Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

felsefik öyküler...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: felsefik öyküler...

    [pre]

    Siz kimin paraşütünü hazırlıyorsunuz...

    Charles Plumb,

    Vietnamda savaşmış, ABD Hava Harp Okulu mezunu bir pilottu. 75.inci uçuşunda

    yerden havaya atılan güdümlü bir füze ile vurulur. Derhal kendini fırlatıp

    paraşütle bir ormanın içine düşer. Vietkonglar tarafından yakalanır ve 6 yıl

    Kuzey Vietnamda esir olarak tutulur.

    Bugün Charles Plumb yaşadığı

    deneyimlerini ders olarak aktarmaktadır.

    Bir gün Charles ve eşi bir

    restoranda yemek yerlerken bir adam masalarına yaklaşır ve şaşkınlık içinde

    çığlık atar:
    - Aman Allahım, sen Plumb'sın. Vietnamda jet pilotuydun,
    Kitty
    Hawk havaalanından. Uçagin düşmüştü.

    - Evet ama sen nereden
    biliyorsun
    bunu der, eski pilot Plumb.

    - Biliyorum çünkü uçuş öncesi
    senin
    paraşütünü ben hazırlamıştım.

    Plumb hayretler içinde kalır.
    Adam elini
    Plumbun omuzuna atar:
    - Anladığım kadarıyla paraşüt işe

    yaramış.

    Plumb evet anlamında başını sallar. Eğer işe yaramasaydı şu
    anda
    burada değildim.

    Plumb o gece, restoranda masaya gelen adamı
    düşünmekten
    uyuyamaz.

    Savaş sırasında çoğu kez gördüğü bu adamla bir
    kez olsun
    konuşmadığını düşünür. Çünkü o bir savaş pilotu, adam ise paraşüt
    hazırlayan
    basit bir askerdir sonuçta. Oysa o asker, uzun tahta bir masada,
    saatlerini
    vererek, büyük bir özen ve dikkatle katladığı paraşütlerle, her seferinde hiç
    tanımadığı bir insanın kaderini ellerinde tutuyordu.


    Bu olaydan sonra
    verdiği derslerde Plumb dinleyicilere hep aynı
    soruyu sormaya başlar.


    Paraşütünüzü kim hazırlıyor?

    Tüm
    hayatı boyunca ihiyaç
    duyduğumuz her şeyi bir başkasının hazırladığı biz modern dünyanın insanlarına
    sorulabilecek en anlamlı sorulardan biri de bu
    belki.

    Yaşamaya devam
    etmemizi sağlayan sayısız paraşütler var
    hayatımızda.Her defasında bir başka
    insanın bizim için hazırladığı,
    maddi-manevi paraşütler, ussal -duygusal
    paraşütler.

    Sahip olduğunuz
    en büyük yeteneği kim kazandırdı size veya
    düşünce yapınızı kim
    biçimlendirdi?

    Kimler size moral verdi zor
    zamanlarınızda ya da
    yaşam değerlerinin farkına varmanızı kimler
    sağladı?

    Hayatınız
    boyunca paraşütünüzü hazırlayanlar kimlerdi?


    Peki siz kimin
    paraşütünü hazırlıyosunuz?[/pre]
    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
    Hz.Peygamber (saa)

    Yorum


      Ynt: felsefik öyküler...

      hepsi birbirinden güzel ve anlamli
      papa ile moize cok güldüm
      parasüt meselesi ise sanirim bir kac gün düsündürecek beni
      yine tam isabet, tesekkür ederim


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        Ynt: felsefik öyküler...

        [quote author=gulistan_2 link=topic=13771.msg156672#msg156672 date=1342435264]
        hepsi birbirinden güzel ve anlamli
        papa ile moize cok güldüm
        parasüt meselesi ise sanirim bir kac gün düsündürecek beni
        yine tam isabet, tesekkür ederim
        [/quote]

        ben teşekkür ederim.
        Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
        Hz.Peygamber (saa)

        Yorum


          Ynt: felsefik öyküler...

          Karşınıza denizi getirtmeyin...

          Behçet Kemal Çağlar, bugünkü Boğaziçi Üniversitesi'nin Robert Kolej olduğu zamanlarda, Koleji bitiren gençlere şunları söyler.

