Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

AYET VE HADİSLERDE İMAMET

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

    Zamanın İmamını Tanımadan Ölen Kimse


    1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim imamını tanımadan ölürse cahiliye ölümü üzere ölmüştür.”[1]

    2. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim zamanının imamını tanımadan sabahlarsa (ve o gece ölürse) cahiliye ölümü üzere ölmüştür.”[2]

    3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim boynunda biat olmaksızın ölürse cahiliye ölümü üzere ölmüştür.”[3]

    4. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim imamsız ölürse cahiliye ölümü üzere ölmüştür.”[4]

    İbn-i Ebi’l-Hadid’in nakl ettiğine göre Abdullah b. Ömer Hz. Ali’ye biattan kaçındı ve gece biatsız ölmemek için Abdulmelik’e biat etmek üzere gece yarısı Haccac’ın kapısını çaldı. Onun bu düşüncesi Resulullah’tan nakl ettiği şu rivayetti: “Her kim imamsız ölürse cahiliye ölümü üzere ölmüştür.”Haccac onu öylesine bir aşağıladı ki ayağını yatağından çıkararak şöyle dedi: “(Biat etmek için) elini ayağıma dokundur.”[5]
    --------------------
    [1] a. g. e. s. 76/1
    [2] el-Bihar, 23/78/8
    [3] Kenz’ul Ummal, 463
    [4] a. g. e. 464
    [5] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 13/242
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #17
      Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

      İmamı Tanımayan ve Onu İnkar Etmeyen Kimse


      1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bizi tanımayan, ama inkar da etmeyen kimse Allah’ın kendisine farz kıldığı hidayete, yani bize itaatin gerekliliğine dönmediği sürece sapıktır. Bu sapıklığı üzere ölürse Allah ona dilediğini yapar.”[1]

      2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim onu (İmamı) tanımaz ve düşmanlık ederse müşriktir ve eğer onu tanımaz, ona düşmanlık etmez ve düşmanına da dostluk elini uzatmazsa cahildir, müşrik değildir.”[2]
      --------------------
      [1] el-Kafi, 1/187/11
      [2] el-Bihar, 25/88/31
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #18
        Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

        İmametin Şartları ve İmam’ın Özellikleri


        Kur’an:

        “Sabredip ayetlerimize kesin olarak inanmalarından ötürü, aralarından, onları buyruğumuzla doğru yola götüren önderler yaptık.”[1]

        “Gerçeğe eriştiren mi, yoksa, birisi götürmezse gidemeyen mi uyulmağa daha layıktır? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?”[2]

        “Doğrusu Allah size onu seçti, bilgice ve vücutça gücünü artırdı”dedi.”[3]


        1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bu işi (imamet makamını) sabır, basiret ve işleri bilen kimseler yüklenebilir.”[4]

        2. İmam Rıza (a.s) İmamın sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: “İmamet hususunda güçlü, siyaset hususunda ise bilgi sahibi olmalıdır.”[5]

        3. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İmam hakkı ikame etmek için düşünen bir kalp, konuşan bir dil ve gürleyen bir yürek sahibi olmalıdır.”[6]

        4. İmam Ali (a.s) İmamların sıfatları hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar dini derk ettiler, anlayan ve riayet eden bir akılla derk ettiler; duyan ve rivayet eden bir akılla değil! Şüphesiz ilmin ravileri çoktur; riayet edenleri azdır.”[7]

        5. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim kendisini insanlara imam kılarsa, başkalarını eğitmeden önce kendisini eğitmelidir. Başkalarını diliyle terbiye etmeden önce davranışları ile terbiye etmelidir.”[8]

        6. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah’ın emrini sadece, ödün vermeyen ihmalkarlık etmeyen ve şahsi hedefleri peşinde koşmayan kimseler ayakta tutabilir.”[9]

        7. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İmam ağız, mide ve tenasül organı hususunda hiç kimsenin kendisini kınayıp, “o yalancıdır, insanların malını yemektedir” ve benzeri sözler söyleyemediği kimsedir.”[10]

        8. İmam Bakır (a.s) imamın nişanesini açıklama hususunda şöyle buyurmuştur: “Helalzadelik, güzel terbiye ve boş şeyler ile oyalanmamak.”[11]

