Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

    Hazreti Musa ilahi program çerçevesinde firavunun sarayında daha bebekken yerleştiriliyor ve kendisini tevhidi bir tarzda yetiştirmek üzere annesi de süt emzirmesi için saraya yerleştiriliyor.

    Mısır toplumu, toplumu firavunun zulmünden kurtaracak, israiloğullarından gönderilecek bir peygamberi bekliyor zaten. Hatta bunu önlemek için de firavun israiloğullarının erkek çocuklarını katlediyordu.

    Bütün toplum bir peygamber ve bir islami hareketin geleceğini müdrik bir şekilde bulunuyor.

    Hazreti Musa kendisinin toplumu firavunun zulmünden kurtaracak kişi olduğunun da farkındadır.

    İsrailoğulları Mısır toplumu içinde bir azınlık ve yönetimde hiç bir payları bulunmamakta. Her fırsatta mısır toplumunun zulmü ile karşı karşıyadır.

    Bu sebeple mısırlı birisinin herhangi bir israiloğlu ile dalaşmasında israiloğlu olanın haksız olma şansı yok zaten. Mümkün mü egemen toplumun bir ferdine karşı azınlık ve ezilmiş bir fert baskın durumda olsun.

    O an için Hazreti Musanın da bulundu bir yerde yine israiloğullarından birisi bir zulme uğruyor ve Hazreti Musadan yardım istiyor.

    Hazreti Musa da israiloğluna yardım ediyor adamı bir yumrukla öldürüyor. Burada yanlış olan Hazreti Musanın o mısırlıyı öldürmesi değil, birincisi Hazreti Musanın mısırlıyı öldürme kasdı olmamasına karşın adam bir yumrukla ölüyor.

    Burada yanlış olan israiloğullarına ait kişinin Hazreti Musadan yardım isteyerek, onu tanıdığını belli etmesi, bu vesile ile islami hareketin deşifre olmasına sebep olmasıdır. Yani firavun ve mısır toplumunun Hazreti Musayı tanımasına bu olayların neden olmasıdır.

    Bu suç ta Hazreti Musanın değil, ondan yardım isteyen israiloğlunun suçudur.
    Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
    Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

    Yorum


      #17
      Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

      Mehmet kardeşim gerçekten çok siyasi bir kişisin )))))

      Bu sebeple mısırlı birisinin herhangi bir israiloğlu ile dalaşmasında israiloğlu olanın haksız olma şansı yok zaten.
      Arkadaşım her mazlum her şartta haklıdır diye bir durum söz konusu olamaz, bu nasıl bir genellemedir. Nasıl bir düşüncedir. Adam hırsızlık yapmış olsa, yol kesse yankesicilik yapsa yine de mi haklıdır?

      Kişisel yorum koymaya gerek görmüyorum kardeşim ayetler çok açık ve net. Ayetlerin anlam olarak ucu açık olsa ayetleri çekiştiriyorsun diyeceğim ama sen resmen açık ayetleri inkar ediyorsun.

      Hz. Musa neden tevbe etmiştir ve "bir daha suçlulara arka çıkmayacağına dair" neden söz vermiştir tevbe esnasında? Yardım ettiği adam suçsuz olduğu için mi?

      Doğru söyle lütfen, konunun başından beri yukarıda yazanları okudun mu? Ayetleri okudun mu?

      Yorum


        #18
        Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

        Bizler bilip anladıklarımızı aktarmaya çalışıyoruz. Söylediklerimiz, aksi haklı delillerle ispat edilene kadar geçerlidir kardeş.

        Şöyle düşünmekteyiz bu konuda. Eğer israiloğullarından olan adam suçlu olsaydı, Allahın peygamberi bir suçluya yardım etmezdi.

        Suçlulara yardım etmeyeceğim ayetini ise şöyle yorumluyoruz. Hazreti Musanın yardım ettiği o adam, Hazreti Musayı yardıma çağırıp, Hazreti Musanın ilahi takdir gereği firavunun sarayına yerleştirilmesinin gizli kalmasını deşifre etmesi onu suçlu yapıyor.

        Dikkat edilirse o adam ikinci sefer Hazreti Musayı yardıma çağırdığı için bir daha suçlulara arka çıkmayacağını söylüyor.

        Kardeş biz anladığımızı yazıyoruz. Daha isabetli bir yorum ortaya konduğunda kendi görüşümüzden hemen vazgeçeriz, kemikleşmiş bir düşünce tarzımız yok.
        Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
        Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

        Yorum


          #19
          Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

          [quote author=Mehmet UFUKALP link=topic=2041.msg65680#msg65680 date=1261056304]
          Dikkat edilirse o adam ikinci sefer Hazreti Musayı yardıma çağırdığı için bir daha suçlulara arka çıkmayacağını söylüyor.
          [/quote]

          Dikkat ettim. söylediğin gibi değil.

          ikinci değil, ilk seferden sonra söylüyor bu lafı. Yani öldürdükten sonraki tevbesinde söylüyor bu sözü. Fakat ertesi gün tekrar aynı adamı kavgada görüyor. "Sen şüphesiz bir azgınmışsın" diyor. Yani adam mazlum falan değil, bunu anlıyoruz. Fakat yine de yardım etmeye yelteniyor.

