Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

felsefik öyküler...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #46
    Ynt: felsefik öyküler...

    ''Bardağı yere bırakın bugün!”

    Profesör elinde içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı.

    Herkesin göreceği bir şekilde tutuyordu ve ardından sordu :
    “Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” '50gm!' .... '100gm!' .....'125gm'
    ..diye öğrenciler yanıtladı.

    “Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem,” dedi profesör, “ama, benim sorum şu ki :

    Bu bardağı birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?”

    ‘Hiçbirşey' …..diye yanıtladı öğrenciler

    Tamam peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?' diye sordu profesör bu kez…
    Kolunuz ağrımaya başlardı efendim' diye öğrencilerden biri yanıtladı

    “Haklısın, peki şimdi ben 1 gün boyunca tutsam ne olurdu?”

    “Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı & batar vs gibi sorunlar yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız!”

    ….. tüm öğrenciler çeşitli yorumlar yaptı ve gülüştüler

    “Çok iyi.

    Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?”
    diye sordu profesör.

    ‘Hayır‘…. diye yanıtladı herkes

    “Peki o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan neydi?”
    Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başladılar.

    “Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda?”diye tekrar profesör sorar

    “Bardağı bırakın düşsün!” diye öğrencilerden biri yanıtlar.

    “Kesinlikle!” der profesör.
    Hayatın problemleri de böyle bir şeydir.

    Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür.
    Uzun bir süre düşünürsün, başınız ağrımaya başlar. Daha uzun düşünün …Artık seni bitirmeye ve hiçbir şey yapamamana neden olur.

    Hayatınızdaki mücadeleleri ve problemleri düşünmek önemlidir,

    Fakat daha önemlisi onları her günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır (bardak gibi).

    Bu şekilde strese girmez, ve her gün taze bir beyin ile uyanır ve her konuyla ve yolunuza çıkan her mücadele ile başa çıkabilecek güçte olursunuz!

    Bu yüzden bugün ofisten ayrıldığınızda,

    Sevdiklerinize şunu hatırlatın :

    “Bardağı yere bırakın bugün!”
    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
    Hz.Peygamber (saa)

    Yorum


      #47
      Ynt: felsefik öyküler...

      Karadut' un Hikayesi...


      Bir zamanlar birbirlerine asik iki genc vardi. Kizin adi Tispe, delikanlinin ki ise Piremus idi. Bunlar yanyana evlerde otururlardi.
      Birlikte buyuduler ve cocukluklarindan beri birbirlerine karsi ask beslerlerdi. Fakat aileleri gorusmelerini istemezler, birbirlerine uygun olmadiklarini dusunurlerdi. Oysa onlar birbirlerini olesiye seviyorlardi.

      Iki evin arasinda gizli bir catlak vardi aileleri bunu bilmezler onlarda geceleri bura da bulusur o aradan birbirlerine seslerini duyurur asklarini dile getirirlerdi.

      Bir gece ormandaki agacin altinda bulusmaya karar verdiler. Tispe agaca Piremus' tan once varmisti.
      Gittiginde avini yeni yemis agzindan kanlar akan kocaman bir aslanla karsi karsiya geldi.
      Korkarak bir magaraya dogru kosmaya basladi. Farkinda olmadan yolda boynundaki esarbini dusurmustu.
      O sirada Piremus geldi gordukleri karsisinda donup kalmisti.

      Kocaman aslan agzinda kanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispe ' nin esarpini parcaliyordu.
      O an aklina gelen ilk ve tek sey aslanin Tispe yi oldurerek yedigiydi. Tispe' siz yasayamazdi.

      Aklindan gecen sadece aski ugruna canina kiymakti. Belinden hancerini cikardi ve gogsune sapladi.
      Kanlar icinde cansiz bedeni yere dustu. Tispe ise korkusunu bir kenara atip bir an once askini gormek icin magaradan cikmaya karar vermisti.