        9. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bu ümmetin işine eskiden ve şimdi en layık olan kimse resule en yakın olan, kitabı en iyi bilen, dini en iyi düşünen, İslam’da öncü olan, cihatta üstün bulunan ve ümmetin yöneticiliğini omuzlamada en güçlü olandır.”[12]

        10. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İmamlardan her kimde şu üç özellik bulunursa imam olmaya ve bu emaneti omuzlamaya layıktır: “Hükmünde adaletli olmak, insanlardan uzak durmamak ve Allah’ın kitabını yakın ve uzak herkes hakkında icra etmek.”[13]

        11. İmam Hüseyin (a.s) Kufe ehline yazdığı bir mektupta şöyle buyurmuştur: “Ömrüme andolsun ki İmam, sadece Allah’ın kitabı üzere hüküm eden, adaleti uygulayan, hak dine bağlı olan ve Allah’ın (emirleri) karşısında nefsini dizginleyen kimsedir.”[14]

        12. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “İmamın bir takım alametleri vardır: İnsanların en bilgini, hüküm vermede en üstünü, insanların en takvalısı, insanların en sabırlısı, insanların en cesuru, insanların en cömerdi ve insanların en abid olanıdır.”[15]

        13. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz İmamet sadece kendisinde şu üç sıfat bulunan kimse ile ıslah olur: Kendisini haramlardan koruyan takva, gazabına hakim olacak bir hilim ve yönettiği kimselere bir baba gibi güzel davranmak.”[16]

        14. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bu işe insanların en layık olanı; bu hususta en güçlü olan, Allah’ın bu konudaki emrini en iyi bilen, bir fitneci fitne kopardığında ona hakka dönmesini söyleyen ve dönmediği takdirde onunla savaşan, kimsedir.”[17]

        15. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlim ve bilgileri onları hakikatleri görmeye sevk etmiş ve yakinin ruhu ile mübaşeret etmişlerdir. Refah içinde yüzenlerin zor kabul ettiği şeyleri kolay görmüşlerdir...Onlar Allah’ın yeryüzündeki halifeleridir.”[18]

        16. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İmamete layık olan imamın bir takım alametleri vardır. Bunlardan birincisi; büyük ve küçük tüm günahlardan masum olduğunun, fetva verirken sürçmediğinin, yanlış cevap vermediğinin, yanılmadığının, unutmadığının ve dünyadan hiçbir şeye gönül bağlamadığının bilinmesidir. İkinci olarak; Allah’ın helal ve haramını, çeşitli hükümlerini, emirlerini, yasaklarını ve insanların ihtiyaç duyduğu şeyleri en iyi bilendir. (O halde insanlar ona muhtaçtır). Onun insanlara ihtiyacı yoktur. Üçüncü olarak; insanların en cesuru olmalıdır. Zira o müminler grubunun kendisine yöneldiği kimsedir. Eğer ilerlemekten geri kalırsa müminler de onun gerilemesiyle geri çekilirler. Dördüncü olarak; yeryüzünün tüm insanları cimri olsa da insanların en cömerdi olmalıdır. Zira eğer hırslı olursa elinde bulunan Müslümanların malı hakkında da hırslı olur. Beşinci olarak; tüm günahlardan masum olmalıdır. Bu özelliği ile masum olmayan uyanlarından ayrılır. Zira o masum olmazsa diğer insanların düştüğü helak edici günahlar, şehvetler ve lezzetlere kapılma hususunda kendisine güven olmaz.”[19]

        17. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İtaati farz olan imamın velayetinin büyük sınırları onun her türlü hata, sürçme, kasıt, büyük ve küçük her türlü günahtan masum olduğunun bilinmesidir. Ne sürçer, ne hata eder, dini ortadan kaldıran hiçbir şeye gönül vermez. Boş şeylerle uğraşmaz. O Allah’ın helal ve haramını, farz ve sünnetlerini, tüm hükümlerini en iyi bilendir. O bütün alemden müstağnidir. Diğerleri ona muhtaçtır. Şüphesiz o insanların en cömerdi ve insanların en cesurudur.”[20]

        18. İmam Ali (a.s) Hemmam Hutbesinde Müminin sıfatlarını zikrettikten sonra şöyle buyurmuştur: “O kendisinden sonraki iyiler için imamdır.”[21]

