Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran'daki Çelişkiler

Daraltma
Bu konu kapanmıştır.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Kuran'daki Çelişkiler

    Seriat ortaminda ve din adami’nin elinde yetisen kisilerin ortak özelligi, birbirine ters, birbirine zit ve birbirini cerheden seyleri ayni zamanda benimseyebilmek veya benimsemis görünmektir. Bundan dolayidir ki müslüman kisi, hem bir yandan “Islam dini hosgörü dini’dir” diyebilir ve hem de ayni zamanda Kur’an’in: “Islam’dan gayri bir din’e inananlar sapiktirlar” seklindeki hükmünü benimseyebilir. Bu iki düsüncenin birbirine zit, birinin tersi oldugunu düsünmez. Hem bir yandan Kur’an’in “Din’de zorlama olmaz” seklindeki hükmüne sarilabilir ve hem de ayni Kur’an’in, “müsrikleri” (puta tapanlari) Islam’a zorlamak için, “Müsrikleri öldürünüz” seklindeki emrini rahatlikla uygulayabilir. Bu iki davranisin çeliskili ve bagdasmaz oldugunu farketmez.Farketse bile günah isleme korkusundan farketmemis görünür.

    Sayisiz denecek kadar çok bu örneklerin ortaya vurdugu sonuç sudur ki seriat verileriyle yetisen kisi birbiriyle çeliski halinde bulunan din verilerini gerçegin ta kendisi olarak kabul etmekten geri kalmaz. Bu hükümlerin “kutsalligina” ve “mutlak gerçekligine” öylesine inanmistir ki bunlarda “çelisme”, “tutarsizlik” ya da “bagdasmazlik” diye bir sey olabilecegini kabul etmez. Kabul etmek söyle dursun fakat kabul edenleri dinsizlikle suçlamaga hazirdir. Cünkü zekasi, seriat’in olusturdugu ortam içerisinde körletilmistir ve bu ortami olusturan da esas itibariyle din adamidir. Din adami’nin ona belettigi sudur ki Kur’an: “Dogrulugu süphe götürmeyen kitab’tir” (K.2 Bakara 2) ve “Eger o, Allah’tan baskasi tarafindan gelmis olsaydi onda bir çok tutarsizlik (bulunurdu)” (K. 4 Nisa 82)

    Ancak ne var ki akilci bir gözle Kur’an’i okumaga basladigimiz an, daha ilk satirlarindan itibaren çelismeli hükümleri karsimizda bulur ve okumaga devam ettikçe bunlarin çoklugu içerisinde kayboluruz. Sadece bir kaç örnekle yetinmek üzere En’am Suresi”nden bazi hükümlere göz atmakla ise baslayalim: 107ci ayet söyle der: “Tanri dileseydi puta tapmazlardi” (K. 6 En’am 107). Bir kaç ayet ilerde su vardir: “Allah dilemedikçe inanmazlar” (K. 6 En’am 111) . Bundan anlasilan sudur ki inanmak ya da puta tapmak Tanri’nin dilegine baglidir ve eger Tanri dilemis olsaydi kisiler puta tapmazlardi.

    Ancak ne var ki bu ayni En’am Sure’sinde: “… puta tapanlardan yüz çevir” (K. 6 En’am 106) diye yazilidir. Bunu pekistirir nitelikte olmak üzere Tevbe suresi’nde de puta tapanlarin öldürülmelerini emreden su ayet vardir: “…Müsrikleri (puta tapanlari) buldugunuz yerde öldürün,..” (K. 9 Tevbe 5). Bir baska deyisle, Kuran’a gore, Tanri kisiyi hem “putperest” (müsrik) birakmistir, ve hem de “putperest’tir” diye cezalandirmaktadir.
    Yukardakine benzer bir diger örnek En’am Suresi’ndeki su ayet’dir: “Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini islamiyete açar, kimi de saptirmak isterse… kalbini dar ve sikintili kilar. Allah inanmayanlari küfür batakliginda birakir” (K. 6 En’am 125). Dikkat edilecegi gibiilk iki tümce ile son tümce çeliski halindedir. Cünkü ilk iki tümceye göre kisi’yi “Müslüman” ya da “Kafir” yapan Tanri’dir; fakat Tanri, kafir yaptiklarini Cehennem’e atmaktadir.

