Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

    “Tanrı eserleri aracılığıyla bilinir”
    Isaac Newton

    Isaac Newton tarihin gördüğü en önemli bilim adamlarından biridir. 1687 yılında yayımlanan
    eseri Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) uçaklarımızı uçuran, arabaların ve günlük hayatta kullandığımız diğer eşyaların yapımında kullanılan klasik mekaniğin temellerini attı. Bu kitap tartışmasız bir biçimde yazılmış en önemli bilimsel eserdir. Newton yerçekimi kanununu ve kendi adıyla anılan üç meşhur hareket yasasını keşfetmiş ve matematiksel olarak formüle etmiştir. Gezegenlerin eliptik yörüngelerde
    hareket etmesi gerektiğini ve Güneş’in sistemimizin merkezinde olması gerektiğini matematiksel
    olarak göstermiş, böylece Dünya merkezli Evren anlayışının sonunu getirmiştir. Newton’dan
    önce, Aristo’nun etkisiyle, gökyüzündeki yasalar ile Dünya’daki yasaların farklı olduğuna inanılıyordu.

    Newton fizik yasalarının evrensel olduğunu göstermiştir. Newton ışığın yapısının homojen olmadığını göstermiş, renk teorisini bulmuş, ışığın parçacık doğasını keşfederek, yansıma ve kırılmayı açıklamıştır. Bugün halen kullanılan aynalı teleskobu o geliştirmiş, böylece kendisinden öncekilerden daha sağlıklı gözlemler yapılmasını olanaklı kılmıştır. Ses dalgalarını yakından incelemiş ve empirik soğuma yasasını bulmuştur. Newton aynı zamanda tarihin en önemli matematikçilerden biridir. Türev ve integrali Leibniz’le aynı zamanda keşfetmiş1, bu şekilde
    eğik yüzeylerin alan ve hacmini hesaplamayı olanaklı kılmış, hız gibi anlık değişimlerin matematiksel tanımını geliştirmiştir. Newton aynı zamanda kareköklerin yaklaşık değerini veren kendi ismini taşıyan metodu ve binom açılımı teoremini de bulmuştur. Matematiğin doğa bilimlerinde başarıyla kullanılabileceği önceden iddia edilmişse de, bunu gösterip matematikle fiziği birleştiren kişi odur. Principia’nın yayımlandığı 1687 yılı tarihçiler tarafından Aydınlanma Çağı’nın başlangıcı olarak kabul edilir. 2003’te Royal Society’deki bilim adamları arasında yapılan ankette “Einstein mı yoksa Newton mu daha önemli bilim adamı?” sorusu sorulmuş, sonuç olarak Newton galip gelmiştir. Michael Hart’ın meşhur “Tarihte En Etkili 100 Kişi” listesinde Newton, Hz. Muhammed’in arkasından 2. sırayı almıştır, aynı listede Hz. İsa 3., Einstein ise 10. sıradadır.

    Newton’un çok az bilinen ikinci bir yönü daha vardır. Newton bir ilahiyatçı, din felsefecisi ve din
    tarihçisidir. Günde 18 saat çalışan Newton, zamanının büyük bir kısmını bilimden ziyade,ilahiyata
    ayırmıştır. Yakın zamanda toplanan Newton’un el yazmalarının büyük bir çoğunluğu dinî yazılardır.
    Özellikle Aydınlanma Çağı’nın Fransız materyalistleri mekanikçi görüşlerini savunurken, mekanik
    Evren tablosunu savunan, materyalist bir Newton imajı çizmişlerdir. Oysa bu ileride de göreceğimiz gibi Newton’un inandıklarıyla taban tabana zıttır. Newton’un bu yönünün gizli kalmasının diğer bir sebebi de dinî yazılarını yakın çevresi hariç hiç kimseyle paylaşmamasıdır. Zira Newton’un ilahiyat alanındaki iddiaları o dönemler için çok tehlikeli iddialardır. Newton, Katolik ve Anglikan Kilisesi’nin gerçek Hıristiyanlık’ı savunmadığını, bu dinlerin gerçek Hıristiyanlık’ın tahribatı olarak ortaya çıktığını iddia etmiştir. Geleneksel Hıristiyanlık’ın önemli bir öğesi olan “üçleme”yi2 reddetmiş, onu Tanrı’ya bir hakaret olarak görmüştür. Tanrı’nın maddi olmadığını savunmuştur. İnsanın ölümsüz bir ruha sahip olduğu iddiasını reddetmiş, Tanrı’nın insanı ölümden sonra tekrar bedeniyle beraber canlandıracağını iddia etmiştir. Şeytanın
    bir varlık değil kişinin kötü tarafının metaforik bir gösterimi olduğunu düşünmüştür. Bütün bunların hepsi Newton’un yaşadığı dönemde ifade edilmesi yasak olan şeylerdi. Üçlemeyi reddeden insanlar öldürülmeye varan ağır cezalarla cezalandırılabilirlerdi. Newton üçlemeyi reddettiği için en iyi ihtimalle üniversiteden atılacaktı. Nitekim, Cambridge Üniversitesi’nde Newton’un yerini alan William Whiston, 1710 yılında üçlemeyi reddettiği için görevden alınacaktı. Şimdi Newton’un din ve Tanrı anlayışını daha detaylı incelemeye başlamadan önce Newton’un hayatına bir göz atalım.