        19. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanın imamet makamına layık olmasını sağlayan şeylerden bazısı şunlardır: Temizlik, insanın ateşe girmesine sebep olan helak edici her türlü günah ve isyandan arınma. Sonra ümmetin helal ve haram hususunda ihtiyaç duyduğu her şeyi aydınlatan bir ilim; Kur’an’ın özel ve genel, muhkem ve müteşabih hükümlerini, ilmi inceliklerini zihinden uzak tevillerini ve nasih ve mensuhunu bilecek bir bilgi.”[22]
        ---------------------------
        [1] Secde suresi, 24. ayet
        [2] Yunus suresi, 35. ayet
        [3] Bakara suresi, 247. ayet
        [4] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 7/36
        [5] el-Kafi, 1/202/1
        [6] Gurer’ul Hikem, 11010
        [7] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 13/317
        [8] a. g. e. 18/220
        [9] a. g. e. s. 274
        [10] el-Kafi, 1/284/3
        [11] a. g. e. s. 285/4
        [12] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 3/210
        [13] Kenz’ul Ummal, 14315
        [14] el-İrşad, 2/39
        [15] Mean’il Ahbar, 102/4
        [16] el-Hisal, 116/97
        [17] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 9/328
        [18] a. g. e. 18/347
        [19] el-Bihar, 25/164
        [20] a. g. e. 68/389/39 (bak. ) tüm hadisler
        [21] el-Kafi, 2/230/1
        [22] el-Bihar, 25/149/24, (bak) tüm hadisler
        [/size]
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #19
          Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

          İmametin Engelleri


          1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Namus, kan, ganimet, ahkam ve Müslümanların imamet görevini (şunlara) vermenin doğru olmadığını biliyorsunuz: Cimri kimseye...Zira cimri kimse Müslümanların malına tamahlanır. Hakeza cahile...Zira cahil de cehaletiyle onları saptırır. Hakeza acımasız ve zalim kimseye...Zira acımasız insan, gaddarlığıyla onları ihtiyaçlarından mahrum bırakır.[1] Hakeza devletlerden korkanlara, zira devletlerden korkan kimse de[2] bir kavmi diğerinden kayırır. Hakeza hükümlerinde rüşvet olan kimseye. Zira rüşvet alan kimse hakları çiğner, hakkı sahibine ulaştırmada ihmalkarlık eder. Hakeza sünneti askıya alan kimse de ümmeti helak olmaya sürükler.”[3]

          2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala Davud’a (a.s) şöyle buyurmuştur: “Alim ve şehvetleri seven bir kalbi (kimseyi), takva sahiplerine imam kılmam haramdır.”[4]
          -------------------
          [1] İbn-i Ebil Hadid bu tabirin acımasız idarecilerin korkusundan ihtiyaçlarını onlara söyleyemez. Merhum Feyz ise şöyle tercüme etmiştir: “...Ta ki zulümle onları perişan etmesin.”
          [2] Merhum Feyz bu ifadeyi şöyle tercüme etmiştir: Hakeza günlerin değişmesinden korkanlara. Zira günlerin değişmesinden korkan kimse bir grupla birliktelik eder, diğer bir grubu ise hor ve hakir kılar.
          [3] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 8/263
          [4] Nur’us Sakaleyn, 4/44/145
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #20
            Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

            Adalet İmamlarına Farz Olan Şeyler


            1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah beni yaratıklarına imam kılmıştır. Fakir fakirliği ile bana uysun ve zengin zenginliği ile isyan etmeye kalkışmasın diye yiyeceğim, içeceğim ve giyeceğim hususunda insanların zayıfları gibi olmamı farz kılmıştır.”[1]

            2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah-u Teala fakir olan kimselerin, fakirlikleri sebebiyle isyan etmesinler diye hak imamlarına kendilerini zayıf insanlarla aynı tutmasını farz kılmıştır.”[2]

            3. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hak imamların, yiyecek ve giyeceklerinde insanların en zayıf halli olanlarına benzemesi onların güçlerinin yetmediği şeylerle ortalıkta belirmemeleri gerekir. Böylece fakir onu görünce içinde olduğu durum sebebiyle Allah’tan hoşnut olur. Zengin de onları görünce şükür ve alçak gönüllüğünü artırır.”[3]

