Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Allah Teala'nın Adaletiyle İlgili Şüphelere Cevap

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Allah Teala'nın Adaletiyle İlgili Şüphelere Cevap

    Allah Teala'nın Adaletiyle İlgili Şüpheler
    1- Yaratıklar arasında özellikle de insan aleminde görülen farklılıklar ve ayrımlar Allah'ın adaletiyle nasıl bağdaşır? Neden Allah bir insanı beyaz diğerini siyah, birini güzel diğerini çirkin, birini zengin diğerini fakir, birini zeki diğerini geri zekalı olarak yaratmıştır? Hatta neden Allah bir varlığı akıl ve ilim sahibi olan insan, diğerini hayvan, ötekini bitki ve öbürünü cansız bir varlık kılmıştır? Niçin bütün varlıkları aynı şekilde yaratmamış? Niçin bütün insanlara aynı güzellik ve aklı vermemiştir? Vs.

    2- Neden varlıklar var olduktan sonra yok oluyorlar? Niçin ölüm vardır? Niçin insan hayata gelip hayatın tadını aldıktan ve ebedilik arzusuna kapıldıktan sonra henüz hayatının tadını çıkarmadan alıp götürülüyor? Bunu nasıl Allah'ın adaletiyle bağdaştırıyorsunuz?

    Eğer bir varlık var edilmeseydi, bir şey denilmezdi. Ama var edildikten sonra varlığını devam ettirme hakkına sahip olur. Niçin var edildikten sonra varlığının tadını çıkarmadan yok ediliyor? Bütün bunlar Allah'ın adil olmadığını göstermiyor mu?

    3- Farklılıklardan, ayrımlardan ve yok olmalardan geçilse bile, niçin varlık alemi ve özellikle de insan alemi bu kadar belalar ve musibetlerle doludur? İnsanları üzen ve hayatlarını zehre çeviren hastalıkların, zelzelelerin, fırtınaların ve çeşitli belaların varlığı niçindir? Böyle şeylerin varlığı yaratanın adil olmasıyla nasıl bağdaşır? Vs.

    4- Niçin cahillik, acizlik ve yoksulluk vardır? Acaba bir varlığa, varlığını sürdürmekte ihtiyaç duyduğu ilim, kudret ve serveti vermemek ona zulmetmek değil mi? Eğer hiç var edilmeseydiler bir sorun yoktu. Ama bir varlık var edildikten sonra varlığını sürdürmekte muhtaç olduğu, bu gibi şeylere sahip olmaya hak kazanır. Bu durumda bunları ondan esirgemek ona yapılan bir zulüm değil midir?

    Sonra; niçin varlıklar arasında mikroplar ve eziyet verici hayvanlar gibi zararlı varlıklar da yaratılmıştır? Bunların varlığı Allah'ın hikmet ve adaletiyle bağdaşır mı?

    Sonra; bazı şeyler zararlı olmasalar dahi, bir faydaları da olmadığını görmekteyiz. Meselâ, bazı insanlarda altıncı parmağın olması ne işe yarar? Allah Teala niçin böyle faydasız şeyleri yaratmıştır? Böyle şeyleri yaratmak onun hikmetiyle bağdaşır mı?

    Hatta böyle şeylerin varlığı, varlık alemini hikmet sahibi birinin yaratmadığını bile kanıtlamaktadır. Zira eğer cihanın yaratıcısı ilim, hikmet ve kudret sahibi olsaydı; elbette ki, böyle şeyleri yaratmazdı. O halde ilahiyatçıların, "Bu cihanı ilim, hikmet ve kudret sahibi olan Allah yaratmıştır" iddiası doğru bir iddia değildir.

    5- Allah'ın kıyamet günü günahkarlara vereceğini bildirdiği cezaları, nasıl O'nun adaletiyle bağdaştırabiliriz? O'nun günahkarlara vereceğini bildirdiği cezalar, asla onların işledikleri suçlara uygun cezalar değildir. Allah kıyamet günü vereceği cezaların çok katı ve acı olacağını ve hatta bazılarına ebedi olarak ceza verileceğini bildirmiştir. Nasıl kısa bir ömür süresinde işlenen suçlara böyle ağır cezalar verilebilir? Böyle ağır cezaların verilmesi nasıl O'nun adalet ve şefkatiyle bağdaşabilir? Vs.

