Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri

    Yani oksijen, bu suyun icinde oksijen suretiyle bulunmaz. hidrojen de suyun icinde özelliklerini koruyamaz. bunlardan herbiri digeriyle birlesmistir ve ücüncü yeni bir hale dönüsmüstür.
    yine bu, insan toplumu hakkinda da söylenir.
    Acaba o gercek terkiplemi yoksa itibari terkiplemi olusmustur?
    eger bu terkibi olusturan unsurlar, insanlarin bedenleri ise, bu toplumun itibari bir terkip olmasinda süphe olmaz.
    cünkü eger bu fertlerin toplumda var olmadiklarini farzedersek -hayati yön itibariyle, ferdi bir surette- bir toplum icerisinde olduklarinda büyümelerinin sürmesi gibi gelismelerini sürdürecklerdir.
    Bazi farkliliklarin olacagi dogrudur ama bunlar, mahiyet farkliliklari degildir.
    Yani bu beden baska bir bedene dönüsemez.
    Ancak varligi, bedeniyle olan canlidan farkli olan insanin medeni bir boyutu veya bizim tabirimizle ruhi bir boyutu vardir.
    Bu boyut, insanin karakteri (kisiligi)ne mahsustur, bedenine degil.
    Daha önce demistik ki: insanda kuvvet halinde olan bir takim fitri durumlar vardir.
    bu fitri durumlarin pratige ulasmasi gerekir.
    bu kabiliyetlere pratigini kazandiran etken toplumdur.
    yani insana ruhi kisiligini kazandiran toplumdur.
    Dil, örfler, fikirler, inanclar; insan bunlari toplumdan alir.
    insana ruhi genisligini kazandiran ve ona kisiligini veren toplumda insan digerine tesir eder.
    yani o sadece edilgen degildir, ayni zamanda etkendir.
    bir yönden alir, baska bir yönden verir.
    bundan ögrenir, suna ögretir.
    hatta bir ferde hem ögretebilir ve hem de ondan ögrenebilir. ona fikrini, ruhi özelliklerini, bildiklerini ve icad ettiklerini ögretebilir.

    Bireyler, ruhi, psikolojik ve kültürel yönden suya benzerler. yani bazilari bazilarina oksijen ve hidrojen bir araya geldiklerinde reaksiyona girmeleri gibi tesir eder. biri digerine etki eder. aralarindaki bu etkilesimden sonra yeni bir mahiyet alirlar. toplumun fertleri de böyledir. biri digerine tesir eder ve bunlarin tümünden millet veya kavim isminde gercek bir terkip ortaya cikar.

    o halde insanin -medeni olarak- iki varligi vardir. biri bireysel varlik, digeri sosyal varlik. tipki oksijen ve hidrojenin suda ve belli bir yerde iki ayri özellige sahip olmalari ama baska bir yerde su olmalari gibi.
    onlar birlesimlerini suda bulmuslardir.
    oksijen ve hidrojenden herbiri münferit olarak kendi özünü; bu oksijen, bu da hidrojen oldugunu hissetse, sonra ötekisinden her biri baska bir özün varligini yani suyu hissetse, o kisinden her birinin iki ayri varligi olur. o halde her fertte iki yön vardir; bireysel yön ve sosyal yön.

    bu prensibin Durkheim'in sözlerinde genellikle buundugunu söyleyebiliriz.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #32
      Ynt: Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri

      Tarih öncesi dönemlerde yasamis eski ilkel kabileler veya "makyavel" asrindan ondokuzuncu asra kadar olan ilkel kabileler konusu bunlardandir.
      sizler bu türden kitaplarda en ilkel kabilelerin bazi ibadetleri oldugunu okuyorsunuz. mesela onlar magaralarda ve tastan eserlerde ilk insanlarin bazi tabiat olaylarini kutsadiklarina delalet eden resimler ve islemeler bulduklarini söylerler ve eklerler: "ilk insanlar o gercekleri ciziyor, kabul ediyor ve onlara ihtiram gösteriyordu. veyahutta o tabiat gerceklerinde bir ruhun var olduguna inaniyorlardi" Tabii o zamanlar tek dinmi yoksa cif dinmi oldugu konusu etrafinda da arastirmalar var. bazilari tek dinin bazilari da iki dinin oldugunu söylemektedirler. ilkel kabileler hakkinda söylenecek seylerden biri de, totem ve toteme tapmadir.

