SelamAleykum
Yazılanları okuyorum da , Hacı nickli arkadaşımızın iddiası kur’an ın Allah’ın değil de Peygamberin sözü olduğunu ispatlama cabasın da ben bu konu hakkında bir makaleden bazı kesintiler eklemek istiyorum…
Geleneksel rivayetlere göre Peygamber sadece aracıdır. O, Cebrail aracılığıyla indirilen mesajı aktarmıştır. Ama bana göre Peygamber, Kur’an’ın oluşmasında eksen bir role sahiptir.
Şiir metaforu bu noktayı açıklamada yardımcı olabilir. Peygamber tıpkı bir şair gibi, dışarıdan bir gücün onu etkisi altına aldığını hisseder. Ama gerçekte -veya ondan bile üstün, o halin ta kendisi- Peygamberin şahsı her şeydir: Yaratıcı ve üretici. Bu ilhamın içeriden mi, yoksa dışarıdan mı olduğu tartışmasının gerçekte burada anlamı yoktur. Çünkü vahiy zemininde iç ve dış arasında farklılık ve ayrım bulunmamaktadır.
“Bu ilham Peygamberin “nefs”inden gelir ve her bir bireyin “nefs”i ilahidir. Ama Peygamber diğer kişilerden farklıdır. Bu yüzdendir ki o, nefsin ilahi olmasından haberdardır. O, bu potansiyel (bilkuvve) durumu fiiliyata dökmüştür. Onun “nefs”i, Allah’la bir olmuştur. Burada söylediğimi yanlış anlamayın: Allah’la oluşan bu manevi birlik, Peygamberin Tanrılaşması manasında değildir. Bu bir olma hali, Peygamberin boyu ve endamı ile sınırlıdır. Bu bir olma hali, Allah’ın ölçüsüne göre değil, beşeriyet ölçüsüncedir.”
“Arif şair Celaleddin Mevlevi, zıt gibi görünen bu durumu beyitlerine şöyle dökmüştür: “Allah’ın Peygamberle birliği, denizi sürahiye dökmek gibidir””
“Peygamber, bir başka şekilde de vahyin yaratıcısıdır. Onun Allah’tan aldığı, vahyin mazmunu, muhtevasıdır. Ama bu muhtevayı, aldığı biçimiyle halka sunamaz. Çünkü o muhteva, halkın anlayabileceğinden çok yüksek ve hatta kelimelerin de ötesindedir. Bu vahyin sureti yoktur. Peygamberin vazifesi, sureti olmayan bu muhtevayı, herkesin ulaşabileceği bir surete büründürmektir. Peygamber, yine bir şair gibi, bu ilhamı bildiği dile, hakim olduğu üsluba, elindeki tasvir ve bilgiye intikal ettirir.”
Abdulkerim Suruş
Yazılanları okuyorum da , Hacı nickli arkadaşımızın iddiası kur’an ın Allah’ın değil de Peygamberin sözü olduğunu ispatlama cabasın da ben bu konu hakkında bir makaleden bazı kesintiler eklemek istiyorum…
Geleneksel rivayetlere göre Peygamber sadece aracıdır. O, Cebrail aracılığıyla indirilen mesajı aktarmıştır. Ama bana göre Peygamber, Kur’an’ın oluşmasında eksen bir role sahiptir.
Şiir metaforu bu noktayı açıklamada yardımcı olabilir. Peygamber tıpkı bir şair gibi, dışarıdan bir gücün onu etkisi altına aldığını hisseder. Ama gerçekte -veya ondan bile üstün, o halin ta kendisi- Peygamberin şahsı her şeydir: Yaratıcı ve üretici. Bu ilhamın içeriden mi, yoksa dışarıdan mı olduğu tartışmasının gerçekte burada anlamı yoktur. Çünkü vahiy zemininde iç ve dış arasında farklılık ve ayrım bulunmamaktadır.
“Bu ilham Peygamberin “nefs”inden gelir ve her bir bireyin “nefs”i ilahidir. Ama Peygamber diğer kişilerden farklıdır. Bu yüzdendir ki o, nefsin ilahi olmasından haberdardır. O, bu potansiyel (bilkuvve) durumu fiiliyata dökmüştür. Onun “nefs”i, Allah’la bir olmuştur. Burada söylediğimi yanlış anlamayın: Allah’la oluşan bu manevi birlik, Peygamberin Tanrılaşması manasında değildir. Bu bir olma hali, Peygamberin boyu ve endamı ile sınırlıdır. Bu bir olma hali, Allah’ın ölçüsüne göre değil, beşeriyet ölçüsüncedir.”
“Arif şair Celaleddin Mevlevi, zıt gibi görünen bu durumu beyitlerine şöyle dökmüştür: “Allah’ın Peygamberle birliği, denizi sürahiye dökmek gibidir””
“Peygamber, bir başka şekilde de vahyin yaratıcısıdır. Onun Allah’tan aldığı, vahyin mazmunu, muhtevasıdır. Ama bu muhtevayı, aldığı biçimiyle halka sunamaz. Çünkü o muhteva, halkın anlayabileceğinden çok yüksek ve hatta kelimelerin de ötesindedir. Bu vahyin sureti yoktur. Peygamberin vazifesi, sureti olmayan bu muhtevayı, herkesin ulaşabileceği bir surete büründürmektir. Peygamber, yine bir şair gibi, bu ilhamı bildiği dile, hakim olduğu üsluba, elindeki tasvir ve bilgiye intikal ettirir.”
Abdulkerim Suruş
Yorum