Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

    BİSMİLLAHİR RAHMANİR RAHİM
    HAMD OLSUN ALEMLERİN RABBİNE
    VE SELAM OLSUN MEVLAMIZ MUHAMMEDE VE TERTEMİZ EHLİ BEYTİNE

    bundan sonra… recat inancı Kur’an ve Sünneti Nebevi s.a.a’in ortaya koyduğu sahih İslam akidesinin bir parçasıdır ve bu konuda hiç bir şüpheye yer yoktur. Zira Kur’an ve Sünneti Nebevi s.a.a ile sabit olan bir şeyde şüphe olamaz. inşaALLAH bu yazımızda imamlar a.s’dan Hz. Zülkarneyn a.s’ın vasfı ile ilgili sahih olarak rivayet edilen bir hadisi aktaracağız ki, bu hadiste imamlar a.s’ın recat edeceğine ilişkin delil bulunmaktadır. Sözünü ettiğimiz bu hadis hem şia ve hemde sünni kaynaklarında sahih sened ile rivayet edilmiştir.

    1. şia kaynaklarında: şia ulemasından ibni Babaveyh el-Kummi, onun oğlu Şeyh Saduk, Muhammed b. Mesud el-Ayyaşi ve Ravendi gibi muhaddis ve müfessirler bu hadisi rivayet etmiştirler.


    [img width=221 height=350]http://velayet.files.wordpress.com/2012/11/recat-ibni-babaveyh.gif[/img]

    resimde gördüğünüz Şeyh ibni Babaveyh el-Kummi r.a’ın "el-imame vet-Tebsira" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
    • [li]سعد بن عبد الله ، عن أحمد بن محمد بن عيسى ، عن علي بن النعمان ، عن هارون بن خارجة ، عن أبي بصير ، عن أبي جعفر عليه السلام قال : إن ذا القرنين لم يكن نبيا ، ولكنه كان عبدا صالحا أحب الله فأحبه الله ، وناصح لله فناصحه الله ، أمر قومه بتقوى الله ، فضربوه على قرنه ، فغاب عنهم زمانا ، ثم رجع إليهم ، فضربوه على قرنه الآخر ، وفيكم من هو على سنته
      ...Ebu Basir Ebu Cafer (imam Bakır a.s)’dan şöyle rivayet etti: "Zülkarneyn peygamber değildir, fakat salih bir kul idi, o ALLAH’ı, ALLAH da onu severdi; o ALLAH’a ve ALLAH da ona yardım ederdi. Kavmini ALLAH takvasına davet etti, onu başından vurdular da öldü. Sonra onlara ricat etti, yine başından vurdular da öldü, sizin aranızda da bu sünnet üzere olanlar vardır"

      Ali b. Hüseyin b. Babaveyh el-Kummi r.a, "el-İmame vet-Tebsira", sayfa 121, hadis 116
      [/li]


    bu hadisi Şeyh Saduk r.a "Kemaliddin", sayfa 393’de babasından naklen; Ayyaşi r.a "Tefsiri Ayyaşi", 2/339-340’da kendi senedi ile; Ravendi r.a "Kısasul Enbiya", sayfa 120’de ibni Babaveyh el-Kummi’ye kadar kendi senedi ile ondan sonra ise onun senedi ile rivayet etmiştir. hadisin tüm ravileri sika (güvenilir) ve isnadı muttasıldır. Şeyh Asif el-Muhsini bu hadis hakkında diyor ki:


    2. sünni kaynaklarında: ehli sünnet alimlerinden ibni Ebi Şeybe ve Taberi gibi muhaddisler başta olmak üzere bir çoğu bu hadisi kendi senedleri ile sahabe Ebu Tufeyl r.a’dan, o da imam Ali a.s’dan rivayet etmiştirler.

    [img width=242 height=350]http://velayet.files.wordpress.com/2012/11/recat-ibni-ebi-seybe.jpg[/img][img width=242 height=350]http://velayet.files.wordpress.com/2012/11/recat-ibni-ebi-seybe1.jpg[/img]

    resimde gördüğünüz sünni hadis alimi, Buhari ve Müslim başta olmak üzere sünnilerin bir çok aliminin hocası olan ibni Ebi Şeybe’nin "Musannaf" kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
    • [li]حدثنا وكيع، عن بسام، عن أبي الطفيل، عن علي، قال: كان رجلا صالحا ناصح الله فنصحه فضرب على قرنه الأيمن فمات فأحياه الله، ثم ضرب على قرنه الأيسر فمات فأحياه الله وفيكم مثله
      ...Ebu Tufeyl Ali r.a’dan şöyle rivayet etti: "Zülkarneyn salih bir kul idi. O, ALLAH’a samimiyetle bağlanmış, ALLAH da ona yardımcı olmuştu. Kavmini ALLAH’a davet etti, onu alnından vurdular da öldü. Sonra ALLAH onu diriltti. Kavmini yine ALLAH’a davet etti, yine alnından vurdular da öldü. onun gibisi sizin aranızda da vardır."

      ibni Ebi Şeybe, "Musannaf", 6/346, hadis 31913
      [/li]


    bu hadisi bir başka sünni hadis alimi ibni Ebu Asim "Tefsir et-Taberi", 15/370’de kendi senedi ile Ebu Tufeyl’den rivayet etmiştir. yukarıda aktardığımız ibni Ebi Şeybe’nin hadisinin senedinde bulunan tüm raviler sika (güvenilir) ve isnadı muttasıldır. Şimdi nasibi rical kitaplarından raviler hakkında bilgi veriyoruz:

    Ebu Tufeyl (أبي الطفيل): hadisin ilk ravisidir, sahabedir ve nasibiler nezdinde tüm sahabeler adil ve güvenilir olduğu için hakkında detaylı bilgi vermiyoruz.

    Basim b. Abdullah (بسام بن عبد الله): hadisimizin ikinci ravisidir, güvenilir bir ravidir. Nasibi rical alimi el-Mizzi onun biografisinde diyor ki:

    • [li]بسام بن عبد الله الصيرفي أبو الحسن الكوفي
      Basim b. Abdullah es-Seyrafi, (künyesi) Ebul Hasan, el-Kufi.