    Yine Bakara Sure’sinin 6.ayet’i söyle der: “Süphe yok ki, inkar edenleri (kafir olanlari), baslarina gelecekle (azab ile) uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar” (K. 2 Bakara 6). Bu ayet’in hemen arkasindan su ayet gelir: “Zira Allah onlarin kalblerini ve kulaklarini mühürlemistir; gözlerinde de perde vardir ve büyük azab onlar içindir” (K. 2 Bakara 7). Görülüyor ki kisileri “kafir” yapan, onlarin kalblerini ve kulaklarini mühürleyen Tanri’dir. Fakat böyle oldugu halde Tanri kendisinin “kafir” yaptiklarini, büyük bir azab’a sokacaktir.

    Söylemeye gerek yoktur ki Tanri’nin insanlari, hem gözlerini ve kulaklarini mühürleyip kafir yapmasi ve hem de cezalandirmasi çelismeli ve tutarsiz bir davranistir. Fakat islamcilar bu hükümleri, sanki ortada çelisme yokmus gibi müslüman kisinin beynine sokusturuverir.

    Bundan dolayidir ki islamcilar, 20.yüzyilin bitmek üzere bulundugu bu uygarlik döneminde dahi insanlarimiza, yemek yerken yemek kabina sinek düsecek olursa, sinegin disarda kalan kanadini yemegin içine batirip sonra çikarip atmalarini, ve çünkü bunun bir “Peygamber emri” oldugunu, “peygamberin söylemesine göre” sinegin iki kanadinin birisinde hastalik, öbüründe sifa bulundugunu ve “idrak sahibi” olan sinegin önce zehirli kanadini yemege soktugunu ve bu nedenle eger diger kanat iyice yemege batirilacak olursa hastalik olmayacagini belirtirlerken, bazi kimselerin: “Bir sinegin iki kanadinda nasil olur da hem da (hastalik) hem deva (hastalik giderici ilaç, çare vs…) olan iki zid hassiyet bir arada toplanmis? Sonra hakir bir sinek nasil olur da yiyecek içine önce zehirli kanadini sokmayi, deva olan kanadini geri birakmayi bilebilir?” seklinde soru sormalarini “günah” saymakta ve soranlari en azindan “inatci cahil” olarak tanimlamaktadirlar 192. Buna benzer daha nice örnekleri siralamak mümkün

    Kisi özgürlügü bakiminda önemli olan sey sadece soru sormak degil fakat din emirlerini tartismak ve gerektiginde kinamaktir. Iste Islam’in, daha ilk anlardan itibaren önlemek istedigi sey, asil bu olmustur. Bundan dolayidir ki Kur’an’in Tanri sözleri olmadigini söylemek ya da Muhammed’in yasam ve davranislarini elestirmek ya da buna benzer görüsler öne sürmek, dehset verici cezalara baglanmistir ki bunlar arasinda ellerin ve ayaklarin “çaprazlama kestirilmesi” gibi olanlari vardir (Bkz. K. Maide: 5). Unutmayalim ki dünyevi nitelikteki bu çok korkulu ve dehset verici cezalari, bir de gelecek dünya Cehennem’lerinin kaynar ateslerinde yakilmak gibi olanlari tamamlar. Din adamlarimiz için bu tür cezalar sistemini ayakta tutmak kadar kazançli ve mutluluk yaratan baska bir sey yoktur. Oysa ki insanlik tarihi boyunca elestiri ve tartisma olasiligina yer vermeyen hiç bir sistem gerilikten çikamamistir.

    Kuran Ve Seriat hükümlerindeki çeliskiler, ve tutarsizliklar konusunda Islamcilar’in tutarsız tutumu:

    Seriat hükümleri içerisindeki çelismeler ve tutarsizliklar konusunda din adaminin bilim disi ve olumsuz bir tutumu vardir ki o da her seyden önce insan aklinin yetersizligini öne sürmek ve örnegin : “Celiskiler bize göredir, Tanri’ya ve Peygambere göre degildir” deyip isin içinden siyrilmaktir. Hani sanki “çelismeler”, insanlarin gözünde “serab” gibi bir seydir ve aslinda yoktur da insanlar “çelisme varmis” gibi görüyorlardir!

