Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

AYET VE HADİSLERDE İMAMET

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

    Ali'nin Diliyle Ali (4)


    1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben dünyayı yüz üstü yere serdim, ona verilmesi gereken değeri verdim ve kendi gözleriyle (aşağı görerek) ona baktım.”[1]

    2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı hor ve hakir kılan benim.”[2]

    3. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben küçük yaşlarda Arab’ın göğüslerini yere serdim, Muzer ve Rebia’nın boynuzlarını kırdım. Siz benim Resulullah’a (s.a.a) olan yakınlığımı biliyorsunuz. Asla benden yalan bir söz, kötü bir davranış görmedi. Annesinin ardıca giden deve yavrusu gibi peşice gittim. Vahiy ve risaletin ışığını gördüm. Nübüvvetin kokusunu kokladım.”[3]

    4. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben müminlerin, mal ise zalimlerin büyüğüdür.”[4]

    5. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Resulullah’ın yar ve yardımcısıyım. Herkesten önce Müslüman olan, putları kıran, kafirler ile cihad eden ve din düşmanlarını ortadan kaldıran kimseyim.”[5]

    6. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben sizlerin şahidiyim ve kıyamet gününde aleyhinize delil getireceğim.”[6]

    7. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yıldızlar gök ehlinin güvenliğini sağladığı gibi ben ve Ehl-i Beyt’im de yer ehlinin güvenliğini sağlarız.”[7]

    8. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben hidayetin bayrağı, takva sahiplerinin sığınağı, cömertlik üssü, bağış deryası ve akıl dağıyım.”[8]

    9. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah tarafından cennet ve cehennemi bölüştüren kimseyim. Oraya hiç kimse benim bölüştürdüğüm ölçü dışında giremez. Faruk-i Ekber (hak ve batılın en büyük ayırıcısı) benim. Ben kendimden sonraki insanların önderi, kendimden öncekilerin (Resulullah’ın) tebliğcisiyim.”[9]

    10. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü cehennemi paylaştıran benim.”[10]

    11. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Fitnenin gözünü çıkaran benim. Eğer ben olmasaydım Nehrevan ehli (Hariciler) ve Cemel ashabı (Talha ve Zübeyr’in ordusu) öldürülmezdi.”[11]

    12. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın kulu ve Peygamberinin kardeşiyim. Sıddık-i Ekber benim. Benden sonra her kim bunu söylerse yalancı ve iftiracıdır.”[12]

    13. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın ilmi, bilen kalbi, konuşan dili, gözü, yanı ve eliyim.”[13]

    14. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben hidayetçiyim, ben doğru yolu bulmuş biriyim, ben yetim ve miskinlerin babası, dulların koruyucusuyum. Ben her zayıfın sığınağı ve her korkağın güven yeriyim. Ben müminleri cennete götüren önderim. Ben Allah’ın kopmaz ipiyim. Ben Allah’ın sağlam kulpuyum. Ben takva kelimesi, Allah’ın gözü, doğru dili ve eliyim.”[14]

    15. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yahudi alimlerinden birisi Hz Ali’ye şöyle sordu: “Ey Müminlerin Emiri! Öyleyse sen bir peygamber misin?”Hz. Ali, “Yazıklar olsun sana, ben sadece Muhammed’in bir kölesiyim.”diye cevap verdi.”[15]

    16. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben müminlerin efendisi ve büyüğü, öncülerin ilki ve alemlerin Rabbinin gönderdiği kişinin halifesi, cennet ve cehennemin bölüştürücüsü ve A’raf’ın sahibiyim.”[16]

    17. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın hücceti, ben Allah’ın halifesi, ben Allah’ın yolu, ben Allah’ın kapısı, ben Allah’ın ilminin hazinedarı, ben Allah’ın sırrının emini ve rahmet Peygamberi ve insanların en hayırlısı Muhammed’den (s.a.a) sonra insanların önderiyim.”[17]

