Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

MENZİLET HADİSİ

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    MENZİLET HADİSİ


    MENZİLET HADİSİ

    454-Resulullah (s.a.a) [Ali'ye (a.s) hitaben]: Senin bana olan menziletin (konumun) Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir. Ancak benden sonra peygamber yoktur.
    455-Sahih-i Müslim [Said b. Museyyib'den, o da Amir b. Sad b. Ebi Vakkas'tan, o da babasından]: Resulullah (s.a.a), Ali'ye (a.s) hitaben "Senin bana olan menziletin (konumun) Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir; ancak benden sonra peygamber yoktur!" dedi.
    Said der ki: Ben bunu bizzat Sad'dan duymak istedim. Bu yüzden Sad'la görüştüm. Amir'in bana anlattıklarını söyledim. "Ben bunu duymuştum" deyince "Bizzat kendin mi bunları duydun?" diye sordum. Bunun üzerine: Evet, dedi. Eğer böyle değilse şu ikisi sağır olsun!

    Kaynaklar: 1-Sünen-i Tirmizî, c.5, s.641, h.3730, Cabir b. Abdullah'tan ve h.3731; Sünen-i İbn-i Mace, c.1, s.45, h.121; Tarih-i Dımeşk, c.42, s.164, h.8571, ve s.165, h.8576, tamamı Sad b. Ebi Vakkas'tan; Tarih-i Bağdad, c.10, s.43, h.5170; Hasais-u Emirilmüminin, Nesaî, s.127, h.62-64; el-Musannef, İbn-i Ebi Şeybe, c.7, s.496, h.13, son üç rivayet Esma Bint-i Umeys'ten ve h.14, Zeyd b. Erkam'dan; es-Sünne, İbn-i Ebi Asım, s.595, h.1382, Ebu Said'den; Kenzu'l-Ummal, c.11, s.599, h.32881; Kifayetu'l-Eser, s.135, Sad b. Malik'ten; el-Cemel, s.76.
    2-Sahih-i Müslim, c.4, s.1870, h.30; Fazailu's-Sahabe, İbn-i Hanbel, c.2, s.633, h.1079; Hasais-u Emirilmüminin, Nesaî, s.111, h.50 ve s.114, h.51; Müsned-i Ebi Yâla, c.1, s.348, h.735 ve s.354, h.751; Tarih-i Dımeşk, c.42, s.146-148; Usdu'l-Gabe, c.4, s.100, No: 3789; el-Menakıb, İbn-i Magazilî, s.28, h.40; s.29, h.42; s.33, h.50; el-Menakıb, Harezmî, s.133, h.148; el-Emali, Şeyh Tusî, s.227, h.399; el-Menakıb, Kufi, c.1, s.513, h.435.

    456-Tarih-i Dımeşk [Amir b. Sad'dan]: Ben babamla birlikteydim. Peşimize bir kişi takıldı. İçinde Ali'ye karşı bazı kuşkular vardı.
    Adam: Ey Ebu İshak, bu nasıl bir hadis ki halk onu Ali hakkında söyleyip duruyor, dedi.
    Babam: Hangi hadis, diye sordu.
    Adam: "Senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir!" hadisi.
    Babam: Evet, Resulullah'ın (s.a.a) Ali hakkında "Senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir" dediğini bizzat kendim duydum. Onun Ali hakkında bunu, hatta bundan daha fazlasını söylemiş olması yadırganacak bir şey değildir!
    457-Tarih-i Bağdad [Cabir'den]: Resulullah (s.a.a) Ali'ye (a.s) hitaben şöyle buyurdu: Konum olarak bana, Harun'un Musa'yla olan konumunda bulunmayı istemez misin? Sadece benden sonra peygamber yoktur; eğer olsaydı, şüphesiz sen olurdun!
    458-Tarih-i Bağdad [Suveyd b. Gafle'den]: Ömer b. Hattab, bir kişinin Ali'ye küfrettiğini görünce şöyle dedi: Zannedersem sen münafıksın. Çünkü Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: Ali'nin bana olan konumu Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir; ancak benden sonra peygamber yoktur.
    459-Tarih-i Bağdad [Mehdi el-Abbasî'den]: Süfyan es-Sevrî yanıma geldi. "Ali hakkında bildiğin en üstün fazileti bana söyle" dedim. Şöyle dedi: Seleme b. Kuheyl, Huceyye b. Adiy'den, o da Ali'den, Resulullah'ın şöyle buyurduğunu bana nakletti: Senin bana olan menziletin (konumun) Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir. Ancak benden sonra peygamber yoktur.