      قال إسحاق بن منصور عن يحيى بن معين صالح
      وقال عباس عن يحيى ثقة
      وقال أبو حاتم صالح الحديث لا بأس به
      İshak b. Mansur Yahya b. Main’den dedi ki: "salihtir"
      Abbas Yahya b. Main’den dedi ki: "sika (güvenilir)’dir"
      Ve Ebu Hatem dedi ki: "hadisi salihtir, onda sorun yoktur"

      el-Mizzi, "Tehzib el-Kemal", 4/58-59, 664-cü ravi
      [/li]


    yine bir başka nasibi rical alimi olan ez-Zehebi onun hakkında diyor ki:
    • [li]بسام بن عبد الله الصيرفي عن عكرمة وعطاء وعنه الفريابي وخلاد بن يحيى وجماعة ثقة
      Basim b. Abdullah es-Seyrafi, İkrime ve Ata’dan (rivayet etmiştir). ondan ise Feryabi, Halid b. Yahya ve cemaat (rivayet etmiştir). sika (güvenilir)’dir.

      ez-Zehebi, "Keşşaf", 1/265, 557-ci ravi
      [/li]


    Veki (وكيع): hadisimizin sonuncu ravisidir, nasibilere göre güvenilirdir, "Sahihi Buhari" ve "Sahihi Müslim" dahil kutubi sitte kitaplarında ondan hadis rivayet edilmiştir. ez-Zehebi onun boigrafisinde geniş şekilde bilgi vermektedir, ben ise sadece ez-Zehebi’nin onun için kullandığı ifadeleri aktaracağım:
    • [li]وكيع ( ع ) ابن الجراح ، بن مليح ، بن عدي بن فرس بن جمجمة بن سفيان ، بن الحارث ، بن عمرو ، بن عبيد ، بن رؤاس ، الإمام الحافظ ، محدث العراق أبو سفيان الرؤاسي ، الكوفي ، أحد الأعلام
      Veki b. Cerrah... b. Ravas, imam, hafız, Irak’ın muhaddisi, Ebu Süfyan el-Ravas el-Kufi, ulemadandır.

      ez-Zehebi, "Siyer", 9/154
      [/li]


    görüldüğü gibi hem Şia ve hemde sünni kaynaklarında imamlar a.s’dan Hz. Zülkarneyn a.s’ın vasfı ile ilgili rivayet edilen bu hadislerde Hz. Zülkarneyn a.s’ın iki defa kavmini ALLAH c.c’ya davet ettiği, bu mücadelesinde öldürüldüğü ve dünyaya recat ettiği (geri döndüğü) bildirilmektedir. Bu bilgileri verdikten sonra imamlarımız a.s "sizin aranızda da onun gibileri vardır" diyerek kedilerini kastetmiştirler. Yani imamlarımız a.s da Hz. Zülkarneyn gibi recat edecektirler.

    #2
    Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

    sunni alimleri işine geldigi zaman nasıl da tanıtırken allayıp pulluyorsun, işine gelmedimi nasibi..


    bu hadisi ben incelemedim lakin bu hadisten bu sonucu nasıl cıkardın ? sizin aranızda da vardır lafının muhattabının 12 imam olmasının delili nedir ?


    sizin aranızda da vardır diyor, sizin imamlarınız veya ben diyor mu ?


    recat edecekse eğer Muhammed s.a.v ve Ali r.a recat edecekmidir ?
    http://www.youtube.com/watch?feature...;v=JSmUw3OzKq0

    NUSAYRİ YALANI

    Yorum


      #3
      Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

      Aslında burada ricatı kabul var o yeter.
      Haktır Allahım Muhammed mahım
      Ali'dir şahım efendim Allah eyvallah

      Yorum


        #4
        Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

        [quote author=Cihandar link=topic=24277.msg163991#msg163991 date=1352823776]
        Aslında burada ricatı kabul var o yeter.
        [/quote]


        dedigim gibi ben araştırmadım hadisin sıhhat derecesini lakin ricat kabul var yeter diyorsunuz da o zmaan bende derim ki misal omer bin abdulaziz gelicek bu hadise göre olur mu ?
        http://www.youtube.com/watch?feature...;v=JSmUw3OzKq0

        NUSAYRİ YALANI

        Yorum


          #5
          Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

          Agam bilmiyorsun ama bu ricat için denmeyen kalmadı Şiaya siz kabul edin isterseniz halid bin velid gelsin diyin burada aslında olay obje değil anlatabildim mi.
          Haktır Allahım Muhammed mahım
          Ali'dir şahım efendim Allah eyvallah

          Yorum


            #6
            Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

            [quote author=Cihandar link=topic=24277.msg163995#msg163995 date=1352826544]
            Agam bilmiyorsun ama bu ricat için denmeyen kalmadı Şiaya siz kabul edin isterseniz halid bin velid gelsin diyin burada aslında olay obje değil anlatabildim mi.
            [/quote]


            anladım Cihandar bende bi araştırayım nedir ne degildir diye.
            http://www.youtube.com/watch?feature...;v=JSmUw3OzKq0

            NUSAYRİ YALANI

            Yorum


              #7
              Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

              [quote author=salim link=topic=24277.msg163997#msg163997 date=1352827041]

              anladım Cihandar bende bi araştırayım nedir ne degildir diye.
              [/quote]

              Araştır agam okumak iyidir.
              Haktır Allahım Muhammed mahım
              Ali'dir şahım efendim Allah eyvallah

              Yorum


                #8
                Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

                sunni alimleri işine geldigi zaman nasıl da tanıtırken allayıp pulluyorsun, işine gelmedimi nasibi..
                yav siz gerçekten malsınız ha. ne işime gelmesi be? onlar bu hadisi rivayet ettiler diye değer kazanmış olmadılar, yinede nasibidirler ve düşmandırlar. fakat bu zaten benim kaynağımda olan bir şeydir, yani benim nezdimde bu sözün hakkaniyeti sabit ve sizin kaynakları delil olarak sunmamın tek sebebi senin gibi nasibilere kendi kaynağından delil getirmektir. yani kendi sözümü senin kaynağından sunuyorum. bu ne onları nasibilikten çıkarır, ne de başka bir şey olur.

                bu hadisi ben incelemedim lakin bu hadisten bu sonucu nasıl cıkardın ? sizin aranızda da vardır lafının muhattabının 12 imam olmasının delili nedir ?

                sizin aranızda da vardır diyor, sizin imamlarınız veya ben diyor mu ?
                öncelikle hadiste "sizin aranızda da onun vardır" ifadesi ile kim kastedilirse edilsin bu şu gerçeği göstermektedir ki, recat inancı haktır.

