Duyuru
Daraltma
Henüz duyuru yok.
Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
Daraltma
X
-
Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
92maliki40.22%37şafii30.43%28hanefi18.48%17hanbeli10.87%10[center]..ey ahle aalam agham Eli mazloome... یا ابا عبدالله الحسین[center]
Bizleri öldürün! Zira Halkımızın bilinci daha da artacak!
Şehid Seyyid Abbas Musavi(Eski Hizbullah Lideri)Etiketler: Yok
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
Konuya katılıp ya da katılmadığımdan değil de. Ben de bir şey yazayım dedim.
Şafii ye göre kadına dokununca abdest bozulurmuş o yüzden şafiiler hac esnasında hanefiyi taklit edermiş. Yani bu kalabalık devirde şafii olarak hac etmek mümkün değil. Kimse de demiyor "Yapılması mümkün olmayan birşeyi Allah kural olarak koyar mı?" diye. Demek ki Şafii'nin bu ictihadı hatalıymış.
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
[quote author=faramirofgondor link=topic=24975.msg168465#msg168465 date=1372376770]
Konuya katılıp ya da katılmadığımdan değil de. Ben de bir şey yazayım dedim.
Şafii ye göre kadına dokununca abdest bozulurmuş o yüzden şafiiler hac esnasında hanefiyi taklit edermiş. Yani bu kalabalık devirde şafii olarak hac etmek mümkün değil. Kimse de demiyor "Yapılması mümkün olmayan birşeyi Allah kural olarak koyar mı?" diye. Demek ki Şafii'nin bu ictihadı hatalıymış.
[/quote]
Onu mende duymuştum erbab. hanefi olup haca gidiyorlarmış sonra gelince tekrar şafii olurlarmış. duyunca inanmamıştım. şimdi inandım artık.[center]..ey ahle aalam agham Eli mazloome... یا ابا عبدالله الحسین[center]
Bizleri öldürün! Zira Halkımızın bilinci daha da artacak!
Şehid Seyyid Abbas Musavi(Eski Hizbullah Lideri)
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
Acaba günümüz şii müçtehidlerden hangisi hak ona uyalım.Bir taraftan siz tutuşturun bir taraftan ben.Empati güzel bir şey ama nerde..." Söyledim... duydu anlamına gelmez
Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
Anladı... hak verdi anlamına gelmez
Hak verdi... inandı anlamına gelmez
İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
[quote author=kevserizehra link=topic=24975.msg168476#msg168476 date=1372424318]
Acaba günümüz şii müçtehidlerden hangisi hak ona uyalım.Bir taraftan siz tutuşturun bir taraftan ben.Empati güzel bir şey ama nerde...
[/quote] sen şii olmak istediğinde istediğin müçteide uyabilirsin. hiçbirisi aksi veya ters bir fetva vermez.
peki biz sünni olmak istersek hangi mezhebinize geçelim? ki en doğrusu olsun?[center]..ey ahle aalam agham Eli mazloome... یا ابا عبدالله الحسین[center]
Bizleri öldürün! Zira Halkımızın bilinci daha da artacak!
Şehid Seyyid Abbas Musavi(Eski Hizbullah Lideri)
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
[quote author=kevserizehra link=topic=24975.msg168476#msg168476 date=1372424318]
Acaba günümüz şii müçtehidlerden hangisi hak ona uyalım.Bir taraftan siz tutuşturun bir taraftan ben.Empati güzel bir şey ama nerde...
[/quote]
O değil de niye aklını kullanmadan konuşuyorsun? Sünni forumda şiilere hakaret serbesttir ama bu forumda size asla 2 taraf arasındaki farkı burdan düşün.
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
[quote author=ali enis link=topic=24975.msg168484#msg168484 date=1372430394]
sen şii olmak istediğinde istediğin müçteide uyabilirsin. hiçbirisi aksi veya ters bir fetva vermez.
peki biz sünni olmak istersek hangi mezhebinize geçelim? ki en doğrusu olsun?
[/quote]
Sunni olmana gerek yok,Şii olarak da sunni mezhebe uyup fitnenin gözünü çıkarabilir,bu ateşi söndürebilirsin." Söyledim... duydu anlamına gelmez
Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
Anladı... hak verdi anlamına gelmez
Hak verdi... inandı anlamına gelmez
İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
NAMAZDA EHL-İ SÜNNETE UYMAK
S.610: Ehl-i Sünnet’in arkasında cemaat namazı kılmak câiz midir?