    Kaynaklar:
    1-Tarih-i Dımeşk, c.42, s.157, h.8559.
    2-Tarih-i Bağdad, c.3, s.289, h.1376; Tarih-i Dımeşk, c.42, s.176, h.8605; Ken-zu'l-Fevaid, c.2, s.181; el-Emalî, Şecerî, c.1, s.134; Mie Menkıbe, s.112, h.57; el-Emali, Şeyh Tusî, s.548, h.1168, Ebuzer vasıtası ile İmam Ali'den (a.s) o da Resulul-lah'tan (s.a.a).
    3-Tarih-i Bağdad, c.7, s.453, h.4023; Tarih-i Dımeşk, c.42, s.167, h.8580 ve s.166, h.8578-8579.
    4-Tarih-i Bağdad, c.4, s.71, h.1691; Tarih-i Dımeşk, c.42, s.167, h.8582.
    . الاحتجاج : ج1 ص297 ح52 ، المناقب للكوفي : ج1 ص224 ح142 كلاهما عن عبد الله بن الحسن عن أبيه عن الإمام عليّ(عليهما السلام) عن اُبيّ بن كعب ، اليقين : ص448 ح170 عن يحيى بن عبد الله بن الحسن عن جدّه عن الإمام عليّ (عليهما السلام) عن اُبيّ بن كعب وليس فيه «كطاعتي . . .» .


    460-Resulullah (s.a.a): Ey Ali! Senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir. Ben hayattayken nasıl bana itaat vacip ise, benden sonra da sana itaat vaciptir. Ancak benden sonra peygamber yoktur.
    461-Resulullah (s.a.a) [Ali'yi (a.s) işaret ederek]: Bu, benim Ehlibeyt'imin en üstünü, halkın bana en yakın olanıdır. Eti etimden, kanı kanımdan ve ruhu ruhumdandır. Hayatımda vezirim, vefatımdan sonra halifemdir. Nitekim Harun da Musa'ya aynı konumdaydı. Ancak benden sonra peygamber yoktur.
    462-Resulullah (s.a.a): Ey Ali! Senin bana olan konumun, Hibetullah'ın Âdem'e, Sam'ın Nuh'a, İshak'ın İbrahim'e, Harun'un Musa'ya ve Şemun'un İsa'ya olan konumu gibidir. Ancak benden sonra peygamber yoktur.
    463-Resulullah (s.a.a) [Ali'ye (a.s) hitaben]: Senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir. Harun sana güzel bir örnektir. Hani kavmi onu yalnız bırakmıştı ve nerdeyse onu öldürecekti. Öyleyse Kureyş'in zulmüne ve senin aleyhine birleşmelerine karşın sabırlı ol. Zira sen Harun'un konumundasın.
    464-İmam Sadık (a.s): [Babalarından (a.s)]: Şüphesiz peygamber (s.a.a) on yerde Ali'ye (a.s) hitaben şöyle buyurmuştur: Senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir.

    Kaynaklar:
    1-et-Tevhid, s.311, h.2; Kısasu'l-Enbiya, s.284, h.348, her iki kaynak da Cafer el-Ezherî vasıtası ile İmam Sadık'tan (a.s), o da babalarından (s.a); el-Haraic ve'l-Ceraih, c.2, s.492, h.5. Ayrıca bkz: es-Sakıb fi'l-Menakıb, s.67, h.48.
    2-el-Emali, Şeyh Saduk, s.100, h.77, Mukatil b. Süleyman vasıtası ile İmam Sadık'tan (a.s), o da babalarından (a.s); Ravzatu'l-Vaizin, s.115.
    3-Kemalu'd-Din, s.264, h.10, Selman'dan; Kitab-u Suleym b. Kays, c.2, s.569, h.2, İmam Ali'den (a.s), o da Resulullah'tan (s.a.a).
    4-Yenabiu'l-Mevedde, c.2, s.302, h.866.

    PEYGAMBERİN MENZİLET HADİSİNE VURGU YAPTIĞI YERLER

    İnzar (Uyarı) Günü

    465-Kenzu'l-Fevaid [Ebu Rafi'den]: Peygamber (s.a.a) Abdülmüttalib oğullarını "Şib"de (Ebu Talib deresi) topladı… Sonra şöyle buyurdu: Allah (c.c) bana yakın akrabalarımı ve samimi dostlarımı inzar etmemi (uyarmamı) emretti. Yüce Allah, hiçbir peygamber göndermemiştir ki ehlibeyti arasından birini ona kardeş, varis, vezir, vasi ve halife kılmış olmasın. Şimdi içinizden hanginiz kardeşim, vezirim ve varisim olma karşılığında bana biat etmek ve benim için Harun'un Musa'ya olan konumunda bulunmak ister? Ancak benden sonra peygamber yoktur!
    Herkes sustu. Peygamber (s.a.a) bu sözü onlara üç kez tekrarladıktan sonra yine şöyle buyurdu: Allah'a andolsun ki ya şimdi içinizden biri ayağa kalkacak ya da bu menzilet sizden başkasına ulaşacak ve kınanacaksınız! Bunun üzerine Ali (a.s) ayağa kalktı. Herkes ona bakıyordu. Derken Peygambere biat etti ve böylece onun çağrısına icabet etmiş oldu.

    Kaynaklar:
    1-Kenzu'l-Fevaid, c.2, s.177; Mecmau'l-Beyan, c.7, s.323; Tefsir-i Fırat, s.303, h.408; Tevilu'l-Ayati'z-Zahire, c.1, s.393, h.19, "kınanacaksınız" ifadesi yerine "pişman olacaksınız" tabiri kullanılmıştır. Ayrıca bkz: el-Menakıb, İbn-i Şehraşub, c.3, s.251.