    18. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Resulullah’ın (s.a.a) halifesi veziri ve varisiyim. Ben Resulullah’ın kardeşi vasisi ve habibiyim. Ben Allah Resulünün seçtiği halis dostuyum. Ben Resulullah’ın amcasının oğlu, kızının beyi ve oğlunun babasıyım. Ben vasilerin efendisi ve peygamberlerin efendisinin vasisiyim. Ben Allah’ın büyük hücceti ve ayetiyim. Ben en yüce örnek ve Mustafa peygamberin kapısıyım. Ben sağlam kulp, takva kelimesi, zikri yüce Allah’ın dünya ehli üzerindeki eminiyim.”[18]

    19. İmam Ali (a.s) kendisinden yüz çevirenler hakkında şöyle buyurmuştur: “Ben unutulmuş zikir ve kendisinden sapılmış yolum. Ben inkar edilmiş iman, terk edilmiş Kur’an, yalanlanmış din, yüz çevirilmiş sıratım.”[19]

    20. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın gözüyüm, ben Allah’ın eliyim, ben Allah’ın yanıyım, ben Allah’ın kapısıyım.”[20]

    21. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Resulullah’a (s.a.a) ağaç altında biat edenlerin ilkiyim. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: “Allah iman edenlerden, ağaç altında sana biat ederlerken, andolsun ki hoşnut olmuştur.”[21]

    22. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın sağlam kulpu ve takva kelimesiyim.”[22]

    23. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben anlayan anlayışlı kulağım. Nitekim aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Anlayışlı kulaklar anlasın diye”[23]

    24. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin Emiri’nin yanında “Yer dehşetli bir sarsılışla sarsıldığı”ayeti “İnsanın, “Buna ne oluyor?”dediği zaman, işte o gün (yer) bütün haberlerini anlatır”ayetine kadar okunduğunda şöyle buyurdu: “Ben o insanım ve yer haberlerini bana verecektir.”[24]

    25. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın kulu ve Resulünün kardeşiyim.”[25]

    26. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben kıyamet günü aziz ve celil olan Allah’ın karşısında adalet istemi için diz çöken ilk kimseyim.”[26]

    -----------------------------
    [1] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 8/125
    [2] Tarih-i Dimeşk (İmam Ali’nin biyografisi), 3/202/1253
    [3] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 13/197
    [4] Kenz’ul Ummal, 36381
    [5] Gurer’ul Hikem, 3761
    [6] a. g. e. 3768
    [7] a. g. e. 3770
    [8] Nehc’us Saadet, 3/79
    [9] el-Kafi, 1/198/3
    [10] Tarih-i Dimeşk (İmam Ali’nin biyografisi), 2/244/754
    [11] Nehc’us Saadet, 2/435
    [12] Kenz’ul Ummal, 36389
    [13] et-Tevhid, 1/164
    [14] a. g. e. h. 2
    [15] a. g. e. 174/3
    [16] el-Bihar, 8/336/7
    [17] a. g. e. 39/335/1
    [18] a. g. e. 39/335/2
    [19] Nur’us Sakaleyn, 4/12/41
    [20] a. g. e. s. 494/84
    [21] a. g. e. 5/64/50
    [22] a. g. e. 4/494/82
    [23] a. g. e. 5/402/9 (bak. 10-16’nın izahı)
    [24] a. g. e. 5/649/11
    [25] Tarih-i Dimeşk (İmam Ali’nin biyografisi), 1/120/165
    [26] a. g. e. 3/178/1215
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #62
      Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

      İmam Ali’nin (a.s) Müslüman Oluşu


      1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.a) Pazartesi günü Peygamber olarak gönderildi ben ise Salı günü Müslüman oldum.”[1]

      2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Müslüman olanların ilkiyim.”[2]

      3. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Peygamber (s.a.a) ile namaz kılanların ilkiyim.”[3]

