Bilindiği ve ilgilenenlerin sıkça gözlemlediği gibi etistler bilime herkesten fazla sahip çıkarlar ve söyledikleri her fikir bilimsel bir tabana oturur.Bu taban tamamı ile materyalisttir..Bu tamamen bir görüntüdür..İlgili kişilerin kendi doğmalarına sahte bilim elbisesi giydirmektir.Bu söylediklerimi başta bahsettiğim en temel 2 konu üzerinden gerçekleştirirler.
1-Hayatın Başlangıcı
2-Evrenin Başlangıcı
Aslında bu iki kavramı tek bir isimde birleştirebiliriz.Evrim:1-Biyo evrim 2-Abiyo evrim..Yani cansız varlıkların değişimi, canlı varlıkların değişimi..Evrenin başlangıcı şeklinde bir tabir kullandım ama, burada kullandığım "başlangıç" kelimesi ateler açısından felsefi bir sorun teşkil eder ki bir başlangıcın olmadığını savunurlar.Kısaca değineyim, başlangıcı olan bir şeyin sonu vardır, sonu olan bir şeyin başlangıc amacı vardır.Amacı olan bir şey irade gerektirir.Bu irade de Allah tır.İşte bu sebeple başlangıç kelimesi kabul edilmez.
Konuyu çok dağıtmadan hayatın/canlılığın nasıl başladığı konusuna girelim.Bu konuda ateizm düşüncesi içinde Aristo ya atfedilen mantık hala geçerlidir.Abiyogenez, yani canlı varlıkları cansız varlıklar oluşturur.Bizim ve tüm canlıların temel yapı taşları hücrelerdir.Hücreleride herşey gibi atomlardan oluşurlar.Öyle ise biz dahil herşey atomlardan oluşur.Bu gözlenen gerçeğe kimse itiraz edemez fakat asıl soru atomlar hücreyi kendikendine mi oluşturmuşlardır?Ateistlerce bu soruya verilen cevap evet tir ve bilimseldir.Tabi bu konu hakkında en meşhur teori heterotrof diye adlandırılan teoridir.Başka ateist teorilerde mevcuttur ama ateist düşünce açısından bir çok problemler teşkil eder.Bu sebeple bu çevrelerce gündeme getirilmez.Kısaca heterotrof hipotezini, temel noktaları baz alarak fazla teknik detaya girmeden anlatmaya çalışayım.Zira teknik detaylara girilirse sayfalarca yazı yazmak gerekebilir.Kısaca:
*ilk organizmaların kendi besinini hazır olarak aldıklarını iddia eder.
*Canlı , cansızdan uzun süren bir evrim sonucu oluşmuştur.
*Oluşan canlı basit yapılıdır.
*Canlı , cansız maddeden bir kez oluşur.Sonraki canlılar bu canlıdan ortaya çıkar.
*Bu hipotez canlı oluşumunu Dünyanın oluşumunu paralel olarak izah eder.
*Heterotrof hipotezi evrim teorisine dayanır.
*Heterotrof hipotezi ile abiyogenez cansızdan , canlı oluşmuştur fikrini savunurlar.
şeklinde açıklanabilir.Kendi besinini hazır bulması demek aslında yaklaşık 3.5 milyar yıl önce dünyada oksijen olmaması tahminine cevaptır.Daha açıkçası, ilk canlılar oksijensiz yaşayabilmektedirler.Hücresel zar yapma ve büyük molekülleri sentezlemek için gerekli enerjiyi organik moleküllerin bağlarındaki kimyasal enerjiden sağlarlar.Dünya atmosferi oluşup oksijen sağlanınca, bu canlılar evrim geçirip oksijenli solunum yapmaya başlarlar.Buraya kadar açıkladığım nokta tamamen ateist inançlarından çıkmadır, doğmadır.Teknik detaylara pek girmek istemiyorum ama girmeden de açıklaması net olarak mümkün olmayan bir konu.
Canlıyı oluşturan cansız maddeler nelerdir peki:Bunlar gazdır, H2O , NH3 , CH4 , H2 dir.
