Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar
kisacasi islami cagri, ortaya ciktigi ilk günden itibaren kitap ve sünnet -ki bunlarin yolu akla da uygundur- araciligiyla izleyicilerinin kulagina devamli bunlari fisildamis ve onlara su gercegi anlatmaya calismistir:
insanoglunun inanc ve amelde hakka tabi olmaya cagiran vicdan ve insani fitratin sesine kulak vermekten ibaret olan islami yöntem; insanoglunu sürekli saadete dogru yönlendiren ve birgün bu istegini mutlaka gerceklestirecek olan canli bir hakikat ve yenilgi kabul etmez bir gaybi güce endekslidir.
her müslüman bu gercege can- gönülden inanmali ve halihazirda icinde yasadigi -kendisinin de bir parcasi oldugu- islam toplumunun; batin ve öz yapisi itibariyle nasil mutahhar ve nurani ise, mutlaka günün birinde zahir ve görünüste de öylesine temiz bir hale gelip cennete dönüsecegine, mevcut bütün yanlislar, cirkinlikler ve kötülüklerinden arinacagina ve nihayet piril piril bir nuraniyet ve bastan basa saadet dolu bir yapiya bürünecegine iman beslemelidir.
Bu hakikate inanan bir müslüman icin artik ne yenilgi vardir, ne de emeklerinin bosa gidebilecegi gibi bir kaygi...zira o bilir ki böyle bir günü görmeye ömrü yetecek olursa bütün varligiyla saadete gömülecek, dünya ve ahiret mutlulugunu birarada tadacaktir; ömrünün yetmemesi halinde ise sosyal acidan gercekte yine kendisi demek olan toplumu böylesine bir mutluluga kavusacak ve bu durumda o da, sahsen bu yolda fedakarlik gösterip can vermis birisi olarak, herseyi gören ve bilen Rabbul aleminin katinda ecir ve mükafata nail olacaktir.
bu iman, kisiye öylesine güclü bir maneviyat kazandirir ki kendisini daima mutlu ve mesut hisseder; bu inanca sahip bir müslüman en agir sartlar altinda, en zor ve iskence verici baskilar altinda dahi kurtulus ümidini kaybetmeyecek ve islami morali asla bozulmayacaktir.
kisacasi islami cagri, ortaya ciktigi ilk günden itibaren kitap ve sünnet -ki bunlarin yolu akla da uygundur- araciligiyla izleyicilerinin kulagina devamli bunlari fisildamis ve onlara su gercegi anlatmaya calismistir:
insanoglunun inanc ve amelde hakka tabi olmaya cagiran vicdan ve insani fitratin sesine kulak vermekten ibaret olan islami yöntem; insanoglunu sürekli saadete dogru yönlendiren ve birgün bu istegini mutlaka gerceklestirecek olan canli bir hakikat ve yenilgi kabul etmez bir gaybi güce endekslidir.
her müslüman bu gercege can- gönülden inanmali ve halihazirda icinde yasadigi -kendisinin de bir parcasi oldugu- islam toplumunun; batin ve öz yapisi itibariyle nasil mutahhar ve nurani ise, mutlaka günün birinde zahir ve görünüste de öylesine temiz bir hale gelip cennete dönüsecegine, mevcut bütün yanlislar, cirkinlikler ve kötülüklerinden arinacagina ve nihayet piril piril bir nuraniyet ve bastan basa saadet dolu bir yapiya bürünecegine iman beslemelidir.
Bu hakikate inanan bir müslüman icin artik ne yenilgi vardir, ne de emeklerinin bosa gidebilecegi gibi bir kaygi...zira o bilir ki böyle bir günü görmeye ömrü yetecek olursa bütün varligiyla saadete gömülecek, dünya ve ahiret mutlulugunu birarada tadacaktir; ömrünün yetmemesi halinde ise sosyal acidan gercekte yine kendisi demek olan toplumu böylesine bir mutluluga kavusacak ve bu durumda o da, sahsen bu yolda fedakarlik gösterip can vermis birisi olarak, herseyi gören ve bilen Rabbul aleminin katinda ecir ve mükafata nail olacaktir.
bu iman, kisiye öylesine güclü bir maneviyat kazandirir ki kendisini daima mutlu ve mesut hisseder; bu inanca sahip bir müslüman en agir sartlar altinda, en zor ve iskence verici baskilar altinda dahi kurtulus ümidini kaybetmeyecek ve islami morali asla bozulmayacaktir.
Yorum