Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

    kisacasi islami cagri, ortaya ciktigi ilk günden itibaren kitap ve sünnet -ki bunlarin yolu akla da uygundur- araciligiyla izleyicilerinin kulagina devamli bunlari fisildamis ve onlara su gercegi anlatmaya calismistir:
    insanoglunun inanc ve amelde hakka tabi olmaya cagiran vicdan ve insani fitratin sesine kulak vermekten ibaret olan islami yöntem; insanoglunu sürekli saadete dogru yönlendiren ve birgün bu istegini mutlaka gerceklestirecek olan canli bir hakikat ve yenilgi kabul etmez bir gaybi güce endekslidir.

    her müslüman bu gercege can- gönülden inanmali ve halihazirda icinde yasadigi -kendisinin de bir parcasi oldugu- islam toplumunun; batin ve öz yapisi itibariyle nasil mutahhar ve nurani ise, mutlaka günün birinde zahir ve görünüste de öylesine temiz bir hale gelip cennete dönüsecegine, mevcut bütün yanlislar, cirkinlikler ve kötülüklerinden arinacagina ve nihayet piril piril bir nuraniyet ve bastan basa saadet dolu bir yapiya bürünecegine iman beslemelidir.

    Bu hakikate inanan bir müslüman icin artik ne yenilgi vardir, ne de emeklerinin bosa gidebilecegi gibi bir kaygi...zira o bilir ki böyle bir günü görmeye ömrü yetecek olursa bütün varligiyla saadete gömülecek, dünya ve ahiret mutlulugunu birarada tadacaktir; ömrünün yetmemesi halinde ise sosyal acidan gercekte yine kendisi demek olan toplumu böylesine bir mutluluga kavusacak ve bu durumda o da, sahsen bu yolda fedakarlik gösterip can vermis birisi olarak, herseyi gören ve bilen Rabbul aleminin katinda ecir ve mükafata nail olacaktir.

    bu iman, kisiye öylesine güclü bir maneviyat kazandirir ki kendisini daima mutlu ve mesut hisseder; bu inanca sahip bir müslüman en agir sartlar altinda, en zor ve iskence verici baskilar altinda dahi kurtulus ümidini kaybetmeyecek ve islami morali asla bozulmayacaktir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #17
      Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

      Besinci sorunun 1. bölümünde gecen "gaip imam inancinin bireyin felsefi ve ahlaki düsüncesi ve esasen bütünüyle manevi hayati üzerinde yarattigi etki nedir?" sorusunun cevabi da burada yatmaktadir iste!

      "bu temel inancin yeniden gözden gecirilmesi suretiyle sia mezhebi günümüz dünyasina felsefenin ihyasi yolunda yeni bir gida, manevi ve ahlaki yasam yolunda yepyeni bir güc kazandiramazmi? simdiye degin takdirata birakilmis, kaderine terkedilmis bir güc..." seklindeki 2. bölüme gelince; cevabimiz sudur:
      bu hususta sii mezhebinin verebilecegi sey, bizzat islamin verebilecegi seydir; zira sii mezhebi, islamin gercekci bakis acisindan baska birsey degildir.

      öte yandan yüce islam dini, günümüz dünyasinda felsefenin ihyasi icin güclü bir ruh gidasi ve ahlaki ve manevi hayat icin yeni bir güc kaynagi yaratabilecegini kuvvetle iddia edebilmektedir. zira islam dini cihansümul bir din olma iddiasindadir; belli bir zaman ve mekana münhasir olmadigi, belli cemaatler veya sartlarla sinirli bulunmadigi iddiasindadir ve bu iddianin geregiyse; insanlik kafilesi hayat yolculugunun hangi merhalesinde olursa olsun, beseriyet camiasi gelisme ve medeniyetin ne kadar zirvesinde bulunursa bulunsun bu semavi dinin herhal-ü karda insanligin bütün ihtiyaclarina cevap verebilmesi, dünya ve ahiret hayatinda onun saadet ve mutlulugunu garantileyebilecek bir güc ve yapiya sahip olmasidir.

      bu durumda islamin bu iddiasinin ne derece kabul edilebilir oldugunu incelemek gerekir elbette. evet, yeryüzünde yasayan bunca insanin; bütün bu sosyal sürtüsme ve kesmekeslerle cikar kavgalarini, özel ve genel uluslararasi onca cikar kavgasini bir kenara birakip islamin sözüne kulak asmasi mümkün müdür acaba?

      yeryüzünde yasayan cesitli milletleri, bunca ruhsal yapi farkliliklari ve cikar catismalarina ragmen biraraya getirip kendi etrafinda toplayabilecek bir projesi varmidir islamin?


