İslam’ın en çok eleştirilen taraflarından biriside, İslam’ın köleliği tamamen yasaklamadığıyla ilgilidir. İçkiyi, faizi yasaklayan İslam dini niçin köleliği yasaklamamıştır?
Kölelik dediğimiz sistem özgür insanların köleleştirilip satılmasıysa eğer, İngiltere’nin Afrika halkını köle olarak getirip satması gibi ise, Dünya bunu 1800 yıllarda yasaklamasına rağmen, İslam bunu 1400 sene önce yasaklamıştır.
Ehl-i Sünnet kaynaklarına göre Allah-u Teala buyurmuştur ki: “Üç kimse, kıyamet gününde Beni karşısında bulacaktır: Benim adımı kullanarak haksızlık eden; hür bir insanı satıp parasını yiyen; bir işçiyi çalıştırıp da ona ücretini vermeyen!” (Buhârî, İcâre, 12, 15).
Demek ki hür bir insanı satan, kıyamette Allah’ı karşısında görecek. Peki hür bir insanı köle yapan kişiden bu köle alınabilir mi? Hür bir insanı köle edip satmakla, köle edilmiş hür insanı alıp satmak arasında ne fark var? Oysa bu uygulama İslam’dan önce de, İslam’dan sonra da hatta 1800 yıllara kadar normaldi.
[justify]Peygamber demiştir ki; en kötü insan, insan taciridir” .( el-Kafi, c.5, s.114)
[/justify]
[justify]Hatta İslam dini özgür bir insanı alıp satmayı bağışlanmayan günahlardan sayıyor.
[/justify]
[justify]Peygamber diyor ki: “Allah her günahı bağışlar ama eşinin mihrini inkar eden, işçinin hakkını gasp eden ve özgür insanı satan kimseyi bağışlamaz.” (Müstedreku’l-Vesail, c.13, s.378)
[/justify]
Yine ehli sünnet kaynaklarında yer alan bir rivayete göre Allah’ın hür bir insanı köle yapıp satanın düşmanı olduğu bildirilmiştir.
"Allah Teâlâ buyurdu ki: Hür bir insanı köle yapıp satan kimsenin, kıyâmette hasmı Ben olurum."
(Buhârî, Büyû' 106, İcâre 10, 12, 15; İbn Mâce, Ruhûn 4; Ahmed bin Hanbel, II/292, 358,
III-143, IV/274
Peki İslam’ın köle olarak nitelendirdiği kişiler kimlerdir. İslam’a göre Köle savaş esnasında esir alınan kişidir. Yani bugün savaş esiri olarak alınıp, zindanlarda çürütülen, işkence yapılan, guantanamo gibi üstlerde tutulan savaş esirleri ile köle arasında sadece isim değişikliği vardır. Bunu açıklayacağız.
Guantanamo’da ki esirler aslında Amerika’ya savaş açan ve bu savaşın sonucunda esir edilenlerde değildir. Bilakis Amerika’nın , Afganistan gibi ülkelere saldırıp, esir alınan kimselerdir.
Oysa İslam dini asla başka coğrafyalara saldırıp, oralardan savaş esiri (köle) almaz. Bunu ayetlerle inşallah açıklayacağız.
O halde bugün kölelik hiçbir ülkede bitmemiştir, bitmesi de mümkün değildir. Çünkü kölelikle, savaş esiri arasında sadece isim farklılığı vardır. İkisinin de özgürlüğü alınmıştır. Yalnız tek fark vardır. Günümüz insanları savaş esirlerini toplama kamplarında, hapishanelerde tutmaktadır.
50-100 insan Küba’ya savaş açsa bu kişiler esir alınmayacak mı?, Dünyanın hangi ülkesi bu kişileri esir almaz?
Şimdi İslam dininin savaş esirlerine uyguladığı muameleye bakalım.
Kapitalistler fabrikalarında yüzlerce-binlerce işçiyi çalıştırır onların sırtından artık-değer üretir. İşçiye verdiği ücretin dışındaki para yani kâr, işçilerin sırtından ürettiği artık değerdir. Yani patronun karı işçinin üretmesi ile orantılıdır. Ne kadar çok işçi çalışırsa sömürü o kadar yüksek olur.