          Ayetlerin sıralarını karıştırmazsak daha iyi anlaşılıyor.

          Yorum


            #20
            Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

            Eger peygamberler günah isleyebiliyor ise peygamberlerin sifatlarindan olan "ismet" sifati ne anlama geliyor? Yoksa aslinda böyle bir sifatlari yok mu?
            Allah Bize Yeter!
            O Ne Güzel Vekildir...

            Yorum


              #21
              Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

              [quote author=Apollonius link=topic=2041.msg65683#msg65683 date=1261056635]
              [quote author=Mehmet UFUKALP link=topic=2041.msg65680#msg65680 date=1261056304]
              Dikkat edilirse o adam ikinci sefer Hazreti Musayı yardıma çağırdığı için bir daha suçlulara arka çıkmayacağını söylüyor.
              [/quote]

              Dikkat ettim. söylediğin gibi değil.

              ikinci değil, ilk seferden sonra söylüyor bu lafı. Yani öldürdükten sonraki tevbesinde söylüyor bu sözü. Fakat ertesi gün tekrar aynı adamı kavgada görüyor. "Sen şüphesiz bir azgınmışsın" diyor. Yani adam mazlum falan değil, bunu anlıyoruz. Fakat yine de yardım etmeye yelteniyor.

              Ayetlerin sıralarını karıştırmazsak daha iyi anlaşılıyor.
              [/quote]

              Haklısınız.
              Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
              Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

              Yorum


                #22
                Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

                [quote author=HiLaLNuR link=topic=2041.msg65690#msg65690 date=1261059782]
                Eger peygamberler günah isleyebiliyor ise peygamberlerin sifatlarindan olan "ismet" sifati ne anlama geliyor? Yoksa aslinda böyle bir sifatlari yok mu?
                [/quote]

                İsmet sıfatı ile ilgili terimsel ilmi bilgim yok ama benim bu kıssadan anladığım anlattığım gibidir.

                Ama anladığım bir şey daha var ki, peygamberlerin hatalarının farkına varıp tevbe ettikleri, Allah da kabul ettiği için dolayısıyla GÜNAHTAN ARINMIŞ olduklarıdır.

                Ayrıca bu kıssanın peygamberlik gelmeden önceki durumla ilgili olduğu anlaşılıyor. Cebrail gelip "sen yanlış yaptın" diye bildirmiyor. Yani tevbe ederken kendisi hatasının farkına varıp tevbe ediyor.

                Vahiyde ise herhangi bir yorum olamaz. Yani "tek cezalandırıcı" Allah'tan vahiy alan birisinin vahiy aktarımı konusunda yanlış yapacağını veya nefsinden bir şey katacağını düşünmek çok abes olur. Yani bizim Allah'tan korkumuz gibi olmaz onların korkuları, daha şiddetli olur. Bu yüzden vahiyde sapma olmaz diye düşünüyorum. Bununla ilgili de ayetler var.

                Hakka suresi:
                43. o bütün âlemlerin Rabbinden bir vahiy[dir].
                44. Şimdi o, [kendisine bunu emanet ettiğimiz kişi,] [kendi] sözlerinden bir kısmını Bize isnad etmeye kalkışsaydı,
                45. o'nu sağ elinden yakalardık;
                46. ve şah damarını keserdik;
                47. ve hiç biriniz o'nu koruyamazdı!

                Peygamberimize hitaben Allah diyor ki;
                ..... Ve eğer sana ilim geldikten sonra onların asılsız görüşlerine uysaydın muhakkak ki zalimlerden olurdun. (Bakara - 145)

                [hr]


                Ayrıca Araf suresinde peygamberlerin de yargılanacağı belirtiliyor:
                6. .........kendilerine [ilahî] bir mesaj gönderilen herkesi, hiç şüphesiz, [Yargı Günü'nde] hesaba çekeceğiz. Ve yine hiç şüphesiz mesajla gönderilenleri[n kendilerini] de (peygamberleri de) hesaba çekeceğiz.



                Şimdi bu ayetlere göre peygamberlik gelmeden önce hata yaptıklarını düşünsek, peygamberlik geldikten sonra daha aklı başında olacakları için hata yapamayacaklarını düşünsek bile bu düşünceyi de zora sokan bir kaç ayet de var:

                Peygamberimiz ile ilgili tevbe suresinde deniyor ki:
                9.117. Yemin olsun ki, Allah, içlerinden bir grubun kalpleri kaymaya yüz tuttuktan sonra,Peygambere ve o güçlük saatinde ona uymuş olan Muhacirlerle Ensar'a tövbe nasip etmiş, Sonra da onların tövbelerini kabul buyurmuştur. Çünkü onlara karşı Raûf ve Rahîm'dir.