                "sizin aranızda da onun gibisi vardır" ifadesi ile imamlarımız a.s'ın kastedilmesine gelince, bu bizim nezdimizde nass ile sabittir. imamlar a.s "geçmiş kimselerden kimlere benzersiniz?" sorularına cevap verirken veya muhaddesin anlamını açıklarken kendilerinin Hz. Hızır, Hz. Zülkarneyn ve Hz. Süleyman'ın veziri (Hz. Asef) a.s gibi olduklarını söylemiş sonrada "Ali'nin "onun gibisi sizin aranızda da vardır" sözü ulaşmadı mı?" demiştirler. yani imamlarımız a.s nezdinde "sizin aranızda da onun gibisi vardır" ifadesi imam Ali a.s ve diğer imamlar a.s için kullanılmıştır. sözünü ettiğimiz hadisler burada: Hz. Hızır, Hz. Zülkarneyn ve Hz. Süleyman’ın veziri [Hz. Asef] a.s peygamber midirler?

                ama bu nassı görmezden gelirsek bile, hadisin metninden de bu anlaşılmaktadır. nitekim nasibilerin imamlarından ibni Cevzi bu konuda diyor ki:

                • [li]فيكم مثله وإنما عنى نفسه
                  "onun gibisi sizin aranızda da vardır" ifadesi ile ancak kendisini kastetmiştir.

                  ibni Cevzi, "Garibul hadis", 2/238
                  [/li]

                inşaAllah daha sonra bu konu hakkında genişce bilgi vereceğiz.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

                  dedigim gibi ben araştırmadım hadisin sıhhat derecesini
                  neyini araştıracaksın ben onu anlamıyorum. bu hadisin senedinde sadece 4 ravi var:

                  1. Ebu tufeyl r.a: sahabedir ve size göre tüm sahabe cennetlikdir, adildir, güvenilirdir hele hele hadis naklinde
                  2. Basim b. Abdullah: güvenilir bir ravi, aleyhinde tek kelime edilmiş değil, buna karşın Yahya b. Main, Ebu Hatem, Zehebi, Ahmed b. hanbel, ibni Hacer gibi rical ilminizde otorite olan alimleriniz onu onaylamış.
                  3. Veki b. Cerrah: Buhari ve Müslim'in kendisinden hadis aldığı bir ravi.
                  4. kitabın müellifi ibni Ebi şeybe: Buhari ile Müslim'in hocası ve kitaplarında kendisinden hadis rivayet ettiği kişi.

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

                    şia sadece şiilere hitap etmez. sünnilere de hidayet kaynağıdır. eğer şia olmamış olsaydı İslam diye bir şey olmazdı. şianın bu işlevinden habersiz olanlar şia ulemasının ve bu sitedeki arkadaşların sünni kaynaklardan delil getirmesini anlamıyorlar. sanıyorlar ki şiiler sünni kaynaklara muhtaç ya da onlara bir değer veriyorlar! hayır! şiilerin sünni kaynaklardan gösterdiği delillerin tek amacı vardır, sünnilere de doğruları iletmek! çünkü sünnilere Ehlibeyt kaynaklarından bir delil getirdin mi bu kaynak onlara yabancı olduğundan bunlara hiç bir değer vermiyorlar! bu yüzden onlara Emevi tescilli kaynaklar getirmek gerekiyor.

                    Emevi tescilli kaynak bile olsa Allah'ın hakikatinin girmediği kitap kalmamıştır. Çünkü Allah herkesi aynı hakikatten hesaba çekecek bu yüzden hakikati her yere koymuş ve her yerde korumaktadır.

                    Ta ki tevrat ve incilde Muhammed s.a.a'in geleceğine dair mücde ayetlerini koyduğu gibi. Şimdi bu kitaplarda bu haberler var diye bu kitaplar mı sahih oluyor yoksa biz o kitaplardan o kitapların sahiplerine bu ayetlerle delil getirdiğimizde bu kitaplara muhtaç mı kalmış bulunuyoruz! hayır hiç biri!

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

                      Ah rafizi ah yatacak yerin yok..
                      Kusura bakma BOŞ vaktim yoktu zira boş adamlara boş vaktimi ayırıyorum..


                      “Hz. Ali’ye (r.anh) , Zulkarneyn sorulduğunda dedi ki: ‘O, kendisini Allah’a (c.c.) adayan bir kuldu. Kavmini Allah’a davet etti, onu alnından vurdular da öldü. Sonra onu Allah,tekrar diriltti. O da yine kavmini Allah’a davet etti, yine alnından vurdular ve öldü. Bunun için ona Zulkarneyn adı verildi.
                      (et-Taberî, Tefsîru’t-Taberî, C.16, s.8; Ebû Tufeyl, İbn el-Kevâ’nın Hz. Ali’ye bu sorunun sorulduğunu zikreder. Ebû Ca`fer bu rivâyetin senedini güzel bulur. Ebû Ca`fer en-Nehhâs, C.4, s.283.
                      وأخرج أبو الشيخ في العظمة عن أبي الورقاء قال قلت لعلي بن أبي طالب ذو القرنين ما كان قرناه قال لعلك تحسب أن قرنيه ذهب أو فضة كان نبيا فبعثه الله إلى أناس فدعاهم إلى الله تعالى فقام رجل فضرب قرنه الأيسر فمات ثم بعثه الله فأحياه ثم بعثه إلى ناس فقام رجل فضرب قرنه الأيمن فمات فسماه الله ذا القرنين
                      Ayrıca es-Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, C.5, s.436)