C: Onlarla iyi geçinmek için olursa arkalarında cemaat namazı kılmak câizdir.
S.611: İş yerim kürt bölgelerinden birindedir, oranın Cuma ve cemaat imamlarının çoğunluğu Ehl-i Sünnet'tendir; onlara uymanın hükmü nedir?
C: Cuma ve cemaatlerde onların namazına katılmanın sakıncası yoktur.
S.612: Ehl-i Sünnet'in günlük namazlarına katılırken bir arada olduğumuz yerlerde bazı amelleri onlar gibi yapıyoruz. Mesela eli bağlı namaz kılıyoruz, vakti ve halıya secde etmemeyi gözetmiyoruz; böyle bir namazı yenilemeye gerek var mı?
C: Ehl-i Sünnet'le iyi geçinmek bunları gerektirirse halıya secde etmekle dahi olsa onlarla namaz kılmak sahih ve yeterlidir; ancak, onlarla kılınan namazda el bağlamak -zaruret gerektirmiyorsa- câiz değildir.
S.613: Mekke ve Medine'de İmam Humeyni'nin (kuddise sirruhu) fetvasına dayanarak Ehl-i Sünnet'le cemaat namazı kılıyoruz. Bazı vakitlerde ve camide namaz kılmanın faziletini elde etmek için -Örneğin, öğle ve akşam namazından sonra ikindi ve yatsı namazlarını- Ehl-i Sünnet camilerinde toprak olmaksızın münferid olarak kılıyor ve halıya secde ediyoruz; bu namazların hükmü nedir?
C: Bu takdirde sıhhatine hükmedilir.
S.614: Biz şianın diğer ülkelere gittiğimizde eli bağlı olarak namaz kılan Ehl-i Sünnet'in namazlarına katılmamızın hükmü nedir? El bağlamada onlara uymamız farz mıdır, yoksa namazı eli açık mı kılmamız gerekir?
C: İyi geçinmek için olursa namazda Ehl-i Sünnet'e uymak câizdir ve onlarla kılınan namaz sahih ve yeterlidir; ancak zaruret gerektirmezse namazda el bağlamak farz değildir; hatta câiz bile değildir.
S.615: Ehl-i Sünnet'in cemaat namazına katıldığımızda onların yaptığı gibi kıyam halinde ayağın küçük parmağını namaz kılanın iki tarafında duranların küçük parmaklarına yapıştırmanın hükmü nedir?
C: Farz değildir; yaparsa da namazın sıhhatine zarar dokunmaz.
S.616: Ehl-i Sünnet akşam namazını şer’î akşam ezanından önce kılıyorlar; dolayısıyla, hac mevsiminde veya başka bir zamanda onlara uymamız ve o namazla yetinmemiz sahih midir?
C: Onların, vakit girmeden önce namaz kıldıkları belli değildir; ancak, mükellef vaktin girdiğini tesbit etmezse namaza girmesi sahih değildir. Ama Ehl-i Sünnet'le iyi geçinmek için olursa onların namazlarına katılmanın ve o namazla yetinmenin sakıncası yoktur.
www.tebyan.net/Islam/Ahkam
İ.HAMANEY
" Söyledim... duydu anlamına gelmez
Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
Anladı... hak verdi anlamına gelmez
Hak verdi... inandı anlamına gelmez
İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
[quote author=kevserizehra link=topic=24975.msg168497#msg168497 date=1372508302]
Sunni olmana gerek yok,Şii olarak da sunni mezhebe uyup fitnenin gözünü çıkarabilir,bu ateşi söndürebilirsin.
[/quote]
Ya bırak kardeşim. Hayırdır Mehdi falan mısın ya da hüccet? Sana mı uyacağız? Allah bize yeter. Sünni olup ta şiilere kin duymayan, şii olup ta sünnilere kin duymayan herkes kardeştir. İki tarfında fıkhında karşı tarafa hakaret etmemek asıldır. Ama burda sünnilere hakaret yok, sen git falan sitede şiilere hatta 12 İmam'a hakaret edenlere teki de o sitenin hocalarından, onları uyar. Fitne sensin şu an burda senin zayıf aklın. Zira kadınların aklı zayıftır. Onlarla danışmamak gerekir asla yani. Sana burda danışacak kimse yok fikirlerini kendine sakla.