                Soru: Allah kimlere tevbe nasip etmiş?
                cevap: Peygambere ve o güçlük saatinde ona uymuş olan Muhacirlerle Ensar'a

                Yani peygamberimize ve muhacir ve ensara tevbelerinin kabul edilmesi lütfu verilmiş. Tevbe ne içindir? Hatalar için.

                Peygamberlere bir uyarı da müminun suresinde var.

                51. SİZ EY ELÇİLER! Dünya hayatının temiz ve meşru nimetlerinden payınızı alın; ve dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyun; ve bilin ki, yaptığınız her şeyi eksiksiz biliyorum.

                Davud peygamber ile ilgili Sad suresinde:
                26. [Ve şöyle dedik:] “Ey Davud! Seni [bir Peygamber ve böylece] yeryüzündeki halifemiz kıldık: öyleyse insanlar arasında adaletle hükmet, boş arzu ve heveslere uyma, sonra onlar seni Allah yolundan saptırır: Allah yolundan sapanları ise, Hesap Günü'nü unuttuklarından dolayı şiddetli bir azap bekler!

                Peygamberlerin günaha meyletme gibi "özgür irade"leri olmasa Davud peygambere böyle bir uyarı yapılmazdı herhalde diye düşünüyorum.



                Davud peygamber kıssası için:
                http://www.velayet.com/index.php?topic=2912.0
                adresinde bir mesajım var.

                Yorum


                  #23
                  Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

                  Adem(a.s)den beri peygamberlerin hata yaptiklari yazar aslinda.Peygamberlerin sinanmasi diger insanlarinkinden daha agirdir.Ama Allah peygamberlerin gelmis gecmis günahlarini afettiginden dolayi masum sayiliyor olabilirler.Cünkü affedildiklerini biliyoruz.Peygamberler de hatalara (her insan gibi) meyilli olsa da vahiy ile uyarildiklarindan dolayi günahlardan korunmuslardir.Zaten hata yapsalardi peygamber olmazlardi ki.Peygamberliklerinden önceki hatalari belki de sadece insanlara ibret olmasi icindir,bizlere tevbenin yolunu göstermeleri icin olabilir.
                  Allah Bize Yeter!
                  O Ne Güzel Vekildir...

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

                    Sn Apollonius; Güzel savunmuşsunuz tezinizi. Ancak bu güzellik şianın olmadığı yerde şii olmayanlara karşıdır. biz de şia yokken gündemimizde böyle fikirlerle avunur dururdu. ama şianın tertemiz yanılmaz masum Ehlibeyt a.s.'i ile tanıştıktan onların şaşmaz ölçülerini gördükten sonra onların boş birer avuntu olduğunu gördük.

                    Bu günlerde çok yoğunum ancak bu saatte cevap yazabildim gecikmeden dolayı özür dilerim... Malum Muharrem ayındayız çok yoğunuz...

                    Masumiyet:

                    15. Ve (Musa), halkının [şehirde olup bitenden] habersiz [evlerinde oturdukları bir gün] şehre indi; ve biri kendi halkından, ötekisi düşmanlarından olan iki adamın birbiriyle kavga ettiğini gördü. Kendi halkından olan kişi düşman tarafından olan kişiye karşı o'nu yardıma çağırdı; bunun üzerine Musa onu yumrukla devirip işini bitirdi. [Ama hemen sonra kendi kendine:] �Bu düpedüz Şeytan'ın işi!� dedi, �Doğrusu o [insanı] yoldan çıkaran apaçık bir düşmandır!�

                    Bu sizin alıntıladığınız meal.. kıssayı yorumlamışsınız bir de bizden dinleyin...

                    bu ayetten önceki 14. Ayette Musa a.s.’a olgunluk çağına ulaştığı için ilim ve hikmet verdik diyor. Demek ki Musa a.s. bu durumda sapıklık anlamında dall değildir. Yine o hazretin Peygamberlik öncesi bir davranışı olarak değerlendirilip, günah işlemiştir demenin imkanı yok. Çünkü kendisine diğer insanlara verilmeyip fazlalık olarak verilen ilim ve hikmete rağmen bir insanın günah işlediğini söylemek onun Peygamber olarak seçilme kriterine uygun düşmez. Yani hem de sıradan bir günah değil konunun başındaki şia delillerinde görüldüğü gibi büyük günahlardan bir cinayettir. Kendisine ilim ve hikmet verilen olgun birinin böyle bir cinayeti işlemesi günahkar olması mümkün olmadığı gibi, bu durumda büyük günah işleyen birinin peygamber olarak seçilmesi de altından kalkılamayacak sorunlara neden olur ve Allah’ın seçimdeki hikmet ve adaletiyle bağdaşmaz… Üstelik Allah biz iyileri böyle mükafatlandırırız diyor..