    Kardeşlik Günü

    466-Fazailu's-Sahabe [Mahduc b. Zeyd'den]: Resulullah (s.a.a) Müslümanlar arasında kardeşlik oluşturdu. Sonra buyurdu ki: Ey Ali! Sen benim kardeşimsin ve senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir; sadece benden sonra peygamber yoktur.
    Kaynak: -Fazailu's-Sahabe, İbn-i Hanbel, c.2, s.663, h.1131; Tarih-i Dımeşk, c.62, s.53, h.8389; el-Menakıb, Harezmî, s.140, h.159; el-Menakıb, İbn-i Magazilî, s.42, h.65, Ebu Zeyd el-Bahilî'den; el-Emali, Şeyh Saduk, s.402, h.520; el-Menakıb, İbn-i Şehraşub, c.2, s.186.

    Mescide Çıkan Kapıları Kapadığı Gün

    468-Resulullah (s.a.a): Bazıları, neden Ali'ye mescitte mesken verdim diye içten içe rahatsız oldular. Allah'a andolsun ki ben onları (mescitten) çıkarmadım ve Ali'ye (mescidi) mesken vermedim. İzzet ve celal sahibi Allah, Musa ve kardeşine "Kavminize Mısır'da barınacak evler kurun, evlerinizi kıble yapın ve namaz kılın"! diye vahiyde bulunmuş; ardından Musa'ya, mescidini kimsenin mesken edinmesine izin vermemesini, orada cima edilmemesini ve oraya sadece Harun ve evlatlarının girmelerine izin vermesini emretmişti.
    Ali de bana Harun'un Musa'ya olduğu konumdadır. Ehlibeyt'im arasında sadece o benim kardeşimdir. Ali ve evlatları dışında hiç kimseye benim mescidimde kadınlarla cima etmesi caiz değildir. Kim bundan rahatsızsa [eliyle Şam'ı işaret ederek] işte oraya gitsin!

    Kaynak: el-Menakıb, İbn-i Magazilî, s.255, h.303; İlelu'ş-Şerayi, s.202, h.3 (her iki rivayet de Huzeyfe b. Useyd el-Gaffarî'den nakledilmiştir) ve yine h.2; Tefsir-i Ayyaşî, c.2, s.127, h.39; el-Menakıb, İbn-i Şehraşub, c.2, s.194 (son üç kaynak Ebu Rafi'den rivayet etmiştir); el-İhticac, c.2, s.310, h.258 (Ebu Cafer Müminu't-Tak'dan), son dört rivayette sözü edilen ayet yer almamıştır.

    469-Tarih-i Dımeşk [Cabir b. Abdullah el-Ensarî'den]: Mescitte uyuduğumuz bir anda Resulullah (s.a.a) çıkageldi. Elindeki hurma dalıyla bizi dürterek "Mescitte mi uyuyorsunuz? Burada uyumak reva değildir!" dedi. Derhal kalkıp oradan uzaklaştık. Ali de kalkıp uzaklaştı.
    Sonra Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: Ey Ali, sen gel! Mescitte benim için reva olan her şey senin için de revadır. Peygamberlik dışında bana Harun'un Musa'ya olan konumunda olmak istemez misin? Canımı elinde bulunduran Allah'a yemin olsun ki kıyamet günü, elinde bir sopayla havuzumun başında duracak, yabancı develeri suyun başından kovdukları gibi sen de bazılarını havuzumun etrafından öyle kovacaksın. Havuzumun yanı başındaki yerini şimdiden görür gibiyim.

    Kaynak: Tarih-i Dımeşk, c.42, s.140, h.8525 ve s.139, h.8524; el-Menakıb, Harezmî, s.109, h.116.

    Hayber'in Fethi

    470-el-Menakıb, İbn-i Magazilî [Cabir b. Abdullah'tan]: Ali b. Ebu Talib (a.s) Hayber fethinden döndüğünde Peygamber (s.a.a) ona şöyle buyurdu: Ey Ali! Ümmetimden bir grubun senin hakkında Nasara'nın Meryem oğlu İsa hakkında söylediklerini söylemelerinden endişem olmasaydı, senin hakkında öyle bir söz söylerdim ki, Müslümanlar arasından hangi topluluğun yanına varsan ayaklarının altındaki toprağı ve abdest suyundan geri kalanını alır, onlarla şifa ararlardı. Ancak sana şu kadarı yeter ki senin konumun bana Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir; sadece benden sonra peygamber yoktur.

    Kaynak: el-Menakıb, İbn-i Magazilî, s.237, h.285; el-Menakıb, Harezmî, s.158, h.188 ve s.129, h.143; Kifayetu't-Talib, s.264, her ikisinde de Zeyd b. Ali, babaları aracılığı ile İmam Ali (a.s) ve Resulullah'tan (s.a.a); el-Emali, Şeyh Saduk, s.156, h.150; Kenzu'l-Fevaid, c.2, s.179; Beşaretu'l-Mustafa, s.155; Îlamu'l-Vera, c.1, s.366; Şerhu'l-Ahbar, c.2, s.381, h.740; Ravzatu'l-Vaizin, s.127; el-Musterşid, s.633, h.298; el-Menakıb, Kufi, c.1, s.249, h.167 ve s.459, h.360.