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
[/color][quote author=faramirofgondor link=topic=24975.msg168499#msg168499 date=1372524828]
Ya bırak kardeşim... Fitne sensin şu an burda senin zayıf aklın. Zira kadınların aklı zayıftır. Onlarla danışmamak gerekir asla yani. Sana burda danışacak kimse yok fikirlerini kendine sakla.[/quote][color=blue]
Sayın faramirofgondor,
Üslubunuz bir Müslümana yakışmıyor.
Sayın KevseriZehra, ne yazdığını bilen, olgun bir İnsandır.
Sitem dolu eleştirileri, belki de Benim forumda paylaşımlarıma yöneliktir, veya onları da kapsamaktadır. Buna rağmen kendisine karşı kaba bir şekilde yazmam.
Bayanlara yönelik önyargınız da çok yanlış, Bu forumda öyle Bayan Üyeler var ki, Benden de, sizden de daha akıllılar.
KevseriZehra'nın bayan olduğunu nasıl anladınız, Sizi tebrik etmek gerekiyor.
Forumda zaten bir durgunluk var; Farklı düşünen, değişik pencereden bakan Kardeşlerimizin düşünceleri Foruma da bize zenginlik katar, lütfen biraz anlayışlı ve hoşgörülü olalım. Diğer siteler ile ilgili yazdıklarınızda haklısınız. Biz de aynısını yapmayalım. Sabır ve hoş görümüz ortaya çıksın.
Size tavsiyem yazdıklarınız İçin Sayın KevseriZehra'dan özür dilemenizdir.
[quote author=faramirofgondor link=topic=24975.msg168499#msg168499 date=1372524828]
Sünni olup ta şiilere kin duymayan, şii olup ta sünnilere kin duymayan herkes kardeştir.
İki tarfında fıkhında karşı tarafa hakaret etmemek asıldır.[/quote]
Bakın bu yazınız çok güzel, hep böyle yazın, biz de Sizi takip edelim.
Saygılar, Allah'a emanet olun...
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
Ya bırak Allah aşkına. Sen tut Nehcul Belaga okuma onu okuma bunu okuma sonra da buraya üye ol yorum yaz. Sözüm sana. Aşk Kervanı. Bak Hz. Ali Nechul Belaga da kadınlar hakkında "Kadınların nefsi zayıftır, aklı zayıftır, azimleri gevşek reyleri zayıftır" der. Oğlu Hasan'a vasiyetinde "sakın kadınlarla danışma" da der. Sen Ali'yi İmam edinmediysen bu sitede işin ne? Sünni olsun Şii olsun bir Fırka'ya bağlanmamış olsun burdaki herkesin İmam'ı Ali'dir.
İkincisi KevseriZehra nın bayan olduğunu nerden anladınız diyorsun? Bayan değilse o nik ne öyle. Ben erkek halimle bir bayan niki almam zira hem kendimden utanırım hem o ehl-i beyt e mensup bayandan.
Nehcul Belaga da ister iyi niyetli ister kötü niyetli olsun dine fitne karıştırabilecek kapasitede olan bir sözü gördüğü zaman İmam Ali nasıl sertliklerle cevap verdiğini hatırlamaz mısın? O'nun üslubunu benimseyen bir Allah kuluyum ben içinde bulunduğumuz zamanın bize dayattığı şeyleri benimseyerek değil.
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
faramirofgondor sen kevserizehra'nın ne demek olduğunu bilmiyorsun.Zaten bilseydin bunların kimlerden oluştuğunu-ne olduğunu anlardın.Ama uslübun güzel değil.Münazara da amaç müminlerin bildiklerini bir birlerine anlatmasıdır-yardımcı olmasıdır.Lütfen kin ve nefreti bir yana bırakalım.Ve şunu da bil ki,12 imama hakaret eden bizim düşmanımızdır.Ama önce kendini-kendimizi düzeltmediğimizde de çok ciddi sorunlar çıkar.İmamete düşman olan münafıktır.Ama bizim gibi bilmeyen-anlamayan cahil-i kasırlarda mustazaftır." Söyledim... duydu anlamına gelmez
Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
Anladı... hak verdi anlamına gelmez
Hak verdi... inandı anlamına gelmez
İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
Ehlibeyt’e alimlerine göre Ehl-i Sünnet fakihleri güvenilir mi?