            4. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Halifeye iki kase dışında Allah’ın malından istifade etmesi helal değildir. Bir kaseyi kendisi ve ailesi yer, bir kaseyi de başkalarına yedirir.”[4]

            5. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki hiç şüphesiz her uyanın kendisine uyduğu, ilminin nuruyla aydınlandığı bir imamı vardır. Bilin ki hiç şüphesiz imamınız dünyadan sadece iki eski elbise ve yiyecekten iki dilim ekmek ile yetinmektedir.”[5]

            6. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz imama, Allah’ın emirlerinden yüklendikleri dışında hiçbir şey gerekmez. (Allah’ın emirleri ise şunlardır: ) Öğütlerde ihmalkarlık etmemek, hayır dileme hususunda gayret göstermek, sünneti ihya etmek, müstahak olana hadleri uygulamak, pay sahiplerine paylarını (beytülmalden) vermek.”[6]

            7. İmam Ali (a.s) Esvet Katebe’ye yazdığı mektupta şöyle buyurmuştur: “Allah’a hamd ve senadan sonra...Valinin istekleri olursa, onu bir çok adaletten alı-koyar. İnsanların işi, hak olan hususlarda senin yanında eşit olmalıdır.”[7]

            8. İmam Ali (a.s) Muhammed b. Ebi Bekir’e yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Eğer halkın bir ihtiyacı olursa (vali) tanıdık ve yabancı kendi nezdinde eşit olsun diye oturmak ve yüzlerine bakmak hususunda ayrımcılık yapma. Uzak ve yakın senin nezdinde eşit olsun.”[8]

            ---------------------------
            [1] el-Bihar, 40/336/17
            [2] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 11/32
            [3] Nehc’us Saadet, 2/49
            [4] Kenz’ul Ummal, 14348
            [5] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 16/205
            [6] a. g. e. 7/167
            [7] a. g. e. 17/145
            [8] a. g. e. 6/65
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #21
              Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

              İmam ve Ümmetin Karşılıklı Hakları


              1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İmamın Allah’ın indirdiği ile hükmetmesi ve emaneti eda etmesi üzerine bir haktır. Böyle yaptığı taktirde insanlara da onu dinlemesi, itaat etmesi ve kendilerini çağırdığında icabet etmesi üzerlerine bir haktır.”[1]

              2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a hamd ve senadan sonra...Valinin bir fazlalığa erdiğinde veya bir nimete özgün kılındığında insanlara karşı davranışlarının değişmemesi, Allah’ın kendisine nasip ettiği nimetlerin Allah’ın kullarına olan yakınlığını ve kardeşlerine olan merhametini artırması üzerine bir haktır. Bilin ki sizin de benim üzerimdeki hakkınız savaş dışında bir sırrı sizden saklamamam, hüküm dışında meşveret yapmaksızın bir işe başlamamam, hakkınızı zamanından ertelememem (hak ve isteklerinizi zamanında ödemem), onu ulaştırmada gecikmemem ve hak hususunda hepinizi eşit bilmemdir. O halde ne zaman böyle yapacak olursam Allah’ın sizlere nimet vermesi ve sizin de bana itaat etmeniz bir haktır.”[2]

              3. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz münezzeh olan Allah benim için işlerinizin velayeti sebebiyle bir hak tayin etmiştir. Benim üzerinizde hakkım olduğu gibi sizin de üzerimde hakkınız vardır.”[3]

              -----------------------------
              [1] Kenz’ul Ummal, 14313
              [2] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebil Hadid, 17/16
              [3] a. g. e. 11/88
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #22
                Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                İmamlarınız Temsilcilerinizdir


                1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz imamlarınız Allah nezdinde (gönderdiğiniz) temsilcilerinizdir. Din ve namazınız hususunda kimi temsilci gönderdiğinize dikkat edin.”[1]

                2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz imamlarınız Allah’a gönderdiğiniz temsilcilerdir. Dolayısıyla din ve namazınızda kimi temsilci gönderdiğinize dikkat edin.”[2]