    Hamza'nın Kızı İçin Mütevelli Belirlediğinde

    471-Tarih-i Dımeşk [Abdullah b. Cafer'den]: Hamza'nın kızı Medine'ye vardığında Ali, Cafer ve Zeyd onun himayesini üslenmek konusunda ihtilafa düştüler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) "Delillerinizi söyleyin" dedi.
    Zeyd: O benim kardeşimin kızıdır; dolayısıyla onun bende kalması daha revadır.
    Ali (a.s): O, amcamın kızıdır ve onu (Mekke'den) ben getirdim.
    Cafer: Amcamın kızıdır ve teyzesi benim yanımdadır.
    Peygamber (s.a.a): Onu sen al ey Cafer! Sen ona (himaye konusunda) diğerlerinden daha şayansın.
    Resulullah (s.a.a) daha sonra şöyle buyurdu: Sen ey Zeyd, benim azad ettiğim kişisin ve ben senin mevlanım. Ve sen ey Cafer; yapın ve ahlakın bana benzemektedir. Sana gelince ey Ali, sen benim için peygamberlik dışında Harun'un Musa'ya olduğu konumundasın.

    Kaynak: Tarih-i Dımeşk, c.42, s.170, h.8589. Bkz: Hasais-u Emirilmüminin, Nesaî, s.139, h.71; Şerhu'l-Ahbar, c.3, s.202, h.1130.

    Tebük Gazvesi

    472-Sahih-i Buharî [Sad b. Ebu Vakkas'tan]: Resulullah (s.a.a) Tebük'e doğru hareket etti ve Ali'yi kendi yerine bıraktı. Ali dedi ki: Acaba beni çocuklar ve kadınlarla mı bırakıyorsun?

    Kaynak:Tebük: Medine'yi Dımeşk'e bağlayan yolun ortalarında bulunan bir bölgenin adıdır. Medine'nin kuzeybatısında ve Dımeşk'in güneyinde yer alır. Peygamber (s.a.a) hicretin dokuzuncu yılında kuzeydeki Arapları teslim almak için kalabalık bir orduyla buraya yönelmiş, ancak bir savaş olmamıştı.
    Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: Senin bana olan konu-munun Harun'un Musa'ya olan konumunda olmasını istemez misin, ancak benden sonra peygamber yoktur!

    473-Tarih-i Dımeşk [Cabir'den]: Tebük Gazvesi'ne giderken Ali'yi (a.s) gördüm. Resulullah'ın (s.a.a) devesine tutunmuş, "Beni geride mi bırakıyorsun?" diyordu.
    Resulullah (s.a.a) ona dedi ki: Sen, benim için Harun'un Musa'ya olan konumuna sahip olmak istemez misin, ancak benden sonra peygamber yoktur!
    474-Müsned-i İbn-i Hanbel [İbn-i Abbas'tan]: Resulullah Tebük Gazvesi için halkla birlikte hareket ettiğinde Ali "Ben de seninle geleyim mi?" diye sordu. Allah Resulü (s.a.a) "Hayır" deyince Ali (a.s) ağladı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.a) ona şöyle buyurdu: Acaba benim için Harun'un Musa'ya olan konumuna sahip olmak istemez misin, ancak sen peygamber değilsin! Ancak sen halifem olursan benim gitmem uygun olur.

    Kaynak: (473)Tarih-i Dımeşk, c.42, s.177, h.8608; el-Emali, Şeyh Tusî, s.342, h.702, Ubeydullah b. Ali vasıtası ile İmam Rıza'dan (a.s), o da babalarından (a.s).
    (474)Müsned-i İbni Hanbel, c.1, s.709, h.3062; el-Müstedrek ala's-Sahiheyn, c.3, s.144, h.4652; Fazailu's-Sahabe, İbn-i Hanbel, c.2, s.684, h.1168; el-Mucemu'l-Kebir, c.12, s.78, h.12593; Hasais-u Emirilmüminin, Nesaî, s.73, h.23; Tarih-i Dımeşk, c.42, s.102, h.8454 ve s.98, h.8441, son kaynakta "Ancak sen halifem olursan…" cümlesi yerine "Her mümin üzerinde halifemsin" tabiri yer almıştır; el-Menakıb, Harezmî, s.126, h.140; el-Bidaye ve'n-Nihaye, c.7, s.339; Zahairu'l-Ukba, s.157; Tefsir-i Fırat, s.342, h.466 ve s.421, h.558; Şerhu'l-Ahbar, c.2, s.300, h.618.

    475-et-Tabakatu'l-Kubra [Bera b. Azib ve Zeyd b. Erkam'dan]: Tebük Gazvesi için zorlu bir ordu hazırlanınca Resulullah (s.a.a) Ali b. Ebu Talib'e "Benim veya senin kalmandan başka çare yok!" dedi. Sonra da Ali'yi geride bıraktı. Savaş için (Medine'den) ayrıldığı sırada bazıları "Peygamber, Ali'den hoşlanmadığı bir şey gördüğü için onu geride bıraktı!" dediler.
    Bu söz Ali'ye ulaşınca Resulullah'ın (s.a.a) ardından yola koyuldu. Nihayet yanına vardığında, Resulullah (s.a.a): Seni buraya getiren şey nedir ey Ali, diye sordu.
    Ali (a.s): Bir şey yok, ey Allah'ın Resulü! Sadece işittim ki bazıları benden hoşlanmadığınız bir şey gördüğünüzü sanıyor ve bunu geride kalmama gerekçe olarak gösteriyorlar, dedi.
    Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) gülümseyerek: Ey Ali! Acaba bana olan konumunun Harun'un Musa'ya olduğu konumda olmasını istemez misin, sadece sen peygamber değilsin!" dedi.
    Ali (a.s): Evet, tabii isterim ey Allah'ın Resulü, deyince Resulullah "İşte, senin konumun böyledir" dedi.