Bunlar sıcaklık ve UV (korumasız güneş ışığı) vasıtası ile aminoasitleri oluşturur, aminoasitler yağ,protein ve karbonhidratı oluşturur ve koeservat denilen basit hücre meydana gelir.Bu noktada bunların oluşması gerçekte deneme-yanılma şeklinde olasılıklara bağlanır.Fakat bu kesinlikle mümkün değildir.Çünkü bu olayların gerçekleşmesi için bilgi kesinlikle şarttır.Dediğim gibi detaylara girersek çok uzayacak. bu yüzden kısaca devam ediyorum.Bilgi dedik, ama bu bilgi İlahi bir bilgidir ki bizler, yani insanoğlu akıllı ve bilinçli varlıklar olarak hala bir tek hücre yapabilmiş değiliz.Üstelik bu canlıyı meydana getirdiği söylenen olaylar, gariptir ki 5 milyar yıl içinde sadece 1 kere meydana gelmiştir.Yani ne doğada bri tekrarı olmuştur, ne de insanoğlu bu açıklamalar doğrultusunda bir modelleme yapabilmiştir.Ama ne hikmetse bu hipotez bilimsel olarak kabul edilir.Oysa Amerikan Bilimler Akademisinin bilimsellik tarifi, deneylenebilir, gözlemlenebilir, yanlışlanabilir şeklindedir.Fakat bu hipotezin, bu tarife rağmen bilimsel olduğu savunulur.
Canlıların yapıtaşı hücrenin yapıtaşı RNA şeklinde kabaca bir yuvarlama yapalım ve devam edelim.RNA bir moleküler kimyasal oluşumudur.Kendinde varolduğu kabul edilen bilgiler ile protein yapar ve sonuçta DNA denilen canlının,canlı olma bilgilerinin saklandığı bir kimyasal oluşuma dönüşür.Tabi burada, bu değişim süreçlerinde yine İlahi bilgi gerektiren, kendikendine oluşması imkansız olaylar gerçekleşir.Fakat ben bunu da geçip, asıl temel soruyu sormak istiyorum:RNA kendini neden kopyalar?Yani neden çoğalır?İşte buna gerçekten cevap yoktur.Ateistlerce sadece "doğal" denilir ki bu "doğal" kavramı aslında ateizmin ilahıdır.Bunu evrenin başlangıcı başlığı altında açıklamak istiyorum.
Evet, aslında bir ateistin için evrenin başlangıcı kabul edilemez, olsa olsa bir sürecin başlangıcı olarak taktim edilir.Neden? Çünkü tüm varlık, değişimin bir sonucudur.Evrende bu değişimlerden oluşmuş bir sonuçtur.Sonuçtur ama sonlu değildir.Konuyu baştan almakta fayda var.Geçtiğimiz yüzyıl materyalizmin hakim olduğu bir yüzyıldır.En meşhur bilimsel söylemede; madde yoktan varedilemez, vardan da yok edilemezdir.Günümüzde maddenin yerini enerji almıştır.Yani gördüğümüz ve göremediğimiz herşey enerji nin değişimleri sonucu oluşmaktadır.Bu noktada ateizme can alıcı bir soru sorulur
eki enerji neden değişme gereği duymuştur?Cevap iki şekildedir:1-Değişmek için neden bir nedene ihtiyaç duymalı.2-Enerjinin doğasında var..
