Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmamet İnancının içeriği Zerdüştlük ile mi Dolduruldu?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    İmamet İnancının içeriği Zerdüştlük ile mi Dolduruldu?

    Bir önceki sayfanın devamı....

    Şiacılar Zayıf kaldıkları dönemlerde dışarıya karşı kendilerini saklama ihtiyacı duyduklarında diğer insanlar gibi görünmüşlerdir. Bunu hazmedemeyen kendi taraftarları bu ikiyüzlülüğe karşı çıkanca bu durumu kurtarmak için dine, Takiyye’yi inancını vazgeçilmez bir unsuru olarak ilave etmişlerdir.
    Yukarda belirtilen hususların daha iyi anlaşılması için şu örneği verebiliriz.

    Hz Hasan’dan sonra imam olarak onun çocuklarından biri değil de neden Hz Hüseyin İmam olmuştur, Eğer imamlık kardeşten kardeşe geçiyorsa daha sonraları bu süreç neden böyle yürümemiş hep babadan oğula geçmeye başlamış!. Eğer bu secim liyakate göre seçiliyorsa neden Hz Hüseyin’in diğer hanımından olan cesur ve atılgan oğlu Ömer değil de, kasını ye muharebesinde ölen İran Kralı Yezdicet n kızı şehrebanu ile evliliğinden doğan pasif kabuğundan dışarı çıkamayan Zeynel Abidin diye bildiğimiz kişi imamlığa getirilmiştir.
    Kaldı ki sürekli pasif konumda kalan Zeynel’. Eline kıyam için birçok fırsat geçmesine rağmen kılını kıpırdatmamıştır. Medine halkı Yezit’e isyan ederek bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. (Tarihi, Taberî, c. 7, s. 3 -13; İbn-i Esir, el kâmil, c. 4, s. 40 -41 ve İbn-i Kesir, el bidaye, c. 8, s. 216; İbni, Abdirabbih, Ikdu'l-Ferid, c. 4, s. 388)
    Bundan başka İbni Zübeyir, Mekke’de yeni bir devlet kurmuştu. Dikkate değer bir şey ise, Emeviler, Mervan döneminde en zayıf anlarındayken aynı dönemde Irak’ta Muhtar Es-Sekafi tarafından Küfe merkezli güçlü bir Şii devlet teşekkül etmişti. (Taberi, Tarih c. 7, s. 100-110; Dineveri, Kitabülahbar s. 290-295; İbni Esir, El-kâmil c. 4, s. 112-116). Bütün bu fırsatlara karsın en küçük bir risk almayan Zeynel, kerbela’dan sonra ölünceye dek Medine’den ve de Emevilerin sözünden çıkmamıştır. Zeynel bu devlete gitmeye, hatta bu devletten gönderilen paraları yemeye bile cesareti yoktu. (İbn-i Sa'd-Tabakat c. 5, s. 213 ) denilmektedir. Eğer imamlık Zeynel’e bizzat ALLAH tarafından verildiyse, bu fırsatları kullanmadığı, hatta en ufak bir girişimde bile bulunmadığı için büyük bir cürüm işlemiş olmaz mı?
    Zeynel’in rakipleri arasından seçilmesinin tek bir sebebi: Hz Muhammet’in değil, son İran şahı Yezdücerd’in torunu olmasıdır. İşte İran kökenli Şiiler Zeynel Abidin ve onun çocuklarını mazilerindeki kralın konumuna, koymuş, imamet yetkilerini kralın yetkileriyle örtüştürmüşlerdir. Zerdüştlükte “kralın kararları ve yasaları bizzat tanrının vah yetmesidir. Bundan dolayı memleketin kanunlarının temeli tanrısal bir iradeye dayanıyordu. Bu kanuna karşı gelmek, ilahi iradeye karşı gelmekti”.İmama karşı gelmekte aynen öyledir. İmamların masumiyeti düşüncesinin Fars diyarında (İran) ortaya çıkışı ve bugüne değin halen varlığını sürdürmesi tesadüfî değildir. İranın yanında Irak da, eski medeniyetlerin birleştiği bir yer ve Irak'ta Fars ve Keldanî ilimleri ve bu milletlerin medeniyet kalıntıları bulunuyordu. Ayrıca bu ilimlere Yunan felsefesi, Hint düşünce­si katılmıştı. Bu medeniyet ve düşünceler Irak'ta birbirleriyle yoğruldular. Böylece Irak, îslâm fırkalarının birçoğunun meydana geldi­ği bir yer olmuştur. İmamet ve yetkilerinin ilhamı bu kültürden geçmedir. Bu ırki yakınlığın dışında dışındaki her hangi bir ehlibeyt mensubu imam olamaz. Kabul da etmezler. Neticede bugün 12 imam adı ile tanımlanan kişilerin hepsi bu ananın çocuklarıdır. Diğer şia gruplarından olan zeydileri ve ismailileri asla tanımazlar. Hz Hasan’ın çocuklarından her hangi birinin imam olmaya da hakkı yoktur. Ne de bugün adları bilinmektedir!

