Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

AYET VE HADİSLERDE İMAMET

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

    Bu konu ile ilgili gerçekten bilgi sahibi olmak isteyen arkadaşlarımız;''GADİRU HUM'' başlığına lğütfen müracaat etsinler.......Orada daha sağlıklı ve de özet bilgiler var...Burada iş biraz mugalataya kaymış gibi bir durum var.......

    Yorum


      Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

      [quote author=Kerbela44 link=topic=5300.msg62835#msg62835 date=1259432147]
      [quote author=f_altan link=topic=5300.msg62651#msg62651 date=1259189429]
      [quote author=Kerbela44 link=topic=5300.msg62551#msg62551 date=1259096928]
      [b][quote author=f_altan link=topic=5300.msg31446#msg31446 date=1243553399]
      Tefrika ve Ayrılıktan Korkmak


      4. İmam Sadık (a.s) “Ali’nin (a.s) bir hakkı olsaydı (o halde) onu kıyamdan engelleyen şey neydi?”diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah bunu sadece bir tek kişiyi, yani Resulullah’ı (s.a.a) bu iş ile görevlendirdi ve şöyle buyurdu: “Allah yolunda savaş; sen ancak kendinden sorumlusun” (Nisa/84)[4][/size]

      ------------------------------

      [4] Nur’us Sakaleyn, 1/524/436
      [/size]
      [/quote]

      S.A

      ALLAH RAZI OLSUN HOCAM
      DEĞERLİ PAYLAŞIMLARINIZDAN GEREĞİ GİBİ istifade etmeye çalışıyorum..

      fakat bu 4* nolu paragrafı anlamakta zorlanıyorum biraz izah etmeniz mümkünmüdür..

      wesselam..


      [/quote]

      Aleyküm selam wr wb
      Allah sizden de razı olsun, Ehlibeyt'in (a.s) sözlerinden istifade etmeniz sevindirici bir durum. İnsan sevdikleriyle beraberdir, siz de onlarla beraber olursunuz inşaAllah.
      Söz konusu hadiste şunu demek istiyor: Muhaliflerden bazıları demişler ki, "eğer Hz. Ali'nin bir hakkı var idiyse, onu, hakkını almaktan engelleyen ne idi, yani neden hakkını almak için kıyam etmedi?" İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle cevap veriyor: "Allah Teala, Resulullah (s.a.a) hariç hiç kimseyi bununla mükellef kılmamıştır (yani hakkını almak için mutlaka kıyam etmek zorundasın buyurmamıştır). Bunu sadece Resulullah'a buyurmuştur: "Allah yolunda savaş. Sen kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın."
      Bu hadisten anlaşıldığına göre bazı konularda Hz. Resulullah'ın (s.a.a) görevi diğerlerine göre biraz farklılık arzediyor.
      [/quote]

      Selamun aleyküm


      ALLAH RAZI OLSUN HOCAM
      aydınlatıcı izahınızdan dolayı teşekkür ederim..
      [/quote]

      aleyküm selam wr wb
      rica ederim, Allah sizden de razı olsun, böyle dikkatle okuduğunuz ve araştırdığınız için ben de teşekkür ederim.
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET


        s.a

        Allah sizden razı olsun, Değerli f_altan hocam ;

        hakikaten bilgiler tam anlamıyla mükemmeldi...


        Gereği gibi istifade edenlerden olmamız için, duanıza muhtacım...

        selam ve dua ile..



        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

          [quote author=Kerbela44 link=topic=5300.msg65444#msg65444 date=1260906079]

          s.a
          Allah sizden razı olsun, Değerli f_altan hocam ;
          hakikaten bilgiler tam anlamıyla mükemmeldi...


          Gereği gibi istifade edenlerden olmamız için, duanıza muhtacım...
          selam ve dua ile..

          [/quote]

          aleyküm selam wr wb
          Allah sizden de razı olsun kardeş, Allah Teala tertemiz Ehl-i Beyt'in ilminden istifade etmeyi ve onlara uymayı hepimize nasip eylesin. Ehlibeyt Hz. Peygamber'in buyurduğu gibi; Nuh'un gemisi gibidir, o gemiye binen kurtulmuş, binmeyenler ise helak olmuştur. Yine "Ehl-i Beyt'i başınızdaki iki göz gibi kabul edin, göz olmazsa baş yolunu bulamaz" buyurmuştur. Ehlibeyt'e uymayanlar sürüden ayrı kalan şaşkın koyunlara benzer, sürüsünü bulamayanlar kurtlara yem olurlar. Allah bizleri, iki değerli emanet olan Kuran ve Ehlibeyt'ten ayırmasın, bunlardan uzak kalanlara da akıl, fikir ve basiret ihsan eylesin.
          sevgi ve muhabbetle...
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

            insanlığın kurtuluşu için bu başlık bir bilgi deposu... değerli üstadımızdan Allah razı olsun, tanıtımı uğruna ömrünü harcadığı İmamların şefaatine layık etsin...

            bu güzel başlıklar için sitede bir fihrist olsa her an bunlara ulaşabilsek mümkün değil mi acaba?

