Ynt: Ateizm ve Çikmazlari
Özetle ifade etmek gerekirse, ontolojik kanıtın birçok güçlükleri ve hatta çıkmazları bulunabilir. Ancak ontolojik ateistik bir kanıt bulabilmenin güçlükleri ve çıkmazları kat kat daha fazladır.
Findlay'in "Tanrı zorunlu olarak vardır" önermesi hakkında önesürdüğü çözümlernelere ve itirazlara benzer çözümlemeler mantıksal pozitivizm geleneğini sürdürenleree hemen bütün teistik yargılar için öne sürülmüştür. ilhamını Viyana Çevresi filozoflarından alan birçok
düşünür, dar anlamda ele aldıkları Doğrulama Ilkesini teistik önermelere uygulayarak onların anlamsız olduklarını göstermeye çalışmışlardır. Bu tür bir doğrulama ilkesine göre, bir iddianın doğru olabilmesi için onun ya tecrübi verilerle, ya da mantık ve matematikte görülen zihinsel bir
işlemle doğrulanması gerekir. İmdi "Tanrı vardır" önermesini bu yollardan biri ya da ötekiyle doğrulamak mümkün değildir; öyle ise, böyle bir iddia anlamsızdır.
Çağdaş İngiliz filozoflarından A.Flew, doğrulama ilkesinden esinlenerek bir yanlışlama ilkesi formüle etmeye çalışmış ve şöyle demiştir:
Teistik iddialar doğrulanamazlar, çünkü onların yanlışlığını gösterecek hiçbir verinin bulunabileceği düşünülemez. Eğer bir iddia hiçbir şeyi inkar etmiyorsa, yanlışlamıyorsa, doğruladığı bir şey de yok demektir.
Öyle ise, "Tanrı dünyayı yarattı" veya "Tanrı insanları sever" ve benzeri iddialar anlamsızdırlar 16•
Herşeyden önce böyle bir çözümleme yöntemi ile hareket ederek ateizmi savunmak mümkün değildir. Çünkü burada teistik iddialar kadar ateistik iddialar da analamsız olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında "Tanrı vardır" iddiasıyla "Tanrı yoktur" iddiası aynı mantık statüsü içine girmektedirler. Bu durumda Tanrı'ya inanma veya inanmama konusu başka temellere dayanılarak verilecek bir kararın sonucu olacaktır.
Kaldı ki dilci filozoflar, özellikle Wittgenstein'ın hayatının son döneminde kaleme aldığı yazılarındaki "anlam kuramı"nı geliştiren filozoflarin da haklı olarak belirttikleri gibi, "anlamlı olma" ile "doğrulanabilme" yi birbirinden ayırmak gerekir. Anlamlı olup da emprik yollarlaya da zihinsel bir işlemle doğrulanamayan bir sürü önerme vardır.
Söz gelişi ahlak önermelerinin büyük bir bölümünü, katı doğrulama ilkesi ıle doğrulamak mümkün değıldir. Her dil biriminin, söz gelişi din dilinin ve ahlak dilinin kendilerine özgü bir mantığı, yani işlev görme biçimi vardır. Bu bakımdan "Tanrı dünyayı yarattı", "Tanrı insanlarısever" ve benzeri önermeleri emprik önermeler gibi kabul edip çözümlemeye başlarsak, daha isin başında iken çıkmaza düşeriz.
16 Ao Flew, "Theologyand Falsificııtioh". Neıv Essa)'s in Philosophical Theology, '0 980
Özetle ifade etmek gerekirse, ontolojik kanıtın birçok güçlükleri ve hatta çıkmazları bulunabilir. Ancak ontolojik ateistik bir kanıt bulabilmenin güçlükleri ve çıkmazları kat kat daha fazladır.
Findlay'in "Tanrı zorunlu olarak vardır" önermesi hakkında önesürdüğü çözümlernelere ve itirazlara benzer çözümlemeler mantıksal pozitivizm geleneğini sürdürenleree hemen bütün teistik yargılar için öne sürülmüştür. ilhamını Viyana Çevresi filozoflarından alan birçok
düşünür, dar anlamda ele aldıkları Doğrulama Ilkesini teistik önermelere uygulayarak onların anlamsız olduklarını göstermeye çalışmışlardır. Bu tür bir doğrulama ilkesine göre, bir iddianın doğru olabilmesi için onun ya tecrübi verilerle, ya da mantık ve matematikte görülen zihinsel bir
işlemle doğrulanması gerekir. İmdi "Tanrı vardır" önermesini bu yollardan biri ya da ötekiyle doğrulamak mümkün değildir; öyle ise, böyle bir iddia anlamsızdır.
Çağdaş İngiliz filozoflarından A.Flew, doğrulama ilkesinden esinlenerek bir yanlışlama ilkesi formüle etmeye çalışmış ve şöyle demiştir:
Teistik iddialar doğrulanamazlar, çünkü onların yanlışlığını gösterecek hiçbir verinin bulunabileceği düşünülemez. Eğer bir iddia hiçbir şeyi inkar etmiyorsa, yanlışlamıyorsa, doğruladığı bir şey de yok demektir.
Öyle ise, "Tanrı dünyayı yarattı" veya "Tanrı insanları sever" ve benzeri iddialar anlamsızdırlar 16•
Herşeyden önce böyle bir çözümleme yöntemi ile hareket ederek ateizmi savunmak mümkün değildir. Çünkü burada teistik iddialar kadar ateistik iddialar da analamsız olmaktadır. Bu açıdan bakıldığında "Tanrı vardır" iddiasıyla "Tanrı yoktur" iddiası aynı mantık statüsü içine girmektedirler. Bu durumda Tanrı'ya inanma veya inanmama konusu başka temellere dayanılarak verilecek bir kararın sonucu olacaktır.
Kaldı ki dilci filozoflar, özellikle Wittgenstein'ın hayatının son döneminde kaleme aldığı yazılarındaki "anlam kuramı"nı geliştiren filozoflarin da haklı olarak belirttikleri gibi, "anlamlı olma" ile "doğrulanabilme" yi birbirinden ayırmak gerekir. Anlamlı olup da emprik yollarlaya da zihinsel bir işlemle doğrulanamayan bir sürü önerme vardır.
Söz gelişi ahlak önermelerinin büyük bir bölümünü, katı doğrulama ilkesi ıle doğrulamak mümkün değıldir. Her dil biriminin, söz gelişi din dilinin ve ahlak dilinin kendilerine özgü bir mantığı, yani işlev görme biçimi vardır. Bu bakımdan "Tanrı dünyayı yarattı", "Tanrı insanlarısever" ve benzeri önermeleri emprik önermeler gibi kabul edip çözümlemeye başlarsak, daha isin başında iken çıkmaza düşeriz.
16 Ao Flew, "Theologyand Falsificııtioh". Neıv Essa)'s in Philosophical Theology, '0 980
Yorum