    Oysa ki çelismelerin varligi, daha islamin ilk anlardan itibaren farkedilmis ve gerek din bilginlerini ve gerek yöneticileri güç durumlara sürüklemistir. Ornegin Halife Osman, ya da Abdullah Ibn-i Amr gibi ünlüler Kur’an’daki ayet’lerin birbirleriyle çelisir olmasi yüzünden bazi hususlarda fetva veremez durumda kalmislardir

    Seriat verileri içerisindeki çelismelerin varligini inkar etmek üzere din adami’nin basvurdugu diger bir yol, Kur’an’in Tanri’dan gelen “son ve tek gerçek” Kitab olduguna, ve “geçmiste ve gelecekte onu batil kilacak olmadigina” (K. 41 Fussilat 41-2), ve Kitab’da bulunanlarin “kesin gerçekler olup bunun disinda baskaca gerçek olamayacagina” (K. Meariç 51), ve “yeryüzündeki her seyin apaçik Kitab’da tespit olunduguna” (K. Necm 75) dair ya da buna benzer hükümleri siralamaktir. Bunu yaparken sirtini özellikle su ayete dayar: “… Allah katindan gayri bir yerden gelseydi, (Kur’an’da) birbirini tutmaz bir çok seyler bulurlardi…” (K. 4 Nisa 82).

    Ote yandan Islamcilar, çeliskilerin ve tutarsizliklarin ortaya çikmasini önlemek üzere sunu hatirlatir ki Kur’an ve Hadis hükümlerini tartismak, yalanlamak ve bunlar üzerinde süpheci olmak ya da bunlarda çeliski ve tutarsizlik oldugunu söylemek “günahtir”, “dinsizliktir”, “Tanri’ya ve peygamberine karsi gelmektir”. Bu hükümler çeliskili görünse de, akla ve müspet ilme ters düsse de, bunlari hiç bir elestiriye ve tartismaya girismeden olduklari gibi kabul etmek gerekir

    Kur’an’da çeliski olmadigini savunmak maksadiyle Islamcilarin basvurdugu bir diger yol, bazi ayet’lerin bazi ayet’lerle kaldirildigini öne sürmektir. Oysa ki hangi ayet’lerin hangileriyle kaldirildigi hususundaki görüs ayriliklari bir yana ve fakat böyle bir iddia, hani sanki Tanri her seyi diledigi gibi önce’den düzenleyemezmis ya da bilmezmis ve bazi ayet’leri yanlislikla yerlestirmiste sonradan hatasinin farkina varip düzeltmis gibi bir anlam tasir ki Tanri’yi küçültmek sonucunu dogurur.

    Kaldi ki Kur’an’daki çelismeler, kaldirilmadigi kesin olarak bilinen ayet’leri kapsar ki bunlardan pek bariz olanlardan biri, Ebu Talib’in ölümü vesilesiyle Muhammed tarafindan Kur’an’a konmus olan su ayet’tir: “Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini islamiyete açar, kimi de saptirmak isterse… kalbini dar ve sikintili kilar. Allah inanmayanlari küfür batakliginda birakir” ( 6 En’am 125).

    Bu ayet’le anlatilmak istenen sudur ki Ebu Talib’in kalbini müslümanliga açmayan Tanri’dir ve Tanri onun müslüman olmadan ölmesini uygun bulmustur. Ancak gerçek bundan çok farklidir.

    Bilindigi gibi Muhammed, kendisini bir baba gibi yetistiren Ebu Talib’i müslüman yapmak istemis fakat yapamamistir
    Yapamayinca sorumlulugu sirtindan atmak üzere Tanri’nin keyfiligini öne sürmüs ve amcasinin müslüman olmayisini bu keyfilige baglamak üzere yukardaki formülü bulmustur Ancak ne var ki ayet kendi içerisinde çeliskilidir, çünkü bir yandan Tanri’nin kisileri diledigi gibi saptirdigini belirtirken diger yandan saptirdiklarini Cehennem’e attigini anlatmaktadir.