          "Çocuklar, artık hayata atılacaksınız. Başarılı olmanız için kendinize iyi örnekler seçmeye mecbursunuz. Sizlere teklifim, yokuştan inerken göreceğiniz aşı boyalı bir evin önünde durup düşünmenizdir. Vaktiyle orada sadece kalemi ile istibdada, zulme, cesaretle kafa tutan Tevfik Fikret adlı biri yaşamıştı. Ona benzemeye çalışın.

          Eğer kendinizde o kudreti bulamıyorsanız, yokuştan biraz daha aşağı inin, solunuzda, Rumelihisarı'nın burçlarını göreceksiniz. O kaleyi, aşağı yukarı sizin yaşınızda bir genç, Fatih Sultan Mehmet yaptırdı ve ülkesine İstanbul'u kazandırdı. Ona benzemeye çalışın.

          Şayet bunu da göze alamazsanız, daha aşağılara inince bir mezarlığa rastlayacaksınız, içinde dünyanın bütün güzelliklerini şahane bir şekilde dile getirmiş şair Yahya Kemal yatıyor. Onun gibi olmaya bakın.

          Yoo, bunu da yapamam derseniz, yolunuza devam edin, karşınıza deniz gelecek; kendinizi hemen oraya atın."
          Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
          Hz.Peygamber (saa)

          Yorum


            Ynt: felsefik öyküler...

            Bir "Aptal" ın Hikayesi...

            Adamın biri durumundan çok şikâyetçiymiş,"Çalışıyorum didiniyorum,ancak yaşıyorum tek başımayım,kimsem yok'"diye mutsuz mutsuz geziniyormuş. Sonunda bir karar verir,gezip dolaşacak bir melek bulacak,durumunu ona anlatıp bu haksızlığı düzeltmesini isteyecekmiş.Ve yola koyulur.Dağda ilerlerken bir kurda rastlar.Kurt bir deri bir kemik,ayakta zor duruyor,adamın yanına yaklaşır,nereye gittiğini sorar.Adam derdini anlatır,"Bir melek bulacağım,bana yapılan haksızlığı düzeltmesini isteyeceğim." Kurt da ona "Bana bir iyilik yapar mısın"der,"Ben de gece gündüz dolaşıyorum,bir yudum yemek zor buluyorum O meleğe beni de anlat,böyle açlıktan ölen bir kurt olur mu,diye sor."Adam yoluna devam eder,bir süre sonra güzel bir kıza rastlar.Kız da nereye gittiğini sorar,melek hikâyesini öğrenince adamın ellerine sarılır: "Ne olur o meleğe beni de anlat.Gencim, güzelim,zenginim,her şeyim var ama çok mutsuzum.Mutluluğa ulaşmak için ne yapmam gerektiğini sor o meleğe." Adam melekle kız için de konuşacağına söz verir ve yoluna devam eder.Bir süre sonra dinlenmek için bir ağacın altına uzanır. Bütün çevresi yemyeşil olan bu ağacın neredeyse hiç yaprağı yoktur ve tabii ağaç bu duruma çok üzülüyormuş. O da derdini adama anlatır:"Eğer o meleği bulursan benden de söz eder misin?Bu kaderimden hiçbir şey anlamıyorum. Görüyorsun, bereketli bir toprak üzerindeyim,her taraf yemyeşil,bütün ağaçların yaprakları var,meyveleri var.Benimse hiçbir şeyim yok.Benim de diğerleri gibi yeşillenmem için ne yapmam gerekiyor.Ne olur o melekten bunu öğren.Adam ona da "peki" der,yoluna devam eder.Nihayet bir gün, am melek bulmaktan umudu kesilmiş vazgeçmek üzereyken karşısına bir melek çıkar.Adam kendinden başlar: "Gece gündüz demeden çalışıyorum,dünyanın hiçbir nimetinden faydalanamıyorum, acınacak bir hayatım var.Benden daha az çalışan daha keyifli yaşayan bir sürü insan var.Nerede adalet? Nerede eşitlik?"
            "Tamam tamam" der melek,"Sana mutlu ve zengin olman için bir şans veriyorum. Şimdi aynı yoldan evine dön."Adam rahatlar ve ağacın, kızın, kurdun dertlerini de meleğe anlatır.Melek onlar için de konuşur,adam dönüş yolunu tutar.Uzun bir yürüyüşten sonra ağacın yanına gelir ve meleğin sözlerini aktarır:
            "Senin köklerinin tam yanına bir sandık altın gömülüymüş.Sen bu yüzden beslenemiyorsun,dolayısıyla yaprağın, meyven olmuyor.Bu altın sandığı çıkarılınca sen de diğer ağaçlar gibi yeşilleneceksin." "Harika"diye bağırır ağaç,"Çabuk kaz ve sandığı çıkar."Adam "Olmaz'"der,"Melek bana kendi şansımı verdi.Evime dönmeliyim."Adam yine yola düşer.Genç kız zaten yolunu bekliyormuş "Ne dedi, ne dedi"diye koşar."Acılarını ve sevinçlerini paylaşacak biriyle evlenirse bütün dertleri hallolacak, sen de mutlu olacaksın"der adam.Kız"Hadi ozaman'"der,"evlenelim seninle ve mutlu olmaya çalışalım."Adam yine "Olmaz"diye cevap verir,"Zamanım yok.Meleğin bana verdiği şansı bulmak için hemen evime dönmeliyim.Sen kendine başka bir koca bul."Biraz sonra da sıska kurt çıkar karşısına.Adam ona da olan biteni anlatır,kendi şansını bulmak için acelesi olduğunu söyler.Peki ya "ben"der kurt,"Benim için ne dediğini söyle ve git."Senin için söylediğini ben anlamadım' der adam,"Melek dedi ki,o kurt yiyecek bir aptal bulamazsa aç dolaşmaya mahkumdur."Kurt "Ben çok iyi anladım"der ve adamı yer.
            Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
            Hz.Peygamber (saa)

