KURAN'DA DUA NASIL ANLATILIYOR?

Ynt: KURAN'DA DUA NASIL ANLATILIYOR?

hacı biz sana göre bu dünyamızı mutsuz ve sıkıcı geçiriyor sana göre zevk olan günahları işlemiyoruz çünkü başka bir alemde yapılanların hesabına inanıyoruz.

Böyle bir iddiam yok.Nedense inanırlar ateistlere bu türden iddialar yakıştırırlar.Ve ateistlerin ''zevk olan günahlar'' içinde yüzdüklerine inanırlar.

Diğer sözler için söyleyeceğim bir şey yok.Çünkü inancını yansıtıyorlar.Ama dikkat ettiysen hiçbir iddianı ispatlayamıyorsun.Delilin yok.Sadece öyle olduğuna inanıyorsun.
Üstelik evrende düzen ve kaos yanyanadır.Çoğu zaman biri ötekine gebedir.

[Qom_u_ask]

Ynt: KURAN'DA DUA NASIL ANLATILIYOR?

hacı biz sana göre bu dünyamızı mutsuz ve sıkıcı geçiriyor sana göre zevk olan günahları işlemiyoruz çünkü başka bir alemde yapılanların hesabına inanıyoruz.


Böyle bir iddiam yok.Nedense inanırlar ateistlere bu türden iddialar yakıştırırlar.Ve ateistlerin ''zevk olan günahlar'' içinde yüzdüklerine inanırlar.

"Diğer sözler için söyleyeceğim bir şey yok.Çünkü inancını yansıtıyorlar.Ama dikkat ettiysen hiçbir iddianı ispatlayamıyorsun.Delilin yok.Sadece öyle olduğuna inanıyorsun."

bu başlık altında herhangi bir iddiana rastlamadığım için bu sözünden bir şey anlamadım ama diğer başlıklardaki cevaplarımı kastediyorsan böyle genel bir ifade aydınlatıcı olmaz. ben sana sunduğum karşı delilleri tekrar tamamen gözden geçirme durumunda kalırım ki bu da senin gösterdiğim delillerime itiraz noktalarını bilmediğimden havada kalır. sen yerinde şu delilin bilgi değil inanç içeriyor dersen ona daha rahat cevap veririm.

doğru dinde bazı inançlar bir açıdan bakıldıında bilgi değil postula (dediğim gibi çoktandır bu konuları konuşacak ortam olmadığı için bazı kavramları yanlış yazabilirim postulayı inşallah doğru yazmışımdır) kabul edilmiş inanılmış değerlerdir. bunlar aslında tartışılmaz.

Ancak bu dinin tartışılmadan kabul edilmiş inançlarınar karışın bunların reddedilmesinde öne sürülen delillerin bilimsel akli olacağı anlamına gelmeyeceği gibi inanç için kabul edilmiş değerlerin tamamen akıl dışı ve bilgi değeri olmayan olgular olduğu anlamına da gelmez.

bu konuyu örnekle açacak olursak örneğin Tanrıya inanan biri tanrıyı, her tür bilgisini pozitivist mantıkla değerlendiren birine, labaratuvarda deney ya da gözlem yoluyla mı ispatlayacak. Zaten böyle ispatlanabilen bir tanrı bizzat ontolojik olarak inanılan tanrı imajına terstir ki. ispatlanabilse o tanrı olmaktan çıkacaktır. böylece bir kısır döngüye girecektir..

diğer yandan tanrının varlığını reddeden biri de ancak gördükleri ve bildikleriyle sınırlı olarak konuşacak ancak pozitivizmin verilerine göre hareket edecektir ki bu da varlıkların tümü değildir. Yani tüm varlıkları ortaya döküp bak bunların arasında var mı tanrı diyebilme şansına hangi pozitivist sahiptir ki

varlıklar sadece görüp bildiklerimziden mi ibarettir yoksa tüm alemi gezdin dolaştın mı hacı,? bilgi ne demektir. muhal mümkün ve vacip varlık hakkında ne düşünüyorsun?


"Üstelik evrende düzen ve kaos yanyanadır.Çoğu zaman biri ötekine gebedir."

evrende görüntü olarak dediğin doğrudur ancak biz uçsuz bucaksız evrenin tamamını biliyor muyuz ki bu yargıya: (evrende kaos) varabiliyoruz ki. denizde görünen buzulun görünen yanına bakarak bunun büyüklüğü bu kadardır diyebilir miyiz..

nitekim geçmişte açıklanamayan birçok olay açıklandıkça hem ayetler daha net anlaşılmakta hem de olan günlük olaylarda bu böyle olmaması gerekirdi dediklerimiz açıklığa kavuşmaktadır. bir cinayetin sır perdesinin aralanması gibi tüm olayları bir açıklaması vardır. ama sen diyorsan ki ben tüm olgu ve varlıklara hakimim ben bu yüzden kaos görüyorum o zaman tanrı diye sana...

yok eğer bazı olaylarda benim anlamadığım yer var kaos görüyorum dersen örnek verirsin biz arka planını görüyorsak açıklarız....

musa a.s. gibi biz gördüğümüz olayları gördüklerimizle değerlendiriri. hızır ise Allah katından bilgilere sahiptir ve bir çok olayı açıklığa kavuşturur. onunla ilgili hikayeyi okumuşsundur umarım... nasıl değerlendiriyorsun...

Allah konusunda merak ve şüphe, ona inanmayı olgun ve mantıklı hale getirme kalbi bu inanca iyice inandırma çabası ne seninle ilktir ne seninle sona erecektir. insan merakının sınırı hiç bir zaman olmamıştır.

peygamberler de merak etmiştir. Örneğin Musa a.s. o da Allah'ı görmek istemiştir Allah ona kendini göremeyeceğin bizzat yaşatarak öğretirken yine: "Bize Allah'ı açıkça göstermedikçe sana asla inanmayacağız" diyen kavmine, bu inat ve kibirlerinden dolayı yıldırım azabı inmiştir de dizlerinin üzerinde çökekalmışlardır...

merakına ve bilgiye susamışlığına elbette ki bir şey diyemeyiz. İslam'ın düşünülmeyecek sorulmayacak hiç bir alanı yoktur. her alanda soru sorulabilir bu serbest olmatan öte teşvik edilmiştir. Ancak soru sorma niyeti önemlidir. sen sana gelen inatçı gerçeği görmek istemeyen kendini ispatlamaya çalışan ilgi isteyen birine yen yapar da doğrularını ispatlayabilirsin ki..

bu ispatlanamama olayı ispatlanacak şeyin yokluğunu ispatlar mı? olsa olsa ispatlamaya çalışanla kabul etmeyenin eksikliğidir...