    KURAN’DAKİ ÇELİŞKİLERİN NEDENLERİ

    Kuran’da gorulen çeliskiler ne gökten inmedir ve ne de din adaminin dedigi gibi “Tanri’ya göre degil, bize göredir”. Bu çeliskiler, Kuran’in yaraticisi olan Muhammed ve onun yardimcilarindan kaynaklanmaktadir. (Bilindigi gibi, Muhammed, okur-yazar degildi ve Kuran’i olustururken okur-yazar yardimcilardan faydalandi). Kuran’i “Gökten indi” diyerek yarattigi dine taraftar toplamak isteyen Muhammed ve yardimcilarinin, çesitli durumlara ve farkli olaylara çözüm saglama siyasetinden dogmustur.

    Konu ayri bir kitap olabilecek boyutta bulunmakla beraber pek kisa bir özet olarak söyleyelim ki Muhammed, kendisini Kureysli’lere peygamber olarak kabul ettirebilmek için ilk baslarda (özellikle daha henüz güçlenmedigi dönemde) Kur’an’a “Dileyen Rabbine giden yolu tutar” (K. 76 Insan 29) ya da “Her kese islediklerinin karsiligi ödenir” (K. 46 Ahkaf 19) seklinde ayet’ler koymustur. Böylece kisileri, eger müslüman olacak olurlarsa Cennet’e, olmayacak olurlarsa Cehennem’e gitmek gibi bir seçim karsisinda birakarak kendisine baglayabilecegini hesaplamistir. Daha baska bir deyimle müslüman olup olmamanin “kisisel irade” isi oldugunu, ve müslümanligi seçenlerin mükafatlara konacaklarini anlatarak, ve nasil olsa kisilerin kazanç yolunu (örnegin Cennet’e gitmeyi” ) tercih edeceklerini düsünerek, iyi bir taktik kullandigina inanmistir

    Ancak ne var ki bu usul ile pek basari saglayamamis ve fazla sayida taraftarlar kazanamistir. Kendisini bir baba gibi büyüten ve koruyan amcasi Ebu Talib’i bile, bütün cabalarina ve yalvarip yakarmalarina ragmen, müslüman yapamamistir. Yapamayinca, basarisiz kalmis gibi görünmemek için müslüman olup olmamanin Tanri’nin istegine bagli bir is oldugunu söylemis ve Kur’an’a: “Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini islamiyete açar… kimi de saptirmak isterse…kalbini dar ve sikintili kilar… ” (K.6 En’am 125) seklinde ayetler koymustur. Fakat “kafir’lerin” Cennet’e giremeyeceklerini belirtmek üzere “Allah, inanmayanlari küfür batakliginda birakir…” (K. en”am 125) seklinde eklemede bulunmustur ki çeliskili durumu yaratan da budur.

    Ayni durum, daha sonra Medine’ye geçipte oradaki Yahudileri müslüman yapmaga kalkinca da ortaya çikmistir. Onlari müslüman yapabilmek için ilk önceleri bir takim ödün’ler (tavizler) vermis olmasina ve örnegin Kible’yi Yahudilerin kutsal bildikleri Kudus yönüne cevirmesine ragmen sonuç alamamis, onlari müslüman yapamamistir
    Sadece onlar bakimindan degil fakat putperest olan Arap kabileleri bakimindan da ayni basarisizliklara ugrayinca taraftarlarindan bir çogu: “Eger Muhammed gerçekten Peygamber ise, nasil olur da bu kisileri müslüman yapamaz?” seklinde konusur olmuslar ve bu tür konusmalar kuskusuz ki Muhammed’i telasa düsürmege yetmistir. Peygamberliginin süphe uyandirabilecegi endisesiyle onlarin bu tarz konusmalarina engel olmak istemistir. Bundan dolayidir ki, daha önce amucasi Ebu Talib’in ölümü sirasinda uyguladigi taktigi, bu vesile ile pekistirmek gerektigini anlamis ve putlara tapip tapmamanin, ya da müslüman olup olmamanin Tanri’ya ait bir is oldugunu söyleyerek, kisileri müslüman yapamamaktan dogma sorumlulugu sirtindan atmaya çalismistir. Bunu saglamak üzere Kur’an’a: “Tanri diledigini saptirir, diledigi dogru yola sokar” (K. 16 Nahl 93), ya da “Allah dileseydi puta tapmazlardi” (K. 6 En’am 107), ya da “Tanri kimin gönlünü islama açmissa o Rabbi katinda bir nur üzre olmaz mi?… Kimi saptirirsa ona yol gösteren bulunmaz” (K. 39 Zümer 22-23) seklinde (ve buna benzer) ayet’ler yerlestirmistir.

