Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İnsan Zorluklarla Denenmektedİr

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    İnsan Zorluklarla Denenmektedİr

    [b]
    - İnsan Zorluklarla Denenmektedir



    Allah Teala hür irade sahibi kıldığı insanları dünya hayatında bir takım bela ve musibetlerle denemektedir. Zira insanın gerçek yüzünün ve asıl mahiyetinin bilinmesi, ancak zorluklarla karşılaştığında mümkündür.

    Elbette Allah insanın asıl mahiyetini bilmiyordu da, bu imtihanlar vesilesiyle bilmek istiyor demek istemiyoruz. İnsanın kendisine hüccetin tamamlanması için böyle imtihanların olması zorunludur.

    Nitekim Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur: "Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenlerle, sabredenleri deneyip bilmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?"[3]

    Yine şöyle buyurmuştur: "Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele." [4]

    Yine şöyle buyurmuştur: "...Biz sizi kötülük ve iyilikle deneyerek ne olduğunuzu ortaya çıkaracağız..." [5]

    Hz. İmam Hüseyin (a.s) Kerbela yolundaki menzillerin birine vardığında şöyle buyurdu: "Gerçekten insanların bir çoğu dünyanın kuludur; din ise dillerinde dolaşır. Geçimlerini sağladıkları müddetçe onu savunurlar, zorluklarla imtihan edildiklerinde dindarların azaldığını görürsün." [6]

    Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zenginlik ve rahatlık içerisinde olduğun için sevince kapılmamalısın. Bela ve fakirliğe uğradığında da üzülmemelisin. Zira altın ateşle denendiği gibi, mü'min de bela ile denenir." [7]



    2- Ruh Ve İman Zorluklar Sayesinde Daha Da Kamilleşir


    Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bela ve zorluk mü'mine ziynet, akıllı birisine ise keramettir. Zira ancak zorlukla karşılaştığında sabredip direnirse, ona iman nispetini vermek doğru olur." [8]

    Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Bir gün Cebrail (a.s) bana inerek şöyle dedi: "Ey Muhammed! Hak Teala sana selam ileterek şöyle buyurdu: "Ben, evliyamın benim likâmı sevmeleri için, yeryüzüne; dünyadaki her şeyi onlara acı kılmasını, onları üzmesini, sıkıştırmasını, ürkütmesini ve kendisinden kaçırmasını vahyettim. Gerçekten ben, dünyayı kendi dostlarıma hapis, düşmanlarıma ise cennet kılmışım."[9]

    Yine o Hazret şöyle buyurmuştur: "Nasıl ki, bir anne çocuğunu sütle besliyorsa, Allah Teala da öylece mü'min kulunu belalarla besliyor." [10]

    Yüce Allah, tabiat aleminin bir gereği olarak, dostlarının güzel ahlakla süslenmesini, ruhlarının olgunlaşmasını ve kamilleşmesini bu iniş ve çıkışlarda, hayatın acı yanlarını tatmada ve zorluklarla karşılaşmada karar vermiştir. Öyleyse, hayatın bütün iniş çıkışları, acı ve tatlı her yönü insanların kemale ulaşması için bir vesiledir. Açıktır ki, bu tür belalar, aslında bela olmayıp, bir ilahi lütuf ve keremdir. O halde, hayatın dar ve geniş geçitlerinden geçmemiz, bu uğurda sabredip çaba göstermemiz gerekir. Bu doğrultuda Allah'ın kâmil velileri ve insanlara her yönden örnek olan Hz. Resulullah (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları'nın izinden asla şaşmamalıyız.



    3- Allah Teala İnsanları Zorluklarla İkaz Etmektedir


    Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Andolsun! Senden önceki toplumlara da peygamberler gönderdik ve dönsünler sızlasınlar diye, biz onları bir çok sıkıntılar, darlıklar ve zorluklarla yakalayıp cezalandırdık." [11]

    Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah Teala'nın, peş peşe belaları ve zorlukları sana yağdırdığını gördüğünde bil ki, O, seni uyandırmak istemiştir."

