Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

    Doğu Dinleri denildiği zaman ilk akla gelen çoğu zaman Hinduizm'dir.
    Çünkü Hinduizm yaklaşık 900 milyon takipçisiyle, İslam dini ve Hıristiyanlıktan sonra dünya üzerinde en fazla kişi tarafından kabul gören üçüncü dindir. Hindistan, Nepal ve Endonezya'daki nüfusun önemli bir bölümü başta olmak üzere, Hinduizmi dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15'i kabul etmektedir. Hindistan nüfusunun yaklaşık yüzde 90'ını oluşturan 700 milyon kişi Hindudur.

    Hinduizm binlerce batıl öğreti içeren, putperest bir dindir. Hinduizm, putperestliğin ve batıl inançların en alçaltıcı şekillerine izin verebilmekte, şeytana, putlara, ağaçlara, dağlara, nehirlere, bitkilere tapanları batıl bir inanışın altında birleştirmektedir. Hatta öyle ki kişilerin istedikleri putlara tapınmalarını, kendi putlarını kendilerinin oluşturmasını, türlü hurafeler ve batıl inanışlar üretip bunları din olarak kutsallaştırmalarını mümkün kılmaktadır. Bu anlayış ise zaten her yönüyle sapkın olan Hinduizmi, yaklaşık 300 milyon farklı puta sahip, milyonlarca türevi olan, her yönüyle batıl, karanlık bir yaşam şekli haline getirmiştir.

    Üstelik bu, insanların yirmi dört saatini kontrol eden baskıcı ve totaliter bir yaşamdır. Batıl Hindu geleneklerini; aile hayatlarında, insanlar arasındaki ilişkilerde, adaletsiz sosyal düzende, ırkçılığa varan çarpık milliyetçilik anlayışında, diğer toplumlara olan düşmanlıkta, ülke politikalarında, hatta nasıl yemek yeneceğinden nasıl yıkanılacağına kadar hayatın her alanında görmek mümkündür. Hindular tüm hayatlarını Hindu metinlerinde yazdığı şekliyle geçirdikleri takdirde "doğru yola" ulaşacaklarını zanneder, bundan dolayı çok büyük bir yanılgıya düşerler. Çünkü Hinduizmin hem dünya hayatı hem de ahiret hayatı için hiçbir güzellik vaat etmesi mümkün değildir. Hinduizm batıldır ve hak karşısında mutlaka yok olacaktır.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

    Hinduizm bu batıl inanışlarının yanısıra kast sistemi gibi ırkçı bir düzenin hakim olduğu bir temel üzerine kuruludur. Hindu dininin alt kastlara ve Hindu olmayanlara yönelik ırkçı tutumu, kadınlar söz konusu olunca daha katı ve vahşidir. Hindu yazılı metinlerinde kadınların günlük hayatlarına yönelik özel yasaklar, kısıtlamalar mevcuttur ve tüm bu kurallar kadınlar için çok zorlu bir yaşamı öngörmektedir. Erkeklerle kıyaslandığı zaman Hindu kadını adeta bir köle gibidir ve en doğal haklarını bile kullanmaktan menedilmiştir.

    Dünya üzerindeki pek çok ülkede kadınlara yönelik kısıtlayıcı uygulamalar, baskıcı gelenekler mevcuttur. Ancak Hindistan'daki gelenekler şiddeti, baskıyı, her türlü aşağılamayı sözde kutsal bir kılıfta insanlara telkin eder. Bu nedenle de Hindular kadınlara zulmetmeyi, onları hor görmeyi ve aşağılamayı kendilerince bir ibadet olarak görürler. Hindu dininde kadının konumu bu dinin sözde kutsal metinleri arasında yer alan Manu'da şöyle belirtilir:


    Bir iradesizlik çıkmazı, bu ahlaki fesat çıkmazı... Bu yangınlar topluluğu, bu gözler kapısını insana kapatan engel, bu cehennem ateşinin ağzı, bu yalan çiçeklerin sepeti, bu zehirli sırrın iksiri, bu insanları değersiz dünyaya bağlayan zincir ya da tek bir kelimeyle kadın...1


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

      Asırlardır süren geleneklerinden, din adamlarından ve kutsal olarak kabul ettikleri metinlerden güç alan Hinduların kadınlara yönelik barbar uygulamalarından bazıları şu şekildedir:

      - Hindu dininde önemli bir yere sahip olan Manu'da kadınlardan "köpek-pişiriciler" olarak bahsedilir. Bu metinlerde yer alan emirlere göre kadınların mülk edinme hakları yoktur. Kadın her türlü işte çalışıp para kazanabilir. Ama tüm kazandıkları babasına, eşine ya da dul ise oğluna aittir.

