Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

felsefik öyküler...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    felsefik öyküler...

    Gül Yaprağı


    Uzakdoğu'da bir budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik, anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.



    Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı, kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak veya çan, zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı. İçerideki budist rahip, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı.

    Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. Budist bir süre kayboldu. Sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti.

    Yabancı, tapınağın bahçesine döndü. Aldığı bir gül yaprağını kabin içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı içerideki budist rahip saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.
    alıntı
    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
    Hz.Peygamber (saa)

    #2
    Ynt: felsefik öyküler...

    Yankı

    Dağlık bir bölgede adam küçük oğluyla yürürken, oğlan ayağını taşa çarpar ve can acısıyla, "AHHHH" diye bağırır.
    Dağdan, "AHHHH" diye bir ses gelir ve bu sesi duyan çocuk hayret eder.
    Merakla, "SEN KİMSİN?" diye bağırır; ama aldığı tek yanıt, "SEN KİMSİN?" olur.
    Çocuk bu yanıta kızar ve, "SEN BİR KORKAKSIN!" diye bağırır. Dağdan aldığı yanıt, "SEN BİR KORKAKSIN!" dır.
    Babasına bakar ve "BABA NE OLUYOR?" diye sorar.
    "Oğlum dikkat et!" diyen baba, vadiye doğru, "SANA HAYRANIM!" diye bağırır.
    Ses, "SANA HAYRANIM!" diye yanıtlar.
    Baba, "SEN HARİKASIN!" diye yine bağırdığında, bu kez dağdan, "SEN HARİKASIN!" yanıtı gelir.
    Çocuk şaşırmıştır, ama hala ne olduğunu anlayamamıştır.

    Babası açıklamasını yapıyor,
    'İnsanlar buna 'Yankı derler, ama aslında bu 'Yaşamdır. Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir.
    Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır.
    Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev!
    Daha fazla Şefkat istediğinde, daha şefkatli ol!
    Saygı istiyorsan insanlara daha çok Saygı duy.
    İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sende daha sabırlı olmayı ÖĞREN.

    Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.' Yasam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır.



    Doğan Cüceloğlu
    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
    Hz.Peygamber (saa)

    Yorum


      #3
      Ynt: felsefik öyküler...

      Bir Kartal Hikayesi



      Bir rivayete göre; dört tavuk bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çaldılar.
      Yumurtayı kümese getirdiklerinde, kümeste bulunan diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşündüler.Zaman geçti, yumurtayı getirenler de unuttu,onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğunu inandılar...

      Bir anne bulundu yetim yumurtaya, kuluçka başladı.Kısa bir zaman sonra yumurta kırıldı.İçinden simsiyah kanatlı,ilginç gagalı tuhaf bir tavuk çıktı.... Herkes mutluydu,böylesini ilk defa görmüşlerdi.Anne tavuk, dersler vermeye başladı yavrusuna: "Bak yavrum,yerden bulduğun böceği şöyle ye!Arpayı buğdayı böyle ye!."Anne tavuk her geçen gün yeni şeyler öğretiyordu yavrusuna. Büyük tavuk annesinin her söylediğini yapıyordu. Tehlikelere karşı nasıl davranılacağını da öğretti annesi: "Bak yavrum, eğer kedi buradan gelirse aksi istikamete doğru kaç,şuradan gelirse buraya kaç..."

      Büyük tavuk büyüdükçe güzelleşiyordu.Oldukça uzun kanatları vardı. Ara sıra diğerleri onun kanatlarına bakmak için geliyorlardı...

      Bir gün anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendini nasıl savunacağını anlatırken büyük tavuğun gözü,gökyüzünden süzülerek korkunç bir ihtişamla geçiş yapan başka bir canlıya ilişti.

      -Anne bu ne? Dedi büyük tavuk.
      -Ha o mu? O kartal yavrum,kuşların padişahı.
      -Ne de güzel uçuyor!
      -Evet yavrum! Ama sen sakın ona özenme.Asla onun gibi olamazsın!Sen bir tavuksun.Senden önce baban,deden,amcan hepsi ona özendi ama hiç biri onun gibi uçamadı..SEN BİR TAVUKSUN VE BİR TAVUK GİBİ YAŞAMALISIN.