    1 Newton türev ve integralle ilgili çalışmalarına 1666 yılında
    başladı, ancak çalışmalarına sadece birkaç dipnotta yer
    verdi. Leibniz ise türev ve integral üstüne çalışmaya 1674
    yılında başladı ve 1684 yılında bu çalışmalarını yayımladı.
    O tarihe kadar Newton çalışmalarını hâlâ yayımlamamıştı.
    Newton, çalışmalarının Leibniz tarafından yayınlamdığını
    görünce Leibniz’i hırsızlıkla suçladı. Bu da uzun yıllar
    sürecek olan Newton-Leibniz çekişmesine ve türev ve integrali
    kimin bulduğu tartışmalarına neden oldu. Bugün genel
    olarak kabul edilen görüş, Newton ve Leibniz’in farklı
    problemler üstünde çalışırken türev ve integral metotlarına
    ihtiyaç duydukları ve birbirlerinden bağımsız bir şekilde
    aynı metotları geliştirdikleri yönündedir.

    2 Üçleme ya da teslis, geleneksel Hıristiyanlık’ta tek
    Tanrı’nın üç kişiliği olduğu inancıdır. Bu üç kişilik: Baba,
    Oğul (İsa) ve Kutsal Ruh (Rûh-ul Kuds)’tur. Üç kişiliğe sahip
    olmakla birlikte Hıristiyanlara göre Tanrı tek varlıktır.
    Üçleme doktrini Hıristiyanlık dışında, başta Hint dinlerinde
    olmak üzere çeşitli antik dinlerde de kendini gösterir. Diğer
    İbrahimî dinler İslam ve Yahudilik bu doktrini reddeder.
    Üçlemeyle ilgili daha geniş bilgi için kitabımızın son sözüne
    bakabilirsiniz.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

    Hayatı
    Newton, Gregorian takvimine göre 25 Aralık 1642’de İngiltere’de doğdu. O soğuk kış günü hasta
    ve erken doğan bebeğin öleceği tahmin ediliyordu. Ancak Newton herkesi şaşırtıp hayata tutundu. Babası o doğmadan 2 ay önce ölmüştü. İç savaş ortamında hem çocuklara bakmak hem de çiftçilikle uğraşmak Newton’un annesi Hannah Ayscough’u çok zor durumda bıraktı. Bunun sonucunda Newton daha üç yaşındayken Hannah, North Witham’da din adamı olan Barnabus Smith ile evlendi. Fakat Newton, Woolthorpe’ta büyükannesinin yanında kaldı. Annesinden uzakta büyüyen Newton, günlüklerinden anladığımız kadarı ile üvey babasına ve onunla
    evlendiği için annesine kin duyuyordu. Newton hiçbir zaman evlenmedi, tüm hayatını çalışmalarına adadı. Çocukluğu boyunca oyun oynamamış bunun yerine çeşitli yel değirmeni ve araba modelleri yapmış, üvey babasının kütüphanesindeki kitapları okumuştur. Özellikle derin İncil bilgisi ile tüm arkadaşları ve öğretmenlerini şaşırtmıştır. 14 yaşına geldiğinde annesi tekrar dul kaldığı için çiftli ğe geri dönmek zorunda kalan Newton, o dönemde 3 küçük kardeşi ve annesine bakmak için okuldan ayrılıp çiftlikte çalışmak zorunda kaldı. Ancak öğretmenleri
    müdahale edip annesini ikna etti ve Newton’a
    burs sağlayıp okula geri aldılar. Bu olay Newton’u derinden etkilemiş ve kısa sürede Newton’un en başarılı öğrenci olmasını sağlamıştı. Newton daha sonra üniversite eğitimi için Cambridge
    Trinity College’a devam etti. Maddi olarak tutunabilmek için her gün saatlerce çeşitli işlerde çalıştı, hocalarına yardım etti, yemek dağıttı. Okulda öğretilen Aristo’ya ilgi duymayıp, Descartes, Galileo, Kepler gibi yeni düşünürleri okuduğu için Cambridge’deki hocalarının dikkatini çekmedi, sıradan bir öğrenci görüntüsü çizdi. Ancak evde kendi başına yaptığı çalışmalar bilimi tamamen değiştirecekti. Not defterlerinden anladığımız kadarı ile bu dönemlerde ilahiyata ilgi duydu. O dönemlerde yükselen Descartes’in Mekanistik Evren düşüncesine Tanrı’yı yok saydığı gerekçesi ile karşı çıkıyordu. Nitekim onun bilimsel projesi Tanrı’nın Evren’de aktif olduğu düşüncesini savunmak üstüne kurulmuştu.

    Newton 1665 yılında mezun olduğunda veba salgını başlamıştı. Veba nedeniyle okul eğitime ara
    verince yüksek eğitim planları yapan Newton evine geri dönmek zorunda kaldı. Evinde kaldığı sürece matematikteki çalışmalarına devam etti, meşhur binom açılımını çoktan geliştirmişti bile. Yine bu dönemde yerçekimi fikrini bulmuş, yerçekimi kuramı üstünde çalışmaya başlamıştı. Bu dönemler Newton’un ilahiyata ilgisinin de arttığı dönemlerdir. O yıllarda İncil’in tahribata uğrayıp uğramadığını anlamak için antik metinleri incelemeye girişmiştir. Yine aynı dönemlerde üçlemenin gerçek Hıristiyanlık’ta olmadığı sonucuna varmış, onun Hıristiyanlık’taki tahribat sonucu ortaya çıktığına inanmaya başlamıştır.