            Yorum


              Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

              [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=5300.msg69397#msg69397 date=1264113737]
              insanlığın kurtuluşu için bu başlık bir bilgi deposu... değerli üstadımızdan Allah razı olsun, tanıtımı uğruna ömrünü harcadığı İmamların şefaatine layık etsin...

              bu güzel başlıklar için sitede bir fihrist olsa her an bunlara ulaşabilsek mümkün değil mi acaba?
              [/quote]

              Allah sizden de razı olsun, duanız için teşekkürler, Allah sizleri de onların şeffatlerine layık kılsın. Evet önemli konular için bir fihrist olmasını ben de çok isterdim. Arkadaşlar ilgilenirlerse iyi olur. Faydalı başlıklar çoktur, ama onları bulmak hayli vakit alıyor.
              Yaradan yar ve yardımcınız olsun.
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                [quote author=f_altan link=topic=5300.msg31178#msg31178 date=1243507767]
                AYET VE HADİSLERDE İMAMET


                Genel İmamet(1)


                [font=Arial][b][color=teal][size=13pt]Kur’an:

                “Onlar: “Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap”derler.”[1]


                --------------------------
                [size=10pt][1] Furkan suresi, 74. ayet

                [/quote]

                sadece incelemem için değilde katkıda bulunmam için davet ettiğinizi düşünerek görüşlerimi ve araştırmalarımı da aktarmak istiyorum müsadenizle.

                yok burası paylaşıma açık değil derseniz o zaman yazmam.

                74- Onlar: "Ey rabbimiz, bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan, göz­lerimizin aydınlığı olacak (Bizi memnun edecek) kimseler ihsan eyle. Bizi, takva sahiplerine Önder kıl." derler.

                Gözleri aydın edecek ve rahman olan Allah'ın kullarını memnun edecek çocuk ve eşlerden maksat, Alah'm emirlerini tutan ve yasaklarından kaçınan ço­cuk ve eşlerdir. Zira bir mümin ancak öyle bir çocuk ve eşinden memnun olabi­lir. Ve yine mümin, öyle bir eşinin ve çocuğunun cehennemde yanmasını iste­mez.

                Âyet-i kerimenin son bölümünde: "Sen bizi, takva sahiplerine önder kıl." buyurulmakadır. Rahman olan Allah'ın kullan, kendilerinden sonra gelecek olan evlatlarının da hak yolda kendilerine uymalarını ve hidayetten ayrılmamalarını istemişlerdir. Zira kişinin geride kalan çocuğunun kendisine dua etmesi, ölü­münden sonra işleyen üç amelden biridir. Bu hususta Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:

                "İnsanoğlu öldüğü zaman ameli kesilir. Ancak üç amel müstesna. Devam eden sadaka, kendisinden faydalanılan ilim ve geride kalan ve kendisine dua eden salih evlat

                Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                Yorum


                  Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                  [quote author=f_altan link=topic=5300.msg31181#msg31181 date=1243508001]

                  “Bugün, size dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslamiyet’i beğendim.”[1]

                  3. Ebu Hureyre şöyle diyor: “Zilhicce’nin 18. Günü olan Gadir-i Hum günü Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Ben her kimin mevlası isem o halde Ali de onun mevlasıdır. Böylece Allah da “Bugün sizlere dininizi kemale erdirdim.” ayetini nazil buyurdu.”[4]


                  ---------------------------
                  [1] Maide suresi, 3. ayet
                  [4] Durr’ul Mensur, 3/19 bak. ed-Din, 1315. Bölüm

                  [/quote]

                  burada ebu hureyre r.a. dan bir hadis almışsınız ilginç.


                  biraz uzun ama okumuşsunuzdur da ama yineden hani hüccet tamam olsun mu diyordunuz işte ondan olsun diye eklemek gerektiğini düşünüyorum.


                  Rivayetlerde ayetin sadece bir bölümünün zikredilmiş olması, zaruri bir şekilde bu kısmın diğer ayetten ayrı olarak indiğini ifade etmez. Lakin beraberinde getirdiği bir esas mesele daha vardır ki ayet, bu sürenin birinci ayetine bağlı olarak onu kapsamıştır. Bu, bir tefsir ve açıklama bağıdır ki, birinci ayetin "Size okunacak olanlar hariç" cümlesiy­le ifade edilenler bu ayetle açıklanmıştır.

