Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Eski ahit ve cagdas Bilim

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

    Kitab-i Mukaddes Metinlerindeki Yanlislar Karsisinda Hristiyan Bilginlerin tutumu (onlarin tenkitli incelemeleri)

    Bu yanlislar, tutarsizliklar ve celiskiler yigini karsisinda, hristiyan tefsircilerin tepkilerindeki farklilik, insani hayrete düsürecek derecededir. Bazilari, bu hatalarin bir kismini kabul eder ve kitaplarinda, bu dikenli meseleleri ele almakta tereddüt etmezler. Bazilari, kabul edilemeyecek ifadeleri pek kurcalamaz, metinde olani harfi harfine savunmaya yönelir; savunmaci ve övücü sözlerle ve cogu zaman, beklenmedik deliller destegi ile muhatabi ikna etmek icin cabalar durur, böylece mantigin reddettigi hususlari unutturacaklarini umarlar.

    M.P. de Vaux, kendi tekvin tercümesine yazdigi giris kisminda, bu elestirilerin varligini kabul eder, hatta onlarin temelleri üzerine egilir; fakat ona göre, gecmis olaylarin tarafsiz bir bicimde yeniden ele alinmasi faydasiz bir istir. Notlarinda yazdigina göre Tevrat'in "Dünyanin tamamini kaplayacak bir felaket boyutunda gösterdigi, Dicle ve Firat vadilerinde meydana gelen son derece yikici bir sel felaketinin veya sel felaketlerinin hatirasini yeniden hikaye etmesi" pek önemli degildir. Kitab-i Mukaddes müellifinin yaptigi is, sadece -ki en önemli husus da budur- bu hatiraya "Tanrinin adaleti ve merhameti ve insanin kötülük egilimleri ve dogru insana ihsan edilen kurtulus ve basari" ebedi talimatini yüklemis olmaktir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #17
      Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

      Bir halk masalinin -bir müellifin, onu dini egitim amaciyla kullanmasi sonucunda- Allah'in yaptigi gercek bir olaya dönüsmesi ve bu durumuyla insanlarin ona inanmalarinin istenmesi, böylece aciklanir. bu tür bir savunma tavri, kutsal olduklari ve sirf Allah sözünü ihtiva ettikleri ileri sürülen kutsal kitaplarda, insanlarin yapmis olduklari tahrifat iddiasini hakli cikarmaktadir. ilahi eserde bu tür beseri müdahaleleri kabul etmek, Kitab-i Mukaddes metinlerinde insanlarca yapilan degistirmeleri gizlemek demektir. Dini bir hedef varsa, her türlü degistirme mesru sayiliyor, demektir. i.ö.6. yüzyildaki sekilci ve kanuncu kaygilar tasiyan "din adamlarinin" yaptiklari, malum uydurma rivayetlere müncer olan islem de, ayni sekilde mesru gösterilmektedir.

      Hristiyan tefsircilerinin önemli bir kismi, Kitab-i mukaddesteki yanlislari, tutarsizliklari ve celiskileri, söyle izah etmeyi becerikli buldular: Kitab-i Mukaddes-i kaleme alanlar, bir kültürün sosyal faktörlerini ve farkli zihniyetleri göz önünde bulundurarak yazdiklarindan, ortaya cikan bu durumdan mazurdurlar. bu aciklama tarzi da, özel "edebi üsluplar" tanimlamasina yol acmistir. bu deyimin, tefsircilerin kurnaz cedelciliklerine girmesi, her türlü müskülati örtmektedir. iki rivayet arasindaki her türlü celiski, her müellifin kendine has ifade etmesinde, yani kendi özel "edebi uslubunda" izahini bulur. süphesiz bu delil, herkes tarafindan kabul edilmememktedir, zira gercekten, ciddilikten mahrumdur. bununla birlikte bu usulün, günümüzde büsbütün modasi gecmis degildir. Yeni Ahit konusunda da, incillerde gün gibi asikar olan celiskilerin, nasil sacma bir bicimde aciklanmaya calisildigi ileride görülecektir.