      Agacin altina geldiginde o korkunc sahneyle yuzlesti.
      Piremus'un cansiz v u cudu yerdeydi ve elinde Tispe' nin du surdugu esarb ini tutuyordu.
      Ilk once genc kiz olanlar karsisinda aglamaktan hicbir seyi anlayamamisti.
      Ama esarpi ve uzaklasan aslani gorunce anladi. Bir an ve magarada dusundugu o korkunc sey basina gelmisti.

      Ve onun oldugunu dusunen Piremus aski ugruna canina kiymisti. Tispe bir an bile dusunmeden hanceri aldi ve gogsune goturdu.

      Onlarin aski olesiye bir askti olum bile onlari ayiramazdi.
      Eger Piremus aski ugruna olumu goze aldiysa o da hic cekinmeden canina kiyabilirdi ve hanceri sapladi.

      Birden vucudu Piremus' un bedeninin ustune yigildi.
      O anda tanrilar bu yuce aski olumsuzlestirmek istediler ve bu ciftin ustunde duran agaci bunlarin askina adadilar.

      Piremus' un kanini bu agacin meyvelerine, Tispe ' nin goz yaslarini ise agacin yapraklarina verdiler.
      O gunden beri kara dut agacinin meyvesinin cikmayan lekesini, (Piremus' un kan lekesini), dut agacinin yapraklari, (Tispenin gozyaslari) temizler..

      Bilir misiniz dut agacinin meyvesinin lekesi cikmaz ama elinize agacin yapragini alir ovusturursaniz lekenin gittigini goreceksiniz...
      Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
      Hz.Peygamber (saa)

      Yorum


        #48
        Ynt: felsefik öyküler...

        ZÜMRÜDÜ ANKA KUŞU

        Simurg veya bir diğer ismiyle Zümrüdü Anka efsanevi bir kuştur. Pers mitolojisi kaynaklı olsa da zamanla diğer Doğu mitoloji ve efsanelerinde de yer edinmiştir. Sênmurw (Pehlevi) ve Sîna-Mrû (Pâzand) diğer isimlerindendir. Ayrıca zaman zaman sadece Anka kuşu olarak da anıldığı olmuştur.

        Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı' nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...


        Kuşlar Simurg' a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg' u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.


        Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg' un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg' un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.


        Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.


        Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;


        papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);


        kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;


        baykuş yıkıntılarını özlemiş,


        balıkçıl kuşu bataklığını.


        Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.


        Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş" ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.


        Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;


        "SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş.


        Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg' muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.


        Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
        Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
        Hz.Peygamber (saa)

        Yorum


          #49
          Ynt: felsefik öyküler...

          Medusa Efsanesi



          Medusa, yaşamına çok güzel bir genç kız olarak başlamıştır. O kadar güzeldir ki tanrıçaların kıskançlığını üzerinde toplamış, tanrıları da peşinde koşturmuştur. Tanrıça Athena ( Zeus’un en çok sevdiği kızı) onu çok kıskanmaktadır özellikle. Denizlerin tanrısı Poseidon ise MEDUSA’ya hayrandır. Başı öylesine dönmüştür ki bir gün Athena’nın tapınağında Medusa’ya zorla sahip olur.



          Bu durumu kendisi için aşağılayıcı bulan Athena, MEDUSA’yı gorgon yaparak cezalandırır. Çok çirkinleşmiş, saçları yılana dönüşmüştür, yüzüne bakanlar taş kesilmektedir. Medusa insan olduğu için ölümlüdür. Gorgon yapma cezasını az bulur Athena ve Perseus’la iş birliği yaparak Medusa’nın başını kestirir. Başı kesildiği anda Medusa’nın Poseidon’dan olma çocukları Pegasus ve Chrysar gövdesinden dışarı fırlarlar. Medusa’dan sıçrayan kandamlaları Libya çöllerine düşer ve birer yılana dönüşürler.