                      Aynı mânâyı Şu`be el-Kâsım b. Ebî Beze’de Ebû Tufeyl’den nakleder ki, o da Hz. Ali’nin böyle dediğini işitmiştir.
                      (İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, C.3, s.101; el-Bidâye ve’n-Nihâye, C.2, s.103-104.
                      er-Râzî şöyle der:
                      “İbn el-Kevâ’ ( الكواء ابن) Hz. Ali’ye (r.anh), “Zulkarneyn bir kral mı yoksa bir peygamber mi diye sorunca; Hz. Ali şu cevabı vermiştir:
                      "O, ne bir kraldır ne de bir peygamberdir. O salih bir kuldur. Allah yolunda savaşırken başının sağ tarafına vurulmuş ve ölmüştür. Sonra Allah Teâlâ onu tekrar diriltmiş, daha sonra başının sol tarafına vurulmuş ve ölmüştür. Allah Teâlâ onu tekrar diriltmiştir. Bunun üzerine, kendisine başın iki tarafı anlamına da gelen “Zulkarneyn” adı verilmiş ve anlatılan saltanata sahib olmuştur." er-Râzî, C.21, s.164.
                      أخرج ابن عبد الحكم في فتوح مصر وابن المنذر وابن أبي حاتم وابن الأنباري في المصاحف وابن مردويه من طريق أبي الطفيل أن ابن الكواء سأل علي بن أبي طالب عن ذي القرنين أنبيا كان أم ملكا قال لم يكن نبيا ولا ملكا ولكن ان عبدا صالحا أحب الله فأحبه ونصح لله فنصحه بعثه الله إلى قومه فضربوه على قرنه فمات ثم أحياه الله لجهادهم ثم بعثه إلى قومه فضربوه على قرنه الآخر فمات فأحياه الله لجهادهم فلذلك سمي ذا القرنين وإن فيكم مثله
                      Ayrıca es-Suyûtî, a.g.e., C.5, s.436)


                      İbn el-Kevvâ, Hz. Ali’ye (r.anh), Zulkarneyn’in kim olduğunu, bir kral mı, yoksa bir peygamber mi olduğunu sorduğunda, Hz. Ali:
                      ‘O, ne bir kral, ne de bir peygamber idi. O sağ karnından (alnının sağ tarafından), Allah’a itaat yolunda vurulmuş ve böylece ölmüş, daha sonra Allah Teâla onu yeniden diriltmiş, bu sefer de sol karnından (yani alnının sol tarafından) vurularak öldürülmüştür. Derken Allah onu tekrar diriltmiştir. O, böyle salih bir kuldur. İşte bu sebeble ona Zulkarneyn demişlerdir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
                      (er-Râzî, C.21, s.164; el-Kurtubî, C.11, s.46; Ebu’s-Suûd, C.5, s.240; el-Beğavî, C.3, s.178.
                      es-Sevrî, Habîb b. Ebî Sâbit’ten o da Ebû Tufeyl’den o da Ali b. Ebî Tâlib’ten rivâyet etmiştir. Bir başka senette; Şûbe el-Kâsım b. Ebî Beze, Ebî Tufeyl’den o da Ali’den rivâyet etmiştir. İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, C.2, s.103-104.
                      İmam et-Taberî de Hz. Ali’den gelen bu rivâyetin benzerini İbn Hamîd, Muhammed b. Beşşâr kanalıyla rivâyet etmiştir. et-Taberî, Tefsîru’t-Taberî, C.16, s.8.
                      Yine bu hadîsi, İbn Abdulhakem, İbn Munzir, İbn Ebî Hâtim, İbn el-Enbârî, İbn Ebî Âsım ve İbn Murdeveyh Ebu’l-Fadl tarikiyle, İbn Kevâ’dan rivâyet etmişlerdir. Bazı rivâyetler ise Ebû Tufeyl tarikiyledir. İbrâhim b. Munzir tarikiyle gelen senet şöyledir:
                      İbrâhîm b. Munzir, Abdulazîz b. Umrân’dan o da Hâşim b. Sağd’dan o da Sağîd b. Ebî Hilâl’dan o da el-Kâsım b. Ebî Beze’den o da Ebû Tufeyl’den rivâyet etmiştir. Âlûsî, C.16, s.24; eş-Şevkânî, C.3, s.309-310; İbn Kesîr, a.g.e, C.2, s.104.
                      İbn Hacer, Abdulazîz’in zayıf bir râvî olduğunu söylemiştir. Ancak Ebû Tufeyl’den gelen rivâyetler farklı kollarla güçlenmiştir. Mesela bu hadîs, İbn Ebî Huseyn’den de gelmiştir. Bunun senedi sahihtir. Fakat yine de Hz. Ömer’in “melek isimleri mi koymaya başladınız!” rivâyeti ile anlamca tenakuz teşkil ettiğinden dolayı hadîs muşkildir. İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, C.6, s.271.

                      Gelelim Seninkine bana mal diyen ama kendi düştüğü durumu göremeyen necis..