    Newton 1667 yılında Cambridge’e yüksek lisans eğitimi için geri döndü ve orada ders vermeye
    başladı. Bu dönemde optik üstüne ciddi çalışmalar yaptı. 1672 yılında Royal Society’ye üye oldu
    ve teleskobunu sundu. O dönemlerde artık Katoliklik ve Anglikan Kilisesi ile olan bağını tamamen koparmıştı. Mevcut Katoliklik’in tahrif olduğuna kanaat getirmişti. Ancak o dönemde Cambridge Trinity College’da ders veren tüm hocaların yedinci yılın sonunda Anglikan Kilisesi’ne bağlı papazlığa atanması gerekiyordu. Üçlemeyi reddeden, Anglikan Kilisesi’ni sapkın bulan Newton’un böyle bir göreve gelmesi kabul edilemezdi. Bu yüzden Newton Londra’ya gidip Kral’la konuşma kararı aldı, çünkü bu atamadan kurtulmanın tek yolu Kral’ın o kişinin istisna olabilmesine izin vermesiydi. Ancak dönemin kralı II. Charles daha önce kimseye böyle bir hak tanımamıştı. Newton altı haftalık bir uğraştan sonra istediğini aldı ve papaz olarak atanmaktan kurtuldu.

    1687 yılında devrim yaratacak eseri Principia yayımlandı. Newton 1689 ve 1690 yıllarında İngiltere parlamentosuna seçildi. Bu dönemlerde ciddi bir şekilde simyayla ilgilendi. Çok daha sonraları önemli kimyacıların tekrarlayacakları deneyleri o önceden yaptı. Amacı diğer simyacılar gibi metalleri altına çevirip zengin olmak değildi. Doğayla Tanrı’yı anlamayı hedefleyen Newton, simya yoluyla Tanrı’nın Evren’i ve yaşamı nasıl yarattığını bulacaktı.

    1690 yılında çok çalışmaktan hasta düştü, o dönemden sonra doğa bilimlerinden çok İncil’le ilgilenmeye başladı. Kendisi gibi üçlemeye inanmayan ünlü filozof John Locke’a gönderdiği ve hiç yayımlanmayan, üçlemeyi çürütmeyi hedefleyen bir metin hazırladı. O dönemlerde dinî kitaplar yazdı, ama yayımlamadı. Ancak ölümünden sonra 1733’te “Daniel ve St. John’un Vahyi Üstüne Gözlemler” ve 1754’te “İncil’de Dikkate Değer İki Tahrifin Tarihsel Nedenleri” isimli kitapları yayımlandı. Ama asıl vurucu eserleri yayımlanmadı. 1727 yılında hayata
    gözlerini yummadan önce Sakrament3 olarak bilinen dinî ayinlere katılmayı reddederek etrafındaki insanlara Katolik ve Anglikan Kilisesi’nin bozulmuş bir dini temsil ettiğine inandığını itiraf etmiş ve onun bir parçası olmayı reddederek Dünya’ya gözlerini yummuştu.

    3 Sakrament geleneksel Hıristiyanlık’ta Tanrı’nın bizzat katıldığına inanılan ayinlere verilen isimdir. Katoliklik’te 7 tane sakrament vardır. Sakramentlerden en meşhuru vaftizdir
    (Hıristiyanlık’a kabul töreni). Metinde bahsettiğimiz
    Sakrament, ölü ve hastalara uygulanan yağ sürme ayinidir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

      Isaac Newton ve Tanrı

      Isaac Newton’un simyacı yönünün medyada ve yakın zamanda yayımlanmış bazı romanlarda gözler önüne serilmesine rağmen, Newton’un ilahiyatçı kişiliği hâlâ halk tarafından fazla bilinmemektedir.
      Oysa Newton simya ve bilim alanlarından çok, ilahiyat alanında yazmıştır. Simya alanında yaklaşık bir milyon kelime yazan Newton, din ve din tarihi ile ilgili üç milyon kelime kaleme almıştır. Daha da önemlisi Newton’un bilim ve simya alanında yazdıklarının da aslında dinî motivasyonlarla yazılmış olmasıdır. Newton genç papaz Richard Bentley’e 1692 yılında yazdığı mektupta şunları söylüyordu:
      Bizim sistemimiz hakkında inceleme yazdığım zaman, insanların Tanrı’ya inancı dikkate almalarını sağlayabilecek prensipleri seçmeye dikkat ettim ve hiçbir şey beni onların bu sebeple kullanılmalarından daha fazla sevindiremez.
      Newton’a göre Tanrı hakkında bilgi edinmemizin iki yolu vardı, birincisi kutsal kitaplar, ikincisi de Tanrı’nın diğer eseri olan doğa. “Tanrı eserleri aracılığıyla bilinir” sözü Newton’un bilim felsefesini özetlemektedir. Newton’a göre doğa bilimlerinin arkasındaki en önemli amaç Tanrı’yı anlamaktır ve o hem bilimle hem de simyayla bu yüzden uğraşmıştır. Evreni de Hıristiyanlık’ın bozulmamış halini de Tanrı’nın yarattığına inanan Newton bu ikisinin çelişemeyeceğini düşünüyordu. Dolayısıyla hem bilimin dine, hem de dinin bilime yol gösterdiğine inanıyordu.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

        Newton, hayatı boyunca, Evren’e objektif bir biçimde baktığımız zaman tasarım göreceğimize ve
        bu tasarımdan Tanrı’yı bulacağımıza inanmıştır. Dolayısı ile Newton günümüz felsefecilerinin “tasarım kanıtı” dedikleri “Tanrı varlık kanıtı”nı savunmuştur.