      - Kadının tek başına, bağımsız bir şekilde bir karar vermesi yasaktır. Böyle bir hak arayışı dahi Manu'da yasaklanmıştır.

      - Hindu dinine göre kız çocukları 7 yaşından itibaren evlendirilebilirler. 8 yaşında bir kız çocuğunun ideal eş olduğuna inanılır. Bu uygulama, İngiliz sömürge yönetimi tarafından 1891 yılında yasaklanmış, ancak bu yasak Hindu din adamları tarafından geleneklerle çeliştiği için şiddetle protesto edilip, hayata geçirilmesi engellenmiştir. Hindistan'da çocuk evlilikleri hala toplumun çok büyük bir kesimi tarafından uygulanmaktadır.

      - Boşanma hakkı sadece erkektedir. Kadın ne tür bir zulme, baskıya, şiddete maruz kalırsa kalsın eşinden boşanamaz. Her halukarda eşine itaat etmeli, gördüğü muameleye razı olmalıdır. Manu'da bu durum "...Eğer kocasının herhangi bir özel yönü yoksa bile, onu kendi tanrısı gibi saymalıdır" şeklinde sapkın bir emirle hükme bağlanmaktadır.2 (Allah'ı tenzih ederiz.) Bu inanış günlük hayattaki uygulamalarda da görülmektedir. Eski dönemlerde Aryan erkekleri eşleri izinsiz olarak evden çıkarlarsa onların kulaklarını ve burunlarını kesme hakkına sahiptiler. Bu uygulama hala Hindistan'ın bazı kırsal bölgelerinde devam etmektedir.3


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

        - Kast ayırmaksızın, tüm kadınların eğitim için kullanılan temel kitapların büyük bir bölümünü okumaları yasaktır. Kadınlar aynı zamanda Hindu yazılı metinlerini, özellikle de Vedaları, okuyamaz, öğrenemezler.

        - Drahoma, yani erkeklerin aldığı başlık parası, Hindu geleneklerinden kaynaklanan bir diğer zulümdür. 1961 yasasıyla yasaklanan drahoma hala Hindistan'da yaygın olarak devam etmektedir. Drahomayı bu kadar önemli kılan şey, bunun kadınlara karşı baskı, işkence ve zulüm amaçlı olarak kullanılmasıdır. Evlilik sırasında kızın ailesi erkeğin ailesine çok büyük bir para verir. Evlilikten sonra da erkeğin ailesi sık sık para ve mal taleplerinde bulunur, ve kimi zaman bunu elde etmek için şiddete başvurur. Bazı erkekler başka bir drahoma daha elde etmek için tekrar evlenmek isterler. Bunun için de genelde genç eşlerini yakarak katlederler. Bu katliamlara intihar ya da ev kazası süsü verilmektedir. Dolayısıyla Hindistan'da "ev kazası" ile ölen kadınların oranı oldukça yüksektir.4

        - Hindistan'da kızları olan aileler drahoma nedeniyle büyük bir huzursuzluk yaşamaktadırlar. Çünkü hem büyük bir drahoma verecek, hem de evlendikten sonra kızlarının nasıl bir muameleyle karşılaşacaklarını tahmin edemeyeceklerdir. Son yıllarda hamilelik aşamasında cinsiyetin tespit edilmesinin kolaylaşması, korku içindeki aileleri çok büyük bir vahşete itmiştir. The Times of India gazetesinde "Cinsiyet testleri geliştikçe kürtaj arttı" gibi haberler çıkmış ve aynı yıl Bombay'daki bir araştırma, böyle bir testle birlikte biri dışında hepsi kız olan 8.000 fetusun alındığını göstermiştir.5 Darwinist teorisyenler tarafından geliştirilen ve en acımasız uygulamaları Nazi Almanyası'nda yaşanan öjeni vahşetinin yeni merkezi, Hindistan'dır.