    İşte imamet seçiminin nasıl yapıldığını konusunda tarihe baktığınız zaman, Hz Hüseyin sonra tamamen bir ırkiyata yaniAllah resulünün nübüvvet mirasının kan bağı yolu ile geçtiği inancıyla oluşturulan imamet teorisinin hakikate dönüştürüldüğünü görüyorsunuz. Ebu talib’in kurtarılma çabaları, Hz İbrahim’in esas babasına “babası değil amcasıdır. Çünkü o günlerde amcaya baba denirdi” gibi Kuran metnini tevil etmeleri de bunun bir devamıdır.!
    Netice itibariyle Hz Hasan Muaviye ile savaşa girmeden halifeliği devretmesi, Hz Hüseyin’in kıyam ederek şehit olması, Zeynel Abidin’in kıyama girişmeyip bütün ömrünce dua ile geçirmesi (“dua ile kıyam “) İmam Cafer’in siyasete bulaşmayıp ilimle uğraşması, gibi. Diğer imamların hayatlarında öne çıkan davranışlardan ne varsa!.
    Bu davranışlarını kafalarına göre yapmadıklarını taraftarlarını ikna etmek için, şu hadisin uydurulduğuna şahit oluyoruz.“ Kuleynî: “Ebû Abdullah rivayet etmektedir; Vasiyet, yazılı bir metin olarak Muhammed’e indi. Vasiyet ile ilgili bu yazılı metin dışında Muhammed’e gökten mühürlü hiçbir metin indirilmemiştir. Cebrail dedi ki: “Bu Ehl-i Beyt’ine ümmet hakkındaki vasiyetindir.. Muhammed’in ölümünden sonra Ali o mektuptan ilk mührü açtı onunla amel etti. Sonra Hasan ikinci mührü açtı onunla amel etti. Onun ölümünden sonra Hüseyin üçüncü mührü açtı, orada sunun yazılı olduğunu gördü; savaş, öldür ve öldürül, insanları kendinle beraber saadet için götür. Sen olmaksızın onlara saadet yoktur. Hüseyin ölünce mektubu Ali b. Hüseyin’e verdi....” Kuleynî, Usulu Kafi, I-IV, (Farsça’ya trc. Seyid Cevat Mustafa), Tahran? II, 28-29
    Bu hadisten sonra hangi şia bu hususları tartışabilir? İmamlar adına uydurulup da altına imamlardan her hangi birinin adının konularak Kuleyni’ nin kitabında yer alan sayısız haberlere kim itiraz edebilir!. Ancak, imametin ırkiyata dayanmasını Kuran reddeder. Bunun örnekleri de var. İşte Hz Nuh’un oğlunu Allah Nuh’un sulbünden saymamaktadır. HZ. Kuran kan bağını değil iman’ bağını öne çıkarır. Bu sefer bu nesil ne yapar. Hz. Nuh’un karısına iftira ederler. “ O çocuk Nuh’un çocuğu değildir”. Diye
    Kuran’la veya diğer sahih hadislerle çatışan bu uydurma sözlerden bazıları vazgeçmek zorunda kalırlar.
    Sonuçta işte “vasiyet”! Kim ne diyebilir? O zaman sorabilir misiniz, Hz Hasan’ın çocuklarından birisi neden imam olmadı? Zeynel Abidin hayatı boyunca elinde onca fırsat varken, neden kıyam etmedi? ya da kurulan şii devletinin başına geçmedi?! Hz. Zeyd kıyama kalkıştı, ashaba küfür etmediği için etrafındaki Şiacılar onu terk etti! Yalnız kaldı. En yakınları bile ona yardım etmedi sonuçta şehit oldu, onu neden sevmiyorsunuz diye!?......
    Bütün bunları cevabı zaten hazır; Bütün imamlar kendiyle ilgili vasiyeti açtı baktı orada ne yazıyorsa onu yaşadı!
    Acaba şöyle bir soru sorabilir miyiz.
    Bu vasiyetten Hz Zeyd’in haberi var mıydı?
    Galiba yoktu. Olsaydı Zeynel Abidin’in imamlığını kabul ederdi. Eğer böyle bir vasiyet var idiyse Muhammet Bakır bunu Hz. Zeyd’e gösterebilirdi! Ya da neden göstermedi?
    Görülüyor ki bu vasiyet de sorunu çözmeye yetmemiş! O zaman ne yapmalı? Bu sefer Kuran’a müracaat etmeli. Masum bir imam adıyla konuya uygun bir ayet bulup tevil ettirilip sonuca gidilmesi en doğru yol. Hem bu yöntemle ehlibeyt konusuna da netlik getirilmiş olur!.
    İşte Meşhur her derde çare bulan Kuleyni’ nin, El Kâfi’ si. Bu sorunu da çözmüş görünüyor. El Kafi, 753 nolu hadis
    “... Abdurrahim b. Revh el-Kasir şöyle rivayet etmiştir: Ebu Cafer’e (Muhammed Bâkır): “Peygamber müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır. Akraba olanlar, Allah’ın kitabına göre birbirlerine daha yakındırlar.” (Ahzab 6) ayeti kimin hakkında indi?” diye sordum. Buyurdu ki: “Ayet velâyet ve imamet hakkında inmiştir. Bu ayet, Hüseyin’den sonra, onun çocukları arasında uygulamaya konulmuştur. Dolayısıyla biz, imamete ve Resulullah’a, Muhacir ve Ensar’dan oluşan diğer Müslümanlardan daha yakanız.” Dedim ki: “Cafer’in çocuklarının bunda bir payları var mıdır?” “Hayır.” dedi. “Abbas’ın çocuklarının bunda bir payları var mıdır?” diye sordum. “Hayır.” dedi. “Abdulmuttalip oğullarının bütün boylarını saydım.” hepsi için “Hayır.” diye cevap verdi. Bu arada Hasan’ın çocuklarını unuttum. Bir daha yanına girdiğimde: “Hasan’ın çocuklarının bunda bir payı var mıdır?” diye sordum, “Hayır.” dedi. “ALLAH’a yemin ederim ki, ey Abdurrahim! Bizim dışımızda hiçbir Muhammedi’nin bunda bir payı yoktur.”
    peygamberimizin eşleri ve kendi evinde barınan çocuklarını kasteden ehlibeyt kavramından, önce, Hz. Muhammet’in eşleri, sonra duruma ve koşullara göre tüm Haşimiler, tüm Ebu Talip soyu çıkartılmıştır. Daha sonra Hz.Ali ve Fatma soyu iyice daraltılarak tek bir kanal yöneltilmiş, zaten haşa Hz. Hasan’ın kabahatli biriydi! İmameti muaviye ye vermekle. Onun soyunu da fazla uzatmadan bitirmek gerek!. En sonunda Hz Hüseyin’in soyu da, ancak İran Şahının kızı vasıtasıyla gelen Zeynel Abidin’in nesli ehlibeyt zümresinin tek temsilcisi olarak kalmıştır.
    İşte din böyle kurgulanır. İşte Tarih böyle şekillendirilir. Diğer İslam alemi bu konuda sınıfta kalmıştır!. Ne yapmıştır. Ravilerden topladıkları hadislerin bir birini tamamlayıp tamamlamadıklarına hiç bakmamışlar. Sağlam bulduklarını almışlar. Bunlar Şiilerin işlerine yarar ya da yaramaz diye her hangi bir ayrım akıllarının ucundan bile geçirmemiş. Doğruyu yalandan ayırmışlar ama Şiacılar gibi iyi bir kurgulama yapamamışlar!
    Sonuç. Şiacılar; siyaseti yürütürken de, din kuralları koyarken de, imamların görüşlerine hiç itibar etmemişlerdir. İşlerine nasıl geldiyse mevcut ortamda durum nasıl kurtarılabiliniyorsa öyle davranmışlar. Dini yaşam içinde çok güçlü gösterdikleri “imamet”, onlar için sadece kukla olarak kullanılmıştır.


    #2
    Ynt: İmamet İnancının içeriği Zerdüştlük ile mi Dolduruldu?

    Şiacılar Zayıf kaldıkları dönemlerde dışarıya karşı kendilerini saklama ihtiyacı duyduklarında diğer insanlar gibi görünmüşlerdir. Bunu hazmedemeyen kendi taraftarları bu ikiyüzlülüğe karşı çıkanca bu durumu kurtarmak için dine, Takiyye’yi inancını vazgeçilmez bir unsuru olarak ilave etmişlerdir.
    evet, Rafiziler bazen kendilerini gizleme ihtiyacı hissediyorlardı, zira Muaviye, Yezid gibi veledizinalar insanlardan kimin Ali a.s-ı sevdiğii bilselerdi, hatta sevmesi bir yana, "Ali" adını bir çocuğa taktıklarını bilselerdi onu öldürürlerdi. bu yüzden takiyye yapılmıştır ama haşa takiyye senin gibi pis bir nasibin idda ettiği şekilde Şiiler tarafından çıkarılmış, dine ilave edilmiş değil, aksine Kuran ve Sünneti Nebeviyye s.a.a ile sabittir: Takiyye

    eğer bu ikiyüzlülük ise o zaman her zaman "Rafiziler sövüyor, rafiziler lanetliyor" diye yaygara çıkardığınız sahabeyi ikiyüzlülük ile itham et, eğer etmezsen sen ikyüzlü olacaksın. zira Hz. Ebu Zerr r.a müşriklerin kendisine işkence yaptıkları zaman takiyye yapmış ve Nahl suresinin 106-cı ayeti bunun üzerine inmişti.