Ehli beyt alimleri ehl-i sünnet fakihleriyle iftihar etmektedirler.Ehl-i sünnet fakihleri tarih boyunca hep haktan yana olmuş, ehlibeyte saygıda kusur etmemiş ve ehlibeyt alimlerine tüm tehlikeleri göze alarak destek vermişlerdir. Muhammedi Sunniliğin temsilcileri olan bu fakihlerin tarihe iz bırakan örnek duruşları bizi onurlandırmaktadır.Örneğin:
1)Ali Şeriati, İslam Ekonomisi’nde Tarih-i Belh’te geçen bir rivayeti aktarır ve Ahmed b. Hanbel’in bu duruşunu överek zikreder.
Ahmed b. Hanbel’in oğlu Salih, Âbbasî döneminde bir yıl Belh’te Kadılık yapmış, daha sonra istifa etmiştir. İmamın oğluna karşı tutumu, bugün muktedirlerin sofrasına oturanları mahkûm eden cinstendir. Tarih-i Belh’te şu bilgilere rastlıyoruz: “Salih o kadar fakih, zahid ve Kadılıkta ustaydı ki, geceleri evinin kapısını açık bırakarak uyurdu. Bunu, zulme uğramış birisi gece yarısı muhtaç olursa gelebilsin diye yapardı. Ancak istifa etti ve Kadılık yapmaktan tevbe etti. Ahmed b. Hanbel’in evinde ekmek pişirilmişti. Ahmed sordu: ‘Bu ekmek nasıl yapıldı?’ Onlar ‘Salih’in evinden hamur mayası alınarak yapıldı’ dediler. Bunun üzerine Ahmed, ‘Salih geçen yıl İsfahan Kadısı değil miydi?’ dedi ve ekledi, ‘Bırakın, o ekmeği yemeyin!’ Dediler ki, ‘Bir zamanlar İsfahan Kadısı olmuşsa ne olur, şimdi Kadı değil ya.’ Ahmed şöyle dedi: ‘Ekmeğin hamur mayası oğlumun evinden alınmış ise, o, bir zamanlar Kadı’ydı.’ ‘Ne yapalım?’ dediler. Dedi ki, ‘Saklayın, bir dilenci gelince ona verin. Ama ona hamur mayasının Salih’in evinden olduğunu söyleyin.’ Ekmek evde kırk gün durdu ve bozuldu. Belh’te hiçbir dilenci istekte bulunmadı. Bir müddet sonra Ahmed tekrar sordu: ‘Ekmeği ne yaptınız?’ Dediler ki, ‘Dicle’ye attık.’ Ahmed b. Hanbel o günden itibaren ömrünün sonuna kadar Dicle’nin balığını yemedi.” (Ali Şeriati, İslam Ekonomisi, Dünya Yay., s. 62-63)
2) Ebu Hanife Emevî idaresine karşı Zeyd b. Ali’nin kıyamına destek oldu ve onu mali açıdan destekledi. Zeyd b. Ali’nin savaşını Bedir günü Hz. Peygamber’in müşriklerle savaşına benzeten Ebu Hanife, onun yenilişine ve kendisiyle birlikte oğullarının şehid edilişine tanık oldu. Zeyd b. Ali’nin mağlubiyetinden sonra sözlü muhalefetini daha da sertleştirdi ve Emevî idaresinin teklif ettiği görevi reddetti. Vali İbn-i Hubeyre tarafından teklif edilen görevi reddettiği için Ebu Hanife tehditlere maruz kaldı. Kendisini ikna etmeye çalışan ulemâya verdiği cevap meşhurdur:
“O adam benden Vasıt Mescidi’nin kapılarını saymamı dahi isteseydi yine kabul etmezdim. Nasıl olur da benden boynu vurulacak bir adamın yazısını imzalamamı istiyor? Allah’a yemin olsun ki, bu işe ebediyen girmeyeceğim!”