        Daha üniversite öğrencisiyken canlılardaki simetrinin şans eseri açıklanamayacağını, ancak
        bir tasarım eseri gelişebileceğini savunmuştur. Bentley’le mektuplaşmaları sırasında Newton, Güneş sisteminin yapısının ancak üstün bir yaratıcı ile açıklanabileceğini söylemiş, aynı görüşü devrim niteliğindeki Principia’nın “Genel Açıklama” bölümünde de tekrarlamıştır. Ona göre Güneş sisteminde aynı yönde, eliptik yörüngelerde hareket eden gezegenler ve özellikle de kuyruklu yıldızlar büyük bir Matematikçi ve Mekanikçi’yi işaret etmektedir.
        Ancak Newton’a göre Tanrı Evren’deki yasaları yaratıp çekilmemiştir, hâlâ aktiftir ve Evren’e müdahale etmektedir. Newton’un yerçekimi teorisine göre bütün cisimler birbirini çekmektedir. Doğal olarak Newton’un aklında şöyle bir soru canlanıyordu, neden her şey bir noktada birleşmiyor, Evren sabit duruyordu? Newton’a göre bunun olmasını Tanrı engelliyordu, devamlı olarak gök cisimlerini birbirinden uzakta tutuyordu. Dolayısı ile Newton, yerçekiminin hem Tanrı’nın var olduğunu, hem de Tanrı’nın devamlı olarak Evren’de aktif olduğunu gösterdiğini düşünüyordu. Newton’a göre İncil’in gösterdiği de buydu. İncil, Evren’e devamlı müdahale eden, onu yöneten bir Tanrı’dan bahsediyordu ve bilim yasaları da aynı şeyi söylüyordu.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #5
          Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

          Newton ikinci ünlü eseri Optik’in basılmamış ilk versiyonunda Tanrı’nın bilimin ilk aksiyomu olduğunu söylüyordu. Newton’a göre bilim, Tanrı’nın varlığını kabulle başlardı, ancak bu kabul dogmatik olmazdı, Tanrı’ya tümevarım metoduyla ulaşılırdı. Newton Optik’in yayımlanmamış bu ön versiyonunda din felsefesinde “Âlem Delili” olarak bilinen Tanrı varlık delilinin bir versiyonunu ortaya atıyordu. Newton’a göre bilim, metot olarak sonuçtan sebebe doğru hareket ederdi. Bunun sonucunda kaçınılmaz bir biçimde Evren’in ilk sebebine ulaşırdı. Tanrı’nın özelliklerini bildirmek bilimin işidir, biz Evren’i inceleyerek Tanrı hakkında bilgi alırız. Dolayısı ile Newton’un bilim yasalarını kullanan bir inançsız, Newton’a göre ister istemez Tanrı’ya inanmaya başlayacaktır.

          Newton Tanrı’nın, Evren’in her yerine ve her anına yayıldığını düşünüyordu. Uzay Tanrı’nın
          duyu organı gibidir. Tanrı’nın yarattığı her şey otomatik olarak Tanrı tarafından algılanır. Newton her ne kadar yayımladığı eserlerde yerçekiminin kaynağı konusunda yorum yapmaktan kaçınsa da, çekim yasasının her yere ulaşması ile Tanrı’nın her yerde bulunmasından yola çıkarak yerçekiminin de sürekli Tanrı tarafından aktif tutulduğu fikrine sahip olduğunu özel yazılarından biliyoruz. Newton’un Deist (Tanrı’ya inanan ama dinleri reddeden kişi) olduğunu iddia edenler de vardır.

          Ancak bu iddia Newton’un el yazmaları ile açıkça yalanlanmıştır. Newton, Tanrı’nın aktif bir güç olarak Dünya’ya müdahale etmesinin yanında, çeşitli zamanlarda peygamberler aracılığı ile Dünya’ya dinler indirdiğine inanır. Ona göre Hıristiyanlık da özünde bu dinlerden biridir, ancak zamanla bozulmuş, değiştirilerek kirletilmiştir. Newton’a göre Hıristiyanlık’a verilen en büyük zarar ona üçleme olarak bilinen doktrinin sokulmasıdır. Üçleme bugün neredeyse bütün Hıristiyan mezheplerinin kabul ettiği, Hıristiyanlık’ın temel inançlarından biridir.
          Buna göre Tanrı’nın üç ayrı kişiliği vardır: Baba, Oğul (İsa) ve Kutsal Ruh. Dolayısıyla İsa, Tanrı’nın bu üç yüzünden biridir ve Tanrı’nın beden bulmuş halidir. Newton bu görüşe şiddetle karşı çıkmıştır, ona göre Tanrı tek bir kişiliktir ve İsa, Tanrı’nın vücut bulmuş hali olamaz. Ona göre üçleme inancı Hıristiyanlık’a IV. yüzyılda girmiş ve ondan sonra Hıristiyanlık doğru yoldan sapmış, I. yüzyıldaki orijinal Hıristiyanlık’tan uzaklaşmıştır. Anglikanizm, Kalvinizm, Katoliklik hepsi doğru yoldan sapmışlardır.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #6
            Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

            Newton’un üçlemeyi reddetmesinin arkasında üç tane önemli neden vardır. Birincisi Newton’a
            göre üçleme İncil’de yer almaz. Üçleme kavramının ya da bugün kabul edilene benzer bir üçleme
            tanımının İncil’de bulunmamasının yanında, İncil Tanrı’nın tekliğini vurgulamaktadır. Newton’a göre İncil’in 1. Korintliler 8:5 (“Bizim için tek bir Tanrı Baba vardır.”) ve 1.Timoteyus 2:5 (“Çünkü tek bir Tanrı ve Tanrı ile insanlar arasında tek bir aracı vardır.”) bölümleri açıkça üçleme inancıyla çelişmekte, Tanrı’nın birlik ve bütünlüğünü vurgulamaktadır.

