Dr. Corbin: çagdas Felsefeyle ilgili yeterli bir inceleme ve arastirma icin birkac mevzunun mütalaa edilmesi gerekiyor:
I. "kuranın bir batını, bir de zahiri vardır; batinin da batini ve o batinin da 7 batini vardir" (sefine'til envar, seyh A.gummi c.2, s.44) mealindeki meshur hadisi serife istinaden su sorular gelmektedir akla:
a) şii mezhebinin gercek inancinda kuranin manevi ve batini idraki nedir? (hadis ve ahbardan örnek vererek aciklayiniz)
b) kuran-i bu manevi ve batıni boyutuyla anlamak icin neden imamete inanma ve imamın manevi zuhuru zaruri biliniyor?
Bunlara ilaveten, "b" maddesi icin su noktalari da aciklayabilirseniz memnun olurum:
1- bu mesele (kuranin batıni anlamı) hakkinda ehli sünnet rivayetleri
2- masum imamlardan gelen hadislerin sıhhati nasıl tayin edilmekte?
3- Manevi bir yasam ve felsefi bir tefekkür icin özel bir ehemmiyete haiz bulunan hadis ve rivayetler
........
II. şia düşüncesinin ilk olusumu mevzuunu yeni bastan ele almak gerekiyor. bilhassa isnaaşere'yle ismailiyyenin ayrilmasindan önce 5. ve 6. imamlarşn cevresi tarafindan müzaherek edilen mevzularin etraflica incelenmesi lazim.
son 30 yilda basilmis bulunan kitap ve metinler; şianin dünya görüşüyle ve imamet hakkindaki görüslerinin; hamiduddin kirmani, ebu yakub sıcistani...vb. gibi ismailiyye kitaplarini dikkate almaksizin incelenemeyecegini göstermektedir. oniki imam isnaaşere-şiasına davet aslinin bu tür tahlille daha bir netlik kazanacagina süphe...
...............
III. Avrupada ki batı felsefe tarihçilerinin tamamina yakin bir cogunlugu islam felsefesinin ibn-i rüşd'le noktalandigina inanirlar. sosyoloji biliminin kurucusu olan ibn-i haldun'a da deger verirler tabi. keza, avrupalı felsefe tarihçileri, iranin hace kesir'den safeviyye dönemine kadarki felsefe sürecini görmezden gelmekte ve mirdamat'la molla sadra gibi düsünürlerin eserlerine de gereken dikkati göstermektedirler
ben sunu sormak istiyorum: islami felsefi düşünce; neden sadece iranda canliligini sürdürebildi? diger islam ülkelerinde felsefe nicin canliligini kaybetmis durumda?
Felsefenin, iranda manevi hayatin kopmaz bir parcasi olarak varligini hala sürdürebilmis olmasinin nedeni?
şiiligin temel inançlarının; mirdamadla molla sadra gibi düsünürlerin felsefesine güc kazandirmasinin ndeni? bu felsefenin şia icin faydasi ne oldu?
Bu sorulara sadece bir dizi kitap adiyla cevap verilmesi degil amacim; daha ziyade, düsünce yapisini ariyorum ben...
......
IV. şiilikle tasavvuf arasina yeniden bir inceleme yapilmasi gerektigine inaniyorum. hatta bu inceleme sirasinda tasavvufcularin yasama tarzindan ziyade, onlarin dünya ve ahirete bakis acilari dikkate alinmali bence. meselenin daha iyi anlasilmasi icin örnek veriyorum:
a) feriduddin attar, bir sünni oldugu halde "tezkiretul evliya" adli eserini ehli beytin 5. imamının biyografisiyle baslatmaktadir.
bu ve benzeri girisimler, diger tasavvufcularda da var; binaenaleyh mesele tarihi ve felsefi boyutuyla yeni bastan ele alinmalidir.
bu durumda, tasavvufcularin cesitli dönemlerde maneviyat temelleri bilerek veya bilmeyerek şiilikten hangi ölcüde etkilendi?
b) batililar alauddevlet-i simnani'yi sünni bilirler, ama onun "abdal" hakkindaki görüsleriyle şiiliğin 12. imamı arasinda tam bir benzerlik var. urve't-ul vuska'da bunu görmek mümkün.
bu durumda Alauddevle-i simnaninin sünni oldugu söylemek ne derece dogru olur?
keza; "kutuplar, abdallar"...ve bunlara bagli diger manevi derece ve tabakalari şiilikten soyutlayarak degerlendirmek ne ölcüde dogru olur?
.........
V. temel bir mevzu olan "gaip imam" düsüncesinin insanin felsefi ve ahlaki hayatinda ve esasen manevi hayatinin bütün boyutlarinda yarattigi etki nedir?
şianin, bu temel ve önemli düsünceyi yeniden ve derinlemesine gözden gecirerek bugünün dünyasi icin felsefeyi ihya edecek ve insanogluna yepyeni bir manevi ve ahlaki ivme kazandirabilecek etkili bir ruh gıdası temin etmesi mümkün degilmi? bugüne degin takdirata birarkilmis -kaderine terkedilmis- bir güc...