Birinci cevaba dair, öyle ise enerjinin bir formu olan bizler, nedensiz bir değişimin neden olduğunu soruyoruz, nedensellik içermeyen enerji, bize kendini neden sorgulatıyor?İşin bu kısmı tamamıyle felsefidir, bilim ile uzaktan-yakından alakası yoktur.Bu kısma dair tonlarca fikir üretilebilir fakat hepsi safsatadan ibaret olacaktır.İkinci olarak enerjinin doğasından da kesinlikle söz edilemez.Çünkü hiçbir şey bilinmemektedir.Daha bilimsel temellere oturtarak konuşalım:
Einstain ın görelilik/izafiyet kuramına göre zaman ve kainat birlekte varolmak zorundadır.Bu kuram bilimsel olarak çürütülememiştir.Buradan hareketle, biz yani insanoğlu için, enerjinin dönüşmeden evvelki halini yokluk olarak tanımlamak zorundayız.Çünkü ortada kainat yoktur, zaman yoktur.Zaman boyutu olmadan, insanoğlu için hiçbir şey bilimsel olarak tanımlanamaz.Bu tanımlanamazlığın manasıda yokluktur.Yani açıkçası yoktan var edilmiş, yaratılmış bir evren içinde yaşıyoruz.Bu kısım kimi ateistlerce kabul edilmez, kimilerince de kabul edilerek o halde, Yaratıcı nın da varlığını bilimsel olarak kabul edemeyiz şeklinde karşı bir iddia öne sürülür.Bu noktada çk şey söylebilirim ama güncel ve basit tek bir örnekle bu iddiaya yanıt vermeyi tercih edeyim.Yerçekimine dair elimizde hiçbir maddi veya madde üstü veri yok.Öyle ise bilimsel olarak yerçekimine de yokmu demeliyiz?İşte burada dümen kırılır, iyide bizi yere çeken bir gücün varlığını herkes gözlemler denilir.Fakat ne hikmetse yerçekimi dahil, kainatı Yaratan ve bir arada tutan Güç, adı Allah olduğu sürece gözlemlenemez..Burada ateizmin dualitik yani ikiyüzlü tavrı net olarak görülür.
Bunlar materyalist bilimin problemleridir.Bu probleme günümüzde kuantum fizik sekmesi ile bir takım açıklamalar getirilir.Karmaşık olduğu ve uzayacağından çok fazla detaya girmeyeceğim.Kuantum fizik, belirsizlik için atom altı parçacıkların davranışlarını inceler ve bu davranışları olasılıklar yüzdesi olarak bize verir.Bu konu dahilinde, doğallık kavramını da içeren çok can alıcı bir soru gündeme gelir.Kainat oluşurken, maddenin tamamen zıddı parçacıklar meydana gelmek zorundadır, yoksa evren genişleyemez, enerjiden madde oluşamaz kısaca.Yani evrenimizin bire bir ters simetrisi olmalıdır.Doğal olan budur.Yani madde ile anti madde diyebileceğimiz zıtlık karşılaştıklarında, başlangıçtaki saf enerjiyi ortaya çıkarır.Fakat nedense doğallığı bozan bir İrade söz konusudur.Çünkü madde, simetrisine yani anti maddesine göre fazladır, baskındır.Olmaması gerekir ama olmuştur.Fakat böyle olmasaydı da aslında evrenimizin var olması mümkün değildir.İşte bütün doğallık tam bu noktada bozulur.Doğa bir ilah olmaktan çıkmıştır artık ama bilim yobazı olan ateistler bu noktaya ya bilmiyoruz ama bileceğiz şeklinde, ya da karanlık madde diye bir kavram uydurarak maddenin kendisini İlah olarak kabul etmeye devam ederler.
Tam bu nokta, Allah ın varlığını ve birliğini açıkça haykırır.Çünkü bu olay 13.7 milyar yıldır tekrar eden bir mucizeyi Yaratan ın varlığına delildir.Adına "yoksul ikizler" denilen bir galaksi ya da yıldızlar topluluğunu oluşturacak madde kayıptır, yoktur.Madde veya enerji yok edilmiştir ki var olan herşeyin Allah ı zikri/tesbihide budur.Evrenin şişmesi ile yoktan var edilme her an sürmektedir ki var olan herşeyin Allah a secdeside bundandır.
Okuyucuların fazla uzun yazıları okumadığını tahmin ettiğimden teknik detaylara girmeden ateizmin bilimsel balonlarının, gerçekten nasıl bir balon olduğunu göstermeye çalıştım.Fakat ne yazık ki benim/bizim cevaplarımız, ateizmin gereğinden fazla ciddiye alınmasından kaynaklanıyor.Ciddiye alınıp cevap verilmesi de internet ortamında veya gerçek hayatta bu saçma ideolojinin yaygınlaşmasını sağlıyor.Ama bu demek değildir ki hiç cevap verilmeyek.Demek istediğim, ana kavşaklardaki temel soruları sorup, ateis bireyle birbir tartışmadan kendisini salih bir akılla düşünmeye sevketmek doğru bir davranıştır.Bu onların silahları ile silahlanmak anlamındadır.Zira ateist bireylerinde yaptığı budur.Fikirsel anlamda şüpheyi ve fitneyi ortaya koyup kenara çekilmek..Zaten dinmiz fıtrat/gen dini olduğundan, ilgili birey salih bir akıl ile düşündüğünde Allah hidayet nasip edecektir diye düşünüyorum.