            Yorum


              Ynt: felsefik öyküler...

              Leylek ve Alim...

              Bir leylek, kendine yuva yapmak için yer arıyormuş.Epey bir bakındıktan sonra, pek ünlü bir alimin evinin bacasına yapar yuvasını, hem de bir şeyler öğrenirim diyerek. Bunu gören alim, "Vay sen benim bacama

              nasıl yuva yaparsın" diyerek, büyük bir hiddetle,

              taş ve sopayla saldırır leyleğe. Leylek zar zor canını kurtarır ama kaçarken isabet eden taşlarla bir bacağını kırılır. Leylek adalete inanırmış.

              Mahkemeye verir alimi. Ve kazanır davayı. Kadı, alimin de bir bacağının kırılmasına karar verir. Leylek itiraz eder hemen, " Aman Kadı efendi, lütfen ayağını kırmayın, kavuğunu alın yeter" deyince,

              Kadı sorar, "Neden?" Leylek cevap verir,

              "Kavuğunu alın ki,başkaları da zalimi alim sanıp kırılmasın."
              Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
              Hz.Peygamber (saa)

              Yorum


                Ynt: felsefik öyküler...

                İstemek...

                Bir gün genç bir adam Socrates’e gelir ve "İrfan ve bilgi kazanmak için yüzlerce mil yol yürüdüm.Öğrenmek istiyorum, bu yüzden sana geldim.Bana bilgi verir misiniz?" diye sorar.


                Socrates, "Gel beni izle" der.


                Tanınmış hoca sahile doğru yollanır.Kendisi ve genç takipçisi su kalçalarına gelinceye kadar suyun içinde yürürler.Sonra Socrates yoldaşını yakalar ve başını suyun dibine batırır.Genç adamın zorlu çabalarına rağmen hoca onu suyun altında tutar.


                Nihayet,adamın direnme gücü tükenince,Socrates genç adamı sudan çıkarır, öğrenci adayını sahile yatırır ve pazar yerine döner.


                Genç adam gücünü toplar toplamaz,Socrates’i bulur, ona:


                "Sen bir öğretmen ve alimsin," der kızgınlıkla ve protesto ederek "Neden bana bu kadar kötü davrandın?"


                "Suyun içindeyken," diye sorar Socrates,"herşeyden çok ne istedin?"


                "Hava istedim" der genç adam.