        - Yeni doğan kız çocuklarının öldürülmesi Hindu dininin en eski kitaplarındaki kadınlara yönelik acımasız emirlerden kaynaklanmaktadır. Örneğin Aryan metinlerinde bu vahşi gelenek "Bu andan itibaren yeni doğan bir kız çocuğunu reddet ve bir erkek çocuğunu sahiplen" sözleriyle onaylanmaktadır.6 Atharva Veda'da ise "Bırak kız çocuğu başka bir yerde doğsun, burada erkek çocuğun doğmasına izin ver"7 şeklinde bir emir bulunur. Bir kız çocuğu doğuran kadın suçluluk duymaktadır. Bu yüzden yeni doğan kız çocuklarını öldürme, yükten kurtulmanın kolay bir yolu olarak görülmektedir.8


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #5
          Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

          Kız çocuklarına yönelik bu insanlık dışı uygulama tarih boyunca din ahlakının yaşanmadığı birçok toplumda da görülmüştür. Aryanların bir adeti olan bu vahşet, aslında Aryanlar gibi diğer pek çok putperest kültürde de görülebilir. Bu putperest kültürlerden biri de, İslam öncesindeki Arap toplumudur. Allah Kuran'da putperest Arapların kız çocuklarını değersiz görerek doğar doğmaz, diri diri toprağa gömdüklerini haber vermekte ve kıyamet günü bu günahın hesabının sorulacağını bildirmektedir:


          Ve 'diri diri toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman: "Hangi suçtan dolayı öldürüldü?" (Tekvir Suresi, 8-9)


          Başka ayetlerde ise Allah, "Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle-taşarak yüzü simsiyah kesilir. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı topluluktan gizlenir; onu aşağılanarak tutacak mı, yoksa toprağa gömecek mi? Bak, verdikleri hüküm ne kötüdür?" (Nahl Suresi, 58-59) ifadesiyle, kız çocuğu olduğu için utanan putperestlerin ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduklarını açıklamaktadır. Bu putperest adetin sapkınlığını vurgulayan bir diğer ayet şu şekildedir:


          Oysa onlardan biri, O, Rahman (olan Allah) için verdiği örnek ile (kız çocuğunun doğumuyla) müjdelendiği zaman, yüzü simsiyah kesilmiş olarak kahrından yutkundukça yutkunur. (Zuhruf Suresi, 17)


          Oysa Allah "Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine dişiler armağan eder, dilediğine de erkek armağan eder. Veya erkekler ve dişiler olarak çift (ikiz) verir. Dilediğini kısır bırakır. Gerçekten O, bilendir, güç yetirendir." (Şura Suresi, 49-50) ayetiyle, her insana cinsiyetini verenin Kendisi olduğunu hatırlatmaktadır. Erkek çocuğu gibi, kız çocuğu da Allah'ın doğumunu takdir ettiği bir insandır. Anne-babanın sorumluluğu, Allah'ın bahşettiği çocuklarına O'nun emrettiği şekilde sevgi, şefkat ve merhametle bakmaktır.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #6
            Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

            İslam, tarih boyunca her ulaştığı yerde putperest dinlerin bir barbarlığı olan bebek cinayetlerini yasaklamış ve ortadan kaldırmıştır. Rabbimiz İslam ahlakından habersiz olan bu toplumlara gönderdiği peygamberleri ve indirdiği hak kitapları ile, kız çocuklarına karşı olan bu bakış açısının yanlışlığını bildirmiştir. Peygamberlerin tebliği ve İslam ahlakının insanlar tarafından öğrenilmesiyle birlikte, kız çocuklarını bir utanç vesilesi olarak görme düşüncesi ve cahiliye toplumlarında var olan bu tür uygulamalar büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Ancak Hindistan toplumu asırlardır süregelen sapkın geleneklerini sürdürmekte ısrar etmekte ve kız çocuklarını öldürmeyi hala meşru görmektedir.