Saygılarımla
not: bu güzel yazinin yazari hakkinda bir bilgiye ulasamadim malesef
kendisine giyaben tesekkür ediyorum
1-Hayatın Başlangıcı
2-Evrenin Başlangıcı
Aslında bu iki kavramı tek bir isimde birleştirebiliriz.Evrim:1-Biyo evrim 2-Abiyo evrim..Yani cansız varlıkların değişimi, canlı varlıkların değişimi..Evrenin başlangıcı şeklinde bir tabir kullandım ama, burada kullandığım "başlangıç" kelimesi ateler açısından felsefi bir sorun teşkil eder ki bir başlangıcın olmadığını savunurlar.Kısaca değineyim, başlangıcı olan bir şeyin sonu vardır, sonu olan bir şeyin başlangıc amacı vardır.Amacı olan bir şey irade gerektirir.Bu irade de Allah tır.İşte bu sebeple başlangıç kelimesi kabul edilmez.
Konuyu çok dağıtmadan hayatın/canlılığın nasıl başladığı konusuna girelim.Bu konuda ateizm düşüncesi içinde Aristo ya atfedilen mantık hala geçerlidir.Abiyogenez, yani canlı varlıkları cansız varlıklar oluşturur.Bizim ve tüm canlıların temel yapı taşları hücrelerdir.Hücreleride herşey gibi atomlardan oluşurlar.Öyle ise biz dahil herşey atomlardan oluşur.Bu gözlenen gerçeğe kimse itiraz edemez fakat asıl soru atomlar hücreyi kendikendine mi oluşturmuşlardır?Ateistlerce bu soruya verilen cevap evet tir ve bilimseldir.Tabi bu konu hakkında en meşhur teori heterotrof diye adlandırılan teoridir.Başka ateist teorilerde mevcuttur ama ateist düşünce açısından bir çok problemler teşkil eder.Bu sebeple bu çevrelerce gündeme getirilmez.Kısaca heterotrof hipotezini, temel noktaları baz alarak fazla teknik detaya girmeden anlatmaya çalışayım.Zira teknik detaylara girilirse sayfalarca yazı yazmak gerekebilir.Kısaca:
*ilk organizmaların kendi besinini hazır olarak aldıklarını iddia eder.
*Canlı , cansızdan uzun süren bir evrim sonucu oluşmuştur.
*Oluşan canlı basit yapılıdır.
*Canlı , cansız maddeden bir kez oluşur.Sonraki canlılar bu canlıdan ortaya çıkar.
*Bu hipotez canlı oluşumunu Dünyanın oluşumunu paralel olarak izah eder.
*Heterotrof hipotezi evrim teorisine dayanır.
*Heterotrof hipotezi ile abiyogenez cansızdan , canlı oluşmuştur fikrini savunurlar.
şeklinde açıklanabilir.Kendi besinini hazır bulması demek aslında yaklaşık 3.5 milyar yıl önce dünyada oksijen olmaması tahminine cevaptır.Daha açıkçası, ilk canlılar oksijensiz yaşayabilmektedirler.Hücresel zar yapma ve büyük molekülleri sentezlemek için gerekli enerjiyi organik moleküllerin bağlarındaki kimyasal enerjiden sağlarlar.Dünya atmosferi oluşup oksijen sağlanınca, bu canlılar evrim geçirip oksijenli solunum yapmaya başlarlar.Buraya kadar açıkladığım nokta tamamen ateist inançlarından çıkmadır, doğmadır.Teknik detaylara pek girmek istemiyorum ama girmeden de açıklaması net olarak mümkün olmayan bir konu.
Canlıyı oluşturan cansız maddeler nelerdir peki:Bunlar gazdır, H2O , NH3 , CH4 , H2 dir.