                ---------------------
                1] el-Bihar, 23/30/46
                [2] a. g. e.
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #23
                  Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                  Hak Olmayan İmama Uyan Kimse


                  1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim imameti Allah tarafından olmayan bir imamı, imameti Allah tarafından olan bir imama ortak kılarsa, şüphesiz Allah’a şirk koşmuştur.”[1]

                  2. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmuştur: Allah tarafından olmayan zalim bir imamın velayetini kabul eden her Müslüman halka hiç şüphesiz azap edeceğim.”[2]

                  3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: Aziz ve celil olan Allah tarafından olmayan zalim bir imama itaat eden her Müslüman halka, her ne kadar amellerinde iyi ve takvalı olsa da şüphesiz azap edeceğim.”[3]

                  ---------------------
                  [1] el-Kafi, 1/373/6
                  [2] a. g. e. s. 376/4
                  [3] el-Bihar, 25/110/1
                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                    Cehennem İmamları


                    “Onları, ateşe çağıran önderler kıldık.”[1]

                    1. İmam Bakır (a.s) Allah-u Teala’nın “Uyulan kimse kendilerinden uzaklaşınca”ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Ey Cabir! Allah’a andolsun ki onlar zalim imamlar ve taraftarlarıdır.”[2]

                    2. Muhammed bin Mansur şöyle diyor: “İmam Bakır’a (a.s) aziz ve celil olan Allah’ın, “Bir kötülük yaptıklarında, “babalarımızı da bunun üzerinde bulduk.”derler.”ayetini sordum, şöyle buyurdu: “Şüphesiz bunlar zalim imamlardır.”[3]

                    3. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah nezdinde insanların en kötüsü sapan ve kendisi vasıtasıyla sapılan zalim imamdır. O uygulanan sünneti öldürür ve terk eden bidati diriltir. Şüphesiz ben Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: “Kıyamet günü zalim imam hiçbir yardımcısı ve özür dilemesi olmaksızın getirilir ve cehennem ateşine atılır. Cehennem ateşinde değirmen taşı gibi döner durur sonra derinliklerinde ipe çekilir.”[4]

                    4. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz zalim imamlar ve taraftarları Allah’ın dininden ve haktan uzaktırlar. Onlar fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu toprak gibi, yaptıkları ile sapıklığa düşmüşlerdir.”[5]

                    ----------------------
                    [1] Kasas suresi, 41. ayet
                    [2] el-Kafi, 1/374/11
                    [3] a. g. e. 1/373/9
                    [4] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebil Hadid, 9/261
                    [5] el-Bihar, 25/110/2
                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                      İmamet İddiasında Bulunan Kimse


                      1. İmam Bakır (a.s) Allah-u Teala’nın “Allah'a karşı yalan uyduranların, kıyamet günü, yüzlerinin simsiyah olduğunu görürsün.”(Zümer/60) ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar imam olmadıkları halde imam olduğunu söyleyenlerdir.”[1]

                      2. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü Allah şu üç kimseyle konuşmayacak, onları temizlemeyecektir ve onlar için elim bir azap vardır: Öyle olmadığı halde imametinin Allah tarafından olduğunu iddia eden, Allah tarafından olan imamı inkar eden ve bu iki grubun İslam’dan bir nasibi olduğunu sananlar.”[2]

                      3. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ehli olmadığı halde imamet iddiasında bulunan kimse kafirdir.”[3]

                      -----------------------
                      [1] el-Kafi, 1/372/1
                      [2] a. g. e. s. 373/4
                      [3] el-Bihar, 25/112/7
                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                        Zalim İmamların İmametini Meşru Göstermek için Uydurulan Hadisler


                        1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir emire itaat ederse bana itaat etmiştir ve her kim de bir emire isyan ederse bana isyan etmiştir.”[1]

                        2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Zorlukta ve kolaylıkta, hoşlukta ve hoş olmayan yerlerde ve zararına tamamlanan her yerde (bir emire) itaat edip, dinlemen gerekir.”[2]

                        3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her ne kadar büyük günahları işlerseler de dindaşlarınızı tekfir etmeyin, her imamın arkasında namaz kılın, her ölünün cenaze namazını kılın ve her emirle birlikte cihat edin.”[3]