      söyle diyorlar: en ilkel kabileler ve bize en yakin olan ilkel kabileler, tek unsurun asli olduguna veya kendilerinin onun neslinden olduklarina inandiklari bir hayvana tapiyorlardi. (insanin bir hayvanin neslinden gelmesi önermesi Darwin'in teorisinde bilimsel bir sekilde gelismistir. ama ilkel kabileler ve onlarin dönemlerinde ise bilimsel degildi)
      mesela bazi kabileler hindistanda oldugu gibi inege inanirlardi.
      inege kutsiyet kazandiran inege tapmanin baslangici hindistanda cok eski kavimlerin toteminin inek olmasina dayanir. sonradan durum peyderpey gelisti ve ilk ilkel düsünceleri yok oldu. ama inegin kutsanmasi oldugu gibi kaldi.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #33
        Ynt: Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri

        Bir kavmin kendilerini bir hayvanin neslinden geliyor kabul edip, sonra da bu hayvana tapmalari, kutsamalari ve onu kendi kavimlerini koruyucu ve gözetici kabul etmeleri nasil mümkün olabilir sorusuna gelince Durkheim, bunun insanda ortaya cikan sosyal ruha dayandigini ileri sürer. bu da tüm bireylerin kendi nefsinde iki kisiligin; iki "ben"in olmasindan dolayidir.
        Birinci "ben"; Zeyd (Mutahhari) olarak kabul edilmem, sonra da bu "benin" yaninda ikinci bir "ben"i iranli olarak kabul edilmemle koymalaridir. o durmda bu ikinci "ben" sosyal "ben", olmaktadir ki bu da bizim iranlilar olmamizdir. yani iranli "ben", ortak "ben"dir.

        Diyorlar ki: "Durkheim, hayvanlara tapan bu kabilelerin gercekte topluma taptiklarina inaniyordu. cünkü o kabileler kendi kabile fertlerinin bu hayvanin cocuklari oldugu inancini tasiyorlar; sonra o hayvana bu toplulugun rumuzu olmasi itibariyle tapmaya basliyorlardi" bunlar toplumun kendisine tapmasini istiyor gibiler.

        ONlar insanda gercekten de iki kisiligin, bireysel kisilik ve sosyal kisiligin varligina inaniyorlar. insan bircok isi, sosyal varligi itibariyle gerceklesirir. eger biri kendi aleyhine bir sey secerse bu, baskasini kendine tercih etmesidir. burada su sorulabilir; insan yaratilmis ve tabiatinda kendi nefsi icin calismasi varken nasil olur da baskasini kendisine tercih eder. insani baskasini kendi önüne gecirmeye sevkeden bu suur nedir?
        bu sey mantikla uyusmaz. ama insan bunu yapnmakta ve hatta buna endisi icin yaptiig bir is olarak bakmaktadir gibi konulari aciklamaya ve teorilerini aramaya koyuluyorlar. sonra da söyle cevapliyorlar: "eger insanin baskasini kendi nefsine tercih ettigini zannediyorsan, yaniliyorsun. o bnunla kendi nefsini yine kendi nefsinin önüne gecirmistir. cünkü insanin iki nefsi ve iki kisiligi vardir. bireysel nefsi ve sosyal nefsi. bu durumda sosyal kisiligi ortaya cikmistir."

        onlar tüm ahlaki, vatani, kavmi görünümleri, fedakarliklari; halk, toplum ve millet ugruna fedakarligi bu sekilde acikliyorlar. bu baskalari icin calisma degildir. bilakis kendi varligi ve sosyal nefsi icindir. bu sebepten dolayi "yabancilasmadan dönüs" tabiri bu bireyin kendisinin tabiridir.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #34
          Ynt: Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri

          Makale sahibi, arastirmasini suraya kadar ulastiriyor: "insan sosyal kisiligini kaybeder, onu baska bir kisilik zanneder. nefsini kendi nefsinden koparir. veya denildigi gibi kendinden kacar. kendinde iki ferdin oldugunu hisseder. bireysel "ben" burada "ben'in ben'idir" yani nefistir, kisidir, bireydir.
          ancak onda ikinci bir ben vardir; o da sosyal "ben"dir, toplumun "ben"idir, sonra ekliyor yazar: sonra birtakim faziletlerin altinda "ben" toplumunu unutur, kendisinin bireysel "ben" oldugunu zaneder ve sosyal "ben"i yozlastirir. o halde ben, bu faziletlerin tesiri altinda kaldiginda, kendisindeki sosyal "ben"e aldirmaksizin, gerceklestirdigi islere bir altyapi hazirlamaya calisiyor, dis varligina siginiyor ve tabiat ötesi diye bir sey kabul ediyor.