                      Ebû Tufeyl’den gelen rivâyetin ayrıntılı şekli şöyledir:
                      Duydum ki, Hz. Ali hutbede şöyle diyordu. ‘Beni kaybetmeden evvel bana soracaklarınızı sorunuz.’ İbn Kevâ’ ona doğru ilerledi ve dedi ki: ‘والذاريا ت ذروا’ ne demektir?’,
                      (Hz. Ali): ‘Rüzgar’ dedi.
                      O: ‘فالحاميلات وقرا’ ne demektir?’ dedi.
                      (Hz. Ali): ‘Gemiler’ dedi.
                      O: ‘فالجاريات يسرا nedir?’ dedi.
                      (Hz. Ali): ’Bulutlar’ dedi.
                      O: ‘فالمقسمات امرا nedir?” dedi.
                      (Hz. Ali): ‘melekler’ dedi.
                      O: ‘ فمن الذين بدلوا تعمة الله كفرا’ dedi.
                      (Hz. Ali): ’Kureyş facirleri’ dedi.
                      O: ‘Zulkarneyn ne idi, nebi mi yoksa kral mı?’ dedi.
                      (Hz. Ali): Mu’min bir kuldu, -ya da salih bir kuldu dedi- O, Allah’ı sevdi, Allah da onu sevdi. Sağ alın ucuna bir darbe aldı ve öldü sonra (Allah tarafından) yeniden diriltildi bu kez de sol alın cephesine bir darbe aldı ve öldü. Sizin içinizde de böyleleri vardır.’
                      (Ebû Ferec el-Isfahâni, el-Eğânî, C.3, Beyrut: Dâru’s-Sağb, Beyrut ts. s.147)

                      Bu sözlerin kaynağı harici midir bilemeyiz fakat benzerini Hristiyan tarihinde bulmaktayız. Hristiyan tarihinde, Circis adlı aziz, kavmi tarafından 70 kere öldürülüp tekrar dirilmiştir. Hristiyanlarca Saint George diye tanınan ve M.S. 3. asırda Filistin veya Kapadokya’da dünyaya geldiği bilinen Circis’in hayatı Hıdır ile karışmıştır. Hristiyanlarca 5 mayısta adına yortu düzenlenmesi de bu yüzdendir. Pala, s. 139. (Mustafa Nihat Özön, Edebiyat ve Tenkit Sözlüğü, s.51’den alıntılamıştır.)
                      http://www.youtube.com/watch?feature...;v=JSmUw3OzKq0

                      NUSAYRİ YALANI

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

                        [quote author=salim link=topic=24277.msg164117#msg164117 date=1353106232]
                        Ah rafizi ah yatacak yerin yok.. [/quote]

                        bu sözün de her zamanki gibi yanlış ve İslam'a aykıdır. zira İslam'a göre her kesin yatacak bir yeri vardır ve bu yer mümin için cennet, kafir için ise cehennemdir. tabii ki, kafir olan ise Kur'an ve Sünneti Nebevi s.a.a'in ortaya koyduğu dine muhalif olan her kestir.

                        Kusura bakma BOŞ vaktim yoktu zira boş adamlara boş vaktimi ayırıyorum..
                        bu sözün ise kendin ile çelişik olduğunun ıspatıdır. madem ki, sana göre ben boş adamım ve sende boş adamlara vakit ayırmıyorsun o halde neden ilk başta bu konuya müdahil oldun?

                        kopyaladığın yazıya gelince, öncelikle burada çok tekrara yol vermişsin. mesela, Taberi'nin aktardığı rivayeti daha sonra ibni Kesir ve Kurtubi'den aktarmışsın. oysa bunlar zaten bu hadisi kendi kitaplarından Taberi'den rivayet etmiştirler. yani hadisin aslı Taberi'dedir ve tekrara gerek yoktu.

                        bunları aktarmaktaki maksadın ise sanırım "onun gibi sizin aranızda da vardır" ifadesinin hadisin aslından oladığını ıspat etmeğe çalışmaktadır ama bu boş bir gayrettir. zira "onun gibi sizin aranızda da vardır" hadisinin senedindeki tüm raviler sika (güvenilir)'dir ve üstelik Buhari ve Müslim'in ravileridir. dolayısı ile bu sizin nezdinizde kesin olarak sahihtir ve inkarı mümkün değildir. senin bize karşı sunduğun hadisler ise bizim nezdimizde delil değildir. dolayısı ile sen "onun gibi sizin aranızda da vardır" hadisini inkar etmek istiyorsan:

                        1. ya hadisin sizin rical ve hadis ilminize göre zayıf olduğunu ıspat etmelisin.
                        2. ya da "onun gibi sizin aranızda da vardır" ifadesinin hadisin aslında bulunmadığını bizim kaynaklardan belgelemelisin. zira dedik ki, sizin kaynaklar bize karşı delil değildir.

                        ama yazdıklarına kısaca değineceğim.


                        “Hz. Ali’ye (r.anh) , Zulkarneyn sorulduğunda dedi ki: "O, kendisini Allah’a (c.c.) adayan bir kuldu. Kavmini Allah’a davet etti, onu alnından vurdular da öldü. Sonra onu Allah,tekrar diriltti. O da yine kavmini Allah’a davet etti, yine alnından vurdular ve öldü. Bunun için ona Zulkarneyn adı verildi."

                        et-Taberî, Tefsîru’t-Taberî, C.16, s.8; Ebû Tufeyl, İbn el-Kevâ’nın Hz. Ali’ye bu sorunun sorulduğunu zikreder. Ebû Ca`fer bu rivâyetin senedini güzel bulur. Ebû Ca`fer en-Nehhâs, C.4, s.283.