    Kaynak: (475) et-Tabakatu'l-Kubra, c.3, s.23-24, Ebu Said'den; Tarih-i Dımeşk, c.42, s.186, h.8632; el-Mucemu'l-Kebir, c.5, s.203, h.5094; Ensabu'l-Eşraf, c.2, s.348-349.

    476-Tarih-i Dımeşk [Ebu'l-Fil'den]: Resulullah (s.a.a) Tebük Gazvesi'ne çıktığında Ali b. Ebu Talib'i Medine'de kendi yerine bıraktı. Bunun üzerine münafıklar hem Medine'de, hem de Resulullah'ın (s.a.a) ordusu içinde dedikodu çıkararak "Yanında olmasını istemedi ve hakkında kötü düşündü" dediler.
    Bu söz Ali'ye çok ağır geldi. "Ey Allah'ın Resulü, beni kadınlar ve çocuklarla geride mi bırakıyorsun; Allah ve Resulünün gazabından Allah'a sığınırım!" dedi.
    Derken Resulullah (s.a.a) şöyle cevap verdi: Ey Ebu'l-Hasan! Ben senden razıyım, Allah da senden razı olsun. Şüphesiz ki Allah senden razıdır. Senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir. Sadece benden sonra peygamber yoktur.
    Bunun üzerine Ali (a.s): Razı olduk, razı olduk, dedi.

    Kaynak: (476)-Tarih-i Dımeşk, c.42, s.181, h.8618.

    477-el-İrşad: Münafıkların dedikoduları Emirülmüminin'e (a.s) ulaştığında yalanlarını ortaya çıkarmak ve onları rüsva etmek için kendisini Peygambere (s.a.a) ulaştırdı ve dedi ki: Ey Allah'ın Resulü! Münafıklar, beni, ağırlık olarak gördüğün ve varlığım-dan rahatsız olduğun için geride bıraktığını sanıyorlar!
    Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: Ey kardeşim! Sen yerine dön. Hiç şüphesiz Medine ancak benim veya senin vesilenle düzene girer. Sen, benim ailem, hicret yurdum ve kavmim içindeki halifemsin. Senin bana olan konumunun Harun'un Musa'ya olan konumu gibi olmasını istemez misin; ancak benden sonra peygamber yoktur!

    Kaynak: (477)-el-İrşad, c.1, s.156. Ayrıca bkz: Kemalu'd-Din, s.278, h.25; Tefsir-i Kummî c.1, s.292; Kenzu'l-Fevaid, c.2, s.181; el-İhticac, c.2, s.26, h.150; el-Menakıb, İbn-i Şehraşub, c.3, s.16; el-Musterşed, s.335, h.6; Hasais-u Emirilmüminin, Nesaî, s.107, h.45; Müsned-i Ebi Yâla, c.1, s.347, h.734; Delailu'n-Nubbuve, Beyhakî, c.5, s.220; el-Bidaye ve'n-Nihaye, c.5, s.7; el-Menakıb, İbn-i Magazilî, s.33, h.49.

    478-Resulullah (s.a.a) [Tebük'e doğru yola çıkıp Ali'yi Medi-ne'ye ve ailesi üzerine gözetleyici bıraktığında Ali'nin (a.s) "Ey Allah'ın Resulü! Bazı insanlar diyorlar ki: Sen, beni ağırlık olarak gördüğün için geride bıraktın!" demesi üzerine ona hitaben verdiği cevabı]: Ey Ali! (Halk arasında) bir imam ve bir emir olmalıdır. Ben imam, sen de emirsin. Acaba bana olan konumunun Harun'un Musa'ya olan konumu gibi olmasını istemez misin; nitekim o, İsrail oğulları içinde Harun'u kendi yerine bırakmıştı. Sadece şu var ki, benden sonra kendisine vahiy gelecek bir peygamber yoktur! Andolsun Allah'a, seni kendi görüşümle geride bırakmadım, kendi görüşümle seni kendimden sonra yerime ata-madım ve kendi görüşümle seni emir yapmadım. Ben sadece (Allah'ın emrini yerine getirme hususunda) bir memurum.

    Kaynak: (478)-Şerhu'l-Ahbar, c.2, s.195, h.530, Sad b. Ebi Vakkas'tan.