Bunlar sıcaklık ve UV (korumasız güneş ışığı) vasıtası ile aminoasitleri oluşturur, aminoasitler yağ,protein ve karbonhidratı oluşturur ve koeservat denilen basit hücre meydana gelir.Bu noktada bunların oluşması gerçekte deneme-yanılma şeklinde olasılıklara bağlanır.Fakat bu kesinlikle mümkün değildir.Çünkü bu olayların gerçekleşmesi için bilgi kesinlikle şarttır.Dediğim gibi detaylara girersek çok uzayacak. bu yüzden kısaca devam ediyorum.Bilgi dedik, ama bu bilgi İlahi bir bilgidir ki bizler, yani insanoğlu akıllı ve bilinçli varlıklar olarak hala bir tek hücre yapabilmiş değiliz.Üstelik bu canlıyı meydana getirdiği söylenen olaylar, gariptir ki 5 milyar yıl içinde sadece 1 kere meydana gelmiştir.Yani ne doğada bri tekrarı olmuştur, ne de insanoğlu bu açıklamalar doğrultusunda bir modelleme yapabilmiştir.Ama ne hikmetse bu hipotez bilimsel olarak kabul edilir.Oysa Amerikan Bilimler Akademisinin bilimsellik tarifi, deneylenebilir, gözlemlenebilir, yanlışlanabilir şeklindedir.Fakat bu hipotezin, bu tarife rağmen bilimsel olduğu savunulur.
Canlıların yapıtaşı hücrenin yapıtaşı RNA şeklinde kabaca bir yuvarlama yapalım ve devam edelim.RNA bir moleküler kimyasal oluşumudur.Kendinde varolduğu kabul edilen bilgiler ile protein yapar ve sonuçta DNA denilen canlının,canlı olma bilgilerinin saklandığı bir kimyasal oluşuma dönüşür.Tabi burada, bu değişim süreçlerinde yine İlahi bilgi gerektiren, kendikendine oluşması imkansız olaylar gerçekleşir.Fakat ben bunu da geçip, asıl temel soruyu sormak istiyorum:RNA kendini neden kopyalar?Yani neden çoğalır?İşte buna gerçekten cevap yoktur.Ateistlerce sadece "doğal" denilir ki bu "doğal" kavramı aslında ateizmin ilahıdır.Bunu evrenin başlangıcı başlığı altında açıklamak istiyorum.
Evet, aslında bir ateistin için evrenin başlangıcı kabul edilemez, olsa olsa bir sürecin başlangıcı olarak taktim edilir.Neden? Çünkü tüm varlık, değişimin bir sonucudur.Evrende bu değişimlerden oluşmuş bir sonuçtur.Sonuçtur ama sonlu değildir.Konuyu baştan almakta fayda var.Geçtiğimiz yüzyıl materyalizmin hakim olduğu bir yüzyıldır.En meşhur bilimsel söylemede; madde yoktan varedilemez, vardan da yok edilemezdir.Günümüzde maddenin yerini enerji almıştır.Yani gördüğümüz ve göremediğimiz herşey enerji nin değişimleri sonucu oluşmaktadır.Bu noktada ateizme can alıcı bir soru sorulur

Birinci cevaba dair, öyle ise enerjinin bir formu olan bizler, nedensiz bir değişimin neden olduğunu soruyoruz, nedensellik içermeyen enerji, bize kendini neden sorgulatıyor?İşin bu kısmı tamamıyle felsefidir, bilim ile uzaktan-yakından alakası yoktur.Bu kısma dair tonlarca fikir üretilebilir fakat hepsi safsatadan ibaret olacaktır.İkinci olarak enerjinin doğasından da kesinlikle söz edilemez.Çünkü hiçbir şey bilinmemektedir.Daha bilimsel temellere oturtarak konuşalım:
Einstain ın görelilik/izafiyet kuramına göre zaman ve kainat birlekte varolmak zorundadır.Bu kuram bilimsel olarak çürütülememiştir.Buradan hareketle, biz yani insanoğlu için, enerjinin dönüşmeden evvelki halini yokluk olarak tanımlamak zorundayız.Çünkü ortada kainat yoktur, zaman yoktur.Zaman boyutu olmadan, insanoğlu için hiçbir şey bilimsel olarak tanımlanamaz.Bu tanımlanamazlığın manasıda yokluktur.Yani açıkçası yoktan var edilmiş, yaratılmış bir evren içinde yaşıyoruz.Bu kısım kimi ateistlerce kabul edilmez, kimilerince de kabul edilerek o halde, Yaratıcı nın da varlığını bilimsel olarak kabul edemeyiz şeklinde karşı bir iddia öne sürülür.Bu noktada çk şey söylebilirim ama güncel ve basit tek bir örnekle bu iddiaya yanıt vermeyi tercih edeyim.Yerçekimine dair elimizde hiçbir maddi veya madde üstü veri yok.Öyle ise bilimsel olarak yerçekimine de yokmu demeliyiz?İşte burada dümen kırılır, iyide bizi yere çeken bir gücün varlığını herkes gözlemler denilir.Fakat ne hikmetse yerçekimi dahil, kainatı Yaratan ve bir arada tutan Güç, adı Allah olduğu sürece gözlemlenemez..Burada ateizmin dualitik yani ikiyüzlü tavrı net olarak görülür.