                  Bu da, bu ayetin nüzulünün geçen iki ayetle beraber olduğu ihtimalini veriyor.. İlk i-ki ayet ve özellikle ikincisi, mânâlardan ilham olarak tercih ettiğimize göre, Hudeybiye barışından kısa bir süre önce inmişlerdir. Ki Hudeybiye barışı ile Veda Haccı arasında dört sene kadar bir süre vardır. Eğer tercihimiz doğru ise vahyin hikmeti; iki ayet bölü­mü ile emirleri, nehiyleri, üç ayetin kapsadığı hükümleri pekiştirmeyi ve müslümanların kalplerini bu ahkamın etrafında ve bu yolla gelen dosdoğru dinin etrafında sabitleştir­meyi hedeflemiştir.

                  Ve Taberi bir kısım tevil ehline atfederek demiştir ki: "Sânı yüce olan Allah 'bugün size dininizi tamamladım' sözüyle, "bugün ey mü'minler sizin için farzlarımı üzerinize tamamladım, hududumu, emirlerimi, yasaklarımı, helalimi, haramımı ve vahyimi sizin için tamamladım, Kitabımda ve açıklamamda indirilenler, size ondan vahyimle Rasu-lü 'mün diliyle ve sizin seçtiğiniz delilerle din işlerinizde ihtiyaç duyacağınız tüm şeyler­den açıkladıklarım bu cümledendir. Size tüm bunları tamamladım" demiştir. Veda hac-cındaki bu arefe gününden sonra dinde bir ziyadelik yoktur. Ve Rasulullah'a bu ayetten sonra farzlardan, bir şeyin helal kılınmasını veya yasaklanmasına dair hiç bir şey inme­miştir. Taberi bu görüşlerin bir kısmını İbn Abbas, Süddi ve İbn Cüreyc'e atfetmiştir.

                  Sunduklarımızın ışığında aklımıza ilk gelen, bu görüşlerin uygulama alanı ile alakalı olduğudur. Bu da bizim, bu iki bölümün, ayetin diğer kısımlanyla beraber indiği ve bu­nunla da Veda haccından önce olduğuna dair tercihimizi kuvvetlendirir.

                  Taberi'nin aktardığı ve İbn Abbas ile ehli tevil diye isimlendirdiği bazı kişilere at­fettiği görüşler dikkatle incelenince, ayetin verilerinin sınırları üzerinde bir birlik sağla­yamadıkları ortaya çıkar. Özellikle indiği günde Allah'ın müslümanlann ahkam ve farz­lardan ihtiyaç duydukları herşeyi tamamladığına dair bir ilan içermesi ve ondan sonra bu hükümler ve farzlara dair hiç bir şeyin inmediği -ki, bu görüş ayetin Veda haccı gü­nünde indiğiyle ilgili rivayetlerin bel kemiğidir- hususunda ittifak edememişlerdir. Çün­kü Taberi bunu aktarırken aynı kişilere atfettiği başka görüşler de vermektedir. Bu gö­rüşlerden birisine göre ayet, haccın müslümünlara tamamlandığını ve müşriklerin Ka­be'den uzaklaştırıldığını bildirmektedir. Sonra Taberi, bunun üzerine bir açıklama yapa­rak "İlim sahibi bir kimse Peygamberimizin ruhu alınıncaya kadar vahyin kesildiğini reddetmez. Bilakis vefatından önce ard arda gelmiştir" demiştir.

                  Bununla "bugün size dininizi tamamladım" ayetinin mânâsının ibadetlerin, ahkamın ve farzların tamamlanması şeklinde tevil edenlerin yorumuna muhalif olduğu ve duru­mun böyle olmadığı anlaşılmaktadır.

                  Taberi, İbn Abbas'tan "bugün" kelimesinin bizzat bir tek günü kastetmediğini riva­yet etmiştir. Zemahşeri ise bundan kasıt gün değil, şimdiki zaman ve ona yakın ve biti­şik diğer zamanlardır; "Dün gençtim, bugün ihtiyarım" sözünde olduğu gibi. Burada "dün" ve "bugün" kullanıldıkları zaman dilimine tahsis edilmemişlerdir. Yani uzun bir zamanı ifade ederler. Bir tek gün anlamında kullanılmamışlardır.

                  Zemahşeri'nin bu görüşü isabetli ve doğrudur. Ve ayetin bu iki bölümünün o gün in­diğini kuvvetlendirmek için buradaki "bugün" kelimesini Veda Haccı'ndaki Arefe günü ile yorumlamayı zorunlu olmaktan çıkarmaktadır. Bu açık bir durumdur.

