Ynt: Kuantum Mistisizmi: Holografik Evren
İnsan beyninin bir diğer özelliği de, beyindeki her verinin diğeri ile sentezlenmeye her an hazır olmasıdır. Her veri diğeriyle iletişim halindedir ve bu aynı zamanda hologramında bir özelliğidir. Elbette hafıza ve veri depolama yeteneği sadece Pribram’ın teorisinde olduğu gibi bir nörofizyolojik olay değildir. Burada sorulan bir diğer soru da nasıl olurda beyin beş duyudan bir çığ gibi gelen frekansları kodlar ve çağrıldığında yine bir çığ gibi depolanmış olan verileri tekrar çözümler? Burada pribram beynin bu çığ gibi gelen verileri bir tür matematik kodlama kullanarak kodladığını ve çözümlediğini öne sürmüştür. Pribramın teorileri, günümüzde nörofizyolojistler tarafından daha fazla kabul edilir hale gelmiştir.
Arjantin kökenli, italyan araştırmacı, Hugo Zucarelli, Pribram’ın teorisini biraz daha genişleterek, insanın sesin geldiği yeri, tek kulağı olmasa bile ve kulaklarını oynatamadığı halde yaptığı deneylerde tespit etti ve bunu holografik beyin teorisiyle açıkladı. Zucarelli aynı zamanda bu araştırma sürecinde, holografik ses depolama tekniğini de geliştirerek, bu kayıtlarda enteresan bir şekilde sesin geldiği ses kaynağını da gerçekçi bir şekilde kayıt etmeyi başardı. Pribram’ın beynin matematik bir kodlama kullandığı ve gelen frekansları matematik kodlar yardımıyla çözdüğüne dair araştırma ve teorisi başka araştırmalarında önünü açtı. Diğer yandan bu takip eden araştırmalarda her duyunun diğer duyularla iletişim halinde olduğu tespit edildi. Örneğin gözler, kokulardan enteresan bir şekilde etkileniyordu. Bu etkileşimi beyinde oluşturan frekanslara bilimadamları: osmik frekanslar adını verdi. Osmik frekans araştırmaları gösterdi ki vücudumuzdaki bütün hücreler algı frekans aralığıyla etkileşim halindedir. Bu araştırma sonuç olarak şunu önerdi, holografik algılar, parçalara ayrılarak geleneksel 5 duyu algılarına dönüşüyor.
İnsan beyninin bir diğer özelliği de, beyindeki her verinin diğeri ile sentezlenmeye her an hazır olmasıdır. Her veri diğeriyle iletişim halindedir ve bu aynı zamanda hologramında bir özelliğidir. Elbette hafıza ve veri depolama yeteneği sadece Pribram’ın teorisinde olduğu gibi bir nörofizyolojik olay değildir. Burada sorulan bir diğer soru da nasıl olurda beyin beş duyudan bir çığ gibi gelen frekansları kodlar ve çağrıldığında yine bir çığ gibi depolanmış olan verileri tekrar çözümler? Burada pribram beynin bu çığ gibi gelen verileri bir tür matematik kodlama kullanarak kodladığını ve çözümlediğini öne sürmüştür. Pribramın teorileri, günümüzde nörofizyolojistler tarafından daha fazla kabul edilir hale gelmiştir.
Arjantin kökenli, italyan araştırmacı, Hugo Zucarelli, Pribram’ın teorisini biraz daha genişleterek, insanın sesin geldiği yeri, tek kulağı olmasa bile ve kulaklarını oynatamadığı halde yaptığı deneylerde tespit etti ve bunu holografik beyin teorisiyle açıkladı. Zucarelli aynı zamanda bu araştırma sürecinde, holografik ses depolama tekniğini de geliştirerek, bu kayıtlarda enteresan bir şekilde sesin geldiği ses kaynağını da gerçekçi bir şekilde kayıt etmeyi başardı. Pribram’ın beynin matematik bir kodlama kullandığı ve gelen frekansları matematik kodlar yardımıyla çözdüğüne dair araştırma ve teorisi başka araştırmalarında önünü açtı. Diğer yandan bu takip eden araştırmalarda her duyunun diğer duyularla iletişim halinde olduğu tespit edildi. Örneğin gözler, kokulardan enteresan bir şekilde etkileniyordu. Bu etkileşimi beyinde oluşturan frekanslara bilimadamları: osmik frekanslar adını verdi. Osmik frekans araştırmaları gösterdi ki vücudumuzdaki bütün hücreler algı frekans aralığıyla etkileşim halindedir. Bu araştırma sonuç olarak şunu önerdi, holografik algılar, parçalara ayrılarak geleneksel 5 duyu algılarına dönüşüyor.
Yorum