      4. Habbet’ul Ureni şöyle diyor: “Ben Ali’yi bir gün daha önce hiç görmediğim şekilde katıla katıla gülerken gördüm. Öyle ki akıl dişi gözüktü. Sonra şöyle buyurdu: “Allah’ım! Ben bu ümmetten peygamberleri dışında benden önce sana ibadet eden hiç kimseyi görmedim.”[4]

      bak. Tarih-i Dimaşk, Ali’nin (a.s) Biyografisi, 1/43-57

      Şerh-u Nehc’ul Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 4/116

      ------------------------------
      [1] a. g. e. 1/43/81
      [2] a. g. e. s. 47/85
      [3] a. g. e. h. 84
      [4] a. g. e. s. 50/88
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #63
        Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

        İmam Ali’nin (a.s) İlmi


        1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki inen her ayetin kimin hakkında indiğini, nerede indiğini, kime nazil olduğunu biliyorum. Rabbim bana düşünen bir kalp, konuşan ve soran bir dil verdi.”[1]

        2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Peygamber gece, gündüz, gökle ilgili, yerle ilgili, dünya ile ilgili ve ahiretle ilgili tüm ayetleri bana okudu, bana yazdırdı, ben elime yazdım ve bana tevilini, tefsirini, nasihini, mensuhunu, muhkemini, müteşabihini, özelini, genelini nerede nazil olduğunu, kıyamete kadar nüzul sebebinin ne olduğunu, hepsini bana öğretti.”[2]

        3. İmam Ali (a.s) kendisine biat edilince okuduğu bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Beni kaybetmeden önce sorunuz. Bana her şeyi sual ediniz. Zira ilklerin ve sonların ilmi benim yanımdadır. Allah’a andolsun ki eğer hakemlik makamına oturacak olursam Tevrat ehli arasında da Tevrat’a göre hüküm veririm.”Daha sonra şöyle buyurdu: “Beni kaybetmeden önce bana sorunuz, taneyi yarana ve insanı yaratana andolsun ki benden Kur’an ayetlerinden birini soracak olursanız ne zaman ve kimin hakkında nazil olduğunu sizlere söylerim.”[3]

        4. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Göğsümde öyle bir gizli ilim vardır ki açığa vuracak olursam derin kuyuya sarkıtılmış ip gibi titrer durursunuz.”[4]

        5. İmam Ali (a.s) göğsünü işaret ederek şöyle buyurmuştur: “Burada bir çok ilimler vardır, ama arayanları azdır. Çok yakında beni kaybedecek olursanız pişman olursunuz.”[5]

        6. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Resulullah (s.a.a) bana helal ve haramdan bin kapı; olmuş ve kıyamete kadar olacakları bana bildirdi. Bu kapıdan her birinden bin kapı açılır. Yani bir milyon kapı! Aynı şekilde rüya tabiri, belalar ve fasl’ul-hitab (hak ile batılı birbirinden ayıran hikmet veya çeşitli dilleri bilmesi) ile ilgili ilmi öğrendim.”[6]

        7. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz bana yollar açılmıştır. Bana soy ilmi öğretilmiştir. Bulutlar benim için hareket ettirilmiştir. Bana rüya tabiri, belalar ve fasl’ul-hitab (hak ile batılı birbirinden ayıran hikmet veya çeşitli dilleri bilmek) ile ilgili ilim öğretilmiştir.”[7]

        bak. es-Sual (1), 1705. Bölüm; el-Kur’an, 3257. Bölüm

        ------------------------------
        [1] Kenz’ul Ummal, 36404
        [2] Tuhef’ul Ukul, 196
        [3] el-İrşad, 1/35
        [4] Nehc’us Saadet, 1/42
        [5] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, 1/205/1
        [6] el-Hisal, 646/30
        [7] a. g. e. s. 414/4
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #64
          Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

          Ali’nin Diliyle Ali (5)


          1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Muhammed’in (s.a.a) ashabından sırdaşı olanların da bildiği gibi bir an olsun Allah’a ve Peygamberine red cevabı vermedim. Kahramanların kaçtığı, adımların gerilediği yerlerde canımla Peygambere yardım ettim. Bu cesaret ve yiğitliği Allah bana lütfetmiştir.”[1]