    Yukarda belirtilen hususların daha iyi anlaşılması için şu örneği verebiliriz.
    bu örneğin takiyye konusu ile ne gibi bir ilgisi var?

    Hz Hasan’dan sonra imam olarak onun çocuklarından biri değil de neden Hz Hüseyin İmam olmuştur, Eğer imamlık kardeşten kardeşe geçiyorsa daha sonraları bu süreç neden böyle yürümemiş hep babadan oğula geçmeye başlamış!. Eğer bu secim liyakate göre seçiliyorsa neden Hz Hüseyin’in diğer hanımından olan cesur ve atılgan oğlu Ömer değil de, kasını ye muharebesinde ölen İran Kralı Yezdicet n kızı şehrebanu ile evliliğinden doğan pasif kabuğundan dışarı çıkamayan Zeynel Abidin diye bildiğimiz kişi imamlığa getirilmiştir.
    elbette ki, bu şerefini satmış, aslında ilk baştan şerefsiz olmuş bazı kişilerin yöntemidir. ilimsiz insanları bir şekilde kandırmak veya kalplerine şüphe tohumları ekmek. nasibilerin bununla söylemek istedikleri Şia inancının Zerdüştlükten geldiğidir, zira imam Seccad a.s-ın annesi -güya- İran kralı yani Zerdüştlerin kralı Yezdicetin kızıdır. nasibi neden Hz. Hasan a.s-ın değilde Hz. Hüseyin a.s-ın evlatlarının imam olduklarını sorguluyor, cevaben derim ki, Allah c.c böyle seçmiştir. aslında bu -nasibilerin dininden olan- gerizekalılığın tezahürüdür. zira bu şekilde her kes çıkıp her bir peygamber hakkında soru yönelte bilir. mesela ben "niye Hz. Yakub a.s-ın diğer oğulları değilde Hz. Yusuf a.s onun yerine geçen peygamber oldu?" diye soru yöneltsem acaba nasibi ne cevap verecek? bunun gibi yüzlerle soru çıkarırım, niye "o olmadı şu oldu". hadi birini daha soralım "peygamber niye diğer Kureyş kabilelerinden değilde Haşimilerden çıktı?" nasibi mantığına göre cevap bellidir, "zira Haşimiler eskiden beri kureyş içinde seçkin idi, Kabenin koruması onlarda idi, Mekkenin başkanı onlardan idi bu yüzden de peygamberlik düşüncesi ortaya çıktı veya bazıları bu konuda Haşimileri desteklediler"

    basit bir mantık, ama tehlikeli, insanı ateizme götürmekte, Nübevvetin inkarını getirmektedir. bizim bu konuda cevabımız bellidir, nasıl ki, Kureyşden beni Haşim, beni Haşimden de Muhammed s.a.a seçildi, aynı şekilde Ehli Beyt a.s ve imamlar a.s seçildi.

    bir diğer nokta şu ki, nasibilerin sarıldıkları ve imam Seccad a.s-ın annesinin İran prensesi Şehrebanu olduğunu gösteren bir tek sahih rivayet yoktur. bu konudaki rivayetler yalancı veyaz zayıf raviler aracılığı ile gelmiştir ki, bunlarda zayıfıtr. ek olarak imam Seccad a.s-ın yaşı ile bu olay uyuşmamaktadır. kurnazlığa bakın, olmayan bir şeyi delil olarak kullanacaksın ve bir kaç noktayı birden ele geçireceksin.

    peki, farz edelim ki, bu konudaki rivayetler sahih o zaman nasibi kurtulur mu? hayır, yine kurtulmaz, zira nasibinin gizlediği hakikat şu ki, imam Seccad a.s-ın annesinin İran prensesi Şehrebanu olduğunu söyleyen rivayet aynı zamanda İrandan getirilen prenseslerin 2 tane olduğunu, birinin imam Hasan a.s ve diğerinin imam Hüseyin a.s ile evlendiğini bildirmektedir. o zaman tekrar nasibiye dönüyoruz, farzet ki, rivayetler sahih, hem imam Hasan ve hemde imam Hüseyin a.s-ın zevceleri İran prensesi. o zaman -senin düüncene göre ey nasibi- ne oldu da zerdüştler imam Hasan a.s soyunu değil de imam Hüseyin a.s soyunu seçtiler? daha da inceleyelim, niye sadece imam Hüseyin a.s-ın soyundan 9 imam seçtiler? oysa senin başvurduğun mantığa göre 9 imam değil imam Hüseyin a.s-ın tüm soyunu seçmeli ve gaybet inancına da inanmaları gerekmekteydi.

    Kaldı ki sürekli pasif konumda kalan Zeynel’. Eline kıyam için birçok fırsat geçmesine rağmen kılını kıpırdatmamıştır. Medine halkı Yezit’e isyan ederek bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. (Tarihi, Taberî, c. 7, s. 3 -13; İbn-i Esir, el kâmil, c. 4, s. 40 -41 ve İbn-i Kesir, el bidaye, c. 8, s. 216; İbni, Abdirabbih, Ikdu'l-Ferid, c. 4, s. 388)

    Bundan başka İbni Zübeyir, Mekke’de yeni bir devlet kurmuştu. Dikkate değer bir şey ise, Emeviler, Mervan döneminde en zayıf anlarındayken aynı dönemde Irak’ta Muhtar Es-Sekafi tarafından Küfe merkezli güçlü bir Şii devlet teşekkül etmişti. (Taberi, Tarih c. 7, s. 100-110; Dineveri, Kitabülahbar s. 290-295; İbni Esir, El-kâmil c. 4, s. 112-116). Bütün bu fırsatlara karsın en küçük bir risk almayan Zeynel, kerbela’dan sonra ölünceye dek Medine’den ve de Emevilerin sözünden çıkmamıştır. Zeynel bu devlete gitmeye, hatta bu devletten gönderilen paraları yemeye bile cesareti yoktu. (İbn-i Sa'd-Tabakat c. 5, s. 213 ) denilmektedir.


    ben diğer başlıkta bu adamın nasibi olduğunu söylediğimde bana "sizin gibi olmayan nasibi mi" demişti. bende cevaben "hayır, bizim gibi olmayanlar değil, sizin gibi olanlar nasibidir" dedim. işte sözümün belgesi, kendisini doğrultmak için Ehli Beyt a.s-dan olan bir imama dil uzatmaktadır. hadi Ehli Beyt imamı olmasını geçtik ama tabiin neslinin bir büyüğüne dil uzatmaktadır. şimdi gördünüz mü nasibiyi? şimdi gördünüz mü sahabe ve tabiin düşmanlarını?

