"Ric'at": Arap dilinde "geri dönme" anlamındadir ve kavram olarak da "bir grup insanın ölümden sonra ve kıyametten önce geri dönüşünü ifade etmektedir. Bu olay, vadedilmiş Mehdi'nin -Allah’ın selamı üzerine olsun- evrensel hareketiyle ayni zamanda meydana gelecektir.
Böyle bir şey, aklen mümkün olmasının yanında vahiy mantığıyla da çelişmemektedir. Çünkü:
1- Islam ve diğer İlâhî dinler açısından insanın cevherini (tözünü), "nefis" diye de adlandırılan soyut ruh teşkil etmekte ve beden yok olduktan sonra varlığını koruyup ebedî hayatını sürdürmektedir.
2- Öte yandan Kur'ân açısından yüce Allah mutlak kadirdir ve hiçbir engel O'nun gücünü sınırlayamaz.
Bu iki kısa ön bilgi ışığında ric'at meselesinin aklen oldukça mümkün bir şey olduğu ortaya çıkmaktadır. Zira hiç şüphesiz insanlardan bir grubun geriye dönüşü, onların ilk yaratışından daha zor değildir.
0 hâlde onları ilk olarak yaratan Allah, şüphesiz onları yeniden geri döndürmeye de kadirdir.
Vahiy mantığı esasınca önceki ümmetler arasında da, ric'atın bazı örneklerini bulabilmek mümkündür. Kur'ân-ı Kerim, bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"Hani; 'Ey Musa ! Biz Allah'ı apaçık görmedikçe sana iman etmeyiz.' demiştiniz de bakıp durur olduğunuz hâlde, sizi yıldırım çarpmıştı.
Sonra ölümünüzün ardından, belki şükredersiniz diye sizi tekrar diriltmiştik."(1)
Başka bir yerde İsa Mesih -Allah’ın selamı üzerine olsun- Peygamber'in -Allah’ın selamı üzerine olsun- dilinden şöyle buyurmaktadır:
"Allah'in izniyle ölüleri diriltirim."(2)
Böylece Kur'ân-ı Kerim, sadece ric'atın mümkün olduğunu doğrulamakla kalmamakta, bir grup insanın bu dünyadan göçtükten sonra yeniden geriye döndüğünü, bunun fiilen gerçekleştiğini de ortaya koymaktadır.
Bunlara ilâve olarak şimdi nakledeceğimiz iki ayette de, insanlardan bir grubun ölümden sonra ve kıyamet kopmadan önce geriye döndürüleceğine işaret edilmektedir:
"İnsanların bir türlü ayetlerimize inanmıyor olmaları sebebiyle, (azap vaadine ilişkin) o söz onların üzerine vaki olacağı zaman, onlara yerden kendileri ile konuşacak bir dâbbe (canlı) çı-karırız. 0 gün ki, her ümmetin arasından ayetlerimizi yalanlayanlardan bir bölüğü haşrederiz de onlar tutuklanırlar."(3)
Bu iki ayetin kıyametten önce vuku bulacak olan ric'at meselesine delil sayılmasının anlaşılması için aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurmak gerekir:
2- Hiç şüphesiz, kıyamet günü bütün insanlar haşrolacaktır, her ümmetin arasından belli bir grup değil. Kur'ân, kıyametteki haşir olayının genelliği ve kapsayıcılığı oluşu hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Bu, bütün insanların toplanacağı gündür."(4)
Başka bir yerde ise şöyle buyurmaktadır:
"0 gün ki dağları yayarız da yeri açıkça ortaya çıkmış görürsün ve onları haşrederiz de hiç-birini terk edilmiş bırakmayız."(5)
Buna göre, kıyamet günü bütün insanlar haşrolacaktır ve bu, belli bir gruba özgü bir durum olmayacaktır.
3- Mezkur iki ayetten ikincisi, açık bir şekilde her ümmetten belli bir grup ve belli bir topluluğun haşrolacağını bildirmektedir, bütün insanların değil. Zira bu ayet-i şerife şöyle buyurmaktadır:
"0 gün ki her ümmetin arasından ayetlerimizi yalanlayanlardan bir bölüğü haşrederiz."
Bu cümle, açık bir şekilde bütün insanların haşrolmayacağına delâlet etmektedir.