                    Şimdi bu ayet sizce sn itirazcı neden kıssanın başına konmuş, hemen sizin iddia ettiğiniz gibi günah işlediğini çıkardığınız ayetlerden hemen öncesine, burada bir hikmet aramalı mıyız?

                    Bizce bu ayetin kıssanın başına konmasının sebebi daha baştan bir uyarıdır. Bu hikayeyi buna göre anlayın ve yorumlayın diye.. düz okumayın, ayetleri hani diyorsunuz ya baştan sona kadar okumak gerekir diye işte o şekilde…

                    15. ayette Musa a.s.’ın şehre girdi. Kendi şiasından biriyle düşmanlarından iki adamın döğüştüğünü gördü…

                    Bu ayet başta açıklanmış olmasına rağmen hala sn itirazcı tarafından bizim almanyada ırkçılık temeline bir mücadelede bulunmamız örneğiyle saptırılmış durumda. Biz baştaki açıklamayı tekrar edelim…

                    Ayette iki guruptan bahsediliyor. Biri kendi taraftarı seveni, (ayette şia kelimesi geçiyor) diğer ise düşmanı (aduvv kelimesi geçiyor) yani ortalık güllük gülistanlık değil. Saflar hak ve batıl üzere ayrılmış, Hikmet ve ilim almış olgun Musa a.s. taraftarı ile onların düşmanı olan karşı taraftan bir adam… bu durumda Musa a.s.’ın yapması gereken tabi ki kendi taraftarına yardım etmesidir.

                    Burda ırkçılık ya da başka şekillerde safların bölündüğü iddiasında bulunursak korkunç sonuçlara ulaşırız. Çünkü ayet dediğimiz gibi 14. Ayette ifade edilen ilim ve hikmet almış olgun bir Musa ve onun taraftarı ile onların düşmanı şeklinde saflaşma var denmişse ayette direkt olarak geçmese de bu bir hak batıl savaşı olmuş oluyor.. Çünkü kelimeler özenle bu işi ifade için seçilmiş. Taraftar ve düşman... Kendine ilim hikmet verilen birinin ırk ya da diğer beşeri bir sistem çerçevesinde taraftar toplaması hikmete aykırı olup Musa a.s.’ın girişeceği bir iş değildir…

                    Böylesine sağlıklı bir girişten sonra itiraz tezleri çürümüş oluyor.. Çünkü bu durumda Musa a.s.’ın karşı tarafı öldürmesinden bile bir beis yoktur.. Çünkü Allah hikmet ve ilim karşısında düşman olanların öldürülmesi konusunda Kur’an’da bir çok örnekler ve emirler sunmuştur.. bu herkes için gizli değildir..

                    Artı hikayenin bundan sonrasını bu sahih değerlendirme üzerine kurmalı ve aynı hassas çizgiyi aşmamalıyız. Musa adamın öleceğini bilemezdi. Durum hassastı. Muhtemelen yetiştiği ailede imanını gizleyemedi ve dışarı çıkma kararı aldı. Planlı bir hareket tasarlıyordu. Ancak işlere şeytanın karışmasıyla işler onun kontrolünden çıktı…

                    “Bu şeytanın işindendir. O, apaçık saptırıcı bir düşmandır” dedi.

                    Öyleyse bu bölümü şöyle yorumlamamız şarttır. Şeytan bizzat günah olan şeyleri emreder ve onun önünü açar. Ancak her zaman başarılı olacak diye bir şart da yoktur. Başarısız olunca akla hayale gelmeyecek işler açar Allah dostlarının başına.. Eyyub a.s. da olduğu gibi..

                    Şeytanın her yaptırdığı günah olacak diye bir şart yok. O gaybı bilmez. Bazen günaha hazırlık için birçok mübah işi de yaptırır ama kontrol mutlak olarak onun değil Allah’ın elinde olduğundan havasını alır hatta Salih kulların sevaba girmesine bile vesile olabilir ve Allah’ın planını yürütür… Örneğin buna yine Musa a.s.’ın Hızırla karşılaşması için işaret olan yolculuğunda, uşağının kayalıklarda balıkları unutması meselesi.. Musa uşağına der ki getir öğlenden kalan balıklarımızı yiyelim. Uşağı der onları kayalıkta unuttuk. Bize onu şeytan unutturdu..
                    Allah ya da Musa Hayır şeytan unutturmadı demiyor bu noktada, tersine Musa işte benim aradığım işaret buydu diyor ve şeytandan gizli vahiyle aldığı ip ucunu yakalıyor ve şeytan balıkları unutturmakla vahy planının işlemesine katkıda bulunuyor..

                    Tıpkı burada da şeytan o adamın öldürmeye katkısı ile ilahi planın yürümesine vesile olduğu gibi.. O apaçık saptırıcı ise, olayı kontrolden çıkarıcı anlamına gelmektedir.. Şeytanın günah olmaksızın kontrolde çıkarıcı fiillerine örnekler de vardır ama oraya girmek konuyu uzatır…

                    Musa a.s.’ın kendime zulmettim (ezlamtu) demesi planımı kararttım geleceğimde net olarak ortaya koymuş olduğum hareketin kontrolünü kaybettim demektir. Çünkü zulüm kelimesi burada şer’i değil sözlük anlamda kullanılmıştır. Zulüm sözlükte karanlık anlamına geldiği gibi, bir şeyi konumuna koymamak anlamına da gelmektedir..