                Bunun üzerine Socrates şöyle söyler,


                "Bilgi ve anlayışı hava kadar istediğin zaman,kimseden bunu sana vermesini beklemeyeceksin.Buna her yerde ve her zaman sen sahip olacaksın".
                Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                Hz.Peygamber (saa)

                Yorum


                  Ynt: felsefik öyküler...

                  hosuma gitti bu leylegin zekasi


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    Ynt: felsefik öyküler...

                    Verme sanatı...
                    Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde cimri mi cimri bir adam varmış. Adam cimri olmasına cimriymiş ama, cimri olmaktan da utanırmış aslında. Düşünmüş, taşınmış bilgeliğine hayran olduğu kişiye akıl danışmış. Çevresinin sevgisini kazanamamaktan, beklediği saygıyı görememekten yakınmış.
                    Bilge, dingin sesiyle özlü bir öykü aktarmış adama...Çiftliğin birinde domuz biri, komşusu ineğe insanların kendisini hiç sevmediğinden dert yanmış, komşusunun gördüğü itibarı hep kıskanırmış. İşin kötüsü nedenini de hiç anlayamazmış.
                    Günlerden bir gün komşusuna açılmış:"Sen onlara süt veriyorsun, ben ise daha fazlasını veriyorum. İnsanlara etimi veriyorum, derimden ayakkabı, kıllarımdan en iyi fırçalarını yapıyorlar. Dişlerimin kıymetine ise nerdeyse paha biçemiyorlar. Yine de beni, senin kadar sevip saymıyorlar" demiş.
                    İyi yürekli inek şöyle bir iç çektikten sonra:
                    "Belki de dostum" demiş.
                    "Sen bütün bunları ancak öldükten sonra , ben ise hayatta iken verdiğimdendir"
                    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                    Hz.Peygamber (saa)

                    Yorum


                      Ynt: felsefik öyküler...

                      Risk almak...

                      Bahar aylarının verimli topraklarının içinde, iki tohum yan yana yatıyorlarmış.

                      Tohumlardan biri diğerine, ''Ben büyümek istiyorum!'' der. '' Köklerimi altımdaki toprağın derinlerine ve filizimi yeryüzüne göndermek istiyorum. Baharın müjdecisi tomurcuklarım açılsın istiyorum.Güneşin sıcağını yüzümde, sabahın tatlı dokunuşunu yapraklarımda hissetmek istiyorum. ''

                      Ve büyümeye başlar tohum.

                      ikinci tohum ise, '' Ben korkuyorum'' der. '' Köklerimi, altımda yatan toprağın derinliklerine gönderirsem, karanlıklarda beni neyin beklediğini bilemem.Üstümdeki toprağı zorlayıp yeryüzüne çıkmaya çalışsam, filizlerim zarar görebilir. Hem tomurcuklarım açmaya başladığında üzerlerinde salyangozlar gezip, onları yemeğe kalkarsa? Ya tomurcuklarım açılıp, çiçeğe dönüştüklerinde küçük bir çocuk beni koparıverirse? Yo, hayır. En iyisi burada kalıp beklemek. Büyümek için belki daha güvenli bir zaman bulabilirim.''

                      Ve ikinci tohum bekleme başlar..

                      O sırada, yumuşamış olan bahar toprağını eşeleyen bir tavuk bulur ikinci tohumu ve bir lokmada yutuverir onu.

                      KISSADAN HiSSE
                      Riskleri göze almaktan ve büyümekten korkanları yaşam bir anda yutuverir.
                      Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                      Hz.Peygamber (saa)

                      Yorum


                        Ynt: felsefik öyküler...

                        Ne kadar yaşamış...
                        Bir keşiş araştırma yapmak için bir köye gider.Önce o köyün mezarlığına girer.Çünkü kültürlerin,yasam felsefesinin böyle yerlerde gizli olduğuna inanıyordur. Gözleri birden mezar taşlarının üzerindeki rakamlara takılır.
                        Mezartaşlarında 5, 867, 900, 20003, 4979, 7, 421 örneği, birbiriyle hiç de bağlantısı olmayan rakamlar vardır.
                        Uzun uzun düşünür, fakat bu rakamların anlamını çözemez. Köyün en bilge kişisine gider ve sorar.
                        - Nedir bu rakamlar Tanrı aşkına?Bu rakamların gösterdikleri aymıdır, yılmıdır, saatmıdır?
                        Bilge kişi gülümseyerek yanıtlar:
                        -Bizler bebeklerimiz doğduğu zaman,bellerine bir ip bağlarız. Yaşamı boyunca her güldüğü an için o ipe bir düğüm atarız. Öldükten sonra ise,bellerindeki düğümleri sayar, düğümün sayısını mezartaşına yazarız.
                        Bilge kişi,karşısındaki keşişin birşey anlamadığını görünce açıklamasını sürdürür:
                        -Böylece onun,ne kadar yaşamış olduğunu anlarız...
                        Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                        Hz.Peygamber (saa)

                        Yorum


                          Ynt: felsefik öyküler...