    Cevap: Varlık aleminde müşahede edilen yukarıda işaret ettiğimiz şerlerin, belaların ve olumsuzlukların varlığı bazılarını, alemin icadında ilim, hikmet ve kudret sahibi olan bir mebdein varlığında şüpheye düşürüp inkara iterken, bazılarını da, şerlerle hayırların arasında bulunan zati ihtilaf ve farklılık yüzünden, onların hikmet ve ilim sahibi bir mebdeden neşet bulamayacağına ve dolayısıyla şerler için bir mebde ve hayırlar için de ayrı bir mebde olduğuna inanmaya götürmüş ve böylece saneviye (çok tanrılı) akidesini doğurmuştur.

    İslam bilginleri, bu ve benzeri itirazları geniş olarak ele almış, hepsine cevap verilmişlerdir. Ancak, bu gibi itirazlara verilen cevaplar, özet ve tafsilatlı olmak üzere iki kısma ayrılır. Biz ilk olarak özet olarak verilen cevaba işaret edip, sonra geniş olarak her şüpheye cevap vereceğiz.

    Özet cevap, genellikle din ışığında sonsuz ilim, hikmet ve kudret sahibi bir yaratıcının varlığına inanan iman ehlinin, bu gibi şüpheler karşısında izlediği yoldur. Onlar, bu gibi şüphelerin tamamına verdikleri bir cevapla kendi vicdanlarını rahatlatmışlardır.

    Şöyle ki; kesin delillerle evrenin ilim, hikmet ve kudret sahibi bir mebdeden neşet bulduğu ispatlandıktan sonra, sonsuz ilim, kudret ve hikmet sahibi olan bir yaratıcının yaratıklarına zulüm ettiğini düşünmek anlamsız olur. Zira, böyle bir yaratıcının kimse ile bir düşmanlığı yoktur ki, birilerine zulmetmeye kalkışsın veya bütün kemallere sahip olan bir yaratıcıda ihtiyaç, kıskançlık ve bilgisizlik gibi eksik sıfatlar söz konusu olamaz ki, O'nun birilerine zulmettiği hayal edilsin.

    Kısacası; zulüm denilen şeyin menşei, ya cahillik, ya güçsüzlük ya da ihtiyaçtır. Sonsuz kemal sahibi yaratıcıda böyle şeylerin olmasına bir yer yoktur. O halde O'nun kimseye zulmettiği düşünülemez. O, sonsuz ilim, güç, hikmet sahibidir. En mükemmel düzeni, O herkesten daha iyi bilir ve icat etmeye de kadirdir. O halde O'nun yarattığı en mükemmel düzendir. Dolayısıyla şerler olarak nitelenen şeyler, eğer ekmel düzene aykırı olsaydı, elbette ki Allah onları yaratmazdı. Demek ki, bizlerin şerler, olumsuzluklar ve zararlar olarak nitelediğimiz şeyler aslında böyle değildir. Gerçi, biz bu sınırlı ilmimizle onların hikmet ve felsefesini bilmesek dahi, onlar gerçekte bir hikmet üzere yaratılmıştır ve ekmel düzenin gereğidir.

    Bu düşünceye göre; gerçi, bizler bir takım şeylerin hikmet ve felsefesini bilmesek dahi, bizlerin bilmemesi, onun hikmetten yoksun olduğu anlamına gelmez. Zira onu yaratan hikmet ve ilim sahibidir. Mutlaka o şey belli bir hikmet gereğidir ki, yaratılmıştır.

    Eğer faraza bizler cihandaki varlıkların bazılarının hikmetini anlamasak da; bu, onun hikmet gereği olmadığına delil olamaz. Bu, ancak bizim o konuda yeterli bilgiye sahip olmadığımızı gösterir. Zira evrenin baştan başa sonsuz hikmetlerle dolu olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla bazı konulardaki hikmet ve sırrı anlamamamız, onun baştan başa hikmetsiz olduğuna bir delil olamaz.

    Meselâ, elimizde bulunan derin ilmi muhtevayı içeren bir kitabı okurken, bizlerin onun bazı bölüm veya satırlarını çözemememiz, hiçbir zaman o kitabın üstün ilmi kariyere sahip olan bir müellif elinden çıkmadığına bir delil olamaz ve böyle bir durumda biz, o kitabın kendiliğinden yazılmış olduğuna hükmetmeyiz. Aksine, bizim ilmi yapımızın, henüz o kitabın tamamını anlamaya yeterli olmadığına kanaat getiririz.