    Görülüyor ki çeliskilerin asil nedeni günlük siyasetin olusumu ile ilgilidir: kisileri müslüman yapmak için “irade” özgürlügü ilkesine basvurulmus ve örnegin “Kim müslüman olursa o mükafata erisir” seklinde hükümler konmus ve fakat basari saglanamayinca bu sefer müslüman olmanin kisi iradesiyle ilgili bulunmayip Tanri’nin istegine bagli oldugu tezi’ne basvurulmustur. Bu ve buna benzer durumlar, seriat hükümlerinin birbirleriyle çelisir nitelikte olmak uzere ortaya çikmalari sonucunu dogurmustur








    Mesih`in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı?
    (Romalılar 8:35)

    #2
    Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

    bunların tamamının cevapları verilmiştir. ancak merak ediyorsanız kopyala yapıştırla bu iş olmaz.

    Kur'an'da bizim de inancımız odur ki eğer çelişki olsaydı o Allah'tan olmazdı. Onun Allah'tan olduğunun en güçlü kanıtlarından birisi içinde çelişki olmamasıdır.

    çelişki iftiraları, meal bozukluklarından, bağlamındna koparılmasından ve çarpıtılarak anlaşılmasından oluşturulmaktadır.

    Yorum


      #3
      Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

      bu mesaj silinsin.herkes haddini bilsin.

      Yorum


        #4
        Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

        Kuran'da her hangi bir çelişki söz konusu değildir. Biz Kuranın tabiri ve Ehl-i Beytin beyanları ile Kuranın Allah tarafından korunduğunu ve içinde çelişki olmadığına iman ediyoruz. Lütfen mealler üzerinden matematiksel hesaplar yaparak kendi aklınıza göre çelişkiler üretmeyin.

        Size Kuran'ı Kerimin Meşhur Tefsiri, Allame Tabatabainin El Mizan isimli Tefsirini okumanızı öneriyorum. Nitekim Allame, birilerinin çelişki diye algıladığı bu tür iddialara cevap vermiştir. Bu tefsirin ilk 10 cildinin türkçesini İnternette bulabilirsiniz...

        Yorum


          #5
          Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

          Nasrani
          Seriat ortaminda ve din adami’nin elinde yetisen kisilerin ortak özelligi, birbirine ters, birbirine zit ve birbirini cerheden seyleri ayni zamanda benimseyebilmek veya benimsemis görünmektir. Bundan dolayidir ki müslüman kisi, hem bir yandan “Islam dini hosgörü dini’dir” diyebilir ve hem de ayni zamanda Kur’an’in: “Islam’dan gayri bir din’e inananlar sapiktirlar” seklindeki hükmünü benimseyebilir. Bu iki düsüncenin birbirine zit, birinin tersi oldugunu düsünmez. Hem bir yandan Kur’an’in “Din’de zorlama olmaz” seklindeki hükmüne sarilabilir ve hem de ayni Kur’an’in, “müsrikleri” (puta tapanlari) Islam’a zorlamak için, “Müsrikleri öldürünüz” seklindeki emrini rahatlikla uygulayabilir. Bu iki davranisin çeliskili ve bagdasmaz oldugunu farketmez.Farketse bile günah isleme korkusundan farketmemis görünür.
          Evet İslam hoşgörü dinidir. İslam Allah katında tek hak dindir. Bu sebeple diğer bütün dinler batıl ve sapıktırlar. Zaten İslamın hoşgörüsü, kendisi Allahın yegane gerçek dini olduğu halde, diğer dinler batıl olduğu halde, onları barış ortamında tebliğle islama döndürmeye çalışırken zor kullanmaz, müslüman olmayana da ilişmez. İşte hoşgörü tam da budur. Batıl ve sapık bildiği dinlerin mensuplarını müslüman olmaya zorlamamak en büyük hoşgörü değil midir?