            Newton’a göre gerçek Tanrı, Hıristiyanların “Baba” dediğidir, Kutsal Ruh ve İsa, Tanrı değildir:
            “Kutsal metinlerde Tanrı birdir denildiğinde, Baba kastedilmektedir”4. Aynı makalede Newton
            daha da net bir biçimde bu iddiayı şöyle tekrarlamaktadır: “Baba’ya verilen ‘her şeye kadir’ sıfatı
            yerindedir. Zira her şeye kadir Tanrı’dan biz her zaman Baba’yı anlarız.”
            Newton’un üçlemeyi reddetmesinin ikinci nedeni ise yaptığı Hıristiyanlık tarihi araştırmalarıydı.
            Ona göre üçleme kavramı Yunanlı papazlar tarafından IV. yüzyılda Hıristiyanlık’a sokulmuştu. Yunan metafiziği ve Platonizm’in etkisi altındaki bu papazlar Tanrı’nın özü ve yapısı hakkındaki düşüncelerini Hıristiyanlık’a sokmuş ve böylece İsa ve Tanrı’nın öz bakımından aynı olduğu görüşünü ortaya atmışlardı. Dolayısı ile Newton’a göre üçleme sonradan Hıristiyanlık’a girmiş, Hıristiyanlık’ın özünde olmayan bir inançtır.

            4 Isaac Newton’un 1670’lerde yazdığı, “İsa’yı Tanrı’dan
            Ayıran 12 Madde” isimli makalesinden


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #7
              Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

              Newton’un üçlemeye karşı çıkmasının altındaki bir diğer faktör ise geliştirdiği bilim felsefesinden
              doğmuştu. Ona göre Tanrı herhangi bir madde ya da özden meydana gelemezdi, O, Evren’e tamamen yayılmıştı.
              Diğer taraftan İsa zaman ve mekânda belirli yerlerde bulunan, maddi bir varlıktı. Dahası fizik
              yasalarındaki uyum ve birlik Tanrı’nın birliğine işaret ediyordu. Newton bu konudaki görüşlerini gizli tuttu. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Newton üçlemeyi reddettiğini açıklaması halinde en iyi ihtimalle üniversiteden atılırdı. Üçlemeyi reddeden insanların diri diri yakıldığı da oluyordu. Üçlemeyi reddetmek hukuken yasaktı ve bu yasak Newton’dan ancak iki yüzyıl sonra 1813’te kalkacaktı. Dolayısı ile Newton bu düşüncelerini sadece güvendiği kişilerle paylaşırdı.

              Newton’un Katoliklik ve diğer mezhepleri reddettiğini saklamasının diğer bir nedeni ise inançlarını açıklamasının faydalı olacağına inanmamasıydı. Ona göre insanlar kıyamete kadar bu sapkın dine inanmaya devam edeceklerdi, bu İncil’de bildirilmişti.
              Dolayısı ile halkı ikna etmenin bir anlamı yoktu, çünkü onlar zaten Newton’un argümanlarını
              anlayamayacaklardı. Yine de Newton zeki insanlarla argümanlarını paylaşmak istemişti. İncil ve
              antik din metinlerinin sadece özel insanların kırabileceği şifreler taşıdığına inanıyordu. Newton bu özel insanlara gizli mesajlar saklayan yazım tarzını kendi eserlerine de taşımıştı. Principia’yı sadece matematikte uzmanlaşmış insanların anlayabileceği bir dille yazdığını söylüyordu. Aynı düşünceden yola çıkarak üçleme ile ilgili görüşlerini başta Principia’nın ünlü “Genel Açıklaması” olmak üzere birçok eserinde, gizli bir dille açıkladı. Böylece zeki ve konuya hâkim insanlar Newton’un üçlemeyireddettiğini anlayabileceklerdi.

              Önümüzdeki sayfalarda Principia’nın bu son sözünü inceleyip Newton’un üçlemeye nasıl gizli bir dille karşı çıktığını beraber göreceğiz.


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #8
                Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

                Bazı Hıristiyan tarihçiler Newton’un üçlemeyi reddetmesinden rahatsız olduklarından, Newton’un Batı’daki üçleme kavramına karşı çıkmakla birlikte, doğudaki üçleme kavramını kabul ettiği ni iddia etmektedirler. Bu iddianın kaynağı T.C. Pfizenmaier’dir. Ancak Newton’un el yazması metinlerini inceleyen Newton uzmanı tarihçi S.D. Snobelen
                Newton’un son dönem el yazmalarında üçlemenin doğudaki versiyonlarını da eleştirdiğini
                göstererek bu görüşü çürütmüştür.5
                Dolayısı ile Newton’un üçlemeyi reddettiği tarihsel olarak da
                kanıtlanmış net bir iddiadır. Newton üçlemenin yanı sıra ruhun ölümsüzlüğü
                fikrini de reddediyordu. Ona göre insanın ruhu ölümden sonra var olmaya devam etmeyecek, bedenle birlikte geçici olarak, ahirette dirilinceye dek yok olacaktı. Newton’a göre İncil’in söylediği şey Tanrı’nın insanları tekrar canlandıracağı ve dolayısı
                ile insanların belli bir süreliğine yok olması gerektiğiydi. Ona göre Tanrı ölümlerinden sonra insanları bedenleri ile birlikte yeniden canlandıracak ve sonsuz yaşamımız bu şekilde başlayacaktı. Newton’a göre Hıristiyanların yaptığı bir diğer hata Şeytan diye bir varlığa Tanrı ile savaşıyormuş gibi bir görüntü vermeleriydi. Newton’a göre Tanrı o kadar
                güçlüydü ki O’nun düşmanı olamazdı. Şeytan bizim kötü tarafımızın sembolik bir gösterimi idi.

