaneti veriyorsun onların ellerine. Onlar zayi ediyorlar seni… İşin bittiğinde kenara atıyorlar, bu sefer başka bir kadının vücudu oluyor erkelerin gözlerini kamaştıran, sahneleri neşelendiren ya da KANDIRILAN DİYELİM BUNA! Hani sendin bir ara TV programlarında gezen! Bir programdan diğerine yetişemeyen, hani sendin ne oldu? Neden koydular kenara şimdi seni, bunu düşünmüyor musun hiç? Kendini bu kadar ucuza mı pazarlıyorsun? Ama bunun suçlusu yine sensin neden mi?
Zira Allah sana ne kadar değerler vermiş, Resulün İslam adına nice savaşlarda bulunmuştu… Kerbela sahrası Zeynebin Hicabına şahitlik etmiş, Orada ne zorluklara katlanılmıştı… Unuttun sen yapılanları ya da şeytan seni de kandırmayı başardı…
Suçlusun çünkü;
Sen kendi değerine sahip çıkmazsan kim çıkacak senin adına! Sen savaşmazsan batılla hak için kim savaşacak söyle kim… adına Müslüman dediklerin ve sonra örtüne bir pislik gibi bakanlar mı? Yoksa hiç utanmadan el uzatanlar mı? Hangileri?
Sen korumazsan ziynetini kim koruyacak ey kadın söyle kim? Onlar aç köpekler gibi fırsat kolluyorlar kapında sense onların yemini veriyorsun örtünü açmakla… Ama doymaz onlar daha da isterler senden. Bu sefer bir fazlasını, kıyafetini, sonra iffetini, sonra namusunu ve sonraları…
Uyan ey örtünün sahibi!
Rabbin seni ne kadar sevmiş ki seni diline almış, Kuran’a yazmış adını, zikrinde toplamış örtünü “ inanan kadınlara da söyle: “bakışlarından bazısını yumsunlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç…”
(Nur – 31) ama sen bu değerin farkında değilsin. Âlemlerin yaratıcısı sevmiş seni, âlemlerin yaratıcısı vermiş adını, onun yarattığı madudiyetler değil…
Ve sizler;
Elimden alıp adına laiklik dediğiniz ve elimden alıp adına özgürlük dediğiniz hakkımı almak için, beni örtümü yere koymakla tehdit edeceğinizi mi sanıyorsunuz! sizler, ey gafiller! Ey kıyamet günün azabından korkmayanlar!
Ben kulağıma okutulan ezanla doğdum. Ezanda Muhammeden Resulullah zikrini işledim yüreğime… Nakış nakış bir annenin kızına işlediği çeyiz misali… Bir kızın en güzel nasihatidir HİCABI en güzel çeyizdir örtüsüne olan sadakati…
Önümü kapatmakla, beni alaya alıp kendini çağın kadını, milenyum erkeği gibi gösteren sefillere bu nidam;
Ben canımdan bile geçsem, geçmem örtümden, deseniz ki aç başını gir en güzel okullara tahsilini yaşa doya doya, deseniz ki ya ölüm ya örtün, sizi bu sefer alaya ben alırım ve alıyorum da… Örtüm ve Hicabım adına olan ölüm benim için şereftir, bu şerefi bana yaşatan İlahi Teâlâ’ya şükrümdür kanımın her damlası… Şahadettir o zaman içtiğim şerbet ve sadakatimin örneğidir kefenimdeki “La ilahe illallah Muhammeden Resulullah Aliyyen veliyullah” işlemesi…
Hicabım, şükrümdür Allah’a
Hicabım, borcumdur Fatımaya
Hicabım, onurum, ziynetim izzetimdir aslında…
Vesselam-u Aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh…
alıntı
“And olsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık. Kalpleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar, işte bunlar gafil olanlardır ” ( Araf- 179) Hani Kuran-ı Mecid böyle tasvir etmiştir onları. Onlar ilahi Teâlâ’nın bizlere sunduğu eşsiz inciden harbesizdirler. Kalplerine mühür binmiş onların anlayamazlar… Kalkmadıkça bu mühür ne kulak duyar ne de gözler görür. Onlar kendilerini haklı göstermek için nice senaryolar yazmışlardır. Ve nicelerini de buna alet etmişlerdir. Aslında bilmezler bu senaryo bir gün bitecek ve bu senaryoda oynayanlar bu sefer ateşler içinde kavrulacak… Etleri her seferinde yenilenecek ve her defasında ilk sefer ki gibi acıyla yanacaklar. “onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir” ( Hac- 19) “ gömlekleri katrandan olacak; yüzlerini ateş bürüyecektir” ( İbrahim-50)
Benim hediye diye Allah-u Tela’dan aldığım ve bu hediyeyle ömür boyu övündüğüm örtüme dil uzatanlar var ya; işte onlardır Allah’ın ayetlerini yalanlayanlar, Resulün can tanesi kızı olan Fatıma-Tuz Zehra (sa) şahadetini gizleyenleridr.
Evet, sen; asılsız hikâyelere kulak asıp, hak olanı kenara koyan ey kadın… Örtünün içinde gizli bir incisin aslında bunun farkında değilsin. Etrafındaki leş kokan, ağızlarından salyalar akarak sana bakan bu erkeklere karşı sen, Allah tarafından korunuyorsun aslında. Ey rabbim bu ne güzel bir emirdir böyle… Benim hicabım ziynetimdir aslında… Gururla övündüğüm onurla taşıdığım zeynebimdir benim.