          Hayir efendim! bu sosyal "ben"in ta kendisidir ama sen onu kaybettin. onu kaybettigin icinde gittin yabancilarin arasinda, disarida ariyorsun. iste o zaman bu "yabancilasma olur"

          yani o kendini unutur ve kendi nefsi yerine baskasini alir. yazar naklettigi sözler ve anlattigi teoriler arasinda sadece bunu reddetmiyor ancak söyle diyor: "bu teori itirazlardan kurtulamadi. ama Durkheim'in ögrencileri bu teoriyi düzeltmislerdir. yani bu teoride hicbir ayip yoktur." sonra su sonuclari cikariyor:

          "Bilgisizligin dinin kaynagi oldugunu iddia eden teori bir seyin sebebinin yok olmasiyla o seyin de yok olacagi, yani bilgisizligin yok olmasiyla dinin de yok olacagini iddia etmekten baska bir anlam ifade etmez. pratikte böyle olmadigi icin bu teori yanlistir.

          Dinin sebebinin tabiat güclerinden korku oldugunu iddia eden teori insanin dogadan ve güclerinden korkmayacagi zamanda dinin yok olacagini ve bir varliginin olmayacagini iddia eder. ancak biz insanin dogaya hükmetmesine ragmen dinin hala varligini korudugunu görüyoruz.

          Dinin ortaya cikisini fakirlik ve zenginlige baglayanlarin iddia ettiklerinin pratikte gecerliliginin olmadigini görüyoruz. sinifsal farkliliklarin yok olmasina ragmen, genclerin varligini koruyan ve kaybolmayan dine yönelisleri artmistir. yine bu teori de yanlistir.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #35
            Ynt: Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri

            O halde din daima insanlikla beraber olan asil ilkedir ve onun kökleri insanin insaniligindedir. bunun icin de din kesinlikle insanliktan ayrilmayacaktir.

            öyleyse bu, fani dinin maverai bir kökünün varligini kabul etmeyip ilahi fitrati kabullenmeyen ancak ayni zamanda dinin baki kalacagini, yok olamayacagini itiraf eden tek teoridir. iste bu teorinin özeti budur. bu teori de kendinden önceki diger teorilerden sacmalik yönünden geri kalmaz.

            Bu konuya ben daha önce "Adl-i ilahi" kitabinda deginmistim. ayrica tefsirul mizanda da bu konuyla ilgili bazi konular vardir.

            Toplumun gercek bir bilesik, birlik oldugu ve itibari bir birlik olmadiginda süphe yoktur. toplumun birligi ve özel yasayis tarzi vardir. böyle olmasindan dolayi bir eceli vardir; ölür, zayiflar. onun ortak bir sonu ve benzeri seyleri vardir.

            "her ümmetin bir eceli (süresi) vardir. süreleri gelince ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geceblirler" (araf 34)

            kuran, kavimlere hükmünü icra ediyor. o böyle yapan kavimlerin, ya helak edildigini veyahut sonlarinin kavimler arasinda ortak oldugunu teyid ediyor. ta ki bu da kavim sözcügünün birincinin birligi hükmünü tasidiginda oluyor.

            Toplumun terkibine gelince; o nasil olur? insani toplumun terkibi gercek terkip olmasindan dolayi ücüncü türden bir terkip degildir. o yeni terkibin özüne dönüsen, kendine has özellikleri ve ayirici unsurlari kalmayan kimyasal dogal türden bir terkip degildir.

            Fertlerin sosyal asillilik sinirina ulastiklarini iddia eden Durkheim'in teorisi, sosyal cebriyyeti (zorunlulugu) yani bireyin ferdi iradesinin kesinlikle olmayacagi, kendine has bir kisiligi olamayacagini ve her toplumun iradesini ifade eder. o, hür iradesi olmayan bir birey gibidir.


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #36
              Ynt: Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri

              ancak biz, her ne kadar toplum pratik bir gercek ve belli bir bilesim olsa da fertlerin istiklalinin sinirli hudutlar dahilinde korunmus oldugunu görüyoruz. bunun icin birey, toplulugunu degistirmeye güc yetirebilir. bu baska hale dönüsen unsurlarin güc yetiremeyecegi bir seydir.

