deli dolu zamanlarımdaydı.
konya'nın tayinde torpil yaptırmayanların sürüldüğü uzak küçük ama şirin bir ilçesinde görev yapıyordum. büyükçe bir köy gibiydi ilçe akşam 7 den sonra dışarıya arabası yoktu.
oysa ben sıkılmıştım cuma akşamı atlayıp ucuz tirene binip kafamı uzaklara götürecektim.
erken kaçamazdım çünkü tefsir dersi vardı. ona katılmam gerekiyordu. bu haftalık katılmasam bi şey olmaz zaten sen ilahiyat mezunusun çok şey biliyorsun diyen şeytana kulak vermek yerine bu vesveseye küfür ederek hedef saptırdım.
yerine gizemin çekiciliğini ekledim karanlığa: dedim ben sohbete katılayım Allah yolumu açacaktır.
katıldım. gerçekten de Allah yolumu açtı. sünni de olsa sohbet, Allah din yolunda olanların yolunu açıyor. ilçenin çıkış yoluna geldim otostop çekiyordum hiç korkmadan arabanın nereye gideceğine bakmadan nefsimdeki gururla savaşaraktan...
sonunda bir yardımsever durdu ve beni arabaya aldı. ama dedi ben oraya kadar gitmiyorum. yarı yoldan köy yoluna sapacağım seni orda indiririm. düşünme tereddüt ne gezer. Çünkü Allah için kalmıştım o yolumu açacaktı ya...
geldik yarı yola saat gecenin 12si. hiç ışık yok adam köy yoluna döndü beni indirecek yakınlarda ne benzin istasyonu var ne bir ışık yanan ev... zifiri karanlık ay ışığı bile yok...
yaz havası dedim ya biraz yürürüm bir yere gelirim elbet... dümdüz yol dağ değil kayalık değil...
ama adam gitmiyor durdurdu arabayı beni bırakmaya kıyamıyor bu manzarada... beni otostop çekerken bekliyor...
olmazsa köye mi götürecek ne? (Allah'ın çıkardığı insana da bak karşıma Allah ona Ehlibeyt yolunu nasip etsin iyilik dolu kalbine karşılık. çünkü hiç tanışmadığımız biri)
dümdüz ovanın ortasında geceleyin karanlıklara gömülü karanlık dol sır dolu bir adam elini kaldırmış otostop çekiyor arabalar durur mu.. hır mıdır hırsız mıdır katil midir diye...
durmaldılar tabi
ben arabaların durmamasından rahatsız olmuyordum beni oraya kadar getiren adamın beni beklemesinden ve hakkımda geçireceği acımaklı düşüncelirinden rahatsız olmam kadar...
gitmiyordu o kadar dememe rağmen beni bırakmıyordu başbaşa gizemimle karanlığımla umduğum gaybi yardımın nasıl geleceğine dair inancımın nasıl sonuçlanacağına dair beklentimle...
kendi kendime bu karanlıkta da Allah var. burda korkulacak ne var ki beni ışıkta koruyan Allah değil mi? ben ki koruyorum ışıkta gündüz sayısız yok edici ölüm sebeplerinden diye ... düşünüyor kendimi cevaplıyordum.. bunu yaşamalı Allah'a karanlıkta da inanmalıyım diyordum...
ve Allah yine yardımını gönderdi... olmayacak olan oldu orda bile araba durdu...
çünkü ben görünebilmek için baya yola çıkmışım çünkü dümdüz boş yol arabalar çok hızlı geliyor, ve uzaktan beni göremiyorlar yakına geldiğinde de çabuk karar verdiklerinden durmadan geçiyorlardı...
öyleyken ters yönden gelen bir araba acı bir firenle ve korna çalarak benim yanımda yavaşladı. beklediğim yönden gelen araba da dengesi bozulmuş bu arabaya çarpmamak için acı bir kornayla yavaşladı ve tam benim yanımda durmak zorunda kaldı... la havle çekerek olma ihtimali yüksek bir kazanın şükrü olarak havadaki otostop dileği olan elime olumlu yanıt verdi.. bindim ve gideceğim arbası bol olan torpillilerin memurluk yaptığı yere ulaştım...
oradan nereye gittiğimi hatırlamıyorum
ama ben cevabımı almıştım...
Allahım bana iyi niyetimden dolayı bilgi dolu lutfunu göstermiş, gelecekte yolunda ilerlemem için karşıma çıkacak risk ve zorluklar hakkında karar verebilecek cesaret için uyarı göndermişti...
daha da cesur olmalıydım onun yolunda ilerlemek için... o dinine yardım edenlere yardım edeceğini vadetmişti...