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #7
              Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

              Sati Vahşeti ya da Dul Kadınların Yakılması

              Hindistan'da sosyal yaşama hakim olan sapkın uygulamalar saymakla bitmeyecek kadar fazladır. Her bir inanışın ise çok detaylı ritüelleri, bölgeden bölgeye değişen şekilleri vardır. Ancak bunların içinde en ürkütücü olanı hiç şüphesiz asırlardır yüzbinlerce kadının ölümüne neden olan "sati" (suttee)dir. Bu geleneğe göre kadınlar kocalarının ölümünün ardından kendilerini yakmalıdırlar.

              Korkunç sati geleneği Aryanlar'ın Hindistan'ı istilaları döneminde başlamıştı. Tek bir kişi için uygulandığında sati olarak adlandırılan bu uygulama, kitleler halinde, bir kasabadaki tüm kadınların ve kızların dul kalmasının beklendiği durumlarda (örneğin erkekler bir savaşa gittiklerinde) uygulandığında Jauhar olarak bilinir. Kadınların eşlerinin ardından kendilerini yakmalarının nedeni ise "kocalarından önce ölmemelerinin" cezalandırılmasıdır. Jauhar sırasında, kadınlar hiçbir suçları olmaksızın canlı canlı haşlanır, bazıları iki parçaya kesilir ve diğerleri de köpeklere yem edilir. Hindu gelenekleri bu vahşi uygulamayı meşrulaştırmak için bazı açıklamalar da getirmektedir. Örneğin bazı Hindu metinlerinde "Jauhar'ın kadınların savaşılan düşmanların ellerine düşmesini engellemek için yapıldığı" anlatılır.9


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #8
                Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

                Kız kardeşi de drahoma uygulaması nedeniyle çocuk yaşlarında öldürülen Hindistanlı yazar Sita Ararwal 1999 yılında yazdığı Genocide of Women in Hinduism (Hinduizmde Kadınların Soykırımı) isimli kitabında satinin tüm Hindu metinlerinde yer alan, asırlar boyunca Brahmanlarca uygulanan ve halen de uygulanmaya devam eden çok yaygın bir gelenek olduğunu detaylı olarak anlatmaktadır.10 Başta Manu olmak üzere Hindular tarafından ilahi birer vahiy olarak kabul edilen kitaplarda yer alan sati emirlerinden birkaçı şu şekildedir.

                Bu eşlerin, üzerinde ölülerin yakıldığı odun yığınına doğru ilk adımı atmalarına izin verin, hiçbir keder olmaksızın gözyaşı dökmeden ve güzelce süslenmiş olarak.11

                Kocasının cenaze ateşinde ölen bir sati, cennette sonsuz saadetin tadını çıkartacaktır.12

                Kocanın ardından kendisini kurban etmek, bir kadın için yapılabilecek en üstün görevdir.13


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

                  Eşe bağlılık gibi doğru bir değeri korkunç bir vahşete dönüştüren sati inancı nedeniyle sayısız kadın asırlardır yanarak hayatını yitirmişlerdir. Hintli kadınlar bu vahşi geleneği kimi zaman kendi talepleriyle, çoğu kez de toplumun baskısıyla uygulamışlardır. Günümüzde sati, Hindistan'da resmi olarak yasaktır, ancak hala yaygın biçimde uygulanmaktadır. Sati vakaları kayıtlara genelde ev kazası, mutfak yangını gibi tanımlarla geçirilmektedir. Bazen de halka açık bir ritüel şeklinde... Örneğin 1987'de Rajasthan'daki Deorala köyünde Roop Kanwar adlı genç bir kadın kocasının cenaze töreninde ateşler arasında öldürülmüş ve sati tekrar tartışılmaya başlanmıştır. Ailesi, yöredeki halk ve pek çok Hindu önder tarafından savunulan Roop'un eyleminin, onun kendi seçimi olduğu iddia edilmiş, bazı kimseler ise genç kadının ailesi ve Brahmanlar tarafından zorla yakıldığını söylemişlerdir.14


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

                    Bu yakma eylemlerinde kast sisteminin egemenleri olan Brahmanlar tarih boyunca çok büyük bir rol üstlenmişlerdir. Satiyi teşvik eden, tüm ritüeli organize eden genelde Brahmanlar olmuştur. Günümüzde de sati geleneğinin tekrar canlandırılması için çaba gösterenlerin başında yine Brahmanlar gelmektedir. Ararwal'a göre Brahmanların özellikle diğer kastlardaki dulların katledilmesini teşvik etmelerinin iki temel amacı bulunmaktadır.:

                    1- Kadınlarını ortadan kaldırarak Brahman olmayan ırkların sayısını azaltmak,

                    2- Öldürülen kadının mallarının Brahmanlarca kamulaştırılması.