    Sonsuz hikmet ve sırlarla dolu olan bu cihan de böyledir. Biz, onun bazı sırlarını çözmekten aciz kaldık diye, onun baştan başa hikmet ve ilim üzere kurulu olmadığına hükmetmemiz, son derece cahillik ve kendini beğenmişliktir. Zira; bir şeyin zararlı veya yararlı olduğuna dair hükmetmek için, onun A'dan Z'ye kadar her yönünü bilmemiz ilk şarttır. O halde henüz kendi varlığının A'sında aciz kalan bir insanın kalkıp tüm evren hakkında ahkam kesmesi, mantık ve bilim dışı bir olaydır.

    Hz. İmam Sadık (a.s), Mescid-ün Nebi'de Hz. Resulullah (s.a.a)'in kabri şerifi başında zamanın ateistleri olan Ebu-l Avca ve arkadaşlarının evrenin ilim ve hikmet sahibi bir yaratıcısı olmadığına ve kendiliğinden oluştuğuna dair konuşmalarını duyup da üzülen ashabından Mufazzal'a, Allah Teala'nın varlığını ve sıfatlarını ispat eden ve yaratılış alemindeki hikmetleri içeren, yüksek marifetlerle dolu uzun bir açıklamasında işte bu delile dikkat çekerek şöyle buyurmuştur:

    "Ey Mufazzal! Bu şüpheciler, yaratılıştaki sebep ve hikmetleri bilmemekteler. Akılları, Allah Teala'nın karada ve denizde, ovada ve dağda yaratmış olduğu çeşitli varlıkların hikmet ve nedenlerini düşünüp anlamaktan aciz kalmıştır. Böylece kendi ilimlerinin eksikliğinden inkarcılığa, basiretlerinin azlığından da yalanlama ve inatçılığa gitmişlerdir. Hatta eşyanın yaratılışını inkar edip, onların, hikmet ve ilim sahibi bir müdebbir ve yaratıcının tedbiri ve taktiri olmadan kendiliğinden oluştuğunu iddia etmeye başlamışlardır.

    Onların bu sapıklıklarındaki durumu, aynen o kör insanların durumuna benzer ki, en üstün ve güzel bir düzenle kurulmuş olup, en güzel ve pahalı yaygılarla döşenmiş olan, içerisinde ihtiyaç duyulan her türlü yiyecek ve içeceklerin hazırlandığı ve her şeyin en üstün bir tedbir ve düzenle yerli yerinde konup düzenlendiği bir binaya girerler. Sonra gözleri kapalı olarak onun içerisinde sağa, sola, öne ve arkaya giderek, odalarını dolaşmaya başlarlar. Ama ne o binanın kendini, ne de içerisinde hazırlanan o nimetleri görürler.

    Bu arada biri, gerekli bir ihtiyaç için hazırlanıp, gerekli yerine konan bir nesneyi bulur. Fakat onun ne için hazırlandığını, hikmetinin ne olduğunu ve niçin oraya konmuş olduğunu bilmez. Bu yüzden sinirlenip rahatsız olur ve o binanın eksikliğinden söz edip yapanını ayıplamaya başlar.

    İşte yaratılışı ve ondaki hikmet ve tedbiri inkar edenlerin durumu budur. Onların zihni, eşyadaki, hikmet ve sebepleri anlamaktan aciz kaldığı için, bu alemde şaşkın şaşkın gezip, onda olan üstün hikmet, yüce sanat ve güzel düzeni kavrayamıyorlar. Bazen bir şeyi buluyorlar, ancak ondaki hikmeti, niçin öyle olduğunu ve neye yaradığını bilmediklerinden, hemen ayıplamaya koyulup onun hata ve hedefsiz olduğunu öne sürüyorlar..." (25)

    Bu yol, kendi haddinde doğru bir yol ve doğru bir istidlal biçimi olup, bir çok vicdanı rahatlatacak niteliktedir. Ancak İslam bilginleri bununla iktifa etmemiş ve zikredilen şüphelerin kökten halline gitmişlerdir. Şimdi bu şüpheleri teker-teker ele alıp cevaplandıralım.

    (25)- Bihar-ül Envar c. 3 s. 59, 60

    #2
    Ynt: Allah Teala'nın Adaletiyle İlgili Şüphelere Cevap

    allah razı olsun
    Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

    Yorum


      #3
      Ynt: Allah Teala'nın Adaletiyle İlgili Şüphelere Cevap

      ÇOOK GÜZEL VE BİLGİ PAYLAŞMİNİN ATM İSTEDİĞİM BİR SİTEDİR...

      Yorum


        #4
        Ynt: Allah Teala'nın Adaletiyle İlgili Şüphelere Cevap

        Allah razı olsun..

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X