          Perseus, Medusa’nın kesik kafasını alır gider. Athena ise Medusa’nın derisini yüzüp Aegis’in markası yapar. İki damla kanını kral Erichthonius’a hediye eder. Bu iki damla kandan biri öldürücü zehirdir, diğeri ise panzehirdir, tüm hastalıklara deva olmaktadır.
          Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
          Hz.Peygamber (saa)

          Yorum


            #50
            Ynt: felsefik öyküler...

            PEGASUS



            PEGASUS Yunan mitolojisi'nde kanatlı at. Deniz tanrısı Poseidon ile yılan saçlı Gorgon Medusa'nın oğlu ve dev Chrysaor'un kardeşi olduğuna inanılır.


            Perseus tarafından kafası kesilerek öldürülen Medusa'nın kafasından ya da toprağa sıçrayan kanlarından doğduğu gibi iki değişik söylence bulunur. Rengi tamamen beyazdır ve uçmasına olanak veren iki büyük kanadı vardır. Uçarken havada koşuyormuş gibi görünür. PEGASUS doğar doğmaz yeryüzünden ayrılmış ve tanrıların diyarına uçmuştur. Zeus'a yıldırımları getirme görevini üstlenmiştir. Helicon Dağında bulunan ve Musalara (yunan mitolojisinde sanatın ve sanatçının koruyucusu olan dokuz kız kardeş) ilham verdiği sanılan Hippocrene pınarının PEGASUS'un ayağıyla yere vurması sonucu ortaya çıktığına inanılır ve PEGASUS "şiirsel ilham" ile özdeşleştirilir. Daha sonraları Bellerophon tarafından Athena'nın ona verdiği altın dizgin yardımıyla yakalandığı, Kimera ve Amazonlarla olan çarpışmalarında da ona yardım ettiği söylenir.

            Aşırı hırsın, zararlı olduğunun sembolü olarak gösterilen Bellerophon Olimpos dağına çıkıp ölümsüzlerin arasına karışmak isteyince onu üzerinden atan PEGASUS tek başına Olimpos dağına dönerek eski görevlerine devam etmiştir. PEGASUS 'un Bellerophon'u üzerinden atmasına sebep olarak Zeus tarafından gönderilen dev bir atsineğinin ısırmasından ürkmesi de söylenceler arasındadır. Daha sonraları kendine eş olarak Euippe (ya da Ocyrrhoe)'yi aldığı ve kanatları atların soyunu başlattığı söylenir.
            Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
            Hz.Peygamber (saa)

            Yorum


              #51
              felsefik öyküler...

              Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki oğlunu kapının önünde beklerken bulmuş.
              Çocuk babasına
              "baba 1 saatte ne kadar para kazanıyorsun ?" diye sormuş. Zaten yorgun gelen adam
              "bu senin isin değil" diye yanıtlamış. Bunun üzerine çocuk
              "babacım lütfen bilmek istiyorum" diye yanıt vermiş. Adam,
              "illaki bilmek istiyorsan 20 dolar" diye yanıt vermiş. Bunun üzerine çocuk,
              "peki bana 10 dolar borç verir misin" diye sormuş. Adam iyice sinirlenip
              "benim, senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok hadi derhal odana git ve kapını kapat" demiş. Çocuk sessizce odasını çıkıp kapısını kapatmış adam sinirli sinirli bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder diye düşünmüş aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşmiş ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşünmüş belki de gerçekten lazımdı. Yukarı çocuğun odasına çıkmış ve kapıyı açmış. Yatağında olan çocuğa "uyuyor musun ?" diye sormuş. Çocuk,
              "hayır" diye yanıtlamış.
              "Al bakalim istediğin 10 doları sana az önce sert davrandığım için üzgünüm ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim" demiş. Çocuk sevinçle haykırmış "teşekkürler babacığım".
              Yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkarmış adamın suratına bakmış ve yavaşça paraları saymış bunu gören adam iyice sinirlenerek
              "paran olduğu halde neden benden para istiyorsun, benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok" demiş. Çocuk,
              "ama yeterince yoktu" demiş ve paraları babasına uzatarak
              "işte 20 dolar, 1 SAATİNİ BANA AYIRIR MISIN ?" demiş...
              Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
              Hz.Peygamber (saa)

              Yorum


                #52
                felsefik öyküler...