                    İkinci madde, 1641 ve 1667 yılları arasında Hindistan'ı 6 kez ziyaret eden Fransız seyyah Jean Baptiste Tavernier'nin gezi notlarında da geniş yer almaktadır. Tavernier'nin mesleği kuyumculuktur ve Hindistan'a mücevher ticaretiyle ilgili bir işi nedeniyle gelmiştir. Yazdıkları çoğu kimse tarafından ön yargısız gözlemler olarak kabul edilmektedir. Hatta Tavernier'nin yazılarında Hindistan'a yönelik bir hayranlık sezilmektedir. Ancak diğer tüm gözlemciler gibi Brahman olmayan kastların Brahmanlar tarafından yoğun bir şekilde katledilmesinden dolayı şaşkınlık yaşamış, bunu da notlarında anlatmıştır:


                    Brahmanlar sati yapacak olan kadına eşlik ederek güç ve kararlılık telkin ederler. Avrupalıların bir bölümü, ölüm korkusunun ortadan kalkması ve yaşanacak acıların yok olması için kadına hislerini yok eden bir çeşit içki verildiğine inanmaktadır. Bu kadınların ölmesi Brahmanların çıkarınadır. Çünkü kadının üzerindeki tüm mücevherler, yüzükler, bilezikler yakılmanın ardından ritüeli gerçekleştiren Brahmanın mülkiyetine geçer. Brahmanlar kadın öldükten sonra küllerinin arasından bu ziynetleri bulmaya çalışırlar.15


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

                      Tavernier'nin tasvirleri, yaşanan vahşetin insanın gözlerinin önünde canlanmasına yardımcı olmaktadır. Brahmanların ilk önce kadını kendisini yakmaya teşvik etmeleri, daha sonra onu bizzat kendi elleriyle canlı canlı yakmaları, sonra da küllerinin arasından ziynet eşyalarını aramaları Hindu ritüellerinin gerçekte vahşi bir sömürünün aracı olduğunu göstermektedir. Tavernier'nin anılarında, bu vahşetin detayları şöyle aktarılır:


                      Üç farklı yerde kadınların yakıldığına şahit oldum: Gucarat, Agra, Delhi. Nehrin ya da su deposunun kenarında sazlıktan ve çeşitli otlardan oluşan birkaç metrekare büyüklüğünde bir kulübe yapılır. Kulübenin çevresine küçük kaplar içinde yağlar ve çeşitli malzemeler konur. Bu malzemelerin amacı yakma işleminin daha çabuk sonuçlanmasıdır. Kadın yarı yatar pozisyonda kulübenin ortasında durur. Başı çabuk yanan bir tahtaya dayalıdır. Bir Brahman onu sırtından bir demire bağlar. Bağlamasının nedeni kadının ateşten korkup kaçmasını engellemektir. Kocasının ölü bedenini kadının dizlerinin üzerine yerleştirirler. Yaklaşık yarım saat bu durumda kaldıktan sonra, yanında olan Brahman dışarı çıkar ve kadın, din adamlarına ateşi yakmalarını söyler. Brahman, akrabaları ve arkadaşları kadının daha hızlı yanıp, acı çekmemesi için çevredeki yağ dolu kapları ateşe atarlar. Vücut yandıktan sonra Brahmanlar küller arasında yüzük, küpe, bileziklerinden kalan altın ve gümüşleri alırlar. Ritüellere göre bu mallar Brahmanlara aittir.16


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

                        Bu yapılanlar büyük bir vahşettir ve tüm dünya da satiyi bu şekilde algılamaktadır. Ancak Hindular için sati, ölümün üstesinden gelmeyi seçen sadık bir kadın anlamına gelir ve bu ritüeli gerçekleştiren kadının sözde bir tür tanrıça durumuna geldiği varsayılır.