      ihtilafli bir konu karsisinda, mantigin reddettigi bir durumu kabul ettirmek icin uygulanan usullerden biri de, söz konusu metni, savunma yollu bazi düsüncelerle sarip sarmalamaktir. böylece okuyucunun dikkati, bizzat rivayetteki esas can alici noktadan, baska konulara kaydirilmaktadir.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #18
        Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

        Kardinal Danielou'nun, Dieu vivant dergisinde "Tufan, vaftiz, hüküm" basligi ile yayinlanan makalesinde, Tufan konusundaki düsünceleri, bu ifade tarzinin özelliklerini ortaya koymaktadir. Diyor ki: "Kilisenin en eski gelenegi, Tufanda, Mesih'in ve Kilise'nin suretini görmüstür" Bu "cok yüksek degerde bir delalet tasimaktadir."..."insan nev'inin tamamini etkileyen bir hükümdür" Homelies sur Ezechiel esrinde "gemide kurtarilan bütün bir kainatin felaketinden bahseden Origene'i zikrettikten sonra kardinal, "Gemi vasitasiyla kurtulan sekiz sahsin (Hz. Nuh ve karisi, üc ogul ile onlarin üc karisi) adedini ifade eden" sekiz sayisinin degerini ele almaktadir. O, Justin'in Dialogue'unda yazdigini kendi hesabine zikretmektedir: "onlar, bizim Mesih'imizin ölüler arasindan zuhur ettigi gün olan sekizinci gün sembolünü arz ediyorlardi" ve devam ediyor: "Hz. Nuh, yeni bir yaratilisin ilk sahsiyetidir. Mesihin bir suretidir ki, onun sembolik olarak ifade ettigini, mesih gerceklestirmistir" O devamla, bir yandan geminin tahtasiyla onu yüzdüren su sayesinde kurtulan Hz. Nuh ile öbür yandan vaftiz suyu (kendisinden yeni bir insanligin dogdugu tufan suyu), ile Hacin tahtasi arasindaki benzerlikler hakkinda mütalaalar ileri sürmektedir. bu sembolün degeri üzerinde israrla durmaktra ve Tufan dini unsurunun, manevi ve itikadi zenginligi" (aynen) esas fikri ile yazisini bitirmektedir.

        Bütün bu savunma yollu uyarlamalar üzerinde söylenebilecek cok söz vardir. bu yaklastirmalar (tekrar hatirlatalim ki) gercekligi -evrensel capta ve Tevratin yerlestirdigi zamanda- savunulamayacak bir olayi aciklamaktadir. kardinal Danielou'nun yaptigi tarzdaki bir izahla, metni aynen oldugu gibi kabul etmenin gerektigi ve uzlasmaci olmayan her türlü mütaalanin yersiz sayildigi orta caga dönülmektedir


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #19
          Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

          Bu karanlik zihniyetin kabul ettirildigi cagdan daha önceki dönemde, oldukca mantiki durum alislarin bulunmasi, ne de olsa rahatlik vericidir. Zamanin sasilacak derecede önünde giden bir düsünceden cikan St. Augustin'in tavri bunlarin en iyi örnegi sayilabilir.

          Kilise Atalari devrinde de, öyle anlasiliyor ki, metin tenkidi problemi kendisini hissettirmisti; cünkü St. Augustin 82 nolu mektubunda buna deginmektedir ki en karakteristik bölümü sudur:
          "Münhasiran Ser'i (Canonique) denilen Kitab-i Mukaddes'in bu kitaplarina, özel bir dikkat ve saygi göstermeyi ögrendim. Öyle ki, onlarin yazarlarindan hicbirinin yanildigina asla inanmiyorum. sayet bunlarda gercege zit görünen bir ifadeye rastlarsam, süphe etmiyorum ki bu, ya benim nüshamdaki bir yanlisliktan, ya mütercimin asli metni dogru cevirememesinden, ya da benim anlayisimin yetersizliginden ileri gelmektedir"

