Her zamanki gibi konuya ilişkin ayetlerimizi verelim.
6/EN'ÂM-92: Ve hâzâ kitâbun enzelnâhu mubârekun musaddıkullezî beyne yedeyhi ve li tunzire ummel kurâ ve men havlehâ, vellezîne yu’minûne bil âhireti yu’minûne bihî ve hum alâ salâtihim yuhâfizûn(yuhâfizûne).
Bu (Kur'ân-ı Kerim), elleri arasındakini tasdik eden ve ahirete ve ona inanan, şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun etrafında olan kimseleri uyarman için indirdiğimiz mübarek bir Kitap'tır. Onlar, namazlarını muhafaza ederler (devam ederler).
42/ŞÛRÂ-7: Ve kezâlike evhaynâ ileyke kur’ânen arabiyyen li tunzire ummel kurâ ve men havlehâ ve tunzire yevmel cem’i lâ reybe fîh(fîhi), ferîkun fîl cenneti ve ferîkun fîs saîr(saîri).
İşte böylece sana, Arapça Kur'ân'ı vahyettik, şehirlerin anasını (Mekke halkını) ve onun etrafındakileri, hakkında şüphe olmayan toplanma günü (kıyâmet günü) ile uyarman için. Onların bir kısmı cennette ve bir kısmı alevli ateştedir (cehennemde)dir.
41/FUSSİLET-44: Ve lev cealnâhu kur’ânen a’cemiyyen le kâlû lev lâ fussilet âyâtuh(âyâtuhu), e a’cemiyyun ve arabîy(arabîyyun), kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâun, vellezîne lâ yû’minûne fî âzânihim vakrun ve hûve aleyhim amâ(amen), ulâike yunâdevne min mekânin baîd(baîdin).
Ve eğer O'nu (Kitab'ı), yabancı dil bir Kur'ân kılsaydık, mutlaka: “O'nun âyetleri açıklanmalı değil miydi?” derlerdi. Araba yabancı dil mi? De ki: “O, âmenû olanlar için hidayet ve şifadır. Ve mü'min olmayanların kulaklarında vakra vardır. O (Kur'ân), onlara karşı körlüktür (şifa ve hidayet değildir). İşte onlara uzak bir yerden seslenilir.
Ayetlere bakıldığında Mekke ve civarındakileri uyarmak için gönderildiği açık bir şekilde belirtilmiş.
Hangi dilde indirilmiş.
El cevap, Arapça olarak indirilmiş.
Peki neden Arapça,
-Ee Mekke ve çevresi Araptır da ondan.Demek Çinli peygamber gönderseydi çince,Türk peygamber gönderseydi Kuran Türkçe olacaktı.Fussilet 44.ayette bu durumu güzelce de açıklamış.Araba yabancı dilde Kuran olur mu demeye getirmiş.
E pekiyi madem kuran Mekke ve çevresini uyarmak için gelmiş,Üstelik Araplara ve arapça olarak geliyor
o halde biz Türklere ne?
Fikri olan var mı?
6/EN'ÂM-92: Ve hâzâ kitâbun enzelnâhu mubârekun musaddıkullezî beyne yedeyhi ve li tunzire ummel kurâ ve men havlehâ, vellezîne yu’minûne bil âhireti yu’minûne bihî ve hum alâ salâtihim yuhâfizûn(yuhâfizûne).
Bu (Kur'ân-ı Kerim), elleri arasındakini tasdik eden ve ahirete ve ona inanan, şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun etrafında olan kimseleri uyarman için indirdiğimiz mübarek bir Kitap'tır. Onlar, namazlarını muhafaza ederler (devam ederler).
42/ŞÛRÂ-7: Ve kezâlike evhaynâ ileyke kur’ânen arabiyyen li tunzire ummel kurâ ve men havlehâ ve tunzire yevmel cem’i lâ reybe fîh(fîhi), ferîkun fîl cenneti ve ferîkun fîs saîr(saîri).
İşte böylece sana, Arapça Kur'ân'ı vahyettik, şehirlerin anasını (Mekke halkını) ve onun etrafındakileri, hakkında şüphe olmayan toplanma günü (kıyâmet günü) ile uyarman için. Onların bir kısmı cennette ve bir kısmı alevli ateştedir (cehennemde)dir.
41/FUSSİLET-44: Ve lev cealnâhu kur’ânen a’cemiyyen le kâlû lev lâ fussilet âyâtuh(âyâtuhu), e a’cemiyyun ve arabîy(arabîyyun), kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâun, vellezîne lâ yû’minûne fî âzânihim vakrun ve hûve aleyhim amâ(amen), ulâike yunâdevne min mekânin baîd(baîdin).
Ve eğer O'nu (Kitab'ı), yabancı dil bir Kur'ân kılsaydık, mutlaka: “O'nun âyetleri açıklanmalı değil miydi?” derlerdi. Araba yabancı dil mi? De ki: “O, âmenû olanlar için hidayet ve şifadır. Ve mü'min olmayanların kulaklarında vakra vardır. O (Kur'ân), onlara karşı körlüktür (şifa ve hidayet değildir). İşte onlara uzak bir yerden seslenilir.
Ayetlere bakıldığında Mekke ve civarındakileri uyarmak için gönderildiği açık bir şekilde belirtilmiş.
Hangi dilde indirilmiş.
El cevap, Arapça olarak indirilmiş.
Peki neden Arapça,
-Ee Mekke ve çevresi Araptır da ondan.Demek Çinli peygamber gönderseydi çince,Türk peygamber gönderseydi Kuran Türkçe olacaktı.Fussilet 44.ayette bu durumu güzelce de açıklamış.Araba yabancı dilde Kuran olur mu demeye getirmiş.
E pekiyi madem kuran Mekke ve çevresini uyarmak için gelmiş,Üstelik Araplara ve arapça olarak geliyor
o halde biz Türklere ne?
Fikri olan var mı?
Yorum