I. "kuranın bir batını, bir de zahiri vardır; batinin da batini ve o batinin da 7 batini vardir" (sefine'til envar, seyh A.gummi c.2, s.44) mealindeki meshur hadisi serife istinaden su sorular gelmektedir akla:
a) şii mezhebinin gercek inancinda kuranin manevi ve batini idraki nedir? (hadis ve ahbardan örnek vererek aciklayiniz)
b) kuran-i bu manevi ve batıni boyutuyla anlamak icin neden imamete inanma ve imamın manevi zuhuru zaruri biliniyor?
Bunlara ilaveten, "b" maddesi icin su noktalari da aciklayabilirseniz memnun olurum:
1- bu mesele (kuranin batıni anlamı) hakkinda ehli sünnet rivayetleri
2- masum imamlardan gelen hadislerin sıhhati nasıl tayin edilmekte?
3- Manevi bir yasam ve felsefi bir tefekkür icin özel bir ehemmiyete haiz bulunan hadis ve rivayetler
........
II. şia düşüncesinin ilk olusumu mevzuunu yeni bastan ele almak gerekiyor. bilhassa isnaaşere'yle ismailiyyenin ayrilmasindan önce 5. ve 6. imamlarşn cevresi tarafindan müzaherek edilen mevzularin etraflica incelenmesi lazim.
son 30 yilda basilmis bulunan kitap ve metinler; şianin dünya görüşüyle ve imamet hakkindaki görüslerinin; hamiduddin kirmani, ebu yakub sıcistani...vb. gibi ismailiyye kitaplarini dikkate almaksizin incelenemeyecegini göstermektedir. oniki imam isnaaşere-şiasına davet aslinin bu tür tahlille daha bir netlik kazanacagina süphe...
...............
III. Avrupada ki batı felsefe tarihçilerinin tamamina yakin bir cogunlugu islam felsefesinin ibn-i rüşd'le noktalandigina inanirlar. sosyoloji biliminin kurucusu olan ibn-i haldun'a da deger verirler tabi. keza, avrupalı felsefe tarihçileri, iranin hace kesir'den safeviyye dönemine kadarki felsefe sürecini görmezden gelmekte ve mirdamat'la molla sadra gibi düsünürlerin eserlerine de gereken dikkati göstermektedirler
ben sunu sormak istiyorum: islami felsefi düşünce; neden sadece iranda canliligini sürdürebildi? diger islam ülkelerinde felsefe nicin canliligini kaybetmis durumda?
Felsefenin, iranda manevi hayatin kopmaz bir parcasi olarak varligini hala sürdürebilmis olmasinin nedeni?
şiiligin temel inançlarının; mirdamadla molla sadra gibi düsünürlerin felsefesine güc kazandirmasinin ndeni? bu felsefenin şia icin faydasi ne oldu?
Bu sorulara sadece bir dizi kitap adiyla cevap verilmesi degil amacim; daha ziyade, düsünce yapisini ariyorum ben...
......
IV. şiilikle tasavvuf arasina yeniden bir inceleme yapilmasi gerektigine inaniyorum. hatta bu inceleme sirasinda tasavvufcularin yasama tarzindan ziyade, onlarin dünya ve ahirete bakis acilari dikkate alinmali bence. meselenin daha iyi anlasilmasi icin örnek veriyorum:
a) feriduddin attar, bir sünni oldugu halde "tezkiretul evliya" adli eserini ehli beytin 5. imamının biyografisiyle baslatmaktadir.
bu ve benzeri girisimler, diger tasavvufcularda da var; binaenaleyh mesele tarihi ve felsefi boyutuyla yeni bastan ele alinmalidir.
bu durumda, tasavvufcularin cesitli dönemlerde maneviyat temelleri bilerek veya bilmeyerek şiilikten hangi ölcüde etkilendi?
b) batililar alauddevlet-i simnani'yi sünni bilirler, ama onun "abdal" hakkindaki görüsleriyle şiiliğin 12. imamı arasinda tam bir benzerlik var. urve't-ul vuska'da bunu görmek mümkün.
bu durumda Alauddevle-i simnaninin sünni oldugu söylemek ne derece dogru olur?
keza; "kutuplar, abdallar"...ve bunlara bagli diger manevi derece ve tabakalari şiilikten soyutlayarak degerlendirmek ne ölcüde dogru olur?
.........
V. temel bir mevzu olan "gaip imam" düsüncesinin insanin felsefi ve ahlaki hayatinda ve esasen manevi hayatinin bütün boyutlarinda yarattigi etki nedir?
şianin, bu temel ve önemli düsünceyi yeniden ve derinlemesine gözden gecirerek bugünün dünyasi icin felsefeyi ihya edecek ve insanogluna yepyeni bir manevi ve ahlaki ivme kazandirabilecek etkili bir ruh gıdası temin etmesi mümkün degilmi? bugüne degin takdirata birarkilmis -kaderine terkedilmis- bir güc...
Yorum