Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Neden İmamet Makamı Risalet Makamından Daha Yücedir?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Neden İmamet Makamı Risalet Makamından Daha Yücedir?

    BİSMİHİ TEALA
    HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN
    RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

    Selamun Aleykum kardeşlerim;



    Neden İmamet Makamı Risalet Makamından Daha Yücedir?
    Bu soruya cevap vermek için ilk önce, Kur’an ve hadislerde yer alan nübuvvet, risalet ve imamet kavramlarının dakik anlamlarını gözden geçirmek ve böylece imamet makamının diğer iki makamdan üstün olduğunu açıklığa kavuşturmak gerekir.


    1- Nübuvvet Makamı
    “Nebi” kavramı, önemli haber anlamına gelen “nebe” kökünden türemiştir. Bu esas üzere “nebi”nin lugattaki anlamı büyük bir haber taşıyan veya büyük bir şeyi haber veren kimse anlamındadır. [1]


    Farsça (ve Türkçe) eşanlamı Peygamber olan Nebi kelimesi Kur’an dilinde de yüce Allah’tan ilahi vahyi çeşitli şekillerde alan ve başka bir aracı beşer olmaksızın Allah tarafından haber veren bir haberci anlamındadır. Alimler bu kavramı şöyle tanımlamışlardır:


    “Nebi” aracı başka bir insan olmaksızın, direkt olarak ilahi vahyi insanlara bildiren kimsedir.” [2]


    Bu esas üzere Nebi’nin görevi, vahyi algılama ve kendisine ilham edilen şeyleri insanlara bildirme çerçevesiyle sınırlıdır. Kur’an-ı Kerim bu konuda şöyle buyurmuştur:
    فَبَعَثَ اللّهُ النَّبِيِّينَ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ


    “Allah peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi.” [3]

    2- Risalet Makamı
    Resul kavramı da vahit literatüründe, vahiy alma ve Allah tarafından vahyi bildirme görevinin yanı sıra ilahi risaleti ulaştırma görevini üstlenen ve bu risaleti insanlara bildirmekle görevlendirilen kimsedir.


    Nitekim Kur’an-ı Kerim bu konuda şöyle buyurmuştur:
    فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا الْبَلاَغُ الْمُبِينُ
    “Eğer yüz çevirirseniz bilin ki, peygamberimize düşen sadece açıkça tebliğ etmektir.” [4]
    O halde risalet makamı, “nebi”ye bağışlanan başka bir makamdır ve başka bir tabirle nübuvvet ve risalet kavramı Allah’tan vahiy alan Peygamberlerin özelliklerinden iki özelliğine işaret etmektedir. Bu esas üzere Peygamberler vahyi algıladıkları ve haber taşıdıkları hasebiyle nebi olarak adlandırılmaktadırlar ve bu vahyi insanlara ulaştırma görevini üstlendikleri için de Resul olarak adlandırmaktadırlar.


    Bütün bu sözlerden şu sonucu çıkarmak mümkündür ki Peygamberler nübuvvet ve risalet çerçevesine kaldığı müddetçe sadece helal ve haramı ilan eden, insanlara hayır ve saadet yolunu gösteren ve Allah tarafından haber vermek veya sorumlu kılındıkları risaleti ulaştırmaktan başka hiçbir sorumlulukları olmayan hidayet edici kimselerdir.

    3- İmamet Makamı
    “İlahi imamet” makamı Kur’an-ı Kerim açısından adı geçen iki makamdan apayrı bir makamdır ve de toplumun önderliği, müdüriyeti ve liderliği hususunda daha geniş yetkilerle donatılmıştır.


    Şimdi de Kur’an’ın nurani ayetleri ışığında bu konudaki apaçık delilleri gözden geçirelim:
    1- Kur’an-ı Kerim Halil İbrahim Peygamber’e imamet makamının verilmesi hususunda şöyle buyurmuştur:
    وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامًا قَالَ وَمِن ذُرِّيَّتِي
    “Hani Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle denemiş, o da onları yerine getirmişti. Allah, “seni insanlara imam kılacağım” demişti. O “soyumdan da” deyince” [5]