          Evet Kuranın kafirlere müşriklere karşı müslümanları harekete geçirmeye davet eden ayetleri var. Ancak Kuran sadece yarım yamalak arapçası ile kuranı tercüme edenlerin yalın mealleri ile anlaşılmaz. Kuranın anlaşılması, arap dil ve gramerini çok iyi bilen, asrı saadete ve cahilliyye tarihini, islam tarihini, fıkhını, Kuran üzerine yapılan tefsirleri ve diğer islami ilimleri yeterince bilenlerin eserlerinden ancak anlaşılabilir.

          Arkadaşımız sadece Kuran meali okuyarak Kuran eleştirisine girişmiş. Evet Kuran kafirleri müşrikleri öldürün diyor, ancak ayetin nüzul sebebi nedir. Kuran müşrikleri ve kafirleri öldürmeye çağırdığı zaman müşrikler müslümanlara neler yapıyorlardı, bunları bilmek gerekiyor. Kuranın kafir ve müşrikleri öldürün dediği zaman, kafirler ve müşrikler tarafından müslümanlara yapılan bir saldırı vardı ve kruan müslümanları bu saldırıya karşı koymak için onlarla savaşmaya onları öldürmeye davet ediyor. Akıl kabul eder ki, hiç bir ordu kendisine saldıranlara gül atmaz.

          Müşriklerin İslama girmeye zorlanmasının özel nedeni vardı. Cahiliyye arap müşrikleri bir kaç taştan yontulmuş puttan başka hiç bir kitabi toplumsal yasaya sahip değilerdi. Hiç bir inanç ve kanunlara sahip değillerdi. Bir dine sahip değillerdi. Dinsiz idiler. Bu sebeple onların toplumda toplumsal sözleşme bağı ile bağlı olacakları bir yasayı kabullenmeleri gerekirdi. Mesela yahud ve hristiyan olanlar müslüman olmaya zorlanmadılar. Neden? Çünkü onların uyacakları kurallar olan, yanlış yaptıklarında kendilerini cezalandıran, toplumsal sorumluluklarını belirleyen bir dinleri vardı. Bu yzden onlar müslüman olmaya zorlanmadılar. Ancak müşrikler öyle değildi. Müşrikler hiç bir kayıt kanun ve inanca sahip değillerdi. Eğer bunlar müslüman olmadan islam toplumuna girselerdi, yaptıları yanlışlar için hangi kanunun uygulanması gerekirdi acaba. çünkü hiç bir kanun ve kurala inanmıyorlardı.
          Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
          Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

          Yorum


            #6
            Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

            Kaldi ki Kur’an’daki çelismeler, kaldirilmadigi kesin olarak bilinen ayet’leri kapsar ki bunlardan pek bariz olanlardan biri, Ebu Talib’in ölümü vesilesiyle Muhammed tarafindan Kur’an’a konmus olan su ayet’tir: “ALLAH kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini islamiyete açar, kimi de saptirmak isterse… kalbini dar ve sikintili kilar. ALLAH inanmayanlari küfür batakliginda birakir” ( 6 En’am 125).

            Bu ayet’le anlatilmak istenen sudur ki Ebu Talib’in kalbini müslümanliga açmayan Tanri’dir ve Tanri onun müslüman olmadan ölmesini uygun bulmustur. Ancak gerçek bundan çok farklidir.