                    Yani böylece kontrol Musa a.s.’dan çıkmış ve o geceyi o korku içinde geçirmiştir. Bu korkusu öldürdüğü adam için olmayıp gelecekteki belirsizlik ve karanlıktan dolayıdır. Ta ki Allah’ın onun bu aceleyle tedbirsiz davranarak yol kaybettiği kontrolü yeniden ona verene bir yok gösterene kadar… Ve Allah da büyük yolun daha başında olan Peygamberinin terki evla fiili sebebiyle yaptığı sıkıntılı yalvarışını karşılıksız bırakmaz tezden ona bunu iletir. Buralarda biz sanılanın aksine Allah ile Musa a.s. arasında karşılıklı bir iletişimin olduğunu görüyoruz. Şu ifadeye bakın:

                    (Musa) “Rabbim Ben kendime zulmettim, baeni bağışla” dedi. Allah da onu bağışladı. Kuşkusuz O, bağışlayandır ve merhamet edendir. (Yani Musa a.s.’ın planını bakımından düştüğü endişe sebebiyle ona acımıştır.. ) Musa a.s. Rabbim! Bana verdiğin nimete şükür olarak asla suçlulara destek olmayacağım” dedi. Burda da Musa a.s.’ın bağışlandığına dair Allah’tan bilgiyi aldığını görüyoruz.. Musa yeniden eski ümit dolu anlarına kavuşuyor. Kontrolü yeniden ele alıyor uygulayacağı planı için.. güven kazanıyor..

                    Suçlulara destek olmayacağım sözü kendi taraftarı için söylenmiş gibi dursa da bu tek ihtimal değildir. kendinden daha güçlü ihtimal karşısında bulunmaktadır. O ihtimal de Musa a.s.’ın düşmanına yönelik düşüncesidir. Musa a.s.’ın bu psikoloji içerisinde şöyle düşünmesi hiç de uzak ihtimal değildir:

                    Firavn güçlü. Onunla safları ayırmış ve onlar açık düşman. Ve onlardan birini öldürmüş. Bu durumda, Hikmetle desteklenip aksi delile sahip olmayan normal bir insan firavna bu suçu affettirmek için bir çok şakkabanlık yapar onlara destekçi görünecek bir planı devreye koyar. Onlara destek vermesi için şeytan kendine vesvese verir ve kendini affettir der.. İşte bu vesvese karşısında Musa suçlulara (firavn tarafındaki düşmanları) arka çıkmayacağına dair çizdiği planı kararlılıkla uygulamak için yeniden kendine telkinde bulunur. Kararlılığını sürdürür: ne olursa olsun canıma bile mal olsa onların tarafına geçmeyeceğim…

                    Bu kolay bir iş değildir ve sabaha kadar gözüne uyku girmez korku içinde sabahlar.. Ve mücadele ile sınav devam etmektedir. Şeytan fırsat gözlemektedir.. yine bu kez geri dönüşü olmayacak bir hile planlamaktadır..

                    Yine dünkü taraftarı yine başka bir düşmanla yine kavgada… Musa a.s. ona sen besbelli bir azgınsın (leğaviyy). İnsanın boş olup ne istediğini bilmemesi anlamına gelmektedir.. Bu durumda ayette Musa a.s. taraftarı olan kişinin işi gücü olan günahkar anlamında alınması ve bu şekilde meal verilmesi bu kıssayı özellikle de Musa a.s.’ı fiilini yanlış anlamayı getiren vahim bir hatadır.. Musa a.s. açıkça günahkar azgın birine yardım etmiyor. Ancak o da şaşırmış bir taraftarına yardım ediyor…

                    Bu yorumun dışında ayetlerden bir sahih anlam çıkarmak mümkün değilidir. Çünkü hikayedeki ayetler bütünlük ve aralarındaki irtibat kaybedilmeden okunmalıdır. Hatırlayalım, kendisine hikmet ve ilim verilmiş olgun Musa a.s. kendi hak taraftarına, zalim, tanrılık iddiasındaki Firavn adamlarından bir düşmanına karşı yardım ediyor. Ama şeytan işe karışıp adamın ölümü gerçekleşiyor. Olay kontrolden çıkıyor Musa a.s. yeniden Allah’ın yardımını kazandığı bilgisini alıyor ve yine dünkü olayın aynısı ve yine yardım ediyor..

                    Şayet iddiacıların dediği gibi Musa a.s.’ın adamı öldürmesi büyük haramlardan olan bir cinayet olsaydı, hikmet verilen bir peygamber değil, sıradan bir insan bile ikinci kez bu hataya düşmez. Çünkü hadiste geçtiği gibi Mü’min aynı delikten ikinci kez ısırılmaz.