    Kur’an’ın bu ayeti ışığında iki gerçek açıkça ortaya çıkmaktadır:
    a-Mezkur ayet açık bir şekilde imamet kavramının nübuvvet ve risalet kavramından ayrı bir kavram olduğuna tanıklık etmektedir. Zira İbrahim (a.s) ilahi imtihana tabi tutulmadan, örneğin oğlu İsmail’i kurban etme kararını almadan yıllar önce nübuvvet makamına nail olmuştu. Bu konu aşağıdaki delille de ispat edilebilir:


    Hepimizin bildiği gibi yüce Allah İbrahim’e yaşlılık döneminde İbrahim ve İshak adında iki çocuk ihsan etti. Zira Kur’an-ı Kerim İbrahim’den naklen şöyle buyurmaktadır:
    الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ


    “Kocamışken, bana İsmail ve İshak’ı veren Allah’a hamd olsun.” [6]


    Buradan da anlaşıldığı üzere ilahi imtihanlardan biri, yani Allah’ın neticede kendisine imamet makamını taktir ettiği büyük ve zor imtihan olan İsmail’i kurban etme kararı Hz. İbrahim’in ömrünün son zamanlarında vuku bulmuştur ve İbrahim ömrünün son yıllarında insanlara imamlık etme makamına nail olmuştur. Oysa İbrahim bundan yıllar önce Nübuvvet makamına sahipti. Zira zürriyet sahibi olmadan önce de nübuvvetin nişanesi olan ilahi vahiy kendisine inmişti. [7]


    b- وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ “Hani Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle denemişti” [8] ayetinden de açıkça anlaşıldığı üzere ilahi imamet makamı, toplumun önderliği ve ümmetin liderliği nübüvvet ve risalet makamından daha üstündür. Zira Kur’an’ın da tanıklık ettiği üzere İbrahim nübüvvet ve risalet makamına nail olmakla birlikte imamet makamına nail olmak için çok zor ve dayanılmaz imtihanlardan başarıyla çıkması gerekiyordu. Bu konunun felsefesi de çok açıktır. Zira ilahi imamet makamı vahyi algılama ve risaleti tebliğ görevinin yanı sıra toplumu yönetme, toplumun önderliği, insanları kemal ve saadete ulaştırma yolunda idare etme gibi çok önemli görevleri de içermektedir. Şüphesiz böyle bir makam da çok hassastır ve özel bir azamete sahiptir. Bu makamı elde etmek sürekli ve dayanılmaz ithamlardan başarıyla çıkmadıktan sonra mümkün değildir.


    2- Önceki ayetlerden de anlaşıldığı üzere yüce Allah İbrahim’i büyük imtihanlardan geçirdikten sonra ona imamet ve toplumu idare etme makamını vermiştir. İbrahim (a.s) bu makamı zürriyetine ve çocuklarına da vermesini Allah’tan dilemiştir.


    Şimdi de Kur’an’ın diğer ayetleri ışığında Allah’ın İbrahim’in duasını kabul ettiği ve böylece nübuvvet makamının yanı sıra toplum önderliği ve ümmet idareciliğini de onun Salih ve takvalı çocuklarına bağışladığı ortaya çıkmaktadır. Nitekim Kur’an-ı Kerim bu konuda şöyle buyurmuştur:
    فَقَدْ آتَيْنَآ آلَ إِبْرَاهِيمَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَآتَيْنَاهُم مُّلْكًا عَظِيمًا
    “Oysa İbrahim ailesine Kitab ve hikmet verdik, onlara büyük hükümranlık bahşettik” [9]


    Bu ayetten de anlaşıldığı üzere imamet ve toplumun önderliği makamı nübuvvet makamından ayrı bir makamdır ve Allah-u Teala bu makamı peygamberi İbrahim’e bir çok zor ilahi imtihanları kat ettikten sonra bağışta bulunmuştur ve o da Allah’tan önderlik ve hükümet makamını soyunda da karar kılmasını istemiş ve Allah da bu yüce makamın İbrahim’in adil olan çocuklarında ve soyunda karar kılmasını kabul etmiştir ve onlara risalet ve nübuvvetin sembolü olan kitap ve hikmetin yanı sıra büyük bir mülk de (ki insanlara hükmetmenin ve imamlığın ta kendisidir) inayet buyurmuştur ve böylece de İbrahim’in isteği yerine gelmiştir. Nitekim İbrahim’in soyundan bazılarının, örneğin Yusuf, Davud ve Süleyman’ın nübuvvet makamın yanı sıra, hükümet, liderlik ve toplum önderliği makamına da seçildiğini görmekteyiz.