      O günden sonra büyük tavuk,ömrü boyunca arka bahçede kartalın ihtişamlı geçişini izleyip iç çekti...ve her seferinde "keşke bende bir kartal olup uçabilseydim." Dedi.Yine bir gün siyah kanatlı büyük tavuk ihtişamlı kartalı izlerken ölüp gitti...O nu bir tavuk gibi defnettiler; ki hakikatte ölen bir kartaldı
      Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
      Hz.Peygamber (saa)

      Yorum


        #4
        Ynt: felsefik öyküler...

        Alçak gönüllü kimselere bakın…Kendilerinin gerçekten alçak gönüllü olduğunu düşünen milyonlarca insan vardır. Yerlere kadar eğilirler, ama izleyin onları - en sofistike egoistlerdir onlar. Artık onların besinlerinin kaynağı alçak gönüllüktür.

        "Ben alçak gönüllüyüm" derler ve sonra da size bakıp sizin onları takdir etmenizi beklerler.

        Sizin onlara "Sen gerçekten alçak gönüllüsün" demenizi isterler.
        "Aslında sen dünyanın en alçak gönüllü kişisisin; hiç kimse senin kadar alçak gönüllü değil".
        Sonra da yüzlerine gelen gülümsemeye bakın.
        Ego nedir?
        Ego "Kimse benim gibi değil" diyen bir hiyerarşidir.
        Alçak gönüllülükle kendisini besleyebilir - "Kimse benim gibi değil, ben en alçak gönüllü kişiyim"

        Zamanın birinde:
        Sabahleyin hava henüz aydınlanmamışken fakir bir dilenci caminin birinde dua etmekteydi. Kutsal bir gündü ve o dua edip şöyle diyordu;
        "Ben bir hiçim. Ben fakirlerin en fakiriyim, günahkarların en büyüğüyüm"

        Birden. bir başka kişinin daha dua etmekte olduğunu fark etti. Adam ülkenin imparatoruydu ve bir başka kişinin daha dua etmekte olduğunun farkında değildi - karanlıktı, ve imparator da;
        "Ben bir hiçim. Kimse değilim. Sadece kapındaki bir dilenciyim" diyordu. Başka birisinin daha aynı şeyleri söylediğini duyduğunda imparator dedi ki, "Durun! Beni geçmeye çalışan da kim? Sen kimsin? Bir imparator 'bir hiç olduğunu' söylerken, onun önünde aynı şeyi söylemeye nasıl cesaret edersin?"

        İşte ego böyle çalışır. Çok zor fark edilir. Onun çalışması çok kurnazca ve derindendir, çok çok uyanık olmalısınız, ancak o zaman onu görebilirsiniz. Alçak gönüllü olmaya çalışmayın. Yalnızca tüm mutsuzlukların, acıların ego yoluyla geldiğini görmeye çalışın.

        Sadece izleyin.

        OSHO
        Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
        Hz.Peygamber (saa)

        Yorum


          #5
          Ynt: felsefik öyküler...

          Karınca Kito

          Mahkumun biri, yalnız kaldığı hücre içinde bir karınca ile arkadaşlık yapar. Kito adını verdiği bu karınca zaman içerisinde adamın talimatlarına göre hareket eder hatta takla atmayı bile öğrenir.

          Mahkum, insanların Kito´ya hayran kalacağını ve göreceği büyük ilgi sayesinde zengin olacağının hayalini kurmaktadır. Hapisten tahliye olduğu gün Kito´yu kibrit kutusunun içine koyarak bir kafeteryaya gider. Amacı insanların Kito´ya nasıl tepki vereceğini test etmektir.

          Karıncayı kibrit kutusundan çıkaran eski mahkum garsonu çağırır. Amacı garsona Kito´nun marifetlerini göstermektir. Garsona "Masanın üstünde duran şu karıncayı görüyor musun?" diye sorar sormaz, garson elindeki bezle karıncayı alır ve "Afedersiniz beyefendi" diyerek Kito´yu öldürür.