                        4. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Üç şey sünnettendir: Her imamın arkasında namaz kılmak; senin namazın sana onun günahı ise kendisinedir. Her imamla cihat etmek; senin cihadın sana, onun kötülüğü kendinedir. Her ne kadar intihar etmiş olsa da tevhit ehlinden olan her ölünün ardından namazını kılmak.”[4]

                        5. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her ne kadar büyük günahlar işlese de, iyi veya kötü her emirle birlikte cihat etmek, sizlere farzdır. Her ne kadar büyük günah işlese de, iyi ve kötü her Müslümanın arkasından namaz kılmak da sizlere farzdır.”[5]

                        6. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Farz namazları, her ne kadar büyük günah işlese de iyi ve kötü her Müslüman’ın arkasında kılmak farzdır.”[6]

                        7. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Çok geçmeden benden sonra, aşina olmadığınız hoş olmayan olaylar olacaktır.”Oradakiler, “Ya Resulullah! Bizlerden o zamana erişenlere ne emrediyorsun?”diye sorunca şöyle buyurdu: “Boynunuzda olan hakları ödeyin, sizler için olan şeyleri Allah’tan dileyin.”[7]

                        8. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Çok geçmeden tatsız olaylarla karşılaşacaksınız, havuzda benimle görüşünceye kadar sabredin.”[8]

                        9. Vail-i Hazremi şöyle diyor: “Seleme bin Yezid ec-Cu’fi Resulullah’a (s.a.a) şunu sordu: “Eğer bizlere bir takım hakimler hükmeder de bizlerden haklarını ister ve bizleri hakkımızdan alı-koyarsa, bizlere bu konuda ne emrediyorsun?”Peygamber (s.a.a) ondan yüz çevirdi. O yeniden sordu. Peygamber yeniden yüz çevirdi. İkinci ve üçüncü defa yeniden aynı soruyu sordu. Bu esnada Eş’as bin Kays onu kendine doğru çekerek şöyle dedi: “Emirlerini dinleyin ve itaat edin; zira herkes kendi günahını yüklenecektir.”Başka bir rivayette ise şöyle yer almıştır: “Eş’as onu kendine doğru çekti ve Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Emirlerini dinleyin, itaat edin...”[9]

                        10. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Benden sonra hidayetime uymayan sünnetime bağlı kalmayan imamlar gelecektir. Onların arasından insan şeklinde kalpleri şeytan kimseler kıyam edecektir.”(Ravi şöyle diyor) Ben, “Eğer böyle bir zamana ulaşırsam ne yapayım?”diye sorunca şöyle buyurdu: “Emirin sözünü dinle ve itaat et. Her ne kadar sırtına kırbaç vurulsa ve tüm servetin elinden alınsa yine de kulak ver ve itaat et.”[10]

                        11. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim emirinden hoşlanmadığı bir şey görürse sabretsin, zira her kim cemaatten bir karış dahi ayrıldığı bir halde ölürse cahiliye üzere ölmüştür.”[11]

                        12. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İmamlarınızın en kötüsü; sizlerin onu, onun da sizi düşman bildiği; sizlerin ondan, onunda sizden nefret ettiği imamlardır.”Bu esnada, “Ya Resulullah! Onlara kılıç çekmeyelim mi?”denilince şöyle buyurdu: “İçinizde namaz kıldığı müddetçe hayır, valilerinizden hoşlanmadığınız bir şey gördüğünüzde işlerini kötümseyin. İtaatinden el çekmeyin.”[12]

                        Bu esas üzere uydurulmuş hadisler gerçekten de çoktur. Kaynaklarına müracaat ediniz. [13]

                        ---------------------
                        [1] Sahih-i Müslim, 1835
                        [2] a. g. e. 1836
                        [3] Kenz’ul Ummal, 1077
                        [4] a. g. e. 1082
                        [5] a. g. e. 10481
                        [6] Sünen-i İbn-i Davud, 594
                        [7] Sahih-i Müslim, 1843
                        [8] a. g. e. 1845
                        [9] a. g. e. 1846
                        [10] a. g. e. 1847
                        [11] a. g. e. 1849
                        [12] a. g. e. 1855
                        [13] Kenz’ul Ummal , 1/104, 4/373-374, 5/7551, 11/210; el-Bihar, 75/354, Sünen-i İbn-i Davud, 3/18
                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                          Münezzeh Olan Allah’a İtaat Etmeyen Kimseye İtaat Edilmez