                        Aynı mânâyı Şu`be el-Kâsım b. Ebî Beze’de Ebû Tufeyl’den nakleder ki, o da Hz. Ali’nin böyle dediğini işitmiştir. (İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, C.3, s.101; el-Bidâye ve’n-Nihâye, C.2, s.103-104.)
                        burada aktardığın rivayet "Tefsir et-Taberi", 15/370'de geçmektedir ancak kendisine güvenerek kopya yaptığın şahıs her kimse o bir hile yapmıştır. zira müellif Ebu Cafer en-Nahhas'ın bu hadisi sahih saydığı görünümünü vermeğe çalışmıştır. hakikatte ise en-Nehhas "Tefsir et-Taberi"de geçen ve benim ilk başta ibni Ebi Şeybe'den aktardıktan sonra "hadisin bir benzerini ise Taberi "Tefsir et-Taberi", 15/370’de kendi senedi ile Ebu Tufeyl’den rivayet etmiştir." dediğim "onun gibi sizin aranızda da vardır" hadisini sahih saymıştır. işte en-Nahhas'ın kitabındaki ifade:
                        • [li]وقوله جل وعز ويسألونك عن ذي القرنين قل سأتلو عليكم منه ذكرا روى أبو الطفيل أن ابن الكوا سأل علي بن أبي طالب رضى الله عنه عن ذي القرنين أكان نبيا أو ملكا فقال لم يكن نبيا ولا ملكا ولكن كان عبدا صالحا أحب الله فأحبه ونصح الله فنصحه الله ضرب على قرنه الأيمن فمات فبعثه الله ثم ضرب على قرنه الأيسر فمات ففيكم مثله
                          ...Ebu Tufeyl'den şöyle rivayet edilmiştir: ibni Kevva Ali b. Ebu Talib r.a'dan Zülkarneyn hakkında sordu, dedi ki "o bir nebi mi yoksa bir kralmıydı?" Ali dedi ki: "o bir nebi ve bir kral değildi fakat salih bir kuldu, o Allah'ı ve Allah da onu severdi, Allah ona ve o da Allah'a yardımcı olmuştu. Kavmini Allah’a davet etti, onu alnından vurdular da öldü. Sonra Allah onu diriltti. Kavmini yine Allah’a davet etti, yine alnından vurdular da öldü. onun gibisi sizin aranızda da vardır."
                          [/li]


                        hadisten sonra en-Nahhas diyor ki:


                        gördün mü ne yaptın? hem kendisinden kopya çektiğin adamın sahtekar olduğunu ortaya koydun ve hemde şu rafizilere bir silah daha verdin. şimdi rafizi senin sayende ortaya çıkan Ebu Cafer en-Nahhas'ın hadis hakkındaki hükmünü alıp çalışmasına eklerse ne olacak?

                        bu konuda "Tefsiri ibni Kesir", "Tefsiri Kurtubi" ve diğer kitaplarda rivayet edilenlere gelince, bunların hepsi "Tefsir et-Taberi"den naklen rivayet etmiştirler yani hadislerin aslı "Tefsir et-Taberi"dedir. "Tefsir et-Taberi"ye baktığımızda ise bu konuda 3 hadis görüyoruz. birincisini yukarıda aktardığımız "onun gibi sizin aranızda da vardır" hadisidir. diğer 2 hadise gelince, bunlarda hadis aynen rivayet edilmektedir ancak "onun gibi sizin aranızda da vardır" ifadesi yoktur. sen bu 2 hadisi hem Taberi'den ve hemde Taberi'den naklen rivayet edelerden sunmuşsun. ben şimdi onların hepsini birlikte toplayarak cevap vereceğim.


                        1. Taberi'nin rivayet ettiği ilk hadis: bu hadisi Taberi tefsirinden rivayet etmiştir, sen ise bunu 2 ayrı delil olarak sunmuşsun:[/b]

                        er-Râzî şöyle der:

                        “İbn el-Kevâ’ ( الكواء ابن) Hz. Ali’ye (r.anh), “Zulkarneyn bir kral mı yoksa bir peygamber mi diye sorunca; Hz. Ali şu cevabı vermiştir: "O, ne bir kraldır ne de bir peygamberdir. O salih bir kuldur. Allah yolunda savaşırken başının sağ tarafına vurulmuş ve ölmüştür. Sonra Allah Teâlâ onu tekrar diriltmiş, daha sonra başının sol tarafına vurulmuş ve ölmüştür. Allah Teâlâ onu tekrar diriltmiştir. Bunun üzerine, kendisine başın iki tarafı anlamına da gelen “Zulkarneyn” adı verilmiş ve anlatılan saltanata sahib olmuştur." er-Râzî, C.21, s.164.
                        İbn el-Kevvâ, Hz. Ali’ye (r.anh), Zulkarneyn’in kim olduğunu, bir kral mı, yoksa bir peygamber mi olduğunu sorduğunda, Hz. Ali: ‘O, ne bir kral, ne de bir peygamber idi. O sağ karnından (alnının sağ tarafından), Allah’a itaat yolunda vurulmuş ve böylece ölmüş, daha sonra Allah Teâla onu yeniden diriltmiş, bu sefer de sol karnından (yani alnının sol tarafından) vurularak öldürülmüştür. Derken Allah onu tekrar diriltmiştir. O, böyle salih bir kuldur. İşte bu sebeble ona Zulkarneyn demişlerdir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

                        er-Râzî, C.21, s.164; el-Kurtubî, C.11, s.46; Ebu’s-Suûd, C.5, s.240; el-Beğavî, C.3, s.178
                        2 ayrı delil şeklinde aktardığın bu sözler aslında Taberi'nin rivayet ettiği bir hadistir. Taberi bunu kendi tefsirinde şu isnad ile rivayet etmiştir:
                        • [li]حدثنا ابن حميد ، قال : ثنا حكام ، عن عنبسة ، عن عبيد المكتب ، عن أبي الطفيل ، قال : سأل ابن الكواء عليا عن ذي القرنين ، فقال : هو عبد أحب الله فأحبه ، وناصح الله فنصحه ، فأمرهم بتقوى الله فضربوه على قرنه فقتلوه ، ثم بعثه الله ، فضربوه على قرنه فمات
                          bana ibni Humeyd anlattı, dedi ki: bana Hakem Anbese'den, o Ubeyd el-mektub'dan, o Ebu Tufeyl'den anlattı, dedi ki: ibni Kevva Ali'den Zülkarneyn hakkında sordu....

                          Taberi, "Tefsir et-Taberi", 15/370
                          [/li]


                        senedinde kırmızı ile işaretlediğim ibni Humeyd yalancıdır, daha önceleri hakkında konuşmuştuk o yüzden sözü uzatmamak için sadece link bırakıyorum: www.velayet.com/munazara/abdestte_ayaklarin_yikanmasi_mi_meshedilmesi_mi-t17621.0.html;msg150883#msg150883

                        2. Taberi'nin rivayet ettiği ikinci hadis: bu hadisi Taberi kendi tefsirinde rivayet etmiştir, sen ise bu 2 yerde 2 ayrı delil gibi sunmuşsun.