          Her kişinin kendine ait değerleri ve inançları vardır. Bir kişi için çok önemli olan bir olay diğeri için pek de önemli olmayabilir. Kişileri kendi inanç sistemimize göre değerlendirirsek sorunlarla karşılaşabiliriz. Yapmamız gereken kişilerin inanç ve değerlerine saygılı olmak ve ilişkilerimizde kendimizi onların yerine koyarak hareket etmektir.

          Altının değerini en iyi sarraf bilir.


          Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
          Hz.Peygamber (saa)

          Yorum


            #6
            Ynt: felsefik öyküler...

            Bir gün bir doktora, gerginlik ve tedirginlikten şikayetçi olan bir hasta gelmiş. Yapması gereken çok işinin bulunduğunu; fakat kendisinin rahatsız, işlerin ise beklemeye tahammülü olmadığını söylemiş. Doktor,

            * Bu işleri başka biri yapamaz mı? Ya da bir başkası size yardımcı olamaz mı? diye sormuş. Adam, * Onları yalnız ben yapabilirim; bütün işler bana bakıyor! diye cevap vermiş. Doktor,

            * Sana bir reçete vereceğim. Bu reçeteyi aynen tatbik etmen gerekiyor! diyerek, yazıp eline vermiş.

            Adam reçeteyi eline alıp baktığında, hayretler içinde kalmış. Reçetede, Her
            gün en az iki saat işi bırakıp yürüyüş yapacaksın ve her haftanın yarım gününü bir mezarlıkta geçireceksin yazıyormuş. Hasta adam;

            * Yürüyüşü anladık ama; neden mezarlık? diye sormuş. Doktor,

            * Oraya gidip mezar taşlarına bakmanı istiyorum. Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur. Sen de onlar gibi ölüp mezarlığa gömülünce, kendinden başkasının yapmasına imkan olmadığını zannettiğin işlerin, başkaları tarafından da yapılmaya devam ettiğini göreceksin, demiş.

            Evet, bulundukları noktada kendilerini vazgeçilmez gören; halbuki orada, problem çözmek yerine problemin bir parçası olduğunun farkına varmayan insanlar için de, doktorun reçetesi geçerli değil mi? Aslında, kendini bu hasta adam gibi gördüğü sürece, herkes için geçerli bir reçete...



            Alıntı
            Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
            Hz.Peygamber (saa)

            Yorum


              #7
              Ynt: felsefik öyküler...

              Derviş Kaşıkları...

              Bir gün sormuşlar ermişlerden birine; "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" "Bakın göstereyim" demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.

              Ermiş; "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

              Bunun üzerine, "Şimdi..." demiş ermiş, "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen, ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyrun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

              "İşte" demiş ermiş, "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman..."

              Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
              Hz.Peygamber (saa)

              Yorum


                #8
                Ynt: felsefik öyküler...

                Ömür



                Bir bilgin gemiyle yolculuk ediyormuş. Yanından geçen bir gemiciye, '' Sen gramer bilir misin?” diye sormuş. Gemici omzunu silkmiş. “Ben garip bir gemiciyim. Öyle şeylerden anlamam” demiş. Bilgin ona küçümseyici bir tavırla bakıp, “Öyleyse ömrünün üçte biri gitti” demiş ve bir soru daha sormuş: “Bilimden, fenden haberin var mı?” Gemici dudak bükmüş, “O dediklerin nedir, ne işe yarar?” diye konuşmuş. Bilgin, “Gitti öyleyse ömrünün yarısı!” diye alayla gülmüş. Bir süre sonra gemi sallanmaya başlamış, gemiciler telaşla oraya buraya koşuyorlarmış. Bilgin merakla ne olduğunu sormuş. Gemici, “Şiddetli bir fırtına çıktı. Bu gidişle gemi batabilir” dedikten sonra bilgine, “yüzme bilir misin?” diye sormuş. Bilgin hayır deyince başını sallamış ve şöyle demiş: “Öyleyse gitti ömrünün hepsi!”



                alıntı


                Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                Hz.Peygamber (saa)

                Yorum


                  #9
                  Ynt: felsefik öyküler...