                Hıristiyanlık’ın bozulmasında ve insanların çoğunun sapmasında bir gariplik yoktu, çünkü Newton’a göre bu tarih boyunca tekerrür eden bir durumdu.
                Nuh’tan beri bu hep böyleydi, Nuh’un indirdiği o ilk sade ve tertemiz din daha sonraki insanlar tarafından saptırılmış, çeşitli sapkın ayinler ve çok tanrılara inançla bozulmuştu. Daha sonra Musa, İsa gibi birçok peygamber dini düzeltmek için gönderilmiş, ama onların kurduğu dinler de zamanla bozulmuştu. En son olarak Hz. İsa’nın getirdiği din IV.
                yüzyılda Athanasius tarafından bozulmuştu.

                5 İlgilenen okuyucular Snobelen’in kaynakçada verilen eserlerine
                göz atıp bu konuda daha geniş bilgi alabilirler


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

                  Bu çalışmada size Newton’un kaleminden üç metin sunacağız. Bu üç metinden sadece biri yayımlanmıştır, diğeri ikisi Newton’un son zamanlarda incelenen el yazmalarındandır. İlk metinde Newton, Tanrı ve İsa hakkındaki görüşlerini 12 madde halinde bize sunuyor. Bu metin, Isaac Newton’un üçlemeyi reddettiği en net metinlerden biridir. İkinci metnimiz tüm zamanların en önemli bilimsel eseri olan Principia’nın son sözüdür. Bu metinde Newton’un üçleme eleştirisinin yanında, Tanrı’nın varlığı yönünde verdiği kanıta ve Tanrı Evren ilişkisi hakkındaki görüşlerine göz atacağız. Son olarak da Newton’un “Gerçek Dinin Kısa Bir Planı” isimli makalesinde ateizmi eleştirdiği bir bölümü inceleyeceğiz. Burada sunduklarımız Newton’un din üzerine yazdığı metinlerin çok küçük bir kısmıdır. Maalesef Newton’un dinî metinlerinin büyük bir kısmı henüz yazıya bile geçirilmiş değildir.6

                  6 İlgilenenler http://www.newtonproject.sussex.ac.uk/ adresinden
                  Newton’un dinle ilgili diğer metinlerine ve burada
                  değindiğimiz metinlerin tamamına İngilizce olarak ulaşabilirler.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

                    Tanrı ve İsa Hakkında 12 Madde
                    (Isaac Newton)

                    1. Ebedi ve ezeli, her yerde olan, her şeyi bilen, yüce, Dünya’yı ve gökleri yaratan tek Tanrı
                    vardır: Baba ve O’nunla insanlar arasında tek bir aracı vardı: İnsan İsa.

                    2. Baba hiçbir gözün görmediği ve göremeyeceği görünmez Tanrı’dır, diğer bütün varlıklar bazen görünebilir olurlar.

                    3. Baba’nın kendinde yaşamı vardı ve Oğul’a da kendinde yaşam verdi.

                    4. Baba her şeyi bilendir ve bütün bilgiyi öncelikle kendi göğsünde taşıyordu ve gelecekteki
                    şeylerin bilgisini İsa’ya anlattı ve ne gökte ne yerde ne de yer altında Kuzu hariç hiçbir şey direkt Baba’dan geleceğin bilgisini almaya layık değildir. Ve bu yüzden İsa’nın tanıklığı Peygamber’in “Ruhu”dur ve İsa “Söz”dür ya da Tanrı’nın Peygamberi’dir.

                    5. Baba hareketsizdir, hiçbir şey ondan daha boş ya da daha dolu olamaz o yüzden O doğanın
                    ebedi mecburiyetinden dolayıdır: O’nun dışında diğer bütün varlıklar bir yerden başka bir yere hareket edebilirler.

                    6. İsa gelmeden önce Baba’ya yönelik olan her türlü tapınma (ister dua olsun ister yüceltme
                    ya da şükran) hâlâ O’na (Baba’ya) yöneliktir. İsa, Baba’sına yönelik tapınmayı azaltmak için gelmedi.

                    7. En etkili dualar Oğul adıyla Baba’ya yapılan dualardır.

                    8. Bizi yarattığı için ve bize yiyecek ve giyecek verdiği için ve hayatın diğer nimetleri için sadece
                    O’na teşekkürlerimizi sunmalıyız ve dileklerimizi yerine getirmesi için İsa adına direkt O’ndan istemeliyiz.

                    9. Aracılık için İsa’ya yalvarmak zorunda değiliz. Eğer Baba’ya doğru düzgün yalvarırsak o bizim için aracılık edecektir.

                    10. Kurtuluş için Oğul adıyla Baba dışında birine dua etmemiz gerekli değildir.

                    11. Tanrı adını Melek ve Krallar’a vermek birinci emre karşı gelmek değildir. Melek ve Krallar’a
                    Yahudilerin Tanrısı’na tapar gibi tapmak ona karşı gelmektir. Çünkü emrin anlamı: “Başka
                    Tanrılara değil bana tapmalısınız”dır.