    Eğer imamlık Zeynel’e bizzat ALLAH tarafından verildiyse, bu fırsatları kullanmadığı, hatta en ufak bir girişimde bile bulunmadığı için büyük bir cürüm işlemiş olmaz mı?


    hayır, olmaz çünkü imam Allahın emri ile hareket etmektedir. bu olay aynı Hz. Harun a.s-ın durumu gibidir. insanların Hz. Harun a.s aleyhine birleşmeleri, Ona yardım etmemeleri ve bunun karşısında Hz. Harun a.s-ın cihad etmemesi asla onun nübüvvetinin olmadığı anlamına gelmez aksine, Hz. Harun a.s-ın nübüvvetinin olduğuna, ümmetin ise sapıtmış olduğuna dalalet eder.

    İşte İran kökenli Şiiler Zeynel Abidin ve onun çocuklarını mazilerindeki kralın konumuna, koymuş, imamet yetkilerini kralın yetkileriyle örtüştürmüşlerdir. Zerdüştlükte “kralın kararları ve yasaları bizzat tanrının vah yetmesidir. Bundan dolayı memleketin kanunlarının temeli tanrısal bir iradeye dayanıyordu. Bu kanuna karşı gelmek, ilahi iradeye karşı gelmekti”.İmama karşı gelmekte aynen öyledir. İmamların masumiyeti düşüncesinin Fars diyarında (İran) ortaya çıkışı ve bugüne değin halen varlığını sürdürmesi tesadüfî değildir. İranın yanında Irak da, eski medeniyetlerin birleştiği bir yer ve Irak'ta Fars ve Keldanî ilimleri ve bu milletlerin medeniyet kalıntıları bulunuyordu. Ayrıca bu ilimlere Yunan felsefesi, Hint düşünce­si katılmıştı. Bu medeniyet ve düşünceler Irak'ta birbirleriyle yoğruldular. Böylece Irak, îslâm fırkalarının birçoğunun meydana geldi­ği bir yer olmuştur. İmamet ve yetkilerinin ilhamı bu kültürden geçmedir. Bu ırki yakınlığın dışında dışındaki her hangi bir ehlibeyt mensubu imam olamaz. Kabul da etmezler. Neticede bugün 12 imam adı ile tanımlanan kişilerin hepsi bu ananın çocuklarıdır. Diğer şia gruplarından olan zeydileri ve ismailileri asla tanımazlar. Hz Hasan’ın çocuklarından her hangi birinin imam olmaya da hakkı yoktur. Ne de bugün adları bilinmektedir!


    bu gerizekalı mantığa göre o zaman Şiiler Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin a.s-ın ek olarak tüm nebi ve rasulleri de inkar etmedildirler. çünkü onların hiç birisi fars değildirler. oysa biz bunun aksini görmekteyiz. sora imamların a.s masumiyeti düşüncesinin fars diyarından çıktığını söylüyorsun, bende derim ki, Allah yalancıların belasını versin. Şah İsmail r.a-a kadar İranın yarısı bile Şia değildi, o zamanda nasıl oluyorda Şiilik İrandan çıkıyor? sonra bu düşünceyi İranlılara isnat ediyorsun, oysa bu bizzat Ehli Beyt a.s-dan sadır olmuş bir inançtır, sahabe r.a-da buna iman etmiştir: Ehli Beyt ve sahabe r.a-ın akidesi

    sonra Zeydileri kabul etmediğimizi söylemişsin, doğrudur hak mezhep olarak sadece kendimizi görürüz fakat bu Hz. Zeydi a.s kabullenmediğimiz anlamına gelmez. çünkü biz Hz. Zeydi a.s Zeydi inancından uzak görmekteyiz. ama şimdilik bu konuya girmiyorum, bunun yerine bizzat senin sözünü sana karşı delil yapacağım. Hz. Zeyd imam Seccad a.s-ın oğlu idi yani o da -senin sarıldığın zayıf hadislere göre- İran kralının torunu idi. o zaman niye onu desteklemediler? bu bir çelişki değil midir? nerede idi Fars diyarının halkı? niye krallarına yarıma gelmediler? sonra Hz. Hasan a.s-ın çocuklarının bugün adların dahi bilinmediğini söylüyorsun, bende derim ki, sen ya cahilsin ya da şerefini satmış bir yalancı. bana Hz. Kasım a.s hakkında bilgi vere bilir misin?

    İşte imamet seçiminin nasıl yapıldığını konusunda tarihe baktığınız zaman, Hz Hüseyin sonra tamamen bir ırkiyata yaniAllah resulünün nübüvvet mirasının kan bağı yolu ile geçtiği inancıyla oluşturulan imamet teorisinin hakikate dönüştürüldüğünü görüyorsunuz. Ebu talib’in kurtarılma çabaları, Hz İbrahim’in esas babasına “babası değil amcasıdır. Çünkü o günlerde amcaya baba denirdi” gibi Kuran metnini tevil etmeleri de bunun bir devamıdır.!


    bu düşünceden hareketle senin nübevvete inanmadığın anlamını çıkarmak pekala mümkündür. zira Hz. İbrahim a.s-dan sonra onun soyundan bir çok nebi ve rasul gelmiştir, hemde devamlı şekilde. şu halde bu bir ırkiyat mıdır?

    Ebu Talibin a.s imanı meselesine glince, burada esas ırkiyatı yapan sizlersiniz. Emevi köleliği bunu gerektirmektedir, Emeviler Nebi s.a.a-ye açıkca bir söz diyemedikleri için Ebu Talibe a.s ve Ehli Beyt imamlarına a.s dil uzatıyorlardı. işte bunun sonucu olarak Mekke müşriklerinin reisi Ebu Sufyan, onun ahlaksız karısı Hind ve müşrik prens Muaviye ve benzerleri "müslüman", "mümin", "sahabe" olmakta ama ne hikmetse İslamın uğruna malını ve canını ortaya koyan Ebu Talib a.s kafir ila edilmektedir. hemde Ebu Talib a.s-ın kendi dili ile nübüvveti tasdik etmesine rağmen:

    Ebu Talibin a.s imanı-1
    Ebu Talibin a.s imanı-2
    Ebu Talibin a.s imanı-3

    Hz. İbrahim a.s-ın babası konusunda da bilgisizce ve gerizekalıca konuşmusun. hadi diyelim ki, Şia senin dediğin ırkiyat yüzünden Hz. İbrahim a.s-ın babası konusu üzerinde duruyor ya ehli sünnetten Hz. İbrahim a.s-ın babasını savunanlara ne oluyor? ibni Abbas r.a, Mücahid el-Mekki ve daha niceleri Azerin Hz. İbrahim a.s-ın babası olmasını inkar etmiştirler. bunların maksadı ne idi acaba?

    ibni Abbas r.a: "Azer Hz. İbrahim a.s-ın babası değildir": sünni kaynakları

    Yorum


      #3
      Ynt: İmamet İnancının içeriği Zerdüştlük ile mi Dolduruldu?