                          “Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırdılar.”[1]

                          1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilin! Ailevi şerafeti ile övünen ve kendi soyunu üstün gören büyüklerinize ve önde gelenlerinize itaat etmekten sakının, sakının. Zira onlar asabiyetin (nasyonalizmin) temelleri, fitne erkanının sütunları ve cahiliye kıvançlarının kılıçlarıdırlar.”[2]

                          2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’a itaat etmeyen kimseye itaat olunmaz.”[3]

                          3. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dininiz hakkında üç şeyden sakınınız: Allah’ın kendisine Kur’an verdiği kimseden...Allah’ın kendisine verdiği kudret üzere “Bana itaat eden Allah’a itaat etmiştir ve bana isyan eden Allah’a isyan etmiştir”diyen kimseden. Zira şüphesiz yalan söylemektedir. Yaratıcı dışında hiçbir yaratıktan korku yoktur.”[4]

                          4. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dininiz hususunda şu üç kimseden sakınınız: “...Aziz ve celil olan Allah’ın kendisine kudret verdiği, kudret üzere kendisine itaatin Allah’a itaat ve kendisine isyanın Allah’a isyan olduğunu zanneden kimseden. Zira yalan söylemektedir. Allah’a isyan hususunda hiçbir yaratığına itaat yoktur. Şüphesiz itaat sadece Allah’a, Resulüne ve veliyy-i emre aittir. Aziz ve celil olan Allah şüphesiz Resulüne itaati emretmiştir. Zira o masumdur.”[5]

                          5. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ya Ali! Şu dört şey insanın belini büken şeylerdendir: “Allah’ a isyan ettiği halde emrine itaat edilen imam...”[6]

                          6. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.a) bir ordu gönderdi, onlara bir emir tayin etti, emirlerini dinleyip itaat etmelerini istedi. Böylece emir bir ateş yaktı ve onlara kendilerini ateşe atmalarını emretti. Ama onlardan bir grup ateşe girmekten sakındı ve “Biz ateşten kaçanlarız.”dediler. Bir grubu ise ateşe girmek istedi. Bu haber Resulullah’a (s.a.a) ulaşınca şöyle buyurdu: “Eğer girmiş olsalardı onda ebedi kalırlardı.”Ardından şöyle buyurdu: “Allah’a günah hususunda itaat yoktur. İtaat sadece iyiliktedir.”[7]

                          ----------------------
                          [1] Ahzab suresi, 67. ayet
                          [2] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 13/146
                          [3] Kenz’ul Ummal, 14872
                          [4] a. g. e. 14399
                          [5] el-Bihar, 75/337/8
                          [6] el-Hisal, 206/24
                          [7] Tenbih’ul Havatir, 1/51
                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                            Zalim İmamlara Kıyam Etmenin Farz Oluşu


                            [size=13pt] 1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz çok geçmeden İslam değirmenin taşı dönmeye başlayacak; o halde siz de Kur’an’ın etrafında dönün. Çok yakında kudret ve Kur’an birbiriyle savaşacaktır ve birbirinden ayrılacaktır. Şüphesiz çok yakında sizlere ayrı, kendilerine ise ayrı hükmeden padişahlar gelecektir. Onlara itaat edecek olursanız saparsınız. İsyan ederseniz sizleri öldürürler.”Oradakiler, “Ya Resulullah! Böyle bir zamanda ne yapalım?”deyince şöyle buyurdu: “İsa’nın ashabı gibi olun. Onlar testerelerle biçildiler ve dar ağaçlarına asıldılar. Allah’a itaat yolunda ölmek, günah içinde yaşamaktan daha hayırlıdır.”[1]

                            2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz İslam değirmeni dönmeye başlamıştır. Kitap ve kudret çok yakında birbirinden ayrılacaktır. O halde siz kitabın etrafında dönün. Sizlere bir takım imamlar gelecektir. Onlara itaat edecek olursanız saparsınız. İsyan edecek olursanız öldürülürsünüz.”Oradakiler, “O zaman ne yapalım ya Resulullah?”deyince, şöyle buyurdu: “İsa’nın ashabı gibi olun. Onlar dar ağaçlarına asıldılar ve testerelerle biçildiler. İtaat içinde ölüm, günah içinde yaşamaktan daha hayırlıdır.”[2]

