Ynt: Dinin ortaya çıkışı hakkındaki görüşler ve tenkitleri
Yani oksijen, bu suyun icinde oksijen suretiyle bulunmaz. hidrojen de suyun icinde özelliklerini koruyamaz. bunlardan herbiri digeriyle birlesmistir ve ücüncü yeni bir hale dönüsmüstür.
yine bu, insan toplumu hakkinda da söylenir.
Acaba o gercek terkiplemi yoksa itibari terkiplemi olusmustur?
eger bu terkibi olusturan unsurlar, insanlarin bedenleri ise, bu toplumun itibari bir terkip olmasinda süphe olmaz.
cünkü eger bu fertlerin toplumda var olmadiklarini farzedersek -hayati yön itibariyle, ferdi bir surette- bir toplum icerisinde olduklarinda büyümelerinin sürmesi gibi gelismelerini sürdürecklerdir.
Bazi farkliliklarin olacagi dogrudur ama bunlar, mahiyet farkliliklari degildir.
Yani bu beden baska bir bedene dönüsemez.
Ancak varligi, bedeniyle olan canlidan farkli olan insanin medeni bir boyutu veya bizim tabirimizle ruhi bir boyutu vardir.
Bu boyut, insanin karakteri (kisiligi)ne mahsustur, bedenine degil.
Daha önce demistik ki: insanda kuvvet halinde olan bir takim fitri durumlar vardir.
bu fitri durumlarin pratige ulasmasi gerekir.
bu kabiliyetlere pratigini kazandiran etken toplumdur.
yani insana ruhi kisiligini kazandiran toplumdur.
Dil, örfler, fikirler, inanclar; insan bunlari toplumdan alir.
insana ruhi genisligini kazandiran ve ona kisiligini veren toplumda insan digerine tesir eder.
yani o sadece edilgen degildir, ayni zamanda etkendir.
bir yönden alir, baska bir yönden verir.
bundan ögrenir, suna ögretir.
hatta bir ferde hem ögretebilir ve hem de ondan ögrenebilir. ona fikrini, ruhi özelliklerini, bildiklerini ve icad ettiklerini ögretebilir.
Bireyler, ruhi, psikolojik ve kültürel yönden suya benzerler. yani bazilari bazilarina oksijen ve hidrojen bir araya geldiklerinde reaksiyona girmeleri gibi tesir eder. biri digerine etki eder. aralarindaki bu etkilesimden sonra yeni bir mahiyet alirlar. toplumun fertleri de böyledir. biri digerine tesir eder ve bunlarin tümünden millet veya kavim isminde gercek bir terkip ortaya cikar.
o halde insanin -medeni olarak- iki varligi vardir. biri bireysel varlik, digeri sosyal varlik. tipki oksijen ve hidrojenin suda ve belli bir yerde iki ayri özellige sahip olmalari ama baska bir yerde su olmalari gibi.
onlar birlesimlerini suda bulmuslardir.
oksijen ve hidrojenden herbiri münferit olarak kendi özünü; bu oksijen, bu da hidrojen oldugunu hissetse, sonra ötekisinden her biri baska bir özün varligini yani suyu hissetse, o kisinden her birinin iki ayri varligi olur. o halde her fertte iki yön vardir; bireysel yön ve sosyal yön.
bu prensibin Durkheim'in sözlerinde genellikle buundugunu söyleyebiliriz.
Yani oksijen, bu suyun icinde oksijen suretiyle bulunmaz. hidrojen de suyun icinde özelliklerini koruyamaz. bunlardan herbiri digeriyle birlesmistir ve ücüncü yeni bir hale dönüsmüstür.
yine bu, insan toplumu hakkinda da söylenir.
Acaba o gercek terkiplemi yoksa itibari terkiplemi olusmustur?
eger bu terkibi olusturan unsurlar, insanlarin bedenleri ise, bu toplumun itibari bir terkip olmasinda süphe olmaz.
cünkü eger bu fertlerin toplumda var olmadiklarini farzedersek -hayati yön itibariyle, ferdi bir surette- bir toplum icerisinde olduklarinda büyümelerinin sürmesi gibi gelismelerini sürdürecklerdir.
Bazi farkliliklarin olacagi dogrudur ama bunlar, mahiyet farkliliklari degildir.
Yani bu beden baska bir bedene dönüsemez.
Ancak varligi, bedeniyle olan canlidan farkli olan insanin medeni bir boyutu veya bizim tabirimizle ruhi bir boyutu vardir.
Bu boyut, insanin karakteri (kisiligi)ne mahsustur, bedenine degil.
Daha önce demistik ki: insanda kuvvet halinde olan bir takim fitri durumlar vardir.
bu fitri durumlarin pratige ulasmasi gerekir.
bu kabiliyetlere pratigini kazandiran etken toplumdur.
yani insana ruhi kisiligini kazandiran toplumdur.
Dil, örfler, fikirler, inanclar; insan bunlari toplumdan alir.
insana ruhi genisligini kazandiran ve ona kisiligini veren toplumda insan digerine tesir eder.
yani o sadece edilgen degildir, ayni zamanda etkendir.
bir yönden alir, baska bir yönden verir.
bundan ögrenir, suna ögretir.
hatta bir ferde hem ögretebilir ve hem de ondan ögrenebilir. ona fikrini, ruhi özelliklerini, bildiklerini ve icad ettiklerini ögretebilir.
Bireyler, ruhi, psikolojik ve kültürel yönden suya benzerler. yani bazilari bazilarina oksijen ve hidrojen bir araya geldiklerinde reaksiyona girmeleri gibi tesir eder. biri digerine etki eder. aralarindaki bu etkilesimden sonra yeni bir mahiyet alirlar. toplumun fertleri de böyledir. biri digerine tesir eder ve bunlarin tümünden millet veya kavim isminde gercek bir terkip ortaya cikar.
o halde insanin -medeni olarak- iki varligi vardir. biri bireysel varlik, digeri sosyal varlik. tipki oksijen ve hidrojenin suda ve belli bir yerde iki ayri özellige sahip olmalari ama baska bir yerde su olmalari gibi.
onlar birlesimlerini suda bulmuslardir.
oksijen ve hidrojenden herbiri münferit olarak kendi özünü; bu oksijen, bu da hidrojen oldugunu hissetse, sonra ötekisinden her biri baska bir özün varligini yani suyu hissetse, o kisinden her birinin iki ayri varligi olur. o halde her fertte iki yön vardir; bireysel yön ve sosyal yön.
bu prensibin Durkheim'in sözlerinde genellikle buundugunu söyleyebiliriz.
Yorum