                  Doğdular,Acı Çektiler Ve Öldüler

                  Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...Gencecik bir veliaht, babasi ölünce Iran tahtina çikmis.
                  Ülkesini iyi yönetmek için dünya tarihini ögrenmek istemis.
                  Ünlü, ünsüz ne kadar bilgin varsa sarayina çagirmis.
                  Demis ki: - Bana dünya tarihini yaziniz. Okuyup ögreneyim, ülkemi ona göre dogru dürüst yöneteyim.
                  Bilginler: - Buyruk sizin sultanim, demisler ve çalismak için dagilip gitmisler.
                  Bir yil... Üç yil... Bes yil... On yil... Yirmi yil...
                  Bilginlerden ses seda yok.
                  ***
                  Iran Sahi, yeniden haber salmis bilginlere:
                  - Ne oldu dünya tarihi? Okuyup ögrenecek, ülkeyi ona göre yönetecektik...Tez getirin arastirmalarinizi, incelemelerinizi, çalismalarinizi,yazdiklarinizi...
                  Bilginler, kirk deve yüklü kitapla yola çikip saraya gelmisler:
                  - Arastirdik, inceledik, çalistik, yazdik. Buyurun iste kirk deve yükü kitap, demisler.
                  Sah: - Benim, demis, kirk deve yükü kitabi okuyup ülkeyi ona göre
                  yönetmeye zamanim yok. Siz bunu biraz kisaltin da öyle getirin...
                  Ve yine bir yil geçmis...Üç yil... Bes yil... On yil...
                  ***
                  Sah, merak edip duruyormus dünya tarihini...
                  Sonunda bilginler, kirk deve yükü kitabi iki deve yüküne indirmisler.
                  Saraya gelip, yillarca sürmüs olan arastirmalarinin, incelemelerinin,çalismalarinin özetini Sah a sunmuslar...
                  Sah:
                  - Yok, demis; bunlari okumaya da zamanim yetmez. Siz gidin, bunlarin özetini de çikarip öyle gelin...
                  ***
                  Yine aradan yillar geçmis...
                  Sah yaslanmis. Dünya tarihini ögrenemeden ülkesini yönetmek zorunda kaldigi için
                  üzgün, bilginlere bir haber daha salmis.
                  - Ne oldu bizim dünya tarihinin özeti?
                  Bu kez bilginler bir esek yükü kitapla gelmisler.
                  Sah, dökülmüs saçlari ve ak sakaliyla kitaplara bakmis:
                  - Vakit yetmeyecek, demis. Siz bunun da özetini çikarip öyle gelin.
                  ***
                  Bir yil... Üç yil... Bes yil...
                  Sah, ölüm yatagina düsmüs.Dünya tarihini ögrenemeden ülkesini yönettigi için kendisini
                  suçluyor, sayiklamali karabasanlar içinde, "Su dünya tarihini ögrenemeden sahlik etmenin utanciyla ölüp gidecegim, ne yazik" diyormus.
                  Derken efendim...
                  Bilginlerin pir - i fanisi, koltugunun altinda bir kalin kitapla çikagelmis.
                  - Sultanim, dünya tarihini özetleye özetleye bu kitaba indirdik, demis.
                  Ama Sah, son nefesini vermek üzereymis:
                  - Onu da okumaya vakit kalmadi, demis. Hiç degilse bana su dünya
                  tarihini, sözlü olarak kisaca kulagima anlatin. Ögrenmeden ölmüs olmayayim.
                  Bilginlerin pir - i fanisi, Sah in kulagina egilmis:
                  - Dünya tarihinin özeti sudur, demis.
                  Dogdular, acı çektiler ve öldüler.

                  alıntı
                  Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                  Hz.Peygamber (saa)

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: felsefik öyküler...

                    YÖNETİM FELSEFESİ

                    Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verildi.
                    Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu.
                    Türk Takımında ise 2 kişi kürek çekiyor, 3 kişi şeflik 3 kişi müdürlük yapıyor 1 kişi de dümeni kullanıyordu.
                    Her iki takımda, performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçti.