      Ben burada küfürden ve saldırganlıktan başka bir cevap göremedim. Bir kere İmamı zeynel Abidin'den bahseden cümleler bir kaynaktan alıntıdır. Orayı değiştirme gibi bir yola gitmedim. Yoksa faydalandığım kaynaklarda, olmayan bir şeye senin gibi ilaveler mi yapmalıydım? Çünkü bu senin sık sık yaptığın bir şey.
      Kaldı ki Zeynel Abidin bir evliyadır. Allahın sevgili kulu . Bizde Allah dostlarına düşmanlık yoktur. Ama biz onlara tapmayız da. Onları Allah için severiz. İfrat ve tevrit Allahın yasakladığı bir şey
      Şu emevi polemiğinden de vazgeç. Hala ilköğrenim çağının uslübünü kullanıyorsun. Bir kere sen ehli sünnet kaynaklarından da hiç haberin yok. Sadece birilerinin bulduğu metinleri delil diye yırtıp yapıştırmakla meşgulsün. Aldığın parcaları da bir bütünlük içinde anlamaya tahammülün york. Sadece burayı takip eden gençlerin doğruyu bulmamaları için polemik üretiyorsun. En çok emevi propagandasını sen yapıyorsun. Onların mantığının bir benzeri de sözlerine yansıyor.Ehlisünnet dediğin dünya kim? Emevi yönetimine itibar kim? Allah aşkına imamı Azam mı emeviden etkilenmiş, İmamı Şafi mi, Ahmet bin Hambel mi? İmam Malik mi? Ya sen neler uyduruyorsun böyle! Bir metindeki ana fikri anlamaktan acizsin. Bu metinde anlatılan şu; İmamet kavramı Adaleti içerir. Bir kişiyi veya bir kan bağını değil. Nasılda Allah'a iftira ediyorsun. Kimin sırayla imam olacağını Allah secti diyerek. Verdiğin örneklerle bu konuyu nasıl bağlayabiliyorsun doğrusu anlamak oldukca zor. cevap vermeden önce kendini zorlamadan uydurulan bu tarih senaryosunu, takiyye kılıfını, ve diğer sapmaların hang sırayla bu inanca girdiğine birbak. İranın bütünün şii olması gerekmez. Şah ismail önceleri şii bile değildi. Bir gecede şii oluverdi. Neden şahın yetkilerinden nasiplenmek için. O güçü kullanmak için. Sonra bu inancın altını dizi dizi ördü. Nasıl olsa onun yalanını ortaya cıkaracak bir imam da yoktu artık. Şiiliğin çıkmasının ana merkezleri bir çoğrafyadan ziyade bir zihniyetin bir kültürün sürdüğü ve o fikirlerin islam çoğrafyasının içinde olmasıyla ilgili. İmamete yüklediğiniz anlamla zerdüşt şahların kralların kullandıkları yetki ya da onların atfedildiği değer aynı mı değil mi? Sen ona bir baksana. Hz Zeyd' mücadaleci biriydi. Zeynel Abidin de son derece mülayim, İmametde Hz Hüseyin'i öne cıkarmanızın bir sebebi de mücadaleci olmasıydı? Burada söylen şu. Hani mücadaleci birisi olan yine aynı soydan gelen birisi neden yalnız bırakıldı? Hiç düşünmedin mi? Merak edip de bi kere bakmadın MI? Muhammet Bakır İmamı zeyde söylediği sözden haberin yok mu? İmamı Caferin sapkın ve sapık şiacılardan beriyim dediğini niye görmüyorsun dikkat dağıtıyorsun. Bütün yaptığın bu. Dikkati başka yönlere çekip gercekleri saklamak.
      Bemde zerre kadar ehlibet düşmanlığı varsa, benim onlara en küçük husumetim varsa, Allahın gazabı üzerime olsun. Bu şeyleri kullanma.. Allahın sevdediği birine kim düşmanlık edebilir? Mesele Allah'ın bak dediği noktadan bakmak. Uydurulan noktalardan değil.
      Yanlışın her tarafta olması muhtemel. Ama yalancıların kaynağındaki şeyleri doğru diye getirirsen bu nasıl olacak. Çünük adam yalan söylüyor takiyye için yani inancı için bu düzmeleri yapmış bunu masum bir inanç için yaptığına inanıyor. İçe dönük başka dışarı başka. Bununla nasıl uzlaşabilisin? Hakikati bu anlayışla nasıl araştırabilirsin.

      Yorum


        #4
        Ynt: İmamet İnancının içeriği Zerdüştlük ile mi Dolduruldu?

        [quote author=Hasan Hüseyin İmamoğlu link=topic=21949.msg134366#msg134366 date=1319461116]
        Ben burada küfürden ve saldırganlıktan başka bir cevap göremedim
        [/quote]
        senin bu siteye geliş amacın nedir? öncelikle bunu belirt ve ona göre davran.

        Bir kere İmamı zeynel Abidin'den bahseden cümleler bir kaynaktan alıntıdır
        o kaynağı belirt ki senin uydurmadığını bileyim.gerçi kaynağın bir nasibi kitabı olduğu için uydurmalardan ibaret olduğunu biliyoruz.
        http://velayet.wordpress.com/categor...in-kaynaklari/

        Yoksa faydalandığım kaynaklarda, olmayan bir şeye senin gibi ilaveler mi yapmalıydım?
        elmeddin bunu nerede yapmış bize gözter. gösteremezsen yalancı ve iftiracı olursun. Allah yalancılara lanet etsin

        Bizde Allah dostlarına düşmanlık yoktur.
        siz kimsiniz? hangi mezhep hangi örgüt yahudilik mi haristiyanlar mı nesiniz onu belirt

        Bir kere sen ehli sünnet kaynaklarından da hiç haberin yok.
        buhari taberi tirmizi müslim hanbel...bunlardan mı haberimiz yok?
        hangi kitaplarla amel ediyorsun onu söyle?

        Sadece birilerinin bulduğu metinleri delil diye yırtıp yapıştırmakla meşgulsün
        bu konuda katılıyorum buhari müslim tirmizi...... nin saçmalıklarını bize gösteriyor.

        En çok emevi propagandasını sen yapıyorsun
        kitaplarını emevilerin uydurmaları ile dolduranlar şii'ler mi? iyi düşün

        Allah aşkına imamı Azam mı emeviden etkilenmiş, İmamı Şafi mi, Ahmet bin Hambel mi? İmam Malik mi?
        bu soruna senin cevabınla cevap veriyorum ;d cevap:
        Ya sen neler uyduruyorsun böyle
        Onların mantığının bir benzeri de sözlerine yansıyor
        benzer mi?? bu benzer kelimesini bir nasibi daha kullanmıştı...Ya hu benzerlikleri aşmışsınız birebir nasibilerin kitaplarını uyguluyorsunuz haberiniz yok yaa gözlerinizi açın da biraz nolar

        Nasılda Allah'a iftira ediyorsun.
        Allah iftira atana lanet etsin.

        Kimin sırayla imam olacağını Allah secti diyerek.
        evet işte bunu ehli sünnet mezhebinin hadis kitapları söylüyor. HAMD OLSUN.

        İranın bütünün şii olması gerekmez. Şah ismail önceleri şii bile değildi. Bir gecede şii oluverdi.
        sanırım senin mezhebinde "tövbe" kelimesine yer yok. hür de son aana kadar yezidin(Allah ona lanet etsin) emrindeydi.