                > > Bir gun Avrupa'nin unlu sanat merkezi kentlerinden birinde gezen
                > > cocugun biri bir vitrinde cok hos bir tablo gorur. Tablo bedeli
                > > oldukca pahalidir.
                > > Cocuk bu tabloyu bir sonraki sene abisinin dogum gunune almayi ister
                > > ve bir is bulup kit kanaat gecinerek biriktirdigi tum para ile
                > > magazaya gider.
                > > Sanslidir tablo hala satilmamistir. Iceri girer ve tabloyu bir sure
                > > yakindan izledikten sonra resmi yapan sanatciyi bulur ve "agabeymin
                > > dogum gunu icin bu resmi satin almak istiyorum, tum paramda bu kadar"
                > > der.
                > > Ressam birsure dusundukten sonra. Resmi paketler ve resmi satar.
                > > Cocuk paketini alir ve tesekkur ederek cikar.
                > > Magazada adamin arkadaslari da vardir ve saskin saskin sorarlar:
                > > "Sen ne yaptin o resmin degeri milyonlar ederdi. Neden bu kadar cuzi
                > > bir rakama sattin?"
                > > Adam cevap verir:
                > > ''Evet, ben bu resme milyonlarini verecek bir suru insan
                > > bulabilirdim, ancak tum servetini bu resme verecek kac kisi
                > > bulabilirdim?..."
                > >
                > > "Gunumuzde insanlar her seyin fiyatini biliyor, fakat hicbir seyin
                > > degerini bilmiyorlar."
                > > Oscar Wilde
                Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                Hz.Peygamber (saa)

                Yorum


                  #53
                  felsefik öyküler...

                  Arjantinli ünlü golfçü Robert de Vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı.
                  Bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın, başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı.
                  Kadının anlattığı öykü de Vincenzo’yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir kalem çıkarttı ve turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı çek defterine. Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona; "Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın" dedi.
                  Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, profesyonel golf derneğinin bir görevlisi yanına gelerek; "Otoparktaki görevli çocuklar geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanınıza bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunuzu söylediler bana" dedi. De Vincenzo, evet anlamında başını salladı. "evet" dedi.
                  Görevli, "Size bir haberim var. O kadın bir sahtekardır. Üstelik hasta bir çocuğu da yok. Sizi fena halde kandırmış arkadaşım."De vincenzo; "Yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu?" Dedi. "Hayır, yok" dedi görevli. "İşte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber" dedi, De Vincenzo.
                  Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                  Hz.Peygamber (saa)

                  Yorum


                    #54
                    felsefik öyküler...

                    Bir profesor konferans vermek uzere salona girmis.Ama bakmış ki salon, on sirada oturan seyis disinda bosmus.
                    Konusup konusmama konusunda tereddüde dusen Profesor sonunda seyise sormus:

                    - Buradaki tek kisi sensin. Sana gore konusmali miyim, yoksa konusmamali miyim?

                    Seyis cevap vermis:
                    -Hocam ben basit bir insanim, bu konulardan anlamam.Fakat ahira gelseydim ve butun atlarin kacip bir tanesinin kaldigini gorseydim, yine de onu beslerdim.

                    Bu sozlere hak veren Profesor konferansa baslamis.Iki saatin uzerinde konusmus durmus, konferanstan sonra da kendini mutlu hissetmis, dinleyicisinin de konferansin cok iyi oldugunu onaylanmasini isteyerek sormus:

                    -Konusmami nasil buldun?
                    Seyis cevap vermis:
                    -Hocam sana daha önce basit bir adam oldugumu ve bu konulardan pek anlamadigimi soylemistim. Gene de eger ahira gelir , biri disinda tum atlarin kactigini gorseydim, onu beslerdim, ama elimdeki tum yemi ona verip de hayvani çatlatmazdim.
                    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                    Hz.Peygamber (saa)

                    Yorum


                      #55
                      felsefik öyküler...