Bunlar materyalist bilimin problemleridir.Bu probleme günümüzde kuantum fizik sekmesi ile bir takım açıklamalar getirilir.Karmaşık olduğu ve uzayacağından çok fazla detaya girmeyeceğim.Kuantum fizik, belirsizlik için atom altı parçacıkların davranışlarını inceler ve bu davranışları olasılıklar yüzdesi olarak bize verir.Bu konu dahilinde, doğallık kavramını da içeren çok can alıcı bir soru gündeme gelir.Kainat oluşurken, maddenin tamamen zıddı parçacıklar meydana gelmek zorundadır, yoksa evren genişleyemez, enerjiden madde oluşamaz kısaca.Yani evrenimizin bire bir ters simetrisi olmalıdır.Doğal olan budur.Yani madde ile anti madde diyebileceğimiz zıtlık karşılaştıklarında, başlangıçtaki saf enerjiyi ortaya çıkarır.Fakat nedense doğallığı bozan bir İrade söz konusudur.Çünkü madde, simetrisine yani anti maddesine göre fazladır, baskındır.Olmaması gerekir ama olmuştur.Fakat böyle olmasaydı da aslında evrenimizin var olması mümkün değildir.İşte bütün doğallık tam bu noktada bozulur.Doğa bir ilah olmaktan çıkmıştır artık ama bilim yobazı olan ateistler bu noktaya ya bilmiyoruz ama bileceğiz şeklinde, ya da karanlık madde diye bir kavram uydurarak maddenin kendisini İlah olarak kabul etmeye devam ederler.
Tam bu nokta, Allah ın varlığını ve birliğini açıkça haykırır.Çünkü bu olay 13.7 milyar yıldır tekrar eden bir mucizeyi Yaratan ın varlığına delildir.Adına "yoksul ikizler" denilen bir galaksi ya da yıldızlar topluluğunu oluşturacak madde kayıptır, yoktur.Madde veya enerji yok edilmiştir ki var olan herşeyin Allah ı zikri/tesbihide budur.Evrenin şişmesi ile yoktan var edilme her an sürmektedir ki var olan herşeyin Allah a secdeside bundandır.
Okuyucuların fazla uzun yazıları okumadığını tahmin ettiğimden teknik detaylara girmeden ateizmin bilimsel balonlarının, gerçekten nasıl bir balon olduğunu göstermeye çalıştım.Fakat ne yazık ki benim/bizim cevaplarımız, ateizmin gereğinden fazla ciddiye alınmasından kaynaklanıyor.Ciddiye alınıp cevap verilmesi de internet ortamında veya gerçek hayatta bu saçma ideolojinin yaygınlaşmasını sağlıyor.Ama bu demek değildir ki hiç cevap verilmeyek.Demek istediğim, ana kavşaklardaki temel soruları sorup, ateis bireyle birbir tartışmadan kendisini salih bir akılla düşünmeye sevketmek doğru bir davranıştır.Bu onların silahları ile silahlanmak anlamındadır.Zira ateist bireylerinde yaptığı budur.Fikirsel anlamda şüpheyi ve fitneyi ortaya koyup kenara çekilmek..Zaten dinmiz fıtrat/gen dini olduğundan, ilgili birey salih bir akıl ile düşündüğünde Allah hidayet nasip edecektir diye düşünüyorum.
Saygılarımla
not: bu güzel yazinin yazari hakkinda bir bilgiye ulasamadim malesef
kendisine giyaben tesekkür ediyorum
Yorum