    Ümmü Seleme Kanalıyla

    479-Resulullah (s.a.a) [Ümmü Seleme'ye hitaben]: Bu, Ali b. Ebu Talib'dir. Onun eti, etimdendir; kanı kanımdandır. Onun bana olan konumu Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir. Sadece benden sonra peygamber yoktur.
    480-Resulullah (s.a.a): Ey Ümmü Seleme! Şüphesiz Ali'nin eti etimden, kanı kanımdandır ve onun bana olan konumu Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir; ancak benden sonra peygamber yoktur.
    481-Resulullah (s.a.a) [Ümmü Seleme'ye hitaben]: Bu Ali'nin eti etime, kanı kanıma karışmıştır ve onun bana olan konumu Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir. Ancak benden sonra peygamber yoktur.

    Kaynak: (479)-el-Mucemu'l-Kebir, c.12, s.15, h.12341; el-Menakıb, Harezmî, s.142, h.163; Kifayetu't-Talib, s.168; İlelu'ş-Şerayi, s.66, h.3; Beşaretu'l-Mustafa, s.167; el-Yakin, s.173, h.30 ve s.185, h.38, tamamı İbn-i Abbas'tan; s.415, h.154, İmam Ali'den (a.s), o da Resulullah'tan (s.a.a).
    (480)-Tarih-i Dımeşk, c.42, s.42, h.8372; el-Emali, Şeyh Tusî, s.50, h.65, her ikisi de İbn-i Abbas'tan.
    (481)-el-Mahasin ve'l-Mesavî, s.44; Şerhu'l-Ahbar, c.2, s.201, h.531; el-Menakıb, Kufi, c.1, s.355, h.281, tamamı İbn-i Abbas'tan.

    482-İmam Bakır (a.s) [Enes b. Malik'ten]: Peygamberin (s.a.a) yanında bulunduğum bir vakit ansızın "Şimdi gelir" diye söylendi. "Anam-babam sana feda olsun, kim (gelecek)?" diye sordum. "Müslümanların efendisi, müminlerin emiri, vasilerin en hayırlısı ve insanların içinden peygamberlere en yakın olan kişi!" diye cevap verdi. Derken Ali (a.s) çıkageldi. Sonra Ali'ye (a.s) dönerek: Bana olan konumunun Harun'un Musa'ya olan konumunda olmasını istemez misin, dedi.

    Kaynak: (482)-el-Yakin, s.141, h.10, Cabir el-Cufî'den; Keşfu'l-Gumme, c.1, s.343.

    Ashaptan Bir Grubun Huzurunda


    483-Tarih-i Dımeşk [Abdullah b. Abbas'tan]: Ömer, yanında bulunan bir cemaatle İslam'da sabıkası olanları konuşuyordu. (Bir ara) şöyle dedi: Ali'ye gelince; ben Resulullah'ın (s.a.a) onun hakkında üç hasletten söz ettiğini işittim. O özelliklerden sadece birine sahip olabilmeyi çok isterdim. Bu, benim için güneşin üzerine yansıdığı her şeyden daha sevimli olurdu!
    Ben, Ebu Ubeyde, Ebubekir ve sahabeden bir grubun huzu-runda elini Ali'nin omzuna vurarak ona hitaben şöyle buyurdu: Ey Ali! Sen müminler arasında ilk iman edensin, Müslümanlar arasında ilk İslam'a girensin ve senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir.
    484-er-Riyazu'n-Nazra [Ömer b. Hattab'dan]: Resulullah'ın (s.a.a) Ali hakkında üç hasletten söz ettiğini işittim. Bu özelliklerden sadece birine sahip olabilmeyi çok isterdim.
    Ben, Ebu Ubeyde, Ebubekir ve ashabından bir grubun birlikte olduğu bir anda Peygamber (s.a.a) elini Ali'nin omzuna vurarak ona hitaben şöyle buyurdu: Ey Ali! Sen müminler arasında ilk iman edensin, Müslümanlar arasında ilk İslam'a girensin ve senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir.

    Kaynak: (483) -Tarih-i Dımeşk, c.42, s.167, h.8581; el-Menakıb, Harezmî, s.54, h.19; Kenzu'l-Ummal, c.13, s.124, h.36395.
    (484)-er-Riyazu'n-Nazra, c.3, s.118; Kenzu'l-Ummal, c.13, s.122, h.36392, el-Kuna kitabında Hakim'den ve el-Elkab kitabında Şirazî'den; Keşfu'l-Gumme, c.1, s.86; Keşfu'l-Yakin, s.47, h.24 (metinde belirtilen hadise ilave olarak bu kaynakta şu bölüm de yer almıştır: "Ey Ali! Sana buğz ettiği halde beni sevdiğini zanneden yalan söylemiştir!" Biharu'l-Envar, c.38, s.246, h.41.

    Veda Haccı

    485-Resulullah [Veda Haccı'nda]: Ali müminlerin, dünya malı ise zalimlerin efendisidir. Ali, kardeşimdir ve benden sonra müminlerin mevlasıdır. Onun bana olan konumu, Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir. Şunu bilin ki, yüce Allah nübüvveti benimle tamamladı. Artık benden sonra peygamber yoktur. (O halde) Ali benden sonra ailem ve müminler arasında halifemdir.