                    Ama İlim ve Hikmet sahibi Olgun Musa a.s. ikinci kez adama yardım edip diğerini yakalamak istediğine göre bu kez daha kontrollü bir hareket olacağa benzese de günah olmayan bir yardımı içerdiğinde kuşku bulunmamaktadır. Ancak İlahi/gaybi kontrol Musa a.s.’ın ikinci kez bir terki evla’ya zaman tanımıyor ve şehrin ötesinden gelen adam haberi yetiştiriyor Musa a.s.’a kaç… Ateş bacayı sardı…

                    İleri gelenler Musa’yı öldürmek üzere karar alıyorlar. Deniyor haberde. Demek ki gerçekten de saflar belirlenmiş ve mahkeme yargılama savunma alınma olmaksızın kesin ölüm. Gerçekten de ortada büyük bir düşmanlık oluşmuş… Musa beni zalimler topluluğundan kurtar diyerek oradan ayrılıyor. Şayet bu büyük bir cinayet olup günah bir olay olsaydı Musa a.s. o durumda suçu karşıya mı atmış olacaktı: Zalimler topluluğundan kurtar.. Demek ki ortada tanrılık iddiası ile şımarmış sınır ve ilke tanımayan bir firavn ve taraftarlarından oluşan düşman gurubu var.. Daha ilkeli ve tedbirli hareket gerekiyor.. Musa a.s. tabana kuvvet kaçıyor..

                    İlahi hikmet günahkar katilleri işledikleriyle cezalandırır. Hem de bu dünyada.. Ya kan içici zalim olup onların cehennemdeki dereceleri daha da düşsün diye onlara fırsat verilir ya da cezaları peşin verilirler böylelerinin. Oysa Musa a.s. ise ödüllendiriliyor. Bir inziva hayatı yeni bir güven dolu barınak Şuayb Peygamber a.s. ‘ın asistanı oluyor Musa a.s. Bu mutlu son da bizim onun hikayeyi anlama şeklimizin sahih diğerinin batıl olduğuna ayrı bir delil teşkil etmektedir… (sürecek inşallah)

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

                      [quote author=Apollonius link=topic=2041.msg65675#msg65675 date=1261054284]
                      Hz. Musa neden tevbe etmiştir ve "bir daha suçlulara arka çıkmayacağına dair" neden söz vermiştir tevbe esnasında? Yardım ettiği adam suçsuz olduğu için mi?
                      [/quote]

                      Sn Ufukalpe yazdığınız cevaptaki bu ayette yanlış meal var bu sizi yanıltmış olmalı. Ayette bir daha anlamına gelen bir kelime yok. Ayetin doğru anlamı şu şekilde:

                      (Musa) "Rabbim! Bana verdiğin nimete şükür olarak asla suçlulara destek olmayacağım" dedi.

                      ayetten kesinlikle sizin dediğiniz bir daha kelimesi yok ve bu sebeple daha önce suçluya arka çıktım bi daha kesinlikle çıkmayacağım.. demesi saptırılmış bir anlam. vahim bir hata..

                      eğer bu doğru olursa bu olaydan sonra yine yardım ediyor.. O zaman bu kişi sözünde durmayan basit iradeli ilkesiz duygusal birir olmaz mı? bu şekilde karaktersiz bir insandan peygamber seçilir mi seçilmişken bir peygamber böylesine sıradan bir insanın bile yapamayacağı fanatiklik içinde olabilir mi. biz aklın ve vicdanın asla kabul edemeyeceği bu kötü durumdan Peygamberi tenzih ediyor O'na atılan bu iftira sebebiyle müteriler namına O yüce Resul a.s. dan özür dilliyoruz. Rabbim akıl fikir versin...

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

                        "Sen şüphesiz bir azgınmışsın" diyor. Yani adam mazlum falan değil, bunu anlıyoruz. Fakat yine de yardım etmeye yelteniyor.
                        Ayetlerin sıralarını karıştırmazsak daha iyi anlaşılıyor."


                        Bence de hem sırasını hem de anlamını dikkatle takip etmeliyiz. söylediğimiz lafın nereye gittiğini de..

                        Biri üstüste iki defa zahiren suç görünen fiil işlediğinde onun mücrim olduğuna hükmedebilir miyiz? Bu nasıl bir iştir.. Burada da mı? Oysa bunun zıttına deliller varsa:

                        1- İsrailoğulları mazlum konumda ise
                        2- Firavun tanrılık iddiasında, diğerlerini köle edinmiş, zayıf bırakmış kendisi azmış ise
                        3- Ayette israiloğlu ilim hikmet verilmiş olgun Musa a.s. 'ın şiası (taraftarı) olarak tanıtılıyorsa
                        4- Yine ayette karşı tarafta düşman bu Musa a.s.'ın düşmanı olarak tanıtılıyorsa
                        5- İsrailoğlu için İkinci olayda bağy isyan fısk fücur gibi günahkar anlamı kesin ve açık olan kelime değil de daha esnek anlama sahip ne yapacağını şaşmış anlamında ğaviyy kelimesi kullanılıyorsa

                        yine de mi ...