            Bilindigi gibi Muhammed, kendisini bir baba gibi yetistiren Ebu Talib’i müslüman yapmak istemis fakat yapamamistir
            Yapamayinca sorumlulugu sirtindan atmak üzere Tanri’nin keyfiligini öne sürmüs ve amcasinin müslüman olmayisini bu keyfilige baglamak üzere yukardaki formülü bulmustur Ancak ne var ki ayet kendi içerisinde çeliskilidir, çünkü bir yandan Tanri’nin kisileri diledigi gibi saptirdigini belirtirken diger yandan saptirdiklarini Cehennem’e attigini anlatmaktadir.
            Yukarıdaki paragraflar, Nasrani isimli kişinin ne önceden alevi olduğu, ne de sonradan hristiyan olduğunu gösterir. Yani o ne önceden alevi idi, ne de sonradan hristiyan oldu.

            Yukarıdaki ifadeler arkadaşımızın f. gülen cemaatine bağlı (benim tahmin ve kanaatim kimseyi bağlamaz) birisi olduğudur. Kendisince şunu demek istemektedir.

            Her ne kadar ehli sünnetten şiaya geçenler olsa bile, alevilikten de hristiyanlığa geçenler varmış gibi göstermeye çalışıyor. Öyle sanıyorum ki, bir şiinin hristiyan olabileceğine kimsenin inanmayacağını çok iyi hesap ettiğinden şii değilde alevi iken hristiyan olduğunu söylemeye çalışmıştır.

            Halbuki bir sünni veya alevi ateist olabilir ancak başka bir dine giremez. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Varsa girmiş gözükenler, mutlaka perde arkasında başka nedenler vardır, mamimi bir şekilde islamdan başka bir dine dönüş mümkün değildir. Ya maddiyat, dünyalık, mevik makam, kariyer ve benzeri şeylerle satın alınmıştır o insanlar.

            Nasraninin bir hristayan olduğuna inanmıyorum. Çünkü ekledikleri şeyler koppaste şeyler. Kendiliğinden bir şey yazamıyor. Zaten Hazreti Ebu Talib konusuna değinmesi de kendisini ele veriyor. Hazreti Ebu Talip hakkında cahil mutaassıp sünni düşüncenin aynısını aktarıyor. Halbuki verdiği Enam Suresindeki ayet doğal olarak Medeni bir ayet, Medinede inmiş bir ayet ve İbni Übey Bin Selül için söz konusu olan ayettir. Halbuki Hazreti Ebu Talip Mekkede vefat etmiştir. İmanının islami hareketin maslahatı gereği kureyşten gizlediği doğrudur, ancak Rasululaha ve Ehlibeyte açıklamıştır. Hazreti Ebu Talip kendi zamanında Rasulullahın ve İslamın en büyük madi manevi koruyucusu olmuştur. Bu güne kadar bir kafirin İslama sadık olduğu görülmüş bir şey mi:
            Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
            Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

            Yorum


              #7
              Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

              Nasraniyi Alevi olduğu dönemden tanıyorum. Hristiyan olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım. Kendisi şu an bir Hristiyandır.

              Yorum


                #8
                Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

                kardeş, istersen link atalım kopyaların orjinalden olsun. istermisin? yav sizler bir defa olsun normal konuşamayacakmısınız? munazara adabı diye bir şey vardır. eğer Kuranda çelişki olduğunu idda ediyorsan tek tek iddalarını ortaya koy bizde cevaplayalım. inan bu forumda kimse kopya yapıştır yarışı yapmaya niyetli değil

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

                  Aslinda kopyala + yapistir teknigini bende sevmiyorum ama boyle cok uzun durumlar icin oldukca faydali oluyor. Eger cevap verecekseniz her durumda verirsiniz yoksa cevabiniz ben birsey diyemem. Kisa durumlar icin zaten kendim yaziyorum merak etmeyin...
                  Mesih`in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı?
                  (Romalılar 8:35)

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

                    anlamıyorsun galiba, burada kimse böyle uzun yazıları okumaya hevesli değil. eğer konuşmak istiyorsan iddanı tek tek ortaya koymalısın.

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

                      Mufazzal, Ufukalpin eleştirisi yerinde. madem bu nasrani önceden alevi idi neden Ebu talibin zaten müslüman olduğunu bilmiyor da sünnilerin inancını eleştiriyor?