    Kaynak: (485)-el-Emali, Şeyh Tusî, s.521, h.1147, el-Mecaşiî vasıtası ile İmam Rı-za'dan (a.s) o da babalarından (a.s), onlar da İmam Zeynelabidin'den (a.s), o da Ümmü Seleme'nin iki oğlu [Resulullah'ın (s.a.a) evlatlıkları] Ömer ve Seleme'den; Keşfu'l-Gumme, c.2, s.35, Ömer ve Seleme'den. Ayrıca bkz: Tefsir-i Ayyaşî, c.1, s.332, h.153; Beşaretu'l-Mustafa, s.147; el-Burhan fi Tefsiri'l-Kurân, c.2, s.227, h.2909; Biharu'l-Envar, c.37, s.256, h.11.

    MENZİLET HADİSİNE KISA BİR BAKIŞ

    Çeşitli rivayetlerle nakledilmiş olan menzilet hadisi, hiç kuşkusuz Ali'nin (a.s) yüce faziletleri ve üstün menkıbelerinden birini ortaya koymaktadır. Her ne kadar Tebük Gazvesi'yle şöhret bulmuş olsa da, Resulullah'ın (s.a.a) mübarek diliyle açıklanan ve etrafa saçılan bu fazilet, sadece Tebük'le sınırlı kalmamış, birçok yerde açıklanmıştır.
    Bu hadisin çok sayıda senet ve farklı dillerle rivayet edilmiş olması, kesin olarak beyan edildiğine dair ortada hiçbir şüphe bırakmamıştır. Hadisin naklinde yer alan geniş kitle ve rivayet tariklerinin çokluğu, öyle bir aşamaya ulaşmıştır ki, Ehlisünnet'in önde gelen âlim ve muhaddisleri onun mütevatir olduğunu; çok sayıda ravisi ve kaynağı bulunduğunu açık olarak ifade etmişlerdir. Hatta bu hadisin Peygamberden (s.a.a) nakledilen hadislerin en muhkemi olduğunu bildirmiş, sıhhati konusunda hadis rivayetçi ve hafızlarının ittifak ettiklerini belirtmişlerdir.
    Hasekanî, sözü edilen hadisin senetleri hakkında şöyle der:
    Üstadımız Ebu Hazim el-Hafız, menzilet hadisi hakkında "Ben onu beş bin senetle tahriç ettim" diyordu.

    Kaynak: Şevahidu't-Tenzil, c.1, s.195. Beş bin senetten maksat, muhtelif tabakalardan bu hadisi nakletmiş olan ravilerin çokluğudur. Ancak birinci tabakadan, yani Peygamberin (s.a.a) ashabından bu hadisi nakledenlerin sayısı ondur.

    Muhamed b. Abdulbirr, aynı konuda şöyle demiştir: Ashaptan bir grubun Peygamberden (s.a.a) naklettiği "Senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir" hadisi, en muhkem ve en sahih hadislerden biridir. Sad b. Ebi Vakkas onu Peygamberden nakletmiştir. Sad'ın hadisindeki senetler oldukça fazladır. İbn-i Ebi Hayseme ve diğerleri bu senetleri zikretmişlerdir.
    İbn-i Abbas, Ebu Said el-Hudrî, Ümü Seleme, Esma Bint-i Umeys, Cabir b. Abdullah ve isimlerini zikretsek uzun sürecek bir grup bu hadisi nakletmişlerdir.
    Muhammed b. Yusuf Gencî de şöyle yazmıştır: Bu hadisin sahih olduğuna dair ittifak vardır. Önde gelen hadis hafızlarından Ebu Abdullah Buharî ve Müslim b. Haccac Sahih'lerinde, Ebu Davud Sünen'inde, Ebu İsa Tirmizî Cami'inde, Ebu Abdurrahman Nesaî ve İbn-i Mace el-Kazvinî Sünen'lerinde bu hadisi nakletmişler, tamamı hadisin sahih olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Hatta bazıları sıhhatine dair icma da etmiştir. Hâkim en-Nişaburî'ye göre bu hadis tevatür haddine ulaşmıştır.
    Suyutî, sadece mütevatir hadislere yer verdiği el-Ezharu'l-Mutenasire fi'l-Ahbari'l-Mutevatire adlı eserinde menzilet hadisini getirmekle bu hadisin mütevatir olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
    Açıklananlar, bu rivayetin senetleri hakkında ortaya konulan görüşlerden sadece bir kesittir. Bununla birlikte, gerek hadis kitaplarında, gerekse hadis kaynaklarında yapılacak bir araştırma, sözü edilen hadisin kesin olarak beyan edildiğine dair en ufak bir şüphe bırakmayacaktır.
    Mana yönünden de hadise baktığımızda şunu görmekteyiz ki; Harun'un, Musa döneminde, nübüvvet dışında sahip olduğu her şey Ali (a.s) için de saklı tutulmuştu.

    Kaynak: -el-İstîab, c.3, s.202, No: 1875.
    -Kifayetu't-Talib, s.283.
    -el-Ezharu'l-Mütenasire fi'l-Ahbari'l-Mütevatire, s.76, h.103.


    Kurân-ı Kerim, Harun'un konumlarını şu şekilde beyan etmiştir: Bana ailemden birini yardımcı yap, kardeşim Harun'u. Onunla gücümü artır. Onu işime ortak et. Taha, 29-32.
    Peygamberden (s.a.a) gelen hadislerde bu konumların tümü Ali (as.) için açık olarak belirlenmiştir.
    Kurân-ı Kerim, Harun'un sahip olduğu konumlardan bir diğer bölümünü de şöyle zikretmiştir:
    "Kavmim içinde benim yerime geç, onları düzene koy ve sakın bozguncuların yoluna uyma!" -Âraf, 142.