          2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Asla yalan atmadım ve (Peygamber tarafından) bana yalan söylenmedi. Asla sapmadım ve hiç kimse benim vasıtamla sapıklığa düşmedi.”[2]

          3. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ne zaman Peygambere sorduysam bana cevap verirdi ve her ne zaman sustuysam benimle konuşmaya başlardı.”[3]

          4. İmam Ali (a.s), “Şüphesiz sen uyarıcısın ve her kavmin bir yol göstericisi vardır”ayetinin tefsirinde şöyle buyurmuştur: “Uyarıcı Resulullah’tır, yol göstericisi ise benim.”[4]

          5. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah aralarında hükmetmem için beni Yemen’e gönderdi. Ben şöyle dedim: “Ey Resulullah! Benim gibi genç ve hakemlik ilmine sahip olmayan birini mi gönderiyorsun?”Peygamber (s.a.a) elini göğsüme vurarak şöyle buyurdu: “Allah’ım! Onun kalbini hidayet et, dilini sağlam güçlendir.”O zamandan, burada durduğum ana kadar iki kişi arasındaki hakemlik hususunda asla şek ve şüpheye düşmedim.”[5]

          6. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Sen olmasaydın benden sonraki müminler tanınmazdı.”[6]

          7. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nabığa’nın oğlu benim boş işlerle oynadığımı, mizahçı olduğumu, el ve dil şakası yaptığımı, oyalandığımı söylüyor. Ne kadar uzak! Ölüm korkusu kıyameti hatırlama ve hesap endişesi beni bu işlerden alı koyar.”[7]

          8. İmam Ali (a.s), hilafetinin ikinci günü okuduğu bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben de sizlerden biriyim, sizin lehinize olan şey benim de lehimedir ve sizin aleyhinize olan şey benim de aleyhimedir.”[8]

          9. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Asla sapmadım ve asla kimseyi saptırmadım. Bana tavsiye edilen şeyi asla unutmadım. Ben peygamberi için açıkladığı ve benim için izah ettiği Rabbimden bir delil üzereyim ve şüphesiz ki ben (doğru) yoldayım.”[9]

          10. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bana biatiniz düşüncesizce yapılan bir biat değildir. Benim ve sizin işiniz aynı değildir. Ben sizleri Allah için istiyorum. Siz ise beni kendiniz için istiyorsunuz. Ey insanlar! Bana kendiniz için yardım edin. Allah’a yemin olsun ki mazlumun hakkını alacağım ve zalimi kendisi gelmese de hak kaynağına sürüp götüreceğim.”[10]

          11. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki kıyamet günü Allah ve Peygamberinin yanına zalim olarak gitmek, gece deve dikeni üzerinde sabahlamaktan ve prangalara vurulup zincirler ile sürüklenmek bana daha sevimli gelir.

          Allah’a andolsun ki bana karıncanın ağzındaki arpa kabuğunu almakla da olsa Allah’a isyan etmem için yedi iklimi ve göklerin altındaki her şeyi verseler yine de yapmam.”[11]

          12. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz benim aranızdaki örneğim, huzuruna geleni aydınlatan karanlıktaki kandil örneğidir.”[12]

          13. İmam Ali (a.s) sürekli şöyle buyururdu: “Aziz ve celil olan Allah’ın benden daha büyük olan bir ayeti ve Allah’ın benden daha büyük bir haberi yoktur.”[13]

          14. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı tanıdığım günden beri onu inkar etmedim.”[14]