    Bu esas üzere açıkça anlaşıldığı gibi imamet makamı, nübuvvet ve risalet makamından ayrı bir makamdır ve sorumluluklarının ve yetkilerinin genişliği hasebiyle de yüce bir değere ve üstün bir konuma sahiptir.

    İmamet Konumunun Yüceliği
    Önceki sözlerden de anlaşıldığı gibi nebi ve Resulün çalışma alanı, nübuvvet ve risaleti taşıdıkları hasebiyle sadece hatırlatmada bulunma ve yol göstermektedir. Ama nebi veya resül imamet makamına ulaştıktan sonra daha üstün bir sorumluluk üstlenmekte ve ardından ilahi programları hayata geçirme, örnek ve mutlu bir toplum yaratmak için mukaddes şeriatın emirlerini icra etme ile yükümlü kılınmakta ve ümmetini kendilerine iki dünya saadetini temin edecek bir yola sevk etmektedirler.


    Açıkça görüldüğü üzere böyle önemli bir görevi üstlenmek büyük bir manevi gücü ve özel bir liyakati gerektirir. Bu ağır görevi yerine getirmek, sürekli dayanılmaz müşkülatlar ve nefsi arzularıyla savaşmayı gerektirir. Allah yolunda daha çok dayanmayı ve sabretmeyi iktiza eder. İlahi bir aşk olmaksızın ve ilahi rızaya erişmeksizin asla bu görev başarıyla yerine getirilemez ve bu açıdan da yüce Allah imamet makamını İbrahim’e bir sürü dayanılmaz imtihanlardan geçtikten sonra ömrünün son yıllarında ihsan buyurmuştur. Bu açıdan Allah-u Teala büyük İslam Peygamberi gibi örnek ve seçkin şahsiyetleri ümmetin önderliği makamına ulaştırmış, toplumun önderliği ve hükümet işlerini kendisine takdim etmiştir.

    Nübuvvet ve İmamet Arasında Bir Gereklilik İlişki Var mıdır?
    Bu sorunun ardından başka bir soru ortaya çıkmakta ve o da şudur: “Nübuvvet makamına ulaşan her peygamberin mutlaka imam olması gerekir mi veya imamet makamına ulaşan birinin mutlaka Peygamber olması gerekir mi?”


    Her iki sorunun da cevabı olumsuzdur. Şimdi de vahiy mantığı ışığında bu konuyu aşılamaya çalışalım.


    Talut, Talut’un zalim Calut ile savaşması hakkında nazil olan ayetlerden de açıkça anlaşıldığı üzere Hz. Musa’nın vefatından sonra yüce Allah nübuvvet makamını Şemuil adlı bir Peygambere bağışlamıştır. Oysa Allah-u Teala imamet, önderlik ve hükümet işini ise Talut’a vermiştir. Şimdi olayın detayına geçelim.


    Musa (a.s) vefat ettikten sonra İsrailoğullarından bir grup kendi dönemindeki Peygamberlerine şöyle dediler: “Bizlere bir önder seç ki onun komutasında Allah yolunda savaşalım. Peygamberleri sonunda onlara şöyle buyurdu:
    إِنَّ اللّهَ قَدْ بَعَثَ لَكُمْ طَالُوتَ مَلِكًا قَالُوَاْ أَنَّى يَكُونُ لَهُ الْمُلْكُ عَلَيْنَا وَنَحْنُ أَحَقُّ بِالْمُلْكِ مِنْهُ وَلَمْ يُؤْتَ سَعَةً مِّنَ الْمَالِ قَالَ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَاهُ عَلَيْكُمْ وَزَادَهُ بَسْطَةً فِي الْعِلْمِ وَالْجِسْمِ وَاللّهُ يُؤْتِي مُلْكَهُ مَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
    “Allah size şüphesiz, Talut’u hükümdar olarak gönderdi” dedi. “Biz hükümdarlığa ondan layık iken ve ona malca da bir bolluk verilmemişken bize hükümdar olmağa o nasıl layık olabilir?” Dediler, “Doğrusu Allah size onu seçti, bilgice ve vücutça gücünü artırdı” dedi. Allah mülkünü (hükümdarlığı) dilediğine verir. Allah her şeyi kaplar ve bilir.” [10]