                    12. Bize göre, her şeyin kaynağı ve bizim kaynağımız olan bir Tanrı vardır ve her şeyin ve
                    bizim aracılığı ile yaratıldığımız bir Rab İsa vardır. Diğer bir deyişle, biz sadece Baba’ya yüce Tanrı olarak tapacağız ve sadece İsa’ya, katledilerek ve kanıyla kefaretimizi ödeyerek bizi kral ve papaz yapan Efendi, Mesih, büyük Kral, Tanrı’nın Kuzusu olarak tapacağız.


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

                      Metin Hakkında Açıklamalar

                      Yukarıdaki metin Newton’un 1710’dan sonra İngilizce olarak kaleme aldığı ve bugün Cambridge King’s College’da bulunan 1 sayfalık bir el yazmasıdır. Belge, “Keynes Ms. 8” olarak bilinmektedir.
                      Şimdi metnin daha iyi anlaşılması için maddeleri teker teker inceleyelim:

                      Madde 1: Birinci maddede Newton’un açıkça üçlemeyi reddettiğini görebiliyoruz, zira Newton’a
                      göre tek gerçek Tanrı Baba’dır, oğul ve kutsal ruh, Tanrı olarak isimlendirilemez. Newton’un birinci
                      maddedeki “Tek Tanrı Baba” iddiası tarih boyunca üçlemeyi reddeden çeşitli mezheplerin temel sloganı olmuştur. Newton muhtemelen birinci maddesini İncil’deki 1.Timoteyus 2:5: “Çünkü tek bir Tanrı ve Tanrı ile insanlar arasında tek bir Aracı vardır.” ve 1.Korintliler 8:6: “Bizim için tek bir Tanrı Baba vardır.” bölümlerinden esinlenerek geliştirmiştir. İsa’nın Tanrı olmadığını ve üçleme diye bir şeyin olmadığını iddia eden Ariyanlar ve diğer üçleme karşıtı mezhepler görüşlerini savunmak için İncil’deki bu iki bölümü kanıt olarak kullanmışlardır. Tanrı’nın yer ve göklerin yaratıcısı olduğu iddiası İncil’de defalarca kez geçer, dolayısıyla Newton’un bu iddiayı da İncil’den esinlenerek yazmış olması muhtemeldir.

                      Bu maddede üçlemeye en önemli itiraz Newton’un İsa’ya “İnsan İsa” diye
                      seslenmesidir, böylece Newton açık bir biçimde İsa’nın Tanrı değil insan olduğunu ilan etmektedir.




                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

                        Madde 2: Newton’un Tanrı’nın görünmezliğini vurgulamasının sebebi o dönemdeki üçleme savunucularının Tanrı’nın “cevher”i olduğunu iddia ediyor olmalarıdır. Newton’a göre cevherler gözle görülebilir, ama Tanrı görünmez olduğu için cevhere sahip olamaz. Ayrıca Newton, Tanrı’nın hiçbir zaman görünmeyecek olmasından ve İsa’nın belli bir zaman zarfında insanlar tarafından görülmüş olmasından yola çıkarak (dikkat ederseniz Newton’a göre Tanrı dışındaki şeyler bazen görünür olabilir), İsa’nın Tanrı olmadığına da gönderme yapıyor. Bu madde yine İncil kaynaklıdır: “Mübarek ve tek Hükümdar, kralların Kralı, rablerin Rabbi, ölümsüzlüğün tek sahibi, yaklaşılmaz ışıkta yaşayan, hiçbir insanın görmediği ve göremeyeceği Tanrı” (1.Timoteyus 6:15-16).


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

                          Madde 3: Newton’dan üçlemeye bir itiraz daha. Bu madde ile anlatılmak istenen İsa ve Tanrı’nın
                          ayrı birer varlık olduğu ve Tanrı’nın İsa’yı yarattığıdır. Newton’un maddeyi bu şekilde verme sebebi,
                          İncil’e sadık kalmayı istemesidir: “Çünkü Baba, kendisinde yaşam olduğu gibi, Oğul’a da kendisinde yaşam olma özelliğini verdi.”(Yuhanna 5:26).
                          Bu bölüm üçleme karşıtları tarafından İsa’nın Tanrı’dan bağımsız olduğunun kanıtı olarak gösterilirdi.

                          Madde 4: Burada Newton sadece Baba’nın bilgiye sahip olduğuna, İsa’nın bilgiyi ondan öğrendiğine dolayısı ile her şeyi bilme sıfatının sadece Baba’ya ait olduğuna işaret etmektedir. Bu da üçlemeye bir başka itirazdır. Kuzu’dan kasıt İsa’dır, Kuzu İsa’nın İncil’in Esinlenme bölümünde geçen metaforik ismidir. Bu maddenin İncil’deki en önemli ilham kaynağı “O günü ve saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba’dan başka kimse bilmez.”( Matta 24:36, Markos 13:32) ayetidir. Ayrıca “Peygamberlik Ruhu” deyiminin kaynağı “Ben de senin gibi ve İsa’ya tanıklıklarını sürdüren kardeşlerin gibi, Tanrı’nın kuluyum. Tanrı’ya tap! Çünkü İsa’ya tanıklık, peygamberlik ruhunun özüdür.” (Esinlenme 19:10) ayeti ve “söz lakabı” ifadesinin kaynağı ise “Kana batırılmış bir kaftan giyinmiş olup ‘Tanrı’nın Sözü’ adıyla anılır” (Esinlenme 19:13) ayetidir.