                        es-Sevrî, Habîb b. Ebî Sâbit’ten o da Ebû Tufeyl’den o da Ali b. Ebî Tâlib’ten rivâyet etmiştir.
                        İmam et-Taberî de Hz. Ali’den gelen bu rivâyetin benzerini Muhammed b. Beşşâr kanalıyla rivâyet etmiştir. et-Taberî, Tefsîru’t-Taberî, C.16, s.8.
                        2 ayrı delil şeklinde aktardığın bu sözler aslında Taberi'nin rivayet ettiği bir hadistir. müellif her kimse bir kurnazlık yaparak bunu 2 ayrı delil olarak sunmuş (veya sen kopyalarken her şeyi bir birine katmışsın). ilk alıntıda hadisin senedini tercüm etmişsi, ikincisinde ise Taberi'nin de bunu rivayet ettiğini söylemişsin. şimdi hadisin aslını senedi ile Taberi'den aktarıyorum:
                        • [li]حدثنا محمد بن بشار ، قال : ثنا يحيى ، عن سفيان ، عن حبيب بن أبي ثابت ، عن أبي الطفيل ، قال : سئل علي رضوان الله عليه عن ذي القرنين ، فقال : كان عبدا ناصح الله فناصحه ، فدعا قومه إلى الله ، فضربوه على قرنه فمات ، فأحياه الله ، فدعا قومه إلى الله فضربوه على قرنه فمات ، فسمي ذا القرنين
                          bana Muhammed b. Beşşar anlattı, dedi ki: bana Yahya (b. Said) Süfyan (es-Sevri)'den, o Habib b. Ebi Sabit'den, o da Ebu Tufeyl'den anlattı, dedi ki: Ali r.a'dan Zülkareyn hakkında soruldu, Ali r.a dedi ki: (hadis tamamen aynı o yüzden çevirmiyorum, sadece sonu şu şekilde) "bu yüzden Zülkarneyn olarak isimlendirildi"

                          Taberi, "Tefsir et-Taberi", 15/370
                          [/li]


                        bu hadisin senedinde ise muanan problemi vardır. şöyle ki, ravi Süfyan es-Sevri Habib b. Ebi Sabit'den duyduğunu açıkca belirtmemiş sadece "an" diyerek rivayet etmiştir. bu tür hadislerin makbul olması için bir takım şartlar vardır ki, bunlardan birisi ravinin müdelles olmamasıdır. oysa Süfyan es-Sevri müdellestir. daha önce bu konuda bilgi vermiştik, o yüzden sadece link ile yetiniyoruz: www.velayet.com/namaz/caferiler_neden_ellerini_acarak_namaz_kilarlar-t3955.0.html;msg103281#msg103281

                        birde bu kopyaladığın yazıda "onun gibisi sizin aranızda da vardır" ifadesi olmayan bir hadis daha var ki, bunun kaynağı "Tefsir et-Taberi" değil Ebu Şeyh'in kitabıdır. bu hadisi Suyuti'den aktarmışsın:


                        أخرج أبو الشيخ في العظمة عن أبي الورقاء قال قلت لعلي بن أبي طالب ذو القرنين ما كان قرناه قال لعلك تحسب أن قرنيه ذهب أو فضة كان نبيا فبعثه الله إلى أناس فدعاهم إلى الله تعالى فقام رجل فضرب قرنه الأيسر فمات ثم بعثه الله فأحياه ثم بعثه إلى ناس فقام رجل فضرب قرنه الأيمن فمات فسماه الله ذا القرنين

                        Ayrıca es-Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, C.5, s.436
                        Suyuti bu hadisi Ebu Şeyh'den rivayet etmektedir ve senedinde Ebul Varak'a vardır ki, o zayıf bir ravidir. ibni Hibban onu "el-Mecruhin (cerhedilmişler)" kitabında zikretmiş ve demiştir ki:
                        • [li]فائد بن عبد الرحمن العطار أبو الورقاء
                          Faid b. Abdurrahman el-Attar, Ebul Varaka

                          من أهل الكوفة ، يروي عن ابن أبي أوفى ، روى عنه الكوفيون ، كان ممن يروي المناكير ، عن المشاهير ، ويأتي عن ابن أبي أوفى بالمعضلات ، لا يجوز الاحتجاج به
                          Kufe ehlindendir, ibni Ebi Uvfi'den rivayet etmiştir, kendisinden ise Kufeliler rivayet etmiştirler.... onunla ihticac etmek (delil getirmek) caiz değildir.

                          أخبرنا محمد بن المنذر ، قَالَ : سمعت عباس بن محمد ، يقول : سمعت يحيى بن معين ، يقول : فائد أبو الورقاء ضعيف
                          Abbas b. Muhammed dedi ki: Yahya b. Main'in şöyle dediğini duydum: "Faid Ebul Varaka, zayıftır"

                          ibni Hibban, "el-Mecruhin", 2/203
                          [/li]


                        sonra, muhtemelen 2 ayrı yerden kopya çekip sonra bunları karıştırdığın için bazen arapça aktardığın şeyleri daha sonra türkçe başka bir delil gibi sunmuşsun. mesela Suyuti'den naklen şunu aktarmışsın:

                        أخرج ابن عبد الحكم في فتوح مصر وابن المنذر وابن أبي حاتم وابن الأنباري في المصاحف وابن مردويه من طريق أبي الطفيل أن ابن الكواء سأل علي بن أبي طالب عن ذي القرنين أنبيا كان أم ملكا قال لم يكن نبيا ولا ملكا ولكن ان عبدا صالحا أحب الله فأحبه ونصح لله فنصحه بعثه الله إلى قومه فضربوه على قرنه فمات ثم أحياه الله لجهادهم ثم بعثه إلى قومه فضربوه على قرنه الآخر فمات فأحياه الله لجهادهم فلذلك سمي ذا القرنين وإن فيكم مثله