Bunun dışında kapitalizmden daha da kötü bir sistem vardır oda köleciliktir. Aslında bu konuda en sevdiğim örnekte budur. Kapitalist sistemlerdeki bir işçi köleye göre çok-çok iyi konumdadır. Örneğin Amerika altın ve gümüş madenlerinde yerli halkı köleleştirip çalıştırmıştır. Bu bir yağmadır ve ilkel birikimi sağlamıştır. Artık değerden daha büyük bir yağmadır. İlkel birikim yağmasıyla İspanya, Portekiz, Hollanda, Fransa, İngiltere v.b. birçok ülke yararlanmıştır.
Marks derki: “Amerika’da altın ve gümüş bölgelerinin keşfedilmesi, asıl Amerika yerlilerinin köle hayatına düşürülmesi bunların maden ocaklarında çalıştırılması kapitalizm çağının doğuş haberlerini haber veren sermayenin ilk birikimi için en kuvvetli ve en sağlam yöntemlerdir. K. Marx Kapital c3 k2 s116
Marx der ki; ”Köle efendisine iş gücünü satmıyordu. Tıpkı öküzün emeğini köylüye satmaması gibi. Köle işgücü ile birlikte efendisine satılmıştır. Bir köle sahibinden bir başka köle sahibinin eline geçebilecek bir maldır. Kendisi bir maldır ama işgücü onun kendi malı değildir”.[1]
Marx yine der ki: “İşçi ne bir mal sahibine ne de toprağa aittir. Ama günlük hayatının 8,10,12,15 saati bunu satın alana aittir. İşçi kendisini kiralayan kapitalisti istediği an terk eder”.[2] (kölenin böyle bir seçim hakkı dahi yok)
İslam’ın amacı kölelerin üzerinden paralar kazanmak olsaydı, bu dinde köleler azat edilmez, hatta insanlar daha da köleleştirilirdi. Bu köleler tarlalarda çalıştırılır, Müslümanlar çalışmadan köleler üzerinden artık değer üretirdi Ama İslam dini Müslümanların zekatlarından kölelerin özgürlüğe kavuşturulması için para ayırdı.
Ama o, o sarp yokuşu aşmaya koyulmadı Beled 12
Bir köle azat etmektir. Ya da açlık gününde yakını olan bir öksüze veya toprağa serilmiş bir yoksula yemek yedirmektir. Beled 13…16
Sadakalar Allah tarafından belirlenen bir farz olarak ancak fakirler, zavallılar, zekat toplayan görevliler, kalpleri ısındırılmış olanlar, kölelerin özgürlüğe kavuşturulması, borçlular, Allah yolunda ve yolda kalmış yolcular içindir. Tevbe/60 (sadakadan maksat farz olan zekattır)
…İyilik Allah’a, kıyamet gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden, Allah’ın sevgisi üzere malı yakınlara, yetimlere, düşkünlere, yolda kalmışlara, dilenenlere ve köleleri kurtarma uğruna veren, …Bakara 177
İslam diyor ki Allah’a yaklaşmak istiyorsan köle azat et.
Zenginler köleler üzerinden büyük sermayeler kazanabiliyorlarken kölelerin azat edilmesini isterler mi?Bırakın azat etmeyi birde bunun için bütçe ayrılıyor. Zenginlere hizmet eden bir din köleleri özgürleştirmek için zenginlerden zekat toplar mı? Veya ilkel birikim sağlamak, tarlalarda, madenlerde çalıştırılıp servet üzerine servet yığmak varken, köleler niçin özgürleştirilmeye çalışılsın? Niçin Allah’a yaklaşmanın yollarından biriside köle azat etmek olsun?
Bakın arkadaşlar burada bir sömürü anlayışı yok. İslam köleliği yasaklayabilirdi. O zaman kölelerin özgürleştirilmesi için para toplanmasına gerek kalmazdı. Peki köleliği yasaklamak mı daha çok Müslümanların işine gelir, yoksa kölelerin özgürlüğe kavuşturulması için bütçe ayırmak mı?
Dünyanın bugün hangi ülkesinde özellikle bugün diyorum, savaş esirlerinin özgürlüğe kavuşturulması için zenginlerden para toplanıyor?