çünkü o karanlıkta da Allah idi...
sürecek inşallah...
konya'nın tayinde torpil yaptırmayanların sürüldüğü uzak küçük ama şirin bir ilçesinde görev yapıyordum. büyükçe bir köy gibiydi ilçe akşam 7 den sonra dışarıya arabası yoktu.
oysa ben sıkılmıştım cuma akşamı atlayıp ucuz tirene binip kafamı uzaklara götürecektim.
erken kaçamazdım çünkü tefsir dersi vardı. ona katılmam gerekiyordu. bu haftalık katılmasam bi şey olmaz zaten sen ilahiyat mezunusun çok şey biliyorsun diyen şeytana kulak vermek yerine bu vesveseye küfür ederek hedef saptırdım.
yerine gizemin çekiciliğini ekledim karanlığa: dedim ben sohbete katılayım Allah yolumu açacaktır.
katıldım. gerçekten de Allah yolumu açtı. sünni de olsa sohbet, Allah din yolunda olanların yolunu açıyor. ilçenin çıkış yoluna geldim otostop çekiyordum hiç korkmadan arabanın nereye gideceğine bakmadan nefsimdeki gururla savaşaraktan...
sonunda bir yardımsever durdu ve beni arabaya aldı. ama dedi ben oraya kadar gitmiyorum. yarı yoldan köy yoluna sapacağım seni orda indiririm. düşünme tereddüt ne gezer. Çünkü Allah için kalmıştım o yolumu açacaktı ya...
geldik yarı yola saat gecenin 12si. hiç ışık yok adam köy yoluna döndü beni indirecek yakınlarda ne benzin istasyonu var ne bir ışık yanan ev... zifiri karanlık ay ışığı bile yok...
yaz havası dedim ya biraz yürürüm bir yere gelirim elbet... dümdüz yol dağ değil kayalık değil...
ama adam gitmiyor durdurdu arabayı beni bırakmaya kıyamıyor bu manzarada... beni otostop çekerken bekliyor...
olmazsa köye mi götürecek ne? (Allah'ın çıkardığı insana da bak karşıma Allah ona Ehlibeyt yolunu nasip etsin iyilik dolu kalbine karşılık. çünkü hiç tanışmadığımız biri)
dümdüz ovanın ortasında geceleyin karanlıklara gömülü karanlık dol sır dolu bir adam elini kaldırmış otostop çekiyor arabalar durur mu.. hır mıdır hırsız mıdır katil midir diye...
durmaldılar tabi
ben arabaların durmamasından rahatsız olmuyordum beni oraya kadar getiren adamın beni beklemesinden ve hakkımda geçireceği acımaklı düşüncelirinden rahatsız olmam kadar...
gitmiyordu o kadar dememe rağmen beni bırakmıyordu başbaşa gizemimle karanlığımla umduğum gaybi yardımın nasıl geleceğine dair inancımın nasıl sonuçlanacağına dair beklentimle...
kendi kendime bu karanlıkta da Allah var. burda korkulacak ne var ki beni ışıkta koruyan Allah değil mi? ben ki koruyorum ışıkta gündüz sayısız yok edici ölüm sebeplerinden diye ... düşünüyor kendimi cevaplıyordum.. bunu yaşamalı Allah'a karanlıkta da inanmalıyım diyordum...
ve Allah yine yardımını gönderdi... olmayacak olan oldu orda bile araba durdu...
çünkü ben görünebilmek için baya yola çıkmışım çünkü dümdüz boş yol arabalar çok hızlı geliyor, ve uzaktan beni göremiyorlar yakına geldiğinde de çabuk karar verdiklerinden durmadan geçiyorlardı...
öyleyken ters yönden gelen bir araba acı bir firenle ve korna çalarak benim yanımda yavaşladı. beklediğim yönden gelen araba da dengesi bozulmuş bu arabaya çarpmamak için acı bir kornayla yavaşladı ve tam benim yanımda durmak zorunda kaldı... la havle çekerek olma ihtimali yüksek bir kazanın şükrü olarak havadaki otostop dileği olan elime olumlu yanıt verdi.. bindim ve gideceğim arbası bol olan torpillilerin memurluk yaptığı yere ulaştım...
oradan nereye gittiğimi hatırlamıyorum
ama ben cevabımı almıştım...
Allahım bana iyi niyetimden dolayı bilgi dolu lutfunu göstermiş, gelecekte yolunda ilerlemem için karşıma çıkacak risk ve zorluklar hakkında karar verebilecek cesaret için uyarı göndermişti...
daha da cesur olmalıydım onun yolunda ilerlemek için... o dinine yardım edenlere yardım edeceğini vadetmişti...
çünkü o karanlıkta da Allah idi...
sürecek inşallah...
Yorum