          St. Augustine göre, kutsal metnin yanlislik ihtiva etmesi anlasilan sey degildir. St. Augustin, "hatasizlik" inancini, acik bir bicimde ortaya koyuyordu. gercege zit gibi görünen bir parca karsisinda; buna bir sebep ariyor ve beseri bir kaynak arama hipotezini gözden uzak tutmuyordu. böylesi bir tutum, elestiri esprisi tasiyan inanan bir kisinin tutumudur. St. Augustinin zamaninda, Kitab-i Mukaddes metni ile bilim arasinda bir karsilastirma yapabilmek imkani yoktu. onun ki gibi genis bir anlayis, cagimizda, bazi Kitab-i mukaddes metinleriyle bilimsel veriler arasindaki karsilastirmadan ortaya cikan bircok problemi gidermeyimümkün kilabilirdi.

          cagimizdaki bilginler ise, tersine, yanlislikla suclanan Kitab-i Mukaddes metinlerini savunmak icin, bos yere cirpinip durmaktadirlar. M.P. de Vaux, Tekvine yazdigi girisinde tarihi ve bilimsel yönlerden acikca kabul edilmesi mümkün olmasinin sebeplerini aciklamaktadir. sanki tarih yazmanin cesitli usulleri varmiscasina, o bizden, Kitab-i Mukaddes tarihini " cagdas insanlarin uyguladiklari tarih kurallarina göre" anlamamizi istiyor.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #20
            Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

            Herkes de kabul eder ki, gercege uygun anlatmamak durumunda tarih, tarihi bir romana dönüsür. fakat bu durumda o, bizim anlayis kurallarimizdan kurtulur. kitab-i mukaddes tefsircisi, kitab-i mukaddesteki hikayelerin, jeoloji, paleontoloji ve tarih öncesi bilgilerle yapilacak her türlü kontrolünü reddetmektedir. Diyor ki: "Kitab-i Mukaddes, bu bilim dallarindan hicbirine bagli degildir. sayet o, bu bilimlerin verileriyle karsilastirilacak olursa, ya gercek olmayan bir zitliga, ya da zorlama bir uzlastirmaya varilir" bu mütalaalarin Tekvinde yer alan ve cagdas bilimle hicbir surette uyusmayan hususlar, (yani ilk on bir bölümdeki hususlar) icin ifade edildigine dikkatimizi cekmektedir. ama ilk büyük peygamberlerin devrindeki kimi hadiselerde oldugu gibi, bazi hikayelerin dogruluklari günümüzde iyice ortaya konulmussa yazar, cagdas bilgileri Kitab-i Mukaddes hakikatlerini destekleme amaciyla anmaktan geri durmaz. söyle yaziyor: "Bu hikayelerin üzerinde dolasan kuskular tarihin ve dogu arkeolojisinin kendilerinin lehlerinde taniklik vermesiyle dagilmalidir" baska bir deyisle: "eger bilim Kitab-i mukaddesteki rivayeti destekliyorsa ona müracaat etmek gerekir. ama cürütüyorsa, ona müracaat etmek makbul degildir"

            Bagdastirilamaz olani bagdastirmak, yani Eski Ahitin kimi rivayetlerinde bildirilen bazi olaylarin gercege uymayan nitelikleri ile Kitab-i Mukaddes gercekligi kuramini bagdastirmak icin, bir kisim cagdas din bilginleri, gercek konusundaki klasik anlayislari gözden gecirmeye yönelmektedirler. Kitab-i Mukaddes gercegini ele alan eserlerde, uzun uzadiya gelistirilen ustalikli ve kaypak mülahazalari ayrintili bir bicimde sunmak, bu kitabin cercevesinden disari cikmak olur. O. Loretz'in Quelle est la verite de la Bible (Kitab-i mukaddes gercegi nedir? Paris, Le Centurion,1972) adli eseri bunlardan biridir. sadece, bilime iliskin su hükmü zikremtekle yetinelim:


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #21
              Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