    Yukarıdaki ayetten şu önemli hususular anlaşılmaktadır:
    1- Bir takım sebepler nübuvvet makamının imamet ve yöneticilik makamından ayırt edilmesini gerektirebilir ve dolayısıyla da bir zaman diliminde, nübuvvet birinin, hükümet ve yöneticilik de başka birine ait olabilir ve her birisi kendisine verilen makama layık görülebilir. Bu iki makamın birbirinden ayırt edilişi sebebiyle İsrailoğulları, “Ey Peygamber! Sen ondan daha layıksın” diye itiraz etmemişlerdir. Aksine, “biz ondan daha layıkız” diye itiraz etmişlerdir.


    2- Talut’un elde ettiği makam, Allah tarafından kendisine verilmiş bir makamdı ve ihsan sahibi Allah ona bu makamı bağışlamıştır. Nitekim Allah-u Teala şöyle buyurmuştur:
    “ ِانَّ اللّهَ قَدْ بَعَثَ لَكُمْ طَالُوتَ مَلِكًا ” “Allah size şüphesiz, Talut’u hükümdar olarak gönderdi” Hakeza şöyle buyurmuştur: “ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَاهُ عَلَيْكُمْ ” “Allah size onu seçti.”


    3- Talut’un ilahi makamı ordu komutanlığına has bir makam değildi. O İsrailoğullarının komutanı ve yöneticisiydi. Zira Allah-u Teala مَلِكًا “hükümdar olarak” diye buyurmuştur. Yani Allah onu hükümet, devlet başkanı ve yöneticisi kılmıştı. Gerçi o gün bu yöneticilikten maksat, Allah yolunda cihat için İsrailoğullarının önderi olma makamıydı. Ama onun bu ilahi makamı hükümet işlerine ait olan diğer bir takım işleri yapmasını da ön görmüştür. Nitekim ayetin sonunda şöyle buyurmuştur:
    “ وَاللّهُ يُؤْتِي مُلْكَهُ مَن يَشَاء ” “Allah mülkünü (hükümdarlığı) dilediğine verir.”


    4- Toplum, imamet ve ümmetin önderliği makamında en önemli şart, geniş bir ilme sahip olmak ve gerekli maddi ve manevi güce sahip olmaktır. Özellikle de bu şart ordusuyla birlikte hareket ve çaba içinde olması gereken yöneticiler için daha da gerekliydi. [11]


    Bütün bu verilen bilgilerden de açıkça anlaşıldığı üzere nübuvvet ve imamet makamı arasında bir ayrılmazlık ve gereklilik söz konusu değildir. Nübuvvet makamına ulaşan birisinin ümmetin yöneticilik görevini üstleneceği imamet makamına sahip olmaması da mümkündür. Dolayısıyla Allah tarafından başka bir şahıs toplumun idaresini ve yöneticiliğini üstlenebilir. Bu şahıs aynı zamanda Peygamber de olmayabilir ve elbette bazen yüce Allah her iki makamı ona liyakatı olan bir tek kimseye de bağışta bulunabilir. Nitekim Kur’an şöyle buyurmuştur:
    فَهَزَمُوهُم بِإِذْنِ اللّهِ وَقَتَلَ دَاوُدُ جَالُوتَ وَآتَاهُ اللّهُ الْمُلْكَ وَالْحِكْمَةَ وَعَلَّمَهُ مِمَّا يَشَاء
    “Onları Allah’ın izniyle bozguna uğrattılar; Davud Calut’u öldürdü, Allah Davud’a hükümranlık ve hikmet verdi ve ona dilediğinden öğretti.” [12]