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #18
        Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

        Bu sorulara menfi cevap vermek acelecilik olacaktir. zira insan topluluklari; bütün kavim ve milletler, ötedenberi yekdigeriyle pekala anlasabilmis; toplumlar ve milletler gibi insan bireyleri arasinda da bu yol hicbir zaman kapanmamistir. nitekim bugün de dünya insanlari bunca yikici ihtilaf, anlasmazlik ve catismalarin son bulacagi, bütün insanlarin kardesce ve baris icinde birarada yasayarak gercekci bir yaklasimla insanligin saadet ve mutlulugu tadabilecegi bir ortam yaratabilme ümit ve arzusu icindedir.

        islamin herkesce, bütün kesim, kavim ve milletlerce begenilecek ve insanligin mutluluk ve saadetini temin edebilecek bir projesi oldugunu gösteren en büyük sahittir bu.

        bu tür bir projenin varligini kuran-i kerimdeki ayetlerde bulup felsefi yöntemle beyan edebilmek mümkündür.

        zira nerede ne zaman ve kim olursa olsun insan bireylerinin tamami fiziki yapi bakimindan aynidirlar; ic ve dis gücleri, fiziki imkanlari ve ihtiyaclari yekdigerinden fazlaca farkli degildir.. her insan gözüyle görür, kulakla duyar, agziyla yeyip diliyle tadar, eliyle alip verir, ayagiyla yürür; her insan dsünür, her insanin irade, hatirlama, sevgi ve nefret yetisi vardir, yemek yer ve cinsel istek duyar, herkes kendi hayati menfaatini düsünür, bilir ve ister, hayatina zarar verebilecek seyleri anlar ve onlarsan sakinir....vs.

        ister iblincli, ister bilincsiz olsun varlik alemindeki bütün mevcudat kendine has yaradilis mekanizmasilya, ona zarar verebilecek seyleri teshis eder ve yaratilistan gelen istek ve saadeti arar. bu genel kuraldan muaf olmayan insanoglu da kendisi icn zararli ve faydali olan seyleri icgüdüleriyle anlayabilme yetenegine sahiptir ve buna ilaveten onu diger varliklardan ayirip daha avantajli olmasini saglayan bir meziyeti daha vardir insanin. o da; cesitli duyu, duygu ve ihtiyaclarindan kaynaklanan farkli ve celiskili isteklerini akil gücüyle dengeleyebilmektedir.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #19
          Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

          netice olarak su söylenebilir: tabii olan her insan, fitrati ve yaratilis itibariyle, neyin iyi, neyin kötü oldugunu teshis edebilecek kabiliyettedir; o halde kendisi icin faydali ve zararli olabilecek seyleri de bilir o, öte yandan insanin ugradigi bütün bedbahtliklar ve yuvarlandigi bütün ucurumlar gercekte gayri tabii -onun kendisi disinda, yaratilis ve tabiati disinda- unsurlarin cekiciligi etkisiyledir ki bu cekici ve caiz dis unsurlar pekala onu, yaratilisina uygun tabii seyrinden alikoyabilmekte ve izlemesi gereken o yoldan cikabilmektedirler.

          bu kisa aciklamayla ulasmak istedigimiz netice sudur: insani yaratan ve ihtiyaclarinin nazara alarak onu gerekli imkan, güc ve techizatlarla donatip sosyal bir hayata dogru yönlendiren yaratilis mekanizmasi, yine insanoglunun yapisinda özel bir program yaratip onu öylesine programlamistir ki, onu oyalayip duran heva ve heveslerinin girdabindan kurtulup bir an kendisine gelecek olsa, kendisindeki bu programi kolaylikla kesfedebilecek, bütün bu sürtüsme, rahatsizlik, kesmekeslere bir son verebilmeyi basaracaktir.

