İmam Sadık (A.S.) şöyle der : «Allah’u Teâlâ, Kur'-ân-ı Kerim'de 2 ayetle insanı yersiz onay ve reddedişlerden menetmiştir. Doğru ve hak olduğuna emin oldukları şeylerden başkasını Allah'tanmış gibi söylememeleri; «Şu haramdır, bu helâldir» gibi kendilerinden uydurmamaları için şu insanlardan «kutsal kitapta söz almadık mı? Allah, şunu şöyle demiş, şurada şöyle emretmiş» diye kendilerinden uydurmasınlar.
Kur'an'da susulan yerde insanın da susması, kitaptaki «Sükût»'a uyması, kendilerinden olan bir sözü Allah'tanmış gibi söylememeleri, gereken yerde susmaları yolunda hüküm vardır. insan, bazen onaylama illetine yakalanır. Kur'an'da hakkında kesin hüküm bulunmayan ve olumlu bir durumda davranış şekli insanın kendi iradesine bırakıldığı halde, birçok şey hakkında hüküm varmış gibi davranan ve kendinden hükümler uyduran insanlar vardır. Bu gibiler, kendi arzu ve isteklerini tatmin eden birçok kötü davranışı, Kur'an'dan bir hükümmüş gibi gösteriverirler. Bu Allah'ın kullarından aldığı bir sözdür. Hakkında tam emir ve kesin bilgi sahibi olmadıkları konularda -«Allah şöyle buyuruyor» diye kendilerinden hükümler çıkarmamaları istenmiştir insanlardan.
Allah'la insan arasındaki ikinci, antlaşma ise şudur:«Hakkında tam bilgi sahibi olmadıkları konulardaki hükümler için gururlarına yedirip te «bilmiyoruz, bunun hakkında bilgimiz yok» demezler. Gururları yüzünden var olan bir hükmü de reddeder, «böyle bir şey yoktur.» derler. Oysa onun hakkında hiç bir bilgileri yoktur.»Bu konuda kanıtsız ve gereksiz onaylamalar hakkında büyük bilgin Ebu Ali Sina şöyle der : «Kendisine söylenen her sözü, kanıtı olmadığı halde kabullenmeye alışmış olan birisi, insanlık Özelliklerinden ve fıtratından uzaklaşmıştır. Ona insan demek mümkün değildir.» Kanıtsız inkâr ve reddediş hakkında ise şöyle der : «Sana acayip ve tuhaf gelen şeyleri, sırf sana öyle geliyor diye bilimsel bir kanıtı olmadıkça inkâr etme.»
Murtaza Mutahhari
insaniyet mektebi
Kur'an'da susulan yerde insanın da susması, kitaptaki «Sükût»'a uyması, kendilerinden olan bir sözü Allah'tanmış gibi söylememeleri, gereken yerde susmaları yolunda hüküm vardır. insan, bazen onaylama illetine yakalanır. Kur'an'da hakkında kesin hüküm bulunmayan ve olumlu bir durumda davranış şekli insanın kendi iradesine bırakıldığı halde, birçok şey hakkında hüküm varmış gibi davranan ve kendinden hükümler uyduran insanlar vardır. Bu gibiler, kendi arzu ve isteklerini tatmin eden birçok kötü davranışı, Kur'an'dan bir hükümmüş gibi gösteriverirler. Bu Allah'ın kullarından aldığı bir sözdür. Hakkında tam emir ve kesin bilgi sahibi olmadıkları konularda -«Allah şöyle buyuruyor» diye kendilerinden hükümler çıkarmamaları istenmiştir insanlardan.
Allah'la insan arasındaki ikinci, antlaşma ise şudur:«Hakkında tam bilgi sahibi olmadıkları konulardaki hükümler için gururlarına yedirip te «bilmiyoruz, bunun hakkında bilgimiz yok» demezler. Gururları yüzünden var olan bir hükmü de reddeder, «böyle bir şey yoktur.» derler. Oysa onun hakkında hiç bir bilgileri yoktur.»Bu konuda kanıtsız ve gereksiz onaylamalar hakkında büyük bilgin Ebu Ali Sina şöyle der : «Kendisine söylenen her sözü, kanıtı olmadığı halde kabullenmeye alışmış olan birisi, insanlık Özelliklerinden ve fıtratından uzaklaşmıştır. Ona insan demek mümkün değildir.» Kanıtsız inkâr ve reddediş hakkında ise şöyle der : «Sana acayip ve tuhaf gelen şeyleri, sırf sana öyle geliyor diye bilimsel bir kanıtı olmadıkça inkâr etme.»
Murtaza Mutahhari
insaniyet mektebi