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

                          “Eger peygamberler günah isleyebiliyor ise peygamberlerin sifatlarindan olan "ismet" sifati ne anlama geliyor? Yoksa aslinda böyle bir sifatlari yok mu?

                          İsmet sıfatı ile ilgili terimsel ilmi bilgim yok ama benim bu kıssadan anladığım anlattığım gibidir.”

                          İsmet sıfatı mutezile ve vahhabilerde Peygamberlerin sadece vahy konusunda, Sünnilere göre Peygamberlerin zelle (küçük günah hariç) günahlardan her zaman uzak olmaları Şiilerde ise Peygamberlerin tüm hayatları boyunca en ufak bir günaha bile bulaşmamış olmaları anlamına gelir…


                          “Ama anladığım bir şey daha var ki, peygamberlerin hatalarının farkına varıp tevbe ettikleri, Allah da kabul ettiği için dolayısıyla GÜNAHTAN ARINMIŞ olduklarıdır.

                          Ayrıca bu kıssanın peygamberlik gelmeden önceki durumla ilgili olduğu anlaşılıyor. Cebrail gelip "sen yanlış yaptın" diye bildirmiyor. Yani tevbe ederken kendisi hatasının farkına varıp tevbe ediyor.”

                          Bu konuda delilleriniz nelerdir?

                          “Vahiyde ise herhangi bir yorum olamaz. Yani "tek cezalandırıcı" Allah'tan vahiy alan birisinin vahiy aktarımı konusunda yanlış yapacağını veya nefsinden bir şey katacağını düşünmek çok abes olur. Yani bizim Allah'tan korkumuz gibi olmaz onların korkuları, daha şiddetli olur. Bu yüzden vahiyde sapma olmaz diye düşünüyorum. Bununla ilgili de ayetler var.”

                          Bu durumun sadece vahy konusunda olduğuna dair deliliniz nedir?



                          “Hakka suresi:
                          43. o bütün âlemlerin Rabbinden bir vahiy[dir].
                          44. Şimdi o, [kendisine bunu emanet ettiğimiz kişi,] [kendi] sözlerinden bir kısmını Bize isnad etmeye kalkışsaydı,
                          45. o'nu sağ elinden yakalardık;
                          46. ve şah damarını keserdik;
                          47. ve hiç biriniz o'nu koruyamazdı!”

                          Peygamberimize hitaben Allah diyor ki;
                          ..... Ve eğer sana ilim geldikten sonra onların asılsız görüşlerine uysaydın muhakkak ki zalimlerden olurdun. (Bakara - 145)
                          ________________________________________


                          Ayrıca Araf suresinde peygamberlerin de yargılanacağı belirtiliyor:
                          6. .........kendilerine [ilahî] bir mesaj gönderilen herkesi, hiç şüphesiz, [Yargı Günü'nde] hesaba çekeceğiz. Ve yine hiç şüphesiz mesajla gönderilenleri[n kendilerini] de (peygamberleri de) hesaba çekeceğiz.


                          “Şimdi bu ayetlere göre peygamberlik gelmeden önce hata yaptıklarını düşünsek, peygamberlik geldikten sonra daha aklı başında olacakları için hata yapamayacaklarını düşünsek bile bu düşünceyi de zora sokan bir kaç ayet de var:

                          Peygamberimiz ile ilgili tevbe suresinde deniyor ki:
                          9.117. Yemin olsun ki, Allah, içlerinden bir grubun kalpleri kaymaya yüz tuttuktan sonra,Peygambere ve o güçlük saatinde ona uymuş olan Muhacirlerle Ensar'a tövbe nasip etmiş, Sonra da onların tövbelerini kabul buyurmuştur. Çünkü onlara karşı Raûf ve Rahîm'dir.

                          Soru: Allah kimlere tevbe nasip etmiş?
                          cevap: Peygambere ve o güçlük saatinde ona uymuş olan Muhacirlerle Ensar'a

                          Yani peygamberimize ve muhacir ve ensara tevbelerinin kabul edilmesi lütfu verilmiş. Tevbe ne içindir? Hatalar için.”