( Muhammed Ebu Zehra , Mezhepler Tarihi, Çev: Sıbgatullah Kaya, Anka Yay., s. 362)
İkna edilemeyen İmam, günlerce hapsedildi ve dövüldü. İbn-i Hubeyre, hapiste kaldığı süre içerisinde kararından döndürülemeyen Ebu Hanife’yi sonunda serbest bırakmak zorunda kaldı. İmam, serbest bırakılmasının ardından Hicaz’a gitti ve Abbasîler idareyi ele geçirinceye kadar orada kaldı.
Başlangıçta biat eden Ebu Hanife, Abbasî idaresinin bir müddet sonra Ali oğullarına zulmetmeye başlaması üzerine yeniden muhalefet bayrağını açtı. İmam, Irak’ta açıkça Muhammed Nefsu’z-Zekiyye’nin kardeşi İbrahim’e yardım edilmesi gerektiğini, bunun vacip olduğunu söylüyordu. Hatta El-Mansur’un komutanlarından bazılarını İbrahim’le savaşmaktan caydırmıştır. Yaşanan bir dizi olaydan sonra Emevî idaresi gibi Abbasî idaresi de Ebu Hanife’nin fetvalarını takibe aldı ve onu göz hapsinde tuttu. El-Mansur’un kurnazca bir plan yaparak görevi kabul etmeyeceğini bile bile Ebu Hanife’ye Kadılık teklif etmesi İmam için sonun başlangıcıydı. El-Mansur’un ısrarı karşısında direnen İmam’ın verdiği cevap ibret vericidir: “Kadılık teklifine karşılık beni Fırat’ta boğmakla tehdit etsen, boğulmayı tercih ederim!”
( Muhammed Ebu Zehra, a.g.e, s. 366; El-Hatibu’l-Bağdadî, Tarih-u Bağdad, 13/329)
Bunun üzerine El-Mansur, en azından hükümleri inceleyip isabetli olanları onaylamasını, isabetli olmayanları ise iptal etmesini istedi, ancak Ebu Hanife bunu da reddetti. Böylece İmam’a zindanın yolu görünmüş oluyordu. Ebu Hanife’nin zindanda işkence gördüğü konusunda ihtilaf yoktur. Ancak zindan da işkence altındayken mi, yoksa salıverilmesinden kısa bir süre sonra mı öldüğü konusunda çeşitli rivayetler mevcuttur. Onun vasiyeti de başlı başına bir mesaj niteliğindedir:
“Beni Halife’nin gasp ettiği ileri sürülen bir toprağa gömmeyin!”( Muhammed Ebu Zehra, a.g.e, s. 366)
3)Necran Valisi, Harun Reşid’e yazdığı mektupta şunları söyler:
“Alevîlerden dokuz bin kişi harekete geçti. Ben bunların ayaklanmalarından korkuyorum. Ayrıca burada Muttalib soyundan gelen eş-Şafiî’nin torunlarından bir adam var ki, benden ne emir dinliyor ne de yasak. Bir savaşçının kılıcıyla yapamadığını o diliyle yapıyor.” (Muhammed Ebu Zehra, a.g.e, s. 429)
Mutahhari şöyle diyor:
‘’Şunu unutmayın, biz Şii olduğumuzdan dolayı şunu göz ardı etmemeli ve bu imamların Emevi ve Abbasi halifelerinin oyuncağı olduğunu ve halifelerin her söylediklerini yerine getirdiklerini düşünmeyelim. Kesinlikle böyle değildir.Onlar kendi yollarında azimli ve karalıydılar.Ebu Hanife’den cezaevinde Abbasi hükümetinin meşru bir hükümet olduğuna dair fetva istiyorlardı.Fakat o kesinlikle böyle bir fetva vermeye yanaşmıyordu.Ve halkın daha önce beni Hasan’a(İmam Hasan’ın çocukları) biat ettiğini, bu biat doğru olduğundan Abbasilere yapılan biatin yanlış olduğunu söylüyordu.Çokça kırbaçlandı ama o kendisinden istenilen fetvayı vermedi.Malik bin Enes de böyle.O da cezaevine atıldı,halifeler aleyhine verdiği fetvadan vazgeçmesi için kırbaçlandı ama fetvasından vazgeçmedi.BUNLAR İSLAM’IN İFTİHAR VE ONURUDURLAR. Şunu da iyi biliniz ki İslam,halifelerin elinde oyuncak olacak insanlar yetiştirmez.’’