1- Ric'at'm Hikmeti
Ric'at'ın amaçları üzerinde düşündüğümüz zaman, bu olayın amaçları arasında iki yüce amaca rastlamak-tayız. Birincisi, İslâm'ın gerçek azamet ve yüceliği ile küfrün alçaklığını ortaya koymak; ikincisi ise, imanli ve iyi insanları ödüllendirip kâfirleri ve zalimleri cezalan-dirmak.
2- Ric'at Olayının Tenasüh (Reenkarnasyon) Olayından Farklı Oluşu
Şia inanışındaki "ric'at" meselesinin "tenasüh (reenkarnasyon)" inancıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Çünkü tenasüh görüşü, kıyameti inkâra dayalı, evrenin sürekli bir dönüşüm hâlinde olduğunu savunan ve her dönemin bir önceki dönemin tekrarı olduğuna inanan bir görüştür.
Bu görüşe göre, her insanın ruhu ölümden sonra yeniden dünyaya geri döner ve başka bir bedene intikal eder. Eğer ruh geçmiş dönemde iyilerdenmişse, sonraki dönemde zevk ve sefa içinde yaşayacak bir bedende yer alır. Eğer kötülerdenmişse, sonraki dönemde zorluklar içinde yaşayacak bir bedende yer alır. Bu geri dönüş, onun kıyameti hükmündedir.
Oysa ric'ata inananlar, Islâm'daki kıyamet ve ahiret inancma iman etmekte ve bir bedenden ayrılmış bir ruhun başka bir bedene intikalinin muhal olduğuna inanmaktadırlar.(6) Sadece bir grup insanın kıyametten önce bu dünyaya geri döneceğine, hikmetlerinin ve maslahatlanın temin edilmesinden sonra da yeniden ebedî yurda intikal edeceğine, daha sonra da kıyamet günü diğer insanlarla birlikte dirileceğine inanmaktadırlar
1- Bakara, 55-56 2-ÂI-i İmrân,49
2- Neml, 82- 83
3- ed-Dürr'ül-Mensûr, c.5, s.177, Neml, 82. ayetin tefsiri.
4- Hud, 103. ed-Dürr'ül-Mensûr, c.3, s.349'da ayetteki o "gün"den maksadın kıyamet günü olduğunu söylemiştir.
5- Kehf, 47
6- Sadr'ul-Müteellihîn, el-Esfar, c.9, bab, 8, fasil, 1, s.3'de, tenasüh inancının reddinde şöyle diyor:
Böyle bir şey, aklen mümkün olmasının yanında vahiy mantığıyla da çelişmemektedir. Çünkü:
1- Islam ve diğer İlâhî dinler açısından insanın cevherini (tözünü), "nefis" diye de adlandırılan soyut ruh teşkil etmekte ve beden yok olduktan sonra varlığını koruyup ebedî hayatını sürdürmektedir.
2- Öte yandan Kur'ân açısından yüce Allah mutlak kadirdir ve hiçbir engel O'nun gücünü sınırlayamaz.
Bu iki kısa ön bilgi ışığında ric'at meselesinin aklen oldukça mümkün bir şey olduğu ortaya çıkmaktadır. Zira hiç şüphesiz insanlardan bir grubun geriye dönüşü, onların ilk yaratışından daha zor değildir.
0 hâlde onları ilk olarak yaratan Allah, şüphesiz onları yeniden geri döndürmeye de kadirdir.
Vahiy mantığı esasınca önceki ümmetler arasında da, ric'atın bazı örneklerini bulabilmek mümkündür. Kur'ân-ı Kerim, bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"Hani; 'Ey Musa ! Biz Allah'ı apaçık görmedikçe sana iman etmeyiz.' demiştiniz de bakıp durur olduğunuz hâlde, sizi yıldırım çarpmıştı.
Sonra ölümünüzün ardından, belki şükredersiniz diye sizi tekrar diriltmiştik."(1)
Başka bir yerde İsa Mesih -Allah’ın selamı üzerine olsun- Peygamber'in -Allah’ın selamı üzerine olsun- dilinden şöyle buyurmaktadır:
"Allah'in izniyle ölüleri diriltirim."(2)
Böylece Kur'ân-ı Kerim, sadece ric'atın mümkün olduğunu doğrulamakla kalmamakta, bir grup insanın bu dünyadan göçtükten sonra yeniden geriye döndüğünü, bunun fiilen gerçekleştiğini de ortaya koymaktadır.