                  Gözlemlenen şeylerden birisi de Ömer b. el Hattab (r)'ın hadisinde - ki bu hadis bu konuda ki hadislerin sıhhat bakımından en sağlamıdır- Veda haccı ile alakalı herhangi bir işaret yoktur. Onda olanın tamamı onun Cuma günü ve arefe gününde nazil olduğu­dur.

                  Bu konuda uyarı ve dikkatin yerinde olduğuna dair bir gerekçe de yeni yasamalar ve hükümler ihtiva etmekle beraber beşinci ayetin bu kelimeyi kapsamasıdır. Ayetin birin­ci ayetle veya ayetin bu iki pasajı ile beraber indiğine dair hiçbir rivayet gelmemiştir. Beşinci ayetten önceki dördüncü ayetin muhtevası, onun bazı hususların sorulması üze­rine beşinci ayetle beraber indiğine dair de hiçbir rivayet gelmemiştir. Beşinci ayetten önceki dördüncü ayetin muhtevası onun bazı hususların sorulması üzerine beşinci ayetle beraber indiğini göstermektedir. Bu sorular, önceki ayetlerin kapsadığı hükümlerin bir neticesi olarak bazı müslümanlardan gelmiştir. Bu son ayetler yeni hükümleri kapsamaktadır. Ki bu da "bugün" kelimesinin, üslup bakımından üçüncü ayetle beşinci ayette aynı şekilde kullanıldığı görüşünü doğrulamaktadır. Bu ayetten sonra yeni hükümlerin indiğini ifade eden rivayetler de vardır.

                  Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                  Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                  Yorum


                    Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                    Tüm bunlara binaen biz tercihimizi bir kere daha yeniliyoruz. O da, bu iki bölümün ayetle beraber nazil olduğu ve ayetin de kendisinden önceki iki ayetle beraber, -uzun bir sûre-, Veda haccından önce, Allah'ın emir ve yasaklarını desteklemeyi ve müslümanla-rın kalplerini takviye etmeyi hedefleyerek indiği görüşüdür. Peygamber (s)'in bu iki ayet pasajını Veda haccında okuduğu ve bu durumun ravilerce karıştırıldığı ihtimali de vardır.

                    Burada bir ihtimal daha vardır ki, o da her üç ayetin, üzerinde ittifak sağlanan şartlar gereği Hudeybiye barışının ertesi yılında Peygamberimizin ve müslümanların Kabe'yi ziyareti sırasında inmiş olmasıdır. Çünkü tenzilin hikmeti onların inmesini gerektirdi. Ve Allah bu ziyarette nimetini müslümanlar üzerine tamamladı. Ve onların düşmanları­nı/kafirleri sindirdi. Böylece onlara gerekli mesajı verdi. Allah en iyi bilendir.
                    Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                    Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                    Yorum


                      Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                      [quote author=f_altan link=topic=5300.msg31187#msg31187 date=1243508171]
                      İmamet İslam’ın Esasıdır


                      1. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz İmamet İslam’ın gelişen esası (kökü) ve yükselen dalıdır.”[1]

                      2. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “İslam beş esas üzere kuruludur: Namaz, zekat, oruç, hac ve velayet. Velayete çağrıldığı kadar hiçbir şeye çağrılmamıştır.”[2]

                      3. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “İslam beş şey üzere kuruludur: Namaz, zekat, hac, oruç ve velayet.”Zürare, “Bunlardan hangisi daha üstündür?”deyince şöyle buyurdu: “Velayet en üstünüdür, zira velayet bunların anahtarıdır. Velayet sahibi ise onlara kılavuzluk edendir.”[3]

                      --------------------
                      [1] el-Kafi, 1/200/1
                      [2] a. g. e. 2/18/3
                      [3] a. g. e. 2/18/5

                      [/quote]

                      buradaki velayet aslında namaz da, yazar yanlış yazmış olmasın. bana te'vil gerekiyor bu konuda. çünkü kuranı kerimde de hadisi şeriflerde de en önemli ibadetin ve dinin direğinin namaz olduğu yazılı. bunları eklersem 10 sayfa olan sayfanız 100 sayfayı bulur herhalde.

                      gerçi sizinde bu konuda bir açıklamanız vardır herhalde.
                      Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                      Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                      Yorum


                        Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                        [quote author=ypa link=topic=5300.msg72083#msg72083 date=1265837328]
                        [quote author=f_altan link=topic=5300.msg31187#msg31187 date=1243508171]
                        İmamet İslam�ın Esasıdır