          bu noktada söyle bir soru akla gelebilir: "islami islah programi ne olursa olsun; kuranin sarih beyaninda da gectigi üzere degismez ve sabit bir programdir, degistirilmesi ve bozulmasi mümkün degildir; halbuki insan topluluklari tabii olarak sürekli degisim ve tahavüller icinde olup tekamüle dogru seyir halindedir.

          insanoglu bu süregen tahavvül ve degisim icindeyken, toplumlarin islahi ve insanligin kurtulusu icin "degismez sabir ve daimi" bir cözüm yolunun varligi -ve etkili olabilecegi- nasil kabul edilebilir?
          islamin bu cözüm yolu olsa olsa 14 asir öncesinin toplumlari icin gecerli olabilir; aradan gecen 14 asir boyunca yasanan bunca gelismeden sonra cagimizda tatbiki mümkün olmayacaktir!"


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #20
            Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

            Ancak, islamin görüsleri üzerinde etraflica bir inceleme yapilacak olursa bu yorumun tamamen yanlis oldugu anlasilir.

            evet, islamin degismez ve sabit birtakim kanunlari da vardir ve insan topluluklari da birtakim degisim ve tahavüller icindedirler;
            ama sunu da unutmamak gerekir ki ne islamin insan ve toplumla ilgili kural ve kaidelerinin tamami sabit ve "toplumun durumuyla zamanin sartlarina intibak edilemez"dir; ne de toplumlar her konu ve her boyutta "degisken" ve "sürekli degisim halinde"dirler.

            Toplumlar üzerinde yapilacak sathi bir inceleme ve insanlarin neden böylesine toplu, birarada ve sosyal bir hayati tercih ettikleri arastirilacak olursa, insan topluluklarinin her acidan sürekli degiken olmadigi kolayca farkedilir.

            bu arada su noktaya da dikkat etmek gerekir:
            insan topluluklarinin olusmasina ve insanlarin birarada yasamayi tercih etmesine neden olan sey; insanlarin tabiatinda var olan, fitri yapilarindan kaynaklanan veya dis etkenler neticesinde kacinamadiklari bir dizi ihtiyaclarin varligidir.

            zamanla insanoglunun yasam gerecleri konusunda fikir ve düsüncelerinin degistigi ve yeni maddi gerecler edinerek hayatin nimetlerinden daha fazla faydalanabilme yollari arayip buldugu da apacik ortadadir.

            ancak, insanoglunun varliginda yerlesik bulunan "insanin tabiati ve temel yapisi" tarihin baslangicindan bugüne degismemis, oldugu gibi varligini sürdürmüstür. yaratilis nizamindaki bu sebat ve degismezlik, sosyal iliski ve kurallar üzerinde elbette ki birtakim etkiler birakacaktir.


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #21
              Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

              Bunun en bariz sahidi, birtakim genel ve özel kurallarin öteden beri toplumlarda varolagelmesi ve hicbir sekilde degismemis olmasidir. ör: sosyal yasama gerekliligi, sosyal adaletin muteber sayilmasi, özel haklara saygi göserilmesi, karsilikli antlasma ve sözlesmelerin gecerli sayilmasi ve bunlara uyulmasi gerektigi inanci...vb. seyler bütün toplumlarda yeglenmis ve kabul görmüs; keza rüsvet, hirsizlik, eskiyalik, toplumun mukaddesatina ihanet, zlüm, zorbalik, baskalarinin haklarini cigneme...vb. davranislar da ilk insan topluluklarindan günümüze degin bütün toplumlarda daima kinanmis ve cirkin görülmüstür.

              islam kanun ve hükümlerinin kalici ve degismezligi meselesine gelince; islam nazarinda beseri topluluklar icin vazedilmis bulunan kural ve kaideler iki türlüdür:

              birincisi, belli bir yaratilisa sahip bulunan insanin bu yaradilisi geregi karsilamasi gereken ve her halükarda degismeyip var olan sabit ihtiyaclariyla ilgili kural ve kaidelerdir ki, sözkonusu ihtiyaclar sabi ve degismez oldugundan, bunlar icin vazedilen kanun ve kurallar da elbeteki sabit ve degismez olacaktir; ör: özel mülk...vb. gibi özel halklar, muamelat ve miras, evlenme ve bosanma, aile ve neseb, kisas ve hadler...vb. gibi insan topluluklarinda daima varolagelen sabit durumlar icin yine sabit kanun ve kaideleri vardir islamin.