                        Ayrıca es-Suyûtî, a.g.e., C.5, s.436
                        daha sonra ise bunun türkçe çevirisini aşağıda ikinci bir delil olarak aktarmışsın:

                        Yine bu hadîsi, İbn Abdulhakem, İbn Munzir, İbn Ebî Hâtim, İbn el-Enbârî, İbn Ebî Âsım ve İbn Murdeveyh Ebu’l-Fadl tarikiyle, İbn Kevâ’dan rivâyet etmişlerdir.
                        bunu da yazan her kimse "Ebu Tufeyl tariki ile" sözünü "Ebul Fadl tariki ile" diye çevirmiş ki, bu onun arapçada "üstün bilgisini" göstermek için yeterlidir. hem Suyuti'den naklen arapçasını ve hemde ikinci bir alıntı gibi türkçesini aktardığın bu bilgiler ise aleyhinedir. hadisin arapçasında kırmızı ile işaretlediğim söze bak ve ne olduğunu tahmin etmeğe çalış

                        Gelelim Seninkine bana mal diyen ama kendi düştüğü durumu göremeyen necis..

                        Ebû Tufeyl’den gelen rivâyetin ayrıntılı şekli şöyledir:
                        Duydum ki, Hz. Ali hutbede şöyle diyordu. ‘Beni kaybetmeden evvel bana soracaklarınızı sorunuz.’ İbn Kevâ’ ona doğru ilerledi ve dedi ki: ‘والذاريا ت ذروا’ ne demektir?’,
                        (Hz. Ali): ‘Rüzgar’ dedi.
                        O: ‘فالحاميلات وقرا’ ne demektir?’ dedi.
                        (Hz. Ali): ‘Gemiler’ dedi.
                        O: ‘فالجاريات يسرا nedir?’ dedi.
                        (Hz. Ali): ’Bulutlar’ dedi.
                        O: ‘فالمقسمات امرا nedir?” dedi.
                        (Hz. Ali): ‘melekler’ dedi.
                        O: ‘ فمن الذين بدلوا تعمة الله كفرا’ dedi.
                        (Hz. Ali): ’Kureyş facirleri’ dedi.
                        O: ‘Zulkarneyn ne idi, nebi mi yoksa kral mı?’ dedi.
                        (Hz. Ali): Mu’min bir kuldu, -ya da salih bir kuldu dedi- O, Allah’ı sevdi, Allah da onu sevdi. Sağ alın ucuna bir darbe aldı ve öldü sonra (Allah tarafından) yeniden diriltildi bu kez de sol alın cephesine bir darbe aldı ve öldü. Sizin içinizde de böyleleri vardır.’

                        Ebû Ferec el-Isfahâni, el-Eğânî, C.3, Beyrut: Dâru’s-Sağb, Beyrut ts. s.147
                        gerçekten malsın, o kadar ki, bu seferde zeydi mezhepli Ebul Ferec el-İsfehani'yi bana karşı delil diye sunmuşsun. Seyyid Ebul Kasım el-Hoi r.a Ebu Ferec'in biografisinde diyor ki:


                        sonra, Ebul Ferec'in "Eğani" kitabında senin verdiğin adresde sözünü ettiğin hadisi bulamadım: Ebul Ferec el-İsfehani, "Eğani", 3/147

                        ve son olarak, durmunu görmeyen ve necis olan ben değilim tam aksine sensin. o kadar körleşmisin ki, bu çirkin nasibi dininde olduğunu göremiyor, aksine bunu bir şekilde ört bastır etmeğe çalışıyorsun. ama bunu yaparken kendi dinini, kaynaklarını, imamlarını inkar edemiyorsun. bu ise necaset deryasında bulunan binlerce necisten birinin halidir.

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

                          bugün benim eski mekanlarımdan olan ve tabii olarak yasaklanmış olduğum islam-tr forumdaydım. birde ne göreyim? sayın salim olmayan salim efendi meğerse buraya bana cevap diye yazdığı şeyi bu forumda almış. salim foruma girmiş, hemen kayıt ve ilk mesajda şöyle demiş:

                          s.a kardeşler ibni ebi şeybenin Musannaf adlı kitabında bu hadis yer alıyormuş şia bu hadisi recat yani oldukten Sonra geri donmeye delil olarak getiriyor, sizin kaynaklarınızda da var diyorlar, bu hususla alakalı bilgisi olan kardeş varsa yardımcı olursa sevinirim.
                          bana uzun uzadıya yazdığı cevabı da "Abdulmuizz Fida" nicki ile yazan ve işi gücü büyük harfleri kullanarak bir şey anlattığınnı zanneden birisinden almış. doğrusu sana teesüf ederim salim. sen benim burada yazdıklarıma inanmıyorsunda gidip tanımadığın adamlara mı soruyorsun?

                          onlardan bazıları (yöneticiler, abdulhak nicki ile yazan üye ve b.) beni iyi tanırlar. bir ara iyi geçiniyor, konuşup munazara ediyorduk, o zamanlar benim bloglarım yoktu. ama sonra tahammül edemediler, yasakladılar beni. ve tüm yazılarımı da sildiler. ama orada yazdıklarım nasibilere sövmek ile ilgili değil Şia aleyhindeki iftiralara cevap vermekti.

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

                            Bende salim beyfendiden bu yazı nasıl çıkar diye düşünüyordum...
                            Haktır Allahım Muhammed mahım
                            Ali'dir şahım efendim Allah eyvallah

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: imam Ali a.s: "Zülkarneyn a.s gibisi sizin aranızda da vardır"

                              bu arada salim "recat" sözünü "ölümden sonra dönüş" yani bildiğimiz reankarnasyon gibi algılamaktadır. bu yanlıştır, biz reankarnasyonun küfür olduğuna inanmaktayız, recat reankarnasyondan farklıdır. hakkında bilgi ala bilmek için bakıız: http://www.islamkutuphanesi.com/turk...r_rica/03.html

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...