                        1. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: �Şüphesiz İmamet İslam�ın gelişen esası (kökü) ve yükselen dalıdır.�[1]
                        2. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: �İslam beş esas üzere kuruludur: Namaz, zekat, oruç, hac ve velayet. Velayete çağrıldığı kadar hiçbir şeye çağrılmamıştır.�[2]
                        3. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: �İslam beş şey üzere kuruludur: Namaz, zekat, hac, oruç ve velayet.�Zürare, �Bunlardan hangisi daha üstündür?�deyince şöyle buyurdu: �Velayet en üstünüdür, zira velayet bunların anahtarıdır. Velayet sahibi ise onlara kılavuzluk edendir.�[3]
                        --------------------
                        [1] el-Kafi, 1/200/1
                        [2] a. g. e. 2/18/3
                        [3] a. g. e. 2/18/5

                        [/quote]

                        buradaki velayet aslında namaz da, yazar yanlış yazmış olmasın. bana te'vil gerekiyor bu konuda. çünkü kuranı kerimde de hadisi şeriflerde de en önemli ibadetin ve dinin direğinin namaz olduğu yazılı. bunları eklersem 10 sayfa olan sayfanız 100 sayfayı bulur herhalde.

                        gerçi sizinde bu konuda bir açıklamanız vardır herhalde.
                        [/quote]
                        muhterem kardeş, daha bismillah demeden hemen eleştiriye başlamışsınız. Siz maalesef eleştirmek için okuyorsunuz. Böyle olunca da her ne kadar ayet ve hadis de getirsek siz yorumlamaya ve diğer yönlere çekmeye çalışacaksınız. Kopyaladıklarınızın cevapları bu başlıkta vardır, ama okuyunca sıkıldığınızdan olsa gerek ilerleyemiyorsunuz. Size tavsiyem sonuna kadar okuyun yine kafanıza takılan bir şeyler olursa bizler buradayız gereken açıklamayı yaparız.
                        Yazdığınıza bakın, "yazar yanlış yazmış olmasın" diyorsunuz. Sanki bizler bu sözleri uydurmuşuz. Hayır kardeş yanılma falan yoktur. Hadisin içerisinde zaten velayetin namaz, oruç, hac ve zekattan neden üstün olduğunu açıklıyor. "Velayet bunların anahtarıdır, velayet sahibi ise onlara kılavuzluk edendir" diyor. Namaz her ne kadar önemli de olsa bazı mazeretlerden dolayı terkedilebiliyor, örneğin kadınlar mazeretlerinden dolayı bir hafta veya on gün namaz kılmıyorlar ve oruç tutmuyorlar...
                        Yine velayetin daha önemli olduğuna dair bir hadis yine aktaralım.
                        İmam Muhammed Baqır (a.s) buyurmuştur:
                        “İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Namaz kılmak, zekat vermek, hacca gitmek, Ramazan ayının orucu, biz Ehl-i Beyt’in velayeti. Dört esas hakkında (onları terk etmede bazen) ruhsat verilmiştir, ama velayeti terk etmede ruhsat verilmemiştir. (Çünkü) Malı olmayana zekat ve hacc farz kılınmamıştır, hasta olan namazını oturarak kılar ve orucunu yer, ama velayet, ister sağlam olsun ister hasta, ister fakir olsun ister zengin herkese farzdır.”
                        (Vesail’uş- Şia, c. 1, s. 14)

                        cevaplar devam edecek
                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                          [quote author=ypa link=topic=5300.msg72079#msg72079 date=1265836336]
                          [quote author=f_altan link=topic=5300.msg31178#msg31178 date=1243507767]
                          AYET VE HADİSLERDE İMAMET
                          Genel İmamet(1)
                          [font=Arial][b][color=teal][size=13pt]Kur�an:
                          �Onlar: �Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap�derler.�[1]
                          --------------------------
                          [size=10pt][1] Furkan suresi, 74. ayet
                          [/quote]

                          sadece incelemem için değilde katkıda bulunmam için davet ettiğinizi düşünerek görüşlerimi ve araştırmalarımı da aktarmak istiyorum müsadenizle.

                          yok burası paylaşıma açık değil derseniz o zaman yazmam.

                          74- Onlar: "Ey rabbimiz, bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan, göz­lerimizin aydınlığı olacak (Bizi memnun edecek) kimseler ihsan eyle. Bizi, takva sahiplerine Önder kıl." derler.

                          Gözleri aydın edecek ve rahman olan Allah'ın kullarını memnun edecek çocuk ve eşlerden maksat, Alah'm emirlerini tutan ve yasaklarından kaçınan ço­cuk ve eşlerdir. Zira bir mümin ancak öyle bir çocuk ve eşinden memnun olabi­lir. Ve yine mümin, öyle bir eşinin ve çocuğunun cehennemde yanmasını iste­mez.