                      Ebu Talib a.s. alevilere göre de mi müşrikti!.. eğer bunu bilmiyor idiyse zaten aleviliği bilmiyormuş. bilmediği bir şeyi nasıl oluyor? olmadığı bir şeyden nasıl çıkıyor? sünniydim nasrani oldum dese hak tamam bu eleştisinde de, nasrani oluşundaki bu düşüncesinde de haklılık payı olabilir.

                      ama böyle çok sırıtıyor. çoluk çocuk mu var karşısında?...
                      En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 21:15.

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

                        elmeddin'n tek tek tartışalım eleştirisi yerinde..

                        çünkü bir iddia sonuçlanmadan haklı haksız ortaya çıkmadan gerçek nasıl ortaya çıkacak..

                        nasraninin bir iddiasında cevapsız kaldığı bir anda bunu itiraf ettirmek varken, bir başka iddiayı ele almak, onu kurtarmak olur. ki bu da onun istediği şeydir. böylece her şeye cevap verebilmiş olacak ama cevap veremedikleri kapanıp unutulacak.

                        işte kendisi bunu bildiği için siteye girer girmez yüzlerce iddiayı kopyala yapıştır yaptı. böylece iş birbirine girdi curcuna oldu..

                        teklifim tüm iddialar silinsin yeni baştan tek tek bir madde üzerinde konuşulsun..

                        ilmi yöntem de akli yöntem de budur..

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

                          [quote author=Qom_u_aşk link=topic=16048.msg99697#msg99697 date=1281630056]
                          Mufazzal, Ufukalpin eleştirisi yerinde. madem bu nasrani önceden alevi idi neden Ebu talibin zaten müslüman olduğunu bilmiyor da sünnilerin inancını eleştiriyor?

                          Ebu Talib a.s. alevilere göre de mi müşrikti!.. eğer bunu bilmiyor idiyse zaten aleviliği bilmiyormuş. bilmediği bir şeyi nasıl oluyor? olmadığı bir şeyden nasıl çıkıyor? sünniydim nasrani oldum dese hak tamam bu eleştisinde de, nasrani oluşundaki bu düşüncesinde de haklılık payı olabilir.

                          ama böyle çok sırıtıyor. çoluk çocuk mu var karşısında?...
                          [/quote]

                          ???
                          En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 21:14.

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

                            ...EDİT...
                            Mesih`in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı?
                            (Romalılar 8:35)

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Kuran'daki Çelişkiler

                              ...EDİT...

                              ...EDİT...
                              Sen peygamber Efendimiz Muhammed Mustafaya sahte peygamber mi diyorsun.

                              ...EDİT... her müslüman Hazreti İsanın ALLAHın kulu ve peygamberi olduğunu bilir ve inanır. Hazreti Peygamber Muhammad Mustafa da sizin keşişlerinizin bozduğu Hazreti İsanın İslamını düzeltmek rayına koymak için gelmiştir.

                              Siz paganist olimpus tanrılarını taklit ettiğiniz farkında değilsiniz. Hani Apollon tanrısı Jüpiter tanrısının oğlu inancı aynen bozuk hristiyanlığa geçmiş, ALLAH tanrısının oğlu İsa tanrısına dönüşmüştür.

                              Yani siz Hazreti İsaya değil, Olimpus tanrılarına tapıyorsunuz. İnançlarınız paganist inancı sadece isimler değişmiş Apollon ve jüpiter yerine Rab ve İsa olmuş.

                              Ayrıca bin yıldır bu bozuk hristiyanlık insanlığın başına bela olmuş, haçlı seferlerinden bu yana akıttığı insan kanı yüzmilyonları bulmuştur. Bu günkü emperyalist dünyayı da bubozuk hristiyanlar oluşturmaktadır.

                              İnsan sırf zulüm ve emperyalizme karşı olsa hristiyan olmaz. Gerçekten insanın ateist olması bile hristiyan olmasından mantıklıdır.

                              Zalim bir tanrıya inanmaktansa hiç inanmamak daha adil daha fıtridir.
                              Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                              Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X