(İslam ve Değişim kitabı, s.62)
Emevi halifesi Ömer b. Abdulaziz’i diğer hükümdarlardan,meliklerden ayırt eden,farklı kılan en belirgin özellilerinden biri Âl-i Beyt’e olan sevgisidir.Nitekim O, daha halife olmadan Medine valisi iken, Hz. Ali’nin (r.a.) kızı Fatıma huzuruna gelince, O’nu hususi bir karşılama ile iltifat etmiş ve şöyle demiştir:
‘’Yeryüzünde bana sizden daha sevgili bir şey yoktur. Şüphesiz sizler (Ehl-i Beyt) bana, kendi Ehl-i Beytimden daha sevgilisiniz.’’dedi. (es-Savâ’ik, s.178,236 ;eş-Şifâ, s.435.)
Ömer b. Abdulaziz O’nu, Resulullahın sevdiği kimsenin kızı olduğundan dolayı seviyor, böylece onun sünnetine de uyuyordu.Bir keresinde Ömer b. Abdulaziz :
‘’Eğer bana Ebû Bekir, Ömer ve Ali (r.a) bir iş için gelseler, Resulullah’a (s.a.a) yakınlığından dolayı ilk önce Ali’nin işini bitirirdim.Yüksek bir yerden düşüp (parçalanmak) bana Onların işini Ali’nin işinden önce görmekten daha hoş gelir’’ demişti.O’nun, Resulullah’a (s.a.a) olan ilgisinden dolayı Âl-i Beyte sergilediği bu tavırlar Hz. Peygambere ve nesline olan hürmet, tazim, ikram ve ihsanın örnekleridir. Çünkü ‘’kişi sevdiği ile beraberdir’’ (eş-Şifa, s.436; es-Sevâ’ik, s.178) hem de ‘’Yıldızlar sema ehli için emân olduğu gibi, Ehl-i Beyt de Ümmet-i Muhammed için emândır.’’(Feyz. Kadîr, VI, 297, 365)
Bir gün Hz. Hasan’ın oğlu Hasan’ı Müsennâ’nın Abdullah adlı oğlu, Ömer b. Abdulaziz’in huzuruna girmişti. Daha küçük yaşlardaydı. Ömer b. Abdulaziz hemen O’nu meclisine kabul etti ve güzel şekilde karşıladı. Bunun üzerine Ümeyye soyundan olanlar O’nu kınadılar. O da onlara: ‘’Fatıma benden bir parçadır. O’nu sevindiren beni sevindirir.’’ hadis-i şerifini nakletti ve şöyle ilâve etti:
‘’Ben iyi biliyorum ki, eğer Hz.Fatıma (r.a) (şimdi) sağ olsaydı, oğluna yaptıklarıma sevinecekti.’’
(es-Savâ’ik, s.178)
Bir keresinde yanına Hz.Hüseyin’in torunu Abdullah b. Hasan birihtiyacı için uğradı. Ömer b. Abdulaziz , Âl-i Beytten birinin kapısına gelip ihtiyaç arzetmesinden utanmış olacak ki, ona şöyle dedi:’’Eğer bir ihtiyacın olursa, bana haber gönder yerine getireyim, yahut bana bir kâğıt yaz. Çünkü ben, seni kapımda görmekten dolayı Allah’tan haya ediyorum.’’(es-Sevâ’ik, s.178)
Bir sohbettoplantısında, Ömer b. Abdulaziz’e sordular:
‘’Neden Ehlibeyt sülalesine yakınlık gösteriyorsun? Halife’nin cevabı şu oldu:
Babam, toplantılarda konuşurken Hz. Ali kelimesini söylerken dili tutulurdu.Ben de neden böyle oluyor diye sorduğumda cevabı şu oldu.Oğlum bizim çevremizde olanlar, bizim kadar Ali hakkında bilgileri olsaydı, çevremizde kimse kalmaz, bizi terk ederlerdi. Ali’nin evlatlarına giderlerdi.’’