                            3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizlere yakında bir takım imamlar gelecektir, rızıklarınıza el koyacak, konuşunca sizlere yalan söyleyecek, kötü amellerde bulunacak, çirkinliklerini güzel görmedikçe ve yalanlarını doğrulamadıkça sizden razı olmayacaklar. O halde haktan razı oldukları müddetçe onu kendilerine verin, hakkı çiğnedikleri taktirde ise (savaşın), bu yolda ölen kimse şehittir.”[3]

                            4. İmam Ali (a.s) hüzünlü ve nefes nefese bir halde ashabının yanına gelerek şöyle buyurmuştur: “Sizlere gölge salan zamana ne yapacaksınız? O zaman ilahi hudutlar askıya alınacak ve mallar elden ele dolaşacaktır. Allah’ın dostlarına düşmanlık edilecek, Allah’ın düşmanları dost tutulacaktır. (Ravi şöyle diyor Ben, “Ey Müminlerin Emiri! Eğer o zamana erişecek olursak ne yapalım?”diye sorunca şöyle buyurdu: “Testerelerle biçilen ve dar ağaçlarına asılan Hz. İsa’nın (a.s) ashabı gibi olun. Aziz ve celil olan Allah’a itaat yolunda ölmek günahla yaşamaktan daha hayırlıdır.”[4]

                            5. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aranızda alimler, fakihler, soylular, hikmet sahipleri, Kur’an bilginleri, geceyi ibadetle geçirenler, camileri Kur’an tilavetiyle imar edenler varken beyinsizlerinizin, kötülerinizin ve aşağılık kimselerinizin üzerinize hükümet etmek için sizlerle çekişmelerine kızmıyor ve üzülmüyor musunuz?”[5]

                            ----------------------------
                            [1] Durr’ul Mensur, 3/125
                            [2] Kenz’ul Ummal, 1081
                            [3] a.g.e. 14876
                            [4] Nehc’us Saadet, 2/639
                            [5] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 6/99
                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                              Kıyam Etmemenin Caiz Olduğu Hususlar


                              1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey Sedir! Allah’a andolsun ki şu keçiler kadar ashabım olsaydı oturmayı caiz görmezdim.”Sedir şöyle diyor: “Biz indik, namaz kıldık, namazdan sonra keçilere baktım ve sayınca on yedi tane olduğunu gördüm.”[1]

                              2. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “İmam için Bedir ehli sayısınca üçyüzonüç kişi toplanacak olursa kıyam edip durumu değiştirmesi farzdır.”[2]

                              3. İmam Sadık (a.s) Mufazzal b. Kays’a şöyle buyurmuştur: “Kufe’deki taraftarlarımız ne kadardır? (Mufazzal şöyle diyor: ) “elli bin”dedim. Sürekli bana bir şeyler sordu, nihayet şöyle buyurdu: “Allah’a andolsun ki Kufe’de makam ve mevkimizi tanıyan ve hakkımızda haktan başka bir şey söylemeyen yirmi beş kişinin olmasını isterdim.”[3]

                              ----------------------------
                              [1] el-Kafi, 2/243/4
                              [2] el-Bihar, 100/49/18
                              [3] a. g. e. 67/158/2
                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                                Mutezile’ye Göre Zalim İmamlara Kıyam Etmenin Hükmü

                                İbn-i Ebi’l Hadid şöyle diyor:

                                “Ashabımıza göre zalim imamlara karşı kıyam etmek farzdır. Hakeza ashabımıza göre güvenilir bir şüphe ve hata olmaksızın (aksine kudret ve hükümetin hakkı olmadığını bildiği halde) hükümeti ele geçiren fasıklara, aleyhlerine kıyam eden, dinden bahseden, iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran kimseler aleyhine yardımcı olmak caiz değildir. Aksine her ne kadar kendileri için ortaya çıkan dini bir şüphe üzere kabul ettikleri inançları sebebiyle sapmış olsalar da fasık idareciye karşı kıyam edenlere yardım etmek farzdır.”
                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X