              Yazarin kaydettigine göre Vatikan II. Konsil'i "Kitab-i Mukaddeste yanlisla dogruyu ayirt etmek icin kurallar getirmekten kacinmistir. Temel düsünceler de bunun imkansiz oldugunu gösterirler. zira kilise, prensip yönünden ve genel bir tarzda Kitab-i Mukaddes'in gercekligi meselesini cözümleyecek sekilde, bilimsel metotlarin gercekligi veya yanlisligi konusunda karar veremez"

              iyice bellidir ki, Kilise, bir bilgi edinme araci olarak herhangi bir bilimsel "metot"un gecerliligi hakkinda bir karar veremez. Ama burada tamamen baska bir durum söz konusudur. Sadece kuramlarin degil, iyice ortaya konulmus olan olaylarin görüsülmesi söz konusudur. cagimizda, dünyanin, 37-38 yüzyil önce yaratilip, insanin da ilk olarak bu zamanda yeryüzünde ortaya cikmadigini bilmek icin ve Kitab-i Mukaddes'teki soy kütüklerinden cikan bu sonucun -yanilma tehlikesiyle karsi karsiya kalmaksizin- yanlisligini bildirmek icin allame olmaya mi ihtiyac vardir? Adi gecen yazar, bunu bilmeyecek biri degildir. ancak onun bilim hakkindaki ifadeleri, konuyu gerektigi gibi ele almaktan uzaklasmak icin, meseleyi saptirmaktan baska bir amac tasimamaktadir.

              Hristiyan bilginlerin, Kitab-i Mukaddesteki bilimsel yanlislar önünde takindiklari tavirlar hakkindaki bu hatirlatma, o hatalarin yol actigi sorunlari pekiyi gösterdigi gibi ayrica, hatalari icin, beseri müdahaleyi itiraf etmekten baska makul bir yol bulunmadigini ve onlarin vahiyden bir parca oldugunu kabul etmenin imkansizligini da ortaya koymaktadir.

              Vahiy inancina dokunan, Hristiyan cevrelerde hakim olan bu sorun, Vatikan II. Konsili (1962-1965) sirasinda da ifade edildi. orada, kabul edilebilecek bir kesin metnin ortaya cikmasi ve -vahiy hakkindaki konsil belgesine yazdigi giiste Mgr. Weber'in deyimiyle "konsili camura saplanmak tehlikesiyle karsi karsiya koyan bu acikli durumun" sona ermesi icin, üc yil boyunca süren tartismalardan sonra, en azindan bes metnin degistirilmesini beklemek gerekmisti.

              Bu belgenin Eski Ahit'e iliskin iki cümlesi (4. Bölüm, s. 53), hicbir itiraza yol acmayacak bir tarzda, bazi metinlerin eksikliklerini ve gecersizliklerini belirtmektedir:

              "Mesih ile acilan kurtulus yolundan önce yasayan insanligin durumu hesaba katilarak, eski ahitin kitaplari herkese, tanrinin ve insanin kim oldugunu bilme imkani verirler, keza, kendi öz adaleti ve merhameti icersinde Tanrinin insanlara nasil muamele ettigini ögrenme imkani verirler. bu kitaplar, eksik ve gecersiz hususlar ihtiva etmelerine ragmen, yine de gercek bir ilahi pedagojiye taniklik vermektedirler"


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #22
                Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

                Bazi metinlere uygulanan "eksik" ve "gecersiz" nitelendirmeleriyle, bunlarin tenkide imkan verdigi, hatta o metinlerin ihmal edilebilecegi, bundan daha güzel bir sekilde ifade edilemez. su halde tenkit prensibi, acikca kabul edilmis olmaktadir.

                Bu metin, bir konsil bildirisinin bir parcasini olusturarak 6'ya karsi 2344 oy almakla, ittifaka yakin bir kabule mazhar olmustur. gercekten resmi belgeye, Mgr. Weber'in imzasiyla yapilan aciklamalardaki bir cümle, konsilin resmi bildirisinde yer alan bazi metinlerin gecersizligi ifadesini acikca düzeltmektedir: "süphesiz ki israil Tevrat'inin bazi kitaplarinin gecici bir sümulü vardir ve bazi eksik hususlar ihtiva etmektedirler"

                Resmi bildiride gecen "gecersiz (caduc)" tabiri, elbette aciklamayi yapanin kullandigi "gecici sümul" ile es anlamli degildir. yine bu sahis tarafindan ilginc bir bicimde eklenen "israil" sifatina gelince, konsil metninin yalniz ibranca Tevrat'i elestirdigini telkin etmek amacini tasimaktadir. oysa durum böyle degildir ve konsil sirasinda ele alinan konu, baska bir sifat olmaksizin kisaca ve sadece Eski Ahit'dir. mesele, eski ahitin bazi kisimlarindaki eksiklik ve gecersizlikle ilgili bir hüküm vermekti.