Bunlara ilâve olarak şimdi nakledeceğimiz iki ayette de, insanlardan bir grubun ölümden sonra ve kıyamet kopmadan önce geriye döndürüleceğine işaret edilmektedir:
"İnsanların bir türlü ayetlerimize inanmıyor olmaları sebebiyle, (azap vaadine ilişkin) o söz onların üzerine vaki olacağı zaman, onlara yerden kendileri ile konuşacak bir dâbbe (canlı) çı-karırız. 0 gün ki, her ümmetin arasından ayetlerimizi yalanlayanlardan bir bölüğü haşrederiz de onlar tutuklanırlar."(3)
Bu iki ayetin kıyametten önce vuku bulacak olan ric'at meselesine delil sayılmasının anlaşılması için aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurmak gerekir:
2- Hiç şüphesiz, kıyamet günü bütün insanlar haşrolacaktır, her ümmetin arasından belli bir grup değil. Kur'ân, kıyametteki haşir olayının genelliği ve kapsayıcılığı oluşu hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Bu, bütün insanların toplanacağı gündür."(4)
Başka bir yerde ise şöyle buyurmaktadır:
"0 gün ki dağları yayarız da yeri açıkça ortaya çıkmış görürsün ve onları haşrederiz de hiç-birini terk edilmiş bırakmayız."(5)
Buna göre, kıyamet günü bütün insanlar haşrolacaktır ve bu, belli bir gruba özgü bir durum olmayacaktır.
3- Mezkur iki ayetten ikincisi, açık bir şekilde her ümmetten belli bir grup ve belli bir topluluğun haşrolacağını bildirmektedir, bütün insanların değil. Zira bu ayet-i şerife şöyle buyurmaktadır:
"0 gün ki her ümmetin arasından ayetlerimizi yalanlayanlardan bir bölüğü haşrederiz."
Bu cümle, açık bir şekilde bütün insanların haşrolmayacağına delâlet etmektedir.
1- Ric'at'm Hikmeti
Ric'at'ın amaçları üzerinde düşündüğümüz zaman, bu olayın amaçları arasında iki yüce amaca rastlamak-tayız. Birincisi, İslâm'ın gerçek azamet ve yüceliği ile küfrün alçaklığını ortaya koymak; ikincisi ise, imanli ve iyi insanları ödüllendirip kâfirleri ve zalimleri cezalan-dirmak.
2- Ric'at Olayının Tenasüh (Reenkarnasyon) Olayından Farklı Oluşu
Şia inanışındaki "ric'at" meselesinin "tenasüh (reenkarnasyon)" inancıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Çünkü tenasüh görüşü, kıyameti inkâra dayalı, evrenin sürekli bir dönüşüm hâlinde olduğunu savunan ve her dönemin bir önceki dönemin tekrarı olduğuna inanan bir görüştür.
Bu görüşe göre, her insanın ruhu ölümden sonra yeniden dünyaya geri döner ve başka bir bedene intikal eder. Eğer ruh geçmiş dönemde iyilerdenmişse, sonraki dönemde zevk ve sefa içinde yaşayacak bir bedende yer alır. Eğer kötülerdenmişse, sonraki dönemde zorluklar içinde yaşayacak bir bedende yer alır. Bu geri dönüş, onun kıyameti hükmündedir.
Oysa ric'ata inananlar, Islâm'daki kıyamet ve ahiret inancma iman etmekte ve bir bedenden ayrılmış bir ruhun başka bir bedene intikalinin muhal olduğuna inanmaktadırlar.(6) Sadece bir grup insanın kıyametten önce bu dünyaya geri döneceğine, hikmetlerinin ve maslahatlanın temin edilmesinden sonra da yeniden ebedî yurda intikal edeceğine, daha sonra da kıyamet günü diğer insanlarla birlikte dirileceğine inanmaktadırlar
1- Bakara, 55-56 2-ÂI-i İmrân,49
2- Neml, 82- 83
3- ed-Dürr'ül-Mensûr, c.5, s.177, Neml, 82. ayetin tefsiri.
4- Hud, 103. ed-Dürr'ül-Mensûr, c.3, s.349'da ayetteki o "gün"den maksadın kıyamet günü olduğunu söylemiştir.
5- Kehf, 47
6- Sadr'ul-Müteellihîn, el-Esfar, c.9, bab, 8, fasil, 1, s.3'de, tenasüh inancının reddinde şöyle diyor:
Yorum