Yine biliyoruz ki eskiden sırf köle edinmek için savaşlar yapılırdı. Amaç karşı tarafla savaşıp, onları esir almak ve köleleştirilen bu insanların üzerinden servet birikimi yapmak. Oysa İslam dini köle edinmek için yapılan savaşları yasaklamıştır. Aşağıda savaş ile ilgili hiçbir ayette saldırmayı emreden, saldırı yoluyla insanları köleleştiren bir ayet göremeyeceksiniz. Bilakis saldıranlara karşı saldırmayı emreder.
Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın, haddi aşmayın (haksız yere kimseye saldırmayın) Allah haddi aşanları sevmez. (Bakara 190)
Lütfen iyi dikkat edin. Ayette “sizinle savaşanlara karşı” diyor..
Size saldırana sizde saldırının misliyle saldırın. (Bakara 194)
Ey iman edenler! Toplu halde size saldıran kafirlerle karşılaştığınızda onlara sırt çevirmeyin. Enfal/15
Yine yukarıda ki ayetlerde “size saldıranlara” diyor.
Allah din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmenizi ve adaletli davranmanızı yasaklamıyor. Allah adaletli davrananları sever. Mümtehine 8
Allah yalnız din hakkında sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanıza destek olanları dost edinmeyi yasaklıyor. Mümtehine 9
Onlara karşı kudretiniz dahilinde olan her türlü güç ve bağlanıp beslenen atlar hazırlayın. Bu yolla Allah’ın düşmanlarını, kendi düşmanlarınızı ve bunların dışında sizin bilmediğiniz Allah’ın bildiği diğer kimseleri korkutursunuz. Enfal 60
Eğer barışa eğilimli olurlarsa sen de ona eğilimli ol. Enfal 61
İslam ikinci bir yola gidiyor. Cezalandırma yoluyla köleleri özgürlüğe kavuşturmayı hedefliyor.
Allah sizi boş yeminlerinizden dolayı sorgulamaz; ama sağlamlaştırdığınız yeminlerden dolayı sizi sorgular. Bunu kefareti ailenize yedirdiğiniz orta yemeklerden on fakire yedirmek veya onları giydirmek yahut da bir köle azat etmektir. Maide 89
Hadisler de Kölelik
Peygamber (s.a.a.) diyor ki
"Ashâbım! Hastaları ziyâret edin, açları doyun, elinizin altındaki köleleri salıverin." (Buhârî, Et'ıme
1, Cihâd 171, Merdâ 4; Ahmed bin Hanbel, IV/299; Dârimî, Siyer 62)
"Kim bir mü'min köleyi âzâd ederse, Yüce Allah onun huzuruna karşılık âzâd edenin bir uzvunu cehennem ateşinden âzâd eder. (Hatta fercine karşılık fercini.)" (Buhârî, Keffârât 6,
Itk 1; Müslim, Itk 21-24, hadis no: 1509; Tirmizî, Nüzür 14, 19, hadis no: 1547;
Ahmed bin Hanbel, II/420, 422)
Şimdi vicdanlı insanlara sesleniyorum. İslam dini için kölelik büyük bir sermaye kaynağı iken, köleler tarlalarda, madenlerde çalıştırılıp Müslümanlar çalışmadan servet üstüne, servet toplayabilirken, niçin peygamber (s.a.a.) “köleleri salın” diyor. Üstelik bunlar savaş esirleridir. Özgür bir insanı köle etmek zaten İslam tarafından yasaklanmıştır. Şuan dünya da “savaş esirlerini salın” diyen bir lider var mı?
"Kölesini öldüreni öldürürüz; onun burnunu, kulağını kesenin burnunu, kulağını keseriz ve onu iğdiş
edeni iğdiş ederiz." (Buhârî, İlim 39, Cihad 17, Diyât 24, 31; Ebû Dâvud,
Diyât 7, 11, 147, hadis no: 4515-4518; Tirmizî, Diyât 18, hadis no: 1414; Nesâî,
Kasâme 9)
Dünyada “savaş esirlerini öldürenleri öldürürüz” diyen bir lider şuana kadar çıkmış mıdır?
"Mülkiyeti altında bulunan lere kötü muâmele eden kimse cennete girmeyecektir... Onlara
çocuklarınıza verdiğiniz değer gibi değer verin ve yediklerinizden yedirin...