          15. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bana hak gösterildiği günden beri onda şüpheye düşmedim.”[15]

          bak. ed-Dünya, 1225. Bölüm

          el-Edeb, 73. Bölüm

          --------------------------------
          [1] Nehc’ul Belağa, 197. hutbe
          [2] a. g. e. 185. hikmet
          [3] Kenz’ul Ummal, 36387
          [4] a. g. e. 4443
          [5] a. g. e. 36386
          [6] a. g. e. 36477
          [7] Nehc’us Saadet, 2/87
          [8] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 7/36
          [9] Kenz’ul Ummal, 36499
          [10] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 9/31
          [11] a. g. e. 11/245
          [12] Gurer’ul i Hikem, 3883
          [13] Nur’us Sakaleyn, 5/491/5 (bak. 9-6. hadisler)
          [14] Gurer’ul Hikem, 9481
          [15] a. g. e. 9482
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #65
            Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

            İmam Ali’nin (a.s) Mazlumiyeti


            [color=limegreen] 1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Muhammed’i (s.a.a) Peygamber olarak gönderdiği günden beri rahat bir yüz görmedim (İslam yolunda çok çile çektim ama), Allah’a hamd olsun! Allah’a yemin olsun ki çocukluğumu korkuyla, büyüklüğümü cihadla geçirdim”[1]

            2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.a) vefat ettiği günden beri ben mazlumum. .”[2]

            3. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Benim gördüğüm zorlukları kimse görmemiştir.”[3]

            4. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben yöneticinin halka zulmettiğini sanıyordum. Ama şimdi halkın yöneticiye (bana) zulmettiğini görüyorum.”[4]

            5. İmam Ali (a.s) Muaviye’ye yazdığı bir mektubunda şöyle buyurmuştur: “Beni dizginlenmiş deve gibi biat etmek için sürüklediklerini söylüyorsun. Allah’a yemin olsun ki beni kınamak isterken övdün, beni rüsva etmek isterken kendin rüsva oldun. Müslüman dininde şüpheye ve yakininde şekke düşmediği müddetçe mazlum olması kendisi için ayıp değildir. [5]

            6. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin olsun ki annemden doğduğum günden beri mazlumum; öyle ki Akil’in gözü ağırdığında ilaç damlatmak istediklerinde şöyle diyordu: “Ali’nin gözüne ilaç damlatmadıkça benim gözüme de damlatmayın.”Böylece gözüm ağrımadığı halde ilaç damlatırlardı.”[6]

            7. İmam Ali (a.s), kendisine “sen hilafet hususunda hırslısın”dediklerinde şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki siz daha hırslı ve (Peygambere) daha uzaksınız. Ben ise daha layık ve (Peygambere) daha yakınım. Şüphesiz ben hakkı istedim, siz hakka ulaşmama engel oluyorsunuz! Beni bulunmam gereken makamdan aşağı indiriyorsunuz. Allahım! Ben Kureyş ve Kureyş’in yardımcıları hakkında senden yardım diliyorum. Zira onlar benimle akrabalık bağını kestiler, yüce makamımı küçümsediler ve hakkım olan hilafet hususunda benimle savaşmak için elele verdiler.”[7]

            İbn-i Ebil Hadid şöyle diyor: “Bil ki hiç şüphesiz Hz. Ali’den (a.s) bunun benzeri, tevatür derecesinde bir çok rivayetler nakledilmiştir. Örneğin “Allah Resulünün canını aldığı günden bu güne kadar sürekli mazlum oldum.”

            Hakeza: Allah’ım! Kureyş’i hor ve hakir kıl, şüphesiz Kureyş beni hakkımdan alıkoydu ve hilafetimi gasbetti.”

            Hakeza: “Allah Kureyş’in cezasını versin. Zira hakkımı zulümle aldılar, annemin çocuğunun hükümetini benden gasbettiler.”

            Hakeza: (Birsinin “bana zulmedildi.”diye bağırdığını duyunca şöyle buyurdu “Gel birlikte feryat edelim, zira ben de sürekli mazlum oldum.”

            Hakeza: “O benim hilafete oranla yerimin değirmenin milinin değirmen taşına oranla yeri gibi olduğunu bilmektedir.”

            Hakeza: “Mirasımın yağmalandığını gördüm.”

            Hakeza: “O ikisi kaplarımızı tersine çevirdiler ve halkı boynumuza bindirdiler.”