    Seyyid Rıza Hüseyni Neseb
    ABNA.İR



    [1] Eğer nebi kavramının lugavi kökü, mütaaddi değilse, ilk anlama gelmektedir. Eğer müteaddi ise ikinci anlama gelmektedir.
    [2] Resail’ul-Eşr, Şeyh Tusi, s. 111
    [3] Bakara suresi, 213. ayet
    [4] Maide suresi, 92. ayet
    [5] Bakara suresi, 124. ayet
    [6] İbrahim suresi, 39. ayet
    [7] Bu konuda Saffat suresi, 99- 102. ayetler ile Hicr suresi, 53 ve 54. ayetler ve aynı şekilde Hud suresi, 70-71. ayetlere müracaat ediniz.
    [8] Bakara suresi, 124. ayet
    [9] Nisa suresi, 54. ayet
    [10] Bakara suresi, 247. ayet
    [11] Üstad Cafer Sübhani’nin yazmış olduğu, Menşur-i Cavid-i Kur’an kitabından iktibas ile
    [12] Bakara suresi, 251. ayet


    Allah'a emanet olun...

    #2
    Ynt: Neden İmamet Makamı Risalet Makamından Daha Yücedir?

    selamun aleykum

    imamet makami ile risalet makami arasindaki fark güzel anltilmistir, lakin imamet makami risalet makamindan daha YÜCEDIR
    demek ne kadar dogru? ayette de bir yücelikten bahs edilmiyor verilen makamdan bahsedilmekte
    her iki makaminda görevleri bellidir. yüce derken Rabbimiz katinda olan degerdenmi bahs edilmekte yoksa görevin ehemmiyeti hakkinda mi
    bunu pek anlamadim acikcasi

    Yorum


      #3
      Ynt: Neden İmamet Makamı Risalet Makamından Daha Yücedir?

      BİSMİHİ TEALA
      HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN
      RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

      Selamun Aleykum kardeşlerim;




      “Hani Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle denemiş, o da onları yerine getirmişti. Allah, “seni insanlara imam kılacağım” demişti. O “soyumdan da” deyince”

      Biraz mütaala ettiğimizde şunu fark ediyoruz ki ulul azim peygamber olan Hz. İbrahim (a.s) bir takım sınamalardan sonra İMAMET makamına seçilmesi Hz. İbrahim (a.s) böyle bir makamın yüceliğini gördükden sonra soyu içinde böyle bir dua talebinde bulunması yüceliğine bir delil değilmidir.?

      İmameti daha anlamaız için bu linkde hadisi okumunızı tavsiye ederim...

      Allah'ın hidayeti üzerinize olsun...

      Yorum


        #4
        Ynt: Neden İmamet Makamı Risalet Makamından Daha Yücedir?

        [quote author=Zainab date=1399279436 link=topic=25054.msg173401#msg173401]
        selamun aleykum

        imamet makami ile risalet makami arasindaki fark güzel anltilmistir, lakin imamet makami risalet makamindan daha YÜCEDIR
        demek ne kadar dogru? ayette de bir yücelikten bahs edilmiyor verilen makamdan bahsedilmekte
        her iki makaminda görevleri bellidir. yüce derken Rabbimiz katinda olan degerdenmi bahs edilmekte yoksa görevin ehemmiyeti hakkinda mi
        bunu pek anlamadim acikcasi
        [/quote]
        İbrahim a.s önce risalet makamına mı getirildi imamet makamına mı?
        Eğer risalet makamına getirildi ise sonra İmamet makamına yükseltildi ise

        bu durumda İmamet makamına risalet makamından düşük denilirse bu, İbrahim a.s'ın makamının düşürüldüğü en azından daha alt bir makamla ödüllendirildiği(!) anlamına gelmezi mi?

        ve dahası bu, sınavları başarı ile geçtikten sonra oldu ise bu sınavların boşuna yapılmış olduğu anlamına gelmez mi?

        şia nasıl düşünüyor görüyor musunuz? şianın düşüncesi ayetle tam uyumludur. zerre sapma ve tenakuz bulamazsınız! şiaya aykırı düştüğünüzde Kur'an'a aykırı düştüğünüzden zerre şüpheniz olmasın. denemesi bedava. ben çok denedim!

        Yorum


          #5
          Ynt: Neden İmamet Makamı Risalet Makamından Daha Yücedir?

          İmamet nübüvvetten asla üstün olamaz.

          Yorum


            #6
            Ynt: Neden İmamet Makamı Risalet Makamından Daha Yücedir?

            Aynen olamaz.Risalet bu koskoca.imamettten nasıl alt seviye olsun..

            Yorum

            YUKARI ÇIK
            Çalışıyor...
            X