                          Ayetin mealinde korkunç tahribat var: Mealde nasip etmiş anlamına gelen kelimeler yoktur. Ayetin inişine neden olan herhangi bir olumsuz durum mevcut değildir. Tersine olayda, sayılanların hatalarına değil üstünlüklerine ve sabırlarına vurgu vardır. Bu ayet, Tebuk savaşı hakkında inmiştir. Bu savaşta İslam ordusu hem yiyecek ve içecek yönünden hem de binek yönünden sıkıntı içindeydi ve hava da gayet sıcaktı. Sıkıntıları o dereceye varmıştı ki, bazen iki kişi bir gün boyunca yalnız bir hurma ile yetinirlerdi. On kişinin binek olarak yalnız bir devesi vardı. Bu yüzden bu orduya zorluk ordusu denmiştir. (Menhecu’s-Sadikin referanslı Murtaza Turabi meali 11/117. Ayet açıklaması). Ayetin doğru tercümesi şu şekilde olmalıdır:
                          Kuşkusuz Allah, Zorluk anında O’na uyan, Peygambere, Muhacirlere ve Ensara onlardan bir kesiminin kalbinin eğrilmenin eşiğine geldikten sonra merhamet etti. Sonra (tekrar) rahmetiyle onlara yöneldi. Şüphesiz O, onlara karşı çok şefkatli ve merhamet edendir.

                          “Peygamberlere bir uyarı da müminun suresinde var.

                          51. SİZ EY ELÇİLER! Dünya hayatının temiz ve meşru nimetlerinden payınızı alın; ve dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyun; ve bilin ki, yaptığınız her şeyi eksiksiz biliyorum.”

                          Ayette karartılmış yer sanırım kafa karıştırmış. Bir uyarı illa hata yapıyorsunuz yapmayın ya da hata yapabilirsiniz yapmayın demek için mi yapılır? Hiç kızım sana söylüyorum gelinim sen duy anlamına gelen, onların şahsında diğerlerine fırça atılan, o kınanıyormuş gibi görünerek başkalarının kınandığı durumlar pek ala vardır.. çok düz mantıkla sığ okumalar Kur’an’ın çok basit görülmesi yüzündendir..

                          “Davud peygamber ile ilgili Sad suresinde:
                          26. [Ve şöyle dedik:] “Ey Davud! Seni [bir Peygamber ve böylece] yeryüzündeki halifemiz kıldık: öyleyse insanlar arasında adaletle hükmet, boş arzu ve heveslere uyma, sonra onlar seni Allah yolundan saptırır: Allah yolundan sapanları ise, Hesap Günü'nü unuttuklarından dolayı şiddetli bir azap bekler!”

                          Peygamberlerin günaha meyletme gibi "özgür irade"leri olmasa Davud peygambere böyle bir uyarı yapılmazdı herhalde diye düşünüyorum.

                          Davud peygamber kıssası için:
                          http://www.velayet.com/index.php?topic=2912.0
                          adresinde bir mesajım var.”

                          Bunun için de şianın çok güzel açıklaması var.. onu da inşallah başka bir zaman…

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

                            eğer şu linke sn apollonius'un yazdıklarının, soru olarak yöneltildiğini görmüş olsaydım; üstadımız varken bir cahil olarak ben cevaplama cür'etinde bulunmazdım.

                            http://www.velayet.com/index.php?top...34.0;topicseen

                            ben de cevabını merakla bekliyeceğim. Bakalım hatalarımız var mı varsa nelerdir?

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

                              Bende merakla bekliyorum...
                              "Biz aşkı neynevada öğrendik hani o ihanet diyarında zulme meydan okuyarak baş kaldıran kızıl güllerle."

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: HZ. MUSA’NIN (A.S)’IN MASUMİYETİ

                                [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=2041.msg65741#msg65741 date=1261089954]
                                [quote author=Apollonius link=topic=2041.msg65675#msg65675 date=1261054284]
                                Hz. Musa neden tevbe etmiştir ve "bir daha suçlulara arka çıkmayacağına dair" neden söz vermiştir tevbe esnasında? Yardım ettiği adam suçsuz olduğu için mi?
                                [/quote]

                                Sn Ufukalpe yazdığınız cevaptaki bu ayette yanlış meal var bu sizi yanıltmış olmalı. Ayette bir daha anlamına gelen bir kelime yok. Ayetin doğru anlamı şu şekilde:

                                (Musa) "Rabbim! Bana verdiğin nimete şükür olarak asla suçlulara destek olmayacağım" dedi.

                                ayetten kesinlikle sizin dediğiniz bir daha kelimesi yok ve bu sebeple daha önce suçluya arka çıktım bi daha kesinlikle çıkmayacağım.. demesi saptırılmış bir anlam. vahim bir hata..

                                eğer bu doğru olursa bu olaydan sonra yine yardım ediyor.. O zaman bu kişi sözünde durmayan basit iradeli ilkesiz duygusal birir olmaz mı? bu şekilde karaktersiz bir insandan peygamber seçilir mi seçilmişken bir peygamber böylesine sıradan bir insanın bile yapamayacağı fanatiklik içinde olabilir mi. biz aklın ve vicdanın asla kabul edemeyeceği bu kötü durumdan Peygamberi tenzih ediyor O'na atılan bu iftira sebebiyle müteriler namına O yüce Resul a.s. dan özür dilliyoruz. Rabbim akıl fikir versin...
                                [/quote]

                                Barekallah. Tebrik ediyoruz.
                                Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                                Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X