            Hakeza: “Bizim bir hakkımız var; verirlerse alırız vermezlerse her ne kadar gece uzun sürse de devenin sırtına biner gideriz. (almak için savaşırız.)

            Hakeza: “Her zaman benden cimrilikle aldılar. Layık ve hakkım olduğu şeyden mahrum kaldım.”[8]

            8. İmam Ali (a.s), Akil’e yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Kureyş’i bırak da sapıklıkta koştursunlar. Onlar benden önce Resulullah (s.a.a) ile savaştıkları gibi benimle savaşmak hususunda elele verdiler. Allah Kureyş’in cezasını versin, benimle akrabalık bağlarımı kestiler annemin çocuğunun hakkı olan hükümeti benden aldılar.”[9]

            Bak, Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 4/63

            ed-Dünya, 1225. Bölüm

            -------------------------------
            [1] el-İrşad, 1/284
            [2] Nehc’us Saadet, 2/448
            [3] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 4/103
            [4] Kenz’ul Ummal, 36541
            [5] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 15/183
            [6] el-Bihar, 67/228/38
            [7] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 9/305
            [8] a. g. e. s. 306
            [9] a. g. e. 16/148
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #66
              Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

              UMM'UL-EİMME HZ. FATIMA (S.A)


              Fatıma Peygamberin Bir Parçasıdır

              1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Fatıma benden bir parçadır. Onu sevindiren, şüphesiz beni sevindirmiştir. Ona kötülük eden, şüphesiz bana kötülük etmiştir. Fatıma benim için insanların en azizidir.” (1)

              2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Fatıma benim bir parçamdır, gözümün nurudur ve kalbimin meyvesidir. Ona kötülük eden, bana kötülük etmiştir. Onu sevindiren beni sevindirmiştir. Şüphesiz Ehl-i Beyt’imden bana ilk katılacak olan Fatıma’dır.” (2)
              _____________________
              1- el-Bihar, 43/23/17
              2- Emali es-Seduk, 394/18
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #67
                Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                Fatıma Alemlerin Kadınlarının Efendisidir


                1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah-u Teala kadınlardan dört kişiyi seçmiştir: “Meryem, Asiye, Hatice ve Fatıma” (1)

                2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hasan ve Hüseyin benden ve babalarından sonra yeryüzü ehlinin en hayırlısıdır. Anneleri de yeryüzü ehli kadınlarının en üstünüdür.” (2)

                3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kızım Fatıma alemdeki kadınların efendisidir.” (3)

                4. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kızım Fatıma baştan sona kadar, alemdeki tüm kadınların efendisidir.” (4)
                ___________________
                1- el-Bihar, 43/19/3
                2- a. g. e. h. 5
                3- a. g. e. s. 22/13
                4- Nur’us Sakaleyn, 1/338/135
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #68
                  Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                  Fatıma Gazablanınca Allah da Gazablanır


                  1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Fatıma gazablanınca Allah da gazablanır. O razı olunca Allah da razı olur.” (1)

                  2. Resulullah (s.a.a) kızı Fatıma’ya (a.s)şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah senin gazabınla gazablanır ve senin rızanla razı olur.” (2)
                  _________________
                  1- el-Bihar, 43/19/4
                  2- Kenz’ul Ummal, 37725
                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    #69
                    Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                    İMAM HASAN VE İMAM HUSEYİN (A.S)