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

                            Madde 5: Newton bu Madde’de üçlemeye çok ilginç bir eleştiride bulunuyor. Üçlemenin bu metinde hiç ismi geçmeyen kişiliği olan Kutsal Ruh hareket etmektedir. Newton, Tanrı’nın hareket edemeyeceğini iddia ederek Kutsal Ruh’un Tanrı olamayacağını ima etmektedir. Bu da aynı şekilde o dönem üçlemeyi reddeden bazı din adamlarının argümanlarından biriydi. Newton, Tanrı’nın hareket edemeyeceğini yaptığı bilimsel çalışmaları ile ispatladığını düşünüyordu, Newton’un mutlak uzay ve mutlak harekette ısrar etmesinin en büyük sebeplerinden biri Tanrı’nın hareket etmediği ve uzay aracılığı ile cisimlerin hareketini algıladığı düşüncesiydi. Newton, bütün hareketin kaynağının Tanrı olduğuna inanan Aristocu görüşe benzer bir görüşe de sıcak bakıyordu.

                            Madde 6: Newton başka el yazmalarında da buna benzer ifadeler kullanıyor ve özellikle İsa’ya
                            Tanrı olarak tapılmaması yönünde uyarıda bulunuyor. Ona göre bu, Hıristiyanların çok sık yaptığı bir hatadır. Üstelik bu hata insanı putperestliğe götürdüğü için affedilmez bir hatadır.

                            Madde 7: İsa adıyla dua etme İncil’de yaygın bir kavramdır. Örneğin; “Öyle ki, benim adım la Baba’dan ne dilerseniz size versin.”(Yuhanna 15:16), “Size doğrusunu söyleyeyim, benim adımla
                            Baba’dan ne dilerseniz, onu size verecektir.” (Yuhanna 16:23), “O gün dileyeceğinizi benim adımla dileyeceksiniz. Sizin için Baba’dan istekte bulunacağımı söylemiyorum.”(Yuhanna 16:29).


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Dahi ve Dindar (Isaac Newton)

                              Madde 8: Newton’un sadece Baba’ya teşekkür etmeliyiz iddiası, onun çok dikkatli İncil okumalarından çıkmaktadır. Newton’a göre İncil defalarca Baba’ya teşekkür etmemiz gerektiğini söylerken hiçbir yerde İsa’ya teşekkür etmemiz gerektiğinden bahsetmiyor. Yiyecek ve giyeceğe vurgu yapılması İncil kaynaklıdır: “Yiyeceğimiz ve giyeceğimiz varsa, bunlarla yetiniriz.”
                              (1. Timoteyus 6:8.)

                              Madde 10: Newton, İsa’ya ve o dönemlerde Katoliklerin sıkça yaptığı gibi Azizler’e dua etmemizin gereksiz olduğuna dikkat çekmektedir. Tabi burada İsa’nın Tanrı olduğu görüşüne bir başka eleştiri daha vardır. Başka eserlerde Azizler’e dua etmenin bizi en büyük hata olarak gördüğü putperestliğe götüreceğini, bu yüzden Tanrı’dan başkasına dua etmememiz
                              gerektiğini savunmuştur.

                              Madde 11: Newton’un kişilere yüceltmek amacıyla Tanrı isminin verilebileceğini savunma nedeni Tanrı kelimesinin İncil’de çeşitli kişileri yüceltmek için kullanılmasıdır. Newton’a göre “tanrı” kelimesi mutlak veya göreceli anlamda kullanılabilir. Baba dışında bir varlığa Tanrı dediğimiz zaman Tanrı kelimesini görece anlamında kullanıyoruz. Buna göre eski bir metin “İsa Tanrı’dır” dediği zaman onu yüceltmek amacıyla bunu söylemekte, ancak İsa’nın mutlak manada Tanrı olduğuna işaret etmemektedir. Zira Newton’a göre mutlak manada Tanrı’dan bahsettiğimiz zaman Yüce Tanrı deriz ve bu ifade İncil’de Baba hariç hiç kimse için kullanılmamıştır.
                              Newton’un ilk emir dediği şey İncil’de şu şekilde geçmektedir: “Benden başka Tanrın olmayacak”
                              (Mısır’dan Çıkış 20:3).

                              Madde 12: Bu maddede Newton üçlemeye son eleştirisini yapıyor. Maddenin başındaki cümle üçleme karşıtlarının İncil’de üçlemeye karşı buldukları en önemli bölümün neredeyse aynısıdır: “Bizim için tek bir Tanrı Baba vardır. O her şeyin kaynağıdır ve biz O’nun için yaşıyoruz. Tek bir Rab var, O da İsa Mesih’tir. Her şey O’nun aracılığıyla yaratıldı, biz de O’nun aracılığıyla yaşıyoruz.”(1. Korintliler 8:5-6). Üçlemeyi eleştirenlere göre bu bölüm asıl yaratıcının Tanrı olduğuna ve İsa’nın Tanrı ile aynı varlık olmadığına en güzel kanıttır. Bu maddede İsa için kullanılan “Büyük Kral” ve “Tanrı’nın Kuzusu” unvanları İncil kaynaklıdır. (“… ne de Kudüs
                              üzerine, çünkü orası Büyük Kral’ın kentidir.” ; “Yahya ertesi gün İsa’nın kendisine doğru geldiğini
                              görünce şöyle dedi: ‘İşte, Dünya’nın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!’”)

                              Yukarıdaki incelememizden görüleceği gibi Newton’un İncil bilgisi gayet ileridir ve üçlemeye
                              yönelttiği eleştiriler de İncil kaynaklıdır.




                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X