              keza yaratanla yaratilan arasindaki degismez rububiyet ve ubudiyet iliskilerini düzenleyen ibadetle ilgili hükümler de bu cümleden olmak üzere sabit ve degismezdir.

              islamin bu tür hüküm ve kanunlari, bildigimiz islam seriatindan ibarettir ki, bunlarin tamami genel olarak kurani kerimde blirtilmis, teferruatlariyla ilgili hüküm ve aciklamalari da sünneti nevebiyyede tafsilen beyan olunmustur. kuran ve sünnetin nassi geregince bu kanun ve kurallar sabittir, asla degistirilemez ve iptal edilemez


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #22
                Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

                ikinci tür hüküm ve kurallarsa birey ve toplumun güncel yasamiyla ilgili kaidelerdir. insanlarin yasama sekli, yasam seviyesi ve gecim durumlari sürekli degisim halinde oldugundan islamin bu mevzuya yönelik hükümleri de elbetteki degisken olacaktir.
                nitekim, tasit meselesinde zamanla yasanan degisimler neticesinde kara, deniz ve hava yollari meselesi de gündeme gelmis ve bu da; düne kadar var olmayan, esasen varligina ihtiyac duyulmayan bir takim yeni kanun, kural ve düzenlemeleri zaruri kilmistir.

                keza günümüzde ekonomik iliskiler bircok karmasik islem ve yeniliklerle gerceklesmekte, bu da ister istemez yeni döviz ve mali kurlar vazedilmesini gerekli kilmaktadir.

                iste bu tür konularda islam dini hz. Resul-u ekrem s.a.a'e (ki müslümanlarin yöneticisidir o) veya onun vekil ve vasilerine veya onlarin da bulunmadigi zaman ve durumlarda "müslümanlarin maslahat geregi yönetim isini kendisine birakmis oldugu kimse"ye gerekli gördügü kararli alabilme, bunlari uygulatma, faydali oldugu sürece gecerliligini muhafaza ettirip, faydasiz buldugunda kaldirma yetki ve salahiyeti vermistir.

                islam dini, degisen sartlar altinda islam toplumuyla ilgili uygun kararlar alma, emirler verme ve bunlari uygulatma yetkisi vermistir. müslümanlarin "veliyy-i emr"ine; ki o da sözkonusu emir ve kararlarda, degismez ve iptal edilemez olan seri had ve hududlari nazara almak -ve bu degismez ilahi seriat kanunlari cercevesinde daranmak-la mükelleftir.

                Veliyy-i emrin islam toplumundaki konumu, tipki bir mülk-ev- sahibinin mülküne karsi konumu gibidir. bir ev sahibi, kendine ait bu mülk üzerinde faydali buldugu her nevi degisikligi yapma ve istedigi sekilde eve ceki düzen verme hakkina nasil sahipse (fakat bütün bu tasarruf hakkina ragmen, malini mülkünü seran kayrimesru yolda harcama yetkisine de sahip degildir) veliyyi emr de, müslümanlara faydasi olacagina inandigi her karari -seriat cercevesinde olmasi kaydiyla- verebilir; yeni tesisatlar yaptirir, bayindir eder, arac-gerec temin eder, toplumun dostu olan -ülke ve gruplarla- dostca iliskiler kurar, düsmanlarla savasir veya uygun görüyorsa baris imzalar, saldirmazlik antlasmasi yapar..vb. islerin icrasi icin müslümanlarin mallariyla veya canlariyla yardim ve katkida bulunmasini emredebilir.


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #23
                  Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

                  Keza bir ailenin reisi ve velisi durumundaki sahis, hayati haklarini savunma ve gerekli diger hayati meseleler konusunda, velayeti altindaki ev halki ve mal-mülke dair, kanuni cerceve dahilinde istedigi kararlari alma yetkisine nasil sahipse; müslümanlari ve müslümanlarin sahip oldugu hersey tipki bu aile gibidir ki velisi "veliyy-i emr"dir;
                  islam dünyasinin menfaatlerini koruma ve haklarini savunma ugrunda veliyy-i emr de -seri cerceve dahilinde ve maslahati gözeterek- müslümanlarin mali ve cani üzerinde tasarruf yetkisine sahiptir, ama veliyyi emr, dinin ebediyen helal veya haram saydigi bir hükmü degistiremez, ayni sekilde, ilahi hükümlerden sayilacak ebedi bir kanun ve kural koyamaz.