        Nasıl olsa onun yalanını ortaya cıkaracak bir imam da yoktu artık.
        HAMD OLSUN Kİ NASİBİLERİN SAPIK İNAÇLARINI VE EHLİSÜNNETİN BUNA NASIL İMAN GETİRDİĞİNİ ORTAYA ÇIKARACAK BİR İMAMIMIZ VAR.
        ALLAH ONUN ZUHRUNU ACİL ETSİN. ELE ECEL YA HÖCCETALLAH

        Ama yalancıların kaynağındaki şeyleri doğru diye getirirsen bu nasıl olacak.
        yani diyorsun ki Ehli sünnetin kaynağından delil getiripde bu doğrudur demeyin mi? biz zaten onların doğruluğunu kabul etmiyoruz ki

        Allahın sevdediği birine kim düşmanlık edebilir?
        Hele sen bana bir açıkla bakalım Ömer bin hattabın ebubekirin osmanın aişenin HZ. ALİ aleyhisselam VE HZ. FATIMA salamullah aleyha İLE SAVAŞMA SEBEBİ NEYDİ?

        [center]
        ..ey ahle aalam agham Eli mazloome... یا ابا عبدالله الحسین
        [center]
        Bizleri öldürün! Zira Halkımızın bilinci daha da artacak!
        Şehid Seyyid Abbas Musavi(Eski Hizbullah Lideri)

        Yorum


          #5
          Ynt: İmamet İnancının içeriği Zerdüştlük ile mi Dolduruldu?

          hasan hüseyin imamoğlu, şianın imamet inancı sadece hadisler yoluyla ispatlanmaz, Kur'an'dan da ispatlanır. imamların sayısının 12 olduğunu bildiren hadisler mütevatirdir her iki ekolün kitaplarına göre. 12 İmamın isimleri de yine sahih kaynaklarla ilan edilmiştir.

          şia hadis külliyatları şah İsmail'den önce de vardı. 1200 yıllık el yazması, imzalı senetli kitaplarda bunların orjinalleri vardır ki elimizdeki şii hadis kitaplarıyla aynısıdır.

          Zaten şia hadis külliyatından çıkarılan inançların ve farklı ameli uygulamaların aynısının sünni kitaplarda da geçmesi onların hak olduklarının bir başka ispatı değil midir? şia hadislerinin tamamının Kur'an'da yer alan ifadelerle birebir örtüşmesi, akli ve uygulanabilir oluşu çok açıktır.

          bunları tek tek ispatlamaya hazırız. bu sitede imamet inancının Kur'an'i delilleri incelendi. buyrun bakın:

          İmamların Masumluğu Meselesi (bir çok delil Kur'an ile ispatlanmıştır):

          http://www.velayet.com/index.php?topic=17529.0

          http://www.velayet.com/index.php?topic=17372.0

          Yorum


            #6
            Ynt: İmamet İnancının içeriği Zerdüştlük ile mi Dolduruldu?

            Ben burada küfürden ve saldırganlıktan başka bir cevap göremedim.
            Şiiler bir aynadır, kim nasıl bakarsa kendisini öyle görür.

            Bir kere İmamı zeynel Abidin'den bahseden cümleler bir kaynaktan alıntıdır. Orayı değiştirme gibi bir yola gitmedim.
            ben bunu inkar etmiyorum ki, evet senin işin sürekli bir yerlerden kopya çekmek, sen bundan fazla olamazsın. ama dediğim şu, kopya çektiğin, referans aldığın yer şerefsizlik kaynağıdır.

            Yoksa faydalandığım kaynaklarda, olmayan bir şeye senin gibi ilaveler mi yapmalıydım? Çünkü bu senin sık sık yaptığın bir şey.
            benim kopya çektiğimi, ek olarakta bunları değiştirerek sunduğumu ıspatlamazsan şerefsizsin.

            Kaldı ki Zeynel Abidin bir evliyadır. Allahın sevgili kulu .
            imam Seccad a.s-ı haşa korkaklık, cesaretsizlik ile suçladığın cümleler yukarıda duruyor, sende hiç mi şeref, hiç mi vicdan yok?

            Bizde Allah dostlarına düşmanlık yoktur.
            Allahın laneti yalancılar üzerine olsun! siz Allahın dostlarına düşman olanlarsınız. yoksa Allah dostlarının katilleri olan, onlara minberlerde lanet okutturan köpekleri nasıl seversiniz? yoksa niye kaynaklarınız onların düşmanları üzerine kurulu?

            Ama biz onlara tapmayız da.
            onlara değil ama onların katillerine, düşmanlarına, onları lanetleyen, söven kimselere taparsınız. yoksa Mekke müşriklerinin reisi, Mekke müşrik prensi, Mekke ahlaksız kadını olan kişileri nasıl savunursunuz ki?

            Onları Allah için severiz. İfrat ve tevrit Allahın yasakladığı bir şey
            doğrudur, iftrat ve tefrit Allah yasakladığıdır. Allah ifratçı Gulata da, tefritçi sizlerde lanet etsin, sizi çirkin kılsın!

            Şu emevi polemiğinden de vazgeç.
            bundan niye bu kadar rahatsızsın ki? oysa siz Emeviliğin uzatılarısınız. sırf bu yüzden Muaviye, Amr b. As, Busr b. Ertad, Muğire b. Şube gibi beş para etmez şerefsizleri sevmiyormusunuz? kaynaklarınız bu çocuk katillerinin övgüsü ile dolu, onların sözlerini hadis diye aktarmış, akide ve ahkamı bu uyduruk hadisler üzerine bina etmişsiniz. daha ne olması gerekiyor? istersen bana ibni Şihab ez-Zührü hakkında haber ver veya kaynaklarınızdaki diğer Emevi sarayının mollaları hakkında.

            Hala ilköğrenim çağının uslübünü kullanıyorsun.
            bu "ilköğrenim çağının uslübü" ile sizi rezil ediyorsam biraz irerlediğim zaman varın siz düşünün ne olacağını.

            Bir kere sen ehli sünnet kaynaklarından da hiç haberin yok. Sadece birilerinin bulduğu metinleri delil diye yırtıp yapıştırmakla meşgulsün. Aldığın parcaları da bir bütünlük içinde anlamaya tahammülün york.
            bu söylediklerini ıspat edecek bir tek delilin var mı peki? burada yazan her kes benim senin gibi kopya yapıştır yapmadığımı, sadece kendi araştırmalarımı paylaştığımı bilirler. alıntı yaptığım zamanda hiç bir şüpheye yer bırakmamak için mutlaka alıntının arapçasını, linkini ve kitabın resmini eklerim. ya sen? şuana kadar bir defa olsun böyle kaynak suna bildin mi? sen delil diye sunduğun kaynakları okumuş bile değilsin ama ömrüme yemin ederim ki, ben delil olarak sunduğum kaynakları ya matbu kitap ya da e-kitap olarak bulup, inceliyor ondan sonra ekliyorum. yoksa sen link bıraktığım sitede yazan kişinin bir başkası olduğunu mu zann ediyorsun? seni ahmak! link bıraktığım sitede yazanda benim, o benim blogum: http://www.velayet.com/index.php?topic=19287.0

            Sadece burayı takip eden gençlerin doğruyu bulmamaları için polemik üretiyorsun.
            Allaha yemin olsun ki, yaptığım Şianın her dediğini ehli snünet kaynaklarından belgelemek ve ehli sünnet diye bilinen mezhebin gerçek yüzünü göstermektir. bunu yaparken de bir tane bile Şia kaynak kullanmış değilim. araştır, benim yazdıklarım içerisinde delil olarak sunduğum bir tane bile Şia kaynak gösterirsen yazılarımı silerim.