                      Ne olursa olsun ASLA vazgeçme!

                      Gözlerini açtığında çölün tam ortasındaydı. Fidye için yanlış adamı kaçıran mafya, sanki intikam almak istercesine genç ve suçsuz adamı, çölün ortasında ölüme terk edip kaybolmuştu. İnanılır gibi değildi. Epeyce bir şaşkınlıktan sonra düşünmeye başladı genç adam. Aklına henüz dördüncü sınıfa giden on bir yaşındaki oğlu geldi. Oğlu uzaktaydı ve yaşadıkları kasabada yapayalnızdı.

                      Geçen yıl bir trafik kazasında karısını kaybetmişti. Oğlu için, onun geleceği için yaşamak zorunda olduğunu biliyordu. Bunları düşününce yüzünde bir intikam ifadesi oluştu. Bekle beni yavrum geliyorum, senin için yaşayacağım seni asla yalnız bırakmayacağım dedi…

                      Güneşin battığı yöne doğru yürümeye başladı. Yürüdü, yürüdü, yürüdü… Aç ve susuz tam üç gün yürüdü. Umutları bitmek üzereydi. Üç gündür bir vahaya ulaşamamıştı. Kararlıydı yavrusuna kavuşacaktı, vazgeçmemeye yemin etti. Yürüdü. Büyük bir inançla yürüdü. Susuzluktan çatlayan dudaklarından akan kanı eme eme yürüdü…

                      Birden muhteşem bir şey oldu ve bir vaha gördü, yaklaştı. Kurtuldum, geliyorum yavrum diye diye koşmaya başladı. Vahanın yanına geldi. Su diye elini daldırdığı şeyin kavurucu sıcağı adeta bir serap tokatı savurdu adama. Lanet olsun dedi ve yürümeye devam etti. Kısa bir süre sonra yeniden bir vaha gördü. Ağaç, çiçek, su her şey vardı. Yine koştu, bu seferki kesinlikle bir vahaydı. Ama yaklaşınca çöl sağır edercesine yüksek bir sesle bağırdı: Ben bu kadar cömert değilim, serap görüyorsun, serap! Genç adam yılmadı, yıkılmadı. Yine yürüdü. Oğlu bir an bile çıkmıyordu aklından… Tekrar bir vaha gördü, koştu ve yüz üstü suya atladı. Ağzına dolan kumlar yine serap diye bağırdı. Hiç hali kalmamıştı ama her gördüğü vahaya koşuyordu, her seferin de serap olsa da…

                      Artık beşinci gün de bitmişti. Sürünerek gidiyordu oğluna, yeniden bir vaha gördü. Kumlara tutuna tutuna gitti. Bu kaçıncı seraptı Allah bilir… Hızı tamamen biten genç adam artık sürünemiyordu bile. Yeniden bir vaha gördü. Biraz daha gitti, biraz daha süründü. Güçlükle şunları mırıldandı: Beni affet oğlum gelemiyorum. Biliyorum bu da bir serap, bir sonraki de. Elveda!

                      Kendini güneşin eriten sıcağına bıraktı ve teslim oldu. Kısa bir süre sonra da öldü.
                      Ertesi gün aynı yerden bir kervan geçti. Kervanın kılavuzu genç adamın cesedini buldu ve şöyle seslendi: Su içmeyi bırakında çabuk buraya gelin. Burada bir ölü var.

                      Suya 10 metre kala ölmek kim bilir ne acıdır, ama ölen hiçbir zaman bunu bilemez…
                      Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                      Hz.Peygamber (saa)

                      Yorum


                        #56
                        Ynt: felsefik öyküler...

                        İnsanoğlunu Şaşırtan İki Davranışı..

                        Eflatun’a sormuşlar: İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir? Eflatun tek tek sıralamış, “Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler. Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar. Sonuçta, ne bugünü, ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.”