                    İsimlerinin Seçiliş Niteliği

                    1. İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: “Fatıma (a.s) Hasan’ı (a.s) dünyaya getirince Ali’ye (a.s), “Adını koy.” dedi.
                    Ali (a.s), “Ben Peygamber’den önce bir isim vermem.” dedi.
                    Peygamber (s.a.a) geldi ve Ali’ye (a.s), “adını koydunuz mu?” dedi.
                    O, “Ona ad koymada senden öne geçmek istemedik.” deyince Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Ben de ona ad koymada Allah’tan önce geçmek istemem.”
                    Sonra Allah Tebarek ve Teala Cebrail’e şöyle vahy etti: “Muhammed’in bir oğlu olmuştur. Git ona selam söyle ve kutlayarak şöyle de: “Ali senin için, Musa’ya Harun gibidir. O halde Harun’un çocuğunun adını ver.”
                    Cebrail inerek aziz ve celil olan Allah tarafından Peygamberi kutladı ve şöyle buyurdu: “Yüce olan Allah sana, bu çocuğa Harun’un çocuğunun adını vermeni emrediyor. Peygamber, “Harun’un çocuğunun adı neydi?” deyince Cebrail, “Şeber” dedi.
                    Peygamber, “Benim dilim Arapça’dır” diye buyurdu.
                    Cebrail şöyle dedi: “Onu Hasan olarak adlandır.”
                    Peygamber de onun adını Hasan koydu. Daha sonra Hüseyin dünyaya gelince Cebrail (a.s) yeniden nazil oldu. Allah tarafından doğumunu kutladı ve şöyle buyurdu: “Ali senin için, Musa’ya Harun gibidir. O halde bu çocuğa Harun’un çocuğunun adını ver.”
                    Peygamber (s.a.a), “Onun adı nedir?”
                    diye sorunca Cebrail, “Şuber” dedi.
                    Peygamber, “Benim dilim Arapça’dır” deyince Cebrail şöyle buyurdu: “O halde adını Hüseyin koy.”
                    Peygamber de onun adını Hüseyin koydu.” (1)

                    2. Resulullah (s.a.a), Ali’ye (a.s), “Oğlumun adını ne koydun?” diye sordu. Ali (a.s), “Ey Resulullah! Sizden önce ona ad vermem. Ama adını Harb koymak istedim.” deyince Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Ben de Rabbimden önce ona ad vermek istemem.” (2)

                    bak. Tarih-i Dimaşk, İmam’uş Şehid biyografisi; 15, 19
                    ____________________
                    1- Emali es-Seduk, 116/3
                    2- el-Bihar, 43/239/4

                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      #70
                      Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                      Cennet Ehli Gençlerinin Efendisi


                      1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hasan ve Hüseyin cennet ehli gençlerinin efendisidir. Babaları onlardan daha hayırlıdır.”[1]

                      2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hasan ve Hüseyin cennet ehli gençlerinin efendisidir.”[2]

                      3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Hasan ve Hüseyin cennet ehli gençlerinin efendisidir.”[3]

                      -----------------------------
                      [1] a. g. e. s. 263/8
                      [2] Kenz’ul Ummal, 37682
                      [3] a. g. e. 37693
                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        #71
                        Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                        Hasan ve Hüseyin’i (a.s) Sevmek


                        1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim beni severse bu iki çocuğumu da sevsin. Zira Allah bana onların sevgisini emretmiştir.”[1]

                        2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ım! Hasan ve Hüseyin’i sev ve onları seveni de sev.”[2]

                        3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim Hasan ve Hüseyin’i severse şüphesiz beni sevmiştir ve her kim ikisine buğzetmişse şüphesiz bana buğzetmiştir.”[3]

                        -----------------------------
                        [1] el-Bihar, 43/270/30
                        [2] a. g. e. s. 281/48
                        [3] Emali et-Tusi, 251/446
                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          #72
                          Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                          Peygamber’in Hasan ve Hüseyin’e Hediyesi


                          1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben Hasan’a azamet ve ilim hediye ediyorum. Hüseyin’e ise cömertlik ve rahmet (iyilik ve nimet) hediye ediyorum.”[1]

                          2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Azametim ve büyüklüğüm Hasan’ın; cesaretim cömertliğim ise Hüseyin’indir.”[2]

                          3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hasan’a azamet ve hilim hediye ediyorum. Hüseyin’e ise cömertlik ve rahmet hediye ediyorum.”[3]