Bilesiniz; Bir Allah’a kulluk etmek vardır ki en güzel özgürlüktür bu, bir de Allah’ın yarattığı bir kula kulluk etmek vardır ki işte bu en büyük zelilliktir… İmam Huseyin (sa) buyurmuyor mu “ izzetle ölmek zilletle yaşamaktan daha hayırlıdır” o masum çehre o günahlardan uzak şahsiyet İslam uğruna canını veren şehidlerin efendisi bilmiyor muydu zilletle yaşamayı, bilmiyor muydu yezide baş eğerek huzurla oturmayı… Hayır! O zilleti bir alçaklık bilmiş ve boyun eğmekten Allah’a sığınmıştı… Rahman’ın bir pis sudan yarattığı hatta ölüm zamanı bir leş olacağı kulunun emrini hüküm veriyorsun bugün devletinde. Aslında bu devlet bu hükümette senin değildir farkında değil misin sen ey gaflet uykusunda uyuyan!
Ben inci misali saklıyorum kendimi, değerli bir taş gibi koruyorum iffetimi. Resulün hak davası sayesinde. Ben kendimi eşim için, sadece eşime saklıyorum… İğrenç gözlerin sapık bakışların arasından kurtuluyorum bir nebze de olsa… Bir bakış olsun istiyorum hayatımın uzunluğu boyunca, mahremim olan eşimin gözleri olsun o da…
Sen alet ediyorsun kendini bu sonu gelecek dünyevi işlere heva ve hevesin uğruna ey kadın…
Uyan ve gör artık… Seni alaya alıyorlar, vücudunu pazarlıyorlar reklamlarda filmlerde, saklaman gereken bu emaneti veriyorsun onların ellerine. Onlar zayi ediyorlar seni… İşin bittiğinde kenara atıyorlar, bu sefer başka bir kadının vücudu oluyor erkelerin gözlerini kamaştıran, sahneleri neşelendiren ya da KANDIRILAN DİYELİM BUNA! Hani sendin bir ara TV programlarında gezen! Bir programdan diğerine yetişemeyen, hani sendin ne oldu? Neden koydular kenara şimdi seni, bunu düşünmüyor musun hiç? Kendini bu kadar ucuza mı pazarlıyorsun? Ama bunun suçlusu yine sensin neden mi?
Zira Allah sana ne kadar değerler vermiş, Resulün İslam adına nice savaşlarda bulunmuştu… Kerbela sahrası Zeynebin Hicabına şahitlik etmiş, Orada ne zorluklara katlanılmıştı… Unuttun sen yapılanları ya da şeytan seni de kandırmayı başardı…
Suçlusun çünkü;
Sen kendi değerine sahip çıkmazsan kim çıkacak senin adına! Sen savaşmazsan batılla hak için kim savaşacak söyle kim… adına Müslüman dediklerin ve sonra örtüne bir pislik gibi bakanlar mı? Yoksa hiç utanmadan el uzatanlar mı? Hangileri?
Sen korumazsan ziynetini kim koruyacak ey kadın söyle kim? Onlar aç köpekler gibi fırsat kolluyorlar kapında sense onların yemini veriyorsun örtünü açmakla… Ama doymaz onlar daha da isterler senden. Bu sefer bir fazlasını, kıyafetini, sonra iffetini, sonra namusunu ve sonraları…
Uyan ey örtünün sahibi!
Rabbin seni ne kadar sevmiş ki seni diline almış, Kuran’a yazmış adını, zikrinde toplamış örtünü “ inanan kadınlara da söyle: “bakışlarından bazısını yumsunlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç…”
(Nur – 31) ama sen bu değerin farkında değilsin. Âlemlerin yaratıcısı sevmiş seni, âlemlerin yaratıcısı vermiş adını, onun yarattığı madudiyetler değil…
Ve sizler;
Elimden alıp adına laiklik dediğiniz ve elimden alıp adına özgürlük dediğiniz hakkımı almak için, beni örtümü yere koymakla tehdit edeceğinizi mi sanıyorsunuz! sizler, ey gafiller! Ey kıyamet günün azabından korkmayanlar!
Ben kulağıma okutulan ezanla doğdum. Ezanda Muhammeden Resulullah zikrini işledim yüreğime… Nakış nakış bir annenin kızına işlediği çeyiz misali… Bir kızın en güzel nasihatidir HİCABI en güzel çeyizdir örtüsüne olan sadakati…
Önümü kapatmakla, beni alaya alıp kendini çağın kadını, milenyum erkeği gibi gösteren sefillere bu nidam;
Ben canımdan bile geçsem, geçmem örtümden, deseniz ki aç başını gir en güzel okullara tahsilini yaşa doya doya, deseniz ki ya ölüm ya örtün, sizi bu sefer alaya ben alırım ve alıyorum da… Örtüm ve Hicabım adına olan ölüm benim için şereftir, bu şerefi bana yaşatan İlahi Teâlâ’ya şükrümdür kanımın her damlası… Şahadettir o zaman içtiğim şerbet ve sadakatimin örneğidir kefenimdeki “La ilahe illallah Muhammeden Resulullah Aliyyen veliyullah” işlemesi…
Hicabım, şükrümdür Allah’a
Hicabım, borcumdur Fatımaya
Hicabım, onurum, ziynetim izzetimdir aslında…
Vesselam-u Aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh…
alıntı
Yorum