(Kütüb-i Sitte Terc.ve Şerhi, c. 17, s. 477, hadis no: 1111 -3691- (7098)
Hangi lider savaş esirlerine çocuklarınıza verdiğiniz değer verin ve siz yiyiyorsanız onlara da aynısını yedirin demiştir?
"Kim kölesine tokat atar veya onu döverse, keffâreti o köleyi âzâd etmesidir." (Müslim, Eymân 29,
hadis no: 1657)
Hangi lider savaş esirine tokat atmakla, onun serbest bırakılması gerektiğini söylemiştir?
Muâviye İbn Süveyd dedi ki:
"Bir kölemize tokat atarak kaçtım. Sonra öğleden evvel geldim ve babamın
arkasında namaz kıldım. Babam köleyi de, beni de çağırdı ve köleye: "Ona
misilleme yap!" dedi. Köle affetti. Sonra babam şunu söyledi: "Biz Mukarrin
oğullarının Rasûlullah devrinde bir hizmetçimiz vardı. Birimiz onu tokatladı.
Bu, Peygamber'in kulağına ulaşmış da: "Onu âzâd edin!" buyurdu." (Müslim,
Eymân 31, hadis no: 1658; Tirmizî, Nüzür 14, hadis no: 1542; Ebû Dâvud, Edeb
133, hadis no: 55166, 5167)
Ebû Mes'ûd el-Bedrî (r.a.)
şöyle dedi: "Bir kölemi kırbaçla dövüyordum. Derken arkamdan bir ses işittim.
"Bilmiş ol ey Ebâ Mes'ûd!" diyordu. Ben öfkemden dolayı bu sesi anlayamadım.
Bana yaklaşınca bir de baktım ki Rasûlullah (s.a.s.) imiş! Bana: "Bilmiş ol
ey Ebâ Mes'ûd ki, Allah senin üzerine, senin bu köle üzerine olan kudretinden
daha kaadirdir/muktedirdir" buyurdu. Ben de: Yâ Rasûlallah, o Allah rızâsı
için hürdür! Bundan sonra ebediyyen bir memlûk dövmem!" dedim. Bunun üzerine:
"Beri bak! Eğer bunu yapmasaydın senin yüzünü mutlaka ateş çalardı (çarpardı)!"
buyurdu. (Müslim, Eymân 34, 35, hadis no: 1659; Ebû Dâvud, Edeb 133, hadis
no: 5159, 5160; Tirmizî, Birr 30, hadis no: 1949)
Ma'rûr bin Süveyd (r.a.) diyor
ki: Rebeze'de Ebû Zerr'in yanına uğradık. Üzerinde çizgili bir aba vardı.
Kölesinin üzerinde de aynı abanın bir eşi vardı. Biz Ebû Zerr'e: "Yâ Ebâ Zer! Bu
iki abayı birleştirsen bir kat elbise olurdu!" dedik. Bunun üzerine Ebû Zer
şunları söyledi: "Benimle din kardeşlerimden bir zât (bir köle) arasında
münâkaşa geçmişti. O zâtın annesi a'cemi idi. Ben de onu annesi sebebiyle
kınadım/yerdim de beni Peygamber (s.a.s.)'e şikâyet etmiş. Derken Peygamber'e
rastladım. "Yâ Ebâ Zerr! Gerçekten sen, kendinde câhiliyyet bulunan bir
kimsesin!" dedi. "Yâ Rasûlallah, eğer bir kimse âleme söverse onun anasına
babasına söverler!" dedim. Rasûlullah: "Yâ Ebâ Zerr! Gerçekten sen kendinde
câhiliyyet bulunan bir kimsesin! Onlar (köleler) sizin din kardeşlerinizdir.