                  Bu noktada insanoglunun tabii ve fitri yapisini toplumun temel yapi modeli olarak görür ve bu nizamin onun varligina yerlestirmis oldugu potansiyel gücleri harekete gecirmekle sorumlu hisseder kendisini. yaratilis mekanizmasinin kendisine bagislamis oldugu akil gücünü kullanir ve yaratiklar icinde sirf insana mahsus olan "gercekci bakis acisi"yla kendisi ve ait oldugu bütün -yaratilis alemi- üzerinde dikkatle düsünüp etraflica bir degerlendirmesini, yapar ve neticede hareket ve davranislarini yaratilis nizamina göre ayarlamak suretiyle "yaratilis nizaminin gösterdigi yol"u izler.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

                    Böyle bir insan, kendisinin diger hayvan türlerinden ayricalikli oldugunu görür ve bu nedenle de hurafe ve bos inanclara kapilma yoluna gitmedigi gibi, bu tür bir davranisi mazur da görmez.

                    Böyle bir insan, canli bir varlik olarak bilir kendisini; karsisinda sonsuz bir hayat görür, yaratilis nizaminin, yani Allah tealanin emrine teslim olmus ve ister istemez yaratilisin gayesi olan "mead"e dogru seyir halinde olan bir hayattir bu.

                    Böyle bir insan, yaratilis nizaminin gösterdigi ve ona dogru yönlendirdigi bir hayat tarzi ve yasam bicimi secer kendisine; bu dünya yasaminda onun hayati ihtiyaclarini temin edecek, ayni zamanda kendisini bekleyen ebedi -uhrevi- yasamda da mesut olmasini saglayacak bir yasam tarzidir bu.

                    Böyle bir insan, yaratilis mekanizmasinin gereklerine, yani Allah tealanin iradesine teslim eder kendisini, dolayisiyla da yaratilis nizaminin icad etmis oldugu sebep ve gerekcelerle savasma gibi bir cehalete girismez asla. nitekim bu yüzdendir ki kurani kerim, insanlari davet ettigi bu din ve yolu "islam" olarak adlandirmistir ki bu terime bilhassa dikkat etmek gerekir -islam,teslimiyet anlamina gelir.-



                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

                      Toplumdan uzak ve kopuk yasayan, yani sosyal düsünce ve sosyal akil tasimayip salt kendisini düsünerek barbarlik ve irtica sergileyen birininse gercek, fitri ve tabii insan olarak tanimlanabilmesi mümkün degildir.

                      ayni sekilde tabii ve dogal insanlik adina tertemiz dini duygulari ayaklar altina alip insanlik ve ahlaki "hurafedir" diyerek reddeden, isi gücü kendisini süsleyip gösteris yapmak olan,ciplakliga alisan, iffet ve namus sinirlarini cigneyip cinsel ve sehvette anarsi, üzücü bir komedya ve maskaraca bir oyalanis olarak tanimlamak gerekir.

                      Bu noktada "insan topluluklarinin islahi icin islamin önermis oldugu bu proje ve cözüm yolu, toplumlarin ihtilaflarini cözme ve insanlar arasindaki cekisme ve kesmekeslere bir son verme amaciyla düzenlenmis olup, günümüz dünyasinda yasamakta olan insanin manevi hayatiyla alakasi yoktur ve dolayisiyla da "sia mezhebinin günümüz insanina felsefenin ihyasi icin yeni bir ruh gidasi ve ruhi ve ahlaki yasamda yeni bir güc kaynagi olup olamayacagi, sorusuna verilecek cevap olumsuzdur" diyenler cikabilir.

                      su noktayi asla gözardi etmemek gerekir. islam, madi hayatla manevi hayati kesinlikle yekdigerinden ayirmaz. nitekim manevi yasam icin önerdigi bütün cözüm yollari, ayni zamanda maddi ve sosyal hayata da bir ceki düzen vermektedir. yine bu nedenledir ki, hayatin cesitli boyutlariyla ilgili kurallar koyarken, hatta evlilik ve bosanma, alis-veris, yeme-icme ve yatip-kalkma gibi konularda bile ahlaki mevzuati gözetmekte, dini prensipleri nazara almakta, felsefi tefekkür ve düsünceye uygun kural ve kaideler getirmektedir ki bizzat kuran-i kerim bastan sona bunun örnekleriyle doludur.