    Ali'nin (a.s) yaşam gerçeği, Resulullah'ı eşsiz müdafası, onun bütün savaşlarında daimî ve aktif huzuru, aslında şunu çok net olarak göstermektedir ki yüce Allah, Ali'ye (a.s) Resulullah için Harun'un Musa'ya olan konumunu vermiştir.
    Resulullah (s.a.a), davetini duyurma noktasında olağan yolu seçti; işleri doğal seyriyle sürdürdü. İşte, tam da burada Ali (a.s) onun en üstün ve en sağlam yaveriydi.
    Mebit Gecesi'nde Resulullah'ın (s.a.a) yatağına yatması…
    Müslümanların ilk meydan savaşı olması hasebiyle çekingen davranmalarına neden olan Bedir Savaşı'nda gösterdiği eşsiz yiğitliği…
    Uhud Savaşı'nda Peygamberi (s.a.a) koruması…
    Hendek Savaşı'nda iddia sahiplerinin birçoğunun kaçtığı kritik bir anda Amr b. Abuved'in karşısına çıkması…
    Müşriklerin korkunç muhasarasının ardından Hayber'de, Resu-lullah ve ashabının duvarlar ve surlar arasında kaldıkları bir anda görkemli kudretini sergilemesi…
    Ve bunların dışında kalan daha nice fedakârlıkları, onun Peygambere (s.a.a) yaptığı yardımların ne denli kader belirleyici sonuçları olduğunu göstermektedir.
    Şunu da eklemeliyiz ki bu hadisler, Ali'nin (a.s) diğer sahabelerden ayrıcalıklı olduğunu ve tıpkı Harun'un İsrail oğulları arasında olduğu gibi hiçbirinin onunla mukayese edilemeyeceğinin altını çizmektedir.
    Şimdi, aşağıdaki rivayetlere dikkat ediniz:
    İmam Ali (a.s): İsmi mübarek olan Allah, Resulünün sırtını benimle destekledi; beni, onun yardımında bulunmakla onurlandırdı; onun ilmi ile beni şereflendirdi; (dininin) hükümlerini bana bahşetti; onun vasiyetini bana has kıldı ve ümmeti arasında halifesi olmak üzere beni seçti.
    Peygamber (s.a.a) Ensar ve Muhacirlerin kalabalık bir grubunun bulunduğu toplantıda şöyle buyurdu: Ey insanlar! Ali, benim için Harun'un Musa'ya olan konumundadır. Ancak benden sonra peygamber yoktur.
    Müminler Allah'ın lütfü ile Peygamberin (s.a.a) sözünün ne anlama geldiğini anladılar. Çünkü onlar da çok iyi biliyorlardı ki o ve ben, Musa ve Harun gibi aynı anne-babadan olma iki kardeş değildik. Ben peygamber de değildim ki Resulün sözü nübüvvet anlamına çekilsin. Onun bu sözü beni ancak halife tayin etmek anlamına geliyordu. Nitekim Musa da Harun'a "Kavmim içinde benim yerime geç, onları düzene koy ve sakın bozguncuların yoluna uyma!" diyerek onu kendisine halife seçmişti.

    Kaynak: el-Kafi c.8, s.26, h.4, Cabir b. Yezid aracılığı ile İmam Bakır'dan. Ayrıca bkz: İmam Ali Ansiklopedisi, c.1, Menzilet Hadisleri

    Ebu Halid el-Kabulî: İbadet edenlerin efendisi Ali b. Hüseyin'e (a.s) denildi ki: Halk, "Allah Resulünden (s.a.a) sonra insanların en üstünü Ebubekir, sonra Ömer, sonra Osman, sonra da Ali'dir (a.s)" diyor! (Siz ne dersiniz?)
    Bunun üzerine İmam (a.s) şöyle buyurdu: Öyleyse Said b. Musey-yib'in Sad b. Ebi Vakkas'tan, onun da Peygamberden (s.a.a) naklettiği şu hadisi ne yapıyorlar? Hani (bir vakit) Resulullah (s.a.a) Ali'ye (a.s) şöyle buyurmuştu: "Senin bana olan konumun Harun'un Musa'ya olan konumu gibidir; ancak benden sonra peygamber yoktur." Acaba Musa'nın zamanında kim Harun gibi olmuştu?

    Kaynak: Maani'l-Ahbar, s.74, h.2, Maani'l-Ahbar, s.74, h.2.


    #2
    Ynt: MENZİLET HADİSİ

    Detaylı bir araştırma teşekkür ederiz paylamınız için Allah razı olsun
    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

    Yorum


      #3
      MENZİLET HADİSİ

      Cümlemizden inşAllah...

      Yorum


        #4
        MENZİLET HADİSİ

        [quote author=BEYZA link=topic=13864.msg105973#msg105973 date=1285683576]
        Detaylı bir araştırma teşekkür ederiz paylamınız için Allah razı olsun
        [/quote]
        Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
        İmam Ali (a.s)

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X