VE ACİLTU İLEYKE RABBİ Lİ-TERDA
SEN RAZI OLASIN DİYE ACELE ETTİM RABBİM
Sana nasıl geliyorum bu sıralar? Nasıl görünüyor senin oralardan hayat?
Bak, açık konuşalım bu sefer. Hiç saklamadan ve saklanmadan; Alışmış pozlar verdiğimi sanıyorsun değil mi hayata? Oysa ben resimleri hiç sevmedim ki… Ve kabullendiğimi sanıyorsun değil mi, kaldırım taşlarını sayarak yürümemi… Sonra, artık sevdiğimi şehirleri; caddelerini, gecelerini, gündüzlerini…
Ne değiştirmeyi dönüp duran düzeni, ne de çekip gitmeyi, düşünmediğimi sanıyorsun ve de…
Boş ver, sanmana devam et sen. Aynı şehrin ayrı rüyalarda iki çocuğuyuz biz.
Aynı kitapları okuyan, belki aynı derslere katılan…
Aynı caddeyi ayrı hayallerle adımlayan.
Aynı secdeyi ayrı nefeslerle soluyan.
Ve aynı geceyi ayrı dualarla dokuyan iki farklı çocuk işte…
Boş ver dedim ya… Takma kafana… Sen sanmalarına devam et. Yazılar yaz bir ömür boyu. Projeler üret. Dünya nasıl değişebilir diye kafa patlat. Sonra edebiyat, sonra makale, felsefe, mastır, falan filan.
Ben kabul olunacak bir ameli aramaya çıkıyorum şimdi. Merak etme beni… Kabul olunacak bir amel ararken de kaybolabilir insan. Ama ameller arasında kaybolur. Şehrin sokaklarında ya da bilmem hangi entelin sigara dumanlarında değil…
Bak, “benden kabul et Rabbim” diyebileceğim bir ömrüm olmadı henüz… Ne acı değil mi bunca yıl, yaşamak istemediğin bir hayatı yaşamaya zorlanmak.
Sadece kitaplarda okunan ve belki ara-sıra da özlenen bir hayat.
Oysa bunu istemedim ben… Kabullenmedim ve de. Emanet yaşadım bu şehirlerde.
Emaneten yaşanmış bir hayatın ne faydası olur sana. Bırak gideyim, gözlerim ağrıyor, günah kokusu sinmiş bu sokaklarda.
Sen kaçtığımı söyle… Ve yeni tezlerinden bir tutam tutuşturuver elime. Sonra iknaya çalış beni, dilinin en sert, en yıkıcı yanıyla…
Ve alışanları göster, hatta savunanları, bir zaman kınadıkları bir yaşamı.
Sen gidersen de, kim anlatacak buralarda. Kim örnek olacak insanlara. Boş ver, demene devam et sen.
“Seni kavminden çabucak ayrılıp gelmeye sevk eden nedir?” diye sorduğunda Rabbim;
Ya Rabbi! Sen razı olasın diye sana çabuk geldim, demeyi biliyorum ben. Ve bu yüzden acele ediyorum…
VE ACİLTU İLEYKE RABBİ Lİ-TERDA…
SEN RAZI OLASIN DİYE ACELE ETTİM RABBİM
Sana nasıl geliyorum bu sıralar? Nasıl görünüyor senin oralardan hayat?
Bak, açık konuşalım bu sefer. Hiç saklamadan ve saklanmadan; Alışmış pozlar verdiğimi sanıyorsun değil mi hayata? Oysa ben resimleri hiç sevmedim ki… Ve kabullendiğimi sanıyorsun değil mi, kaldırım taşlarını sayarak yürümemi… Sonra, artık sevdiğimi şehirleri; caddelerini, gecelerini, gündüzlerini…
Ne değiştirmeyi dönüp duran düzeni, ne de çekip gitmeyi, düşünmediğimi sanıyorsun ve de…
Boş ver, sanmana devam et sen. Aynı şehrin ayrı rüyalarda iki çocuğuyuz biz.
Aynı kitapları okuyan, belki aynı derslere katılan…
Aynı caddeyi ayrı hayallerle adımlayan.
Aynı secdeyi ayrı nefeslerle soluyan.
Ve aynı geceyi ayrı dualarla dokuyan iki farklı çocuk işte…
Boş ver dedim ya… Takma kafana… Sen sanmalarına devam et. Yazılar yaz bir ömür boyu. Projeler üret. Dünya nasıl değişebilir diye kafa patlat. Sonra edebiyat, sonra makale, felsefe, mastır, falan filan.
Ben kabul olunacak bir ameli aramaya çıkıyorum şimdi. Merak etme beni… Kabul olunacak bir amel ararken de kaybolabilir insan. Ama ameller arasında kaybolur. Şehrin sokaklarında ya da bilmem hangi entelin sigara dumanlarında değil…
Bak, “benden kabul et Rabbim” diyebileceğim bir ömrüm olmadı henüz… Ne acı değil mi bunca yıl, yaşamak istemediğin bir hayatı yaşamaya zorlanmak.
Sadece kitaplarda okunan ve belki ara-sıra da özlenen bir hayat.
Oysa bunu istemedim ben… Kabullenmedim ve de. Emanet yaşadım bu şehirlerde.
Emaneten yaşanmış bir hayatın ne faydası olur sana. Bırak gideyim, gözlerim ağrıyor, günah kokusu sinmiş bu sokaklarda.
Sen kaçtığımı söyle… Ve yeni tezlerinden bir tutam tutuşturuver elime. Sonra iknaya çalış beni, dilinin en sert, en yıkıcı yanıyla…
Ve alışanları göster, hatta savunanları, bir zaman kınadıkları bir yaşamı.
Sen gidersen de, kim anlatacak buralarda. Kim örnek olacak insanlara. Boş ver, demene devam et sen.
“Seni kavminden çabucak ayrılıp gelmeye sevk eden nedir?” diye sorduğunda Rabbim;
Ya Rabbi! Sen razı olasın diye sana çabuk geldim, demeyi biliyorum ben. Ve bu yüzden acele ediyorum…
VE ACİLTU İLEYKE RABBİ Lİ-TERDA…