                          4. Ebu Rafi’nin kızı Zeyneb’ten, Resulullah’ın (s.a.a) kızı Fatıma hakkında nakledildiği üzere değerli babası vefatıyla sonuçlanan hasta yatağına düştüğünde Hasan ve Hüseyin’i yanına götürdü ve şöyle buyurdu: “Ya Resulullah (s.a.a)! Bu ikisine bir miras bırakıyor musun?”Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Hasan’a azamet ve büyüklüğümü; Hüseyin’e ise kahramanlık ve cömertliğimi miras bıraktım.”[4]

                          -----------------------------
                          [1] el-Bihar, 43/263/8
                          [2] a. g. e. h. 10
                          [3] a. g. e. 43/264/12
                          [4] Kenz’ul Ummal, 37709
                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            #73
                            Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                            Hasan ve Hüseyin’in İmameti


                            1. İbn-i Şehraşub Menakıb’inde şöyle yazıyor: “Peygamber’den (s.a.a) 12 İmam’ın imameti hususunda birbirinden farklı iki yoldan rivayet edilmiş olması Hasan ve Hüseyin’in imametinin delilidir. O ikisinin imametinin delillerinden biri de gelip bizzat imamet iddiasında bulunmalarıdır. Onlar zamanında Muaviye ve Yezid dışında hiç kimse bu iddiada bulunmuyordu. Onların ise fıskı, hatta küfürleri sabittir. Dolayısıyla imamet Hasan ve Hüseyin’in hakkıdır.

                            Başka bir delil ise Ehl-i Beyt’in (a.s) icmasıdır. Zira onlar Hasan ve Hüseyin’in imameti hususunda icma etmişlerdir. Onların icması ise hüccettir.

                            Hakeza bu rivayetin meşhur oluşudur. Nitekim Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İster kıyam etsinler, isterse de otursunlar, bu iki oğlum imamdır.”[1]
                            ------------------------------
                            [1] el-Bihar, 43/277/48
                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              #74
                              Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                              İmam Hasan'ın İmametinin Delili

                              1. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Emir’ul-Mü’minin (a.s) ölüm döşeğinde yatınca oğlu Hasan’a şöyle buyurdu: “Yanıma yaklaş, Resulullah’ın bana söylediği sırrı sana da söyleyeyim ve bana verdiği emaneti sana vereyim.”Daha sonra bu dediğini yaptı.”[1]

                              2. Selim b. Kays şöyle diyor: “Müminlerin Emiri Ali (a.s) oğlu Hasan’a vasiyet edince ben de orada hazır idim. Hz. Ali oğlu Hasan, Muhammed b. Hanefiyye bütün çocukları, kendisine uyanların ileri gelenleri ve ailesini de bu vasiyetine şahid kıldı, ardından kitap ve silahı ona teslim etti.”[2]

                              bak. el-Kafi, 1/297, Bab’ul İşaret ve’n-Nas a’lel-Hasan b. Ali (a.s); el-Bihar, 43/322, 14. Bölüm

                              ------------------------------
                              [1] el-Kafi, 1/298/2
                              [2] a. g. e. s. 297/1
                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                #75
                                Ynt: AYET VE HADİSLERDE İMAMET

                                Hasan Bendendir ve Ben de Ondan


                                1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hasan bendendir ve ben de ondan, Allah onu seveni sever; Hasan ve Hüseyin torunlardan iki torundur.”[1]

                                2. Mikdam b. Me’dikerb ve Amr b. Esved, Kınnesrin denen yere gittiler. Muaviye Mikdam’a şöyle dedi: “Hasan b. Ali’nin vefat ettiğini duydun mu?”Mikdam, “İnna lillah ve inna ileyhi raciun”(hepimiz Allah’tan geldik ve Allah’a döneceğiz. ) dedi. Muaviye, “Acaba sen bunu bir musibet mi kabul ediyorsun?”dedi. Mikdam şöyle cevap verdi: “Nasıl musibet bilmeyeyim ki? Oysa Resulullah (s.a.a) onu dizlerine oturtup, “Bu bendendir”diye buyurdu.”[2]

                                --------------------------------
                                [1] el-Bihar, 43/306/66
                                [2] Kenz’ul Ummal, 37658
                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X