                          Âyet-i kerimenin son bölümünde: "Sen bizi, takva sahiplerine önder kıl." buyurulmakadır. Rahman olan Allah'ın kullan, kendilerinden sonra gelecek olan evlatlarının da hak yolda kendilerine uymalarını ve hidayetten ayrılmamalarını istemişlerdir. Zira kişinin geride kalan çocuğunun kendisine dua etmesi, ölü­münden sonra işleyen üç amelden biridir. Bu hususta Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:

                          "İnsanoğlu öldüğü zaman ameli kesilir. Ancak üç amel müstesna. Devam eden sadaka, kendisinden faydalanılan ilim ve geride kalan ve kendisine dua eden salih evlat
                          [/quote]

                          Sizin bu bölümü incelemenizi istemiştim sadece, katkıda bulunmanızı değil. Elbette kafanıza takılan şeyler olursa elimizden geldiği kadar açıklamaya çalışırız. Ayette geçen "bizi muttakilere önder kıl" sözünden kasıt geneldir, özel değil. Yani sadece evlatlarına değil, bütün müminlere önder kıl diye istekte bulunmaktadırlar.
                          Şimdi kısaca bu ayetin tefsirine değinelim:

                          “Ve onlar (Rahman’ın kulları), «Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi muttakilere önder kıl» diyenlerdir..” (Furkan/74)

                          Rahman’ın halis kullarının vasıflarından diğer biri de hakka uymalarının yanı sıra mümin kullara önder ve imam olmayı istemeleri ve diğerlerini de bu yola davet etmeleridir. Onlar sadece kendilerini kurtarmayı düşünen ve bunun için inzivaya çekilen zahitler gibi değillerdir. Onların amaçları başkalarını da gark olmaktan kurtarmaktır. İşte bundan dolayı ayetin sonunda “bizi muttakilere önder kıl” diye dua etmektedirler.

                          Onlar sadece dua etmekle yetinmiyor, onlar imamet makamına layık olabilmek için de çaba sarfediyorlar. Bu ayetler bütün müminlerin sıfatlarını beyan etmiyor, İbadurrahman (Allah kulları) unvanı altında, ilk safta yer alan seçkin mümin bir grubun vasıflarını açıklıyor.

                          Evet, bunlar Rahman’ın halis kullarıdırlar. Allah’ın genel rahmeti herkesi kapsadığı gibi, bu halis kulların rahmet ve şefkati de bazı açılardan geneldir. Bunlar ilim, fikir, kalem, mal ve kudretlerini Allah’ın kullarını hidayet etme yolunda sarfediyor ve kullanıyorlar.
                          Bunlar insan camiasının olguları, muttakinlerin örnekleri, sahra ve denizlerde yollarını kaybedenlerin hidayet feneridirler.

                          Birçok rivayette, bu ayetin Hz. Ali (a.s) ve diğer Ehli-i Beyt İmamları hakkında nazil olduğu nakledilmiştir. Bazı rivayetlerde de İmam Cafer Sadık’ın, “Bu ayetten kasıt bizleriz” buyurduğu nakledilmiştir. Bu rivayetler, Ali b. İbrahim ve Nur’us-Seqaleyn tefsirlerinde söz konusu ayetin şerhinde nakledilmişler. (Tefsir-i Numune, c.15, s.169)

                          Resulullah (s.a.a) Cebrail’e (a.s.) sordu ki: “Eşlerimizden maksat kimdir?” Cebrail buyurdu ki: “Hatice’dir!” Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: “Zürriyetimizden maksat kimdir?” Cebrail buyurdu ki: “Fatime’dir!” Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: “Gözümüzü aydın kılanlar kimlerdir?” Cebrail buyurdu ki: “Hasan ve Hüseyin’dir!” Yine sordu ki: “Muttakilere imam olan kimdir?” Cebrail buyurdu ki: “O Ali bin Ebi Talib’tir!”
                          İmam-ı Cafer Sadık (a.s) buyurdular ki: “Ayette zikredilen muttakiler, bizim şiamızdır!” (Kur’an’da Ehlibeyt (a.s) / İslam kutuphanesi.com)

                          Bazı müfessirler bu ayetten, manevi ve İlahi bir riyaset istemenin kınanmış değil aksine iyi bir şey olduğunu çıkarmışlar. (Kurtubi ve Fahri Razi tefsirlerine bkz.)