                      Bu cümleden olmak üzere Ehl-i kitaba hitaben bir islah yolu olarak önerdigi "De ki ey kitap ehli bizimle sizin aranizda müsterek bir kelimeye gelin -ki sudur:- Allahtan baskasina kulluk etmeyelim, O'na hic bir seyi ortak kosmayalim ve Allahi birakip kimimiz kimimizi Rabler edinmeyelim; eger yine yüz cevirirlerse deyin ki: sahid olun! biz gercekten müslümanlardaniz!" (Al-i imran 64) mealindeki ayeti kerime örnek verilebilir. bu ayeti serifte, görüldügü üzere sinif farkliliklari ve gruplararasi ihtilaflari gidermenin yanisira tevhidi de önermekte ve sirki reddetmeye de cagirmaktadir.


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

                        islamin getirdigi bütün genel ve cüzi hükümlere maddi ve manevi boyutu birlikte ele alip cismi cikarlarla ruhi cikarlari yekdigerinden ayirmamis, sosyal hayati ferdi hayatla ayni ehemmiyette; hatta sosyal hayati ve sosyal sorumluluklari -ferdi hayattan- ve ferdi sorumluluklardan- daha önemli saymis olmasinin nedeni sudur: "öyleyse sen yüzünü, Allahi birleyen -bir hanif- olarak dine, Allahin o fitratina cevir, ki insanlari bunun üzerine yaratmistir. Allahin yaratisi icin hicbir degisme yoktur, iste dimdik ayakta duran din budur..." (Al-i imran 64) ayetinde de sarih bir ifadeyle gectigi üzere islam suna inanir: "Din, ferdi ve sosyal hayatinda insanin saadetini temin etmesi gereken bir yasam tarzi ve hayat modelidir. bir dinin, insanca mutlulugu temin ve toplumlari geregince ve basariyla idare edip yönetebilmesi icin her husus ve her konuda dengeli ve itidalli olmasi, ifrat ve tefrit tasimamasi gerekir"

                        Baska bir deyisle din, insanin yaratilisinda mevcut bulunan gercekleri korumasi ve yine bu yaratilisi geregi duydugu cesitli ihtiyaclari giderme yolunda gerekli bütün düzenlemeleri sunabilmesi gereken bir dünya görüsüdür.

                        Sonuc olarak insan, kendisinin de ayrilmaz bir parcasini teskil etmekte oldugu "yaratilis mekanizmasina", "islam getirmeli" ve "teslim olmali" (yani evrenin yaraticisinin iradesine teslim olmali) ve bu mekanizmanin kendisini yönlendirmeke oldugu dogrultuda hareket ederek bütün davranis ve kararlarini, kisacasi hayatini ona göre ayarlayip tanzim etmelidir.

                        zira insani yaratan ve onun icin birtakim kemaller ve saadet tayin eden, ki bu tamamen insanin amellerine baglidir- hakikatin; onu bu kemal ve saadete yönlendirmeyi ihmal etmis oldugu düsünülemez.


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

                          Mesela yaratilis mekanizmasi insanoglunun türünün devami icin onu beslenme ve evlilige muhtac kilmis ve bu ihtiyaclarin giderilmesine yöneltebilmek icin de onu birtakim organ, duygu ve kurallarla donatmis ve bunlara uymak suretiyle amaclarina dogru hareket edebilmesine yardimci olmustur.

                          yine tehlike ve zararlardan korunabilmesi icin kendisine birtakim duygular, gücle ve melekeler verilmis, bunlari kullanarak sözkonusu tehlike ve zararlarin üstesinden gelmesi saglanmis; kisacasi kendisine güven duyarak ve hür bir sekilde -mesru- faydalar edinebilmesi mümkün olmustur.