    Yine Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah, kullarının kötü amelleri çoğaldığında, tevbe etmek isteyenin tevbe etmesi, günahlardan kaçınmak isteyenin kaçınması ve uyarılmak isteyenin uyarılması için kullarını, hayır kapılarını kapatmakla, bereketlerin önünü kesmekle ve ürünlerini azaltmakla uyarır."

    Açıktır ki, bu tür belalar da aslında bela olmayıp bir ilahi lütuf ve keremdir.



    4- Zorluklar İnsanların Kötü Amellerinden Kaynaklanmaktadır


    İnsanın başına gelen birçok bela ve musibetler, onun kendi hür iradesiyle yapmış olduğu kötü amel ve günahlarının dünyadaki yansımasıdır.

    Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur: "İnsanların elleriyle kazandıkları (günahları) yüzünden, karada ve denizde bozgunculuk çıkmıştır; belki dönerler diye (Allah) onlara (ceza olarak) yaptıklarının bir kısmını tattırır." [12]

    Yine Allah Teala şöyle buyurmuştur: "O, dilerse rüzgarı durdurur, yelkenle giden gemiler o zaman denizin yüzünde durakalır. Bunlarda, sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için deliller vardır. Yahut yaptıkları kötü işlere karşılık onları batırır, fakat bir çoğunu da bağışlar." [13]

    Açıktır ki, bu tür belaların da Allah Teala'nın adalet ve hikmetiyle bir çelişkisi yoktur. Bu tür belalarla karşılaşmakta suçlu olan insanın kendisidir. Herkes kendi yaptığının karşılığını görür. Bunun ilahi adalete bir aykırılığı olmayıp, aksine onun bir gereğidir.



    5- Bela ve Musibetler Mü'min Kulların Günahtan Arınmasını Sağlar


    Allah Teala, mü'min kullarını sevdiğinden, onların kıyamete günah pisliğiyle gelip acılara düşmemeleri için, dünya hayatında karşılaşılan bazı zorlukları, onların günah pisliklerinden arınıp temizlenmelerine bir vesile kılmıştır.

    Nitekim Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hamdolsun o Allah'a ki, itaatlerini sağlamlaştırmaları ve onların karşısında sevap alabilmeleri için, bizim şialarımızın (takipçilerimizin) dünyadaki günahlarını onlara verdiği zorluk ve sıkıntılarla arıttı (temizledi)."[14]

    Selman-ı Farisi'nin hastalandığı günlerde, Hz. Ali (a.s) onun görüşüne gelerek, şöyle buyurdu: "Ey Selman! şialarımızdan herhangi birisinin vücuduna bir ağrı geldiğinde, bu kesin onun geçmişte işlediği günahının sonucudur ki, bu ağrı onun temizlenmesi içindir."

    Selman: "Öyleyse, temizlenmekten başka, bizlere bunda bir sevap yok mudur" diye sorunca da, Hazret şöyle buyurdu: "Ey Selman! Siz, ancak ona sabretmenizle ve Allah'a sızlayıp dua etmenizle sevap alırsınız. Bu ikisiyle sizlere iyilikler yazılır ve mertebeleriniz yukarı götürülür. Ama vücudunuzdaki ağrı, sadece günahlarınıza keffare olarak sizleri temizler." [15]

    Sonuç olarak; bu nurlu buyruklardan da anlaşıldığı gibi, Allah Teala, mü'min kullarının günahlarını ve kötülüklerini, belalar ve zorluklar yağmuru ile yıkayıp temizler. Mü'min olmayan kimselere gelince, yüce Allah onlar hakkında asla böyle bir işi yapmaz. Aksine, onlara bir çok bela vermekle, onları kötü amelleri karşısında cezalandırır. Mü'minler için lütuf ve rahmet olan bu zorluklar, onlar için Allah'ın gazap ve kahrından kaynaklanmaktadır. O halde bela ve musibetler, her ne kadar fazla olursa olsun, mü'minler için nimet, başkaları için ise azaptır.

    Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hastalık mü'min için rahmet ve temizleyici, kafir içinse lanet ve azaptır. Hiçbir günahı kalmayıncaya kadar, mü'minden hastalık asla ayrılmayacaktır." [16]

    Kısacası zorluk, mü'minleri yaptıkları günahlardan temizlemek, kafirleri ise kötü amelleri karşısında cezalandırmak içindir.

    Elbette Peygamberler, masum imamlar ve Allah'ın veli kulları özel bir konuma sahip olduklarından, onların zorluklarla karşılaşmalarına, yukarıda işaret ettiğimiz bu iki hususu sebep bilmemiz doğru değildir. Onlar, Allah'ın alemdeki tüm varlıklardan daha çok sevdiği kamil ve masum insanlardır. Onların cezayı gerektiren bir günahı yoktur ki, dünyada karşılaştıkları zorluklar onları günah çirkefinden temizlesin. Yahut Allah onlara gazap etmez ki, bu zorlukları onlara ceza olarak versin. Ancak onlar da birer beşerdirler, insanların tekâmül yolunda karşılaştıkları dünyevi zorlukların bir çoğuna onlar da katlanmışlardır. Hatta onların karşılaştığı zorluklar normal insanların karşılaştığı zorluklardan kat kat fazladır. Zira Allah Teala dostlarına rahmet ve sevgisini çoğalttıkça, zorluklarını da çoğaltır. Bir beladan kurtulmadan diğer bir belaya müptelâ eder. Fakat bundan amacı, onların makamını yukarı çıkarmak ve kendi katındaki yüce mertebelere ulaştırmaktır.

    Nitekim Hz. İbrahim, (a.s) en büyük ilahi makam olan "imamet" makamına, ancak bir çok zorluklara tabi tutulduktan ve onlardan başarıyla çıktıktan sonra ulaşabilmiştir.

    Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bela zalim için edep verme, mü'min için imtihan, peygamberler için derece ve veliler için de ikramdır." [17]

    Buraya kadar yüzeysel bir bakışla bela ve musibet olarak görülen bir çok zorlukların Allah'ın adalet ve hikmetiyle hiçbir çelişkisi olmadığını, aksine adaletin ve hikmetin ta kendisi olduğunu gördük. Demek ki, bu zorlukların, belaların, farklılıkların, eşitsizliklerin, iniş-çıkışların ve musibetlerin bir takım makul neden ve hikmetleri vardır. Dolayısıyla onlar ekmel ve ehsen nizamın bir gereği olup, Allah Teala'nın adalet ve hikmetiyle hiçbir çelişkisi yoktur. Bu husustaki sözümüzü iki hadis-i şerifle noktalıyoruz.

    1- İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdu: "Allah Teala Hz. Musa (a.s)'a hitap ettiği vahiylerinden birisinde şöyle buyurdu: "Ey Musa! Yaratıklarım içerisinde her şeyden daha çok, mü'min kulumu severim. Kuluma işlerin hangisinin daha yararlı olduğunu ben daha iyi bilirim. Öyleyse, zorluklara karşı sabırlı olsun, verdiğim nimetlere şükür etsin ve benim hükmüme razı olsun. Eğer kulum benim emrime itaat edip, razı olduğum işleri yaparsa, isminin kendi katımda sıddıkların içerisinde olmasına karar veririm." [18]

    2- İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ben fakir, zengin veya hasta olmamı umursamıyorum. Zira Allah Teala buyurmuştur ki: "Ben mü'mine ona hayırlı olandan başkasını yapmam."

    #2
    Ynt: İnsan Zorluklarla Denenmektedİr

    [tt]ALLAH RAZI OLSUN...DÜNYA GERÇEKTEN BİR İMTİHAN YERİ :-\[/tt]

    Yorum


      #3
      Ynt: İnsan Zorluklarla Denenmektedİr

      Allah razi olsun kardesim


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X