                        Hindistan'da binlerce yıl devam etmiş olan bu korkunç geleneği ilk kez yasaklayanların Müslümanlar olması da dikkat çekicidir. Encyclopedia Britannica'da da belirtildiği gibi, sati uygulamasını ortadan kaldırmak için girişimde bulunan ilk yöneticiler, 1526-1707 yılları arasında Hindistan'a egemen olan Müslüman Mogul İmparatorluğu'nun hükümdarları olan Hümayun ve oğlu Ekber'dir.17 Mogul İmparatorluğu'ndan sonra Hindistan'a egemen olan İngiliz yönetimi de sati uygulamasını resmen yasaklamış, 1828 yılında İngiliz genel vali William Bentinck tarafından bu konuda bir kanun yayınlanmıştır. Ancak sati geleneği yok olmamıştır ve halen ülkenin bazı bölgelerinde Hindu geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olarak yaşayan köy ve kasabalarda sati uygulanabilmektedir.

                        Eğitimsiz, cahil Hindu kitlelerin bu vahşeti makul görmelerinden daha da korkunç olan ise, Hindistan'ın en gelişmiş şehirlerinde yaşayıp, okuyup eğitim görmüş insanların arasında bile satinin hala taraftar bulabilmesidir. Hindistan'da her geçen gün daha da güçlenen aşırı milliyetçi gruplar, sati geleneğinin canlandırılması için kampanyalar yürütmektedirler. Örneğin fundamentalist VHP partisinin liderlerinden olup Babürşah Camisi'nin yıkılmasından duyduğu memnuniyeti her fırsatta ifade eden Acharya Giriraj Kishore "Eğer bir kadın eşinden ayrılmaya dayanamayıp, onunla birlikte yakılmak istiyorsa bunda yanlış hiçbir şey yoktur"18 şeklinde açıklamalarda bulunmaktadır.


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

                          Deccan Herald gazetesinde yere alan "VHP Reviving Sati" -(VHP Sati'yi Canlandırıyor)" başlıklı bir haberde de günümüz Hindu milliyetçilerinin kadınlara yönelik bu zulmün tekrar toplum içinde yayılması için güçlü bir propaganda yürüttükleri ve iktidar partisi BJP'nin de aralarında bulunduğu Sangh Parivar üyelerinin ideolojik olarak satiye taraftar oldukları vurgulanmaktadır. Sita Agarwal Genocide of Woman in Hinduism (Hindistan'da Kadın Soykırımı) isimli kitabında Hindu aşırı milliyetçi akımlarıyla kadınlara yapılan zulüm arasındaki bağlantıyı şu şekilde anlatmaktadır:


                          Günümüzde kadınların aşağı görülmesiyle Hindu milliyetçiliğinin yükselmesi arasında çok yakın bir ilişki vardır. Sangh Parivar üyesi fundamentalist organizasyonlar (BJP, RSS, VHP, Bajrang Dal vs.) Hindistan'ın farklı bölgelerinde Sati, drahoma, kız çocukların öldürülmesi gibi uygulamaları canlandırıyorlar. Bu nedenle de Hindu organizasyonlarının çalışmaları nedeniyle kadının toplum içindeki konumu çok büyük zarar gördü. Bazıları cinsiyetini öğrendikten sonra kız çocuklarını öldürüyorlar. Bazıları canlı canlı yakıyorlar, bazıları boğuyor ya da aç bırakarak öldürüyorlar. RSS ve VHP gibi partilerin üyeleri sati yöntemini açıkça destekliyorlar.19