                        “Peki sen ne öneriyorsun?” Bilge yine sıralamış, “Kimseye kendinizi “sevdirmeye” kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi “sevilmeye” bırakmaktır. Önemli olan; hayatta, “en çok şey’e sahip olmak” değil, “en az şey”e ihtiyaç duymaktır.”
                        Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                        Hz.Peygamber (saa)

                        Yorum


                          #57
                          Ynt: felsefik öyküler...





                          Sokrates , '' Evlenin , karınız iyi çıkarsa mutlu , kötü çıkarsa filozof olursunuz '' Demis .
                          dayanabilirim '' diyerek de huysuz BİR kadınla evlenmiş.Bunun huyuna dayanabilirsem hayatın güçlüklerine de sabredebilirim demiş .
                          Karısı gerçekten de huysuzmuş.
                          Kocasını öğrencilerinin yanında azarlamaktan çekinmezmiş . Sabırlı adammış Sokrates .
                          Karısı yine BİR Gün Yerli yersiz konuşmaya başlamış .
                          Filozofta o sırada öğrencisiyle sohbet ediyormuş . Kadin kendi kendine bağırıp çağırmaya başlamış . Yine yanıt alamayınca BİR kova suyu kocasının başından aşağıya boca etmiş .
                          Sokrates , gayet Sakin BİR biçimde öğrencisine dönerek :
                          '' Zaten ne Zaman gök gürlese , ardından Yağmur yağar .'' Demis ...


                          ---------------------
                          Sokrates ölüme götürülürken karısı yanıbaşında ağlıyormuş .
                          Sokrates ,'' Niye ağlıyorsun ? '' diye sormuş .
                          Kadin '' Haksız yere ölüme gidişine '' Demis .
                          Cevabı kendince vermis Sokrates :
                          '' Hakli yere götürseler daha mi iyi olurdu ? ''
                          Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                          Hz.Peygamber (saa)

                          Yorum


                            #58
                            Ynt: felsefik öyküler...

                            •Immanuel Kant, hayatı boyunca kimseye borç para vermemiş ya da bağışta bulunmamıştır; kendisinin bunun için fazla egoist olduğunu söylediği rivayet edilmektedir.

                            •Komşularının saatlerini onun her gün öğleden sonra 15:30′da çıktığı düzenli yürüyüşlere bakarak ayarladığı yaygın olarak anlatılan bir hikayedir (yani ünlük takviminden o denli şaşmazmış). Mevsim ne olursa olsun, bir dakika sekmeden evinden çıkar, evinin üzerinde bulunduğu caddeyi sekiz kez gidip gelirmiş.

                            •Gençlik yıllarında evlenmeyi düşünmüş, ancak bunun getireceği gelir ve giderleri kıyaslayarak bu planını her zaman ertelemiştir. Sonuçta hiç evlenmemiştir.

                            •Yaşlılık zamanlarında kendisine bakıcılık eden kız kardeşine onunla aynı masada yemek yemesi için izin vermediği bilinmektedir (muhtemelen kız kardeşinin kendisinden daha az eğitimli olmasından dolayı).

                            •Bir yazısından: “Bir kadın bir erkeğin yüreğini daraltır. İnsanın bir arkadaşının evlenmesi her zaman için o arkadaşın kaybedildiği anlamına gelir.”

                            •Kant, kendisini dünyanın gelmiş geçmiş en kötü öğretmeni olarak görürdü. Zaten üniversitede ders vermeye başladıktan bir süre sonra öğrencileriyle ilişkisini tamamen kesmiştir (öğrencilerinin de pek bir şey anlamadığı derslerine girip çıkmak dışında).
                            Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                            Hz.Peygamber (saa)

                            Yorum


                              #59
                              Ynt: felsefik öyküler...

                              bu basligi seviyorum
                              paylasimlar icin tesekkür ederim


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #60
                                Ynt: felsefik öyküler...

                                Fikir bildirmek serbestmi?
                                Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X