                          Bu on iki vasıftan sonra Allah Teala’nın bu hass kulların mükafatına değinerek şöyle buyuruyor: “İşte onlar, sabrettiklerinden dolayı cennetin en yüksek dereceleri ile mükâfatlandırılırlar ve orada sağlık ve selamla karşılanırlar.”
                          Rahman’ın kulları sahip oldukları bu vasıflarla müminlerin ilk safında yer aldıklarından onların cennetteki dereceleri de en yüce derecelerdendir. (Tefsir-i Numune, c.15, s.169)

                          Resulullah (s.a.a) ashabından Abdullah bin Mes’ud’a hitaben şöyle buyurdu:
                          “Ey İbn-i Mes’ud! Cennetin en yüce dereceleri Ali bin Ebi Talib’e ve onu sevip, onun düşmanlarından uzaklaşan şiasına aittir! Bu, şanı yüce olan Allah’ın kavli ile sabittir, buyurdu ki: “İşte onlar, sabrettiklerinden dolayı cennetin en yüksek dereceleri ile mükâfatlandırılırlar…” Yani dünyadaki eziyetlere dayandıklarından ötürü bu makamı hak ettiler!” (Kur’an’da Ehlibeyt (a.s) / İslam kutuphanesi.com)
                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                            [quote author=ypa link=topic=5300.msg72081#msg72081 date=1265836830]
                            [quote author=f_altan link=topic=5300.msg31181#msg31181 date=1243508001]
                            �Bugün, size dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslamiyet�i beğendim.�[1]

                            3. Ebu Hureyre şöyle diyor: �Zilhicce�nin 18. Günü olan Gadir-i Hum günü Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: �Ben her kimin mevlası isem o halde Ali de onun mevlasıdır. Böylece Allah da �Bugün sizlere dininizi kemale erdirdim.� ayetini nazil buyurdu.�[4]

                            ---------------------------
                            [1] Maide suresi, 3. ayet
                            [4] Durr�ul Mensur, 3/19 bak. ed-Din, 1315. Bölüm

                            [/quote]
                            burada ebu hureyre r.a. dan bir hadis almışsınız ilginç.
                            biraz uzun ama okumuşsunuzdur da ama yineden hani hüccet tamam olsun mu diyordunuz işte ondan olsun diye eklemek gerektiğini düşünüyorum.
                            ...........................
                            [/quote]

                            Muhterem kardeş, Maide:3 hakkında el-Mizan tefsirine baktım, aktardığınız yazıdaki ihtimallere ve eleştirilere güzel cevaplar verilmiş ama çok uzun olduğundan onların hepisini buraya asmak doğru olmaz. Onun için şimdilik linkini vereyim, daha sonra vaktim olursa özetleyerek bir şeyler yazarım:
                            http://www.islamkutuphanesi.com/turk...de1-5.htm#ma-3
                            Mide: 67 de yine imametle ilgilidir, bu da çok geniş bir şekilde ele alınmıştır. Maide:3'le ilgili sözler o ayetin tefsirinde de vardır. Onun da linkini vereyim isteyenler baksın:
                            http://www.islamkutuphanesi.com/turk...67ayet_kendisi

                            Peşaver Gecelerinde de bu konularla ilgili bahisler vardır, onlardan bir kısmını paylaşmakta yarar görüyorum:
                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                              Mevla Kelimesini Eleştiri

                              Hafız: Bu hadisin aslı hakkında hiçbir şek ve şüphe yoktur. Ama sizin anlattığınız gibi de değildir. Ayrıca bilmek icap eder ki, hadisin metnindeki bir takım ibaretler de sizin maksadınıza ters düşmektedir. Siz sözlerinizde, hadisteki “mevla” sözcüğünün “tasarrufta evleviyet” manasında olduğunu söylemeye çalıştınız. Halbuki bu hadisteki “mevla” sözcüğü, muhip, dost ve yardımcı manasına gelmektedir. Zira Peygamber-i Ekrem (s.a.a), Ali’nin (k.v) düşmanlarının çok olduğunu bildiğinden dolayı ümmetine, “Ben kimin muhip, dost ve yardımcısı isem, Ali de onun muhip, dost ve yardımcısıdır” diye söylemek zorunda kaldı. Halktan biat almasının nedeni de kendisinden sonra Ali’ye eziyet etmemelerini sağlamak içindi.

                              Davetçi: Zan ediyorum bazen zorla geçmişlerinize ve adetlerinize uyuyorsunuz; aksi takdirde biraz dikkat ve insafla bakacak olursanız karine ve delilleri de göz önünde bulundurursanız gerçekleri görebilirsiniz.