                          PARADIGMA
                          Havaalanında aktarma yapmak isteyen yaslı bir hanim, uçağının 2 saat gecikmeli olduğunu öğrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna geçmiş. Yanındaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu bırakarak, okumaya dalmış. Bir ara bakmış ki, yanındaki koltuğu oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini acıyor ve de yemeye başlıyor. Kurabiyelerin kendisine ait olduğunu hissettirmek isteyen kadın, adama dik dik bakmış. Hatta cani o an istemediği halde, kutudan bir kurabiyeyi ağzına atmış. Her halde kurabiyelerin sahibinin kim olduğunu artik anlamıştır diye düşünürken, adam bir tane daha ağzına atmaz mi. Hemen kadın da bir tane daha atmış ve bir yarışma başlamış, adam bir tane,kadın bir tane. Sonuçta kutuda tek kurabiye kalmış, adam onu hızlıca kaparak ortadan bolmuş ve gülerek kadına ikram etmiş. O sırada, kadının uçağının alana indiği anonsu duyulmuş ve işlemler için kadın bankoya gitmiş. Pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, ne görsün ; KENDI KURABIYE PAKETI, HIC ACILMAMIS OLARAK CANTASINDA DURMUYOR MU ! MEGER, ADAMIN KURABIYESINI YIYORMUS.
                          Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken,elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. Davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz. Covey bu örnekleri ; ayni enformasyona farklı bakış, bizim davranışlarımızı belirler, diye özetliyor. Buradan yola çıkarak çözemediğimiz sorunlar için, paradigma (zihin haritası) değiştirmenin gereğini vurguluyor. Einsteinin bir sözünü anımsatıyor.Karsılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz. Çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi, sorunların içinde kaybolmak yerine, paradigma değiştirmeyi başarıp,sorunlara farklı bicimde yaklaşabilenler, o sorunu asma şansını da yakalıyorlar. Zaten sorunlarımızı dostlarımızla paylaşmamızın nedenlerinden biri de, farklı bir bakisin, bize farklı davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir.Çözümsüz gibi gördüğünüz sorunlar konusunda paradigma değiştirmenin önemi vardır. Aslında hayatimizi, basarimizi, mutluluğumuz belirleyen bizim kendi davranışlarımızdır. Başımıza gelen her şeyle onlara verdiğimiz tepki ve yanıt arasında geniş bir hareket alanı vardır.......
                          Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                          Hz.Peygamber (saa)

                          Yorum


                            Ynt: felsefik öyküler...

                            [quote author=garib_i neyneva link=topic=13771.msg157548#msg157548 date=1343597539]
                            PARADIGMA



                            Havaalanında aktarma yapmak isteyen yaslı bir hanim, uçağının 2 saat gecikmeli olduğunu öğrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna geçmiş. Yanındaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu bırakarak, okumaya dalmış. Bir ara bakmış ki, yanındaki koltuğu oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini acıyor ve de yemeye başlıyor. Kurabiyelerin kendisine ait olduğunu hissettirmek isteyen kadın, adama dik dik bakmış. Hatta cani o an istemediği halde, kutudan bir kurabiyeyi ağzına atmış. Her halde kurabiyelerin sahibinin kim olduğunu artik anlamıştır diye düşünürken, adam bir tane daha ağzına atmaz mi. Hemen kadın da bir tane daha atmış ve bir yarışma başlamış, adam bir tane,kadın bir tane. Sonuçta kutuda tek kurabiye kalmış, adam onu hızlıca kaparak ortadan bolmuş ve gülerek kadına ikram etmiş. O sırada, kadının uçağının alana indiği anonsu duyulmuş ve işlemler için kadın bankoya gitmiş. Pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, ne görsün ; KENDI KURABIYE PAKETI, HIC ACILMAMIS OLARAK CANTASINDA DURMUYOR MU ! MEGER, ADAMIN KURABIYESINI YIYORMUS.