            En çok emevi propagandasını sen yapıyorsun.
            evet doğrudur, sizin Emevi olduğunuzu duyurma gayretindeyim. çünkü kaynaklarınıza baktığımda sadece bunu gördüm. kaynaklarınız ya harici, nasibi ve ehli kitap ravilerden ya da emevi köpeklerinden oluşmaktadır.

            Ehlisünnet dediğin dünya kim?
            ehli sünnet diye bilinen mezhebin avamı müslüman, alimleri ise -Nesai, Hakim gibi bazıları müstesna- nasibidir. "ehli sünnet" olarak gördüğüm yani batıl olmasına rağmen müslüman olarak gördüklerim ehli sünnetin avamıdır.

            Emevi yönetimine itibar kim?
            sizin alimler geçinenleriniz. istersen baş kaynağınız olan Buharinin yarısını oluşturan ibni Şihab ez-Zührü hakkında haber ver bana. veya neden Ali a.s-a minberlerde lanet okutturan, söven, Ehli Beyt a.s katili olan bu lanetli soyu sevdiğinizi.

            Allah aşkına imamı Azam mı emeviden etkilenmiş, İmamı Şafi mi, Ahmet bin Hambel mi? İmam Malik mi?
            Malik nasibidir, diğer üçü ise değil. ama onların nasibi olmamaları hak olmaları anlamına gelmez. aynı şekilde onların nasibi olmamaları ehli sünnetin büyük bir bölümünün nasibi olmadığı anlamına gelmez. zira bu kişiler fıkıh alimleridir, oysa siz akideyi Buhari gibi kaynaklar üzerine kuruyorsunuz ki, onlarında içi nasibiler ile doludur. Şafii ve diğerleri nasibi olmasalarda, emevi olmasalarda dolaylı olarak onlardan etkilenmişlerdir. çünkü Emevilerin, nasibi ve hariciler hatta ehli kitap ravilerin rivayetlerini "hadis" diye görmüş, bunlardan harekete geçerek fetvalar vermiştirler.

            Ya sen neler uyduruyorsun böyle!
            benim yazdıklarımın uydurma olduğunu kabul ediyorsan o zaman ehli sünnet diye bilinen mezhebin de uyduruk olduğunu kabul etmen gerekir, çünkü ben bizzat bu uyduruk mezhebin kaynaklarından yazıyorum.

            Bir metindeki ana fikri anlamaktan acizsin.
            umarım sen aciz değilsindir ve bize harici, emevi, nasibi ve ehli kitap ravilerin kaynaklarınızda ne aradığını, neden onlardan gelen hadis adı takdığınız uydurmaların Ehli Beyte a.s oranla daha fazla olduğunu açıklayacaksındır.
            Bu metinde anlatılan şu; İmamet kavramı Adaleti içerir. Bir kişiyi veya bir kan bağını değil.


            imametin kan bağı ile olduğuna kim inanıyor ki? sizin anlamadığınız -ki, bu doğaldır zira nasibiler akıl açısından çok aşağıdırlar- bizim imametin kan bağı ile olduğuna inanmamız değildir. eğer biz böyle inansaydık başkalarını da imam olarak görürdük, zira onlarda bu kandandır. fakat biz imamı Allahın seçtiğini ve bunu nereden isterse seçe bileceğini söylüyoruz. yoksa sen İbrahim a.s soyunun seçilmesini, o soydan arka arkaya nebi ve rasullerin a.s çıkmasını kan bağına daynan bir şey olarak mı algılıyorsun?

            Nasılda Allah'a iftira ediyorsun.


            Allaha iftira eden siz müşriklersiniz! siz Allahın cism olduğunu, zaman ve mekan ile sınırlı olduğunu, yüzü, elleri, ayakları olduğunu, yürüdüğüü, koştuğunu, inip çktığını söylüyorsunuz. bundan büyük iftira ola bilir mi?

            Verdiğin örneklerle bu konuyu nasıl bağlayabiliyorsun doğrusu anlamak oldukca zor.


            anlamak için defalarca oku, zira siz nasibilerde anlama kabiliyeti sıfırın altındadır.

            cevap vermeden önce kendini zorlamadan uydurulan bu tarih senaryosunu, takiyye kılıfını, ve diğer sapmaların hang sırayla bu inanca girdiğine birbak.


            baktığımda gördüğüm şey imamet hakkındaki ayetlerin tefsiri konusundaki hadislerin ve imamet hakkındaki hadislerin mütevatir olduğu, her iki fırkanın kaynaklarından sayılmayacak kadar çok kanaladan geldiği; Tebuk suikasti; Efendimize s.a.a "sayıklıyor" diye iftira atarak vasiyet yazılmasınının engellenişi ama ne hikmetse sayıklayan Ebu Bekirin vasiyetiin engellenmeyişi; Efendimizin s.a.a cenazesi yerde iken sizin sahabe dediğiniz kişilerin hilafet kavgası yaparak bir birine "Allah senin canını alsın" diye bağırmaları; Ali a.s ve ashabın Ebu Bekire biat etmedikleri; Ebu Bekirin emri ile Ömer ve diğerlerinin Hz. Fatıma s.a-ın evine hücum etmeleri; Ali a.s-ın halife olduktan sonra bu insanların nasıl kudurmuşcasına her taraftan ona a.s karşı çıktıklar, isyan bayrakları açtıklarıdır.

            Şah ismail önceleri şii bile değildi. Bir gecede şii oluverdi. Neden şahın yetkilerinden nasiplenmek için. O güçü kullanmak için. Sonra bu inancın altını dizi dizi ördü. Nasıl olsa onun yalanını ortaya cıkaracak bir imam da yoktu artık.


            tarih bilginde dini bilgin gibi sıfırın altında. Şah İsmail r.a-ın kardeşi Şeyh Ali, babası Şeyh Haydar r.a, dedesi Şeyh Cüneyd r.a, onun babası Şeyh İbrahim r.a, onun babası Şeyh Hace Ali r.a hepsi Şia idiler. Safevi soyağacının başı olan Şeyh Safi r.a-ın sünni olduğu idda edilmiştir ancak bu yönde bir delil gösterilmemektedir. Şeyh Hace Ali r.a-ın Timura manevi baskı yaparak Şamdaki Yezidileri kırdırdığı da bilinmektedir. şu halde bu ne utanmazlıktır ki, Şah İsmailin iktidar öncesi Şii olduğunu idda ediyorsun?