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

                            Hindu Dini, Çocuk Yaştaki Kız Çocuklarını Fuhuşa Teşvik Etmektedir

                            Hinduizm herhangi bir güzel ahlak özelliğini öğütlemediği gibi, sapkınlığı ve ahlak dışı yaşamı da açıkca teşvik etmektedir. Bunlardan biri de "Devadasi -ya da devdasi- sistemi"dir. Hindu geleneklerine göre çocuk yaştaki kızlar Hindu tapınaklarına hizmet için verilirler. Jogini adı verilen bu kız çocuklar "Hindu sözde ilahlarıyla" evlendirilerek, onlara adanırlar. Gerçekte ise tapınaktaki Hindu erkekler tarafından cinsel yönden sömürülürler. Bu evlilikler pek çok araştırmacı tarafından "Hindu dinine hizmet aldatmacasıyla tapınak imzalı fuhuş"20 olarak tanımlanmaktadır. Bu uygulama ilk olarak Brahmanlar tarafından, halkın ilgisini tapınaklara çekmek ve onlardan para toplayabilmek için ortaya atılmıştır. Brahmanlar halkı da bu uygulamanın içinde yer almaları için teşvik etmişler, bu amaçla da "Vesya darsanam punyam, papa nasanam!" (Fuhuş yapan kadına bakma meziyetiyle, günahlardan kurtulabilirsiniz)21 şeklinde bir slogan da uydurmuşlardır. Ancak İngiliz yönetiminin çıkardığı bazı kanunlarla yasaklanan bu uygulamaya hala sıkça rastlanmaktadır.

                            Tapınaklarda yapılan fuhuş Hindular tarafından çok değerli bir ritüel olarak görülür. Tapınaklara verilen kızlar, yani joginiler, onlara göre hayali ilahlarla evlidirler. Bu nedenle de aileler kızlarını tapınakların hizmetine sunmakta hiçbir sakınca görmezler. Bu kızlar 13 yaşına geldiklerinde ilk önce bir resim ya da taşla sembolize edilen Subramania putu ile evlendirilirler. Onlarla ilk olarak rahipler ilişkiye girer22, daha sonraki gün, 4000 Ruple ile 10000 Ruple (94 - 235 USD) arasında en yüksek miktarda para teklif eden kişiye istediği kadar süre alıkoymak şartıyla satılırlar. Bu ahlak dışı kazanç ise tapınağın geliri haline gelir.


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Hinduizm Kadinlara zulmü emreder

                              Illinois Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada Hindistan'ın "çocukların fuhuş yaptırılarak cinsel anlamda en çok sömürüldükleri" ülke olduğu belirtilmektedir. Yaklaşık 300.000 çocuk bu ahlaksız düzende kullanılmakta, ortalama yaş ise 13 olarak belirlenmektedir. Jubilee Action isimli uluslararası insan hakları örgütü tarafından hazırlanan "Hindistan'da Çocuk Fuhuşu" başlıklı bir raporda ise bu sayının her sene yüzde 8-10 arasında arttığı belirtilmektedir. Sadece Belgum bölgesinde 3300 adet devadasi, yani fuhuş uygulanan tapınak bulunduğu tahmin edilmektedir. Fuhuşun bu derece yaygın olması Hindistan'daki AIDS hastalarının sayısını da hızla artırmaktadır. Hindistan'da resmi kayıtlı 3.5 milyon AIDS hastası bulunmaktadır.23

                              Fuhuş trafiğinde kullanılan "jogini" genç kızların büyük bir bölümü kırsal kesimlerden gelmektedir. Toplumun ataerkil yapısı, dini yaptırımlar, asırlardır süregelen gelenekler bu uygulamanın yayılmasının en önemli nedenidir. Illinois Üniversitesi'nin raporunda çocuk fuhuşunun "geleneksel, ayinleştirilmiş ve sosyal olarak organize edilmiş" olduğuna da dikkat çekilmektedir.24 Devadasi 1982 yılında kanunla yasaklanmıştır. Çocuklarını tapınaklara fuhuş yapmaları için gönderen aileler 5 yıldan başlayan hapis cezalarına çarptırılmaktadırlar. Ancak bu ceza çoğu zaman uygulanmamaktadır. Çünkü devdasinin Hindu dininden gelen bir gelenek olduğuna inanan aileler bunu bir hata olarak görmemektedirler. 2001 yılında, yıllarca zorla fuhuş yaptırıldığı bir tapınaktan kaçan Ashama isimli 35 yaşındaki bir jogini, çocukluğundan beri yaşadıklarını şöyle anlatmıştır:

                              Tapınağa girdiğim günden itibaren hiçbir zaman huzur bulamadım. Karni'de yaşayan tüm erkeklerin tacizine açık hale geldim... Yaşadığım bu travma, daha ergenlik çağına bile gelmeden önce başladı.25


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X