                          ihtiyaclarinin fazla, güc ve imkanlarininsa mahdut ve sinirli olusu, dogal olarak insani hemcinsleriyle birlikte -sosyal- bir yasama itmistir.

                          öte yandan bu durumda olusan "topluluk"un bütün bireyleri "insan" oldugundan "insani hak ve hürriyetler" de de elbetteki herkesin esit olmasi; yani herkesin topluma sagladigi fayda ve verebildigi hizmet oraninda o toplumun nimetlerinden faydalanabilmesi gerekir ki; böylece sosyal adalet gerceklestirilerek her nevi sömürü ve istizafin önü alinmis ve siniflararasi fasila dengelenmis olur.

                          yaratilis nizaminin gösterdigi hüküm ve kurallara uymama; hem bu dünyada, hem diger dünyada insanoglunun ciddiyetle kacinmasi gereken ürkütücü kötü sonuclar dogurmaktadir.

                          Nitekim
                          netice olarak insanoglu yaratilis mekanizmasinin -Allah tealanin iradesi- vazetmis oldugu bu fitri ve tabii kural ve kaideleri kabullenmeli, esi ve ortagi olmayan Allaha teslim olmali ve dini ibadetlerden ibaret olan kullugun gereklerini yerine getirmelidir.

                          böylece yaatilistan kazandigi duygu ve melekeleri -bu kulluk ve o kaidelere uygun olacak sekilde- dengelemek suretiyle sözkonusu duygu ve melekelerden hicbirinde asiriya kacmaksizin ve hicbirini köreltmeksizin yasamini sürdürmelidir.


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

                            Bütün bunlardan maksat sudur: dünyevi hayatla manevi hayat ve dünyevi saadetle uhrevi saadet asla yekdigerinden ayri mütalaa edilemeyecek bir bütün durumundadir.

                            ortaya cikan netice sudur: bireyin mutlulugu toplumun mutluluguna, toplumun mutlulugu da yaratilis nizaminin kurallarina uygun bir hayat tarzi secmesine baglidir. zira insanoglu bu yaratilis nizaminin ayrilmaz bir parcasindan baska birsey degildir.

                            bu uygun ve mutabik olma ise ancak insanin yüce yaratici karsisindaki konumunun farkina vararak O'na tevazu göstermesi ve kendisini bekleyen sonu-mead: ölümden sonra tekrar dirilis- asla unutmamasiyla mümkündür.

                            Buda ancak insani ahlak ve duygularin dengeli bir sekilde gelismelerini sürdürebilmesine baglidir.

                            islamin davet ve cagrisinda muhtap aldigi taraf insanin gercekci tarafidir, yani hicbir kötülük düsünmeyen tabii ve pak fitrat, baska bir deyisle akl-i selim'dir.

                            nitekim insanin gercekci bilincine yansiyan ilk sey "hak" ve "gercek"tir. bunu -hak ve gercegi- tersyüz edip -kendisine-baska sekilde göstermeye zorlayamaz kendisini.

                            bu nedenledir ki insanin yapmakla mükellef oldugu ilk is ve ilk farz, kendi bünyesindeki bu gercekcilike kiymet verip onu degerlendirmesi, davranis ve amellerinde bu melekelerin yarattigi izleri silmeye calismayip muhafaza etmesi ve bu gercekcilikin kendisine gösterdigi ve yükledigi vazifeleri samimiyetle yerine getirmesidirr.

                            bu ise, kurani kerimde bircok ayeti serifede belirtilen ve insanlarin davet edildigi "Hakk'a tabi olma" ve varlik aleminin yaraticisina tevazu ve teslimiyet gösterip O'nun emirleri dogrultusunda davranmaktan baska birsey degildir. Hakka karsi teslimiyet gösterip istikbar ve tugyana girismeyenin su veya bu sekilde günün birinde mutlaka dogru yolu bulacagi ve nihayet kemal ve mutluluga kavusacagi sarih bir sekilde vaadedilmistir


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

                              islami cagri ve davette dikkat ceken en ilginc ve ayni zamanda en düsündürücü ve en köklü noktalardan biri, iste bu "insani hakka davet etme" olayidir.