                    Büyük gün geldi ve iki takımda, kendini hazır hissediyordu. Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazandılar...
                    Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılmıştı.Türk Şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verdi.
                    Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu düzenlenen raporlara göre hata bulundu ve çözüm önerisi getirildi.
                    Çözüm olarak yönetimdeki düzeni güçlendirmek için 1 genel müdür atandı, ve sandaldaki ağırlığı dengelemek için kürekçi sayısı da 1 e indirildi.
                    Japonlara yeni bir yarış teklif etme kararı alındı.
                    9 kişilik Türk takımı Japonlarla bir yarış yapmak üzere yeniden yapılandı.
                    Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu.
                    Türk Takımında ise yeni yapılanma şekli şöyleydi,
                    1 Genel müdür
                    3 Bölgesel müdür
                    3 Dümen şefi
                    1 Dümenci

                    1 Kürekçi
                    İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazandılar.
                    Tepesi atan Türk şirketi yönetim kurulu hemen harekete geçti. Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovuldu,

                    müdürlere ve diğer personele sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye verildi.

                    Alıntı.
                    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                    Hz.Peygamber (saa)

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: felsefik öyküler...

                      güleyimmi aglayayimmi
                      gercekten sistemimizdeki carpikligin cok öz bir anlatimi bu kissa
                      bu güzel paylasimlarimizla, ufkumuzu genisletmemiz gerektigini
                      güncel aliskanlik ve kaliplara karsi dikkatli olmamiz gerektigini gündemde tuttugunuz icin tesekkür ederim kardesim


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: felsefik öyküler...

                        anlayana

                        esekler koydeki semerciden cok sikayetcilermis. semerci hic iyi semer yapamiyormus. eseklerin sirtlari kanli yaralarla doluymus. esekler toplanip yeni bir semercinin gelmesi icin dua etmisler. hikaye bu ya dualari da kabul olunmus ve gercekten koye yeni bir semerci gelmis.

                        ne var ki bu semerci de esekleri rahatlatacak semerler yapamiyormus, yaralar azalacakken artmaya baslamis. esekler yine toplanip, koye yeni bir semerci gelmesi icin dua etmisler. ve gercekten mevcut semerci koyden ayrilmis, yerine baska bir semerci gelmis. esekler her semerci degisikliginde oldugu gibi yine cok sevinmisler.

                        ama cok zaman gecmeden yeni semercinin de cok farkli olmadigini, semerlerin gittikce daha da kalitesizlestigini, yaralarinin ise kotulestigini gormusler. semerci gitmis, semerci gelmis. her seferinde esekler yeni semerci gelmesi icin dua etmisler. bu hikaye kac semerci degisene kadar boyle devam etmis bilmiyorum.

                        nihayet bir gun esekler toplanip, eski semerciden kurtulmak icin degil de eseklikten kurtulmak icin dua etmeye baslamislar.

                        http://hikayeler.enguzelsozler.com/anlayana.html

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: felsefik öyküler...

                          süpermis bintülhüda
                          hikayeyi sonuna kadar okuyunca insan zaten "anlayana" demeden edemiyor
                          tesekkürler


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: felsefik öyküler...

                            Deger & Fiyat‏

                            Avrupa'nın ünlü sanat merkezilerinden birinde, çocuğun biri, vitrinde çok hoş bir tablo görür.

                            Tablonun bedeli oldukça yüksektir.

                            Çocuk bu tabloyu annesinin yaklaşan dogum gunune almayı ister.

                            ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdigi tum para ile mağazaya gider.

                            şanslıdır ; tablo hala satılmamıştır. Içeri girer ,

                            tabloyu bir süre yakından izledikten sonra resmi yapan sanatcıyı bulur. ve

                            " Annemin dogum gunu icin bu resmi satın almak istiyorum . Ama herşeyim , tüm param bu kadar " der.

                            Ressam bir süre düşündükten sonra resmi paketler ve çocuga satar.

                            Çocuk paketini alır ve teşekkür ederek çıkar.

                            Mağazada adamın arkadaşları da vardır ve şaşkın şaşkın sorarlar ;

                            " Sen ne yaptın , o resmin değeri milyonlar ederdi. Neden bu kadar düşük rakama sattın. ? "

                            Ressam cevap verir ;

                            "Evet ; ben bu resme milyonlarını verecek bir sürü insan bulabilirim.

                            Ancak tüm servetini bu resme verecek kaç kişi bulabilirim?..."

                            Günümüzde insanlar herşeyin fiyatını biliyor , fakat hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar .

                            Oscar WILDe

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: felsefik öyküler...

                              craven, bintülhüda ve seccad arkadaşlar paylaşımlarınız için teşekkürler.

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X