                              Hafız:
                              Hangi karine ve delille sabit etmek istiyorsunuz? Lütfen beyan ediniz.
                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                                Mevla Kelimesinin “Tasarrufta Evleviyet” Manasında Olduğunun İspatı ve “Ey Resul! Rabbinden Sana İndirileni Tebliğ Et” Ayetinin Nüzulü

                                Davetçi:
                                Birinci karine ve delilim Kur’ân’dır. Allah-u Teala “Mâide” suresinin 67. ayetinde şöyle buyuruyor:
                                “Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et; eğer (bu görevi) yapmayacak olursan, O’nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz Allah, kafir olan bir topluluğu hidayete eriştirmez.”

                                Hafız:
                                Bu ayetin, o gün ve bu iş için nazil olduğu nereden bellidir?

                                Davetçi: Sizin büyük alimleriniz örneğin: Celaluddin Suyuti Durr’ul- Mansur c. 2, s. 298’de, Hafız bin Ebi Hatem Razi Tefsir-i Gadir’de, Hafız Ebu Cafer Taberi Kitab’ul- Velaye’de, Hafız Ebu Abdullah Mehamili Emali’de, Hafız Ebu Bekir Şirazi, Ma Nezele Min’el- Kur’ân-i Fi Emir’il- Mü’minin’de, Hafız Ebu Said Secistani Kitab’ul- Velaye’de, Hafız bin Merduye mezkur ayetin tefsirinde, Hafız Ebu’l- Kasım Haskani Şevahid’ut- Tenzil’de, Ebu’l- Feth Hesail’ul- Alevi’de, Muinuddin Meybudi Şerh-i Divan’da, Kadı Şevkani Feth’ul- Kadir c. 3, s. 57’de, Seyyid Cemaluddin Şirazi Erbain’de, Bedruddin Hanefi Umdet’ul Kari fi Şerh-i Sahih-i Buhari’de, Ahmed Sa’lebi Keşf’ul Beyan tefsirinde, imam Fahr-u Razi Tefsir-i Kebir c. 3, s. 636’da, Hafız Ebu Naim İsfahani Ma Nezele Min’el- Kur’ân-i fi Ali’yyin’de, İbrahim bin Muhammed Himvini Feraid’us- Simtayn’de, Nizamuddin Nişaburi tefsirinin c. 6, s. 170’inde, Seyyid Şehabuddin Alusi Bağdadi Ruh’ul- Meani c. 2, s. 348’de, Nuruddin bin Sabbağ Maliki Fusul’ul- Muhimme s. 27’de, Ali bin Ahmed Vahidi Esbab’un- Nuzul s. 150’de, Muhammed bin Talha eş-Şafii Metalib’us- Seul s. 16’da, Mir Seyyid Ali Hemedani eş-Şafii Meveddet’ul- Kurba’nın 5. Meveddet’inde, Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefi Yenabi’ul- Mevedde’nin 39. babında...

                                Velhasıl; alimlerinizden otuzdan fazla zat kendi muteber kitap ve tefsirlerinde bu ayetin Gadir günü Hz. Ali (a.s) hakkında nazil olduğunu yazmışlardır.
                                Hatta Kadı Fazl bin Ruzbehan bütün inat ve bağnazlığına rağmen şöyle yazmıştır: “Bizim muteber Sihah kitaplarında da sabit kılınmıştır ki bu ayet nazil olunca Peygamber-i Ekrem (s.a.a) Ali’nin elinden tutarak şöyle buyurdular:
                                “Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır.”

                                İlginç bir husus da şu ki, bu inatçı ve bağnaz alim Keşf’ul-Ğumme’de Rezin bin Abdullah’tan şu ilginç rivayeti nakletmektedir: “Biz Resulullah (s.a.a)’in zamanında bu ayeti şöyle okuyorduk:
                                “Ey resul, Rabbinden sana indirileni tebliğ et; ki şüphesiz Ali müminlerin mevlasıdır. Böyle yapmazsan risaletini tebliğ etmemiş olursun.”

                                Hakeza Suyuti Durr’ul- Mensur’da İbn-i Merduye’den, İbn-i Asakir ve İbn-i Ebi Hatem Ebu Said Hudri ve Abdullah bin Mesud’dan ve Kadı Şevkani de Feth’ul-Kadir tefsirinde: “Biz de Resulullah’ın zamanında mezkur ayeti böyle okuyorduk.” diye rivayet etmişlerdir.
                                Velhasıl; ayette Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’e yapılan tehditten anlaşıldığı üzere tebliğ edilmesi gereken iş, risalet peşice gelen çok önemli bir iştir. Dolayısıyla bu iş Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’den sonra dinin ve hükümlerinin koruyuculuğu olan imamet, vesayet ve tasarrufa evla (herkesten yetkili) olmaktır.
                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X