              Fert, yasadigi toplumun gidis mecrasinda ve seyrinde yürümeye güc yetirebilir. ayni sekilde bu yönün aksine dogru seyretmeye de güc yetirebilir. toplumunun süratinden daha fazlasina güc yetirebilir.

              ayni sekilde daha az olabilir veya normal bir sinirda olabilir. hatta tarihin mecrasini degistirmeye de güc yetirebilir.

              insan, toplumun zulüm ve istibdadi karsisinda istiklal ve hürriyetini büyük bir sinira kadr koruyabilmeye güc yetirebilir.

              bu sahis, vicdaninda iki kisilik hisseder; bireysel ve sosyal kisiligi, fedakarligi ve baskasini kendine tercih etmeyi herseyin önüne gecirdiginde; bunu gerceklestirirken, kendi icinde bir fert olur. kendi nefsi bir sey yaptiginda bunu yapan diger kisiligidir. yani bizler pratikte iki kisiligiz.

              kendi nefsimiz icin zulmetmemiz, bozgunculuk yapmamiz gibi ferdi isler gerceklestirdigimizde,icimizdeki bir kisilik bunu yapmistir. topluma hizmet, infak, ibadet ve baskasini kendi nefsimize tercih etmek gibi isler yaptigimizda ise bu da yine baska bir seydir. tipki bir motorun isten atil kalip baska bir motorun bu isi gerceklestirmesi gibi. bu örnekler, bu kimselerin labaratuarlarda tecrübe edebilecekleri seyler degildir. bilakis bunlar istidlali meselelerdir.

              gercekten de insan, vicdaninda biraz sonra falan salih ameli isleyecegine dair ince duygular hisseder. o halde bunlar mertebeler ve merhalelerdir. cift kisiliklik degildir. mertebeler bir tek sey olurlar, iki ayri kisilik degil.



              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #37
                Ynt: Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri

                iste burada insan kuranda zikredilen seylerin derinligini idrak ediyor
                "nefsi emmare" kötülügü emredici nefis
                "nefsi levvame" kendini yadirgayici nefis
                "nefsi mutmainne" yaptigindan rahat, memnun olmus nefis
                (felsefecilerin deyisiyle coklukta birlik ve birlikte cokluk)
                olay, bir insanda cok sayida bireylerin olmasi degildir
                sayet öyle olsaydi, bazen nefsi emmare herhangi bir isi gerceklestirir, bundan sonra da nefsi levvame baska bir is gerceklestirir, sonra da nefsi mutmainne baska bir isi gerceklestirirdi.
                hayir!
                bilakis nefis, bazen en asagi seviyelerde olur, aklin alamayacagi seyler yapar, iste o zaman "nefsi emmare" olur
                nefis dereceler yükseldiginde ve zeka olarak artik gösterdiginde de "nefsi levvame" olur ve kendi nefsini kendisi yadirgar. eger iki ayri nefis olsaydi, yadirgamanin ne manasi olurdu? kötülügü isleyen de odur, yaptigi isi degerlendirip ona deger bicen de o.

                "Kiyamet gününe yemin olsun. kendini kinayan nefse yemin olsun" (kiyamet 1-2)

                Allahu teala, kiyamet günü insanlari hesaba cekecegi gibi insanlara, insani bu dünyada hesaba ceken ruhani nefisten bir derece vermistir.

                "ey güvene kavusmus nefis! hosnut edilmis ve hosnut olunmus olarak Rabbine dön" (fecr 27,28)

                insan, basamaklari yükselen tek bir sahistir. nefsi emmare, nefsi levvamenin ta kendisidir. nefsi levvame de nefsi mutmainnenin kendisidir. ancak o nefsin yükseklik merdivenindeki basamaklari farklidir.

                nefsin icerisinde bulundugu basamaklar onun ulastigi anlayis, kavrama, sakinma, arinmislik, perdenin kalkmisligi vb. merhalelerin ölcüsüyle baglantilidir.

                o halde teorisini sosyolojide oldugu gibi psikolojiye de uygulamaya calisan Durkheim'in teorisi yanlistir. insain birbirinden ayri, müstakil, iki sahsiyeti yoktur.

                insanda "Ben" bir tanedir ve ayni anda birbirine zit islerin tümünü o tek ben gerceklestirir. öyleyse insanda iki ayri kisiligin bulundugu, her kisiligin kendine has bir "ben"i oldugu, sonra onlardan birinin kendi nefsini unuttugu veya kaybettigi ve o durumda da bu kaybolmus "ben"den kaynaklanan her seyin tabiat ötesine dayandirildigi iddiasi tümden sacmadir.
                cift yönlülük ve iki kisilik diye bir olay yoktur.