            Şiiliğin çıkmasının ana merkezleri bir çoğrafyadan ziyade bir zihniyetin bir kültürün sürdüğü ve o fikirlerin islam çoğrafyasının içinde olmasıyla ilgili.


            Şiilik hem coğrafi ve hemde düşünce açısından İslamın merkezindendir, İslamın öüzdür. bizim sözünü ettiğimiz şeylerin hepsi biz Trükiyede, İranda, Lübananda veya her hangi bir yerde olursak olalım fark etmez o dönem Arabistanda yaşanmış olaylardır. hiç bir Şia delil getirirken -gerizekalı nasibiler gibi- kendi kaynağından delil getirmez. bu bile neyin ne olduğunu göstermek için yeter.

            İmamete yüklediğiniz anlamla zerdüşt şahların kralların kullandıkları yetki ya da onların atfedildiği değer aynı mı değil mi? Sen ona bir baksana.


            madem öyle, o zaman buyur Kuran ayetleri ile imamet konusunu konuşalım. Kuranda imamet var mı yoksa yok mu? imamın seçilmesi Allahın c.c işi mi yoksa insanların mı? eğer bu kadar istiyorsan buyur başlayalım konuşmaya. ama bu basit mantık ile yakşlaşacak olursak o zaman İslama itiraz eden bir oryentalist de "müslümanların peygamberlere atfettiği yetki aynen iran şahlarının yetkileri gibidir, binaenaleyh İslam zerdüştlükten kaynaklanmaktadır" diye bilir.

            Hz Zeyd' mücadaleci biriydi. Zeynel Abidin de son derece mülayim, İmametde Hz Hüseyin'i öne cıkarmanızın bir sebebi de mücadaleci olmasıydı? Burada söylen şu. Hani mücadaleci birisi olan yine aynı soydan gelen birisi neden yalnız bırakıldı? Hiç düşünmedin mi? Merak edip de bi kere bakmadın MI?


            mücadeleci olmanın imam olam kiçin şart olduğunu kim söyledi ki? sen o kadar bilgisizsin ki, imam Zeynelabidin a.s ile Hz. Zeydi a.s karşılaştırıyorsun. ve burada "Zeyd mücadeleci ama seçlimiyor fakat Zeynelabidin mücadeleci olmamasına rağmen seçiliyor demek ki, onun seçilmesinin sebebi annesinin pres prenseis olmasıdır" diyorsun. bu artık bilgisizliğin son sınırıdır, zira Hz. Zeyd imam Zeynelabidinin a.s oğludur, doğal olarak imam Zeynelabidin a.s-ın evliliğinden sonra dünyaya, isyan ettiği tarih te hicri 121 yılıdır ve bu tarihte artık imam Zeynelabidin a.s hayatta değildi.

            diğer yandan ise sen pers prensesi iddan hakkında bir tane olsun delil sunamıyorsun. hatta faraza bu olayın olduğunu kabullensek bile yine aynı yere çıkıyoruz:

            imam Bakır a.s:
            babası: imam Zeynelabidin a.s
            annesi: fatıma b. Hasan a.s

            Hz. Zeyd:
            babası: imam Zeynelabidin a.s
            annesi: Cariye

            babaları aynı ve o babanın da annesi -senin iddana göre- pers prensesi. yani pers prensesi her ikisinin büyük annesi oluyor. o zaman niye imam Bakırın a.s imam olduğuna inanılıyor? bir zerdüşt için ne farkı vardı ki? dahası biz bu konuyu olmayan bir şey üzerinden konuşuyoruz.

            Muhammet Bakır İmamı zeyde söylediği sözden haberin yok mu?


            yok, eğer biliyorsan yaz ama kaynağı ile.

            İmamı Caferin sapkın ve sapık şiacılardan beriyim dediğini niye görmüyorsun dikkat dağıtıyorsun. Bütün yaptığın bu. Dikkati başka yönlere çekip gercekleri saklamak.


            imam Cafer es-Sadık a.s-a nispet ettiğin sözün kaynağını vermezsen şerefsizsin ama ben imam Cafer es-Sadık a.s-ın Ebu Hanifeyi lanetlediğini belgeleye bilirim.

            Bemde zerre kadar ehlibet düşmanlığı varsa, benim onlara en küçük husumetim varsa, Allahın gazabı üzerime olsun. Bu şeyleri kullanma.. Allahın sevdediği birine kim düşmanlık edebilir? Mesele Allah'ın bak dediği noktadan bakmak. Uydurulan noktalardan değil.


            Allah sizi çirkin kılsın! Allahın dediği nokta Nebi s.a.a-in beyanı ile "size iki emanet bırakıyorum ki, sarıldıkca sapmayacaksınız: Kuran ve İtretim Ehli Beytim" sözüdür. siz ise Ehli Beyte a.s sarılmamak ile kalmadınız gidip onların tekfir eden, lanetleyip söven kişilere sarıldınız, kaynaklarınız onların uydurmaları ile dolup taşmaktadır. bu Allahın dediği nokta mıdır?

            Yanlışın her tarafta olması muhtemel. Ama yalancıların kaynağındaki şeyleri doğru diye getirirsen bu nasıl olacak. Çünük adam yalan söylüyor takiyye için yani inancı için bu düzmeleri yapmış bunu masum bir inanç için yaptığına inanıyor. İçe dönük başka dışarı başka. Bununla nasıl uzlaşabilisin? Hakikati bu anlayışla nasıl araştırabilirsin.


            işte bizim de dediğimiz budur. Ebu Hureyre, Muaviye gibi yalancılara nasıl güvenile bilir ki? onlar müşrik idiler ve sadece takiyye yapıyorlardı. yoksa Haşimilere ve özellikle Ehli Beyte a.s beslenen kin nereden geliyordu ki? öyle ise bu yalancılar ile, bu müşrikler ile ve onları destekleyen siz müşrikler ile nasıl uzlaşa biliriz ki?

            Yorum


              #7
              Ynt: İmamet İnancının içeriği Zerdüştlük ile mi Dolduruldu?

              demek "sah ismail önceden sii bile degildi, bir gece de oluverdi"
              Allah elmeddine uzun ömür versin, Allah tan sah ismailin nesli hakkinda arastirma yapmis


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #8
                Ynt: İmamet İnancının içeriği Zerdüştlük ile mi Dolduruldu?

                Ben hala hasan hüseyin imamoğlu adlı kişinin yalancı olduğunu düşünüyorum.
                zira Elmeddine iftira atarak şöyle demişti



                Yoksa faydalandığım kaynaklarda, olmayan bir şeye senin gibi ilaveler mi yapmalıydım?


                elmeddinin nerede ilave yaptığını bize göster.

                yoksa sen yalancı mısın?
                [center]
                ..ey ahle aalam agham Eli mazloome... یا ابا عبدالله الحسین
                [center]
                Bizleri öldürün! Zira Halkımızın bilinci daha da artacak!
                Şehid Seyyid Abbas Musavi(Eski Hizbullah Lideri)

                Yorum

                YUKARI ÇIK
                Çalışıyor...
                X