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #23
                  Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

                  SONUCLAR

                  Kitab-i Mukaddes metinlerine, onlari, sahip olmalari arzulanan vasiflarla suni olarak donatarak bakmak yerine, tarafsiz bir sekilde inceleyerek, onlarin, gercekte ne olduklarini ortay koymak gerekir. Buda sadece o metinleri degil, ayrica onlarin tarihlerini de bilmeyi icap ettirir. gercekten tarihlerini bilmek, asirlar boyunca metinleri degistirmeye yol acan ve -sayisiz ilaveler ve cikarmalarla bugün elimizde bulunan sekliyle- kitabin, yavas yavas olusumuna sevk eden sartlar hakkinda bir fikir edinme imkani verir.

                  Bu bilgiler, Eski ahit'te, ayni hikayenin farkli rivayetlerinin, celiskilerin, tarihi yanlisliklarin, tuhafliklarin ve iyice ispatlanmis bilimsel verilerle uyusmazligin bulunmasini, anlasilir hale getirirler. son olarak zikredilen hususlar, eskiden yazilmis bütün beseri eserler icin tamamen normaldir. kitabi mukaddesin hazirlandigi sartlarda yazilmis olan esserlerde, bu hususlarin bulunmamasi nasil olur da düsünülebilir?

                  Bilimsel problemlerin henüz ortaya cikamayacagi, fakat ancak tuhafliklar ve celiskiler hakkinda hüküm verilebilecegi bir dönemde bile, St. Augustin gibi sagduyu sahibi bir insan, Allah'in insanlara gercege aykiri hususlari bildirmeyecegini göz önüne alarak, gercege zit bir ifadenin ilahi kaynaktan gelmesinin imkansiz olacagi prensibini koyuyordu. o, bu prensibe uyarak, kutsal metnin disinda kalmasini gerekli buldugu hususlari, kutsal metinlerin disinda birakmaya hazir idi.

                  Daha sonralari, Kitab-i Mukaddes'in kimi parcalarinin cagdas bilgilerle uyusmazliginin hesaba katildigi bir dönemde böylesi bir tutumun izlenmesi reddedildi. böyle olunca, aslinda kitab-i mukaddes'te yer isgal etmeye haklari olmayan hususlarin - her türlü delili karsisina alarak- muhafaza eilmesini amaclayan, basli basina bir literatürün dogmasina sahit olundu.

                  Vatikan II. Konsili (1962-1965), "eksik ve gecersiz hususlar ihtiva eden", "Eski Ahit kitaplari" icin bir ihtiyat kaydi dahil etmekle, bu uzlasmaz inatci tutumu adamakilli hafifletti. bakalim bu bir saygili temenni olarak mi kalacak? yoksa aslinda - her türlü beseri degistirmeden uzak kalip- "gercek bir ilahi pedagojinin taniklari" olmak üzere gönderilen kutsal kitaplar konusunda -20. yüzyilda artik kabul edilemeyecek hususlar karsisinda- bir tavir degisikligi ile takip mi edilecek?


                  Tevrat, inciller, Kuran-i kerim ve Bilim, Prof. dr. maurice Bucaille


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

                    tevrat ve ıncıldekı sacmalıklar.okuyun.

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

                      Gülistan ablamıza bu bilgilerden dolayı teşekkürler.

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: Eski ahit ve cagdas Bilim

                        Allah sizlerden de razi olsun


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum

                        YUKARI ÇIK
                        Çalışıyor...
                        X