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #38
                  Ynt: Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri

                  Sonra, eger bu teori dogru olsaydi, dindar kimselerin kendilerine en cok yabancilasmis kisiler olmasi gerekirdi. yani sosyal ruh ölüm ve unutkanliktan cok uzak oldugundan ve sosyal duygularin keybedilmesi daha siddetli ve derin oldugundan insan dine daha cok sarilirdi. ama olay bunun tam tersinedir!

                  biz dine hakkiyla sarilmis kimselerin sosyal duygularinin diger insanlardan daha siddetli ve kuvvetli oldugunu görüyoruz. hangisi dini hissetme yönüyle daha güclüdür: hz. Ali mi yoksa muaviye mi? ve hangisi toplumu hissetme yönüyle daha adaletli; hz. Ali mi yoksa muaviyemi? ülkenin en uzak kösesinde aclik ceken birinin varliginin kendini üzdügünü bildiren hz. Ali dir. bundan daha yücesi varmi?

                  Makale sahibi tüm bunlardan sonra bir sonuc cikariyor ve din düsmanlarinin elinde kalan son kalkani bu sonucla korumaya calisiyor. (cünkü bu son kalkan da ellerinden düsmek üzeredir).

                  onlar, dinin baki kalmayacagini, yok olacagini iddia etmekten hala geri durmuyorlar. bilim geldi, din gitti; sosyal adalet geldi, din gitti, iddialarini sürdürüyorlar. sonra gördüler ki tüm bu seyler hatadir ve din baki kalicidir. iste simdi bu kimseler dönüp söyle diyorlar: "hayir! din baki kalicidir"

                  sonra bundan su sonucu cikariyor makale sahibi: "gecen seylerden cikan sonuc, genel olarak tüm inanclar, özelde de din sosyal hayattaki baslica görüntülerdir. insanin ve bilimin gelisimiyle bu görüntülerin de yok olacagini düsünenler, sosyal yapiyi dinin ve inanclarinmahiyetini tam anlamiyla bilmeyen kimselerdir" iste bu, simdi söylemek istedikleri sözdür.

                  onlara söyle dememiz gerekir: Bu söz dogru olsaydi, yine dinin sosyolojideki gelisimin zorlamasiyla yok olmasi gerekirdi. cünkü sizler yine bunun bir cehalet türünden kaynaklandigini söylüyorsunuz. Durkheim'in iddiasi budur. yine Feurbachin söyledikleri de böyledir. ancak Feuerbach, insandaki bireysel yönü de kabul ediyordu. Feuerbach söyle diyordu: "insanda fitratindan ötürü birtakim güzel ve kötü seciyeler vardir.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #39
                    Ynt: Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri

                    insan kendisini kötü seciyelerin aginda görür ve onlardan kurtulamayacagini zanneder. sonuc onu öyle bir sinira ulastirir ki güzel seciyelerini kendinen koparir. sonra da o güzel seciyelerin varliginin kendi zatinin disinda oldugunu farzeder. sonra da onu disaridan bir varlik olarak temsil eder. ama artik insan nefsini tanidi. ilahin inis seyri dünden beri basladi. yahudiligin ilahinin insan sureti almasi, hristiyanligin ilahinin gercek insan olmasi, iste tüm bunlarin manasi öze dönüstür.

                    kendilerine din sosyolojicileri denilen kimselerin dinin ortaya cikisina iliskin teorilerini mütalaa etmekle bircok sey bizim icin aciklik kazaniyor. söyledikleri, bazi faraziyeleri dile getirmekten öteye gidememistir. yani sözlerinin ilmi degeri faraziyeden daha degerli degildir. teori, degeri sinirina veya delillendirilmis faraziye degerine ulasamamistir.

                    yine biz bu kimselerden hicbirinin sözülerini sabit kilacak ve teyid edecek seyler getiremedigini görürüz.

                    seckin kisilermi dine sarilmaya meylediyorlar? yoksa bu kimseler dine dogru meyl etmiyorlarmi? dine yönelen kimseler kerametlerini ve yüceliklerini unutmus kimselermidir?

                    kuran söyle buyuruyor: "bu, icinde süphe olmayan ve sakinan kimseleri (muttakileri) dogru yola eristiren kitaptir" insani dogru yola iten iki sey vardir: yaratilisten gelen ve sonradan kazanilmis olan. yani insan fitri acidan salim olmadikca ve yaratilistan gelen hidayet isiklariyla aydinlanmadikca sonradan kazanilmis hidayet ona fayda vermez


                    -fitrat üzerine, sehid M. Mutahhari-


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum

                    YUKARI ÇIK
                    Çalışıyor...
                    X