                            Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken,elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. Davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz. Covey bu örnekleri ; ayni enformasyona farklı bakış, bizim davranışlarımızı belirler, diye özetliyor. Buradan yola çıkarak çözemediğimiz sorunlar için, paradigma (zihin haritası) değiştirmenin gereğini vurguluyor. Einsteinin bir sözünü anımsatıyor.Karsılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz. Çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi, sorunların içinde kaybolmak yerine, paradigma değiştirmeyi başarıp,sorunlara farklı bicimde yaklaşabilenler, o sorunu asma şansını da yakalıyorlar. Zaten sorunlarımızı dostlarımızla paylaşmamızın nedenlerinden biri de, farklı bir bakisin, bize farklı davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir.Çözümsüz gibi gördüğünüz sorunlar konusunda paradigma değiştirmenin önemi vardır. Aslında hayatimizi, basarimizi, mutluluğumuz belirleyen bizim kendi davranışlarımızdır. Başımıza gelen her şeyle onlara verdiğimiz tepki ve yanıt arasında geniş bir hareket alanı vardır.......[/quote]

                            İlahi kardeş, böyle bir tebessüme çok ihtiyacım vardı.
                            Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                            Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                            Yorum


                              Ynt: felsefik öyküler...

                              [quote author=Mehmet UFUKALP link=topic=13771.msg157562#msg157562 date=1343630260]
                              İlahi kardeş, böyle bir tebessüme çok ihtiyacım vardı.
                              [/quote]

                              bu aralar herkes mi üzgün? sevindim gülmenize
                              Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                              Hz.Peygamber (saa)

                              Yorum


                                Ynt: felsefik öyküler...

                                Erteleme
                                Ölüm cezasına çarptırılan adam, yalvararak yargıcın ayaklarına kapanmış. Fakat ne yargıç adamın sözlerinde bir doğruluk payı bulabilmiş, ne de ortada adamın suçsuzluğunu belirtecek bir şahit varmış. Yargıç adalet gibi ka-tıymış. Tüm yalvarışları sonuçsuz kalınca, adam son isteğinin yerine getirilmesini istemiş. Yargıç ölüme yaklaşan insana son bir iyilik yapmanın kolay olduğunu düşünmüş. Hepsinden öte, herkesin bildiği gibi, yanlış sonuçlanacak bir karar karşısında insanı rahatlatan en iyi yol merhamettir. Yargıç, "İsteğin nedir?" diye sormuş. Cevap, "Efendim, tek isteğim iki bölümlü bir dua okumak," olmuş. Yargıç bir cömertlik ifadesi takınarak adamın isteğini kabul etmiş. Fakat adam yargıca korkulu gözlerle bakmış. Dudaklarından hiçbir kelime çıkmamış. Yargıcın sabrı taşmış ve sert bir şekilde sormuş, "Duayı neden okumuyorsun?" Adam, "Efendim, kendimi güvende hissetmiyorum. Ben duamı bitirmeden önce celladın korkunç kılıcının kafamı ko-parmayacağını kim garanti edebilir?" demiş. Yargıç çevresindekilere dönmüş ve "Tamam, Allah ve peygamberler önünde yemin ederim ki duanı bitirmeden önce sana bir şey olmayacak, " demiş. Bunun üzerine adam dizlerinin üzerine çökmüş, başını Doğu'ya çevirmiş ve duasını okumaya başlamış. Fakat duasının birinci bölümü bittikten sonra birden ayağa kalkmış ve duasına devam etmemiş. Yargıç kızarak, "Bu ne demek? Adaletin kılıcını şimdiden ensende mi hissetmek istiyorsun?" demiş. Adam cevap vermiş, "Efendim, idamımdan önce iki bölümlü dua okuyabileceğime dair Allah'a yemin ettiniz. Birinci bölümü bitirdim ve şimdi ikinci bölüm için yirmi beş sene beklemeye karar verdim."
                                Doğu Hikayeleriyle Psikoterapi
                                Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                                Hz.Peygamber (saa)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X