Allah onları sizin elleriniz altına (emâneten) vermiştir. Onlara kendi
yediğinizden yedirin! Kendi giydiğinizden giydirin! Onlara yapamayacakları
şeyleri yüklemeyin!" buyurdular. (Buhârî, İman 22, Itk 15, Edeb 44; Müslim,
Eymân, 38, 39, 40, hadis no: 1661; Ebû Dâvud, Edeb 133, hadis no: 5157, 5158,
5161; Tirmizî, Birr 29, hadis no: 1946)
Köleyi ölme ânında âzâd
edenin misali, doyduğu zaman hediyede bulanan adam gibidir." (Ebû Dâvud, Itk
15, hadis no: 3968; Tirmizî, Vesâyât 7, hadis no: 2124)
"
[justify]Birinize hizmetçisi
yemeğini getirince, onu beraber yemek üzere oturtmayacaksa, hiç olmazsa bir iki
lokma veya bir iki yiyecek versin. Zira yemeğin harâret (pişirme) ve muâmele
(zahmeti)ni o çekmiştir." (Buhârî, Et'ime 55, Itk 18; Müslim, Eymân 42,
hadis no: 1663; Tirmizî, Et'ıme 44, hds no: 1854; Ebû Dâvud, Et'ıme 51, hds no:
3846)
Allah Resulü (s.a.a) buyuruyor: “Kardeşi elinin altında olan kimse yediğinden ona yedirmeli, giydiğinden ona giydirmeli ve gücünden fazlasını ona yüklememelidir.”
[/justify]
[justify]
[/justify]
[justify]Hz. Ali (a.s) kölesi Kanbere şöyle buyuruyordu: “Senden daha iyi elbise giyersem Allahtan utanırım, zira Allah Resulü (s.a.a) buyuruyor: Kendi giydiğinizden onlara giydirin, kendi yediğinizden onlara yedirin.”
[/justify]
SONUÇ: Bana 21 yüzyılda öyle bir ülke gösterin ki o ülkede savaş esirlerine insanlar kendi giydikleri elbiselerden, kendi yediği yemeklerden yedirsinler. Öyle bir ülke gösterin ki o ülkenin yöneticileri savaş esirlerinin özgürlüğe kavuşturulması için halkından para alsın ve bu iş için bütçe ayırsın? Öyle bir ülke gösterin ki sen oranın halkıyla savaşıp onları öldürmek isteyeceksin, ama o ülkenin yasalarına göre sana tokat atılması bile yasak olacak. Tokat atıldığı taktirde serbest bırakılacaksın. Öyle bir ülke gösterin ki seni serbest bırakmak için para harcamak, o ülke insanının inancına göre Allah’a yaklaşmanın yollarından biri olacak. Öyle bir ülke gösterin ki o ülkede insanlar bazı kanunsuz işler yapacak ve bunun cezası savaş esirlerini özgürlüğe kavuşturmak olacak. İslam dininde sadece kölelere özel bir uygulama daha vardır ki o da köleler zina yaptığı taktirde hür insanlara uygulanan cezanın yarısı uygulanır. Bunun sebebi İmam Cafer-i Sadık’a sorulduğunda “zaten onlar esaret altındadır” meailinde bir cevap veriyor. Yani zaten o esaretin vermiş olduğu bir acı içindedir. Normal bir insan gibi cezalandırılmak onun acısını arttırır.
Şimdi böyle bir ülke varmıdır ki savaş esirleri o ülkede normal insanlara uygulanan cezanın yarısını alsınlar. O ülkenin insanlarının evlerinde yaşasınlar, onların yediği yemekten yesinler? Tabi bu uygulama özgür ve güçsüz insanların sermaye amacıyla alınıp satıldığı, kölelere her türlü işkencenin yapıldığı dönemde uygulanıyor. Bugün bir yanlış yapsan dünya haberdar oluyor. İçinde ki pislikleri özgür bir şekilde uygulayamıyorsun. Zannetmeyin ki insanlar adam oldular. Hayır.
peygamberin (s.a.a.) yaşadığı coğrafyada, kamera yoktu, onları gözetleyen yoktu. Her türlü zulmü işleyebilirdi. İtaat etmeyen köleleri dövün, onlara işkence yapın diyebilirdi. Yediğinizde yedirin demezdi de, onları hizaya gelmeleri için aç bırakın diyebilirdi. Onları tarlalarda çalıştırıp, değer, servet üretebilirdi v.s.
Özgür insanlar hakkın yanın da yer alırlar, Hakikati gördüklerinde kabul ederler. Asıl köleler ise hakikati gördükleri halde kibirlerinden, gururlarından, inatlarından dolayı haktan yüze çevirirler.
Özgür insanlar: Haklı olana inanırlar.
[hr]
[1] Karl Marx Ücretli Emek ve Sermaye s26
[2] Karl Marx Ücretli Emek ve Sermaye s26