                              islamin "inanc ve amel" seklinde bir formül düzenleyip bu formülün faydalarini anlatarak insanlari ona cagirmasi gibi bir olay degildir sözkonusu olan...bilakis islam insanoglunu; kendi yaratilis ve fitri bünyesindeki gerceklik melekesiyle, hakkaniyetine zaten inandigi ve dogrulugunu bizzat itiraf ve teyid ettigi ilke ve davranislara davet etmektedir.

                              islam, insanogluna " sizin hayir ve iyiliginizi, benim davet ettigim yola girmenizde ve bu yolun gerektirdigi ilkelere uymanizda buluyorum; binaenaleyh siz de "benim teshisim olan" bu yolu kabul ve ona iman edin!" dememektedir. bilakis, islamin insanogluna mesaji sudur: "salt zevk alma ve heveslerin pesinden kosmayi birakin, hurafelere inanmayin, gercekten ve hakikaten toplumunuzun hayrina olan ve Allahin size bagislamis oldugu fitratinizla hayir ve dogrulugunu zaten bilfiil teshis ve idrak edebildiginiz seyleri yapin!" hak inanc ve hak ameldir. hakkaniyetine körü körüne inanilmasi gereken bir dizi inanc ve amel degil!

                              islam hak olan, dünyanin insan icin yaratilmis oldugudur, insanin dünya icin yaratilmis olmasi degil der.

                              bu durumda insan önce kendisini tanimali ve akil ve gerceklik gücünü kullanarak kendisi ve toplumu icin neyin iyi oldugunu teshis ettikten sonra bir ise girismelidir, aklini celen herseye kapilip kendisini kaybetmemeli, duygularinin esiri olup gercek gayesini birakma gafletine düsmemelidir. zira insan, bu muazzam yaratilis mekanizmasinin bir parcasi olup kendiliginden hicibir bagimsizliga sahip degildir, bu nedenledir ki yaratilis mekanizmasinin kendisine gösterdigi yoldan gitmek zorundadir -hak inanc ve hak amel-; aksi takdirde, kendisini serbest ve bagimsiz zannedip canininher istedigini yapmaya kalkisir. duygularina kapilarak kendi begenisini, yaratilis mekanizmasinin begenisine tercih ederse gercek yoldan sapacak ve ulasmasi gereken menzile bir türlü ulasamayacaktir.


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: Hanry Corbin'in Allame Tabatabai'ye soruları ve cevaplar

                                Normal ve tabii istahi geregi, bu ölcüde yemek yiyen ve bu arada yedigi yemekten lezzet de duyan biriyle; sirf daha fazla lezzet ve zevk icin girtlagina kadar tika basa yeyip, hazmi kolaylassin diye üstünden birkac sise de zararli gazli icecekler icip, eli bos durmamak icin arada bir kuruyemisle teserrüfü de ihmal etmeyip, onu da bulamayinca ciklet geveleyen ve sonucta isin "tabiat"ini bozarak meseleyi cigirindan cikarip "keyfi"lige döktügünden sindirim sitemini doktorlarin eline teslim eden birisi arasinda elbette ki epey fark olacaktir.

                                bu duygusallik ve keyfiliklerin getirdigi bazi bozulmalari insanoglunun medeniyet ve bilim sayesinde belli bir noktaya kadar giderebildigi dogrudur, ama isin aslina bakilacak olursa, ancak bir tarafin kesilmesi suretiyle diger tarafin yamanabilmesi mümkün olabilmektedir ki bunun sonucu olarak da maddi problemler özel ve hususilikten cikip, giderek umumilesmekte ve bunu önelemk isteyen insanoglu kas yapayim derken göz cikararak manevi hayatin muhtevasi günden güne azaltilip maddi hayata kurban edilmekte ve böylece insan topluluklari tedricen hissiz, duygusuz ve bilincsiz bir makineye dönüserek insani duygu, idrak ve hasletlerinden soyutlanip, saadetini yitirmektedir.

                                aslinda birhayli genis olan bu bahsi burada noktaliyoruz. ama gerekirse ileride biraz daha aciklama yoluna gidilebilir. buraya kadarki bahsimizde özetlemek istedigimiz ana mesele suydu: "islam insanoglundan, hakka tabi olmasini ve hemcinslerinin olusturdugu toplumu egitip güclü hale getirmesini istemektedir"


                                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X