(el-İmamu’s-Sadık ve’l-Mezahibu’l-Erbaa, Esat Haydar, c.1, s.119)
" Söyledim... duydu anlamına gelmez
Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
Anladı... hak verdi anlamına gelmez
Hak verdi... inandı anlamına gelmez
İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
1.Üslubum Hz. Ali üslubudur ve güzeldir. Vaktinde sahabe de Hz. Ali'yi fazla sert olmakla suçlayıp Hz. Muhammed(s.a.a)'e şikayet etmiş. O da onlara"Ali hakkında bana şikayette bulunmayın, zira O Allah yolunda hepinizden ileridir." demiş. Şimdi bu sözü aa bu adam Allah yolunda bizden ileri olduğunu iddia ediyor diye yormayalım sakın. Belki en geride kalanınız benim.
Size niye kızdığımı açıklayayım?
"Sunni olmana gerek yok,Şii olarak da sunni mezhebe uyup fitnenin gözünü çıkarabilir,bu ateşi söndürebilirsin."
[/size]Adam şiiliği seçecek, sünni mezhebe uyacak? Sebep? Yani ben mezhebimi bulamadım da senin kadar da saçmalamadım bu konuda çok şükür. Bir de yazdıkların konuyla alakasız. Ordaki duruma bir cevap versene. Şafii ictihatının tekinin hatalı olduğunu da ispatladık. Ama sizin o kadar sünni alim ve evliyanızdan biri de çıkıp bunu göremedi mi? Yezid iyi Müslümanmış diyenler Sünniliğin içinde mi Şiiliğin mi? Sade bunlar değil..
Falan sünni sitesinde bir kardeşimiz Hz. Hüseyin'in Kerbela hakkında kısa bir videosunu yayınlamış. Ben ve 1,2 kişiden başka yorum yazan, teşekkür eden falan yok. Herhangi birşeyin altında dolu yorumlar.
Bir yere git 2 kere üst üste Hz. Ali'den bahset, 1 kere de yeter bazen, adam sana bu alevi ya da şiidir der. Ya rengi değişir anlarsın, ya da alevi misin? diye sorar.
Yani hak mezhebin Ehl-i Sünnet olduğuna inanıyorsan bence o mezhepteki ya da o mezhebe uyduğunu söyleyenlerdeki bu çelişki ve yanlışlıkların düzelmesi için çaba harcaman bence daha samimi olur.[size=11px]
Yorum
-
Ynt: Hangisi Haktır? maliki? şafi? hanefi? hanbeli?
[quote author=kevserizehra link=topic=24975.msg168509#msg168509 date=1372597139]
Ehlibeyt’e alimlerine göre Ehl-i Sünnet fakihleri güvenilir mi?
Ehli beyt alimleri ehl-i sünnet fakihleriyle iftihar etmektedirler.[/quote]
"iftihar"dan kasıt her halde imamlarımız a.s'ın Ebu Hanife, Süfyan es-Sevri ve bu gibi sünni fıkıhçıları lanetlemeleridir.
Ehl-i sünnet fakihleri tarih boyunca hep haktan yana olmuş, ehlibeyte saygıda kusur etmemiş ve ehlibeyt alimlerine tüm tehlikeleri göze alarak destek vermişlerdir.
Muhammedi Sunniliğin temsilcileri olan bu fakihlerin tarihe iz bırakan örnek duruşları bizi onurlandırmaktadır.
burada sünnilerin alim ve halifeleri için sünni kaynaklardan getirdiğin alıntılara gelince, bunlar asla şiilerin Ahmed b. Hanbel veya bir başkasına bakış açısını oluşturamaz. çünkü şiilerin her hangi şahısa bakışına yön verecek olanlar masumlar a.s'dır. eğer imamlarımız a.s Ebu Hanife'yi lanetlemişse Ebu Hanife ne yaparsa yapsın bu onun durumunu düzeltmez veya şiilerin ona saygı duymasına sebep olmaz. aynı şekilde eğer imamlar a.s sünni kral Ömer b. Abdulaziz için "fasık" demişlerse Ömer b. Abdulaziz ne yaparsa yapsın şiiler ona saygı duymaz.
Yorum
Yorum